Gurbet Hikâyeleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Kasım 2019 Cumartesi

thumbnail

Gurbet Hikayeleri (Refik Halid Karay) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Gurbet Hikayeleri

Kitabın Yazarı : Refik Halit Ka­ray

Kitap Hakkında Bilgi :

1940′da yayınlanan Gurbet Hikayeleri, Refik Halit Ka­ray‘ın Memleket Hikayeleri’nin bir devamı niteliğindedir. Mem­leket Hikayeleri‘nde memleket edebiyatını işleyen yazar, Gur­bet Hikayeleri‘nde memleket hasretini somutlaştırmıştır. Ya­bancılar arasında yaşarken edinilen yabancılaşma ve yalnızlık duygusu, ana dili kullanma hasreti bu hikayelerin temel konusunu oluşturur. Çok sade, rahat yazılmış hissi veren Refik Halit‘in bu hikayelerinde Moupassant (Klasik vaka öyküsü) tekniği kullanılmıştır.

Kitabın Özeti :

Çıban:

Hikâye, bir binbaşının dilinden anlatılmaktadır. Asker (Binbaşı), hikâyenin başında Halep çıbanının kor­kulacak bir tarafının olmadığından, hatta güzel bir bayanı da­ha da güzelleştireceğinden bahseder. Herkesin korktuğu Ha­lep çıbanından daha da korkunç bir çıban vardır: Hadramut çıbanı. Asker, başından geçen bir hadiseyi anlatmaya başlar. Bir gün, Yemen valisi ve kumandanı İzzet Paşa, onu ve yanında­kileri iki Arap emiri arasındaki kavgaya son vermek için Had­ramut hududuna gönderir.

Hadramut’a varırlar. Burası, koskoca bir çölde yer yok­muş gibi beş altı katlı binaların yapıldığı, garip bir yerdir. Yağ­mur 3-4 senede bir yağmakta, yağdığında da sel olarak gel­mektedir. Evler, âdeta bir rüzgârda toz hâline gelecekmiş gibi iğretidir. Asker, ilk geldiği gün emirin kölesi ona cibindirik içinde yatmasını söyler. Aksi hâlde Hadramut çıbanına yaka­lanabilir. Asker, çarşıda gezerken yüzünün yarısı bu çıban yüzünden yok olmuş, oyulmuş, kemikleri görünen kadınlarla karşılaşır. Çok korkar ve geceleri her yerini örterek uyur. Bir gün, alnında hafif bir kaşıntı hisseder. Bir kırmızılık vardır. Hemen, emire gider. Bir cadıya benzeyen kadın geti­rirler. Kadın, muayene ettikten sonra habis çıban olduğunu söyler. Tek bir tedavi yolu vardır. Bu uygulanmasa yüzünün yarısı ile gözünün teki bu çıbanla oyulup gidecektir. Çıban, kıvama gelince hurmalıklar altında bir döşeğe yatırılır. Cadı kadın çıbanın uç kısmına çok ince bir iğne geçirir. Bu iğneye bağlı ipi hurma ağaçlarından birine bağlar. On gün kımılda­madan yatacaktır. Hayatı bu ipliğe bağlıdır. İplik koptuğu an­da, çıban onun yüzünü ve gözünü yok edecektir. Çıbanın özünün kuruması gerekmektedir. Bu acaip tedavi süresince ip koparsa asker şakağına bir kurşun sıkarak intihar etmeye ka­rar verir. Her gün, ya yağmur yağarsa, ya kölelerden biri o uyuduğu anda başını tutmayı unutursa diye düşünerek kor­ku içinde yaşamaktadır. Kafasını robot gibi hiç oynatmamak­tadır.

Nihayet on günün sonunda cadı görünümlü kadın gelir. Özün alındığı müjdesini verir. Binbaşı, yanağında küçük bir yanığa benzeyen izi göste­rerek ‘İmparatorluk zabiti neler çeker?’ der

Eskici :

Hasan adında bir çocuk vardır ve İstanbul'da yaşamaktadır. İstanbul'da yaşarken anne ve babasını kaybetmiş, hiç yakın akrabası kalmamıştır. Yöre halkı Hasan'ı Filistin'e halasının yanına göndermeyi uygun görmüşlerdir. Hasan'ı vapura bindirip Filistin'e gönderirler. Halasının yanına giden Hasan, o yörenin diline yabancı olduğu için hiç kimseyle konuşmaz. Bir gün halasının evine ayakkabıları tamir için bir eskici gelir ve Hasan onun karşısına oturarak onu seyretmeye başlar. Daha sonra eskiciye 'çiviler ağzını acıtmıyor mu?' der. Eskici önce çocuğun Türkçe konuşmasını garipser. Daha sonra sen nerelisin diye sorar. Hasan anlatmaya başlar. Hiç durmadan konuşmaktadır. Eskiciyle beraber memleketlerinden bahsederler. Eskicinin işi bitmiş, gitme zamanı gelmiştir. Ayrılırken Hasan çok ağlar ama elinden hiçbir şey gelmez.

Köpek :

Osman memleketinden uzun süre önce ayrılır ve Lübnan'da çalışmaya başlar. Osman kimseyle konuşmayan çok yalnız biridir. Bir gün yine işe çıkmışken arkasına bir köpek takılır. Ona bakınca onunda memleketinden uzak olduğunu düşünür. Köpeğin kaderinin kendisine benzediğini düşünerek onu yanına alır. Artık her yere onunla gider olmuştur. Köpek, Osman'ın yanına geldiğinden beri kilo alır, Osman'la oynamaya onu sevmeye başlar.

Bir gün Osman'ı Lübnan'da zabitler yakalar. Yasak olarak çalıştığından dolayı onu şehir dışı etmek isterler. Ama köpeğin onunla beraber gitmesini istemezler. O zamanlar hayvanların hastalık bulaştırma tehlikesi olduğu için, onları şehir dışı etmek yasaktır. Bu nedenle Osman'ı köpeksiz şehir dışı ederler. Osman çok üzülür hatta ayrılırken köpekle bile vedalaşır. Köpek ağlamaklı olmuştur ama bir şey yapamaz. Osman'ın eski neşesi artık kalmamıştır. Kader yine ona kazığını atmıştır.

Testi:

Ömer adında bir genç Lübnan'da şoförlük yapmaktadır. Bir akşam arabasına üç bedevi biner ve ondan hemen bir doktora gitmesini isterler. Adamlardan biri nefes alırken zorluk çekmektedir. Ömer merak edip nesi olduğunu sorar. Bedevilerden yaşlıca olanı yanındakinin testisiden su içerken, testinin içine düşmüş olan bir arının boğazına kaçarak onu soktuğunu söyler.

Lübnan halkı ozamanlar hastalık bulaşır korkusuyla bardak kullanmaz, testiyle içerlerdi. Testiyle içerkende ağızdan birkaç parmak yukarıdan akıtarak içerelerdi. Bu tür olaylar orada çok sık olurdu. Adam bir ara nefes almamaya başlar. O sırada Ömer doktor yazılı bir yerde durur ve adamı içeri taşırlar. Fakat doktor birkaç saat önce hayata gözlerini yummuştur. Arı tarafından sokulan adam da aradan çok geçmeden doktorun yanında yerini alır.

Kitabın Yazarı Hakkında Bilgi :

1888'de İstanbul'da doğan Refik Halit, Ban-i Osmani serveznedarlarından, "bâlâ" rütbesine sahip  Mehmed Halid Bey'in oğludur. Vezneciler'de Şemsu'l-Maarif ve Göztepe'de Taş Mektep'te okuyan ve ayrıca özel derslerde alan Refik Halid, Mekteb-i Sultani'yi terkettiği gibi, Mekteb-i Hukuk'u da yarıda bırakıp Maliye Merkez Kalemi'ne katip olarak girdi. 1908'de katipliği bırakarak, Servet-i Fünun'da ve Tercüman-ı Hakik at'te çalışmaya başladı, bu arada kendisine ait Son Havadis adıyla bir gazete çıkardı ancak bunu on beş sayı sürdürebildi. Fecr-i Ati Topluluğu'na katıldı, Servet-i Fünun'a yazılar verdi. Kalem adındaki mizah dergisinde de "Kirpi" müstear ismiyle siyasi mizah yazıları yazdı. Sada-yı Millet'te, bilahare Cem'de Kirpi müstear ismiyle yazılar yazdı. Gazeteci Ahmet Samim'in 9 Haziran 1910'da İttihatçılarca katledilmesi üzerine İştirak adlı gazetenin Haziran 1910 tarihli nüshasının buna ilişkin yazılara ayrılmasını sağladı ve bu yüzden İttihat ve Terakkicilerce mimlendi. "Kirpi" müstear ismiyle yazdığı, İttihat ve Terakki Fırkası'nı yerden yere vuran yazılarını "Kirpinin Dedikleri" adıyla bir kitapta topladı ve bu arada Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nın elindeki Beyoğlu Belediyesi'nde yedi ay süreyle Baş katip olarak çalıştı, Mahmud Şevket Paşa'nın katlinden hemen sonra da, yargılanmaksızın Sinop'a sürüldü (1913), bilahare Çorum, Ankara ve Bilecik'e gönderildi. Bilecik'teyken ongünlük bir izinle İstanbul'a geldiğinde Ziya Gökalp'in yardımlarıyla geri dönmedi yani sürgünlüğü son buldu (1918). Robert Kolej'de bir yıl kadar Türkçe öğretmenliği yaptı, bu arada Vakit, Tasvir-i Efkar ve Zaman gazetelerinde makaleler yayınlayan Refik Halid, Damat Ferit Paşa'nın dostluğu sayesinde, mütarekeden hemen sonra Hürriyet ve İtilaf Fırkası'na katıldı, Posta ve Telgraf Umum Müdürü olarak görevlendirildi (1919). İzmir'in işgalinden sonra Anadolu Hareketiyle İstanbul Hükumeti arasında yaşanan telgraf krizinde İstanbul Hükum etini tuttuğu için, İstanbul'un işgalcilerden kurtarılışının ardından 09.11.1922 tarihinde Beyrut'a kaçtı. Yüzellilikler listesine alınması ve ihracı konusunda baskı yapılması üzerine Suriye'nin vatandaşlığını kabuletmek zorunda kalan Refik Halid, Halep'te yayımlanan Doğruyol ve Vahdet gazetelerini yönetti, bir ara kendi adına çıkardığı gazeteyi de tepkiler yüzünden kapatmak zorunda kaldı. Af Kanunuyla, 1938'de yurda dönüp, yazmaya ve geçimini bu yoldan sağlamaya devam eden Refik Halid, 18.7.1965 tarihinde İstanbul'da öldü.

ESERLERİ:

Romanları: İstanbul'un İçyüzü, Yezidin Kızı, Çete, Sürgün, Anahtar, Bu Bizim Hayatımız, Nilgün 1-2-3, Yeraltında Dünya Var, Dişi Örümcek, Bugünün Saraylısı, İkibin Yılın Sevgilisi, İki Cisimli kadın, Kadınlar Tekkesi, Karlı Dağdaki Ateş, Dört Yapraklı Yonca, Sonuncu Kadeh.

Hikaye Kitapları: Memleket Hikâyeleri, Gurbet Hikâyeleri, Kirpinin Dedikleri, Ago Paşa'nın Hatıraları, Ay Peşinde, Sakın Aldanma İnanma Kanma, Tanıdıklarım, Guguklu Saat, Bir Avuç Saçma , Bir İçim Su, İlk Adım, Üç Nesil Üç Hayat, Minelbab İlelmihrab.

Bir Ömür Boyunca, yazarın 1922-1938 arasındaki sürgünlük yıllarını kapsayan anılarıdır. Ama anlattıkları bu yıllarla ve bu dönemin olaylarıyla sınırlı değildir. Beyoğlu'nun lokanta adabı, Sinop'taki sürgün dünyası kadar Resneli Niyazi'nin meşhur geyiğinin akıbetini de Refik Halid'in güzel ve özgün üslubundan okuruz. Bir Ömür Boyunca, yazarın ölümünden sonra yayınlanan en güzel ve önemli eseridir.

Gurbet Hikâyeleri (Refik Halit KARAY) Kitap Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı için tıklayınız...

28 Mart 2019 Perşembe

thumbnail

Gurbet Hikâyeleri (Refik Halit KARAY) Kitap Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı


1) Refik Halit KARAY’ ın “Gurbet Hikâyeleri” adlı kitabındaki hikâyelerin hangisinde “Bir askerin kendisine verilen altını Emir Sadun’a götürülüşü” anlatılmaktadır?


a) Hülle
b) Akrep
c) Antikacı
d) Güneş
e) Eskici

2) Romandaki hikâyelerin hangisinde “ Bazı erkeklerin kötü bir kadın uğruna nasıl zor durumda kaldıkları ve öldükleri” anlatılmaktadır?


a) Fener
b) Yara
c) Gözyaşı
d) Hülle
e) Keklik

3) 
Romandaki hikâyelerin hangisinde “Annesini ve babasını kaybeden Hasan’ın halasının yanına gönderilişi ve orada yaşadığı yurt sevgisi” anlatılmaktadır?

a) Yara
b) Kaçak
c) Eskici
d) Hülle
e) Gözyaşı

4) Romandaki  “HÜLLE” adlı hikâyenin konusu aşağıdakilerden hangisidir?

a) Kendisini Afgan bir antikacı olarak tanıtan Şeyh Afgani’nin aslında İngiliz askeri olması.
b) Bir adamın gittiği bir evde yaşadığı evlilik oyunu.
c) Bir Türk mahkûmun hapishaneden kaçış öyküsü ve bir aileye sığınması.
d) Arap aşiretleri arasındaki yağmalamalardan kurtulan dört bedevinin bir Türk’ün yanına sığınması.
e) Fakir bir çocukla sefil bir köpeğin acı durumları, birbirlerine olan sevgileri ve ayrılma hikâyeleri.

5) Romandaki  “YARA” adlı hikâyenin konusu aşağıdakilerden hangisidir?

a) Kendisini Afgan bir antikacı olarak tanıtan Şeyh Afgani’nin aslında İngiliz askeri olması.
b) Bir adamın gittiği bir evde yaşadığı evlilik oyunu.
c) Bir Türk mahkûmun hapishaneden kaçış öyküsü ve bir aileye sığınması.
d) Arap aşiretleri arasındaki yağmalamalardan kurtulan dört bedevinin bir Türk’ün yanına sığınması.
e) Fakir bir çocukla sefil bir köpeğin acı durumları, birbirlerine olan sevgileri ve ayrılma hikâyeleri.

6) Romandaki  “ KÖPEK ” adlı hikâyenin konusu aşağıdakilerden hangisidir?

a) Fakir bir çocukla sefil bir köpeğin acı durumları, birbirlerine olan sevgileri ve ayrılma hikâyeleri.
b) Kendisini Afgan bir antikacı olarak tanıtan Şeyh Afgani’ nin aslında İngiliz askeri olması.
c) Bir Türk mahkûmun hapishaneden kaçış öyküsü ve bir aileye sığınması.
d) Arap aşiretleri arasındaki yağmalamalardan kurtulan dört bedevinin bir Türk’ün yanına sığınması.
e) Zincire mahkûm azgın bir köpeğin iki günlük özgürlükten sonra eski vahşiliğinden kurtulması.

7) Refik Halit KARAY’ ın “Gurbet Hikâyeleri” adlı eserinde
“Hasan / Emir Sadun / Ebu Ali / Osman” dizilişindeki kahramanların bulunduğu hikâyeler, aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?


a) Antikacı / Kaçak / Hülle / Testi
b) Eskici / Güneş / Fener / Köpek
c) Antikacı / Akrep / Keklik / Fener
d) Yara / Zincir / Gözyaşı / Antikacı
e) Kaçak / Çıban / Köpek / Yara

8) Refik Halit KARAY’ ın “Eskici” adlı hikâyesine adını veren kahraman, Filistin’ in bu ücra kasabasına nereden gelmiştir?

a) İstanbul
b) İnegöl
c) İznik
d) Adapazarı
e) İzmit

9) Refik Halit KARAY’ ın “Eskici” adlı hikâyesinin kahramanlarından Hasan, İstanbul’dan bindirildiği vapurdan nerede iner ve sonraki yolculuğunu ne ile yapar?

a) Hayfa / deve
b) Hatay / tren
c) Hayfa / tren
d) Hatay / deve
e) Hayfa / at

10) Refik Halit KARAY’ ın “ Köpek” adlı hikâyesinde mekân aşağıdakilerden hangisidir?


a) Suriye
b) Lübnan
c) Filistin
d) Hicaz
e) Yemen

11) Refik Halit KARAY’ ın “ Testi” adlı hikâyesinin kahramanı gencin adı nedir?

a) Hasan
b) Osman
c) Ebu Ali
d) Ömer
e) Emir Sadun

12) Refik Halit KARAY’ ın “ Testi” adlı hikâyesinin kahramanı Ömer’ i aşağıdakilerden hangisi tanımlar?

a) Çok duygusal bir yapıya sahip, hayatta başından geçen olaylardan sonra kimseye güveni kalmamış, ama sevgiye sevilmeye muhtaç biridir.
b) Hayatta öylesine yaşayan, memleketinden uzun süre önce ayrılmış işini çok iyi yapan ve memleketlilerine karşı çok iyi davranan biridir.
c) Kendi halinde, sevecen, yardımsever ve yaşamaktan zevk alan biridir. Başından geçen olaylar onu derinden etkilemişse de, hayata bağlılığı fazla zayıflamamıştır, memleket hasretiyle yanıp tutuşmaktadır.
d) Arap aşiretleri arasındaki yağmalamalardan kurtulan dört bedevinin yanına sığındığı yardımsever bir Türk.
e) Küçük yaşta memleketinden ayrı düşmüş, çok iyi araba kullanan, bilgili, kültürlü ve görmüş geçirmiş birisidir.


Cevap Anahtarı :

1-D   2-E   3-C    4-B     5-D     6-A
7-B   8-E   9-C   10-B   11-D   12-E

Gurbet Hikayeleri (Refik Halid Karay) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili için tıklayınız...

About