Cesur Yeni Dünya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Cesur Yeni Dünya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Kasım 2019 Salı

Cesur Yeni Dünya (Aldous Huxley) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Cesur Yeni Dünya

Kitabın Yazarı : Aldous Huxley

Kitap Hakkında Bilgi :

"Cesur Yeni Dünya" bizi "Ford'dan sonra 632 yılına" götürür. Bu dünyanın cesur insanları kapısında "Cemaat, Özdeşlik, İstikrar" yazan Londra Merkez Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi'nde üretilirler. Kadınların döllenmesi yasak ve ayıp olduğu için, "annelik' ve 'babalık' pornografik birer kavram olarak görülür Toplumsal istikrarın temel güvencesi olan şartlandırma hipnopedya -uykuda eğitim- ile sağlanır. Hipnopedya sayesinde herkes mutludur; herkes çalışır ve herkes eğlenir. "Herkes herkes içindir."

"Cesur Yeni Dünya"nın önemi yalnızca ardılları için bir standart oluşturması ve karamsar bir gelecek tasarımının güçlü betimlemesiyle değil, aynı zamanda 'birey yok edilse de süren macerasının' sağlam bir üslupta anlatılmasıyla da ilgili. Huxley, yapıtını ütopa geleneğinin kuru anlatımının dışına çıkarıp 'iyi edebiyat' kategorisine yükseltiyor.

Kitabın Özeti :

Aldous Huxley’in distopyası 2500’lü yıllarda hüküm süren baskıcı bir devlet ve mağdur edilen kitleler anlatılır. Tarih olarak F.S 632 yılında geçiyor. F.S: Ford Sonrası anlamına gelmektedir. Burada bahsi geçen Ford, T modeli ve seri üretimi bulmasıyla ünlü Henry Ford’tur. Ford adeta ilahlaştırılmış ve tanrı gibi görülmüştür. Ford’umuz kelimesi Our Lord a gönderme niteliğinde kullanan yazar dünyayı 2 temel karakter üzerinden bireylerin çatışmaları şeklinde anlatmaya çalışan bir yöntem izlemiştir. Henry Ford’a atıfla, Fordizm adlı bir düşünce ile toplumda seri üretim başlamıştır. Maddi varlık diğer tüm değerlerden üstün tutulmuş, insanların nesnelerden farkı kalmamıştır.

Aile ve ebeveynlik kavramlarının olmadığı bu ütopyada anne ve baba terimleri müstehcen ve yüz kızartıcı bir şey olarak görülmektedir. Çiftleşme olarak doğum barbarca görülmektedir. Bu nedenle “Londra Merkez Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi” de döllenme şeklinde bebekler dünyaya getiriliyor. Daha doğmadan kaderleri belli olan bu bebekler sınıflara ayrılıyor. Epsilon, Gama, Delta, Alfa gibi isimleri olan sınıflara göre karakter ve kişilik özellikleri daha doğmadan belirleniyor. Örneğin bazı bebekler tropik bölgelerde yaşayacak, bazıları klora ve kurşuna dayanıklı kimya işçileri olacak bazıları ise duyusal film üreticileri olacaklardır. Buradaki amaçsa şöyle tanımlanıyor; “Tüm şartlandırılmaların amacı budur: insanlara kaçınılmaz yazgılarını sevdirmek.” Çok katı kast sisteminin geçerli olduğu bu yeni dünya sisteminde sınıflara göre giyim, düşünce, istekler bile farklı olmak zorunda. Örneğin epsilon alt sınıf olsa bile onlara uykularında bir epsilon oldukları için mutlu olmaları öğütleniyor.

Yeni Dünya Sistemindeki en önemli noktalardan biri ise “Hipnopedya” yani uykuda öğrenme. Bebeklere uykularında birçok şey öğretiliyor. Sınıflarının özellikleri, tüketimin önemliliği – bir şey eski veya yıpranmışsa ona yama yapma at ve yenisini al- böylece tüketim özendiriliyor. Ayrıca “Herkes herkes içindir” ve “Herkes mutludur.” Bu gibi şeyler uykuda saatlerce öğretiliyor ve bebeklerin bilincine yerleşiyor.

Roman, Avrupa sanayi devrimini pekiştiren 9 Yıl Savaşları gibi gelecekteki bir 9 yıl savaşı sonra ki büyük Ekonomik Sıkıntı dan sonra kurulan Cesur Yeni Dünya nın kurulması ile başlar. Bu dünyanın sloganı Cemaat, Özdeşlik, İstikrar dır. Yönetenler bu üç ilkenin sürekliliğini sağlamak için bilimsel yöntemlerle, kişisel nihai, gerçekten devrimci devrimi yürütmek azmindedir. Ve gelecekteki en önemli projeleri üzerinde çalışmaktadırlar. Bu önemli proje mutluluk sorunu adını verdikleri insanlara kölelikleri sevdirme projesidir.

Kitap Kuluçkalama ve Şartlandırma merkezi müdürünün çocuklara verdiği eğitim sahneleri ile başlar. Müdür öğrencilere toplumsal istikrar için gerekli nüfusun sabit tutulması ve amaca hizmet etmekten zevk alacak bireylerin üretilmesi konusunda dersler vermektedir.

Böylesi bir üretim için üretim bantları kurulmuştur. İnsanlar şişe içinde vücut dışı döllenmeyle seri bantta üretilmektedir. Edebiyat ve sanat Teknoloji ve sürekli mutluluk gayesi ile unutturulmuştur. Shakespeare, Dante gibi yazarların yasaklanma nedeni insanların eskilerden hoşlanmasını engellemektir. Bu toplum yeniye ve tüketime dayalı bir toplumdur.

Her insanın üretimi için iki yüz altmış yedi gün gerekmektedir. Bu sürenin sonunda entelektüel zekaya sahip Alfalar, salt fiziksel güç sağlamak için üretilen en altı sınıf Epsilonlar ve bunların arasında bulunan Beta, Gama, Delta- tip insan modelleri üretilmektedir.

Bu bireylerin istendiği gibi olması için üretim bandı üzerinde ilaç,ısı,basınc gibi etkiler uygulanmaktadır. Kişilerin psikolojik şartlandırmaları ise Hipnopedya adını verdikleri uykuda eğitim ile yapılmaktadır. Örneğin 12 yıl boyunca her gece 150 kez kulaklarına bu amaca uygun sesler yollanmaktadır. Bu sesler ile istenilen türde gelişimler sağlanmakta bireyler bu üretim bantlarında ve sonrasında amaca uygun olarak üretilmektedir. Hipnopedya sayesinde herkes mutludur; herkes çalışır ve herkes eğlenir. “Herkes herkes içindir.”

Bu aşamalardan gecen alfa, beta, epsilon gama ve delta ihsanların hepsi üretildikleri, entelektüel, aptal çalışkan, hamal vb tipli insanların hepsi kendilerinden ve statülerinden memnun olarak yaşamakta diğer sınıflar ile aralarında olan yaşamsal ve sınıfsal farklılıkları dert etmemektedirler. Alfa çocukları gri giyer, çünkü korkulacak kadar zekidirler. Gamalar aptaldırlar hep yeşil giyerler. Delta çocuklar da haki giyer. Epsilonlar okuyup yazamayacak kadar aptaldır. Üstelik siyah giyerler.

Böylece her insan mutludur. Sistemin diğer ve önemli bir uygulaması ise tamirden ziyade at kurtul, işlevdir. Bu sistemin mantığı sistemin canlı kalması ve gerekli olan tüketimi sürekli kılmak için Atıp kur-tutmak, onarmaktan iyidir. Yama artarsa refah düşer tarzı şeklindedir.

Cesur Yeni Dünya da birey yok, toplum vardır. Kişilerin yalnız kalması sakıncalı görülmektedir çünkü yalnız kalan bireyler düşünmeye başlayacaktır. Bu ise en son istenen şeydir. Kişilerin yalnız kalmalarını engellemek için insanlar duygusal film, engelli golf gibi aktivitelere yönlendirilmektedirler. . Yalnız kaldıklarında ise soma adı verilen zararsız uyuşturucular verilmektedir. Ve böylece bireyler aldıkları doza göre 8-10-saat boyunca zihinsel tatile çıkar. Örneğin, iş yerinde bir soma yutabilir ve bir haftalık Hawai tatiline çıkabilmektedir.

Bununla beraber anne, baba, aile gibi kavramlar müstehcen kabul edilir. Âşık olmak, elde edememek gibi şeyler de komiktir. Herkes, herkese aittir. Böylece ortaya çıkabilecek yoğun hisler ve duygular ortadan kaldırılmış olur. Bunu dünya denetçiler-inden Mustafa Mond şu sözleriyle açıklar. Kişilerin duyguları gereksiz ve toplum için tehlikelidir. Bu yüzden onları duygu yükünden arındırdık.
Dünya devletinin dışında yaşamasına izin verilen tek tür Vahşi Ayrı bölgelerinde yaşayan insanlardır. Vahşiler eski ve sapkın adetleri sürdürmektedir: Evlenmek, çocuk doğurmak, sevişmek ve yaşlanarak ölmek kavramlarını yaşamaya devam etmektedirler. Ford’un ülkesinde “anne” kelimesi pornografik bir anlam taşımaktadır. “Doğurmak” kavramı üretilip şartlandırılmış her birey düzeninin temeline dinamit koymak olarak algılanmaktadır.

Gençlik önemli bir unsurdur. Modern insanların yaşlanması gibi bir durum söz konusu değildir. Bunu yapay salgılar ve aşılar ile sağlarlar. 60 larına kadar çok zinde yaşayan bireyler birden ölüverir. Bunun sebebi, yaşlanıp fiziksel güçten düşen bireyin toplumdaki üretim ve tüketim için bir faydası olmamasıdır.

Yaşları ilerledikçe insanların dine yönelmesinin bir nedeni de ölüm ve ölüm-den sonraki şeylerin korkusudur. Sözüyle de görebiliyoruz. Bu yüzden kişiler çocukluklarından itibaren haftada 3 gün ölecek hastalar hastanesi ne götürülür ve bireylerin gözünde ölümü diğer gelişim süreçleri gibi sıradan bir süreç olarak görmeleri sağlanır. Ölümden sonra ise toplumsal fayda sağlamak için kurulan tesislerde yakılan insanların potasyumları kullanılmak üzere tutulur.

Şartlandırma Merkez’inde görevli olan Bernard Marx, ayrı bir bölgedeki John adlı bir vahşiyi Londra’ya getirmeye karar verir. John ülkede coşkuyla karşılanır fakat bu yenidünya konusunda hayal kırıklığına uğrar ve buradaki yaşam biçimine ayak uyduramaz.

John, Dünya Devleti’nin insanlarının özgür olmadıklarını” düşünür ve onlara karşı çıkar. Ama John kısa sürede kaçamk zorunda kalır.

Kitabın Kahramanları, Kişileri :

Bernard Marx : Bernard Marx, Cesur Yeni Dünya’da Kuluçkalama ve Şartlandırma Merkezi’nde beta sınıfına ait bir uzmandır. Şişe içinde üretimi yapılırken kanına yanlışlıkla alkol karıştırıldığı için Alfa sınıfına ait olması gerekirken beta sınıfına dâhil edilmiş bir karakterdir. Yaşadığı ortamla ve değer yargılarıyla çatışma içinde olan Bernard, toplum tarafından farklı bulunan, birey olduğunun bilincinde olan ve diğer insanlarla olan bu farkını bildiğinden kendini yalnız, depresif hissetmekte ve kendini anlayacak birini aramaktadır. Lenina isimli karaktere ilgi duymaktadır. Diğer karakterlerden farklıolarak içinde yaşamak zorunda olduğu sistemi sorgulayan Bernard, sistemde herkesin herkese ait olma fikrini benimsememektedir.

Lenina Crowne : Genç, güzel ve çekici bir Alfa olarak üretilmiştir. Ford’un sağladığı olanaklar yüzünden ona şükran duymaktadır. Erkekler nezdinde popüler olması Lenina’nın hoşuna gitmektedir. Bernard ile Lenina ‘Vahşi Ayrı Dünya’ adı verilen bir yere gider. İlkel yaşamın hala sürmekte olduğunu, insanların hala evlendiklerini ve doğal yöntemlerle çocuk doğurabildiklerini ve insan gibi öldüklerini görürler.

Mustapha Mond : Mustapha Mond, Yeni Dünya’nın önde gelen on denetçisinden biri ve otoritenin temsilcidir. Eski bir bilim adamı olan Mond, katıksız bilimle uğraşma alternatifini reddederek yönetici olmuştur. Mond, tarihin silinmesi, duyguların gereksizliği, bilimin sadece öngörülen düzeyde kullanılması gerektiğini düşünen bir karakter olarak, istikrarı bilime tercih etmektedir. Ülkesini modernize eden ve devrim niteliğinde politikalar güden Mustafa Kemal Atatürk ve yenilikçi İngiliz sanayicisi Alfred Mond’dan esinlenilmiştir.

Linda : John’un biyolojik annesidir. Gençliğini Cesur Yeni Dünya’da dölleme bölümünde çalışarak geçiren Linda, hayatını ayrık vahşi bölgedesürdürmektedir. Farklı olduğu için o da yerliler arasında John gibi kabul görmemektedir.

John (Vahşi) : Cesur Yeni Dünya düzeninin dışında ‘vahşi ayrı dünya’ olarak adlandırılan bir bölgede yerliler arasında büyümüş, ancak annesinin modern dünyadan gelen biri olduğu için onlar tarafından kabul görmemiş bir karakter olarak betimlenmiştir. Annesi Linda, Vahşi Ayrı Dünya’da kaldıkları süre boyunca John’a okuma ve yazma öğretmiş ve John annesinin eşyaları arasında bulduğu Shakespeare derlemesinden etkilerek yazarın bütün oyunlarını ezberlemiştir. Bernard’ın onu ve annesini Cesur Yeni Dünya’ya dünyaya getirmesinden sonrabu sistemi tanıyarak günden güne daha büyük bir nefret beslemeye başlamıştır. Annesinin ölümünden delta gibi düşük zekâlı, sadece çalışmaya ve soma almaya şartlanmış kişilere bile bu sistemin yanlışlığını anlatmaya çalışmıştır. Lenina’ya âşık ve onun için her şeyi yapmaya hazır olan ancak Lenina’nın bunu anlayamamasından dolayı büyük bir çaresizlik duyan John’un, bu çaresizliği zamanla nefrete dönüşmüştür.

Kitaptaki Kişilerin Sembolik Karşılıkları :


Bernard Marx : George Bernard Shaw ve Karl Marx
Lenina Crowne : Vladimir Lenin
Fanny Crowne : Fanny Kaplan
Polly Trotsky : Lev Troçki
Benito Hoover : Benito Mussolini, Herbert Hoover
Helmholtz Watson : Hermann von Helmholtz, John B. Watson
Darwin Bonaparte : Napoleon Bonaparte, Charles Darwin
Herbert Bakunin : Herbert Spencer, Mikhail Bakunin
Mustapha Mond : Mustafa Kemal Atatürk, Sir Alfred Mond
Primo Mellon : Miguel Primo de Rivera, Andrew Mellon
Sarojini Engels : Friedrich Engels, Sarojini Naidu
Fifi Bradlaugh : Charles Bradlaugh
Joanna Diesel : Rudolf Diesel
Jean-Jacques Habibullah : Jean-Jacques Rousseau, Habibullah Khan