Necip Fazıl Kısakürek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Necip Fazıl Kısakürek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Nisan 2020 Pazar

12. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Notları - Cumhuriyet Dönemi Sanatçıları 1, Atilla İlhan, Faruk Nafiz Çamlıbel, Necip Fazıl Kısakürek

CUMHURİYET DÖNEMİ SANATÇILARI

1- FARUK NAFIZ ÇAMLIBEL (1898 - 1973)

* Cumhuriyet dönemi şairlerimizdendir.
* Şiir yaşamına aruzla şiir yazarak başlayan Çamlıbel, daha sonra Beş Hececiler şiir grubunda yer aldı.
* “Sanat” adlı şiiri memleketçi şiirin ilk örneği sayılır.
* Eserlerinde Anadolu, Anadolu’nun halkı, yoksulluğu, kültürü gözlemci bir tavır içinde anlatılmıştır.
* Ünlü “Han Duvarları” şiiri Çamlıbel’in Anadolu’ya yönelişini anlatır. Şair bu yapıtta Anadolu’nun folklorik dokusunu incelemiş ve yansıtmıştır.
* “Dinle Neyden” adlı yapıtında Beş Hececilerin eğilimlerini anlatır.

Yapıtları:
Şiir:
* Han Duvarları
* Dinle Neyden
* Gönülden Gönüle
* Çoban Çeşmesi
* Bir Ömür Böyle Geçti
* Akıncı Türküleri
Oyun:
* Canavar
* Akın
* Yayla Kartalı
Roman:
* Yıldız Yağmuru

2- AHMET KUTSİ TECER (1901 - 1967)

“Orda bir köy var uzakta
O köy bizim köyümüzdür
Gitmesek de görmesek de
O köy bizim köyümüzdür.”

* Kendisi felsefecidir  ama edebiyat öğretmenliği yapmıştır.
* Halk kültürünün öğelerini, türkü, masal... derledi. Âşık Veysel’i Türkiye’ye tanıttı.
* Halk kültürüne geniş yer vermiştir. “Köşe Başı” Adlı yapıtını ortaoyunu tekniklerinden faydalanarak yazmıştır. “Koçyiğit Köroğlu” yapıtı bir tür folklor araştırması niteliği taşır.
* Hece ölçüsüyle şiir yazma geleneğinin içinde yeni biçimler arayan bir şairdir. 5 Hececiler gurubuna katılmadan aynı dönemde hece ile şiirler yazmıştır.
* Şiirinde halk yazını öğeleriyle batı tekniklerini birleştirme çabası görülür.
* Duygusal yönü ağır basan memleket şiirlerini içtenlikle ve ince bir söyleyiş güzelliği ile yazmıştır.
* Dergâh, Varlık, Oluş dergilerinde yazılar yazmıştır.

Yapıtları:
Şiir:
* Şiirler
Oyunları:
* Köşe Başı,
* Bir Pazar Günü,
* Satılık Ev
* Koçyiğit Köroğlu (Manzum Piyes)

3- NECİP FAZIL KISAKÜREK (1905 - 1983)

* Gençlik yıllarında yazdığı şiirlerde ülke şiirinin konu arayışı gözümüze çarpar.
* Daha sonra bunalım çizgisine yükseldiği anlaşılan bireysel sıkıntı ve patlamalarını anlatır. Bireysel ruh hallerinin, kendisi içinde dışa açılmaları olarak nitelendirilebilecek şiirler yazmıştır. Bu dönemde işlediği en belirgin tema ölüm temasıdır.
* Şiirinin ilerleyen dönemlerinde gizemcilik (mitsizim) ön plana çıkar.
* Din ve tasavvuf konuları ile de ilgilenmiş, olgunluk döneminde verdiği eserlerinde bu kimliğini ortaya koymuştur.
* Tarih, medeniyet, batılılaşma, politika yazın konularını oluşturmaktadır.
* Şiirlerinde yalnızlık, sevgi, ayrılık, özlemdin, Allah sevgisi gibi temalar ağır basar.
* Şiirlerinde temiz ve berrak bir Türkçe kullanmıştır.

Yapıtları:
Şiirler:
* Kaldırımlar,
* Sonsuzluk Kervanı
* Ben ve Öteki
* Örümcek Ağı
* Çile.
Oyunları:
* Tohum ve Toprak
* Bir Adam Yaratmak
* Para
İnceleme:
* Namık Kemal
* Ulu Hakan İkinci Abdülhamit Han
Bütün Eserleri:
* Büyük Doğu

4- MEMDUH ŞEVKET ESENDAL (1883 - 1952)

* Öykücülüğü ile edebiyatımızda yer etmiştir.
* Öykü türünün, durum öyküsü (olaysız öykü) türünde eserler vermiştir. Bu öykü türünü geliştiren de Esendal’dır. (Olay öyküsüne Çehov Tarzı Öyküler denir.)
* Öykülerinde insanlar günlük yaşamlarının olağan ilişkileri içinde çıkar karşımıza.
* Hangi sınıftan olursalar olsunlar bireylerin belirgin özellikleri, çarpıcı yanları öykünün havasına hâkimdir.
* Silik, sıradan insanları konu edinir. Kişileri tarafsız bir gözlemci olarak ele alır.
* Kahramanlarını kısa cümlelerle tanıtır. Betimlemeleri pek kullanmaz.
* Konuları: Acıma, sevgi, yozlaşma, yönetici ve aydınların halk sorunlarına bakışı, aile, evlilik gibi konuları işlemiştir.
* Dili: Ayrıntılardan temizlenmiş, arı bir dil. Zaman zaman okurla sohbet edermiş gibi araya girer.

Yapıtları:
Roman:
* Ayaşlı ve Kiracıları
Öyküleri:
* Otlakçı
* Mendil Altında
* Ev Ona Yakıştı

5- REŞAT NURİ GÜNTEKİN (1889 - 1956)

* Babası doktor olduğundan Anadolu’nun çeşitli kasabalarında büyümüştür. Bu nedenle Anadolu’yu yapıtlarında başarıyla anlatmıştır. Bir dekor olarak kullanmıştır.
* Kahramanlarını çevresiyle birlikte başarılı bir gözlemle verir. Kahramanlarını içinde bulundukları çevreyle olgunlaştırır. Kahramanlarından birçoğu gerçek kişilerdir. Tanıdığı, gözlemlediği kişilerdir anlattıkları. Memurların yaşamları ve
yaşadıkları da işlediği diğer kahramanlardır. Bu kahramanları realist bir şekilde
anlatmıştır.
* Yapıtlarının bir bölümünde Cumhuriyet rejiminin getirdiği idealleri işlemiştir.
* Onun yapıtlarında Anadolu halkı, halkın değer yargıları, cahilliği, eğitim anlayışı ile olması gereken Cumhuriyet rejiminin laik, çağdaş eğitim anlayışı bakışıyla eleştirel ve eğitimci bir bakış açısıyla işlenmiştir.
* Nesil çatışmaları, doğu - batı ikileminde kimlik bunalımı arayan İstanbul halkı işlediği diğer konulardandır.
* Dili akıcıdır. İnsanları doğal halleriyle konuşma dilini kullanarak vermiştir.

* Roman kurgusu sağlamdır.

Yapıtları:
Öyküleri:
* Tanrı Misafiri
* Sönmüş Yıldızlar
Romanları:
* Çalıkuşu
* Damga
* Dudaktan Kalbe
* Akşam Güneşi
* Yeşil Gece
* Yaprak Dökümü
* Miskinler Tekkesi
* Kan Davası
* Kızılcık Dalları
* Değirmen
Anı:
* Anadolu Notları
Oyun:
* Hülleci

6- ZEKİ ÖMER DEFNE (1903 - 1992)

* Kendine özgü şiir anlayışı ile halk şiiri arasında bir köprü kurar.
* Halk şiiri ve halk söyleyişinden etkilenir.
* Günlük olaylardan uzak bir dünyanın güzelliklerini anlatır.
* Bazı illerimize güzellemeler yazmıştır.
* Halk şiirinde yer alan motifleri kullanmıştır.

Yapıtları:
* Denizden Çalınmış Ülke (1971)
* Sessiz Nehir (1985)
* Kardelenler (1988)

7- AHMET MUHİP DIRANAS (1909 - 1980)

* Sembolizm etkisinde kalmıştır.
* Şiirlerinde biçim ve uyum önemli iki ilkedir. Bu nedenle ölçüye ve uyağa
önem vermiştir.
* Oyunlarında düşle gerçeği, bugünle geçmişi birlikte almıştır.
* Toplumsal konulardan, günün sorunlarından çok, duyguların sonsuzluğuna yönelmiştir.
* Fahriye Abla ve Seranad en ünlü şiirleridir.

Yapıtları:
Şiir:
* Şiirler
Yazılar:
* O Böyle İstemezdi.
Oyunları:
* Gölgeler
* Çıkmaz Oyun

8- ORHAN VELİ KANIK (1914 - 1950)

* Arkadaşları Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile birlikte Garip Akımını başlatır.
* Ona göre “Her şey şiirin konusu olabilir.”
* Gündelik yaşamı. Doğal bir anlatımla, esprili bir dille anlatmıştır.

Yapıtları:
Şiirleri:
* Garip
* Vazgeçemediğim
* Yenisi
* Karşı
* Bütün Şiirleri
Düz Yazıları - Çevirileri:
* La Fontaine’nin masallarını nazım türünde çevirdi.
* Nasreddin Hoca fıkralarından bazılarını nazma çevirmiştir.
* Bütün Yazıları 1,2
* Çeviri şiirler

9- BEHÇET NECATİGİL (1916 - 1979)

* Şiirini açık ve anlaşılır yazmaya özen göstermiştir.
* Kendisine özgü bir şiir dili kullanmıştır.
* Zengin bir sözcük hazinesi vardır.
* Divan edebiyatının ve halk edebiyatının yöntemlerini çok iyi tanıdığı için bu edebiyatlardan da yararlanmıştır.
* Yapıtlarında büyük kent insanının kaygılarını, sevgi, aşk, yalnızlık gibi lirik konuları işlemiştir. Toplum ve toplumun yaşadığı sorunlar onun şiirinde ifade bulmuştur. Ayrıca sıradan bir insanın duygularını, yaşamını şiirinde anlatmıştır.
* Batı dillerinden dilimize birçok yapıt çevirmiştir.

Yapıtları:
Şiirleri:
* Kapalı Çarşı
* Evler
* Eski Toprak
* Arada
* Kareler
* Aklar
* İki Başına Yürümek
Tiyatro:
* Yıldızlara Bakmak
* Gece Aşevi
* Üç Turnalar
İnceleme:
* Küçük Mitoloji Sözlüğü
* Edebiyatımızda Eserler sözlüğü
* Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü

10- ATTİLÂ İLHAN (1925 - 2005)

* Mavi Dergisinde yazdığı şiirlerle II. Yeni şiirinin toplumla ilgilenmeyen bazı şairlerinin bu yanına karşı çıktı.
* Şiirin gösterişli imgelerden oluşamayacağını belirtti.
* II. Yeni şiirini toplumcu gerçekçi olmamakla suçladı. Anlaşılmaz imgelerle şiir yazmalarını eleştirdi.
* İlhan’ın şiirleri liriktir.
* Şiirlerinde derin bir hayal örgüsü vardır.
* Şiirlerinde toplumsal olaylar destansı bir nitelikte işlenir.
* Kişisel ve toplumsal ana duyguları imge zenginliği içinde ve değişik müzikler yaratarak verir.
* Şiirlerinde barış, özgürlük, adalet, halkçılık, insan sevgisi, gelecek umudu gibi toplumsak konuları işlediği gibi; bunalım, yalnızlık, aşk, umutsuzluk, ölüm... gibi bireysel konuları da işlemiştir.
* İlk şiirlerinde Divan edebiyatının ve halk edebiyatının ses ve biçim özelliklerinden yararlandığı görülür.

Yapıtları:
Şiirleri:
* Duvar
* Sisler Bulvarı
* Yağmur Kaçağı
* Ben Sana Mecburum
* Belâ Çiçeği
* Yasak Sevişmek
* Böyle Bir Sevmek
* Elde Var Hüzün
* Korkunun Krallığı
Romanları:
* Sokaktaki Adam
* Kurtlar Sofrası
* Bıçağın Ucu
* Sırtlan Payı
* Yaraya Tuz Basmak
* Fena Halde Leman
* Dersaadette Sabah Ezanları
* Karanlıkta Biz
Gezi:
* Abbas Yolcu
* Batı’nın Deli Gömleği
Deneme ve Anı:
* Hangi Batı
* Hangi Atatürk
* İkinci Yeni Savaşı
* Sağım Solum Sobe
* Hangi Edebiyat
* Hangi Küreselleşme
* Aydınlar Savaşı
* Hangi Laiklik
* Ulusal Kültür Savaşı
Senaryoları:
* Kartallar Yüksek Uçar
* Yarın Artık Bugündür
* Yıldızlar Gece Büyür

1 Eylül 2019 Pazar

Çöle İnen Nur (Necip Fazıl Kısakürek) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili



Kitabın Adı : Çöle İnen Nur

Kitabın Yazarı : Necip Fazıl Kısakürek

Arka Kapak Yazısı :

İzin ver; onu bir kere de ben anlatayım! İzin ver; herkesin boyuna göre açıldığı bu ufuksuz denizde sana yaklaşabilmek değil, fakat kıyılardan, gerilerden yani kendimden uzaklaşabilmak manasına bir kere de ben gücümü deneyeyim! Öyle ki, sahili kaybetsem, artık gerilere dönemesem ve sende boğulsam, işte o zaman aradığım hayatın eşiğine ayak basmış olurum.

Kitap Hakkında Bilgi :

Çöle İnen Nur kitabı Necip Fazıl Kısakürek’in Hz. Muhammed’in hayatına dair eseridir.

Özellikle genç aydınlara hitap edecek seviyede dinî yayınların bulunmadığı 1950 öncesinde Necip Fazıl’in İslâmî konu­larda önemli çalışmaları olmuştur. Hayatının son yıllarına kadar devam eden bu çalışmaların her biri ilmihal, siyer, hadis, tasavvuf, evliya menâkıbı. İslâm tarihi, nat, silsilename gibi Türk-İslâm geleneğinde yüzyıllardan beri süregelen tür ve biçimleri daha edebî bir üslûpla ve yeni terkiplerle deneme mahiyetindedir. Çöle İnen Nur, Necip Fazıl’ın si­yer geleneği etrafında kaleme aldığı bir eserdir.

Tefrika edilmesi, baskı düzeni ve üze­rinde yaptığı değişikliklerden dolayı Ne­cip Fazıl’ın eserlerinin çoğu gibi karı­şıklık gösteren Çöle İnen Nur, ilk defa Büyük Doğu dergisinde yayımlanmaya başlanırsa da der­ginin kapatılmasıyla yayıma ara verilir. Büyük Doğu yeniden çıkınca yazarın konuya hayatî çapta değer verdiği be­lirtilerek okuyucunun beklemesi istenir. Bu serinin sonuna doğru tefrikaya yeniden başlanır. Eserin en uzun süreli yayımı, derginin 1949-1951 yılları arasında çıkan III ve IV. se­rilerinde seksen beş tefrika sayısına ka­dar ulaşan neşri olur. Tefrika edilen bö­lümler eserin tamamının ancak dörtte biri kadardır. Bu tefrikasında eser Abdülhakim Arvâsi’ye ithaf edilir ve kitap halindeki baskılarında da aynı ithaf de­vam eder. Büyük Doğu’nun IX. serisin­de (1959) “O Ki O Yüzden Varız” başlığı ile yeniden yirmi üç sayı daha devam edecek tefrikasına başlanır.

Eserin kitap haline gelmesinde de ay­nı karışıklık vardır. 1961’de O Ki O Yüz­den Varız, 1969’da Çöle İnen Nur adlarıyla yayım­lanır. Gerek tefrikalarında gerekse ya­zarının ölümüne kadar yapılmış değişik baskılarında, bölümlerinin terkiplerinde, ifadelerde zaman zaman değişiklik­ler görülmektedir. O Ki O Yüzden Va­rız, her biri ara başlıkları da ihtiva eden altmış üç fasıldan kurulmuşken aynı ha­cimdeki metin Çöle İnen Nur’un ilk baskısında doksan dokuz, sonrakilerde doksan iki fasıl olarak tertip edilmiştir.

Çöle İnen Nur, Hz. Peygamber’in ha­yatını tarihi bir biyografi olarak değil genellikle İslâmî gelenek ve kaynaklardan gelen bilgiler edebî bir üslûpla geliştirilerek vücut bulmuş bir eserdir. Müelli­fin pek çok eserinde olduğu gibi bunda da ne metin içinde ne de dipnotu veya bibliyografya yoluyla kaynak gösteril­miştir. 1969 ve 1975 baskılarına ilâve edilen iki kısa “Takdimin ardından “İt­hafa yer verilir. Daha sonra da “Bu Eser” başlıklı yazıda eserini tefsir, hadis, siyer ve nakil olarak en emin kaynaklardan devşirerek kaleme aldığını belirten Ne­cip Fazıl, bunun bir ilim değil sanat ese­ri olduğunu, bundan dolayı kaynak gös­termek endişesinden uzak bulunduğunu beyan eder. Böylece eser bilgi vermek­ten çok inanan insanın Hz. Peygamber’e olan sevgisinde ruhen tatmin olmasını hedef almıştır.

Necip Fazıl Çöle İnen Nurda yer yer veciz, yoğun ve çarpıcı sıfatlarla zenginleşmiş bir şiir dili kullanmıştır. Özellikle diyaloglarda, kısa ve özlü vakaların ifadesinde, daha önce kaleme aldığı Hal­kadan Pırıltılar’m diline ve üslûbuna yaklaşmıştır. Eserine uzunca bir “Baş­langıçla giren yazar, temelini “Lev-la­ke…” hadîs-i kudsîsine dayandırdığı, ya­ratılmış bütün varlıklar adına peygam­beri minnetle övmeye başlar. Derin bir aşk, acz ve günah hissi, şefaat niyazı bu başlangıçta yer yer coşkun bir lirizme ulaşan cümlelerle ifade edilmiştir. Şu­bat 1992’de 11. baskısı yapılan eserin bütünü doksan iki fasılda şu temel konu­larda geliştirilmiştir: Hz. Peygamber’in nesebi, yaşadığı dönem ve coğrafya, do­ğumu, çocukluk devri, ticaret ve aile ha­yatı, ilk vahiy, ilk müminler, Mekke mücadeleleri, mi’rac, hicret, Medine hayatı, gazveler, Kabe’nin fethi, hayatından ve sünnetinden ibret levhaları, vefatı.

Necip Fazıl Kısakürek’in uzun bir na’t karakterinde olan Esselam-Mukaddes Hayattan Levhalar adlı kitabı da gerek yapı gerekse muhteva bakımından Çöle İnen Nur’un bir an­lamda şiirleştirilmiş şeklini hatıra getir­mektedir. Özellikle O Ki O Yüzden Va­rız ile Esselâm gerek fasıl-şiir sayısı, gerekse bu fasıl ve şiirlerden bazılarının ortak baş­lıkları bu benzerliği düşündürmektedir.

Diyanet İslam Ansiklopedisi

Kitabın Özeti :

Hz. Adem'den başlayan, İbrahim Peygamber'e kadar devam eden peygamberlik onunla son bulacaktır.

Abdülmuttalib Peygamberler Peygamber'inin büyük babası... ikinci evliliğini yapmıştır. Abdülmuttalib rüyasında arkasından gümüş zincirler fışkırmış; birinin ucu güneş doğduğu yerde, öbürünün ucu batıda... Dağılan zincirler bir ağacın orada düğümlenir. Dal dal şubelenip yaprak yaprak açmaya başlamıştır. Rüyayı tabir edenler; Abdülmuttalib soyundan birinin insanlığın kurtarıcısı olacağını söyler. İkinci evliliğinden olan Abdullah Allah Sevgilisinin babası, annesi ise Amine Hatun... Amine Hatun Allah Sevgilisine hamile. Babası ise ticarete gittiği yerde hastalığa yakalanıp vefat eder. Allah'ın Sevgilisi öksüz... Allah'ın Sevgilisi, Kainatın Efendisi doğmuştur. Nur Çocuğu sütten kesilir. Sütten kesilişi bile harika... Tekbir getirip, Allah'a hamd ediyor. Nur Çocuk beş altı yaşındayken Aziz Anne vefat eder. Dedesi de vefat edince Amcası Ebu Talib ile yaşamaya başlar.

Nur Çocuk artık delikanlı olmuştur. Hüveylid kızı Hatice ticaretle uğraşır. Amcası Allah'ın Sevgilisini de kervanlardan birinin başında görmek ister. Hatice'den teklif gelir ve başlar. Büyük ve Temiz Hatice Allah'ın Sevgilisine aşkla bağlanmış ve onu almasını ister. Allah’ın sevgilisi olumlu karşılık verir. İlk zevke... Hatice'den olan erkek çocuklar ölür: Allah'ın Sevgilisi yaşasalardı nebi olmaları gerekirdi fakat benden başka nebi olmayacak der.

Allah'ın Sevgilisinin yaşı kırka doğru yaklaşır. Yine bir gün kıtlık ve kuraklık... Ebu Talib zor durumda... Allah'ın Sevgilisi Ali'yi evlatlık alır. Bir gün Hatice yiğeninden köle alır. Zevcine sunar; Allah'ın Sevgilisi onu azad eder ve evlatlık alır. İlerde Zeyd bin harise ve Ali ilk Müslümanlardan...

Allah Sevgilisinin yaşı kırk... Ramazanın on yedinci pazartesi günü Allah'ın sevgilisi Hira Dağında ibadette... Melek Alemlerin Tacı ve Efendisi olarak yaratılmış Peygambere hitap etmiş; OKU! demiştir. İlk vahiy gelmiştir. Allah Sevgilisi korkar ve zevcinin yanına gidip onu örtmesini ister. Aradan üç yıl geçer ve vahiyler kesilmemesi üzere gelmeye başlar. Allah'ın Resulüne ilk inanan ve Müslüman olan Büyük ve Temiz Hatice'dir. Ondan sonra Hazret-i Ebu Bekr, Hazret-i Ali, Hazret-i zeyd'dir. İslam davetinin diğer emre kadar gizli şekli başlamıştır. Allah Resulünü diğer kitaplardan duyanlar iman ederler. Bir süre sonra islam artık açıktan açığa çağırma başlar. Küfür ise Allah'ın Resulüne hakarete başlamıştır. Allah Resulünün amcası Ebu Talib iman etmeden gidenlerden... Peygamberliğin onuncu yılında Hazret-i Hatice vefat eder. Allah'ın Resulü için hüzün yılıdır... Allah'ın Resulü Mekke dışında yakın yerleri İslam’a çağırır. Bu sıralarda iki evlilik gerçekleşir: biri Hazret-i Ayişe, diğeri Hazret-i Sevde...

Allah'ın Resulü Müslümanları yavaş yavaş Medine'ye göç etmelerini söyler. Çünkü küfür kızışmakta.. En son Mekke'de Allah'ın Resulü, Hazret-i Ebu Bekr ve Hazret-i Ali kalır. Kureyş'liler Allah Resulünü öldürmek ister ama önceden bilen Allah Resulü çoktan gitmiştir. Böylece Allah'ın Resulü Mekke'den Medine'ye hicret etmiştir. Müslümanlar Medine'ye yerleşmiş. Artık beş vakit namaz farz olmuştur. Medine'ye bir ibadet yeri yapılmış, namaza çağrı düşünülür ama bulunamaz. Ertesi gün Abdullah Bind Zeyd rüyasında ezanı duyar ve Allah Resulüne söyler. Böylece namaza çağrı Ezanla olur. Bir gün namaz kılarken yön Kabe'ye döner. Böylece yön Kabe... Bir ay sonra oruç farz olmuştur. Kılıçlar çekilmiş, islam için cenkler başlamıştır.

Bedr gazası... Küfür çoğunlukta... Bire üç... Başta Allah'ın Resulü Kureyş kervanını basmaya gider. Lakin bekledikleri olmaz. Kureyş ordusu gelmiş. Büyük cenk olacaktır.

Toz, duman, nara, çığlık, demir sesleri... Kılıç sallayan Müslümanlar ve yanlarında tanımadıkları kılıç sallayan beyaz giyinmiş insanlar... Zafer Müslümanların. Kureyş'den ölenler bir kuyuya doldurulup ağzı kapatılır. İlerleyen zamanlarda oradan geçenler inleme sesleri duyarlar.

Bir yıl sonra Uhut Muharebesi... Kureyş'liler intikam almak için gelirler. Allah'ın Resulü Medine de kalmak istese de Müslümanlar gitmek ister. Sonucunda Müslüman şehitler olur. Lakin yine de Kureyş korkup kaçmıştır. Allah'ın Resulünü dinlememe neticesi...

Uhut Muharebesinden sonra kumar ve şarap haram edilmiştir.

Medine Yahudileri Uhud Muharebesine rağmen hiçbir netice gösteremeyen Kureyş'liler ile birleşip müslümanlara doğru ilerler. Selman-ı Terisi'nin aklı ile hendek açılır. Yirmi günde açılan hendek ile karşılarında düşmanı bulurlar. Hendeği geçmeye çalışanlar hendeğe düşer. Hüzeyfe Kureyş saflarına gider bir rüzgar, kasırga... Bir takım atlılar Allah'ın kafirler hakkından geldiğini söyler. Kasırgadan korkan Ebu süfyan ve ordusu kaçar. Küfür ordusunun çekilmesi üzerine Kurayza'lılar kokudan siner. Allah'ın Resulü Kurayza'lıların üstüne gider; 700 erkek öldürülür, kadınlar çocuklar esir alınır.

Altıncı yılda fetihler devam etmekte... İslam yayılmakta... Allah'ın Resulü Kabe'ye gitmek ister ve yola çıkılır. Lakin Kureyş'liler ile sulh imzalanır. Şartlar ise, bir daha ki yıl hac yapmaları ve on yıl cenk olmaması kabul edilir ve geri dönerler. Mekke'den dönünce cenkler devam eder. Bunlardan biri de Hayber Kalesi. Hayber'den sonra Yahudi kadın Allah Resulüne hediye keçi ikram eder. Ancak keçi zehirlidir. Bir parça alan Allah Resulü anlar ve herkesi durdurur. Yine de yemiş olanlar bir bir vefat ederler.

Kabe'yi ziyaret vakti gelmiştir. Üç gün kalıp Kabe tavaf edilir. Kurban kesilir ve Medine'ye dönerler.

Sekizinci yıl mü'te seferi... Zeyd Bin Harise Allah Resulünün evlatlık oğlu bu seferde ölür. Medine'den öldüğünü giren Allah Resulünün gözünden bir damla yaş akar.

Kureyş'lilerin ahdi çiğnemesi üzerine Allah Resulü ve ordusu Mekke uzerine gider. Mekke çevresinde on bin mesela yanar. Korkan Ebu Süfyan şehadet getirir. Kureyş uluları öldürülür. Mekke teslim olur. Kabe putlardan temizlenir. Kabe'nin anahtarı yine Osman'da... On bes gün mekke de kaldıktan sonra Medine'ye geri dönülür. Geçtikleri yeri ya dine getirdiler ya da itaat altına aldılar. İslam yedi cihana yayıldı. Sekizinci ve dokuzuncu yıllarda zekat farz olur. Adalet sağlanır, faiz yasaklanır. Allah'ın resulu sevgi dolu, cömert, sadık Hak Peygamberdir. Hırsızlık, kumar, şarap, faiz, dolandırıcılık yasaklanmış; namaz, zekat, oruç, hac ve şehadet getirmek farz olmuştur. Kuran-ı Kerim dört bir yana gönderilen alimler ile öğretilmiştir. Harfleriyle, sesleriyle, sayılı kelimelerle 114 sure ve 6666 ayetiyle Kuran-ı Kerim bugüne kadar değişmeden gelmiştir.

Allah’ın Resulünün Allah'a kavuşması yaklaşır. Kabe'ye gitmek isteyen Allah'ın Resulü kalabalık toplulukla gider ve orda Veda Hutbesi okur. Tüm İslam alemine dalga dalga yayılan büyük hutbe...

Allah'ın Resulü Medine’ye geri döndükten kısa bir süre sonra hastalanır. Hazret-i Ayişe'nin hücresinde kalır. Bu sürede Hayber'de yediği zehirli etin acısını içinde duyar. Allah'ın Resulü yediği zehirli etin tesiriyle şehid olur.