Sara Şahinkanat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sara Şahinkanat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Kasım 2019 Çarşamba

Babamın Battaniyesi (Sara Şahinkanat) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Babamın Battaniyesi

Kitabın Yazarı : Sara Şahinkanat

Kitabı Resimleyen : Ayşe İnan Alican

Kitap Hakkında Bilgi :

Evde canınız çok mu sıkıldı? Zaman geçmek bilmiyor mu? Olsun.

İki kardeş babalarının battaniyesiyle öyle eğleniyorlar ki, zaman neşeyle akıp gidiyor, şiş göbekler iniyor. Bu battaniye başka battaniyelere benzemiyor, türlü türlü maceraya götürüyor. Babanın müthiş hayal gücüyle canlanan battaniye çocukların rengârenk hayalleriyle bir araya geliyor. Babalar çocuklarıyla böyle vakit geçirirse, maceralar bitmez tükenmez.

Çocuklarla hep anneler ilgilenecek değil ya? Babayla yaşanan maceralar bir harika.

Babamın Battaniyesi bize her evde bulunabilecek eşyaların, çocukların zevkle vakit geçirebileceği oyun malzemesine dönüşebileceğini, oyun kurmak için pahalı oyuncaklara, tematik parklara ihtiyaç olmadığını, ilgi ve hayal gücünün oyun kurmak için yeterli olduğunu hatırlatıyor. Ayşe İnan’ın, Sara Şahinkanat’ın hikayeleriyle bütünleştirdiğimiz incelikli çizimleriyle hayat bulan Babamın Battaniyesi 3 yaş üstü okuyucusunu bekliyor. 

Kitabın Özeti :

Kitap ilk okuyuşta Sara Şahinkanat’ın “Annemin Çantası” isimli hikâyesini anımsatıyor. Babamın Battaniyesi de kendisine sıkı bir kitle oluşturabilecek kadar sıcak bir hikaye.

Kitap bir tencere yaprak sarıp çocuklarının karnını doyurmuş bir baba figürüyle açılıyor. Yemeğin ardından oyuna sıra geliyor. Babamız yine başrolde. Bir battaniye ile oyun kuruyor.

Battaniye önce bir çadıra dönüşüyor, herkes Kızılderili oluyor.

Sonra bir sala dönüşüyor ve aç bir köpekbalığına karşı türlü maceralara yelken açılıyor.

Battaniye salıncak oluyor ardından. Herkes sallanıyor sırayla.

En sonunda ise ağaçta mahsur kalmış bir kedi için bir branda oluyor. İki kardeş ve baba birer itfaiyeci olup kurtarıyorlar kediyi.

Gün sonunda herkes mutlu ve oyundan yorgun düşüyor.

Yine battaniyenin altında koyun koyuna uyuyarak gece tamamlanıyor.

Babamın Battaniyesi’nde baba, evdeki iş bölümüne dahil olup çocuklarıyla vakit geçiriyor. Anne ise bu esnada kendi işleriyle meşgul oluyor.

Kitap, gerçek hayatta ve kitaplarda daha çok görmek istediğimiz baba figürünü işleyişi bakımından örnek teşkil ediyor. Hikâyenin üzerinde durduğu bir diğer husus da “oyun”.

Üç Kedi Bir Dilek (Sara Şahinkanat) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Üç Kedi Bir Dilek

Kitabın Yazarı : Sara Şahinkanat

Kitabı Resimleyen : Ayşe İnan Alican

Kitap Hakkında Bilgi :

Bu Kitabı Okuduktan Sonra Bir Kediniz Olsun İsteyeceksiniz…

Beyoğlu Macerası – Bilgi Avcıları Gizli Görevde kitabıyla çocukların sevgilisi olan Sara Şahinkanat ve Ayşe İnan Alican’dan çok güzel bir kitap daha: Üç Kedi, Bir Dilek.

Damda üç kedi: Piti, Pati ve Pus, sırtüstü uzanmış gökyüzünü seyrediyorlar…
Peki ne bekliyorlar? Belki de bir dilekleri var yıldızlardan…

Sara Şahinkanat’ın yazdığı Üç Kedi Bir Dilek’e hayranlık uyandıran resimleriyle varlık kazandıran Ayşe İnan Alican eşlik ediyor.

Kitabın Özeti :

Üç sevimli kedinin isimleri Piti, Pati ve Pus'dur. Piti, Pati ve Pus, kedilerin damdan dama atladığı, leyleklerin çatılara yuva yaptığı zamanlarda, sevimli bir mahallede, aynı damda, yan yana, can cana yaşayan üç sevimli kedidir. Geceleri gökyüzündeki yıldızları izleyerek uykuya dalan üç yakın arkadaş.

Kediler yemeklerini bitirmiş, bol yıldızlı bir gecede bir çatının tepesinde gökyüzünü seyrediyorlardı. Keyifleri yerindeydi. Ta ki bilmiş Pus yıldızlarla ilgili o malum efsaneden söz edene kadar. Pus diyor ki “kayan bir yıldız görenin, gerçekleşirmiş dileği”. İşte o anda Piti’ye olanlar oluyor. Gözleri gökyüzüne dikili çatıda beklemeye başlıyor. Öyle ki uyku bile uyumuyor.

Üç kedi arasında Pati aralarında en korumacı olanı, Pus aralarında en bilmişleri, Piti ise en romantik, en hassas olanları. Piti bunu duyunca çok heyecanlanıyor önce ardından derin düşüncelere dalıyor. Gözünü kırpmadan, sürekli gökyüzüne bakmaya başlıyor. Yemeden içmeden, eğlenceden, uykudan kesiliyor. Piti hatta bir gün dalgınlıkla damdan düşmek üzereyken, arkadaşları son anda yetişip kurtarıyorlar. Pus ve Pati o günden sonra iyice endişeleniyor. Fakat ne yapsalarsa yapsınlar Piti'yi kayacak yıldızı beklemekten vazgeçiremiyorlar. Pus kayan yıldız ve dilek fikrini ortaya attığı için kendini çok kötü hissediyor.

Zaman geçiyor, geçiyor, geçiyor ama Piti beklemekten vazgeçmiyor. Üstelik gözünü gökyüzünden ayırmadığı için başına gelmeyen kalmıyor. Lokmasını yutamayıp boğulma tehlikesi atlatmaktan, çatıdan düşmekten son anda kurtulmaya kadar… Ama Piti yılmıyor, kaldığı yerden devam ediyor gökyüzüne bakmaya. Haliyle Pati ve Pus çok endişeliniyorlar. Piti'ye yalvarıp yakarıyorlar ama nafile. Bir yıldızın kaymasını niçin bekliyor, nedir kendini bunca yormasına sebep olan dilek?

Düşünüp taşınıyorlar ve Pus’un kurtarma planını uygulamak için işe koyuluyorlar. Bu planda şunlar var: Ödünç alınması gereken bir el feneri, ikna edilmesi gereken bir leylek ve bolca kömür tozu. Bir de planın doğru işlemesi için karanlık lazım. Biraz zorlanarak da olsa her şeyi yoluna koyuyorlar. Gökyüzünden kayan yıldızı canlandırmaya başlıyorlar. Kömür karası bir kedicik uçar mı? Uçar. Minicik bir kedi koca bir el fenerini hedefi milim şaşmadan kullanabilir mi? Kullanır. Gökyüzünde kayan bir yıldız görünce sevinçten havaya uçacaksa Piti neden olmasın?

Nihayet gökte ayın görünmediği bir akşam, Pus ve Bayan Leylek, baştan aşağı kömür tozuna bulanıp kapkara oluyorlar. Kendilerini gecenin karanlığında seçmek mümkün değil. Pati ise elinde fenerle damda bekliyor. Bayan Leylek Pus'u ensesinden kavrayıp uçmaya başlıyor. Pus bir gözünü kapatıyor. Pati damdan el fenerini yaktığında Pus'un açık kalan gözü ışığı bir güzel yansıtıyor. Gökte bir yıldız kaymış gibi oluyor. Gözünü ayırmadan göğe bakan Piti, yıldızın kaydığını görünce sevinçle dileğini haykırıyor.

Bu minik gökyüzünde bir yıldızın kaymasını onca gündür neden mi bekliyormuş? Çünkü dostlarıyla bir ömür boyu ayrılmamayı dileyecekmiş. Bu dileği işiten dostları da yıldız kaydırma oyunundan kalan makyajı, dekoru anında yok edip, dolu dolu gözlerle sarılıyorlar Piti’lerine. Piti, dileğini dilemiş olmanın mutluluğu ile iki dostunun ortasında huzurla uykuya dalıyor. Piti, uykusuz kalma sırasını dostlarına devrederek nihayet rahat bir uykuya dalıyor. Pati ve Pus, Piti’nin yanında oturup doğru davranıp davranmadıklarını düşünüyorlar. Onların kaygısına son verecek sürpriz de gökyüzünden geliyor. Ne mi dilediler? Sizce? Ayrılmaz Dostlar: Piti, Pati ve Pus

Pus ile Pati, bir yandan planın işe yaramasından memnunlar, öte yandan da, acaba yanlış mı yaptık, diye düşünmekten alamıyorlar kendilerini. O endişeli sessizlikte yanıt yıldızlardan geliyor. Pus ile Pati hemen el ele tutuşup gökyüzünde kayan yıldızın eşliğinde bir ağızdan fısıldıyorlar: "Kayan yıldız, lütfen, lütfen, gerçek olsun Piticiğin dileği." İçleri huzurla doluyor, artık dileklerinin gerçekleşeceğine inanıyorlar.

Ailesi veya öğretmenini kendi seçemese de arkadaşlarını kendi seçer çocuklar ve belki de bu yüzden çok kıymetlidir arkadaşlık ilişkisi. Bazılarımız, aynı Pus gibi yeni fikirler, heyecanlarla besleriz bu dostluğu. Bazılarımız, Piti gibi, daha romantik, daha duyarlıyızdır, kimilerimiz ise Pati gibi, sevdiklerimizi korumak için onlara kol kanat germeye her zaman hazırızdır.

Kitabı okumayı daha da keyifli hale getirmek isteyenler için kitabın sonunda parmak kukları da var.