Şehir Mektupları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Kasım 2019 Cumartesi

thumbnail

Şehir Mektupları (Ahmet Rasim) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Şehir Mektupları

Kitabın Yazarı : Ahmet Rasim

Kitap Hakkında Bilgi :

Ahmet Rasim bir istanbul yazarıdır. Onun kitapların-da şehrin nabzını, ruhunu, rengini, kokusunu buluruz. Ahmet Rasim'in istanbul'u bu kadar içerden ve ayrıntılı gözlemleyip aktarabilmiş olmasında yetişme ve yaşama biçiminin de doğrudan etkisi vardır. Sokakta, halkın içinde büyüyen Ahmet Rasim, insana ve şehre ait gözlemlerini çocukluğundan son yıllarına kadar çok canlı tablolarla kaydetmiştir. Böylece bir yandan çocukluk arkadaşları, aile çevresi, iş arkadaşları, girip çıktığı okullar, gazeteler, gezdiği mekânlar, semtler ile kendi özyaşamını aktarırken bir yandan da insanları, doğal dokusu, gelenekleri, idari yapısı ile dönemin istanbul'una dair önemli bilgiler bulabileceğimiz zengin bir doküman oluşturmuştur. (...) Edebiyatımızda yaşadığı çevreyi, şehri, gündelik hayatı yazıya dökme alışkanlığı yaygın olmadığı için Ahmet Rasim'in Şehir Mektuplarındaki tanıklığı daha da değer kazanıyor. Ancak bu mektupların hem yayımlandığı günlerde hem edebiyat tarihi içinde kazandığı ünde Ahmet Rasim'in dilinin de büyük payı olduğunu söylemeliyiz. Sokağın, devlet dairelerinin, gazete idarelerinin, eğlence mekânlarını, ev içlerinin, çocuk oyunlarının dilini bütün renkleriyle yakalayıp aktarabilen bu canlı ve kıvrak dille Ahmet Rasim, "gördüklerini anlatmayı" ve en sıradan olayların hikâyesini bile "tatlı tatlı dinletmeyi" bilir.
Doç. Dr. Handan İnci

Kitabın Özeti :

1865′te İstanbul’da doğan Ahmet Rasim, Ahmed Mithat’ın yönlendirmesiyle basın hayatına atıldı. Makale, sohbet, şiir ve çevirilerini çeşitli dergi ve gazetelerde yayımladı. Cumhuriyet döneminde İleri, Vakit, Akşam ve Cumhuriyet gazetelerinde yazdı. Ders kitapları ve çevirileri dışında 140 kadar yapıtı vardır. Roman ve öykülerinde İstanbul hayatına dair ilginç betimlemelere rastlanır. Liselerde okutulmak üzere yazdığı Resimli ve Haritalı Osmanlı Tarihi 1910-1912 bu dört ciltlik yapıt 1966′da yeni harflerle Meydan gazetesinde yayımlandı, faide başlığı altında ve dipnotlarıyla önemlidir. Şehir Mektupları’nda 4 cilt, 1910-1911 II. Abdülhamid döneminin İstanbul’unu büyük bir gözlem yeteneği, sade ve kıvrak bir üslupla anlatır..En büyük özelliği, yazılarını bir sohbet havası içinde yazması ve okurunu daha ilk cümleden kucaklamasıdır. Çeşitli yazınsal akımların dışında kalarak kendine özgü bir üslup ve ironiyle ortaya koyduğu yapıtlar geniş bir kitlesi tarafından zevkle okunan Ahmet Rasim altmış kadar da şarkı bestelemişti.

2. Mektup’tan

Boğaziçi, yer yer, mesirelerini açıyor. Sefa günleri geldi. Baharın kalan kısmı, yaz başlangıcı ile birleşerek, ne pek terletici ne de üşütücü esen yellerle, o zarif girintinin kıyılarını ve tepelerini tazelikle kaplamış. İnsan, derhâl bir kayığa veya sandala atlayarak gün batarken tepeden tepeye aks eden renk oyunlarını, sahilden sahile vuran renkli dalgalan seyretmeye hevesleniyor. Bakış, her yanı dolaşıp durdukça, o daracık yerde toplanan benzersiz tabii güzelliklere hayran kaldıkça, zevk ve şenliğin buraları terk edeceğine inanamıyor. Bana kalırsa haliç, yalnız bir Sadabad’ıyla Şehir Mektupları gece, yıldızlı örtüsünü semburalara karşı övünemez. Göksu, manzaraca, ondan aşağı kalır mı? Akşamları süzüle süzüle vadiye sokulan sandallar, sağda solda dinlenerek gün batarken Küçüksu önüne çıktıkları zaman, suların coşkun akışındaki hüzünlü ilhamlar, Kâğıthane dönüşünde bulunur, görülür manzaralardan değildir. Gönül oralarda gecelemek, ertesi sabahı görmek istiyor. aya yayar yaymaz hatıra, yorulmuş zihinlere ferahlıktan ve şenlikten ibaret bir sevinç hissi geliyor, terlemiş alınlara rahat ve huzur verecek rüzgârlar temas ediyor.

17. Mektup’tan

Ben zaten, ümmetin oruçlularından olduğum için, Rama-zan’dan pek rahatsız olmam. Bildiklerimden pek çok kişi de benim gibidir. Ne olacak? Günde beş kuruşa işkembe çorbasıyla, yarım baş suyuna salınmış söğüş ile beslenen mideler açlık elemine alışmış demektir. Fakat ne hâldesiniz? Burasını anlamak isterim. Acaba, evde mama dadıya bir parça bir şey saklatıp güzelce yedikten ve akşama kadar sürecek katlanma gücünün dozunu düşürmemek için birkaç bardak su içtikten sonra ele teşbih alarak mı çıkıyorsunuz? Dünyada bu riyacı tavrı yutmayanlardan biri de bizim Ayazağa mektupçusudur. Ha, göreyim seni! Deyin. Size, oruçsuz olup da kendisini halka niyetli gösteren ne kadar bey, efendi, ağa, hanım varsa hepsini birer birer seçip ayırır. Bu ustalığı ne şekilde edindiğini sorduğumda dedi ki:

- Bundan kolay bir şey yok. Bir kere çehresine bakarım: Eğer yazar çehreli ise oruçlu, direktör simasında ise oruçsuzdur. Çünkü bu ikiden biri senenin her gününde mutlaka aç, öteki muhakkak toktur.

30. Mektuptan

Çocukluk Hatıralarına Dair
Yer altında babam bıyığı! Nedir o, bil, diye küçük iken dadınız veya komşu Habibe Molla’nın söylediği bilmeceyi halletmek İçin ne kadar zahmet çektiğinizi hatırlıyor musunuz? Eski kadınlar, çocukların zihinlerini bilemek için bu gibi muammalara başvururlardı. Ah! Şimdi, o kadınlar nerede? Hele, o zeki çocuklar ne oldular? O çocuklar ki bilmece söylenir söylenmez kaşını çatarak, parmaklarına bakarak, birden bire:

- Pırasa, derler ve orada bulunanları fevkalade dehalarına hayran ederlerdi. Şimdi onların hepsi büyüdüler, bıyıklı, sakallı oldular, başka bilmecelerle uğraşıyorlar. Ah! Ah! İnsan, buna nasıl üzülmez? O zekâlar söndü de fitili kalmamış lambaya döndü. Hele yer altında kınalının havuç; yer üstünde babam başının lahana; kapısını örttüm güm dedi, içeriye girdim bum dedinin hamam; masal masal matı tas, kaynanamın başı daz, çukura düştü çıkamaz, pır pır eder uçamazın pire; gidi gidiver, şu gidiyi tutuver, ne tatlıca eti var, tutulmaya niyeti varın balık; ben giderim o gider, önümde tın tın ederin sakal; yer altında kazan kaynarın karınca; çat burada, çat kapı arkasındanın süpürge; ne yerdedir ne gökte, cümle alem içindenin ayna; sürdüm kustu, çektim küstünün kahve; bir küçücük fıçıcık, içindedir turşucuğun limon olduğunu bilenler yaşça hayli ilerlediler.

46. Mektup tan

Bayılırım. Hayalimden geçtikçe İçim titrer: Küçük bir oda, ufak bir soba, pufa yatak, yumuşak yorgan, içinde ben! Dışarıda lapa lapa kar. Ağzımın suyu akar. Hiç durma yorgana sarıl, yat! Denilen hava, dünyada ancak bu kadar şirin olur. Rüzgârın camları zıngırdatması, ninni gibi tesir eder. Sobanın çatırtısı gıdıklar. Fakat, mangaldan fırlayan ‘çıt’ı sevmem. Hani ya insan bazan dalar da mangalın kenarına çöker, garip garip düşünürken, mesela, alt dudağının sol bıyık ucuna doğru ‘çıt’ diye bir şey yapışır, acı acı yalanır. Hoşuma gitmez. Böyle günlerde, biraz da midenin hoş edilmesi gibi şeyler de düşünülür. Ben böyle olsam başka şeyler de düşünürdüm a! Herkesin kalbi bir olmaz. Baba Yaver tarhana çorbasına, latif şiş kebabına, paça böreğine, saçlı sakallı yassı kadayıfla birlikte yenilmek üzere hurma tatlısına, tavuk suyuna, nohutlu pilava dayanamaz.

7 Haziran 2019 Cuma

thumbnail

100 Temel Eser Lise Kitap Sınavı Yarışması Soruları 21-41 ve Cevap Anahtarı 2


TÜRK HALK ŞİİRİNDEN SEÇMELER (21.-22.SORULAR)

Seyyah olup şu alemi gezerim
Bir dost bulamadım gün akşam oldu
Kendi efkarımca okur yazarım
Bir dost bulamadım gün akşam oldu Kul Himmet
21. Halk Şiirinden Seçmeler adlı eserden alınmış yukarıdaki dörtlük hangi temayı işliyor? 

A) Yalnızlık
B) Umutsuzluk
C) Hayatın geçiciliği
D) Karamsarlık
E) Gezmenin önemi

Bir vakte erdi ki bizim günümüz
Yiğit belli değil mert belli değil
Herkes yarasına derman arıyor
Devâ belli değil dert belli değil
22. Ruhsati’ye ait yukarıdaki dörtlük hangi nazım türüne ait olabilir? 

A) Koçaklama
B) Semai
C) Varsağı
D) Taşlama
E) Ağıt

EVLİYA ÇELEBİ’NİN SEYAHATNAMESİNDEN SEÇMELER(23.-24.SORULAR)
 
23. Halkın ağzında şöyle bir fıkra vardır: Bir dervişe “Nereden geliyorsun?” demişler. O da “Kar rahmetinden geliyorum.” demiş. Bunun üzerine “O ne diyardır?” demişler. Derviş “Soğuktan insana zulüm olan ...............’dur.” demiş. “Orada yaz olduğuna rast geldin mi?” demişler. Derviş “Vallahi 11 ay, 29 gün sakin oldum. Halk hep yaz gelecek dedi. Ben göremedim.” demiş. Bir diğer fıkra da şudur: Kedinin biri kara kışta bir damdan diğer dama sıçrarken havada donup kalmış. Sekiz ay sonra don çözülünce miyavlayarak yere düşmüş. Gerçekten de bir adamın eli yaş iken bir demir parçasına yapışsa derhâl donar. Elini demirden koparmak ihtimali olmaz. Ancak bir miktar derisi yüzülerek demirden kurtulabilir.
Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinden alınmış yukarıdaki metinde adı geçen şehir hangisidir? 

A) Ankara
B) Kayseri
C) Muş
D) Erzincan
E) Erzurum

24. Önce Ok Meydanı’nın minberi üzerinde, rüzgârın sert olduğu sırada kartal kanatlarıyla sekiz dokuz kere havada uçarak talim etmiştir. Sonra MuradHan, Sarayburnu’ndaki Sinan Paşa Köşkü’nde boğazı seyrederken Galata Kulesi’nin ta tepesinden lodos rüzgârıyla uçarak Üsküdar’a kadar uçabilmiştir.
Tarihimizde kanat takarak uçan bu kişi kimdir? (Seyahatname’den) 

A) Hezarfen Ahmed Çelebi
B) Farabi
C) Dede efendi
D) Akşemsettin
E) Nasuhi

25. Aşağıdaki boşluklara getirilmemesi gereken sözcük hangisidir? 
17. yüzyılda yaşamış, medrese eğitimi görmüş, çeşitli devlet görevlerinde bulunmuştur. Devlet görevleri sırasında gezip gördüklerini kaleme almıştır. Bu gezintiler, zaman zaman kesintiye uğrasa da kırk yılı aşmıştır. Gezdiği yerlerden
derlediği bilgileri ve gözlemlerini on ciltlik Seyahatnamesinde toplamıştır. Bu eserinde sade bir dil kullanmıştır. Bu eser, .......... , ............, ............ ve ................. açısından oldukça önemlidir.

A) Tarih
B) Coğrafya
C) Tıp
D) Folklor
E) Toplumbilim

KEREM İLE ASLI (26.28.SORULAR)

26. Aşağıdakilerden hangisi Kerem İle Aslı hikâyesinin özelliklerinden değildir?

A) Olağanüstü olaylara yer verilir
B) Bir aşk hikâyesidir
C) Birbirini seven iki gencin aşkını anlatır
D) Mutlu sonla biter
E) Hikâye sonunda kavuşamazlar

27. Kerem ile Aslı nerede yaşamaktadır? 

A) İsfahan
B) Semerkant
C) Hicaz
D) Konya
E) İstanbul

28. Aşağıdaki bilgilerden hangisi Kerem ile Aslı hikâyesi ile ilgili değildir? 

A) Yazarı belli değildir
B) Nazım nesir karışıktır
C) Fuzuli’ nin önemli bir eseridir
D) Sonunda ikiside ölür
E) Bir halk hikayesidir

SERGÜZEŞT (29.-31.SORULAR)

29. Sergüzeşt romanının sonunda roman kahramanı Dilber neler yaşamıştır? 

A) Sevdiğine kavuşup evlenmiştir
B) Özgürlüğüne kavuşur
C) Memleketine geri döner
D) Yaşadığı esaretten acı çekerek ölür
E) Nil nehrine atlayıp intihar eder

30. Sergüzeştin kahramanı Dilber İstanbul’a nereden ve nasıl gelmiştir?
 
A) Viyana’ dan trenle
B) Batum’ dan deniz yoluyla
C) Roma’ dan kara yoluyla
D) Sofya’ dan trenle
E) Yunanistan’ dan kara yoluyla

31. Aşağıdakilerden hangisi Sergüzeşt’ in kahramanlarından değildir?

A) Bihruz Bey
B) Hacı Ömer
C) Celal Bey
D) Dilber
E) Cevher Ağa

ŞEHİR MEKTUPLARI (32-34.SORULAR)

32. Şehir Mektupları adlı eserin türü nedir? 

A) Makale
B) Fıkra
C) Anı
D) Tiyatro
E) Biyografi

33. Şehir Mektupları adlı eserin yazarı aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Ahmet Mithat Efendi
B) Namık Kemal
C) Ahmet Rasim
D) Orhan Kemal
E) Halit Ziya Uşaklıgil

ÇAĞLAYANLAR (34–35.SORULAR)

34. Ahmet Hikmet Müftüoğlu‘nun 1922′de yayınlanan Çağlayanlar adlı kitabı kaç parçadan oluşmuştur? 

A) 15
B) 16
C) 17
D) 18
E) 19

35. Aşağıdakilerden hangisi Çağlayanlar hikâyelerindeki kahramanların isimlerinden değildir?

A) Sümbül Kokusu
B) İnci
C) Recai
D) Yakarış
E) Bekir ile Tekir

ÖMER SEYFETTİN HİKAYELERİNDEN SEÇMELER (36–38.SORULAR)

36. Aşağıdakilerden hangisi Ömer Seyfettin’in “Kaşağı” adlı hikâyesinde geçen kişilerden değildir?

A) Hasan
B) Dadaruh
C) Ruhi
D) Pervin
E) Hasan’ın abisi

37. Kaşağı adlı hikâyede kahramanın başından geçen hastalık hangisidir? 

A) Kuşpalazı
B) Suçiçeği
C) Kızamık
D) Verem
E) Difteri

38. Ömer Seyfettin’in “Bomba” adlı eserinin kişilerinden olan Grazia’nın eşinin ismi nedir?

A) Ahmet
B) Erol
C) Hulusi
D) Kenan
E) Ömer

BİZE GÖRE (39-41.SORULAR)

39. “Bize Göre” adlı eser aşağıdaki yazarlardan hangisine aittir? 

A) Ömer SEYFETTİN
B) Yahya Kemal BEYATLI
C) Mehmet Akif ERSOY
D) Muallim NACİ
E) Ahmet HAŞİM

40. “Bize Göre” adlı eserin türü aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Makale
B) Fıkra
C) Anı
D) Röportaj
E) Deneme

41. Aşağıdakilerden hangisi “Bize Göre” adlı eserde geçen başlıklardan değildir?

A) Mecmualar
B) Münekkit
C) Kargalar
D) Yeni İstanbul
E) Gençlik

Cevap Anahtarı :

21-A   22-D    23-E    24-A    25-C
26-D   27-A    28-C    29-E    30-B
31-A   32-C    33-C    34-D    35-C
36-C   37-A    38-D    39-E    40-B
41-E   

About