Mustafa Kutlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Mayıs 2021 Perşembe

thumbnail

Yoksulluk İçimizde (Mustafa Kutlu) Kitap Özeti, Konusu, Tahlili



Kitabın Adı: Yoksulluk İçimizde

Kitabın Yazarı: Mustafa Kutlu

Kitap Hakkında Bilgi:

Bedenî ve maddî hazlara bağlı bir mutluluk düşüncesini besleyip büyütüyoruz. Dünya muhabbetini sayısız teferruat ile zenginleştiriyoruz. Nefsin ihtirasları bizi her an değişik parıltılar yayan eşyaya doğru koşturuyor. Bu vahşi koşu modern dünyanın simgesidir. Yoksulluk İçimizde, kalbî olanı, aşkı ve öteleri dile getirerek hayatın hakikatine işaret ediyor.
Mustafa Kutlu’nun bu hikâyesinin öncesinde ve sonrasında pek çok İslami hidayet romanı yazıldı fakat hiçbiri ilk baskısını 1981 yılında yapan Kutlu’nun bu eserindeki derinliği yakalayamadı. Yoksulluk İçimizde, her seviyeden okuyucunun kendi derinliğine göre bir şeyler yakalayabileceği bir eser…

“Yoksulluk İçimizde” Mustafa Kutlu’nun pek çok eseri gibi roman ile hikâye türlerinin arasında bir yerde duruyor. Çünkü eser için; bir solukta okunması yönüyle hikâye, çok derin tahliller içermesi bakımından da roman denebilir.

Yoksulluk İçimizde; Mustafa Kutlu’nun hikâyeciliğinin en olgun örneklerinden biri kabul edilir. Kutlu; bu eserinde Engin ve Süheyla aşkı çerçevesinde kahramanlarda görülen sosyal değişim olgusu merkeze alınmak üzere, aşka, sosyal değişime, eşyaya İslâmî bir yorum getirmeye çalışır.

Yoksulluk İçimizde; Kutlu’nun, kahramanların başlarından geçen maceralardan ziyade değişen zamanın, toplum yapısının çeşitli alanlarında yaptığı yıkıntıları ve değişmeleri, estetik bir boyutta ve yeni bir tarzla işlediği, Türk hikâyeciliğine yeni bir boyut kazandıran eseridir.

Kitabın Özeti:

Süheyla, Şükran ve Engin aynı dairede çalışmakta olan arkadaşlardır. Süheyla ile Engin arasında bir gönül ilişkisi bulunmaktadır. Her ikisi de esasında hayata farklı cephelerden bakmaktadır. Engin, bir yandan okuyup bir yandan çalışmakta olan, fakirlik içerisinde büyümüş, bu yazgısını aşıp zengin olma hayalleri peşinde koşan hırslı ve yakışıklı bir gençtir. Süheyla ise, ortamın yaşantısına ayak uydurmuş, lise tahsilinin ardından annesinin emekli maaşının yetersizliği sebebiyle iş hayatına atılmış bir genç kızdır. Engin gibi hırsları ve ihtirasları olmadığı gibi, Engin’in hayallerini süsleyen o dünyadan bahsedişinden de hoşlanmamaktır.

Engin günün birinde iş yerinden de Süheyla’nın hayatından da çıkıp gider. Şükran, Süheyla’ya Engin’nin hiç de dengi olmayan fakat oldukça zengin bir kızla nişanlandığını haber verir. Bu haberin ardından büyük bir sarsıntı geçiren Süheyla’nın kafasından çeşitli sorular ve hatıralar binbir hızla geçip gider. Süheyla tam da böyle bir haldeyken önünde durduğu camiden okunan ezanla irkilir ve sanki ilk kez işitiyormuş gibi kulağına çalınır “hayyalel-felah” çağrısı. Henüz anlamını bilmediği bu çağrı ve Engin’den yoksun kalışı Süheyla’yı bambaşka bir dünyaya sürükler.

O günden sonra Süheyla bambaşka bir Süheyla olmuştur artık. İlk önce “Hayyalel-felah” çağrısının “haydin kurtuluşa” demek olduğunu öğrenir. Sonra annesinden kendisine Kur’an okumasını ister. Kızının bir an evvel evlenip yuva kurmasını isteyen annesi de kızındaki bu değişimleri yadırgasa da ses çıkarmaz. Süheyla’nın arkadaşları –başta Şükran olmak üzere- aynı fikirdedir: bir araba, bir kat, bir koca… 

Süheyla ise artık uzun başörtüsü, uzun mantosu ve makyajsız sade yüzüyle yeni bir dünyaya adımını atmıştır: “başka bir Süheyla, başka bir dünyadır.” İşinden de istifa etmiş olan Süheyla artık eski arkadaşlarını, eski yaşam biçimini, eski eşyalarını da terk etmiştir. Onun için artık “sevdiği şeylerden vazgeçme” vaktidir ve her gün kazanmakta olduğu bu yalnızlıklarla hayatı zenginleşmektedir.

Şükran, Süheyla’yı ziyarete geldiği bir gün Engin’in aslında o kızla nişanlanmadığını haber verir. Bu haber Süheyla’da beklenen etkiyi uyandırmaz, Engin’in hâlâ kendisini düşündüğünü bilmesi de. Şükran’a, Engin’in kendisini sorması halinde ona “Süheyla Müslüman oldu” demesini ister. Çünkü o, içinde “Engin” olan o dünyadan vazgeçmiştir.

“Bir araba, bir kat, bir koca” idealine ulaşan Şükran’ın nikâhına davetli olan Süheyla, bu mecburî eski arkadaşlığa binaen davete icabet eder. Nikâh salonundaki herkesten görünümüyle ayrı durmakta ve bu dünyadan olmadığını haykırmaktadır. Nikâha gelenler arasında Engin de vardır. Bu yeni görünümüne karşın Engin Süheyla’nın yanına gelir ve kendisine yemek teklifinde bulunur. Süheyla ise Engin’in aklını allak bullak eden cümlelerle yanıt verir kendisine. Artık birbirlerine yabancı olduklarını ve bu şekilde görüşemeyeceklerini ama Engin’in o ihtişamlı ve haram içindeki yaşantısından vazgeçmesi halinde bir araya gelebileceklerini ve “haramsız bir beldeye hicret edebileceklerini” söyler. Bu sözler karşısında şaşıran Engin bir yanıt veremez ve nikâh salonundan ayrılırlar.

Engin geçen süre zarfında oldukça zengin bir hale gelmiş, istediği araba ve evi de almayı başarmıştır. Süheyla ile olan karşılaşmalarının ve aralarında geçen sohbetin ardından ise onun da gönlü karmakarışık hale gelir. İçkili toplantıların birinde muhataplarına “haram nedir?” diye sorar fakat kimse cevabı bilmemektedir. Sonraki katıldığı toplantılarda da aynı türden sorular sorması üzerine kendisine tatile çıkması yönünde önerilerde bulunulur. Ancak Engin’in kafasında artan ve cevapsız kalan bu sorular onu Süheyla’nın oturmakta olduğu eve dek götürür. Süheyla ve annesinin taşınmış olduğunu öğrense de onları aramaya devam eder. Mahallede gördüğü uzun başörtülü ve uzun mantolu kişileri Süheyla’ya benzetir. Artık Engin de başka bir hayat, haramsız bir dünya arayışındadır ve o eski görkemli yaşantısı gözünde yoktur. Engin de, Süheyla da aynı hakikatin yolcusudur;

“Ne ki senden alınmıştır, o senin hayrınadır. İçindeki yoksulluğu hissediyor musun? İşte senin için en hayırlı vakit... Ne ki nefsine ağır geliyor, onu yap. Kaldırdığın ağırlık miktarınca sana ferah erecektir.”
thumbnail

Yoksulluk İçimizde (Mustafa Kutlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. “Yoksulluk İçimizde” adlı eserin karakterleriyle ilgili verilen aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Engin’i kitabın başlarında bir yandan okuyup bir yandan çalışmakta olan, fakirlik içerisinde büyümüş, bu sebeple zengin olma hayali peşinde koşan birisidir.

B) Süheylâ, lise tahsilinin ardından annesinin emekli maaşının yetersizliği sebebiyle iş hayatına atılmış genç bir kızdır. 

C) Süheylâ ile Engin arasında bir gönül ilişkisi bulunmakla birlikte hayata farklı cephelerden bakmaktadırlar. 

D) Engin günün birinde Süheylâ’nın yaşantısından çıkıp gider; bir süre sonra iş arkadaşı Şükran’dan Engin’in oldukça zengin bir kızla nişanlandığı haberini alır. 

E) Engin, başka birisiyle evlenmiş fakat bu evlilikte hiçbir zaman mutlu olamamıştır.

2. “Yoksulluk İçimizde” adlı eserin kahramanlarından biri olan Süheyla’yı arkadaşları; aşağıdakilerden hangisi yüzünden deva bulmaz, bulaşıcı bir hastalığa tutulmuş gibi gördüler?

A) İşten atıldığı için 
B) Engin’den ayrıldığı için 
C) Geniş, uzun ve kapalı giyindiği için 
D) Arkadaşı Şükran ile tartıştığı için 
E) Günlerdir evde olduğu için

3. “Yoksulluk İçimizde” adlı eserin içinde bulunan hikâyelerde adından sıkça bahsedilen karakterler aşağıdakilerden hangileridir? 

A) Şükran – Naim – Seniha 
B) Seniha – Hasan – Tuğba 
C) Süheyla – Engin – Şükran 
D) Engin – Seniha – Şükran 
E) Süheyla – Naim – Engin

4. “Yoksulluk İçimizde” adlı eserde Süheyla, çeşitli umutlarla başladığı işinden niçin istifa etmiştir? 

A) İstediği maddi imkânlar karşılanmadığı için 
B) Dini vecibelerini rahatça yerine getiremeyeceğini düşündüğü için 
C) Daha iyi bir iş imkânıyla karşılaştığı için 
D) Annesinin işi bırakması gerektiğini söylediği için 
E) Gördüğü rüyanın kendisinde bıraktığı etkiden kurtulamadığı için 

5. “Yoksulluk İçimizde” adlı eserin “Siyah Gemiler” adlı bölümünde Süheyla’nın annesi ile yaptığı konuşmada gitmek istediğini söylediği yer nasıl bir yerdir? 

A) Olduğu ortamı daha da zengin kılacak bir mekândır 
B) Kalabalık, gündelik telaşelerin bol olduğu bir yerdir 
C) Sevdiklerinin de yanında olduğu bir yerdir 
D) Daha çok kazanabileceği bir işin bulunduğu yerdir 
E) İşinden, çevresinden, ailesinden koptuğu, uzakta olduğu yerdir. 

6. “Yoksulluk İçimizde” adlı eserde işi bıraktıktan sonra ve eski çevresini hayat dairesinden ayırdıktan sonra bu çevreden karşılaştığı kişilerin Süheyla’ya korkuyla bakmalarının sebebi aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Artık Süheyla’ya olan sevgilerinin bitmesi 
B) Süheyla’nın onlara iftira attığını düşünmelerini 
C) Süheyla’nın kendileri hakkında bazı planları olduğunu düşünmeleri 
D) Süheyla hakkında kendilerinin uydurduğu dedikodular 
E) İnançlı bir birey olan Süheyla’nın onların dünyası için bir tehdit olduğunu düşünmeleri 

7. “Yoksulluk İçimizde” adlı eserde anlatılanlarla ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? 

A) Eser, Süheylâ’nın Engin’in nişanlandığını öğrendiği “Akasyalar Açar mı? “ başlığı ile başlamıştır. 

B) Kitabın konusu Süheyla ve Engin’in henüz yeni nihayete eren ilişkilerinin ardından Süheylâ’nın hayatının rotasının değişmesi ve hakikat yolculuğu üzerine kurgulanmış. 

C) Eserde Engin karakteri başta zengin olma hırsıyla harama dalmıştır fakat daha sonra bu yaşantısından vazgeçerek arayış yoluna girmiştir. 

D) Kitapta zenginliğin dış unsurlara, eşyalara bağlanmakla değil içimizi zenginleştirmemizle olduğu anlatılmaya çalışmıştır. 

E) Kitabın sonunda Süheylâ ve Engin’in yolları tekrardan birleşmiştir ve ikisi de geçirdikleri değişimle birlikte beraber yeni bir hayata adım atmışlardır. 

8. “Yoksulluk İçimizde” adlı eserin “Sözün Nihâyeti ve Sevdanın Bidâyeti” kısmındaki olayın geçtiği Nazenin Sokağı’nın yer aldığı İstanbul ilçesi aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Fatih 
B) Eyüp Sultan 
C) Beyoğlu 
D) Üsküdar 
E) Kadıköy 

9. Aşağıdakilerden hangisi “Yoksulluk İçimizde’’ adlı eserin bölüm başlıklarından birisi değildir? 

A) Hakikate Giden Yol 
B) Siyah Gemiler 
C) Umutsuz Bir Aşkın Münakaşası 
D) Telâşın Manidar 
E) Tenhalık Basınca


Cevap Anahtarı :

1-E        2-C       3-C      4-B      5-E

6-E        7-E       8-D      9-A

4 Aralık 2019 Çarşamba

thumbnail

Kapıları Açmak (Mustafa Kutlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Kapıları Açmak

Kitabın Yazarı : Mustafa Kutlu

Kitap Hakkında Bilgi :

Yağmur ince ince yağıyor. Saatlerdir yağıyor.
Bir şehirlerarası otobüs gecenin ıslak karanlığını yara yara gidiyor. Saatlerdir gidiyor. Ses yok. Sanki hemen herkes uyuyor. Arada hafif horultular, alçak sesle konuşanların mırıltıları. Sürücü kasetçalardaki arabesk parçanın sesini iyicene kısmış, belki de sadece kendisi işitiyor. Bir de yanında ki koltuğa yığılmış, başı önüne düşmüş genç irisi muavin. Sürücü sigaranın birini söndürüp, ötekini yakıyor. Yol tehna, gözler uykusuzluktan kızarmış.

Kitabın Özeti :

Kitabın başkahramanı Zehra uzak bir kıyı kasabasında kendi halinde yaşayan, güzel bir kızdır. Ağabeyi Ahmet, annesi Melek Hanım ve babası Arif Bey ile yaşamaktadır. Babasının en yakın arkadaşı Mahir Hoca'nn oğlu Cihan ile evlenme hayalleri kurmaktadır.

Ağabeyinin para tutkusu Zehra'nın kötü sonunu hazırlar. Kasabanın en zenginlerinden ve İpsiz Kemal denen biriyle paraya ihtiyacı olduğu için ortaklık kurmak ister. Karşılığında Kemal'e Zehra'yı verecektir. Kemal, Zehra'yı kaçırıp İstanbul'a götürür. Fakat ortaklık hiçbir zaman gerçekleşmez...

Zehra perişan bir haldedir. Kemal onu büyük bir evde Hanife diye bir kadınla baş başa bırakmıştır. Tek kelime etmeden pencerenin başında akşama kadar oturmaktadır. Kemal, zamanla eve gelmemeye başlar.

Zehra bir pavyonda çalışan üst kat komuşusu Gül ile tanışır. Gül'ün koruyuculuğunu yapan Rasim'le Kemal'in ortak olduğunu öğrenir. Kemal'in başı belaya girdiğinen yurtdışına çıkmıştır.

Gül ile Zehra zamanla can dostu olurlar. Zehra, Gül'den oyuncak bebek yapmasını öğrenir. Fakat tekrar para sıkıntısı yaşamaya başlar. Zehra'nın pavyonda bulaşıkçılık yapmasına karar verirler. Fakat garson olarak başladığı pavyonda zamanla pavyon gülü haline gelir.

Zehra bir gece buralardan kaçar. Köyüne geri döndüğünde annesi ve babası onu sevinçle karşılasa da ağabeyi onu evire çevire döver. Mahir Hoca da alıp onu evine götürür. Orada Cihan'la karşılaşırlar. Cihan hala evlenmemiştir. Zehra'nın caminin müştemilatında kalmasına karar verirler. Zehra, bebek yapıp dükkanlara satmaya başlar. Eline iyi para geçmekte, gül gibi geçinmektedir.

Bir gün Kemal kasabaya geri döner ve çok iyi bir teklifle Ahmet'in karşısına çıkar. Geçen seferki paranın iki mislini vererek karşılığında da Zehra'yı geri alıp nikahlı karısı yapacaktır. Ahmet başlarda itiraz etse de sora kabul eder.

Kemal bir gece kapıya dayanınca Zehra silahını çıkarıp onu kalbinden vurur. Zehra abisi yüzünden katil olup hapse girmiştir.

24 Mayıs 2019 Cuma

thumbnail

Beyhude Ömrüm (Mustafa Kutlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Hikâyenin baş kahramanının bahçe kurma hayali ilk nerede başlar? 

A) Çukur tarlanın başında, ahlatın altında, Islak Kaya’yı gördüğünde 
B) Bahçede elma ağacının dibinde uykuya daldığında 
C) Çocuklarının geleceği hakkında karısıyla konuşurken 
D) Babasından kalan tarlayı kurumuş görüp üzülünce 

2. Hikâye kahramanı, Islak Kaya’yı tarla yapma fikrini ilk önce kime danışır? 

A) Jandarma komutanına 
B) Babasına 
C) Köy muhtarına 
D) Berber Hacı’ya 

3. ”Şimdi ben bu Islak Kaya’nın etrafını kazmaya başlayayım. Köylünün söyleyeceği ilk söz define olacaktı. Ne olacak diyeceklerdi; armut dibine düşer.” Köy halkının hikâye kahramanı için bu şekilde düşünmesinin sebebi aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Kahramanın sürekli define araması 
B) Kahramanın oğlunun definecilik yapması 
C) Kahramanın babasının ölmeden definecilik yapması 
D) Kahramanın cebinde daha önce define haritası bulunması 

4. Hikâye kahramanlarından Gülpaşa Çavuş kimdir? 

A) Köyün açgözlü, acımasız muhtarıdır. 
B) Köyde herkesin sözünü dinlediği jandarma komutanıdır. 
C) Köyde yetiştirdiği güller ile tanınan biridir. 
D) Hikâye kahramanının babasıdır. 

5. Hikâye kahramanının suyu bulduğu ilk gece hangi olay yaşanır? 

A) Kahramanın karısı hastalanır, şehre gitmek zorunda kalırlar. 
B) Kahramanın tarla etrafına çevirdiği çeperleri yakarlar. 
C) Coşkun akan su bir anda kurur. 
D) Muhtar köylüyle birlikte kahramanı tebrik eder. 

6. Muhtarın, üvey kızı Hediye ile Şahin’in kaçmasına gösterdiği tepki nedir? 

A) Tahsildar Atıf’a haber salıp onun kızı bulmasını ister. 
B) Hediye ile Şahin’in köye dönmelerini yasaklar. 
C) Oğullarını alıp onları aramaya çıkarlar. 
D) Kaçan kızdan hayır mı gelir, diyerek umursamaz. 

7. "Ne yap-et, Islak Kaya civarını mülküme katacak bir kayıt bulup çıkar, yoksa karışmam." diyen muhtar bu isteğini gerçekleştirmesi için kimi dava vekili olarak tutar? 

A) Cöngün Ali’yi 
B) Topal Tahir’i 
C) Sarhoş Enis’i 
D) Keloğlu Kemal’i 

8. Hikâye kahramanı, Hacali’nin dikmesini söylediği meyve fidanlarından hangilerini tutturamamıştır? 

A) Elma-armut 
B) Erik-kiraz 
C) Kayısı-çilek 
D) Nar-üzüm 

9. Emrullah Hoca’nın son nefesinde Deli Derviş’ten isteği nedir? 

A) Köyde kimsesiz kalmış dul bir kadınla evlenmesini ister. 
B) Cenazesinden sonra bütün köy halkına yemek vermesini ister. 
C) Hoca kendi adına köye bir çeşme yaptırmasını ister. 
D) Cenaze namazını onun kıldırmasını ister. 

10. Hikâyenin sonunda kahraman için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? 

A) Kışın bahçeye gittiği bir gün karda kayarak düşer ve orada ölür. 
B) Şehre gidenlerin geri dönmeye başlamasıyla çok sevinir. 
C) Köyde her gün çöken bakımsız evler için çok üzülür. 
D) Vaktiyle bir karışı için kavga edilen tarlaların kuruması karşısında çaresizdir.

Cevap Anahtarı :


1-A      2-D      3-C      4-D      5-B
6-D      7-B      8-D      9-A      10-B

thumbnail

Uzun Hikaye (Mustafa Kutlu) Kitap Yazılı Test Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı 2


1. “Uzun Hikâye” adlı eserdeki ana kahramanların, hayatlarındaki büyük olumsuzluklara karşı takındıkları tavır nedir?

A) İsyan etmek
B) Kabullenmek
C) Göç etmek
D) Yazı yazmak
E) Kargaşa çıkarmak

2. “Uzun Hikâye” adlı eserde, Ali’nin en baskın karakter özelliği nedir?
A) Zeki olması
B) Akıllı olması
C) Çalışkan olması
D) Haksızlıklara tahammül etmemesi
E) Açıkgöz ve uyanık olması

3. “Uzun Hikâye” adlı eserde, Ayla’nın Celal’e yazdığı şiirin nazım biçimi nedir?

A) Mani
B) Türkü
C) Semai
D) Koşma
E) Ninni

4. “Uzun Hikâye” adlı eserde, ismi geçmeyen yer ismi hangisidir?
A) Kumburgaz
B) Eyüp
C) Üsküdar
D) Kırcaali
E) Fatih

5. Hangisi Uzun Hikâye kitabındaki karakterlerden biri değildir?
A) Emin Efendi
B) Şeref Bey
C) Hacı Hilmi
D) Marangoz Âdem
E) Halis Ağa

6. “Uzun Hikaye” adlı eserde, Ali eşi Münire’yi nasıl kaçırmıştır?
A) Kadın kılığına girmiştir
B) Sinemada yangın çıkarmıştır
C) Parkta kaçırmıştır
D) Baba evinden kaçırmıştır
E) Manifaturacıdan kaçırmıştır

7. “Uzun Hikâye” adlı eserde, Ali’nin eşi Münire’ye ne olmuştur?
A) Bir başkasıyla kaçmıştır
B) Babasının evine dönmüştür
C) Hastalıktan ölmüştür
D) Kaçırılmıştır
E) Ali’yi terk etmiştir

8. Uzun Hikâye kitabında adı geçmeyen yazar hangisidir?
A) Çehov
B) Turgenyev
C) Dostoyevski
D) Gogol
E) Reşat Nuri Güntekin

9. “Uzun Hikâye” adlı eserde, Şadiye’nin oğlu Celal’in hastalığı nedir?
A) Verem
B) Kanser
C) Kas Erimesi
D) Sara
E) Felç

10. “Uzun Hikâye” adlı eserde, Polis Ali’nin evinde ne arar?
A) Tabanca
B) Munzır Neşriyat
C) Bıçak
D) Venüs Heykeli
E) Mücevher Sandığı
Cevap Anahtarı :

1.C      2.D      3.A      4.E       5.E
6.B      7.C      8.D      9.C      10.B


16 Mayıs 2019 Perşembe

thumbnail

Yıldız Tozu Hikayesi (Mustafa Kutlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1- Kitaba göre yazarın kardeşinin adı nedir?


a) Kenan 
b) Kadir 
c) Kemal 
d) Kamil 

2- Yazar ve kardeşi geceleri yıldızları nerede izliyor? 

a) Balkonda 
b) Damda 
c) Terasta 
d) Bahçede 

3- “Bak şu ters cezve biçiminde olan ………’dır.” Boşluğu kitaba göre tamamlayınız. 

a) Büyük Ayı 
b) Kutup Yıldızı 
c) Venüs 
d) Küçük Ayı 

4- Yazarın kardeşi hangi yıldızı seçiyor? 

a) Keşiş Dağı’nın tepesinden sarkan yıldız 
b) Köyün tepesindeki yıldız 
c) Çoban Yıldızı 
d) Kutup Yıldızı 

5- Yazarın yurt dışından gelen akrabası kimdir? 

a) Halası 
b) Dayısı 
c) Amcası 
d) Teyzesi 

6- Yazarın yurt dışından gelen akrabası hangi ülkeden geliyor? 

a) İngiltere 
b) Fransa 
c) İtalya 
d) Almanya 

7- “ Bana bir …….., kardeşime …….. getirdi.” Boşlukları kitaba göre doldurunuz? 

a) Bisiklet-top 
b) Top-uçak 
c) Bisiklet-araba 
d) Araba-uçak 

8- Kitaba göre “bibi” kime deniyor? 

a) Teyzeye 
b) Halaya 
c) Kuzene 
d) Babaanneye 

9- Kitaba göre yazarın babası onlara niçin bisiklet almadı? 

a) Sürmeyi bilmedikleri için 
b) Maddi durumları iyi olmadığı için 
c) Kasabada satılmadığı için 
d) Tehlikeli gördüğü için 

10- Kitaba göre Abdurrahman niçin okulu bıraktı? 

a) Babası ölünce çalışmak zorunda kaldığı için 
b) Okulu sevmediği için 
c) Arkadaşlarıyla anlaşamadığı için 
d) Annesi ölünce kardeşlerine bakmak için 

11- Kitaba göre yazar bisikletine Türk Bayrağından başka hangi bayrağı takmıştır? 

a) Beşiktaş Bayrağı 
b) Trabzonspor Bayrağı 
c) Galatasaray Bayrağı 
d) Fenerbahçe Bayrağı 

12- Yazarın bisikletine bayraklar dışında takmak istediği şey nedir? 

a) Korna 
b) Ayna 
c) Sepet 
d) Turbo motor 

13- Bir sabah yazarının evinin kapısını hızla çalan kimdi? 

a) Abdullah 
b) Mehmet 
c) Abdurrahman 
d) Muhammed 

14- Hızla çalan kapıyı açınca yazar hangi haberi alıyor? 

a) Bisikletin çalındığını 
b) Kardeşinin kaza yaptığını 
c) Dayısının geldiğini 
d) Köye kurtlar indiğini 

15- Yazarın anne ve babası hastaneye gidince yazar kiminle kalıyor? 

a) Bibisiyle 
b) Teyzesiyle 
c) Komşusuyla 
d) Babaannesiyle 

16- Yazar bisikletini neden arkadaşına veriyor? 

a) Bisiklete binmekten bıktığı için 
b) Kardeşi kaza yaptığı için 
c) Babası kızdığı için 
d) Daha güzel bir bisiklet aldığı için 

17- Kitabın yazarı kimdir? 

a) Mustafa Şirin 
b) Ömer Seyfettin 
c) Mustafa Kutlu 
d) Peyami Safa 

18- Kitaba göre yazarın seyrettiği yıldız nereye doğru kayıyor? 

a) Sultan Çiftliği 
b) Sultan Gölü 
c) Sultan Bahçesi 
d) Sultan Çayırı 

19- Yıldızın kaydığını gören yazar ne yapıyor? 

a) Dilek tutuyor 
b) Yıldızı takip ederek koşuyor 
c) Arkadaşına yıldızı gösteriyor 
d) Üşüdüğü için içeriye giriyor 

20- Kayan yıldız yazar için neden önemlidir? 

a) Yıldızları sevdiği için 
b) Yıldızlarla ilgili ödev hazırladığı için 
c) Kardeşinin yıldızı olduğu için 
d) Astronot olmak istediği için 

21- Kitaba göre uğur böceği gören yazar ne diliyor? 

a) Yukarı Mahalle ile yapacakları maçı kazanmayı 
b) Babasının bisiklet almasını 
c) Babasının şehirden dönmesini 
d) Okulların tatil olmasını 

22- Kanlı Ev’e kaçan topu kim gidip alıyor? 

a) Kara Mehmet 
b) Arap Yaşar 
c) Fıstıkçı Şahap 
d) Kara Murat 

23- “ Selahattin ……, ben ……. yaşındayım.” Boşluğu kitaba göre doldurunuz. 

a) 12-9 
b) 10-11 
c) 9-12 
d) 11-12 

24- Yazar Selahattin’i kime benzetmeye çalışıyor? 

a) Turgay Şeren 
b) Şenol Güneş 
c) Tolga Zengin 
d) Onur Kıvrak 

25- Mahallenin köpeğinin adı nedir? 

a) Karabaş 
b) Çomar 
c) Vidi 
d) Vadi 

26- Kitaba göre kaleci Selahattin nasıl ölüyor? 

a) Topu kurtarmaya çalışırken düşüyor 
b) Kalp krizi geçiyor 
c) Trafik kazası geçiriyor 
d) Dereye düşüyor 

27- Kitaba göre hikayede yazarın ismi nedir? 

a) Salim 
b) Salih 
c) Selim 
d) Semih 

28- Kitaba göre Selahattin’i benzettiği kişinin lakabı nedir? 

a) Berlin Kaplanı 
b) Bremen Aslanı 
c) Münih Kaplanı 
d) Berlin Panteri

Cevap Anahtarı :


1) A       2) B       3) D       4) A       5) B
6) D       7) A       8) B       9) B       10) A 
11) D    12) A    13) C     14) B      15) D 
16) B    17) C    18) D     19) B      20) C 
21) A    22) B    23) C     24) A      25) C 
26) A    27) C    28) D

19 Nisan 2019 Cuma

thumbnail

Beyhude Ömrüm (Mustafa Kutlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Beyhude Ömrüm

Kitabın Yazarı : Mustafa Kutlu

Kitabın Özeti : 

Hikayede geçen köy, dağ başında, köy kurulacak bir yer olmamasına karşın havası ve çeşmesinden akan suyuyla güzel bir yerdir. Yüksekte olduğu için her tür sebze ve meyve yetişmez. Yetişen sebzeler de çeşme suyundan çekilen sular yoluyla yetişmektedir.

Hikayenin kahramanı (ismi verilmiyor) Gülpaşa Çavuş’un oğludur. Babası savaşta çok cengaver olmasına karşın orada yakalandığı hastalıklar sonrası köyüne döner döndükten kısa bir süre sonra vefat eder.

Gülpaşa Çavuş’un oğlunun bir tarlası vardır. Yığma duvar çekili, kasabaya giden yolun kıyısındaki çukurda. Tarlalar çukurda ve kıraç olduklarından ürünler verimsiz. Yine de iri taneli buğdaylarıyla görkemli ürünler alabiliyorlar. Çavuş’un oğlu, birgün sigarasını yakıp dinlenmek üzere gölgeye çekildiğinde ıslak kayayı fark eder. Aslında hep orada durmakta olan bir kayadır bu fakat bu kez farklı bir şekilde göze çarpar. Kaya daima ıslak ve yosunludur, zaten bu yüzden adı da Islak Kaya’dır. Çavuş’un oğlu bu kaya üzerine düşünürken birden aklına bu kayanın altında su olabileceği ve hayalindeki cennet gibi bahçeyi buraya kurabileceği gelir. Askerde tattığı üzüm ve narı belki de burada yetiştirebilecektir. Bu düşünceyle sevinç içerisinde kayanın dibini kazmaya karar verir.
Bu fikrini gerçekleştirebilmesi hayli zordur fakat bir kere kafaya koymuştur. Harman sonu düğünü olacak kızı, işlerin yetişmesi, kaynatasının itirazı, aralarının bozuk olduğu muhtar, köylünün konuşması, kanunlar derken pek çok engeli kafasından geçirir ve hepsinin üstesinden geleceği inancıyla yola koyulur.

Bu konuyu babasının arkadaşı olan ve her şeyden haberdar olan Berber Hacı’ya danışır. O da kendisine destek verip bir sakınca olmadığını söyleyince gerekli alet edevatı toplayıp Islak Kaya’nın başına geçer. Ferhat misali kazmayla kayayı delmeye çalışır.

Köy sakinlerinden Deli Derviş adında, kimilerinin deli, kimilerininse derviş kabul ettiği bir zat vardır. Köyün imamı Emrullah Hoca himayesinde kimseye zararı dokunmayan bu zat, Çavuş’un oğlunu kayayı delmeye çalışırken gören ilk kişi olur. Niyeti o söylemeden anlar ve o da duasını edip gider. Yine onu kayayı delmeye çalışırken görenler arasında Çerçi Cemil ve Tahsildar Atıf da vardır. Gülpaşa Çavuş’un definecilik geçmişi bulunduğundan oğlunun da define aradığını düşünürler ve bu haberi köye yaymak için hareket ederler. Gülpaşa Çavuş ile nişanlısı Zeynep, beşik kertmesi olmasına karşın birbirlerini sevmişlerdir. Ancak Muhtar Halil’in de Zeynep’te gözü vardır ve kızı sıkıştırmaya kalkar. Bu sebepten dolayı Gülpaşa Çavuş’tan meydan dayağı yer ve bu olaydan sonra iki aile arasında husumet başlar. Çerçi Cemil gelip de define haberini verince Muhtar Halil de ıslak kayanın altını kazmaya karar verir.

Gece yarısı Muhtar Halil ile Çerçi Cemil ıslak kayayı kazmak için epey uğraşır fakat umduklarını bulamazlar. Bu olay, Muhtar Halil’i iyice çileden çıkarır ve Çavuş’un oğlunun başına bir çorap örmek ister. Köyde onun define aradığı haberini herkese yayar. Ama bundan da umduğunu bulamaz, Çavuş’un oğlu kazmaya devam eder. Ancak kazı sırasında çok zorlandığı da olur, dinamit kullanarak patlattığı da. Sonunda amacına ulaşıp suyu çıkarır. Artık cennetten bir köşe saydığı bahçe idealine kavuşması mümkündür.

Yaz gelip de oraya istediği bahçeyi kurmaya çalışınca Muhtar Halil yeniden harekete geçer. Üstelik Çavuş’un oğlunun kayını Şahin, Muhtar Halil’in kızıyla İstanbul’a kaçmış, husumet bir kat daha artmıştır. Muhtar Halil akrabalarını toplayarak Çavuş’un oğluna bu yeni kurduğu bahçede dayak atar, yataklık hale getirirler. Bahçenin nöbetini tutma işi de Deli Derviş’e kalır. Bahçe gerçekten görenleri hayran bırakacak cinstedir. Her tür sebze ve meyveyi yetiştirir. Bir tek narı yetiştiremez, üzüm de istediği gibi değildir ama onun dışında her şey çok güzeldir.

Muhtar Halil, zorbalığını mahkemeye de taşır ve bu bahçenin kendisine ait olduğu iddiasıyla Çavuş’un oğluna dava açar. Buradan da umduğunu bulamaz ve davayı kaybeder. Aynı dönemde Muhtar’ın iki oğlu da İstanbul’a kaçar. Aslında pek çok kişi, zengin bir geleceğe sahip olma umuduyla İstanbul’a kaçmakta ya da göçmektedir. Gençlerin bir bir İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlere taşınmasıyla köyün de eski havası, tadı kalmaz. Çavuş’un oğlu ise bunlara aldırış etmez, o, kurduğu cennetten bahçesine adeta âşıktır ve tüm meşgalesi de onu güzelleştirmektir. Bazıları onun tüm ömrünü bu uğurda boşu boşuna harcadığını düşünse de o halinden memnundur.

Çavuş’un oğlu, iki oğlunu da İstanbul’a gitme sevdasından vazgeçiremez ve karısıyla tek başına kalır. Köyde kalanlar zaten çok az kişidir ve bunlar da bakacak kimsesi olmayan, köyde kalmaya mahkûm olanlardır. Kasabaları önce kaza, sonra nahiye, sonra da köy olur. Evler harabeye döner. Kuzular melemez olur. Çok geçmeden Çavuş’un oğlunun hanımı da hastalanır ve tedavilere rağmen kurtarılamaz. Çavuş’un oğlu, bahçeye başı bağlı biridir ve çocuklarının ısrarlarına karşın İstanbul’da durmayıp köyüne döner. Aradan yıllar geçer. Artık iyice yaşlanmıştır. Çok sevdiği bahçesine görmeye bile gidemez hale gelir. Havayı iyi bularak bahçesine gittiği bir gün ayağı kayar ve düştüğü yerden kalkamaz. Köyde kimsesi olmadığı için imdadına yetişen de olmaz. Oracıkta, bahçeyi yapmaya karar verdiği günleri hatırlayarak kar altında kalır ve ölür. Ve bir bahçeye gömülür.

Beyhude Ömrüm (Mustafa Kutlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı için tıklayınız...
thumbnail

İyiler Ölmez ( Mustafa Kutlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişileri


Kitabın Adı : İyiler Ölmez

Kitabın Yazarı : Mustafa Kutlu

Kitabın Konusu :

Mustafa Kutlu'nun 2016'da çıkan "İyiler Ölmez" adlı hikaye kitabında bir Anadolu kentinde bir kahvehanede yolları kesişen dört kader ortağının hikâyesini anlatıyor. Bu dört kişiden üçü sevda vurgunu biri de felek vurgunu yemiştir. "Karşılıksız yapılan iyilik, merhamet" temalarını merkeze alan bu kitapta Mustafa Kutlu, yine son derece yalın ve sade bir üslupla yer yer iç konuşma ve çokça diyalog tekniğinin kullanıldığı bir anlatımı tercih etmiştir.

"İyiler Ölmez" kitabında Mustafa Kutlu; Sıtkı, Civan, Fotoğrafçı Sarhoş Mustafa, Doktor, Dörtler Makamı taşıyan başlıklarla hikayeyi kurgulamış. Hikaye karakterlerinin hayat hikayelerini ayrıntılı bir şekilde anlatan Kutlu, hikayedeki yan karakterleri de es geçmiyor. Hepsini detaylı bir şekilde aktarıyor. Hikayedeki her bir karakter eski Yeşilçam filmlerinden çıkmış gibi.

Kitabın Özeti :

Hikayenin ilk bölümü olan "Sıtkı"da Anadolu'dan İstanbul'a göç edip kapıcılık ve ayakkabı boyacılığı yaparak geçimini sağlamaya çalışan yoksul bir ailenin tek çocuğu olan Sıtkı'nın müthiş ressamlık yeteneği ve bu yeteneğinin harcanması anlatılıyor. Hikayede Mustafa Kutlu'nun olay akışını kesip müdahale ederek kendi kurgusuna itirazı da ilginç bir anlatım tekniği olarak öne çıkıyor.

İkinci bölüm "Civan" başlığını taşıyor. Evliliğin ilk aylarında iyi anlaşan bir anne babaya sahip Civan, sonraki zamanlarda alkolik olan babasının dayaklarına daha fazla dayanamayıp aynı mahallede başka bir adamla Almanya'ya kaçan annesinin ardından mahalledeki Kör Maklube tarafından büyütülen bir çocuktur. Serpilip büyüyen bir delikanlı olan Civan pek çok işte çalışır, Destegül isimli bir kıza aşık olur; fakat fakir olan Civan'a kızı vermezler. Civan mahalledeki iyi insanların destekleriyle kendi işini kurar ve hayatına devam eder. Ressam Sıtkı'yla da Hacı Kadir'in kahvehanesinde tanışır.

Fotoğrafçı Kör Mustafa adlı bölümde Mustafa'nın hikayesini okuyoruz. Babası adliyeden emekli Mustafa'nın babası İhsan Bey daha sonra birinin yardımıyla fotoğrafçı olur. Mustafa annesini altı yaşında kaybeder. Sonra babası başka bir kadınla evlenir ama evlendiği kadın eski kocasıyla görüşmeye devam etmektedir. Mahalledeki söylentiler artınca İhsan bey duyduklarının doğru olduğu görür ve adamı öldürür. Hapse girer, Mustafa'ya babasının arkadaşı olan kalfa bakar. Mustafa'nın gözlerindeki rahatsızlık artar, neredeyse göremeyecek hale gelir. Kendini alkole veren Mustafa'ya "kör mustafa"lakabını takarlar. Evlenmek istese de kimse Mustafa'yla evlenmeye yanaşmaz.

Sıtkı'yla Mustafa'nın yolu da Mustafa'nın fotoğrafçı dükkanında kesişir. Bir fotoğrafını büyütmek için dükkana gelen Sıtkı'yla Mustafa daha sonra arkadaş olurlar.

Ekibin dördüncü kişisi olan Doktor da bu bölümde olay akışına dahil olur. Doktor cuma günleri hastalara ücretsiz bakan merhametli ve iyi bir insandır.

Doktor başlığıyla verilen doktorun tüm hikayesi yine ayrıntılarıyla anlatılır. Onun da iç burkucu bir hikayesi vardır, yanlış bir evlilikten son anda dönüp tayin isteyerek kendini bu Anadolu kentinde bulur ve Hacı Kadir'in kahvehanesine gelir. Diğerleriyle de burada tanışır. İstanbul'daki annesinin isteğiyle cuma günleri hastalardan para almayan doktor tüm şehrin gözdesi halinde gelir. Hastane bahçesine meyve ağaçları dikmek ister. Yanına aldığı üç kişiyle meyve fidanı almaya gittikleri bir gün arabasıyla kamyonun altında kalırlar ve yanındakilerle beraber ölür. Bunun üzerine mezarları yapılır. Adı da "Dörtler Makamı" olarak kalır. Dörtler'i rüyasında gören bir ziyaretçi bu makamın üzerine bir türbe yapar. Ve hikaye anlatıcının şu notuyla biter. “Böyledir. Bizde iyiler ölmez. Evliya olup aramızda yaşarlar.”

İyiler Ölmez (Mustafa Kutlu) Kitap Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı için tıklayınız...
thumbnail

İyiler Ölmez (Mustafa Kutlu) Kitap Yazılı Test Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı


Kitabın Adı : İyiler Ölmez

1- İyiler Ölmez adlı eserin yazarı kimdir?
A) Mustafa Kutlu
B) İskender Pala
C) Mustafa Aydoğan
D) Mehmet Uzun
E) Refik Halit Karay

2- Aşağıdakilerden hangisi hikayenin bölümlerinden değildir?

A) Sıtkı
B) Civan
C) Hacı Kadir
D) Doktor
E) Fotoğrafçı Sarhoş Mustafa

3- Dörtler Makamı nedir?
A) İyilikleri ile halk tarafından sevilmiş dört kişinin mezarının olduğu yer.
B) Ut, klarnet, bağlama ve darbukadan oluşan dörtlü bir müzik grubu
C) Dinde yer alan tarikat,şeriat, marifet ve hakikat kavramlarıdır.
D) Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor’dan oluşan dört büyük takım
E) Hacı Kadir’in kahvesinde bir masanın adı

4- Sıtkı ile ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Evin tek çocuğu idi.
B) Ressamdır
C) Sevda adlı kıza aşık olmuş, sevda vurgunudur.
D) Babası İstanbul’da kapıcılık yapan biridir.
E) Aslen Kastamonuludur.

5- Ruhi Bey Sıtkı’nın tarzını hangi ünlü ressama benzetiyordu?

A) Michelangelo
B) Abidin Dino
C) Salvador Dali
D) Leonardo Da Vinci
E) Van Gogh

6- Aşağıdakilerden hangisi hikayenin ana kahramanlarının özelliklerinden değildir?
A) Yardımlaşmayı çok sevmeleri
B) Haftanın bir gününü sohbete ayırmaları
C) Sosyal projeler üretmeleri
D) Haksızlığa tahammül etmemeleri
E) Cömert, eli açık insanlar olmaları

7- Yazarın hikayedeki üslubuyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Ayrıntıya fazla yer vermez.
B) Hikayeyi olay üzerine kurar.
C) Genelde kısa cümleler kullanır
D) Hikayede araya girip okuyucu ile konuşmaz
E) Türk filmine benzeyen olaylar kurgular

8- Hikayede yazarın başka hikayelerine de ad olan hangi kavramlar geçmektedir?

A) Vitrinde olmak- Tirende bir Keman
B) Zafer Yahut Hiç- Akasya ve Mandolin
C) Uzun hikaye- Ya Tahammül Ya Sefer
D) Chef- Dem Bu Demdir
E) Bir Demet İstanbul – Yokuşa Akan Sular

9- Hikayedeki olaylar nerede yaşanmaktadır?
A) Küçük Ali Mahallesinde
B) Şahin Ali Mahallesinde
C) İlhanlı Mahallesinde
D) Cicibey Mahallesinde
E) Selçuklu Mahallesinde

10- Civan ile ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Üç yaşındayken annesi ve babası tarafından terk edilmiştir.
B) Hacı Kadir Civan’ı evlatlık edinmiştir.
C) Marangozluk ve Hacı Kadir’in kahvesinde garsonluk yapmıştır.
D) Çocukluğunda bütün mahalleyi bezdirmiştir.
E) Sabri ile ortak olup marangozu devralmışlardır.

11- Terzi Tahsin yere atılan sigara izmaritini Civan’ın çıplak ayakla söndürebileceği üzerine iddiaya girerdi. Bu durum karşısında haksızlığa tahammül edemeyen …………………. Terzi Tahsin’e iyi bir dayak atmıştır.
Yukarıda boş bırakılan yere ne gelmelidir?

A) Hacı Kadir
B) Sabri
C) Sıtkı
D) İsmail
E) Artist Erol

12- Hikayenin ana kahramanları ve mesleklerinin eşleştirilmesinden hangisi yanlıştır?

A) Sabri – koleksiyoncu
B) Hacı Kadir- Kahve ve otel işletmecisi
C) Sıtkı- ressam
D) Mustafa – Fotoğrafçı
E) Civan- Marangoz

13- Civan ………………………’a, Sıtkı ………………………….’a, Atalay ……………………………..’a aşık olup vurgun yemiştir.
Bu cümlede boş bırakılan yerlere sırasıyla hangi isimler gelmelidir?
A) Destegül, Sevda, Suna
B) Suna, Semiha, Leyla
C) Sevda, Destegül, Leyla
D) Ayla, Leyla, Ceylan
E) Destegül, Songül, Birgül

14- Aşağıdakilerden hangisi hikayede olumsuz kişiliğe sahip olan bir kahramandır?
A)Mehdi Usta       B)Sarhoş Mustafa 
C)Hacı Kadir         D)Civan                  E)Artist Erol

15- Doktora niçin ‘Cuma Günü Doktoru’ deniyor?
A) Cuma gününü kendine ayırıp o gün çalışmadığı için.
B) Annesinin mezarına her Cuma ziyaret gittiği için
C) En sevdiği gün Cuma olduğu için.
D) Cuma günü hastalardan ücret almadığı için
E) Cuma gününü sevgilisini hatırlayıp eve kapandığı için

16- Aşağıdakilerden hangisi hikayenin kahramanlarının çaldığı müzik aletlerinden değildir?

A)Klarnet         B) Darbuka 
C)Bağlama      D)Ut              E) Keman

17-Aşağıdakilerden hangisi kitabın sonunda Müslümanlara verilen tavsiyelerden değildir?
A) Türbeleri ziyaret edin
B) Türbeler insana yaşamı hatırlatır
C) Türbelerden, ölülerden yardım ve şefaat istemeyin.
D) Türbelerdeki ağaç dallarına bez bağlamayın
E) Türbelerde Fatiha okuyun, yardım ancak Allah’tan istenir.

18- Mustafa’nın gittiği düğünlerde düğün sahibini kırmamak için içki içmesi sonucu içki alışkanlığı başlıyor. Buradan hangi dersi çıkarmalıyız?
A) Sevdiğimiz insanların hatırını kırmamak için her dediklerini yapmalıyız.
B) Hatır için çiğ tavuk bile yenir.
C) Zararını bildiğimiz bir şeyi en iyi arkadaşımız teklif etse bile kabul etmemeliyiz.
D) İçki, sigara gibi zararlı alışkanlıkları bir kere denemekle bir şey olmaz.
E) İçki, sigara maddeler bağımlılık yapmaz.

19- Hacı Kadir’in kahvesindeki Sıtkı’nın masasını adı ve ilkesi nedir?

A) Masanın adı ‘Cuma İnsanları’, ilkesi ‘iyiler ölmez’
B) Masanın adı ‘Hayat Mektebi’, ilkesi ‘önce ahlak’.
C) Masanın adı ‘ İmece Masası’, ilkesi ‘yardımlaşma’
D) Masanın adı ‘Dostluk’, ilkesi ‘iyiler ölmez’
E) Masanın adı ‘Ressamın köşesi’, ilkesi ‘Sevdalı olan gelsin’.

20- Aşağıdakilerden hangisi hikayeden çıkarılacak derslerden değildir?

A) Dünyada iyi işler yapan insanlar unutulmaz, ölünce arkalarından dua edilir.
B) En zor işler bile el ele verilince kolay hale gelir.
C) Hayatta insanın sırtını dayayabileceği dostları olmalı.
D) İnsan sadece kendisi için yaşamamalı, yaşatmaya da çalışmalıdır
E) Birinde kötü bir alışkanlık varsa o insandan hayır gelmez.

21- Hikayedeki kişilerin aklına bir fikir geldiğinde ilk olarak ne yapıyorlar?

A) Hacı Kadir’in kahvesinde toplanıp istişare (fikir alış verişi) yapıyorlar.
B) Önce oturup menemen yiyor, sonra düşünüyorlar.
C) Herkes evine çekilip neler yapabileceğini düşünüyor.
D) Sokağa çıkıp insanlardan yardım istiyorlar.
E) Belediyeye, valiliğe veya zenginlere başvuruyorlar.

22- Hikayenin sonunda ne oluyor?
A) Kahramanlarımız görevlerinin bittiğini söyleyip memleketlerine dönüyor.
B) Hacı Kadir’in ölümü ile birbiriyle irtibatı koparıyorlar.
C) Birilerinin iftirası ile hapse giriyorlar.
D) Arabaları uçuruma düşüyor ve ölüyorlar.
E) O mahallede hala yaşamaktadırlar.

23- Aşağıdakilerden hangisi kahramanlarımızın gerçekleştirdiği sosyal projelerden değildir?

A) Yardıma muhtaç olanlara yemek dağıtmak
B) Hastaları ücretsiz tedavi etmek
C) Yaşlılar için huzurevi açmak.
D) Hasta yakınlarına kalacak misafirhane yapmak
E) Yetim çocuklar için yetimler bayramı yapmak

24- Aşağıdakilerden hangisi hikayede geçen türkü sözlerinden değildir?
A) Zenginimiz bedel verir, askerimiz fakirdendir.
B) Bülbülüm altın kafeste, öter aheste aheste
C) Ankara’da yedim taze meyvayı
D) Yine şafak söktü sunam uyanmaz
E) Hasret çeken gönül derde dayanmaz

25- Yazar, hikayenin kahramanlarının aşklarını hangi şairin aşk anlayışına benzetiyor?

A)Karacoğlan         B)Nedim 
C)Yunus Emre        D)Mevlana          E)Fuzuli

Cevap Anahtarı :

1 A     11 C     21 A
2 C     12 A     22 D
3 A     13 A     23 C
4 D     14 E     24 B
5 E     15 D     25 E
6 B     16 E
7 D     17 B
8 C     18 C
9 D     19 B
10 B    20 E


İyiler Ölmez ( Mustafa Kutlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişileri için tıklayınız...

18 Nisan 2019 Perşembe

thumbnail

Uzun Hikaye (Mustafa Kutlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Uzun Hikaye

Kitabın Yazarı : Mustafa Kutlu

Kitabının Özeti :

Ali hem yetim hem de Bulgar muhaciridir. Dedesi Pelvan Sülüman ile Bulgaristan'dan Türkiye'ye kaçmışlardır. Kendi babasını küçük yaşta kaybeden Ali Türkiye'ye geldikten sonra diğer akrabalarından bir türlü haber alamamıştır.

Pelvan Sülüman İstanbul'a gelince hemşehrileri yardımıyla Eyüp Sultan'da bir ahşap ev bulur. Torunu ile birlikte orada yaşamaya başlar. Bunca sene geçimini hayvancılıkla sağlamış olan Pelvan Sülüman, burada da hayvancılık yapmak ister.

Ahıra bir koyun alır. Zaman geçtikçe koyunların sayısı artar. Dede torun birlikte yaşayıp giderler. Ali de orta okulu bitirmiştir.

Her şey yolunda giderken Pelvan Sülüman'ın vefat etmesi üzerine Ali artık tamamen yalnız kalır. Evdeki bütün hayvanları satar ve bir daha o eve girmez.

Askerliğini bitirir. Avukat yardımcılığı, katiplik gibi mesleklerde çalışır. Yalnız daktilosunu yanından ayırmaz. Hep bir şeyler yazar.

Münire ise Ali'nin sevdiği kızdır. Sarı saçlı ve mavi gözleri onun güzelliğini tamamlayan özellikleridir.

Münire ile Ali Eyüp'ten tanışırlar. Münire'nin ailesinin Eyüp'te bir sineması vardır. Münire'nin ağabeyleri Eyüp'ün belalılarından oldukları için Münire'yi sıkı bir yönetim altında tutarlar.

Münire ile Ali bu ağabeylere karşı birbirlerini severler. Günün birinde ağabeyleri Münire'yi zengin bir adamın oğluyla evlendirmeyi ister. Münire buna karşı çıksa da işe yaramaz. Dayak üstüne dayak yer. Her yeri morluklar içinde kalır.

Bu olayları duyan Ali çok sinirlenir. Herkes sinemada tıklım tıklım film izlerken perdeler tutuşarak yanmaya başlar. Ali sinemayı yakmıştır. Daha sonra Münire ile kaçmışlardır. Ali'nin bu yaptıkları Eyüp'te efsaneleşmiş herkesin dilinde "sinemayı yakıp Münire'yi kaçıran Bulgaryalı Ali'nin efsanesi" dolaşır olmuş.

Bu yaşananlardan sonra ağabeyleri durur mu? İkisinin peşine düşmüşler. Münire ile Ali izlerini bulamamaları için bir yere bağlı olarak yaşayamamışlar. O kasaba bu köy derken günler birbirini kovalamış. Bu yüzden Ali doğru düzgün bir işe girememiş. Bir erkek çocukları olmuş ve o da yollarda büyümüştür.

İkili bir vagon evde geçimini sürdürmeye başladı. Çocukları beş yaşlarındaydı. Ali ise bir kasabada orta okul kâtipliği yapmaya başladı. Çalıştığı yerde yabani otlar içinde kalan bir bahçe vardı. Bu bahçe Ali'nin çok dikkatini çekti. Bahçeye çeki düzen vermek için müdürle konuştu. Müdür ilk başta pek olumlu bakmasa da kabul etti. Ali ve orada çalışan yardımcılar bahçeye güzelce meyveler ektiler. Gün geçtikçe müdür bu olanlardan böbürlenip herkese bahçeyi kendisinin yaptığını söylemeye başladı. Meyvelerden de kimseye vermez oldu.

Ali, haksızlığı kaldıramazdı. En nefret ettiği şey buydu. Müdürün karşına geçip meyveleri herkese eşit olarak dağıtması gerektiğini söyledi. Eşit kelimesini duyan müdür Ali'ye sosyalist misin sen yoksa tarzında bir soru yöneltti.

Aslında Ali sosyalist olmasa bile o sinirle evet sosyalistim dedi. Müdüre diklenen Ali kısa bir süre sonra işten çıkartıldı. Bu olaydan sonra lakabı sosyalist Ali olarak kaldı.

Müdürün yaptıklarını kendine yediremeyen Ali gece yarısı bahçede ekili olan bütün ürünleri toplayıp kaçtı.

Artık burada barınamazlardı. Ailesi ile birlikte kasabayı terk etmek zorunda kaldı. Çocuğu ve karısıyla bir trenin yolunu buldu. Karısı Münire hamileydi. Ali trende istasyon şefi ile ahbap oldu. Bir vagondan evde kalmaları için müsaade etti. Burada günler güzel geçmeye başladı. Ancak hayat bu... Hep güzel gidecek sanılır. Ne yazık ki sonu güzel bitmedi. Münire bir gece ansızın fenalaştı. Evin ağır işlerinden dolayı olacak ki bedeni buna dayanamamıştı.

Ali ile Münire'yi şehre gönderdiler. Oğlu ise bir komsuda annesi ve babasının gelmesini bekliyordu. Günler sonra Ali geldi. Eve tek gelmişti ve ağlıyordu. Münire hayata gözlerini yummuştu.

Günler geçti. Ali'nin oğlu on altı yaşındaydı. Liseye gidiyordu. Ali o dönemler Sarıkaya otelinde dava vekilliği yapıyordu. Emin Sarıkaya ise otelin sahibiydi. Gençliğinde parasının birçoğunu boş yerlerde harcamış olan Emin Efendi'nin şimdilerde evinde pek bir şeyi kalmamıştı. Ama yine de hatırı sayılır bir adamdı.

Baba-oğul bu göçebe hayatlarında her gittikleri yerde ev bulmakta zorluk çektikleri için Emin Efendi'nin yardımıyla Çerçi Abdullah adında bir işportacının evini tuttular.

Çerçi Abdullah'ın Celal adında bir oğlu vardı. Celal'de kas erimesi hastalığı vardı. Yoksulluktan dolayı bir çare bulunamamıştı. Ali'nin oğlu ile hemen arkadaş oldular. Celal bir pencere kenarında oturuyor, boncuk dizip bileklik yapıyordu. İşportacı babası ise bu bileklikleri satıyordu.

Celal ile Ali'nin oğlu aynı kıza aşık oldular. Sanat okulundan savcının kızı Ayla. Okulun en güzel kızlarından birisi. Celal, Ayla'yi görünce uzun süre boncuk takamaz yapacağı işi şaşırırdı. Cemal bir gün Ali'ye yaptığı bileziklerden birisini verip Ayla'ya götürmesini istedi. Celal'in çok az bir sürelik ömrü kalmıştı. Ayla anlayışlı bir kız olduğundan bileziği kabul etti. Ali'nin oğlu ise hem yaptığı işten dolayı mutlu oluyor hem de üzülüyordu.

Çerçi Abdullah, Ali ve Emin Efendi işportacı Çerçi'ye yardım etmek için el ele verdiler. Ona kışın rahat etmesi için el emeğiyle dükkan açacaklardı. Bütün hazırlıklar tamamlanmıştı. Derken çarşı ağası İskender Zapuroğlu zavallı Çerçi'ye aklını taktı. Bu işin olmaması için elinden geleni ardına koymadı. Emin Efendi bu toprağın kendisine ait olduğunu söylese de dinletemedi. Ama esas Zapuroğlu'na direnen kişi Ali'ydi. Çünkü Ali haksızlığa gelemiyordu.

Zapuroğlu Ali'ye takmıştı. Onu rahat bırakmadı. Ali artık gitmeleri gerektiğini anlamıştı. Oysa Ali'nin oğlu ilk aşkı Ayla'yı nasıl bırakıp gideceğini bilmiyordu.

Ali'nin oğlu Mustafa artık liseyi bitirmiş genç bir delikanlı olmuştu. Üniversite sınavına iki kez girmiş ve kazanamamıştı. Büyüdükçe babasına benzetilmekten gurur duyuyordu.

Yeni gittikleri yerde Ali bir kitabevi satın aldı. Buraya yeni kitap türleri getirmek istiyordu. Amacı bir kültür ocağı oluşturmaktı. Zamanla dükkandaki bütün işleri hallettiler. Dükkanın adını küçük kitapçı koydular. Tabelayı yapmak için Turan isminde bir genç geldi. Turan, Osman adında bir ressamın yanında çıraklık yapmış ustası ölünce de dükkanın başına geçmişti.

Mustafa ile dost oldular. Turan, kasabadaki kuaför Mualla'nın kızı Suna'ya aşık olmuştu. Onun için her türlü romantikliği yapmış olmasına rağmen Suna onu sevmemişti. Suna oyuncu olmak, şöhrete kavuşmak istiyordu. Bir gün ansızın kaçtı. Suna'nın kaçması Turan'ın içinde yara açtı. Etkisinden uzun süre kurtulamadı.

Ali ile Mustafa'nın açtıkları kitabevi artık sinek avlar duruma gelmişti. Kimse kitap almıyordu. Kasaba okuyan bir toplum değildi. Ali bir gazetede yazmaya başladı. Yazdığı siyasi görüşleri yüzünden ihbar edildi. Küçücük kasabanın hapishanesine mahkûm edildi. Mustafa ise kimsenin uğramadığı bu kitabevinde yalnız kalmıştı.

Bir gün Selma Hanım ve yanında başörtülü bir kız kitabevine girdi. Kızın ismi Feride idi. Mustafa bu gizemli kızdan çok etkilendi. Feride dükkana tek başına gelmeye başladı. Mustafa ise ona ithafen Çalıkuşu romanını okuması için verdi. Kitabın arasına onsuz yapamadığını yazdı. Feride ise kısa bir süre sonra notuna olumlu bir cevap vermişti. Böylece aralarında bir ilişki başlamış oldu.

Bir gün Feride ile Selma Hanım yolda yürürken kasabanın sarhoşu Selami peşlerine takılmıştı. İki kadın zorla kendilerini kitabevine attılar. Selami cebinden silahını çıkardı ve Mustafa'yı tehdit etmeye başladı. Olaylar büyümeden polis geldi. Selami'yi götürdüler.

Bu olayların üstüne Mustafa ve Feride sokağa çıkamaz hale geldiler. Bu yaşananlar Mustafa'yı cesaretlendirdi. Babasının annesini kaçırdığı gibi o da Feride'yi kaçıracaktı. Ama Feride Mustafa ile kaçmayı kabul etmedi. Mustafa'yı çok sevdiğini ama kocaya kaçan kız olmak istemediğini söyledi.

Bunun üzerine Mustafa babasını ziyarete gitti. Bütün olanları anlattı. Artık bu kasabada durmak istemediğini söyledi. Ali, kendisinin gençliğinde yaptığı cesareti oğlunun da göze aldığına şaşırdı. Gülerek "demek kaçıracaktın he" dedi.

Mustafa'ya bir tanıdığının adresini verip burada ona is vereceklerini söyledi. Oğluyla vedalaştı. Ona daktilosunu verdi. Her zaman daktiloyla yazmasını istedi. Sözlerine, bu alete yazdığında ben konuşuyorum demektir diye ilave etti. Mustafa tren ile İstanbul’a gitmek için harekete geçti.

Babasının ona verdiği daktiloyla ne yazacağını bilmiyordu. Yazsam da neye yarar düşüncesindeydi. Düşündü ve kendi hayat hikayesini yazmaya karar verdi. Gittiği bu yerde de hangi işe girerse girsin başarabileceğinden yüreği emindi.

Uzun Hikâye: Topluma uymayıp, düzene baş kaldırışlığın getirdiği bir göç öyküsüdür. Yazar, hem yaşam koşullarının ağırlığını anlatmış hem de Ali karakteri ile okuyucuya cesareti tanıtmıştır.

Ali, topluma uymayan ve herkes gibi haksızlığa göz yummayan bir adam olduğundan dolayı gittiği hiçbir yerde barınamıyordu. Bu yüzden hayatı göçebe olarak geçti. Ama bundan asla mutsuz olmadı. Çünkü o herkes gibi değildi. Herkes gibi olmaması ona verilmiş en büyük ödüldü belki de.


Kitap ve Yazarı Hakkında Bilgi :

Mustafa Kutlu ,1945 yılında Erzincan'da doğdu. Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde Edebiyat bölümünden mezun oldu. Edebiyat öğretmeni olan Mustafa Kutlu hikayeleri ve denemeleriyle tanınmıştır. Aynı zamanda yazarın incelemeleri ve senaryoları da bulunmaktadır.

Mustafa Kutlu Uzun Hikaye isimli eserini 2000 yılında yazmıştır. Kurgusu dram olan bu hikaye 2012 yılında Osman Sınav yönetmenliğinde beyaz perdeye aktarılmıştır.

Başrollerinde Ali karakterini Kenan İmirzalıoğlu, Münire karakterini ise Tuğçe Kazaz canlandırmıştır. Uzun Hikâye adlı sinema filmi çoğu izleyici tarafından beğenilmiş ve ün kazanmıştır.

Uzun Hikaye (Mustafa Kutlu) Kitap Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı 1 için tıklayınız...

Uzun Hikaye (Mustafa Kutlu) Kitap Yazılı Test Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı 2 için tıklayınız...
thumbnail

Uzun Hikaye (Mustafa Kutlu) Kitap Yazılı Test Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı 1



1. Metnin başkahramanı da olan çocuk saçlarını nasıl tasvir etmiştir?

A) Uzun ve seyrek          B) Kirpi gibi dik duruyor
C) Siyah ve sık                 D) Kumral ve kısa

2. ‘’Ne zaman annem aklıma düşse o ……………. hatırlıyorum.’’Hikayeye göre noktalı yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Çocukluğumu           B) İstanbul’u
C) Vagondan evi            D) Tren yolculuğunu

3. Çocuk makasçının kızının konuşamamasının nedenini aşağıdakilerden hangisine bağlamaktadır?

A) Küçükken babasından yediği tekme ve tokatlara
B) Kalıtsal bir özellik olduğunu düşünmektedir
C) Küçükken geçirdiği talihsiz bir kazaya
D) Çevresinde konuşacak kimsenin olmamasına


4. Vagondan evde yaşadıkları dönemlerde babasının işten eve dönüşlerinde, hiç unutmadan çocuğa alıp getirdiği şey aşağıdakilerden hangisidir?

A) Elma           B) Kitap
C) Şeker          D) Balon

5. Ali Bey’in dedesinin adı hangi seçenekte doğru olarak belirtilmiştir?

A) Pehlivan Selim         B) Hattat Remzi
B) Halis Ağa                   D) Pelvan Sülüman

6. Ali Bey’in dedesinin öldüğü durum ve yer aşağıdakilerden hangisidir?

A) Trenle yolculuk yaparken
B) Bahçenin çitlerini tamir ederken
C) Bahçedeki tavuklara yem verirken
D) Cami şadırvanında abdest alırken

7. Aşağıdakilerden hangisi çocuğun babası Ali Bey’in yaptığı mesleklerden biri değildir
?

A) Kasaplık               B) Katiplik
C) Puantörlük          D) Muhasebe yardımcılığı

8. Çocuğun annesinin adı hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?

A) Munise         B) Münire
C) Saime           D) Sabire

9. Aşağıdakilerden hangisi hikayedeki çocukla ilgili (hikayenin başkahramanı) doğru bir bilgi değildir?

A) Bir zamanlar vagondan evde yaşamışlar
B) Küçük yaşta annesini kaybetmiştir
C) Kardeşleri içerisinde en küçüğüdür
D) On altı yaşında cılız ve hırslı bir çocuktur

10. Hikayede adı geçen ‘’Üçgen Erdoğan’’ ın yaptığı meslek hangisinde doğru olarak verilmiştir?


A) Çaycı çırağı               B) Kasap çırağı
C) Motorcu çırağı         D) Kaportacı Çırağı

11. On üç, on dört yaşlarında amansız bir hastalığa yakalanmış. Kas erimesi var çocukta. O yılların şartları, yoksulluk çaresizlik içinde devasını bulamamışlar. Oğlan gözlerinin önünde eriyip gidiyormuş. Biz tanıştığımızda artık yürüyemez hale gelmişti. Okumaya meraklı, içedönük, duygulu bir çocuk.’’

Hikayede kendisinden bu şekilde bahsedilen kişi kimdir?


A) Celal        B) Cemal
C) Celil         D) Cafer

12. Çocuk, çok merak ettiği için gizlice aldığı ve babasına ait birçok yazının ve özel bilginin yer aldığı özel dosyayı nerede saklamıştır?

A) Kümesin içinde
B) Elma ağacının dalında
C) Tezgahın altında
D) Bahçe duvarının köşesinde

13. Çerh bozuldu dünya ıslah olmuyor
Fukara ehlinin yüzü gülmüyor
Ruhsati de ne dediğin bilmiyor
Yazı belli değil hat belli değil

Hikayedeki çocuk yukarıdaki şiiri nerede görüp okumuştur?


A) Arkadaşının kitabında
B) Babasının dosyasında görmüştür.
C) Okul kütüphanesinde
D) Kahvenin duvarında

14. Babayla çocuğun yerleştikten sonra bir kitabevi açtıkları yerin adı hangi seçenekte doğru verilmiştir?

A) Yeşil belde
B) Korucular köyü
C) Hanyeri kasabası
D) Yukarı Çavuldur köyü

15. Çocukla babası, açtıkları kitabevine aşağıdaki isimlerden hangisini vermişlerdir?


A) Küçük Kitapçı             B) Umut Kitap
C) Güneş Kitabevi          D) Uğur Kitapçılık

16. Aşağıdakilerden hangisi hikayede adı geçen ‘’ Kara Turan’’ ile ilgili doğru bir bilgi değildir?

A) Annesi kömür işinde çalışmıştır.
B) Küçük yaşta babası terk etmiştir.
C) Tabelacı Osman’ın çırağı olmuştur.
D) Kasabanın en zengin adamıdır.

17. Çocuğun babası Ali Bey’in hapse düşmesine neden olan olay hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?

A) Kitabevi açtığı için
B) Gazetede yazdığı yazılar nedeniyle
C) Girdiği bir kavga yüzünden
D) Borçlarını ödeyemediği için

18. Çocuğun Sevim Hanım’la dükkanına ilk defa gelen Feride’ye raftan indirerek verdiği ve ‘’Bu benim hediyem olsun.’’ dediği kitabın adı hangi seçenekte doğru belirtilmiştir?


A) Sol Ayağım
B) Yer Altında Bir Şehir
C) Çalıkuşu
D) Fareler ve İnsanlar

19. Ceza evinde kendisini ziyaret ederek kasabadan ayrılmak istediğini belirten oğluna Ali Bey kendisini hatırlaması için ne vermiştir?


A) Mızıkasını
B) Bir roman
C) Dedesinden kalma madalya
D) Daktilosunu

20. Babasıyla da görüştükten sonra kasabadan ayrılma kararı alan çocuk hangi şehre gitmek için yola çıkmıştır?

A) İstanbul        B) İzmir
C) Bursa            D) Ankara

CEVAP ANAHTARI


  1B       2C      3A      4C      5D      6D      7A      8B       9C    10D
11A    12B    13B    14C    15A    16D    17B    18C    19D    20A

Başka Uzun Hikaye (Mustafa Kutlu) Kitap Yazılı Test Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı için tıklayınız...

About