11 Eylül 2024 Çarşamba

Yaşamak (Yu Hua) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi


Kitanın Adı: Yaşamak

Kitabın Yazarı: Yu Hua

Kitap Hakkında Bilgi:

Yaşamak

Yazarının henüz ikinci romanı olmasına rağmen dünya çapında büyük bir kitleye ulaşan Yaşamak, Çin’in yakın geçmişindeki zorlu yaşam koşullarını tüm gerçekliğiyle ele alıyor. Yu Hua tarafından 1993 yılında kaleme alınan yapıt, Türk okurlarıyla buluştuğu 2016 yılından itibaren ülkemizde de büyük bir beğeni topluyor. Çevirmen Bahar Kılıç tarafından orijinal dilinden çevrilen eser, Yu Hua’nın sade ve akıcı anlatımının gücünü aslından ödün vermeden etkileyici bir şekilde yansıtıyor.

Konusu itibarıyla dönem hükümeti tarafından Çin’de yasaklanan Yaşamak, dünya çapında gördüğü ilgiden dolayı şimdiden modern klasikler arasında değerlendiriliyor. Romanın içten dili ve sıradan insanı kadrajına alan öyküsü, okurlarına kitaptan öte bir yaşanmışlık vadediyor. Yaşamak, başkahramanı Fugui’nin dokunaklı ve bir o kadar da merak uyandırıcı yaşam öyküsüne tanıklık etmeniz için sizi de sayfalarını aralamaya çağırıyor.

Kiminin Devrimi, Kiminin Felaketi

Yaşamak, Çin’de 1966-76 yılları arasında süren Kültür Devrimi’nin getirdiği toplumsal değişimleri konu ediniyor. Kitapta okurları diyalog halindeki iki farklı anlatıcı karşılıyor. Farklı köy ve kasabaları dolaşarak insanlarla sohbet eden asıl anlatıcı, günün birinde Fugui adındaki yaşlı bir köylüye rastlıyor. Ve güç bela tarlasını sürmeye çalışan bu ihtiyarın hikayesini dinlemek için onun yanına gidiyor.

Kültür Devrimi’nden önceki hayatında uçarı ve savurgan bir genç olduğunu söyleyen Fugui, yaşamının nasıl ters yüz olduğunu anlatmaya başlıyor. Babasının kendisine bıraktığı mirası kısa sürede hiç eden genç adam, ardından tüm yakınlarını sırasıyla kaybettiği sefil ve acı dolu yaşam öyküsünü aktarıyor. Ancak tüm bunlara rağmen, hayatın ona öğrettikleriyle bambaşka bir insana dönüştüğünü de ispatlıyor. Fugui’nin acılarla yoğrulan yaşamı ve şahit olduğu toplumsal değişimleri okuduğunuzda, ufkunuzdaki değişimi siz de fark edeceksiniz.

En Sevilen Kitaplara Hemen Şimdi Sahip Olun!

Üniversitede diş hekimliği eğitimi alan Yu Hua, edebiyata olan tutkusu ile yaşamının tüm seyrini değiştirdi ve Yaşamak gibi dev bir yapıtı dünyaya kazandırdı. James Joyce Edebiyat Ödülü de dahil pek çok prestijli ödüle layık görülen bu eseri kitaplığınıza eklemek için daha fazla beklemeyin! Yaşamak ve daha birçok değerli esere avantajlı fiyatlarla sahip olmak için “Roman” kategorisi, birbirinden cazip seçenekleriyle sizi bekliyor! (Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Kitap, Çin’in yakın geçmişindeki zorlu yaşam koşullarını gerçekçi bir şekilde konu almaktadır.

Kitabın Özeti:

Kırsalda popüler halk şarkıları toplayan anlatıcı bir öküzle konuşan, saçları beyaz ve yüzü çamur kaplı yaşlı bir adam olan Xu Fugui ile karşılaşır. Fugui’ye yaklaştığında öküzünü çeşitli isimlerle çağırdığını duyar. Nedenini sorduğunda Fugui öküzün etrafta başka insanlar olduğunu düşünürse daha çok çalışacağını ve depresyona girmeyeceğini söyler. Fugui hayat hikayesini anlatmaya başlar.

Fugui, Çin’de varlıklı bir ailede doğmuştur. Xu ailesinin tek oğlu olarak hep rahat şartlarda yaşamıştır. Fugui’nin babası aile servetinin büyük bir kısmını kumarda ve hovardalıkta tüketmiştir. 

Fugui, aile servetini geri kazanacağını hatta daha da ileri götürüp atalarını gururlandıracağını söyler fakat zamanla kumara ve geneleve olan bağımlısı olarak eve uğramaz olmuştur. 

Fugui'nin eşi Jiazhen, şehirde büyümüş zengin bir ailenin kızıdır. Çok güzeldir ve çok iyi huyludur. Fugui’nin kötü alışkanlıklarına rağmen onu sevip ona güvenmeye devam eder. Jiazhen, kızları Fengxia’yı çok güzel yetiştirmiştir. Aynı zamanda Fugui'ye bir de erkek evlat vermek üzere hamiledir. 

Fugui, için beklenen son gelmiş ve ailesinin bütün servetini kumarda kaybetmiştir. Yıllardır yaşadıkları ev ve topraklarının hepsine el koyulur. Küçük bir barakaya yerleştirilirler. Artık yıllardır sahip oldukları topraklarda işçi gibi yaşamaya çalışırlar. 

Fugui’nin babası bu acıya daha fazla dayanamayarak yaşamını kaybeder. Jiazhen ise ailesi tarafından şehre götürülür. Fugui, yaşlı annesi ve küçük kızları Fengxia ile oldukça kötü bir halde yaşamlarını sürdürmeye çalışarak bir yıl kadar karın tokluğuna çalışırlar.

Fugui, kızı Fengxia’nın bir gün tarlada oynarken bir yere baktığını fark eder. Yerinden doğrulup kızının baktığı yöne baktığında güzelliğine güzellik katmış karısı Jiazhen'i kucağında bir bebekle görür. Karısı kucağında yeni doğan çocuğuyla artık eve dönmüştür. Youqing adını verdikleri erkek bebekleri ile aileleri daha da büyümüş ve eski mutlu günlere döneceklerine inançları artmıştır.

Bu sıralarda Çin’de de toplumsal ve siyasi yapı karmakarışıktır. Kültür devrimi ile yaşam herkes için farklı boyutlar alır. Toprak sahipleri ellerindeki toprakları halka vermek zorunda bırakılır. Xu ailesinin topraklarını kumarda kazanan Longer direnince ölüm cezasına çarptırılır. Longer, ölüme giderken kalabalıkta kendisini izleyenler arasında Fugui’yi fark eder. Longer, Fugui’nin gözlerinin içine bakıp "Senin yerine ben ölüyorum, Fugui" der. Fugui, bu cümleyi düşünür ve gerçekten de kumarda aile servetini kaybetmese belki de Longer'ın yerinde kendisinin olabileceğini düşünür.

Bu arada Fugui’nin annesinin hastalığı artar. Fugui doktor bulmak için kasabaya iner. Aynı zamanda Çin'de iç savaş sürmektedir. Fugui, orduya alınır ve çok büyük acı, ölüm ve katliamlara şahit olur. Savaş alanından bir şekilde sağ kurtulmayı başararak ailesine döner. Ailesi perişan haldedir. Fugui’nin annesi vefat eder ve babasının yanına gömülür.

Günler geçtikçe Fugui’nin oğlu Youqing büyür, akıllı, güçlü, kuvvetli bir çocuk olur. Kızı Fengxia ise Fugui savaştayken geçirdiği bir hastalık sonucu hem sağır hem de dilsiz olur. Youqing ve Fengxia tarla işlerinde aileye yardım ederler. Fugui ve Jiazhen, Youqing’in okumasını istemektedir. Böylece kızları Fengxia’yı bir ailenin yanına çalışmaya verirler. Youqing, ablasını geri istese de yokluğuna alışmaya çalışır. Ablasının yokluğunda beslediği kuzularına daha çok bağlanır. Bir gün Fengxia çıkıp geri gelir ve Fugui bir daha ailesini asla dağıtmamaya karar verir.

Yeni valinin karısı doğum sırasında çok kan kaybetmiştir. Okuldaki çocuklardan kan alınacağı duyurulur. Bir tek Youqing’in kanı uymaktadır. Doktor valinin karısını kurtarmak için Youqing’in neredeyse damarlarındaki bütün kanı alarak çocuğun ölümüne sebebiyet verir.

Fugui ve ailesi Youqing ölümü sonrasında hayata tutunmaya çalışır. Doktor Jiazhen’in kemik erimesi olduğunu çok yaşayamayacağını söyler. Jiazhen ise büyük bir dirençle hayata ailesi için tutunmaktadır.

Flexia’yı kafası yamuk Erxi ile evlendirirler. Erxi’nin maddi durumu iyidir. Hem Fugui ve Jiazhen’i hem de Flexia’yı el üstünde tutarak maddi yardım yapar. Erxi, Flexia’ya köylülerin gördükleri en görkemli düğünü yapmıştır. Flexia’nın hamilelik haberi ailede büyük bir coşkuyla karşılanır.

Flexia doğum sırasında hayatını kaybeder. Flexia’nın ölümünün ardından da Jiazhen hayatını kaybeder. Aileden geriye Fugui, Erxi ve küçük torun Kugen kalmıştır. Erxi oğluna çok bağlıdır fakat eşi Flexia’nın yokluğuna bi türlü alışamaz. 

Erxi, bir iş kazası geçirir ve yaşamını kaybeder. Fugui torununu yanına alarak yalnızca torunu için yaşamaya başlar. Torunu Kugen'in hastalandı bir gün onu tarlaya götürmez. Evde bıraktığı torununa. bir de fasulye verir. Fugui eve döndüğünde torununu boğulmuş olarak bulur.

Xu ailesinin kötü talihi, yaşlı öküzüyle birlikte tarlada çalışan ve yoldan geçen yolcuya hayat hikayesini anlatan Fugui hariç herkesi hayattan koparmıştır.

7 Eylül 2024 Cumartesi

Sıkıntıdan Patlayacağım Sınıfı (Hatice Kübra Tongar) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi



Kitabın Adı: Sıkıntıdan Patlayacağım Sınıfı

Kitabın Yazarı: Hatice Kübra Tongar

Kitap Hakkında Bilgi:

Yatırköy İlkokulu’nda… Ve Yatırköy Mahallesi’nde…Okulda öğrenciler ve öğretmenler… Evlerde babalar ve anneler… Herkes ama herkes çok sıkkın, bıkkın ve gergindi! Peki, tüm bu kötü duyguların nedeni neydi?

Uzman Psikolog Hatice Kübra Tongar, çocukları ve yetişkinleri çepeçevre kuşatan sıkıntının gerçek nedenini anlatıyor! Bu hikâyeyi okuyan herkes sıkıntıdan kurtuluyor,kıkır kıkır kırkırdıyor!

Bu Kitap Neden Okunmalı?

Çocukların Modern Dünyadaki Hâllerini Yansıtır: Günümüz çocuklarının teknoloji bağımlılığı ve bunun getirdiği sosyal izolasyonu eğlenceli ve düşündürücü bir şekilde ele alır. Bu sayede, çocukların kendi durumlarını sorgulamalarına ve bu bağımlılıktan kurtulmalarına yardımcı olur.

Geleneksel Oyunların Yeniden Keşfi: Çocukların geleneksel oyunlarla yeniden tanışmalarını sağlar. Beştaş, yakan top, körebe gibi oyunlar, çocukların fiziksel aktivitelere yönelmelerini ve sosyal becerilerini geliştirmelerini teşvik eder.

Aile İlişkilerini Güçlendirir: Teknolojinin aile ilişkilerini nasıl zayıflattığını ve bu ilişkileri yeniden nasıl güçlendirebileceğinizi anlatır. Ailelerin çocuklarıyla daha kaliteli zaman geçirmesinin yollarını göstererek, aile içi iletişimin ve bağların kuvvetlenmesine katkıda bulunur.

Toplumsal Mesajlar Verir: Teknolojinin kontrolsüz kullanımının toplumsal etkilerini mizahi bir dille ele alarak hem çocuklara hem de yetişkinlere farkındalık kazandırır. Teknolojiyi bilinçli ve dengeli kullanmanın önemini vurgular.

Çocuklar İçin İlham Verici: Çocukların kendi başlarına çözüm bulma ve üretici düşünme yetilerini teşvik eder. Okurlar, karakterlerin yaşadıkları zorluklarla nasıl başa çıktıklarını görerek, kendi hayatlarında da bu yaklaşımları uygulamaya cesaret ederle

Kitabın Konusu:

 Kitap, çocukların enerjik, meraklı ve hayal gücüyle dolu dünyalarına keyifli bir kapı aralayan okul, öğretmen ve öğrenciler arasında geçenleri anlatmaktadır.

Kitabın Özeti:

Yatırköy İlkokulu’nun neşesiz, bezgin öğrencileri ve onların hayatına ansızın giren Serdar Öğretmen’in etkileyici öyküsü, yazarın güçlü kalemiyle okurlarını hem eğlendiriyor hem de düşündürüyor.

Kitap, modern teknolojinin ve sosyal medya alışkanlıklarının çocukların hayatındaki yerini eğlenceli bir dille ele alıyor. Teknolojik cihazların bir yatırın etkisi altında kalmış gibi gösterilmesi, hem çocukların hem de yetişkinlerin yaşadığı kopukluğu mizahi bir şekilde gözler önüne seriyor. Serdar Öğretmen’in bu durumu fark edip özgün bir planla öğrencilerini tekrar oyuna ve hayata döndürmesi, kitabın merkezinde yer alan mesajı güçlendiriyor: Teknoloji hayatımızda önemli bir yer tutsa da, gerçek bağlar ve paylaşımlar hiçbir zaman onun yerini tutamaz.

Samimi ve gerçekçi bir dille bu hikâyeyi ele alan yazar, çocukların doğrudan yaşayarak öğrenmesini ve birlikte oyun oynarken sosyalleşmesini ön plana çıkarıyor. Özellikle geleneksel oyunların tekrar hatırlatılması ve ailelerin de bu sürece dâhil edilmesi, hikâyeye nostaljik ve sıcak bir dokunuş katıyor. Serdar Öğretmen’in çocuklar ve velilerle kurduğu bağ, günümüz öğretmen-öğrenci ilişkilerine dair de önemli ipuçları veriyor.

“Sıkıntıdan Patlayacağım Sınıfı”, mizahi unsurlar, canlı karakterler ve akıcı anlatımıyla hem çocuklara hem de ebeveynlere hitap eden, öğretici olduğu kadar eğlendirici bir eser. Yatırköy İlkokulu’nun serüvenine tanık olmak, okurların da kendi hayatlarındaki teknolojik alışkanlıkları gözden geçirmesine vesile olabilir. Zira “Sıkıntıdan Patlayacağım Sınıfı”, sadece çocuklara değil, yetişkinlere de çok şey söylüyor. Teknolojinin hayatımızdaki yerini sorgulatırken, gerçek bağların, paylaşılan anların ve birlikte olmanın ne kadar değerli olduğunu hatırlatıyor

1 Eylül 2024 Pazar

Söyleme Bilmesinler (Şermin Yaşar) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi



Kitabın Adı: Söyleme Bilmesinler

Kitabın Yazarı: Şermin Yaşar

Kitap Hakkında Bilgi:

“Yalansızız artık. Hâlâ birkaç sırrımız var. Ama yalansızız.”

Evlenip aynı çatı altında yaşıyorlar diye karı koca olur mu insanlar?
Aynı ana babadan oldular diye birbirlerine sahiden kardeş olur mu çocuklar?
Yıllar kalbini dağlasa da içlerindeki o kor söner mi âşıkların?
Her şeyi aşikâr olanların sakladıkları sırlar daha mı çoktur?

Şermin Yaşar, Söyleme Bilmesinler’de, kalabalık bir ailenin ilk bakışta sıkı örülmüş gibi görünen nakışlarını ilmek ilmek çözüyor. Hem de roman kahramanlarına ayrı ayrı söz hakkı vererek yapıyor bunu. “Herkesin hikâyesini dinledin. Haydi, şimdi sen anlat: Aslında ne oldu, nasıl oldu?” diyor adeta. Karakterleri konuştukça çözülen bir sırlar yumağı, Söyleme Bilmesinler. Yumak çözüldükçe iplerin uçları nerelerden çıkmıyor ki…

Aile bağları nasıl düğümler atar insanların yazgısına? Anne babaların, çocukların omuzlarına yükledikleri onlara neler yapar? Hayatlarımıza vicdan azabı gibi oturanlar bir gün yerinden kalkar mı? Yanı başınızdaki o sıradan evlerde aslında neler yaşanır? Romanda bunların cevaplarını okurken acı bir gülümseme, hatta katran karası bir gülümseme belirecek yüzünüzde. Yazar, avuç içlerinden yazgılarını okumuyor insanlarının; kalplerinin kıvrımlarındaki sırları cesaretle döküyor kâğıda. Gülümsemenin acı yanını bilenler, göründüğü gibi olmayanla ve bir şeyin iç yüzüyle hesaplaşmaya cesareti olanlar için...

Prof. Dr. Mustafa Kurt

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Kitap, kalabalık bie ailede yaşananları ailede yaşayan her ferde teker teker anlatırarak aile içi yaşananları ve sırları anlatmaktadır.

Kitabın Özeti:

Kazım Bey, Mürüvvet Hanım ailemizin anne ve babasıdır. Diğer kahramanlarımız ise evin çocukları Emin, Ethem ve Ekrem ile ailenin gelinleri Hülya, Nurten ve Sevgi'dir. Çocuklar hayatlarının anne babalarının gölgeleriyle şekillendiğine ve anne babalarından dolayı hayatlarının karardığına inmaktadırlar. 

Emin ailenin tek okumuş ve öğretmen olan ferdidir ve annesinin göz bebeği olarak büyür. Üniversiteden tanıdığı Çiğdem adında bir sevdiği vardır. Evlilik çağı geldiğinde Çiğdem yerine annesinin köyden bulduğu Hülya ile evlenmek zorunda kalır. Emin öğretmenlikten emekliye ayrılınca kendine bir emlakçı dükkanı açar. Annesinin vefatından sonra yalnız kalan babasına bakmaya başlar.

Emi diğer kardeşlerinin bencil olduğunu, babasına sadece onun baktığını düşünmektedir. Kardeşlerinin çektiği zorlukları bilmediklerini düşünür. Emin'in karısı Hülya aksi bir kadındır. Hülya sigara da içiyordur. Emin karısı Hülya'yı sevmese de ondan boşanmaz. Hülya babasıyla ilgilendiğinden boşanırsa babasına tek başına bakamayacağını düşünmektedir. 

Bir gün Çiğdem’den Emin'e bir mektup gelir. Emin yıllarca Çiğdem’le mektuplaşır. Hastalanıp ölüm korkusu içine düşünce mektupların başkasının eline geçmesinden korkup kardeşi Ethem’i çağırır. Ethem’e mektuplardan bahseder ve ‘Ben öldüğümde ister yak ister sakla ancak sakın okuma’ der. 

Ethem evin pek de sevilmeyen ortanca çocuğudur. Ethem, annesinin sevmediği babasının da sevmekten korktuğu çocuktur. Ethem askere gitmeden önce annesi onu da gittiği hocanın kardeşinin kızı Nurten’le evlendirir. Nurten'in bir ayağı aksaktır. Hayatını dinine ve imanına adamış bir kadındır. Ethem karısının dindarlığı karşısında öyle sıkılıp bunalır ki ne karısını kadın gibi görür ne de evini ev gibi hisseder.

Küçük kardeş Ekrem de Ethem kadar olmasa da sevilmeyen bir çocuktur. Abileri gibi annesi tarafından istemediği biri ile aniden evlendirilmemek için yeni tanıştığı Sevgi’yi kaçmaya ikna eder. Aileler razı geldiğinde evlenirler ancak bir türlü birlikte olamazlar. Sevgi birlikte olmaktan korkar haliyle çocukları da olamaz ancak onlar çocuklarının olmadığını söyleyerek yalan söylerler. Ekrem bu durumdan sıkılıp boşanmak istediğinde Sevgi bunu kabul etmeyerek başka kadınlarla görüşmesine müsaade eder. 

Ekrem içgüveysi olduğu evliliğinde defalarca başka kadınlarla beraber olur. Ekrem bir keresinde yengesi Hülya’ya yakalanır. Hülya durumu abileri Ethem ile Emin’in konuştuğu günde gidip onlara anlatır. Ethem her iki kardeşinin de karılarını aldattığını ve sıkıntılarına çözüm olarak başka yollar bulduklarını fark eder. 

Kardeşler her hafta bir ailede geleneksel olarak yemek yemektedirler. Geleneksel yemek verme sırası Ethem’dedir. Akşam yemek vakti geldiğinde babaları Kazım Bey eşliğinde yemeklerini yerler. Muhafazakar ve dini bütün olan Nurten eltisi Sevgi’ye çocuğu olsun diye götürdüğü türbenin faydasını gören kadınların hikayelerini anlatmaya başlar. O esnada anlattığı hikaye uyuklayan Kazım Bey’in kulağına gelir. Olayı yanlış anlayan Kazım bey yıllardır sakladığı sırrı ifşa etmek durumunda kalır. Bu sır üç kardeşe de Nurten’e de büyük bir şok etkisi yaratır. 

Kardeşler oradan ayrılıp evlerine dönerler. O gece herkes eve döndüğünde Ethem ve Nurten birbirlerinin yaralarını ilk defa karı koca gibi beraber sarar. Sabah olduğunda Kazım Bey’in öldüğü haberi gelir.

31 Ağustos 2024 Cumartesi

Gece Yarısı Kütüphanesi (Matt Haig) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi


Kitabın Adı: Gece Yarısı Kütüphanesi

Kitabın Yazarı: Matt Haig

Kitap Hakkında Bilgi:

42 Dile Çevrilen Uluslararası Çoksatan Kitap 2020 Goodreads Yılın En İyi Romanı

“Yaşamla ölüm arasında bir kütüphane var,” dedi. “Bu kütüphanedeki raflar sonsuza kadar gider. Her kitap yaşamış olabileceğin başka bir hayatı yaşama şansını sunar sana. Farklı seçimler yapmış olsan, şu an nasıl bir hayatın olacağını görürsün…
Pişmanlıklarını telafi etme şansın olsaydı, bazı konularda farklı davranır mıydın?”

Nora Seed berbat halde. Kedisi öldü. İşinden kovuldu. Abisi onunla konuşmuyor. Kimsenin ona ihtiyacı yok. Art arda alınmış kötü kararların sonucunda bir kütüphanede buluyor kendini. Zamanın hiç akmadığı bir gece yarısı kütüphanesinde, sonsuz sayıda kitabın ortasında... Kitapların her birinde Nora’nın farklı bir hayatı yazılı. Başka kararlar verseydi yaşamış olabileceği hayatlar.

Farklı kariyerler, farklı eşler, farklı arkadaşlar, farklı şehirler arasında gidip gelen Nora’nın aklı sorularla doluyor. Mutluluk sadece önemli sandığımız seçimlerde mi gizli? Yanlış giden her detayın sorumlusu gerçekten biz miyiz? Hayatı yaşanılır kılan ne? Yanlış bir karar insanın tüm hayatına mal olabilir mi?

İngiliz edebiyatının önemli isimlerinden Matt Haig; Nora’nın pişmanlıklara, ihtimallere ve yeniden seçme imkânına dair çıktığı bu yolculukta, ona eşlik edecek okurlara sürükleyici ve insanın en temel sorunlarını konu alan bir kurgu sunuyor.

“Değişmesini istediğimiz bir dünyada hep birlikte sıkışıp kalmışken, tam zamanında yazılmış bir modern çağ masalı, günümüzün Şahane Hayat’ı.”
Jodi Picoult

“Kitapların yaşamı değiştirme gücünü kutlayan, içtenlikle ve mizahla yazılmış, baştan çıkarıcı bir roman.”
Sunday Times

“Matt Haig sözcükleri konserve açacağı gibi kullanıyor. Konserve de biziz.”
Jeanette Winterson

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Kitap, hayatın anlamı ve insanın kendi yaşamını şekillendirme gücü hakkında derin bir felsefi düşünce içerir, insanların hayatındaki küçük seçimlerin bile büyük sonuçları olabileceği fikrini konu alır.

Kitabın Özeti:

Nora Seed, kendini değersiz ve yetersiz hisseden bir kadındır. Nora hayatından memnun değildir. Nora’nın Joe, adında bir abisi vardır. Annesi ve babası ayrı olmasa da çok anlaşamazlar. Nora, küçük yaştan itibaren yüzme dersleri almıştır. Nora yüzme derslerini babasının isteği ile yapmıştır. Bir gün okulun kütüphanesinde Bayan Elm ile birlikteyken annesi onu almaya gelir ve babasının öldüğünü söyler. Babasının ölmesi Nora’yı içok üzmüştür.

Nora'nın abisi Joe ise müzikle ilgilenmektedir. Joe'nin müziğe olan ilgisi Nora'nın da ilgisini çekmişti. Nora yüzmeyi bırakarak müziğe başlamaya karar vermişti. Nora'nın o sıralar hayatında Dan adında bir sevgilisi vardı. Nora ve Joe birlikte kurmuş oldukları Labirentler adında Rock grubu vardı. Labirentler'de hem solist hem söz yazarı olan Nora sevgilisi Dan'in rock grubundan ayrılmasını ister. Labirentler'den ayrılınca Nora ve Dan birlikte Pub açma hayali kurar ve böylece abisiyle arası açılır. 

Küçük yaşta babasını kaybeden Nora, Dan ile evlenmeye çok az bir zaman kalmışken annesi vefat eder. Nora düğünü ertelemek ister ama Dan kabul etmez. Nora bunun üzerine Dan'ı terk eder ve en yakın arkadaşı olan İzzy'nin de Avustralya'ya gidiş teklifini reddederek kendi hayatını yaşamaya başlar. Nora bu arada felsefe okumaya başlar.

Nora okul bittikten sonra yaşadığı yerde kalır. Nora'nın artık abisiyle arası iyidir. Tel Teorisi adında müzik aletleri satan bir yerde çalışmaktadır. Ayrıca piyano dersleri vermektedir. Felsefeye ve buzul bilime ilgi duymaktadır. Labirentler grubundan ayrıldığı için hep kendini suçlar. Bir gece evde kedisi Volts’un öldüğü haberini işyerinden tanıdığı Dr. Ash'ten alır. Nora buna çok üzülerek sabah işe gider ancak işten de atılır. Artık hiç umudu kalmayan Nora, antidepresan ilaçlarını içerek intihar eder ve  Gece Yarısı Kütüphanesi'ne ışınlanır. 

Gece Yarısı Kütüphanesi'nde kütüphaneci küçükken okuduğu ilkokulun kütüphanecisi olan Bayan Elm'dir. Bu kütüphanede saat hep 00.00 dır. Kütüphanede insanın pişmanlıklarının olduğu bir kitap ve farklı seçimler yapsa hayatının nasıl olacağını gösteren sonsuz kitap vardır.

Nora büyük pişmanlıklarını düşünmeye başlar. Dan ile evlenmemek, Izzy ile gitmemek, Labirentler grubundan ayrılmak, yüzmeyi bırakmış olmak, Ash'in kahve teklifini reddetmiş olmak gibi bir sürü pişmanlığı vardır. Nora bu hayatları yaşamaya başlar.

Nora, Dan ile evlendiği hayatına gittiğinde Dan'in onu aldatmış olduğunu öğrenir. Boş yere pişman olduğunu görerek kütüphaneye döner. 

Nora, Izzy ile Avustralya'ya gittiğinde İzzy'nin öldüğünü öğrenir. Tekrar pişman olmaması gerektiğini görerek kütüphaneye döner. 

Nora, Labirentler grubundan ayrılmasa çok iyi, çok ünlü biri olacağını görür. İlk başta bu hayatı sevmeye başlasa da sonradan abisi Joe'nun öldüğünü öğrenir ve pişman olmaması gerektiğini görüp tekrar kütüphaneye döner. 

Nora bu şekilde bir sürü hayat yaşar. Henüz mutlu olacağı hayatı bulamayan Nora sonunda Ash ile kahve içmeyi kabul ettiği hayata gitmeyi ister. Nora bu hayatta uzun süre kalır. Bu hayatta kızları Molly'yi, köpekleri Platon'u ve abisiyle arasının düzelmiş olduğunu gördükten sonra bu hayatta kalmayı ister. Nora istemeyerek kütüphaneye geri döner.

Kütüphanede saat ilk kez ilerlemeye başlamıştır. Kütüphane de deprem olmaya başlar. Bunu gören Nora yaşamak istediğini haykırmaya başlar. Kütüphaneci bayan Elm, Nora'ya bir kalem vererek boş kitabın yerini söyler. Nora o kitabı deprem ve yangın arasında zar zor bulur. Kitaba yaşıyorum yazarak kendi hayatına yaşama isteği ile döner. 

Nora artık intihar etmek istememektedir. İntihar etmeden önce abisine atmış olduğu mesaj yüzünden abisi hastaneye onun yanına dönmüştür. Böylece abisi ile arası düzelir. Nora iyileştikten sonra piyano dersi vermeye devam eder. Nora artık hayata sıkı sıkı tutunur ve artık geçmişteki pişmanlıklarını düşünmemektedir.

Dinozorumun Saklandığı Yer (Mert Arık) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi


Kitabın Adı: Dinozorumun Saklandığı Yer

Kitabın Yazarı: Mert Arık

Kitap Hakkında Bilgi:

“Mert Arık, nitelikli kitaplarıyla çocukların yaratıcı düşünme becerilerinin gelişmesine önemli ölçüde katkı sağlıyor.”

Prof. Dr. Serdarhan Musa Taşkaya

Satış rekorları kırarak bir milyondan fazla okura ulaşan Mert Arık’tan yine ŞAHANE bir hikâye!

Dinozorunuzun nereye saklandığını biliyor musunuz?

O sabah öğretmen sınıfa büyük bir sürprizle gelmişti. Atlas sürprizleri çok seviyordu, büyük sürprizlere ise bayılıyordu. Peki, neydi bu büyük sürpriz?
Haydi! Kemerlerinizi bağlayın. Heyecan dolu, inanılmaz bir yolculuğa çıkıyyoruz.
Dinozorumun Saklandığı Yer, sizleri büyüleyici bir maceraya davet ediyor!

"Bizim olduğumuz her yere, hayallerimiz de sığar."

Bu eğlenceli kitap, ilkokul 1. sınıfa giden ve okumayı yeni öğrenen çocuklar için harika bir arkadaş! Minik okurların okuma sevgisini artırmak ve okuma becerilerini geliştirmek için tasarlandı. İçindeki metinler kısa ve kolayca anlaşılır, resimler ise capcanlı ve renkli! Her sayfa, çocukların dikkatini çekecek şekilde tasarlandı. Bu kitapla, çocuklar hem okuma becerilerini geliştirecek hem de hayal güçlerini zenginleştirecekler. Ayrıca, farklı değerler hakkında yeni şeyler öğrenecekler.
(Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Kitap okumaya yeni başlayan bir çocuğun hayal dünyasını anlatmaktadır.

Kitabın Özeti:

Yağmurlu bir sonbahar sabahıydı. İncir Çekirdeği İlkokulunda ders zili çalmıştı. Öğretmen neşeyle sınıfa girdi ve çocuklara okumayı öğrendiğinizde sizi büyük sürprizler bekliyor dedi. Sınıftaki öğrencilerden kahramanımız Atlas hemen parmak kaldırdı. Ne gibi sürprizler öğretmenim ben büyük süprizlere bayılırım diyerek öğretmenine süprizden bahsetmesini söyledi.

Öğretmen öncelikle okumayı öğrendiğiniz zaman her yere gidebilirsiniz dedi. Sınıftaki diğer öğrenciler de parmak kaldırarak her yere mi öğretmenim? diye sordular. Sırayla sorular soran çocuklar Kuru Salatalık kasabasına da gider miyiz? Ya da Mor Portakal köyüne de uğrayalım mı? Uzaya da çıklamım mı öğretmenim? diyerek öğretmenlerine sorular sordular. 

Öğretmenleri her seferinde Elbette diye cevap veriyordu. Öğretmenleri İstediğiniz her yere gidebileceksiniz dedi. Sınıftaki bütün çocuklar bunun nasıl olacağını merak ediyordu. Öğretmenleri konuşmasına devam ederek örnekler vermeye başladı. 

- Ormanda bisiklet turu yapabilirsiniz. 
- Bir helikoptere binip volkanik lavların döküldüğü yere ulaşabilirsiniz. 
- Uçağınızla Sahra Çölü’ne inebilirsiniz. 
- Ağrı dağının zirvesine hep birlikte tırmanabilirsiniz. 
- Bir balonla seksen günde dünyayı dolaşabilirsiniz. 
- Gemilere binip dev dalgaların arasında güvenle yol alabilirsiniz. 

Sınıftaki çocuklar bunların hepsi inanılmaz diye bağrışıyorlardı. 

- Bir gergedanla pat pat kartopu oynayabilirsiniz. 
- Bir fille çim sahada futbol maçı yapabilirsiniz. 
- Hatta zamanda yolculuk yaparak geçmişe gidebilirsiniz. 

Sınıftaki çocuklar çok şaşımışlardı. Bütün bunlar nasıl olacaktı? Çocuklar hayal güçlerinin sınırlarını zorluyorlardı. Öğretmenleri, okumayı öğrendiğiniz zaman sınıfa bir sürü yeni arkadaş gelecek dedi. Herkes sevinçten çok mutluydu. 

Atlas, nasıl arkadaşlar gelecek diye öğretmenine sordu. Öğretmeni ise mesela kalbi araba büyüklüğünde bir arkadaş. Bu arkadaşının boyu bir spor sahası büyüklüğünde bile olabilir. Bir zürafa ile arkadaş olup Afrika’da akasya yaprakları toplayabilirsiniz dedi. 

Okulda eylül, ekim, kasım ve aralık ayları her gün sesli ve sessiz okumalar yaparak geçti. Ocak ayı geldiğinde sınıfatki çocuklar okumayı öğrenmişti. Artık sürprizler için daha bir heyecanlandılar. Balinalar, aslanlar, kaplanlar, zürafalar, filler ile sınıfa nasıl sığacaklarını öğretmenlerine sordular. Öğretmenleri merak etmeyin hepimiz sığarız dedi. Bizim olduğumuz her yere hayallerimiz de sığar diyerek devam etti. 

Artık sürprizi açıklama zamanı gelmişti. Öğretmenleri de çok heyecanlıydı. İkili sıra halinde okul koridorlarında yürüyerek bir kat yukarıya çıktılar. Bir kat daha ve bir kat daha derken kocaman bir kapının önüne geldiler. Kapı balonlarla süslenmişti. Çocuklardan çıt çıkmıyordu herkes çok sessizdi. 

Kütüphaneye hoş geldiniz yazısı duruyordu çocukların karşısında. Öğretmen bütün maceraların gerçekleştiği yer burası çocuklar dedi. İçerisi mis gibi kitap kokuyordu. Gerçekten de küçücük yere bir dünya sığmıştı. Öğretmen fısıldayarak kütüphanede istediğiniz kahramanlarla arkadaş olabilirsiniz dedi. 

Atlas hemen eline turuncu kapaklı bir kitap aldı. Kapakta bir dinozor gülümsüyordu ona. Artık bir dinozorla arkadaş olacaktı. Demek dinozoromun saklandığı yer burasıymış. Atlas, kitap yolculuğum artık başlıyor dedi.

27 Ağustos 2024 Salı

Suda Kaybolmak (Vladimir Tumanov) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi



Kitabın Adı: Suda Kaybolmak

Kitabın Yazarı: Vladimir Tumanov

Kitap Hakkında Bilgi:

Rus Yazar Vladimir Tumanov tarafından yazılan eser üç kitaptan oluşmaktadır. İlk kitap Haritada Kaybolmak, ikinci kitap Suda Kaybolmak ve üçüncü kitap Ateşten Kaçmak'tır. Bu üç kitap da Chris ve Francis adında iki erkek kardeşin başından geçmektedir.

Çözülecek bilmecelerimiz, kurtarılacak bir dünyamız var!

Matematiği ve coğrafyayı sevdiren fantastik romanlarıyla ünlü Vladimir Tumanov, yeni kitabında günümüz dünyasının en önemli ve acil sorunu olan iklim krizine dikkati çekiyor. Yüz binlerce hayranı olan Haritada Kaybolmak romanıyla başlayan "Gizemli Haritalar" dizisinin, yine ilk kez Türkçe yayımlanan ikinci kitabında macera devam ediyor. Alt Kardeşler bu kez büyük bir sel felaketinde sürükleniyor, bilmeceler ve ipuçlarıyla ilerleyen soluksuz bir yolculuğa çıkıyor. Buzulların erimesi, okyanusların yükselmesi ve küresel ısınma gibi, dünyanın geleceğini belirleyecek sorunlar üzerine düşündüren romanda, bilginin, araştırma yapmanın, dayanışmanın değeri de vurgulanıyor.

Alt Kardeşler Chris ve Francis, her gün hızla yaşlandıkları inanılmaz yaz macerasından sonra kendilerini, büyük bir fırtınanın ortasında bulurlar. Anne babalarını kurtarmak için şehir merkezine gitseler de, her yeri çoktan sular basmıştır. Çocuklar, terk edilmiş ofis binasında mahsur kalır. Üstelik, gizemli bilmecelerin bulunduğu yeni bir ruloyla! Neyse ki, teknelerden anlayan Mariana da onlara katılır. Yat, fıçı, gondol gibi çeşitli araçlarla selde sürüklenen üçlü, tüm dünyayı yutan suların çekilmesi için bilmeceleri çözme telaşına düşer...

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Kitap, küresel iklim krizine dikkat çekerek suların yükselmesi sonucu olabilecekler konusunu bilmeceler dolu bir macera ile ele almıştır.

Kitabın Özeti:

Alt Kardeşler; Chris ve Francis pek çok kardeşten daha fazla birbirlerine yakınlardır. Bunun kendilerine göre sağlam bir nedeni vardır. Geçen yaz tatilinde tam anlamıyla inanılmaz bir macera yaşamışlardır. Yaşadıkları ilginç yolculuk sonsuza kadar Chris’le Francis kardeşlerin zihinlerinde kayıtlı kalacaktır. 

Kolomb Bulvarı’ndaki çok acayip sarı şekerlemeler yedikleri o tuhaf hediyelik eşya dükkanını sık sık anımsıyorlardı. Kardeşler kısa bir süre içinde büyük bir hızla yaşlanmaya başlamış ve ancak iki aylık ömürleri kalmıştı. Bu ölümcül yaşlanma sürecini durdurmak için dükkanın sahibi Bay Empedocles Chagrin’in onlara sunduğu Toprak rulosunu hiç akıllarından çıkarmıyorlardı. Hayatta kalabilmek için çözmek zorunda oldukları eski harita rulosunun bilmeceleri hala ezberlerindeydi. 

Artık o macera geride kalmıştı. Kardeşler artık dikkatlerini okula, arkadaşlarına, spor etkinliklerine, ailelerine ve çocukluklarını yaşamaya vermişlerdi. Yakıcı öğlen sıcağından sonra Chris’in okulda coğrafya dersi vardı. Öğretmen, kutuplarda eriyen buzulların okyanus seviyelerini yükselttiğini anlatmıştı. Deniz seviyesindeki kentlerin yakın gelecekte sular altında kalması en kötü senaryoydu. Kardeşlerin yaşadıkları Mandeville şuanda New York eyaletinin iç bölgesinde güvendeydi. Yinede bütün kaygı verici haberler Chris’i fena halde tedirgin ediyordu. 

Okuldan eve dönüş yolunda Chris derste öğrendiklerinin bir kısmını kardeşi Francis'e anlatınca kardeşi de kaygılandı. Ertesi gün okuldan eve dönüş yolunda şiddetli bir yağmur başlar. Mandeville’in kuzeyindeki Watson Barajı çatlamış her yer sular altında kalmıştır. Anne ve babaları aynı büroda çalışmaktadır. Annesi evi telefonla arayıp Chris ve Francis'e dışarı çıkmamalarını söyler. 

Anne ve babalarının çalıştıkları yer daha kötü durumdadır. Kardeşler anneleri dışarı çıkmayın demesine rağmen söz dinlemeyip botlarını giyerek anneve babalarını kurtarmaya giderler. Tekrardan Kolomb Bulvarı’ndaki dükkanı bulup giderler. Dükkanda su ,hava ve ateş rulosu içerisinden Su rulosunu alırlar ve bilmecelerin izinden gitmeye başlarlar. 

Anne ve babasının çalıştıkları yere gidince orada kimseyi göremezler. Mariana isminde ki bir kız çocuğu da aralarına katılır. Mariana babasıyla saklambaç oynarken dolapta uyuya kalmıştır. Herkes büroyu terk ederken Mariana orada mahsur kalmıştır. Her bilmeceyi çözdüklerinde sular biraz daha alçalır. Son bilmeceyi de çözdüklerinde giderler ve artık sular çekilmiştir. Karşılaştıkları insanlar yaşadıkları hiçbir şeyi hatırlamamaktadır. 

26 Ağustos 2024 Pazartesi

Bu Kadar Tantana Yeter (Mert Arık) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi


Kitabın Adı: Bu Kadar Tantana Yeter

Kitabın Yazarı: Mert Arık

Kitap Hakkında Bilgi:

"Bu kitap bitmişti ama sırada yenileri vardı. Yeni bir kitapla başlayacak yeni bir macera için çok heyecanlıydım."
Kitapları satış rekorları kıran Mert Arık’tan yine ŞAHANE bir hikâye!
Devasa kanatlı Dino ve kitap kurdu Atlas’ın büyüleyici macerasına cumburlop atlamaya hazır mısınız? Sadece bir kitabın sayfalarını çevirerek arı gibi vızıldayan dinozorların, futbol maçı yapan papatyaların, şarkı söyleyen ahtapotların, şakır şakır konuşan ananasların olduğu bir dünyaya gidebileceğinizi biliyor muydunuz?
Hadi! Şimdi sıkı tutunun! Bu Kadar Tantana Yeter, tüm okurlarını kurgu dünyasında gürültülü patırtılı bir maceraya davet ediyor.

Bu kitap, çocuklara okuma sevgisi kazandırmada büyük bir rol oynuyor. Atlas'ın dinozor dostu Dino ile yaşadığı heyecanlı maceralar, okumayı unutulmaz bir deneyime dönüştürüyor ve çocukları kitapların büyülü dünyasına davet ediyor. Fantastik unsurlarla bezenmiş hikâye, çocukların hayal güçlerini besliyor ve onları yeni arkadaşlıklar kurmaya, farklı dünyaları keşfetmeye teşvik ediyor. Kitap sayesinde çocuklar, okumanın sınırları nasıl genişletebileceğini ve dünyayı daha geniş bir perspektiften nasıl anlayabileceklerini keşfediyor.
(Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Okumaya yeni başlayan bir çocuğun okuduğu kitaptaki hayali arkadaşı Dino ile yaşadığı hayal gücüne dayalı maceralar kitabın konusunu oluşturmktadır.

Kitabın Özeti:

Atlas okumaya yeni başlayan bir çocuktur. Okumaya başlayan arkadaşlarının okuduğu kitapları ve yaşadıkları maceraları merak etmektedir. Kendisi de kitap okuyacağı ve çeşitli maceralar yaşayacağı için çok mutlu ve heyecanlıdır.

Atlas okumak için eline aldığı kitabı açar açmaz içinden çıkan hayali dinazor Dino ile konuşmaya başlar. Dino ve Atlas hemen tanışıp kaynaşırlar. Dino, Atlas'a sanırım ilk okuduğun kitaplardan biri bu kitap, kitabı heyecanla elinde tutuyorsun der. Gerçekten de Atlas ilk kitabını okuduğu için çok heyecanlidır. Kitabın her sayfasını çevirdiğinde yeni maceralara atılacağının heyecanını yaşamaktadır.

Atlas hayali dinazor arkadşı Dino'ya bu kitapla beraber büyük maceralara atılmaya ne dersin? diye sorar. Dino, maceralara bayılırım diyerek cevap verir. 

Atlas ve Dino kitap boyunca kendilerini futbol maçı yapan papatyaların, arı gibi vızıldayan dinozorların, şakır şakır konuşan ananasların arasında bulurlar.