Namık Kemal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Aralık 2019 Perşembe

thumbnail

İntibah (Namık Kemal) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1) İntibah, kelimesinin anlamı nedir?

Uyanma, uyanış

2) Mahpeyker, Ali Bey’i Dilaşub’tan soğutmak için nasıl bir oyun düzenler?

Dilaşub'un hamamda gördüğü benlerini, kağıt yırtmasını Abdullah Efendi’ye anlatarak


3) Babası öldükten sonra Ali Bey’i birazcık teselli olsun diye kim, nereye götürür?

Annesi Fatma Hanım, Çamlıca'ya götürür.

4) Kitabın en sonunda meydana gelen olaylar nelerdir?

Dilaşub'u Hırvat; Mahpeyker'i Ali Bey, Hırvat'ı sorgu sırasında polisler öldürür. Ali Bey de önce cezaevine gider, orada da ölür.

5) Dilaşub'un Ali Bey'in iyileşip kendisine gelmesi için yaptığı büyük fedakarlık nedir?

Satıldığı esirciyle beraber gidip Mahpeyker'e satılması ve aşkını içine gömerek evi terk etmesidir.

6) İntibah romanının yazarı kimdir?

Namık Kemal

7) İntibah'ın yazarına ait ilk tarihî ve ilk edebî roman özelliği taşıyan eserleri yazınız.

İlk tarihî roman: Cezmî
İlk edebî roman: İntibah

8) Ali Bey, eve niçin geç döner, hatta bazı geceler hiç gelmez?

Ali Bey, Çamlıca’da görüp âşık olduğu Mahpeyker ile buluştuğundan dolayı eve geç gelmektedir.

9) Ali Bey, babasını kaybettiği zaman tam kaç yaşındaydı?

20 yaşındaydı.

10) Ali Bey, Mahpeyker ile tanıştıktan hemen sonra ne yapmak istedi. Mahpeyker'in tavrı tepkisi noldu?

Ali Bey, Mahpeyker'i evlenmek için annesiyle tanıştırmak istedi; fakat kadın buna çok tepki göstererek 'Bu konuyu şimdilik bir daha açma.' dedi.

11) Ali Bey, ne iş yapmaktadır?

Babıali'de katip memurudur.

12) Mahpeyker'in gerçek yüzünü bilen ve Ali Bey'i bu konuda uyaran tecrübeli kişi kimdir?

Arkadaşı Atıf Bey'ın dayı diye ifade ettiği Mesud Bey'dir.

13) Mahpeyker'in, ayrılıktan sonra Ali Bey'i kendisine geri döndermek için yaptığı son ve kesin tehdit nedir? İşe yarar mı?

İntihar tehdididir, fakat işe yaramamıştır.

14) İntibah’ta başından sonuna kadar esere damgasını vuran temel çatışma nedir?

Temel çatışma aşk ve ihanettir. Ali Bey’in saf ve temiz aşkına Mahpeyker ihanet eder.

15) Romanı bir atasözü ile özetleyiniz desek,bu atasözü hangisi olmalıdır?

Son pişmanlık fayda etmez.

16) İntibah romanının diğer adı nedir? 

Sergüzeşt-i Ali Bey - Ali Bey'in Maceraları

3 Kasım 2019 Pazar

thumbnail

Cezmi (Namık Kemal) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişileri


Kitabın Adı : Cezmi

Kitabın Yazarı : Namık Kemal

Kitap Hakkında Bilgi :

Türk Edebiyatı'nın ilk tarihi romanı olma özelliği taşıyan Cezmi, 1880'de ilk kez basılmıştır. Kitap iki cilt olarak düşünülse de ikinci cildi yazılmamıştır. Tarihi roman özelliği taşımakla birlikte sürükleyici bir aşk romanıdır.

Kitapta, II. Selim döneminde İranlılarla yapılan savaşta yer alan vatansever asker Cezmi'nin başından geçen olaylar anlatılmaktadır. Cezmi yiğit bir sipahi olduğu kadar, aynı zamanda bilgin bir şairdir. Ciritte, atlı sporda ustadır.

Namık Kemal Cezmi'yi genç, cesur, vatanını ve milletini her şeyden çok seven bir karakter olarak öne çıkarırken, topluma "herkes vatanı için elinden gelen her şeyi yapmalı, hatta canını bile seve seve vermeli" mesajı vermek ister.
Kitabın Özeti :

Olay Sokullu Mehmet Paşa döneminde, İstanbul’ da başlar, Azerbaycan’da, İran’da sürüp gider ve Tebriz Sarayında sona erer.

Cezmi çok iyi bir atlı spor ustasıdır. Bu ustalığı sayesinde Ahmet Paşa ile tanışır. Ahmet Paşanın verdiği bir yemekte Cezmi’nin atlı sporda olduğu kadar şairlikte de usta olduğu anlaşılır. Şairliğinin ünüyle Nev-i ile tanışır.

1570 yılında İran seferi başlar. Cezmi bu sefere gönüllü olarak katılır. Bu sefer sırasında çok ustaca ve zekice davranışlarda bulunur ve ünü bir kat daha artar. Hatta sefer sırasında düşman olduğu halde canı pahasına da olsa Pertev isminde bir İran askerini de nehirde boğulmaktan kurtarır. Bu sayede Pertev’le de çok iyi dost olurlar. Bir başka İran seferinde Cezmi, Adil Giray’la tanışır. Cezmi bu savaşlarda gösterdiği kahramanlık sayesinde Adil Giray’ın teveccühünü kazanır.

Kötü şans eseri Adil Giray ve kardeşi Gazi Giray savaş sırasında İranlılara esir düşer. Savaşta Adil Giray’ı esir eden Hamza Mirza( İran şahının oğlu ve komutan) Cengizoğullarından iki kahraman şehzadeyi esir alarak başkente götürüp şöhret kazanmak ister.

Adil Giray ve Gazi Giray, Şehriyar tarafından ayrı yerlere hapsedilirler. Adil Giray sarayda ağırlanırken Gazi Giray bir adada “Kahkaha Zindanı” denilen yerde hapsedilir. Bunun sebebi ise Şehriyar’ın Adil Giray’ı ilk anda görüp aşık olması ve Gazi’nin bu durumu anlayıp sorun çıkarmaması içindir.

Şehriyar, Adil ile görüşebilmek için türlü entrikalar çevirir. Onunla buluşup konuşmasını ise Adil’den bilgi alıp, onunda yardımıyla Kırım Hanlığı’nı ele geçirecek planlar yapmak olarak yorumlar.

Adil’in esirliği zamanında İran devletini kör bir şah, onun karısı Şehriyar ve kardeşi Perihan idare ediyorlardı. Şehriyar’ın oğlu Hamza Mirza ise sadece savaşlarla ilgileniyordu.

Şehriyar'ın Adil Giray’la yaptığı ikili müzakereler Perihan’ı şüphelendirir. Perihan da müzakerelere devletin bir idarecisi olarak katılmak ister ve katılır.

Şehriyar bir şekilde aşkını Adil Giray’a yalnız oldukları zaman açıklar. Fakat Şehriyar çok kıskanç kişiliğe sahip olduğundan Perihan’dan gelebilecek tehlikeler için Adil Giray’a Perihan’ı olduğundan çok zıt bir şekilde tanıtır. Adil de inanıyormuş gibi davranarak Şehriyar’a bir şey sezdirmeyip, onu kullanıp, kardeşini de serbest bıraktırıp anavatanına dönmek istemektedir.

Perihan, Adil Giray’ı ilk gördüğünde aşık olmuştur. Fakat Adil, Perihan’nın o tatlı güzelliğini üstündeki peçe sayesinde görememiştir. Fakat ilk görüşmelerde Adil Perihan’nın ne kadar zengin kalpli olduğunu, Şehriyar’ın anlattığından çok farklı olduğunu anlamıştır. Perihan’ın yüzünü de göstermesiyle ona ilk görüşte aşık olmuştur.

Şehriyar’ın delice şehveti Perihan’ın masumca aşkı her ikisini de birbirine düşürmeye yeter. Şehriyar ve Perihan aynı kişiye aşık olduklarını, anlayınca artık aralarında bir kıskançlık yarışı başlar. Ayrıca Adil’inde Perihan’ı sevdiğini anlayan Şehriyar her ikisini de öldürmek için planlar yapar.

Adil Giray esir düştükten sonra Cezmi bu haberi alır ve Adil’in yardımına koşar. Cezmi, bir şekilde Adil’in bulunduğu odaya girmeyi başarır. Bundan sonra kaçış ve İran devleti hükümetini yıkıp yerine kendilerini getirmek için planlar yapmaya başlarlar. Cezmi bu planları uygulamak için bir İran askeri olan Abbas’ı kullanır.

Şehriyar’ın yaptığı planlar yanlış zamanda uygulandığı için suya düşer. Hatta planın istediği gibi gitmemesi kendisinin ölümüne sebep olur.

Şehriyar’ın askerleri Perihan ve Adil Giray’ı öldürürler, fakat aşklarını yok edemezler. Her ikisi de aynı mezara Cezmi tarafından defnedilir.

Cezmi yaralanır ve derviş kılığında, kılık değiştirerek vatanına geri döner.

Kitabın Kahramanları, Kişileri :

Sokullu Mehmet Paşa : XVI. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Devleti’nin en önemli devlet adamıdır. Keskin zekası ve üstün yeteneği sayesinde, Kanunî Sultan Süleyman’ın ölümünden sonra onun ihtişamını sürdürmüş, devleti her türlü tehlikeye karşı ayakta tutmayı başarmıştır.

Cezmi : 1546 yılında dünyaya gelen Cezmi, asker bir ailede yetişmiştir. Eğitiminde asker olan babasının ve amcasının katkıları büyüktür. Cezmi, amcasından “cesaret, kahramanlık, vatanseverlik” gibi duyguları öğrenir. Binicilikte ve silah kullanmada olduğu kadar şiir yazmada da son derece yeteneklidir. İranlılarla yapılan savaşlara katılır, cesareti ve silah kullanmadaki ustalığı sayesinde kısa sürede komutanlarının sevgisini kazanır. Cezmi, aynı zamanda iyi niyetli, merhametli, yardımsever bir insandır. Savaş sonrasında can çekişen İranlılar üzerinde nişan talimi yapan askerleri görünce çok sinirlenir, onları azarlayarak oradan uzaklaştırır. Dönüş yolunda nehirde boğulmak üzere olan bir İranlıyı canı pahasına kurtarır. Yine bir gün, Osman Paşa’nın İranlı esirlerin idam edilmesi emrini verdiğini duyar, ısrarlı konuşmalarıyla Osman Paşa’yı ikna etmeyi başarır. Esirler, idam edilmekten kıl payı kurtulurlar.

Yakın arkadaşı olan Adil Giray’ın İranlılara esir düştüğünü öğrenince çok üzülür. Adil Giray bir mektup yazar, arkadaşından yardım ister. Adil Giray, Perihan ve Cezmi kurtuluş planı yaparlar. Saraydan kaçıp şehri terk edecekleri günün öncesinde Cezmi, Şehriyar’ın yakın adamlarından olan Cafer adlı bir koruyucunun tüfeğinden çıkan hain bir kurşunla yaralanır, olduğu yere düşer, baygın bir halde yatar. Bu sırada Perihan ile Adil Giray koruyucularla göğüs göğse kılıç savaşı yapmaktadırlar. Fakat sayıca fazla olan koruyucular, genç âşıkları kılıçla öldüremeyeceklerini anlayınca tüfeklerine sarılırlar. Aynı anda ikisini de öldürürler. Cezmi, ayrıldığında her şeyin bitmiş olduğunu anlar. Abbas tarafından diğer cesetlerle birlikte saray dışına çıkarılır. Cezmi, birkaç gün sonra derviş kılığına girerek Türkiye’ye doğru yol alır.

Ferhat Ağa : Saraya ait atların bakımından ve atlara binen kişilerin eğitiminden sorumlu olan kişidir. Zamanının en usta binicisidir. Cezmi’nin biniciliğe olan yeteneğinden çok etkilenir, bu başarısından dolayı onu takdir eder.

Nev’i : Saraya mensup bir şairdir. Ferhat Ağa ile içten bir dostlukları vardır. Cezmi’nin arkadaşlarıyla girdiği bir bahis sonrasında Fuzûlî’nin bir beytine yazdığı nazireyi okur ve çok beğenir. Cezmi’nin şiir yazma konusunda çok yetenekli olduğunu söyler.

Mustafa Paşa : Osmanlı ordusunun genelinden sorumlu olan komutandır. Ağırbaşlı, saygılı, adımlarını dikkatli atan bir askerdir. Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa, İran’a yapılacak sefer öncesinde iki komutan arasında kararsız kalır. Önce Sinan Paşa’yı çağırır. Sinan Paşa’nın kendini beğenmiş tavırlarını, ölçüyü aşan fikirlerini pek beğenmez. Bunun yanında Mustafa Paşa’nın saygılı davranışlarından ve gerçekçi fikirlerinden çok etkilenir. Sefere gidecek ordunun başına Mustafa Paşa görevlendirilir.

Sinan Paşa : Ordunun başında pek çok sefere katılmış, türlü başarılar elde etmiş bir komutandır. Fakat son derece aksi, sinirli, saygısız, palavra atmayı seven, kendini beğenmiş bir komutandır.

Derviş Paşa : Diyarbakır Beylerbeyi olan Derviş Paşa, Sokullu soyundandır. Binicilik konusunda çok ustadır. Temiz yürekli, cesur, askerlik konusunda yetenekli, genç bir komutandır. Çıldır Gölü’nde İranlılar tarafından sıkıştırılan küçük bir müfrezeyi kurtarma görevi Derviş Paşa’ya verilir. Savaşın kritik bir anında Derviş Paşa atından düşer. Derviş Paşa’nın düştüğünü gören Cezmi, süratle Paşa’nın yanına gelir, kendi atını ona verir ve saygısını göstermek adına Paşa’nın bindiği atın üzengisini öper. Daha sonra yanına yaklaşan bir İranlı askeri, usta bir hamleyle yere düşürür ve onun atına binerek savaşmaya devam eder. Savaş sonrasında Derviş Paşa, Cezmi’yi savaşta gösterdiği gayret ve başarısından dolayı takdir eder.

Özdemiroğlu Osman Paşa : Askerlik ve savaş bilgileri bakımından üstün bir komutandır. Savaş sırasında uyguladığı ustaca taktikler sayesinde, elindeki kuvvetlerin sayıca az olmasına rağmen çok sayıda başarıya imza atmış genç bir komutandır. Dağıstan Beylerbeyi ve aynı zamanda Perihan’ın dayısı olan Şemhal’in yeğeni Mihridil ile evlenir.

Şah Tahmasp : İran’da 1524-1577 yılları arasında tahtın başında bulunan şahtır. Perihan, İsmail ve Muhammed Hüdabende’nin babasıdır. 53 yıllık uzun bir saltanattan sonra 1577’de ölmüştür.

Şah II. İsmail : Şah Tahmasp’ın 1577’de ölümünden sonra, Perihan’ın yardımı ve desteğiyle tahta çıkan kişidir. Şah Tahmasp’ın oğlu, Perihan’ın kardeşidir. Tahta çıkmadan önce İsmail, yapmacık tavırları sayesinde Perihan’ın sevgisini kazanmış, fakat tahta çıktıktan sonra aslına dönmüş, ortalığı kırıp geçmiştir. Kendisine tehlike olarak gördüğü çoğu kişiyi öldürtür, çoğunun da gözlerine mil çektirir. Şah II. İsmail’in yaptığı kötülükler yanına kalmaz. Nihayet tahta çıktıktan bir buçuk yıl sonra bir gece, odasında ölü olarak bulunur.

Şah Muhammed Hüdabende : Şah Tahmasp’ın oğlu, Begüm Şehriyar’ın kocasıdır. Şah II. İsmail döneminde gözlerine mil çekilmiş zavallı bir âmâdır. Şah II. İsmail, odasında ölü olarak bulununca, tahtın başına Muhammed Hüdabende geçer. Kör olduğu için hayata küsmüş, her şeyden elini eteğini çekmiştir. Devlet yönetimiyle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Yönetimde söz sahibi olan kişiler, kız kardeşi Perihan, karısı Şehriyar ve veziri Mirza Süleyman’dır.

Begüm Şehriyar : Şah Muhammed Hüdabende’nin karısıdır. Romanın kötü kahramanıdır. Acımasız, kötü kalpli, ahlâksız, şehvet düşkünü bir kadındır. Arzuladığı bir şeyi elde etmek için her türlü kötülüğü ve rezilliği yapar. İçindeki şehvet ateşini söndürmek düşüncesiyle oğlu yaşındaki Adil Giray’a göz koymuştur. Kendisinden daha genç ve daha güzel olduğu için Perihan’ı kıskanır, kendisine rakip görür. Adil Giray ile Perihan arasındaki ilişkiyi öğrenince tüm hayalleri suya düşer. Her ikisini de öldürterek içindeki kıskançlık ve intikam ateşini söndürmek ister. Fakat işler planlandığı gibi gitmez. Şehriyar kendi kazdığı kuyuya kendi düşer; koruyucular tarafından linç edilerek öldürülür.

Hamza Mirza : Şah Muhammed Hüdabende ile Şehriyar’ın oğludur. Hiçbir tehlikeden çekinmeyen, gözünü budaktan esirgemeyen, son derece cesur bir gençtir. Can yakmaktan, kan dökmekten zevk alan biridir. Askerlik konusunda oldukça yeteneklidir. Savaş konusunda çok istekli ve başarılı olmasına karşın, devlet yönetimiyle pek ilgilenmez.

Perihan : Şah Tahmasp’ın kızıdır. Adil Giray’ın sevgilisi ve Begüm Şehriyar’ın rakibidir. Genç ve güzel bir kızdır; bunun yanı sıra gerektiğinde bir erkek gibi at binip kılıç kullanan bir kızdır. İran Devleti’ne esir düşen Adil Giray’a ilk görüşte âşık olur. Adil Giray da Perihan’dan hoşlanır. Onun hem kalp hem de yüz güzelliğinden çok etkilenir, ona derin bir aşkla bağlanır. Fakat Begüm Şehriyar, birbirine delice tutkun olan bu iki genç aşığın arasına kara çalı gibi girer, mutluluklarına engel olur.

Vezir Mirza Süleyman : Yılların verdiği tecrübeyle tehlikeleri önceden sezebilen, zeki, kurnaz bir adamdır. Devlet yönetiminde söz sahibidir. Perihan’ın bir isyan çıkarıp sevgilisi Adil Giray’ı Şah ilan edeceği haberini Şehriyar’dan öğrenir. Şehriyar’ın ısrarı üzerine genç âşıkları öldürmek için plan yaparlar.

Şemhal : Çerkez beylerinin reisi, Dağıstan’ın hakimidir. Perihan’ın dayısıdır. Şemhal, Perihan’ın destekçisidir.

Cafer : Sarayda görev yapan koruyuculardan biridir. Gizli kapaklı konuşmaları işitme konusunda son derece ustadır. Gözünü para hırsı bürümüştür. Şehriyar’dan aldığı yüzlerce altın karşılığında, Adil Giray, Perihan ve Cezmi arasında geçen konuşmaları nakleder. Şehriyar’dan aldığı emir doğrultusunda Adil Giray’ın kaldığı köşkün önünde gizlenerek nöbet tutar, Cezmi’ye nişan alır ve onu vurur.

Mehmet Giray : Osmanlı İmparatorluğu’nun kuzey sınırlarında kurulmuş olan Kırım Hanlığı’nda Devlet Giray’dan sonra başa geçen kişidir. İslâm birliğinden çok Cengiz töresine bağlıdır. Veliaht tayin ettiği kardeşi Adil Giray’dan çekindiği için, hain planlarını gizler.

Adil Giray : Kırım hanı Mehmet Giray’ın kardeşi, Perihan’ın sevdiği erkektir. İranlılarla yapılan bir savaşta Osman Paşa’nın kuvvetleri zor durumda kalır. Adil Giray, emrindeki kırk bin Tatar askeriyle Osman Paşa’nın yardımına gider. Cezmi ile Adil Giray bu savaştan sonra birbirini çok seven iki yakın arkadaş, iki candan dost olurlar. Adil Giray ve kardeşi Gazi Giray, yanlarındaki az sayıda askerle at çayırlatmaya çıktıkları bir sırada kalabalık İran ordusuyla karşılaşırlar. Uzunca bir süre kahramanca savaştıktan sonra esir düşerler.

Gazi Giray : Adil Giray’ın kardeşidir. Şehriyar, kardeşiyle yaşayacağı gönül macerasında kendisine engel olabilir düşüncesiyle Gazi Giray’ı Kahkaha Kalesi’ne hapsettirir. Âşık olduğu Adil Giray’ı ise sarayda konuk eder.
thumbnail

Cezmi (Namık Kemal) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1) Aşağıdakilerden hangisi “Cezmi” romanının kahramanlarından biri değildir?


A) Adil Giray
B) Perihan
C) Cezmi
D) Mustafa Paşa
E) Sıtkı Bey

2) Cezmi hangi sporda ustadır?

A) Kılıç
B) Yüzme
C) Güreş
D) At ( cirit ) ve okçuluk
E) Maraton

3) Cezmi romanının kahramanlarından hangisi romanın sonunda ölmez?


A) Begüm Şehriyar
B) Cezmi
C) Adil Giray
D) Perihan
E) Şah Tahmasp

4) Begüm Şehriyar, kardeşiyle yaşayacağı gönül macerasında kendisine engel olabilir düşüncesiyle Gazi Giray’ı nereye hapsettirir?


A) Kahkaha Kalesi’ne
B) Bir bağ evine
C) Bir mağaraya
D) Maden ocağına
E) Sarayın odunluğuna

5) Kırım Hanlığı’nda Devlet Giray’dan sonra başa geçen, İslâm birliğinden çok Cengiz töresine bağlı kahraman kimdir?

A) Osman Paşa
B) Gazi Giray
C) Mehmet Giray
D) Adil Giray
E) Muhammed Hüdabende

6) Sarayda görev yapan muhafızlardan biri, gizli kapaklı konuşmaları işitme konusunda son derece usta, gözünü para hırsı bürümüş, Şehriyar’dan aldığı yüzlerce altın karşılığında, Adil Giray, Perihan ve Cezmi arasında geçen konuşmaları nakleden, Şehriyar’dan aldığı emir doğrultusunda Adil Giray’ın kaldığı köşkün önünde gizlenerek nöbet tutan, Cezmi’ye nişan alıp onu vuran kahraman kimdir?


A) Hamza Mirza
B) Cafer
C) Şemhal
D) Vezir Mirza Süleyman
E) Ferhat Ağa

7) Aşağıdakilerden hangisi Nev’i için söylenemez?

A) Saraya mensup bir şairdir.
B) Ferhat Ağa ile içten bir dostlukları vardır.
C) Cezmi’nin arkadaşlarıyla girdiği bir bahis sonrasında Fuzûlî’nin bir beytine yazdığı nazireyi okur ve çok beğenir.
D) Cezmi’nin şiir yazma konusunda çok yetenekli olduğunu söyler.
E) Sinan Paşa’nın kendini beğenmiş tavırlarını, ölçüyü aşan fikirlerini pek beğenmez.

8) Dağıstan Beylerbeyi ve aynı zamanda Perihan’ın dayısı olan Şemhal’in yeğeni Mihridil ile evlenen kahraman kimdir?

A) Abbas
B) Mustafa Paşa
C) Vezir Mirza Süleyman
D) Özdemiroğlu Osman Paşa
E) Ferhat Ağa

9) Begüm Şehriyar ile Perihan’ın, Dağıstan Beylerbeyi Şemhal arasındaki akrabalık bağı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Şemhal, Begüm Şehriyar ile Perihan’ın dayılarıdır.
B) Şemhal, Begüm Şehriyar ile Perihan’ın amcalarıdır.
C) Şemhal, Begüm Şehriyar ile Perihan’ın enişteleridir.
D) Şemhal, Begüm Şehriyar ile Perihan’ın kuzenidir.
E) Şemhal, Begüm Şehriyar ile Perihan’ın ağabeyidir.

10) Aşağıdakilerden hangisi Şah II. İsmail döneminde gözlerine mil çekilmiş, zavallı bir âmâ olan kahramanıdır?

A) Ferhat Ağa Hamza Mirza
B) Şah Muhammed Hüdabende
C) Şemhal
D) Vezir Mirza Süleyman
E) Hamza Mirza

11) Dağıstan Beylerbeyi Şemhal’in milliyeti aşağıdakilerden hangisidir?

A) Türk
B) Arnavut
C) Çerkez
D) Arap
E) İran

12) Cezmi’nin arkadaşlarıyla girdiği bir bahis sonrasında Fuzûlî’nin bir beytine yazdığı nazireyi okuyan ve çok beğenen kahraman kimdir?

A) Mustafa Paşa
B) Adil Giray
C) Derviş Paşa
D) Hamza Mirza
E) Nev’i

13) Namık Kemal’in “Cezmi” romanında aşağıda verilenlerden hangisi kötü karakterdir?

A) Adil Giray
B) Mihridil
C) Perihan
D) Begüm Şehriyar
E) Özdemiroğlu Osman Paşa

14) Cezmi, hangi kılığa girerek güçlükle vatanına döner?

A) Rençber
B) Celep
C) Derviş
D) Hallaç
E) Seeleci ( Dilenci )

Cevap Anahtarı :
1-E      2-D      3-B      4-A      5-C
6-B      7-E      8-D      9-A     10-B
11-C   12-E    13-D    14-C

20 Mayıs 2019 Pazartesi

thumbnail

İntibah (Namık Kemal) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişileri


Kitabın Adı : İntibah

Kitabın Yazarı : Namık Kemal

Kitap Hakkında Bilgi :

İntibah Namık Kemal'in (diğer adlarıyla Son Pişmanlık veya Sergüzeşt-i Ali Bey) 1876'da yayımlanan romanıdır.

Namık Kemal, İntibah romanını 1873-1876 yılları arasında sürgünde bulunduğu Kıbrıs'taki Magosa Kalesi'nde kaleme almıştır. Amacı, Osmanlıca'nın roman yazımına uygun olduğunu göstermektir. Namık Kemal bunu yapmak istemiş ama; özellikle de psikolojik tahliller kısmında dili iyi kullanamamıştır. Yazar, romana "Son Pişmanlık" adını koymuştur.

Dönemde yapılan yayınları denetleyen Maarif Vekâleti, romanın başlığını yazara danışmaksızın "İntibah: Sergüzeşt-i Ali Bey" (Uyanış: Ali Bey'in Macerası) olarak değiştirmiş, bazı kısımları sansürlemiştir. Romanın özgün metni bu nedenle günümüze ulaşmamıştır.

İntibah, Türk Edebiyatı tarihinde ilk edebi roman olarak değerlendirilir. Romanda romantizm akımının etkisi görünür. Özellikle romanın başında yer alan uzun Çamlıca tasviri, romantizm etkisinin örneklerindendir.

Bununla birlikte, roman boyunca Osmanlı kültürüne de sıkça atıf yapılır, her bölümün başında Divan edebiyatı şairlerinden bir beyitin yer alması bu durumun örneklerindendir. Romanın konusu, Türk halk edebiyatının eski meddah hikâyelerinden "Hançerli Hanım"ın öyküsünden esinlenmiştir.

Kitabın Özeti :

Varlıklı bir ailenin çocuğu olan Ali Bey, yirmi iki yaşlarında iyi bir eğitim ve öğrenim görmüş bir gençtir. Yalnız hayat tecrübesinden yoksundur. 19. yy'ın seçkin gezinti yerlerinden biri olan Çamlıca'da dolaşırken çok güzel bir kadınla tanışır. Kadının adı Mahpeyker'dir.

Genç adam, ilk karşılaşmada ilgi duyduğu bu kadını derin bir aşkla sevmeye başlar. Bu ilk tanışmadan sonra hemen her hafta Mahpeyker'le buluşmak üzere Çamlıca'ya gider. Oysa kadının kirli bir geçmişi vardır ve Ali Bey'in sevgisine layık değildir. 

Bu durumun farkında olmayan ve onu da kendisi gibi temiz bir sevda içinde hayal kuran genç adam, kısa zamanda evini ve işini ihmal etmeye başlar. Zamanla geceleri bile evine uğramadığı olur. Bir süre sonra ailesi, Ali Bey'in durumunu öğrenirler. Onu, zor kullanarak, bu durumdan kurtarmaktan çek, başka çarelere başvururlar. 

Delikanlının annesi oğlunu dış etki ve bağlardan kurtarmak için eve genç ve çok güzel bir cariye alır. Cariyenin adı Dilaşub'dur. Bu cariye temiz, saf, iyi ahlaklı bir gencecik bir kızdır. Annenin amacı, Ali Bey'in Dilaşub'u sevmesi, böylelikle yakasını sokak kadını Mahpeyker'den kurtarmaktır. 

Ne var ki, iyi düşünülmüş bu çare umulanı vermez; Ali Bey, Dilaşub'un farkında bile değildir. Her geçen gün çoğalan bir sevdayı Çamlıca'ya, Mahpeyker'e taşımaya devam eder. 

Aradan bir süre geçmiştir. Bir seferinde yine sevgilisine gidip onu evinde bulamayan Ali Bey, bir tesadüf ve küçücük bir inceleme sonucu, onun nasıl bir kadın olduğunu öğrenir. Büyük bir sarsıntı geçirir. O, bu sarsıntılarla bocalarken, annesi ustalıkla Dilaşub'u yeniden karşısına çıkarır. 

Avunmak ihtiyacı ile yanan genç adam bu sefer genç, güzel cariye ile ilgilenir. Dilaşub da zaten çoktan beri Ali Bey'i sevmektedir. Evlenmeleri kararlaştırılır. Öte yandan Ali Bey'in kendisine uğramadığını gören ve sebebini araştıran Mahpeyker, durumu öğrenince büyük bir öfkeye kapılır; iki gençten intikam almaya karar verir. Birçok tanıdıkları aracılığı ile hazırladıkları iftiraları yağdırmaya başlar. Bu iftiraların ağırlık noktası, Dilaşub'un da, kendisi gibi, iffetsiz bir kadın olduğu şeklindedir. 

Ali Bey, kısa zamanda bu iftiraların etkisinde kalır. Onun karısına olan sevgisi zaten bir tesellinin ucuna bağlanmış bir düğümden ibaret olduğu için, çabucak kine ve düşmanlığa döner. Nihayet bir gün karısını adam akıllı azarlar, döver. Bununla da yetinmez, genelevlerden birine kapatılmak üzere zavallıyı bir esirci tellalına satar. Esirci tellalı aslında Mahpeyker'in adamlarındandır. Dilaşub'u alıp doğru Mahpeyker'e götürür. Mahpeyker, paralı ve genç sevgilisini elinden almış olan mazlum kadını, kendisine bağlı evlerden birinde sermaye olarak kullanmaya başlar.

Üst üste uğradığı gönül kırıklıkları ve yaşadığı düzensiz hayat Ali Bey'in sağlığını sarsmıştır. Bunun sonucu olarak hastalanır. Oğlunun kötü bir sona gittiğini sezinleyen annenin de hastalığı artar; sonunda bu kahırlara dayanamayarak ölür. 

Ali Bey'e karşı olan kini bir türlü sönmeyen Mahpeyker, Dilaşub gibi onuda büsbütün mahvetmek kararındadır. Bu kararını gerçekleştirmek üzere bir plan düzenler. Ali Bey'i bir eğlenti evine çağıracak ve orada bir yolunu bulup öldürecektir. Kocasını her zaman sevmiş olan, hala da seven Dilaşub, bu planı öğrenir. Büyük zorluklarla, gizli yollardan ona haber salar, hakkındaki kötü hazırlığı kendisine bildirir. Bu habere önce inanmayan Ali Bey, gittiği evde durumun gerçekten de böyle olduğunu öğrenince bir yolunu bulup kaçar ve kurtulur. 

Eşinin kurtuluşundan dolayı büyük bir mutluluk içine düşen Dilaşub, onun kaçarken bıraktığı paltosuna sarılır ve yatağına girer. Biraz sonra genç adamı öldürmekle görevli kiralık katil odaya girer. Karanlık odada göz yordamı ile aranırken, köşede paltolu birinin uyuduğunu görür; usulca yanına sokulup elindeki bıçağı kalbine saplar, kadıncağızı öldürür. 

Bu arada Ali Bey, karakola gitmiş birkaç emniyet görevlisi alarak yeniden eve dönmüştür. İçeri girip de Dilaşub'un kanlar içinde yüzen cesedini görünce çılgına döner. Tam o sırada dudaklarında zalim bir tebessümle, içeriye Mahpeyker girmektedir. Kendini kaybeden Ali Bey, Dilaşub'u öldüren bıçağı kapıp Mahpeyker'i delik deşik eder ve yanındaki emniyet görevlilerine teslim olur. 

Ali Bey; artık herşeyi, sağlığını, sevdiği kadını, şeref ve onurunu, servetini yitirmiş zavallı bir insandır. Bu büyük elemlerin havası içinde bir süre hapishane köşelerinde sürünür ve hüsran içinde son nefesini verir.

Kitabın Karakterleri, Kişileri:

Ali Bey: Yirmi bir yaşında, İstanbullu bir genç adam. Babıâli'de kâtip olarak çalışmaktadır.

Mahpeyker: Hafifmeşrep bir genç kadın. Terbiye ve ahlak bakımından Ali Bey'e tamamen zıddır. Alçak ve namussuz bir aileden yetişmiş; daha on dört, on beş yaşına gelmeden rezaletin her çeşidini öğrenmiştir.

Dilâşûb : Genç, güzel, ahlaklı bir cariye. Ali Bey'le evlendikten sonra iftiraya uğraması sonucu satılmış ve Mahpeyker'in eline düştükten sonra bin bir sıkıntı ve işkenceye göğüs germiştir. Ali Bey'i gönülden sevmektedir.

Fatma Hanım: Ali Bey'in annesi. Kocasının ölümünden sonra iyice yaşlanmıştır. Ölmeden önce oğlunun mürüvvetini görmek ister.

Atıf Bey: Ali Bey'in çalışma arkadaşı. Fikirleri ve nasihatlarıyla Ali Bey'e yardımcı olmaya çalışmaktdır.

Mesut Bey: Atıf Bey'in dayısı. Kötülerin düşmanı iyilerin dostuydur.

İntibah (Namık Kemal) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı için tıklayınız...

18 Mayıs 2019 Cumartesi

thumbnail

Vatan Yahut Silistre (Namık Kemal) Kitap Sınavı Klasik Yazılı Soruları ve Cevapları


1. Vatan Yahut Silistre adlı kitabın yazarı kimdir?

Cevap: Namık Kemal

2. Namık Kemal Vatan Yahut Silistre adlı eserini kime ithaf etmiştir?


Cevap: Şehitlere(Vatanın savunulması için canını feda eden mücahitlere)

3. Vatan Yahut Silistre adlı eserin şahısları kimlerdir?

Cevap: Zekiye Hanım, Hanife Hanım, İslam Bey(Gönüllü zabiti), Ahmet Sıtkı Bey(Kumandan), Rüstem Bey(Kaymakam), Abdullah(Kumandanın Çavuşu), Bir Kaymakam, Bir Binbaşı, Birinci Zabit, İkinci Zabit, Üçüncü Zabit, Neferler, Gönüllüler,

4. Kumandanın çavuşunun adı nedir?

Cevap: Abdullah

5. Kumandan kimdir?

Cevap: Ahmet Sıtkı Bey

6. Vatan Yahut Silistre adlı eserin türü nedir?

Cevap: Tiyatro

7. Vatan Yahut Silistre toplam kaç perdeden oluşmaktadır ve bu perdelerin her biri kaçar sahnedir?

Cevap: 4 perdeden oluşmaktadır. 1. perde 7 sahne, 2. perde 5 sahne, 3. perde 9 sahne ve 4. perde 7 sahnedir. (Oyunda toplam 28 sahne vardır.)

8. Zekiye Hanım kime aşıktır?


Cevap: İslam Bey’e

9. Birinci perdenin birinci perdesinde Zekiye Hanım kime sesleniyor, kiminle konuşuyor?

Cevap: Ölmüş olan ninesine sesleniyor, onunla konuşuyor.

10. İslam Bey Zekiye Hanım’ın bütün ısrarlarına rağmen nereye gidiyor?


Cevap: Savaşa, vatan savunmasına.

11. İslam Bey’in ecdanından hatırlayabildiği kaç şehit vardır?


Cevap: 42

12. İslam Bey savaşa giderken Zekiye Hanım’ı kime emanet ediyor?

Cevap: Allah'a

13. Zekiye Hanım İslam Bey gittikten sonra kendisini öldürmeye karar verip daha sonra bu düşüncesinden niçin vazgeçiyor?

Cevap: Çünkü kendisi ölünce İslam Bey2in bir başkasını sevebileceğini düşünüyor.

14. İslam Bey ve gönüllüler savaşmak için nereye gidecekler?


Cevap: Tuna Boyuna.

15. İslam Bey’e göre Tuna onlar için neyi ifade etmektedir?


Cevap: Ab-ı hayat(Hayat suyu)

16. İslam Bey gönüllülerin yanında gelebilmesi için hangi şartı öne sürüyor?

Cevap: Vatan için ölmeyi göze almaları şartını.

17. Zekiye Hanımın sütninesi kimdir?

Cevap: Hanife Hanım

18. İslam Bey’den Zekiye Hanım’a mektubu kim getirmiştir?

Cevap: Sütninesi Hanife Hanım.

19. Zekiye Hanım niçin erkek kılığına girip İslam Bey ve diğer gönüllülerle birlikte savaşa gitmeye karar veriyor?

Cevap: Çünkü İslam Bey’in gönüllülere söylediği “Beni seven bir vakit arkamdan ayrılmasın.” sözünü işitiyor.

20. Oyunun birinci perdesi nasıl başlar ve nasıl biter?


Cevap: Zekiye Hanım’ın kendi kendine konuşmasıyla başlar ve Hanife Hanım’ın Zekiye’nin gidişinden duyduğu üzüntüyle yere yığılmasıyla sona erer.

21. Oyunun ikinci perdesinde askerlerin söylediği kavga türküsünün adı nedir?

Cevap: Umum Hüzzar

22. Umum Hüzzar ne demektir?

Cevap: Bütün herkes hazır, halk hazır…

23. Oyunun 2. perdesinde olaylar nerede geçmektedir?

Cevap: Silistre Kalesi’nde.

24. Zekiye erkek kılığına bürünüp cepheye gittikten sonra orada hangi ismi kullanmıştır?

Cevap: Adem

25. Abdullah Çavuşun sık sık kullandığı ve Kumandan Sıtkı Bey’in kızdığı söz nedir?


Cevap: “Kıyamet mi kopar?”

26. Kumandan Sıtkı Bey Silistre kalesinden Zekiye’nin(Adem’in) çıkmasını niçin istiyor?

Cevap: Çünkü Sıtkı Bey’e göre Zekiye(Adem) çok zayıftır ve kale savunması için yetersizdir.

27. Yaralanan İslam Bey’e hizmet etme görevi kime verilmiştir?

Cevap: Abdullah Çavuş’a.

28. Eserde geçen keçe külah olmak deyiminin anlamı nedir?

Cevap: Ordudan veya resmi görevden çıkarılmak.

29. Ahmet Sıtkı Bey niçin keçe külah edilmiştir?

Cevap: Çünkü yakın arkadaşı Ali’yi kurşuna dizme görevi kendisine verilmiş ve o da bunu reddetmiştir. Çünkü Ali’nin herhangi bir suçu yoktur.

30. Zekiye’nin babası kimdir?

Cevap: Kumandan Ahmet Sıtkı Bey

31. Ahmet Sıtkı Bey’in rütbesi nedir?


Cevap: Yüzbaşı.

32. Kumandan Ahmet Bey niçin Sıtkı adını da kullanmaya başlamıştır?


Cevap: Çünkü ordudan çıkarılmıştı(keçe külah edilmişti) ve orduya tekrar dönebilmesi için başka bir isme ihtiyacı vardı.

33. Kaymakam niçin yer altındaki odalardan birisine hapis olarak gönderilir?


Cevap: Çünkü düşmana kaleyi teslim etmeleri gerektiğini söylemişti.

34. Kumandan Ahmet Sıtkı Bey, erkek kılığına giren Zekiye’yi kime benzetmektedir?

Cevap: Ölmüş oğluna benzetiyor.

35. Düşmanın cephesine gizlice girip cephanesini patlatmak üzere kimler görevlendiriliyor?


Cevap: İslam Bey, Abdullah Çavuş ve Adem(Zekiye).

36. Ahmet Sıtkı Bey’in oğlu Zekiye’nin kardeşi olan ölmüş çocuğun adı nedir?

Cevap: Sadık.

37. Sıtkı ailesinden ne kadar süre ayrı kalmıştır?

Cevap: 15 yıl.

38. Vatan Yahut Silistre adlı esrin teması nedir?

Cevap: Vatan sevgisi

39. Vatan Yahut Silistre’nin yazarı Namık Kemal’in asıl adı nedir?

Cevap: Mehmed Kemal.

40. Vatan Yahut Silistre’nin yazarı Namık Kemal’e Namık adını kim vermiştir?

Cevap: Eşref Paşa.

41. Vatan Yahut Silistre’nin yazarı Namık Kemal ne şairi olarak bilinir?

Cevap: Vatan şairi olarak anılır.

42. Vatan Yahut Silistre’nin yazarı Namık Kemal hangi gazetelerde yazılar yazmıştır?

Cevap: Tasvir-i Efkar, Hürriyet ve İbret.

43. Namık Kemal’in ölüm sebebi nedir?

Cevap: Zatürre.

44. Namık Kemal’in şiir türündeki eserleri nelerdir?

Cevap: “Namık Kemal’in Şiirleri”

45. “ Namık Kemal’in Şiirleri” adlı eser Namık Kemal’in ölümünden sonra kim tarafından derlenmiştir?


Cevap: Sadettin Nüzhet ERGUN

46. Namık Kemal’in roman türündeki eserleri nelerdir?

Cevap: “ 1. İntibah, 2. Cezmi”

27 Nisan 2019 Cumartesi

thumbnail

Vatan Yahut Silistre (Namık Kemal) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı :
Vatan Yahut Silistre

Kitabın Yazarı :
Namık Kemal

Kitabın Konusu : 


Silistre bugünkü Bulgaristan’da Tuna ırmağının kıyısında, bir kenttir. 1388 yılında Türkler tarafından fethedilen Silistre, 1853-1856 Kırım Savaşı sırasında çok kalabalık bir Rus ordusu tarafından kuşatılmış, Musa Hulusi Paşa kumandanlığındaki Türk kuvvetleri kırk gün boyunca, kaleyi kahramanca savunurlar. Kitapta, asıl verilmek istenen Vatan Sevgisi’dir. Bunun yanında, Silistre Kalesi’ne yardıma koşan gönüllüler ve bunlardan İslam Bey ile Zekiye’nin aşkı da anlatılmaktadır.

Kitabın Özeti : 

İslam Bey, gönüllü olarak orduya gideceğinden dolayı uzaktan sevmekte olduğu Zekiye ile vedalaşmak üzere onun odasına girer. Zekiye’ye, kendisi hakkında beslediği sevgiyi anlatır. Kız da ona karşı kayıtsız olmadığı gibi, onun arkasından o da erkek elbisesi giyerek gönüllüler takımına karışır, Silistre’ye kadar gider. Silistre’de kuşatma altında kalırlar. Bu arada İslam Bey yaralanır, ona, Âdem ismini almış olan Zekiye bakar. Yaralı olduğu halde İslam, yanında Abdullah Çavuş ve Zekiye ile düşman cephanesini ateşlemek üzere giderler. Dönüşlerinde düşman kuşatmayı kaldırıp çekilmiş vaziyette bulurlar. Kumandan Sıtkı Bey de. Zekiye’nin vaktiyle bir namus meselesinde itaatsizlik ettiği için keçe külah edilmiş olduğundan asıl adı olan Ahmet’i değiştirip Sıtkı’yı kullanarak yeniden askerlikte rütbesi kazanmış olan babası çıkar. İslam ile Zekiye’nin düğünleri kazanılan savaşın mutluluğuyla birlikte yapılır.

Birinci Perde:

Zekiye, odasında uzanmış kendi kendine İslam Bey’e olan aşkını anlatmaktadır. İslam Bey ise, bu sırada, veda etmek için Zekiye’nİn penceresi etrafında dolanmaktadır. Sesi duyunca, kendisini gösterir. Zekiye utanmıştır.

İslam Bey, Silistre’ye yardıma giden gönüllülerden olmaya kararlıdır. Bunu Zekiye’ye söyleyince, sevgisi çok büyük olan Zekiye’nİn, haliyle üzüntüsü de büyük olmuştur. Bu yüzden İslam Bey’i bu kararından vazgeçirmeye çalışır. İslam Bey ise ataları arasında tam kırk iki şehit bulunduğunu, bu kadar şehidi olan bir ailenin ferdine kaçmanın yakışmayacağını belirtir.

Zekiye ise kardeşini şehit vermiş, yıllar önce cepheye giten babasından ise yıllardır bir haber alamamıştır.. Şimdi de hayatta tek sevdiği İnsandan ayrılmak, ona kat be kat zor gelmektedir. Yine de, onu sevgi ile uğurlar. İslam Bey, “Yaşasın vatan !” diyerek Zekiye’nİn yanından ayrılır.

İslam Bey, Zekiye’nİn yanından çıktıktan sonra, dışarıda kendisini bekleyen gönüllülerin yanına gelir ve “Beni seven peşimden gelsin” diyerek yola düşer.
Biraz sonra Zekiye de erkek kılığına girer ve İslam Bey’in gittiği yoldan takip eder.

İkinci Perde:

Gönüllüler, Silistre Kalesi’ndedirler. Zekiye de içlerindedir. Miralay Sıtkı Bey, ölüm ve kalım günlerinin sayılı olduğunu, isteyenin gidebileceğini söyleyince, gönüllülerden birisi “madem gidecektik de buraya neden geldik” diyerek bütün arkadaşları adına kararlılıklarını vurgular. Zekiye’yı çocuk diye göndermek isterlerse de, ısrarlı turumu sayesinde vazgeçerler… Çatışma bütün şiddetiyle başlar. İslam Bey yaralanmıştır. Zekiye onu tanıdığı için hemen yanına koşar, İslam Bey Zekiye’nİn kollarında bayılır.

Zekiye, tedavisi için yanında revire gider, Miralay Rüstem Bey ile Sıdkı Bey ise gelmişten geçmişten derin bir sohbete dalarlar.

Üçüncü Perde:

İslam Bey, hasta yatağında devamlı sayıklamakta, Zekiye ümit ve endişe ile başında beklemektedir. Günler sonra gözlerini açtığında Zekiye’yi görünce, şaşırır. Zekiye kendisini saklamaya Çalışsa da fazla direnemez ve iki sevgili konuşmaya başlarlar.

Düşman ise hedefine adım adım yaklaşmaktadır. Kaleyi ele \ geçirmesi an meselesidir. Tek çare olarak, kaleden çıkıp düşman cephaneliğini ateşlemek gözükmektedir. Bu iş için İslam Bey yaralı hali ile Öne çıkar. İkinci öne çıkan kişi ise Zekiye’dir. Yanlarına bir de Abdullah Çavuş’u katarlar. Sıdkı Bey Zekiye’ye çok dikkatli bakar ve “Oğlum mezarda yatıyor” der. Zekiye’yi oğluna çok benzetmiştir.

Dördüncü Perde:

Aradan günler geçmiş, düşman toparlanmaya başlamıştır. Sıdkı Bey, çocukları düşman içine gönderdiğine bin kere pişman olmuş vaziyette dolanıp durmaktadır. Nihayet, Abdullah Çavuş görünür ve olanları anlatır. Anlattıklarından, İslam Bey’in büyük bir kahramanlık ve fedakârlık örneği göstererek düşmana büyük kayıp verdiği anlaşılmaktadır. Bu konuşma sürerken, İslam Bey, kelinde kırık kılıcı ile çıkagelir, tabii Zekiye de arkasından.

Sıdkı Bey coşku ile İslam Bey’i “evladım” diyerek kucaklayıp alnından öper. İslam Bey de onun ellerinden. Sonra Sıdkı Bey, çocuğun nerede olduğunu sorar. İslam Bey, Sıdkı Bey’e bütün olup biteni anlatır. Sıdkı Bey kızı yanına getirmesini söyler. Sıdkı Bey, Zekiye’ye sorduğu suallere aldığı cevaplardan kendi öz kızı olduğunu; Zekiye de yüzündeki duruşun aynı ninesi ve abisinin yüzündeki duruş olduğunu görerek, Sıdkı Bey’İn öz babası olduğunu anlar. Baba kız kucaklaşırlar. Sevinçlerine diyecek yoktur.

Bu esnada, Abdullah Çavuş eratın önüne düşmüş, onları “Arş Yiğitler Vatan İmdadına” marşını söyleterek yürütmektedir. Sıdkı Bey’in önüne gelince dururlar. Sıdkı Bey erat önünde şu tarihi konuşmayı yapar:

“Arslanlanml Doksan gündür çekmediğiniz belâ, görmediğiniz cefâ kalmadı. Osmanlıların namusunu göklere çıkardınız. Vatan sizden hoşnuttur. ..Vatanımızın faydasını koruduk, yine de koruruz. Her zaman koruruz. Biz her zaman bu yolda ölmeye hazırırz. Yaşasın vatan! Yaşasın Osmanlılar!”

Askerler de hep bir ağızdan: “Yaşasın vatan! Yaşasın Osmanlılar!” dîye haykırır ve perde kapanır.

Vatan Yahut Silistre (Namık Kemal) Kitap Sınavı Klasik Yazılı Soruları ve Cevapları için tıklayınız...

26 Nisan 2019 Cuma

thumbnail

Vatan Yahut Silistre (Namık Kemal) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Aşağıdakilerden hangisi Vatan Yahut Silistre eserinin kahramanlarından değildir?

a) İslam Bey
b) Zekiye
c) Abdullah Çavuş
d) Feride

2. İslam Bey Zekiye’ye nereye gideceğini söylüyor?

a) Savaşa
b) Sıtkı Bey’i ziyarete
c) Zekiye’nin babasını bulmaya
d) Annesinin mezarına

3. Vatan yahut Silistre eserinin birinci perdesi nerede geçiyor?

a) Manastır’da kalede
b) Zekiye’nin evinde
c) İslam Bey’in ofisinde
d) Abdullah Çavuş’un evinde


4. Sıtkı Bey’in görevi nedir?

a) Çavuş
b) Yüzbaşı
c) Miralay
d) Er

5. Ahmet Bey’in görevi nedir?

a) Manastır’da Yüzbaşı
b) b) Er
c) c) Albay
d) d) Korgeneral

6. Zekiye’nin babasının asıl ismi nedir?


a) Ahmet Bey
b) Abdullah Çavuş
c) İslam bey
d) Rüstem Bey

7. Sıtkı Bey düşman işgalinden kurtulabilmek için son çare olarak ne düşünür?


a) Düşmanın cephanesini patlatmayı
b) Düşmanı üstüne çekmeyi
c) İçeri adam sızdırmayı
d) Düşmanın üstüne aniden saldırmayı

8. Aşağıdakilerden hangisi Sıtkı Bey’in cephaneyi patlatmak için gönderdiği kişilerden değildir?


a) İslam Bey
b) Zekiye
c) Abdullah Çavuş
d) Rüstem Bey

9. Zekiye’ye gelen bir mektup vardır. Bu mektubu kim getirmiştir?

a) Sütninesi Hanife
b) İslam bey
c) Sıtkı Bey
d) Abdullah Çavuş


10. Zekiye’nin askere alındığında kendisine koyduğu isim nedir?

a) Adem
b) İslam
c) Ferhat
d) Sıtkı

CEVAP ANAHTARI :

1- d    2- a    3- b    4- c    5- a
6- a    7- a    8- d    9- a    10- a

Vatan Yahut Silistre (Namık Kemal) Kitap Sınavı Klasik Yazılı Soruları ve Cevapları için tıklayınız...

Vatan Yahut Silistre (Namık Kemal) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili için tıklayınız...

About