15 Aralık 2025 Pazartesi

Kral Kaybederse (Gülseren Budayıcıoğlu) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi



Kitabın Adı: Kral Kaybederse

Kitabın Yazarı: Gülseren Budayıcıoğlu

Kitap Hakkında Bilgi:

Avına av olan bir avcının hikâyesi...

İnsanoğlu ilk çocukluk yıllarında yaşadıklarından çok etkilenir. Henüz tam ortaya çıkmamış bir heykel gibidir o; hayat da onu ince ince şekillendirmeye çalışan usta bir heykeltıraş... Alır eline keskiyi, usul usul oyar. Ama bazen keskiyi öyle bir savurur ki, bir parça kopuverir ve o parçayı bir daha kimse yerine koyamaz. Kendini hep dorukta görüyor ve asla aşağı düşmeyeceğini sanıyordu. Ama bir gün hayat elindeki keskiyi ona da savuruverdi ve onun da koptu yüreği...

Oysa pek çok kadının gönlüne taht kurmuş bir kraldı o... Uzun süre ne kendi inandı tahttan indiğine, ne de kadınlar. Ama bir şeylerin değiştiğini yine de ilk hisseden kadınlar oldu; ona yıllarca köle gibi itaat eden kadınlar...

Psikiyatrist Dr. Gülseren Budayıcıoğlu Kral Kaybederse romanında, doruklardan aşağı inmeyeceğini sanan bir avcının avına av olup yuvarlanışını, kendini sevilmeyeceğine inandırmış mutsuz bir kadının da trajik hayatı içinde avken nasıl avcı olduğunu anlatıyor. (Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Kitap, annesi tarafından narsist ve bağımlı bir birey olan yetiştirilen bir adamın eşi ve başka kadınlarla yaşadıklarını konu alır.

Kitabın Özeti:

Kenan, annesi tarafından kral gibi yetiştirilmiştir. Zengin, yakışıklı, doyumsuz ve şımarık bir adamdır. Eşi Handan’a değer veren biri değildir. Pek çok kadınlarla ilişki yaşamakta ve Handan'ı aldatmaktadır.

Kenan, bir gece kulübünde Fadi adında bir kadınla tanışır ve sevgili olur. Fadi'nin hayatı zorluklarla geçmiştir.Fadi, Kenan’ı çok sever ve eşi Handan'ı bırakacağına inanır.

Kenan, eşi Handan'dan da sevgilisi Fadi’den de vazgeçemez. Bu süre zarfında başka kadınların da peşine düşer.

Fadi, Kenan’ın sadakatinden şüphelenir. Bir gün Kenan'ın evine gider ve orada Kenan’ı eşiyle birlikte görür. Fadi öfkeyle Kenan’a saldırır. Bu olayın ardından Kenan, Fadi’yi artık aramaz fakat onu merak etmeye devam eder.

Fadi, yaşadıklarından sonra psikiyatrist Gülseren Budayıcıoğlu’na gider. Psikiyatriste çocukluk travmalarını anlatır. Fadi, Kenan’dan vazgeçer. İlk kez bir kadın tarafından rededilmek Kenan’ı derinden etkiler.

Kenan da aynı psikiyatriste gitmeye başlar. Kenan’ın işleri bir süre sonra kötüye gitmeye başlar. Kenan işini kaybeder ve maddi sıkıntılar yaşamaya başlar. Eşi Handan da Kenan'ı terk eder.

Kenan, sıkıntılarından kurtulmak için psikiyatristine yalvarır. Bir süre sonra kalp krizi geçirir ve hastaneye yatar. Hastaneden çıktıktan sonra şoförü İsmail’in evine yerleşir. Kenan orada bir süre kaldıktan sonra Handan, Kenan’ı iyi bir huzurevine yerleştirir.

Huzurevi masraflarını ilk zamanlar bir vakıf karşılar. Vakıf daha sonra ödemeyi keser. Fadi devreye girer ve huzurevi masraflarını öder.

Kenan, huzurevinde bahçıvan bir kadınla tanışır. Kadının zor durumdaki oğluna yardım eder. Sonunda bu bahçıvan kadınla evlenir ve onun oğluna bakar. Kenan’ın hayatı ve ruhsal durumu huzurevinde iyileşir. Bir süre sonra ikinci bir kalp krizi geçirerek hayata veda eder.

30 Kasım 2025 Pazar

Simit Adası (Nehir Tınaz) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kitap Hakkında Bilgi


Kitabın Adı: Simit Adası

Kitabın Yazarı: Nehir Tınaz

Kitap Hakkında Bilgi:

İki okulun öğrencileri arasından seçilen iki ekip... Aylardır bu yarışmaya hazırlanıyorlar. Issız bir adada, doğayla baş başa üç ay geçirebilmek. Yarışmayı kazanma arzusu, Zorlu tabiat şartlarıyla mücadele derken gençlerin başına başka dertler açılır. Ormandaki tuzak, sahildeki şırınga... Yoksa adada yalnız değiller mi?... Simit Adası sizi farklı bir maceraya davet ediyor.

Kitabın Konusu:

Kitap, bir yarışma için 4'er kişiden oluşan iki gruba ayrılan 8 çocuğun, ıssız bir adada zorlu doğa koşulları ve aile özlemi çekerek, hem doğayla barışık yaşamanın güzelliğini, hem de yardımlaşma ve dayanışmanın önemini anlatmaktadır.

Kitabın Özeti:

Üzerinde Ali Baba’nın Şatosu, Süleyman’ın Sarayı, Tüten Kayalar, Elmas Göl, Su Kanalı, Büyük Liman, Kurdele Kumsalı, Ballıbayır, Balık Çiftliği, Saatli Meydan, Neşeli Meşelik, Kuş Köyü ve Bataklık gibi pek çok önemli noktanın yer aldığı bir adaya ait kroki bulunur.

İki farklı okulun öğrencileri bir yarışa katılacaklardır. Sekiz izci çocuktan oluşan iki grup, adada yaşam mücadelesi vermek üzere bırakılır. Yarışı kazananlar yurt dışında bir aylık tatil kazanacaktır. 2’şer kız ve 2’şer erkekten oluşan grupların kurayla adanın hangi tarafında kalacakları belirlenir. Yarışa katılan 8 çocuk Süleyman, Çağatay, Ayşe, Azra, Ali, Defne, Türkan ve Yağız’dır.

Yarış 3 ay sürecektir. Yarışma, çocukların zorlu şartlar karşısında doğayla barışık olarak yaşamasını, takım olmayı ve problemlere pratik çözümler bulma becerilerini geliştirmesini amaçlar. Yarışın başında çocuklara bir miktar yiyecek ve az sayıda malzeme verilir. Çocuklar, yarışma boyunca barınma ve beslenme gibi tüm ihtiyaçlarını kendileri karşılayacaktır. Adada herhangi bir yetişkin bulunmayacaktır. Çocukların ada dışındakilerle iletişim kurmaları için grup başkanlarında duran ve ancak ortak kararla kullanılacak telefon ve SIM kart vardır.

Ali ve grup arkadaşları Türkan, Yağız ve Defne barınak konusunda şanslıdırlar. Fakat bu grup suya ulaşma konusunda büyük zorluk yaşarlar.

Süleyman ve grup arkadaşları Çağatay, Azra ve Ayşe ise suya daha kolay ulaşabilmelerine rağmen barınak konusunda sıkıntı çekerler.

İki gruptaki çocuklar da tatil ödülünü kazanmayı çok istemektedirler. Buna rağmen birbirlerine yardım ederler. Böylece her zorluğu hem kendi grupları içindeki dayanışmayla hem de rakip takıma gösterdikleri yardımseverlikle aşarlar.

Çocuklar ada macerası boyunca hem zorlu doğa koşullarıyla mücadele ederler hem de aile özlemi çekerler. Karşılaştıkları tuhaf olaylara rağmen yarışmayı bırakmazlar.

Çocuklardan birinin kaybolan tişörtünün barınaklarına yakın bir yere bırakılması, sahilde içinde sarı ilaç olan şırınga bulması, bahçelerindeki soğanların ve fesleğenlerin koparılıp yere atılması gibi olaylar adada tek başlarına olmadıklarını düşünmelerine neden olur.

Süleyman’ın cesede benzer bir paket bulması ve arkadaşlarından gizli bir şekilde bu paketin gizemini çözmeye çalışırken ayağından rahatsızlanıp bir gece dışarıda kalması endişeleri artırır. Çok endişelenen takım arkadaşları, yarışmayı kaybetmek pahasına Süleyman'ın kaybolduğunu diğer gruba haber verirler. İki grup el ele vererek Süleyman’ı bulup kurtarırlar.

Süleyman’ın kurtulmasının ardından içinde ceset bulunduğunu düşündükleri paketi haber vermek için yarışma komitesini ararlar. Paketi adaya getiren adamlar, daha önce gelerek çocukların korku dolu anlar yaşamalarına sebep olurlar. Yarışma komite üyeleri de adaya ulaşınca çocukları kurtarırlar.

Adaya gelen yabancı adamların tarihi eser kaçakçısı olduğu, paketin içinde ise bir heykel bulunduğu ortaya çıkar. Çocuklar, yarışma komite üyesi Cihan Bey’i adada gezdirerek yaptıkları şeyleri ona gösterirler.

Kızlar kalan son malzemelerle bir yiyecek hazırlarlar. Defne’nin simite benzettiği yiyeceği hep birlikte yerler. Yarıştıkları adanın adını Simit Adası olarak adlandırırlar. Çocuklar adadan ayrılıp sağ salim ailelerine kavuşurlar.

Yarışma sonucu açıklanacaktır, iki grup da kendilerine yaptıkları yardımlardan ötürü ödülün diğer gruba verilmesini ister. Bunun üzerine yarışma yönetim kurulu iki grubu da kazanan ilan eder. Böylece 8 çocuğun hepsi de yurt dışı tatilini kazanır. Tarihi eser kaçakçılarının yakalanmasını sağladıkları için de ekstra 1 haftalık bir tatille ödüllendirilirler. Çocuklar ekstra 1 hafta tatili Simit Adasında hep birlikte geçirmek isterler.

24 Kasım 2025 Pazartesi

Sıfır Kural Sınıfı - Özgürlüğün Sınırları (Ergün Kazanır) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kitap Hakkında Bilgi


Kitabın Adı: Sıfır Kural Sınıfı - Özgürlüğün Sınırları

Kitabın Yazarı: Ergün Kazanır

Kitap Hakkında Bilgi:

Yiğit ve arkadaşları o sabah sınıfa girdiklerinde bir sürprizle karşılaştılar: Sınıflarında artık hiçbir kural yoktu!
Başta kulağa mükemmel geldi. Kemer yok, sıra yok, sessizlik yok! Tam anlamıyla özgürlük... Ama günler geçtikçe işler değişmeye başladı. Oyunlar bozuldu, sesler yükseldi, arkadaşlıklar sarsıldı.

Kuralsızlık gerçekten özgürlük müydü?
Yiğit ve arkadaşları bu sorunun cevabını ararken hem dostluklarını hem de kuralların anlamını yeniden keşfedecekler.

Eğlenceli, düşündürücü ve sürükleyici bir macera sizi bekliyor! (Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Kitap, çocuklara eğitici ve eğlendirici bir dille kurallara uymanın önemini kuralsız bir sınıf ortamı sunarak anlatmaktadır.

Kitabın Özeti:

Yiğit okula gitmek için sabah erkenden uyanır ve hazırlanır. Yiğit ve alesi ev sahibinin oğlu evlendiği için yeni bir eve taşınmışlardır. Yeni evleri de okuluna yakın olduğu için aynı okula devam etmektedir. Yiğit okul servisine binerek okulun yolunu tutar. Servis şöförü Maksut amca emekli bir askerdir. Maksut amca disiplinli biri olarak serviste sıkı sıkı kurallara uyulmasını sağlamaktadır.

Yiğit sınıfa girdiğinde arkadaşı Mustafa ile karşılaşır. Yiğit, Mustafa'ya Yağız'ı sorar. Yağız her zamanki okula henüz gelmemiştir. Yağız öğretmen derse girmeden kısa bir süre önce sınıfa girer.

Öğrenciler sınıfta öğretmenlerine "kurallar neden var" diye sorar. Öğretmen, öğrencilerine "madem öyle bundan sonra hem evde, hem okulda, hem de sosyal hayatımızda sıfır kural uygulayalım" der. Çocuklar öğretmenlerinin bu fikrini sevinerek kabul ederler.

Yiğit ve arkadaşları bu kuralsız hayatı başlangıçta çok severler. Sınıfta istedikleri gibi davranmakta çukalata yemekte, serviste kurallara uymayıp emniyet kemeri takmayıp gürültü yapmakta, sıraya girmeden kuralsız davranmaktadırlar. Herkes bu özgürlük ortamını çok sever.

Yiğit ve arkadaşları çok geçmeden kuralsızlığın özgürlük olmadığını anlamaya başlar. Çünkü kuralsız ortamda birbirleriyle olan ilişkileri ve arkadaşlıkları zarar görmeye başlar. Zamanla bir kaos ortamı oluşmaya başlar.

Yiğit ve arkadaşları birbirleriyle olan dostluklarının önemini ve kuralların gerekliliğini yaşayarak öğrenirler.

9 Kasım 2025 Pazar

Hapı Yuttuk Eczanesi (Mert Arık) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kitap Hakkında Bilgi


Kitabın Adı: Hapı Yuttuk Eczanesi

Kitabın Yazarı: Mert Arık

Kitap Hakkında Bilgi:

Ödüllü yazar Mert Arık'tan hayal gücünüzü büyüleyecek EFSANE bir macera!

Babaannemizin dünya turuna devam ederken Zeynoş'a bıraktığı şey sadece bir sözlüktü. Peki, Zeynoş bir sözlükle neler yapabilirdi?

Masalların tamir edildiği bir atölye, kahkaha fabrikasında üretilen espriler ve kelimelerle iyileşen kalpler... Zeynoş, kelimelerin muhteşem gücüyle Sarıkayalar Kasabası'nda unutulmaz bir maceraya atılıyor.Bu kitabı elinize aldığınızda bir daha geri bırakamayacaksınız. Haydi, hep birlikte "Kelimeler iyileştirir!" diyelim! (Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Kitap, Türkçemizin ne kadar renkli ve zengin olduğunu anlatırken, çocuklara hayal kurmanın, farklı düşünmenin ve yeniden denemenin ne kadar değerli olduğunu anlatıyor.

Kitabın Özeti:

Saat tam olarak 10.24'ü gösterdiğinde Sarıkaylar Kasabası'nda bir korna sesi duyulur. Herkes kahvaltı masasındadır. Gelenin kim olduğunu merak ederler. Evin önünde kocaman masmavi bir karavan durmaktadır. Zeynoş birden babaannem gelmiş diye sevinçle bağırır.

Hepimiz çok mutlu olmuştuk ve hızla dışarı çıktık. Zeynoş'un babaannesi şimdiye kadar 96 ülke gezmişti. Birleşmiş Milletlere göre dünya üzerinde 208 ülke bulunuyormuş. Babaannenin gezmesi gereken daha 112 ülke vardır.

Babaannesi Zeynoş'a dünya turuna devam etmeye başlamadan önce bir sözlük verir. Zeynoş, bu hediyeyi ilk başta anlayamaz ve hayal kırıklığı yaşar. Babaannesinin sıradan bir şey yapmayacağını bildiğinden, sözlük hediye etmesinin bir anlamı olduğunu düşünür.

Zeynoş sözlük sayesinde yeni kelimeler öğrenmenin, kelimeleri doğru kullanmanın ve kendini daha ifade edebilmenin sözlük sayesinde mümkün olduğunu fark eder.

Babaannesine göre, eski masallar bir anlamda eskimiş eşyalar gibidir. Masallar da yenilenmeli, bugünün çocuklarının anlayabileceği bir dile kavuşturulmalıdır. Babaanne teknolojinin de kullanılmasıyla eski masalların yeni nesil için uygun bir dille anlatmayı düşünür.

Sonunda Zeynoş, hediye edilen sözlükten de ilham alarak Hapı Yuttuk Eczanesi’nin kurulması fikrini ortaya atar ve Hapı Yuttuk Eczanesi kurulur. Hapı Yuttuk Eczanesi, kelimeleri şifa olarak sunan bir yerdir.

“Elinizde ne kadar kelime, deyim, atasözü varsa Hapı Yuttuk Eczanesi’ne getirin. Hep birlikte burayı kocaman bir sözlük yapalım. Kelimelerle neler yapabileceğimizi herkese gösterelim. Biz, kelimelerle dünyayı değiştirebileceğimize inanıyoruz! Gelin, dünyayı birlikte değiştirelim.”

5 Kasım 2025 Çarşamba

Yere Yakın Yıldızlara Uzak (Emine Tavuz) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi


Kitabın Adı: Yere Yakın Yıldızlara Uzak

Kitabın Yazarı: Emine Tavuz

Kitap Hakkında Bilgi:

“Her kalp atışının bir hikâyesi vardı.”

Bestegül her sabah yaptığı gibi, o sabah da okula gitmek için evden ayrıldığında, kaderinin on üç diğer insanla birleşeceğini henüz bilmiyordu. O sabah metroya bindi ve son durağa kadar seyahat etti fakat son duraktan çıkamadı. Onunla beraber diğer on üç kişide metro istasyonunda mahsur kaldı ve o an ortak hikâyelerinin ilk kalp atışı kulakları sağır etmeye başladı.

Enkaz altında mücadele etmeleri gereken şeyler vardı.

Açlık, susuzluk, özlem, keder, hüzün, ölüm...

Kalpleri korkuyla çarparken ansızın aralarından biri öldü ve diğerleri de ilginç sebeplerle onu bir bir takip etti. Tüm bu ölümler kalplerinde ve beyinlerinde derin izler bırakırken, yapabildikleri tek şey enkaz altından kurtarılmayı beklemek oldu.

Şimdi birimiz buradan çıkacak, kurtulacak. Çekildiğimiz fotoğrafları alıp bir çerçeveye koyacak, çerçeveyi bir duvara asacak, geçip karşısına bizi izleyecek. Zaman o anda donacak. Şimdi birimiz sağ kalacak ama solu ölmüş olacak. Birimiz, birimizin duvarına asılmış bir çerçevenin içinde yaşlanacağız. Birimiz için şarkı bitecek, fakat her ikimiz de dans etmeyi bırakacağız.

Anlıyor musun?
Anlamıyorsun.
Çünkü beni duymayı bıraktın.
Zaten, ben de konuşmayı... (Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Kitap, bir kaza sonrası enkaz altında kalan kişilerin yaşadıkları zorlukları ve iki genç arasındaki duygusal yakınlaşmayı anlatmaktadır.

Kitabın Özeti:

Bestegül 16 yaşında bir kız çocuğudur. Hayatında büyük beklentileri olmayan, içine kapanık bir kişiliği vardır. Ailesiyle beraber İstabul'da yaşamaktadırlar.

Bestegül okula gitmek için metroya biner. Her şey olağan görünmektedir. Birden metro tünelinde meydana gelen bir kaza sonucu metro vagonu enkaz altında kalır. Bestegül’ün de aralarında bulunduğu 14 kişi tünel enkazında mahsur kalır.

Hayatta kalan 14 kişi, farklı yaşlardan ve mesleklerden kişilerdir. Yaşlı bir adam olan İhsan Amca, emekli bir öğretmendir. Genç bir hemşire olan Zeynep, mesleği icabı yaralılara yardım etmeye çalışır. Oğuz ise bir üniversite öğrencisidir.

Kazanın ilk saatlerinde herkes panik içindedir. Zaman ilerledikçe açlık, susuzluk ve oksijen azlığı gibi zorluklar baş gösterir. Kurtarma ekiplerinin sesleri duyulmaya başlar. Enkazın derinliği ve çeşitli zorluklar nedeniyle yardım bir türlü ulaşamaz.

Zaman ilerledikçe bazı kişiler bu duruma daynamaz. İlk ölen kişi kalp rahatsızlığı olan bir iş adamıdır. Bu ölüm kazazedeler arasında korkuya neden olur. Sonrasında yaralı bir kadın kan kaybından ölür. Her ölüm geride kalanlarda farklı duygular uyandırır. Kimi yaşadıklarına isyan eder, kimi dua eder, kimi ise sessizce ağlar.

Bestegül, bu süreçte hem kendi korkularıyla yüzleşirken Oğuz’la da yakınlaşır. Oğuz, 19 yaşında, sakin ve düşünceli bir gençtir. Bestegül’ün en büyük destekçisi Oğuz olur. Birlikte sohbet ederek birbirlerine hayallerinden bahsederler.

Zaman ilerledikçe kazazedeler birer birer azalır. İhsan Amca, torununun adını sayıklayarak ölür. Zeynep, bir yaralıyı kurtarmaya çalışırken kendi yarasını ihmal eder ve yaşamını yitirir. Oğuz, enkazın bir yerinde sıkışan bir çocuğu kurtarmaya çalışırken üzerine düşen bir beton parçası yüzünden ağır yaralanır ve Bestegül’ün kollarında ölür.

Kurtarma ekipleri bir süre sonra enkaza ulaşır. Kazadan sadece Bestegül, bir lise öğrencisi olan Mert ve orta yaşlı bir kadın olan Ayşe kurtulur.

Yıldızlara Yakın (Metin Özdamarlar) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Yıldızlara Yakın

Kitabın Yazarı: Metin Özdamarlar

Kitap Hakkında Bilgi:

Zor koşullarda büyüyen Mustafa, hayallerinin peşinden gittiği zorlu yolculukta yolunu aydınlatan yıldızlardan ilham alır. Bu yıldızlar kimi zaman bir kaplumbağalı anahtarlık olarak çıkar karşısına, kimi zaman bir komşu, bir manav, bir dost...
Yolunun üstünde parıldayarak duran bu yıldızların isimlerini küçük mavi defterine tek tek not almaya karar verir. Böylece zamanı geldiğinde onların varlığını takdir edebilecektir.
Artık nihayet büyüdüğünde parlama sırası ona gelir!
Acaba o kimlerin hayatındaki yıldız olacak, kimlerin yolunu aydınlatacak?
Yıldızlara Yakın, iyiliğin, emeğin, dayanışmanın sesinin yükseldiği, göğsünüzde bir Kutup Yıldızı gibi taşıyacağınız, unutulmaz bir roman… (Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Kitap, bir çocuğun hayatında başarıya ulaşırken azmini, kendisine yardımcı olan insanlara karşı vefa ve sevgisini anlatmaktadır.

Kitabın Özeti:

Kitabın ana karakteri Mustafa babasını kaybetmiş bir çocuktur. Mustafa maddi durumu iyi olmayan bir ailede büyümektedir.

Mustafa azim ve umutla hayata tutunmaya çalışır. Mustafa'nın yaralı kalbine ilk dokunan bir öğretmenidir. Mustafa başarıya giden yolda hayatına dokunan kendisine yol göstermiş ve iyiliği dokunan insanları yıldızlar olarak nitelemektedir.

Mustafa'nın hayatında bir ev sahibi, bir berber, bir tamirci tanıdığı tanımadığı birçok insandan oluşan ve onu hayallerine ulaştıran kişiler onun için birer yıldız oluyor.

Mustafa okumak için Ankara'ya okumaya gelir ve karşılaştığı iyi insanları anlatır.

Mustafa, kendisine yardımcı olan yıldızların da katkısıyla hayallerine ulaşarak Yapay Zeka Mühendisi olur ve kendisine ihtiyacı olan kişilere yardımcı olacak bir yıldıza dönüşür.

2 Kasım 2025 Pazar

Altı Harfli Bir Tatlı (Şermin Yaşar) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi


Kitabın Adı: Altı Harfli Bir Tatlı

Kitabın Yazarı: Şermin Yaşar

Kitap Hakkında Bilgi:

“Ben istiyorum ki meşguliyetim olsun. Elimde bir işim olsun. Bekleyecek bir şeylerim olsun... Telefonun başında çocukların aramasını bekleyeyim, pencerenin kenarında çocukların, torunların bana uğramasını bekleyeyim, ağaç yapraklansın diye bekleyeyim, salatalıklar çiçek açsın diye bekleyeyim, domates kızarsın diye bekleyeyim. Öyle şeyler... Zaman kolay geçsin istiyorum ben. Başka derdim yok. Ölüm kapımı çalana kadar bir şeyler oyalasın
işte beni.”

Selime Teyze’nin hikâyesi, çocuklarının dünyasında yer bulamayan ve onların gözünde yok gibi var olmayı reddeden bir annenin hikâyesi.

Selime, bir gün hiç beklenmedik bir anda kaybolur. Gönülsüz ama planlı bir kaçıştır bu. Bildiği bütün hayatı geride bırakıp bir köyün sessizliğine sığınır. Kimseye haber vermeden, ardında iz bırakmadan. Bulunmayı bekler.
Ama hayat, beklenmedik bir misafirle –Meltem’le– karşılaştırır onu.
Biri annesiz büyümenin, diğeri evlatsız yaşlanmanın derdini anlatır.

İki hayat, iki kayboluş, iki yara aynı evde buluşur.

Bu roman, yaşlıların yok sayıldığı, insanın yalnız bırakıldığı, herkesin ancak kendine yetebildiği, en yakınlarına bile derman olamadığı bir çağın hikâyesi. (Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Kitap yalnızlığı seçmiş yaşlı bir kadın ile annesiz büyümüş genç bir kadın biaraya gelmesini konu edinmiştir.

Kitabın Özeti:

Selime Teyze'nin eşi vefat etmiştir. Çocukları ise farklı şehirlerde yaşamaktadır. Selime Teyze yaşlılığıyla yüzleşmeye çalışan yalnız bir kadındır.

Selime Teyze, çocuklarının hayatında yok gibi var olmayı istemez. Bir gün yaşadığı yerden ayrılmaya karar verir. Çok istemese de yalnızlığın verdiği hüzünle bir köye yerleşir. Köyün sessizliğine sığınarak belki de bulunmayı beklemeye başlar.

Meltem, Selime Teyze'nin geldiği köyde yaşamaktadır. Meltem, annesiz büyümüştür. Babası başka bir kadınla evlenmiştir. Meltem, evlenmiş ve eşinden ayrılmış genç bir kadındır.

Meltem, annesizliğin verdiği hüzün ve kendisini hiç bir yere ait hissedememe travmasıyla hayatına devam etmektedir. Kendisini kimse tarafından sevilmeyen ve istenmeyen biri olarak görmektedir.

Selime Teyze ve Meltem aralarındaki yaş farkına rağmen yalnız iki insan olarak aynı evde buluşur. İkisinin de farklı yanızlıkları vardır. Aynı evde birbirlerinin farklı yalnızlıklarını paylaşırlar.

Yaşlılığın yok sayıldığı günümüzde yalnız kalmanın ve kendi kendine yetebilmenin hikayesi kitapta yaşanmaktadır.

Kitaptan Alıntılar:

Aynı evi paylaşan, hiç konuşmadan, kavga etmeden, birbirine dokunmadan seneler geçiren insanların geçimi de geçimsizlik değil mi? Çiçeği ha bir günde koparıp atmışsın kökünden, ha yavaş yavaş solmasına izin vermişsin..

Kendi kendime ne çok şey yapıyordum... Hâlâ da yapıyorum. Her şeyi kendi kendime yapa yapa sonunda yiyip bitirdim kendimi...

İnsan sanıyor ki kıyamet bir kerede kopacak. Belki herkesin kıyameti ayrı ayrı kopuyordur.

Hiçbir şey birdenbire olmuyor; her şeyin bir evveliyatı var.