Grigoriy PETROV etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Haziran 2019 Pazar

thumbnail

Beyaz Zambaklar Ülkesinde (Grigoriy PETROV) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. “Suomi”nin anlamı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ateşler Ülkesi
B) Yiğitler Meydanı
C) Bataklıklar Ülkesi
D) Örümcekler Diyarı
E) Sumo Güreşçileri

2. Kitap hangi ülkenin geri kalmışlıktan kurtuluşunu anlatmaktadır?

A) Rusya
B) Avustralya
C) İsveç
D) Finlandiya
E) İtalya

3. "Milletlerin tarihini şahıslar şekillendirir" görüşünü savunan kimdir?

A) Carlyle
B) Bismark
C) Napolyon
D) Martin luther
E) Lev tolstoy

4. Genç beyinlerin körelmesine neden olan unsur kitaba göre aşağıdakilerden
hangisidir?


A) Sigara
B) Kavga
C) Futbol
D) Uyuşturucu
E) Tiyatro

5. Luka MAKDONALD nasıl bir ailenin çocuğudur?

A) Dinine çok bağlı bir ailenin
B) Koyu aristokrat bir ailenin
C) Hekimlik duygusu ağır basan bir ailenin
D) Çok milliyetçi bir ailenin
E) Finlandiya’nın en zengin ailesinin

6. “Aydınlar halkın ......... konumundadır?”
boşluğa kitaba göre aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?


A) kalbi
B) eli
C) vücudu
D) beyni
E) gözü

7. Aşağıdakilerden hangisi ‘tarihten ibret almak’ bölümünde örnek verilen devletlerden değildir?

A) Avusturya İmparatorluğu
B) Wilhelmler
C) Bizans
D) Bismarklar
E) Osmanlı Devleti

8. Beyaz zambaklar ülkesi hangi ülkelerin himayesi altında kalmıştır?

A) Fransa ve İngiltere
B) Portekiz ve İsveç
C) Rusya ve İsveç
D) Rusya ve Bulgaristan
E) Çek Cumhuriyeti ve İtalya

9. Fin milletinde ilk gelişim nereden başlamıştır?

A) Okullardan
B) Köylülerden
C) Tarladan
D) Yöneticilerden
E) Kışladan

10. (J)Yarvinen ve arkadaşları aşağıdakilerden hangisini örnek almışlardır?

A) Snelman
B) Robinson Crusoe
C) Prens Edward
D) George Petrov
E) Cervantes

11. Snelman ‘ ın çıkarmış olduğu gazetenin adı ............. dır.
Boşluğa aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?


A) Saimo
B) Saima
C) Salman
D) Seima
E) Saymo

12. Reçel ve tatlı kralı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Karokep
B) Thomas Gulbe
C) Yukko
D) (J)Yarvinen
E) Snelman

13. ....................... Fin Meclisi’ni toplayarak “Rus idaresini mi, yoksa İsveç idaresini mi istersiniz?” diye sordu.
Boşluğa aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?


A) Snelman
B) Gregory Petrov
C) (J)Yarvinen
D) 1. Aleksandr
E) Papaz IV. Lui

14. Finler kitapta aşağıdakilerden hangisi ile adlandırılmıştır?


A) Sabırlı Hıristiyanlar
B) Savaşçı Hıristiyanlar
C) Azimli Hıristiyanlar
D) Barışçı Hıristiyanlar
D) Tembel Hıristiyanlar

15. Beyaz zambaklar ülkesinde adlı kitap Bulgaristan`da hangi adla bilinmektedir?

A) Beyaz kelebekler ülkesinde
B) Beyaz güller ülkesinde
C) Beyaz nilüferler ülkesinde
D) Beyaz laleler ülkesinde
E) Beyaz kurtlar ülkesinde

16. Rusya'nın Finlandiya'yı kendi sınırları içine almak istemesinin nedeni nedir?

A) Finlandiya'nın ekonomik durumunun iyi olması
B) Finlandiya'nın askeri stratejik konumu
C) Finlandiya'nın geniş sınırlara sahip olması
D) Finlandiya'nın verimli topraklara sahip olması
E) Finlandiya'nın kültür seviyesinin yüksek olması

17. Aşağıdakilerden hangisi Yarvinen’in gözlerini açan onun “Tatlılar Kralı” olmasını sağlayan ve bir konferansta tesadüfen dinlediği hikayedir?

A) Robin Hod
B) Guliver
C) Robinson Kruzo
D) Yedi Cüceler
E) Köroğlu Destanı

18. Yarvinen bankanın müdürüne gidip “Tatlılar Kralı olup Finlandiya’yı fethetmek istiyorum” diyerek planlarını ve fikirlerini anlattığında banka müdürünün cevabı aşağıdakilerden hangisi olmuştur?

A) Teşebbüs ediniz. Sizin gelecekteki krallığınız için bir miktar parayı riske atabiliriz
B) Teşebbüs etmeyiniz. Planlarınız ve fikirleriniz hayalden ibarettir
C) Bu plan ve fikirleri kim soktu kafanıza, hiçbir gerçekliği yok
D) Plan ve fikirleriniz çok güzel ancak bankamızda riske atacak paramız yok
E) Plan ve fikirleriniz çok güzel ancak biz de pay isteriz karınızdan

19. ‘Beyaz Zambaklar Ülkesi’ kitabında asıl üzerinde durulan şey aşağıdakilerden hangisidir?

A) İnsanlığın iyiye ulaştırılmasındaki aşamalar.
B) Kötülüklerin iyiye çevrilmesi ve elde edilen mutluluklar.
C) Azmin ne olursa olsun bir gün neticesinin alınacağı.
D) İnsanların yoksulluktan nasıl kurtulacağının reçetesi.
E) Bir milletin kenetlenip topyekün verdiği millet olma savaşı.

20. Finlandiya hangi ülkenin esaretinden kurtulup Rusya’nın egemenliğine geçmiştir?

A) Almanya
B) İsviçre
C) Norveç
D) Danimarka
E) İsveç

21. Finlandiya kaç yılından itibaren Rusya’nın egemenliğine girmiştir?

A) 1916
B) 1876
C) 1846
D) 1946
E) 1816

22. Helsinkfors’taki Millet Meclisinin açılması sebebiyle genel Fin kongresine davet edilen kişi kimdir?

A) Grıgory Petrov
B) 1. Aleksandır
C) Petro
D) Petrov
E) Snelman

23. “Snelman’a göre kanunsuzluğun en büyük temsilcisi, öğreticisi kimdir?

A) Memurlar
B) Halk
C) Valiler
D) Kaymakamlar
E) İşçiler

24. “Finlandiya her zaman Rusya ve İsveç tarafından işgal edilme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Güçlü ve kötü niyetli komşularımıza direnebilme için bizim küçük milletimizin onlardan daha yüksek uygarlığa ulaşması gerekiyor. Ancak o zaman korkmamamıza gerek kalmayacaktır.”
Yukarıdaki ifade aşağıdakilerden hangisine aittir?


A) Bojkov
B) Aleksandır
C) Snelman
D) Hellena
E) Yarvinen


Cevap Anahtarı :

1-C     2-D      3-E      4-C      5-B
6-D     7-C      8-C      9-E     10-B
11-B   12-D   13-D    14-D    15-C
16-B   17-C   18-A    19-E     20-E
21-E   22-E   23-A    24-C

Beyaz Zambaklar Ülkesinde (Grigoriy PETROV) Kitabının Özeti, Konusu ve Tahlili için tıklayınız...

30 Mart 2019 Cumartesi

thumbnail

Beyaz Zambaklar Ülkesinde (Grigoriy PETROV) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Beyaz Zambaklar Ülkesinde

Kitabın Yazarı : Grigoriy PETROV

Kitabın Özeti :
Finlandiya'nın tarihinin son aşaması Fin Kültürü'nün hayranlık uyandıran gelişimini ve düşünce gelişimini yakından incelemiş bir yazarın izlenimleridir. Bu izlenimlerin ağırlık merkezi, bir zamanlar bataklıklar diyarı olan Finlandiya'yı "Beyaz Zambaklar Ülkesi"ne dönüştüren kültürel ve sosyal çalışmaların anlatımıdır. Bu çalışmalar arasında Finli aydınlarla halk arasındaki sıcak ilişki ve yakınlaşmanın büyük yeri vardır.

a. Finlandiya'nın Tarihi;

Bugünkü Fin toprakları yüzlerce yıl Rusya ile İsveç arasında doğal bir kale hizmeti görmüştür. Bölgede geniş bataklıklar ve girilmesi zor ormanlar olduğundan ne Ruslar, ne de İsveçliler bu topraklardan ordularını ve ihtiyaç maddelerini geçirememişlerdir.
1808 yılından itibaren Finlandiya bir Rus eyaleti oldu. Bu durum 1. Dünya Savaşına kadar sürdü. Bu süreçte Finlandiya Çar 1. Aleksandr tarafından verilen imtiyazlar nedeniyle kendi içinde bağımsız oldu, yasalarını ve yönetimini kendisi belirleme hakkına kavuştu.

Finler, asırlar boyu kimi zaman İsveçlilerin, kimi zaman da Rusların egemenliğinde kalmışlardır. Bu süre zarfında savunma ve diplomasi alanında çaba içinde olmayıp, bütün güçleriyle milli bir Fin kültürü meydana getirmeye çalışmışlardır.

b. Finlandiya'nın Coğrafyası ve Sosyal Durumu ;

Avrupa'nın en kuzeyinde bulunan Finlandiya'nın sert iklimi vardır. Havası genellikle sislidir. İlkbaharda bile don görülür. Çoğu yerler sarp granit kayalarla kaplıdır. Kalan yerler ise oldukça çukur ve bataklıktır. Ülkede maden namına hemen hemen hiçbir şey yoktur. Tarım güçlükle yapılabilmektedir. Halkı da hiçbir zaman tam bağımsızlıklarını elde edememiştir. Kimi zaman bir komşusunun, kimi zaman da diğer komşusunun yönetimi altında bulunmuştur.

Finler kendilerine "Suomi" derler ve çok sevdikleri ülkelerini "Suomi" diye tanımlarlar ki bu "Bataklık arazi" anlamına gelmektedir. Finlerin sahip oldukları büyük kültür ve medeniyet, halkın bizzat kendi çabasının ürünüdür. Finlandiya'da hiç kimse içki içmez. 1907 yılında çıkarılan bir yasayla insana sarhoşluk veren her türlü içkinin satılması yasaklanmıştır.

c. Lider Halk arasındaki bağlantının incelenmesi;

Bu kitapta, bir milletin kamu kuruluşlarının, okullarının ve askeri kurumlarının birbiriyle işbirliği yaparak ülkeyi kalkındırmak ve yükseltmek için neler yaptıklarını açıkça göstermiş, özellikle Finlandiya'nın yükselmesi için bazı kişilerin gösterdikleri fedakarlık ve başarılardan söz edilmektedir. Bazı kahraman ruhların, Fin milletini nasıl kahraman millet haline getirdikleri anlatılmıştır.

Carlyl'a göre millet cansız bir kil tabakasından ibarettir. Eğer ona bir sanatçının eli değmeyecekse, sonsuza dek şekilsiz ve hareketsiz kalacaktır. Ama Cesar (Sezar), Napoleon, Büyük Petro, Sokrates ve Muhammed gibi bir sanatkar, bir büyük adam, bir önder, bir kahraman çıkıp da bu kili eline alacak olursa, ona istediği şekli verebilir.
Evet, büyük adam bir kahramandır, bir yıldırımdır. Ama halk kitlesi ne kil tabakası, ne de saman yığını değildir. O, yıldırımı meydana getiren milletin kendisidir. Ne zaman bulut kümesi, elektrik oluşturursa yıldırım da kendiliğinden oluşur. Eğer bulutlar elektrikle yüklü değilse, hiçbir zaman şimşek veya yıldırım oluşmaz, yalnızca bulut nemli bir buhar halinde kalır.

Milletler de böyledir. Eğer bir millet büyüklük ve kahramanlık özelliklerini taşıyorsa ondan yıldırımlar doğar, kahramanlar çıkar. Eğer halk kitlesi nemli bir buhar yığınından ibaretse, hiçbir güç ondan yıldırım çıkartamaz.

Ülkenin refah ve mutluluğunun ve toplumun onur ve şerefinin halkın iradesine bağlı olduğunu kanıtlayan çarpıcı bir örnek olması açısından küçük ve yoksul bir ülkeyi gösterebiliriz. Burası iki milyonluk bir nüfusa sahip olan Finlandiya'dır.

d. Kitapta incelenen sosyal olaylardan örnekler;

Bataklık ve ölüm vadisi, yoksulluk ve sefalet yuvası olan Finlandiya diye bilinen, yeryüzünün kuzeyinde, kışı uzun, toprakları verimsiz ve çorak bir ülkede; köy kooperatiflerinin, köy öğretmenlerinin, gönüllü doktorların gayret ve aydınlatmalarıyla, bugün nasıl mutluluklar ve güzellikler ülkesi olduğu görülür. 

Halk gücünün en küçük ortaklık ve belirtisinin aynı yıl içinde ne şekilde biri, yüze, bine, on bine, milyona çıkarttığını servetler ve mutluluklar fışkırttığını, demokrat bir millet ne demektir, topyekün bir millet nasıl yükselir, aydınların halka karşı rolü nedir, gerçek yurtseverlik nasıl olur? Halka gerçek hizmet nasıl yapılır? 

Bir avuç aydının kendilerini halka adayan fedakarlıklarıyla, bütün bir çalışma ve üstün gayretler sayesinde Fin ailesi gaflet uykusundan uyanmış ve büyük bir hızla ilerleme ve yükselmeye başlamıştır.

Bu kitapta; harap olmuş bir ülkeyi imar eden, yurdun gelişmesi ve yükselmesi için hiçbir sınıf farkı gözetmeden hep birlikte ve aynı amaçla çalışan; bataklıkları kurutan, sarı tenli, uçuk dudaklı, zayıf bilekli insanlarla çalışarak, bataklıklarını gül bahçelerine ve zümrüt ovalar haline; sarı tenli insanlarını tunç rengine, uçuk dudaklı çocuklarını yakut kızıllığına, zayıf bilekli çocuklarını demir bileklere dönüştüren bu çalışkan Finlerin milli şuurunun bu kadar olağanüstü ve benzersiz olduğu anlatılmakta.

Eserin en güzel bölümlerinden biri de, askeri kışlaların nasıl bir halk okulu olduğunu anlatan kısımlardır. Eski Finli Subayların eğitimi eksikti. Okuldan çıktıktan sonra hiç okumaya, araştırıp düşünmeye yönelmezler, hiçbir toplumsal ve ulusal idealleri yoktu. Yalnızca mağrurca kılıçlarını şakırdatmasını bilirler, şık üniformaları içinde sürekli para harcamaktan başka şey bilmezler, dans salonlarında dans etmekte üstlerine yoktu. Çoğu içki ve kumardan başını kaldırmazdı, Askerlere karşı sürekli kırıcı, kaba ve hatta zalimce davranırlardı, Askerler terhis olduktan sonra Vatan Ana, subaylara, generallere "Evlatlarımı nasıl yetiştirdiniz, sizin ellerinize teslim ettiğimiz yüzbinlerce civanıma ne öğrettiniz?" diye soracaktır.

Kışlayı bir halk okuluna dönüştürme, hatta üniversite haline getirme ideali, Öyle ki, her bir asker, kışlada yaşadığı günleri yaşamı boyunca sevgi ve övgüyle ansın; kışladan öğrendiklerini hayatında başarıyla uygulayarak gurur duyması düşüncesinden hareketle; halk; bereket versin, onu kışla ıslah etti, o eğitimini kışladan aldı, askerliği sırasında dürüst, atik, çalışkan ve kibar olmayı öğrendi..., desin ve bu sözler birer atasözü olsun.

Finlandiya, doğal zenginliklerinden yoksun, kıraç göllerle dolu bir ülke, bir zamanlar işgal altında, yabancı kamçısı altında inlemekteymiş. Bu ülke 60-70 yıl içinde akıllara durgunluk veren bir devrim yapmış, ileri ülkelerle yaptığı yarışta rekor kırmış. Bu ilerlemeyi de öyle büyük bilim adamları, güçlü liderleri olmadan yapmış, ama güçlü nesiller, büyük yurtseverler, çalışmayı seven yurttaşlar, inançları granit gibi sağlam bir toplum lurulmuştur. Ülkenin yetiştirdiği bu insanlar, isimsiz kahramanlar, yer altında çalışan işçiler, halkın aydınlanması için çalışan kültür savaşçılarıdır. Yalnızca yurtlarını ve halklarını düşünmüşler ve bu uğurda her şeylerini feda etmekten çekinmemişlerdir.
Finler uzun yıllar milli kültürlerinin gelişmesi ve ilerlemesi için çalışmışlar ve bugün birçok Avrupa ülkesinden daha yüksek bir uygarlık derecesine ulaşmışlardır. Artık büyük ve küçük komşularının saldırısıyla, özgürlük ve bağımsızlıklarını kaybetme tehlikesinden kurtulmuşlardır.

About