Agatha Christie etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Agatha Christie etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Ekim 2019 Salı

Acı Kahve (Agatha Christie) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Acı Kahve

Kitabın Yazarı : Agatha Christie

Kitap Hakkında Bilgi :

Ünlü bir fizikçi olan Sir Claude Avory savunma sanayi alanında çok önemli bir formül üretir. Ancak aile fertlerinin bu formülü çalacağından şüphe etmektedir. Duruma açıklık getirmesi için ünlü dedektif Hercule Poirot'yu malikânesine davet eder. Bu arada Sir Avory tüm aile fertlerini de çağırmıştır. Yemek sonrası kütüphanede bir yandan kahvesini yudumlarken bir yandan da onlarla sohbet edecektir. Çünkü formülün akrabaları tarafından çalındığını anlamıştır. Uşağına gizlice kapıyı kilitlemesini emreder, misafirlerine de ışıkların kısa bir süreliğine kapatılacağını ve formülü çalan kişinin kâğıdı sehpanın üzerine koymasını söyler. Ancak ışıklar yandığında misafirler kendilerini hiç de beklemedikleri bir manzaranın içinde bulurlar; ortada boş bir zarf ve bir ceset vardır. Poirot malikâneye ulaştığında Sir Avory'nin cansız bedeniyle karşılaşır. Şimdi her şey ünlü dedektifin keskin zekâsına, müthiş dikkatine ve eşsiz gözlemine kalmıştır... "Poirot... tıpkı sade bir kahve gibi canlandırıp ilham veriyor. Acı Kahve, Christie hikâyelerine yapılmış hoş bir katkı."

-Publishers Weekly
Kitabın Özeti :

Sir Claud Amory, bir fizik uzmanıdır. Uzunca bir zamandır atom partiküllerinin hareketleri üzerinde incelemeler yapıyordu. Bir gün aradığını bulur. Bulduğu şey şimdiye dek kullanıla gelen patlayıcılardan binlerce kez daha etkili bir bomba formülüdür. Bu formül bir servet değerindedir. Çünkü bu formül karşılığında pekçok devlet hazinelerinin kapılarını ardına kadar açmaktadır.

Sir Amory‘i düşündüren bir mesele vardır. Oda aile fertlerinden birinin formülü çalacağını hissetmesidir. Evet o bunu hissetmişti ama bunu kimin yapacağını bilmiyordu. Bu sorunu çözmek için kendisi gibi alanında uzman olan birine ihtiyacı vardı. Bu kim olabilirdi? Daha önce tanışmasa da methini duyduğu Belçika asıllı dedektif Hercule Poirot olabilirdi. Çünkü o zehir gibi bir dedektiftir ve çözemeyeceği olayın olamayacağına inanmaktadır. Onu evine davet ederek olayı çözmesini rica etti. Mr. Poirot da bu nazik davete icabet etti. Yalnız Mr. Poirot daha Sir’ün evine varmadan olaylar cereyan etmeye başlar.


Sir Amory’nin evinde hiç evlenmemiş olan ablası, oğlu Richard, oğlunun İtalyan asıllı karısı Lucia, bir bayan yeğeni, İtalyan doktor Carelli, evin İngiliz uşağı ve Sir’ün sekreteri bulunmaktaydı. Bu ev halkı yemek sonrası sohbet yapıyorlardı. Sir’ün gelini güzel Lucia kendisi gibi İtalyan olan doktordan rahatsızmış gibi davranmaktaydı, sanki doktor onu sıkıştırıyordu. Kocası Richard’da bu davetsiz eski dosttan rahatsız görünüyordu. Zaten ilk fırsatta karısına kendisini o doktor ile niye aldattığını soracaktı. Tüm bunlar Lucia’yı daha da kötü etkilemişti.

Fark edilir hale gelen Lucia’nın rahatsızlığını tedavi etmek için ilaç kutusunu bulunduğu raftan indirmişlerdi. Doktor Carelli, ilaç kutularına bakarak ne işe yaradıklarını söylüyordu. Şişede öldürücü zehirli ilaçlar bile vardı ve uyku getirerek insanı öldüren ilaç hayli ilgi çekmişti. Lucia, farkettirmeden ondan bir avuç kadar almıştı.

Bu esnada kahve servisi başlamıştı. Richard karısının yanına giderek onun gönlünü almıştı. Sır Amory ise uşağına kapıları dıştan kilitlemesini emretmiş ve kahvesini yudumlarken izaha başlamıştı. Önemli ve de çok değerli bir formül bulduğunu ama ev halkı içinden birinin bunu çalmak istediğini bildiğini ve bunu düşünen kişiye son bir fırsat olarak az sonra ışıkları kapattıracağını bu esnada az önce çalmış olduğu formülü sehpanın üzerine koymasını aksi halde çağırttığı ünlü dedektif Mr. Poirot‘un suçluyu bizzat bularak gereğini yapacağını ikaz etti.

Bu arada kahvenin acılığından bahsetti. Işıkların söndürülmesini emretti.
Mr. Poirot ulaştığında Sir Claud Amory koltuğunda ölü olarak bulunuyordu ve sehpanın üzerinde de içi boş bir zarf duruyordu. İlk başta tüm şüpheler bir yabancı olan ve pek güven veren bir intibah vermeyen doktor Carelli’ye yönelmişti.

Lucia’nın doktora antipatisi ve rahatsız halide Mr. Poirot tarafından farkedilmekteydi. Gerçi diğer şüphelilerde merhumu pek sevmiyorlardı. Özellikle merhumun bayan yeğeni bunu açıkça dile getirmiş ihtiyarın pintiliği ve huysuzluğundan bahsetmişti.

Olay bu halde önünde dururken Mr. Poirot olayı zekası, titizlik ve dikkati sayesinde çözmüştü. Gelin Lucia’yı söz oyunlarıyla köşeye sıkıştırıp ondan kötü ün salmış bir bayan ajanın kızı olduğunu ve bunu bilen doktor Carelli tarafından şantaj önerisine maruz kaldığını ama formülü çalanın ve kayınpederini öldürenin kendisi olmadığını söyletti.

Zaten Mr. Poirot ayrıntıları yakalamıştı. İlaç kutusu ile olaydan evvel oynanmış olduğunu, rafın tozlu olmasına karşın ilaç kutusunun olay anında tertemiz olmasından anlaşılmıştı. Şüpheli görülen sekreter bayan yapılan sorgu esnasında sıkışınca yine aynı zehirle Mr. Poirot’u da öldürmeye çalışır. Mr. Poirot yine zekası ve uyanıklığı sayesinde kurtulmuştur. Katil sekreter yakalanır ve adalete teslim edilir.

Şeytan Dönemeci (Agatha Christie) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Şeytan Dönemeci

Kitabın Yazarı : Agatha Christie

Kitabın Özeti :

Olaylar bir kulüpte eski bir memur olan emekli bay Porter‘in okuduğu gazetedeki bir haber üzerine başlamaktadır. Haberde Londra’daki depremde Gordon Cloade'ın evinin yıkıldığı ve yeni evlendiği karısı ile karısının abisi dışında kimsenin kurtulmadığı yazmaktadır. Bay Porter haberi okuduktan sonra kulüptekiler arasında, Gordon Cloade’n kardeşi doktor Jeremy Cloade’nda olduğunu fark etmeden yorum yapmaya başlar. Zira depremden kurtulan Gordon Cloade’un bir vapur yolculuğu sırasında tanıştığı ve aniden evinden uzak olan New York’ta evlendiği kadın, görevli olduğu Afrika’daki dostu Underhay’ın onu terk eden eşidir.

Underhay kadının kendisini terk etmesi üzerine dostu Porter’e dert yanmış ve Katolik olduğu için boşanamadığı eşinin kendisini habersizce terk etmesini hazmedemediğini anlatmıştır. Ayrıca hayatını vatanı olan İngiltere’den uzakta sürdüren bu adamı kendisinin ölüm haberini ilan ettirerek ve Afrika’da izini kaybettirip kadının özgür kalabileceği günden bahsetmiş, fakat buna fırsat bulamadığı için bu olayın ismini lekelediğini buna da çok üzüldüğünden bahsetmiştir.

Bu olaydan kısa bir süre sonra Underhay’ın ölüm haberi İngiltere’ye ulaşmış Bay Porter’de bu ölümü devamlı bu kadına bağlamıştır.

Gordon Cloade öldükten sonra yaşadığı köyde yerleşen eşi Rosaleen ve abisi David Hunter büyük bir mirasa konmuşlardır. Çok zengin olan Gordon Cloade evlendikten sonra yeni bir vasiyetname hazırlamadığı için eldeki tüm varlıkları karısına geçmiştir. Yine yasalara göre bayan Rosaleen varlıklara sahip olmasına karşın parasının sadece faizini kullanabilmekte, ana parayı sarf edememektedir ki bu bile güçlü bir servettir.

Gordon Cloade’un akrabaları bu olaydan son derece rahatsız olmuş ve mirastan hiç pay alamadıkları için Roseleen’e düşman kesilmişlerdir. Zaten yoksullukla büyümüş Rosaleen’inde turnelere çıkıp dünyayı gezen bir aktrist olması onu hoş görmemeleri için gerekli mazereti de vermiştir.

Yaşamı boyunca baktığı ve onlara devamlı yardım edeceğini vadettiği, bunun için para biriktirmelerini istemediği Gordon Cloade’un akrabaları Lionel Cloade maddi sorunları Gordon tarafından karşılanmakta olduğu için hastalara bakmak yerine araştırmalara yönelmiştir. Kethie Cloade (doktorun eşi), Jeremy Cloade (Gordon’un avukatı ve kardeşi), Freances Cloade (Jeremy’nin karısı), Adela Marchmont (Gordon’un kız kardeşi) Lynn Marchmont (Adela’nın kızı aynı zamanda Rowley Cloade’nın nişanlısıdır. Nişandan sonra Avrupa’ya çalışmaya giden kız ölüm haberi ile geri dönmüştür.)

Gordon Cloade’nın akrabaları tarafından devamlı finanse edildikleri için belirli gelire sahip olmayan insanlardır. Ölüm olayı ile birlikte yardımlar kesilir akrabalar artık kredilerini de kullanmış ve birer birer Rosaleen‘den para istemeye başlamışlardır. Aslında çok iyi kalpli olan Rosaleen elinden geldikçe yardım etmek istemektedir. Fakat onunla zıt olan abisi David mani olmaktadır. Tüm Cloade’lerin çekindiği ve kaba tabir ettiği Davıd Hunter onlara hakaret edip onları küçük düşürmeye çalışmaktadır. Kethie Cloade’nin verdiği bir yemekte Lynn Marchmont’la tanışan Davıd Hunter kıza ilgi duymaya başlar. Yeni bir çiftlik kuran ve Gordon’un finansa edeceği Rowley’le nişanlı olan Lynn’de Davıd Hunter’ın konuşmalarından etkilenmiştir. Zira Rowley’ın Gordon'un ölümü ile çiftliği büyütme planları suya düşmüş ve Lynn tarafından aciz olarak görülmeye başlanmıştır.

Olaylar böyle sürerken kasabaya gelen ve kendini Enoch Arden olarak tanıtan birinin David Hunter’e mektup yollayıp, Underhay’dan haber getirdiğini ve bu konuda konuşmak istediğini bildirmesi her şeyi altüst eder. Bu olay karşısında panikleyen David Rosaleen’ı Londra’ya gönderip adamla görüşür. Konuşma sırasında Underhay’ın yaşadığını ima eden ve istediği on bin sterlin verilmediği taktirde bunu Cloade’lere söyleyeceğini anlatan adam Davıd’ı korkutur. Bu konuşmaya kulak misafiri olan ve adamın kaldığı otelde hizmetçilik yapan Beatrıce’de olayı hemen Rowley Cloade’ye aktarır. Rowley bunu duyunca doğruca avukat olan amcası Jeremy’e koşar. Onu beklerken resimlerine göz atmaktadır ve bir anda fikrini değiştirip çıkar gider.

Olayın iki gün ardından Enoch Arder’in otelde ölü bulunmasıyla bir anda her şey çalkalanmaya başlar. Bir cinayet görünümündeki olaya komiser Spence atanır. Oteldeki olayda başının arkası ezilmiş Enoch Arder yüzü koyun yatmaktadır. Hemen yanındaki masada bir şömine maşası olmakla beraber, ceketin üstünde D ve M harfleri bulunan altın bir çakmak ve dolabın altında da kırmızı bir ruj bulunur.

Çakmağı bir çiftlik gezisi sırasında Rosaleen’de gören ve sigarasını yakmak için elinden alan Rowley hemen tanır. Adamın Davıd Hunter’la olan hukuku da açıklanınca tüm şüpheler Davıd Hunter’e yönelir.

Adam Underhay’ın canlı olduğunu ispatlaya bilecek, bu sayede Rosaleen’in yeni evliliği geçersiz sayılacak ve miras hakkı kalmayacaktır. Bunu engellemek için Davıd Hunter adamı öldürmüştür. Zira adamın ölümünden sadece David ve Rosaleen karlı çıkmaktadır. Olay Cuma gecesi saat 21.00 ile 22.00 arasında olmuştur. Adamın kırılmış saati de 22.15’i göstermektedir.

Buna karşın Davıd Hunter bir haftadır Londra’da olduğunu, olay sırasında kasabaya eşyalarını almaya geldiğini ve 21.15 treni ile döndüğünü söyler. Keza dönüş sırasındayolda Lynn’e rastlamış, onunla konuşmuş ve tren hareket ederken yanından hızla koşarak ayrıldığını söylemiştir. Lynn’in Londra’dan aramış olması da ispatıdır. Lynn olay gecesi saat 23.05 sırasında santralin Londra’dan telefon sordurduğunu ve telefonun kesildiğini ve otuz saniye sonra Hunter ile konuştuğunu doğrulamıştır.

Bu olay geliştikten Rowley’in ölen adamın Underhay olduğundan şüphelenmesi ve Underhayn’ı tanıyan birinin bulunması için dedektif Hravle Poirota’a gitmesi olaylara dedektifinde karışmasını sağlar.

Olaylara oldukça şüpheli yaklaşan dedektif telefon olayının başlangıcındaki kulüptedir ve Porter’in konuşmalarını hatırlar. Porter Rowley’i görmeye gider. Cesedi Rosaleen ve Porter görürler. Porter bunun Underhayn olduğunu söylerken, Rosaleen olmadığını ima eder. Ön mahkeme Porter’e inanır ve Hunter’in idam talebiyle yargılanması kararına varır. Bu kararın ertesi günü Porter’in intihar etmesi Hunter’in tekrar serbest kalmasına zemin hazırlar. Bu arada Rosaleen iyice bunalmış ve tüm yardımları geri çevirmiştir.

Lynn ve dedektif Poirota’in ziyaretine gittiği gün Rosaleen gören Hunter hiddetle odada bulunan Lynn’e ve dedektife katillerin Cloade’ler olduğunu söyler fakat Rosaleen’in bıraktığı intihar mektubu onu sakinleştirir. Bu olayda sonra Lynn beraber Amerika’ya gitmeyi teklif eder. Lynn bunu nişanlısı Rowley’e söylemeye gider. Rowley sinirlenip Lynn’in boğazına sarılır ve “iki cinayetten sonra seni bırakmam” diyerek onu boğmaya yeltenir. Tam o sırada odaya giren dedektif Rowley’i sakinleştirerek olayın gerçeğini anlatmaya başlar.

Kasabaya gelen Enoch Arden Jeremy Cloade’nin karısı France’nin sabıkalı kardeşidir. Bunu Beatrice’den duyduklarını anlatmaya gelen Rowley albümleri karıştırırken yüz benzerliğini fark etmiştir. Bunun üzerine konuşmadan Enoch Arden’i görmeye gitmiş ve tartışma çıkmıştır. Tartışmada Enoch Arden’e attığı yumruk onun dengesini kaybedip, kafasını şömineye çarpmasına yol açmış ve Enoch Arden bu yüzden ölmüştür. Rowley bunun üzerine amcası Jeremy’den duyduğu kulüpteki konuşmayı hatırlayıp, çiftlikte unutulan Davıd’in çakmağını cesedin üzerine bırakarak Porter’i görmeye gitmiştir. Porter’in mali sıkıntıda olması para karşılığı yalancı şahitliğe razı olmasına neden olmuştur. Dedektif Rowley ile Porter’in daha önce tanıştığını ziyareti sırasında Rowley’e sigara ikramı anında “kullanmıyor musunuz” demesinden anlamıştır.

Rowley kendini bu iki ölümden sorumlu tutmaktadır. Rosaleen’in ölümü ise David Hunter’in işidir. Rosaleen aslında depremde ölmüştür. Ayağına gelen parayı tepmek istemeyen David ise canlı kalan ve Rosaleen’le aynı ölçülerdeki hizmetçiği Rosaleen yerine koymuştur. Daha önceden de ilişki kurduğu bu hizmetçi bu sayede sözünden çıkmamaktadır. Fakat olaylar patlak verince serin kanlılığını yitirmeye başlaması ve vicdan azabı duyması onun itiraf edeceğinin sinyallerini vermiştir. Kendini bu tehlikeden kurtarmak isteyen David standart kullandığı ilaçlarının içine morfin doldurup ölümünü sağlamıştır. İlacın ölüme sebebiyetinin Cloade’lar dan olan doktoru zanlı bırakacağından rahat olan David, dedektifin turnelere çıkan bir aktrist olan Rosaleen’in gördüğü kadın kadar saf olamayacağından şüphelenip araştırıp gerçeği ortaya çıkaracağını hesaba katmamıştır. Lynn kendini öldürecek kadar seven Rowel’e tekrar bağlanmıştır. Dedektif ilk iki ölümü tam anlatmaması sonucu Rowley kurtulmuş, Rowley ve Lynn tekrar bir araya gelip evlenmeleri için tüm sorunlar kalkmıştır.

16 Nisan 2019 Salı

On Küçük Zenci (Agatha Christie) Kitabının Özeti, Konusu,Tahlili


Kitabın Adı : On Küçük Zenci

Kitabın Yazarı : Agatha Christie

Kitabın Özeti :

1938 yılında bir ada Bay Una Nancy Owen adında biri tarafından alınır. Adanın sahibi birbirini tanımayan on kişiyi sanki arkadaşları, akrabaları, bir tanıdıkları davet ediyormuşçasına adaya mektupla davet eder. On kişiden bazıları yolda birbiriyle tanışma fırsatı bulur. Bay ve Bayan Rogers davetlilerden iki gün önce adaya giderek eve çeki düzen verirler.

Davetliler araçtan indikleri yerden tekneyle alınarak adaya geçirilir ve adada ada sahibinin hizmetlisi olarak gelen Bay ve Bayan Rogers tarafından karşılanırlar. Herkes odasına yerleşince odayı inceleme isteği duyarak etrafa göz gezdirirler; çünkü kimse tam olarak neden orada olduğunu, görevlerinin ne olduğunu bilemez. Herkesin dikkatini duvardaki şiir çeker:

On küçük zenci yemeğe gitti,
Birinin lokması boğazına tıkandı. Kaldı dokuz
Dokuz Küçük zenci geç yattı,
Sabah biri uyanamadı. Kaldı sekiz… şeklinde devam eder.

Şiirde on zenci ile ilgili gizemli bir ipucu vardır. Yemeğe inen misafirler genel konulardan konuşur. Herkes birbirini ve neden burada olduklarını merak eder. Bir anda gramofondan bir ses işitilir. Gramofondaki ses odada bulunan on kişiyle ilgili çarpıda iddialarda bulunur. Herkes şaşkınca birbirlerine bakar. Odada soğuk rüzgarlar eser, sessizlik başlar. Bazıları ölümlerin nasıl olduğunu anlatır. Kimse kendini suçlu olarak görmez.

Doktor Armstrong, ameliyata sarhoş girince ne yaptığını bilemeyerek hastanın ölümüne sebep olur. General Mac Arthur, karısının bir başkasıyla ilişkisi olduğunu öğrenince sevgilisini bilerek savaşa gönderir, adam savaşta ölür. Blore,eski bir polis müfettişidir. Polis olduğu zamanlarda bir banka soygununda bekçi öldürülür, Blore bu davaya tanıklık eder. Bu davada narin yapılı bir adam hapishaneye girer. Bu ağır yükü kaldıramayan adam hapiste ölür.

Bay ve Bayan Rogers, yanında yardımcı olarak çalıştıkları zengin bir bayanın ölümüne sebep olmakla suçlanır. Fırtınalı bir günde kadın rahatsızlanır, telefonun bozuk olduğunu ve bu sebeple yürüyerek doktor çağırmaya gittiğini savunur. Doktor gelene kadar kadına ilaç verilse kadın hayatta kalabilirdi. Bay ve Bayan Rogers da kadının mirasına sahip çıkar. Teğmen Philip Lombard, ordudan ayrılmış bir yüzbaşıdır. Doğu Afrika’da yerlilerle beraberken ormanda yollarını kaybederler. Lombard ile birkaç beyaz tüm yiyecekleri alarak yerlilerden uzaklaşır. Yiyecekleri olmayan yerliler ölüme terke edilir.

Vera Claythorne, bakıcı olarak çalıştığı evde çocuğu denize götürür. Çocukların denizde açılmaları yasak olmasına rağmen Vera çocuğa engel olmaz. Çocuğun ardından denize atlayıp onun gitmesine engel olmaya çalıştığını söylese de olay böyle değildir. Kıyıdan uzaklaşan çocuğun cansız bedenine ulaşılır. Vera aileye çocuğu kaç kez ikaz ettiğini; ama çocuğun kendisini dinlemediğini söyler. Vera öğretmendir; fakat geçimini sağlamak için her işte çalışmaktadır.Vera çocuğun üvey abisine aşıktır; ama abiye miras kalmadığı için evlenememektedirler. Çocuk ölünce abiye miras kalacağını düşünen Vera çocuğun ölümüne sebep olur. Bu işte bir işolduğunu anlayan abi Vera’yı terk eder.

Emily Brent, altmış beş yaşlarında ihtiyar bir kız. Yanında çalışan hizmetçi kızın hamile olduğunu öğrenince onu işten çıkarır. Umutsuzluğa kapılan kız nehre atlayarak intihar eder. Yargıç Lawrence, bir kadını öldürmekle suçlanan bir sanığın bilgilerini jüriye aktarırken sanığın aleyhinde bilgiler vererek jürinin idam yönünde karar vermesine sebep olur. Antony Marston, yaşamayı seven maceracı biridir. Çok hızlı araba kullandığı günlerden birinde önüne çıkan iki çocuğu ezer. Arabaların hızlı gitmek için yapıldığını ifade eder.

Suçlamaları kabullenemeyen Bayan Rogers birden yere yığılır. Herkes ona doğru koşarak kadını yerden kaldırır. Olay sonrası Marston, içkisini içerken birden yere yığılır. Kimse ne olduğunu anlayamaz. Bakarlar ki artık yaşamıyor. Ölümüne neyin sebep olduğunu araştırmaya çalışırlar. Yaşamayı seven bir insanın intihar edeceği fikrini kabullenemezler. Potasyum siyanürden şüphelenirler.

Gün boyu başı çok ağrıyan bayanRogers’a doktor uyku öncesi ilaç verir. Kadın sabah uyanamaz. Ölümler adadaki insanları çok ürkütür. Herkes birbirinden şüphelenir.Yargıç olayı aydınlatmak için kendisine mektubun kimden geldiğini ve ne yazdığını okur. Mektubun bilmece gibi olduğunu, mektubu gönderen kişinin kendisi hakkında epey bilgi sahibi olduğunu söyler. Mektup Lawrence’in Doğu’ya giden bir arkadaşının üslubuyla yazılıdır. Bu arada ilk geldiklerinde masanın üzerinde on küçük zenci biblosu vardır. Ölümler oldukça zenci biblolar bir bir azalır. Adanın sahibinin kim olduğu, onları kimin işe aldığı konusunda kafa yorarlar. Kendilerine gelen mektubu saklayanlar getirir, imzaya bakılır. İmzada meçhul anlamına gelir. Buraya bir oyuna düşürülerek geldiklerini düşünen insanlar daha da sinirlenir.

Gece geç saate kadar düşünen konuklar sabah adaya gelen tekne ile oradan uzaklaşmayı düşünür. Ertesi gün yemek vakti Mac Arthur’un sofrada olmadığı görülünce onu ararlar. Mac Arthur’un cesediyle karşılaşırlar.

Herkes tedirgin olunca yargıç adanın aranmasının iyi bir fikir olabileceğini söyler. Ada arandı; fakat yedi kişiden başka kimsecikler bulunamaz. Kalan yedi kişi birbirlerinden şüphelenmeye başladılar. Ölüm korkusu herkesin çılgınca hareket etmesine sebep olur. Kahvaltı zamanı masanın hazır olmadığını gören ada sakinleri Rogers’ı aramaya başlar. Odunluğun orada odun kırarken Rogers’ın öldürüldüğünü görürler. Vera ve Brent üzerindeki şoku atınca kahvaltı hazırlamaya koyulur. Kahvaltı sonrası herkes odasına çekilir. Brent’in aşağıda kendinden geçmiş halde koltukta oturduğunu görürler. Zehir enjekte edilmiştir. Etrafında da arı dolaşır.

Olayları kaldıramayan Vera odasına gidip uyumak ister. Odasına girince odasının yosunlarla kaplı olduğunu görür, çığlık atar. Herkes yukarı çıkar. Aşağı indiklerinde Yargıç Lawrence’nin cansız bedeniyle karşılaşırlar. Yargıca cüppe giydirilmiş görüntüsü vardır. Armstrong sabah evde görünmez. Onu aramaya çıktıklarında denizde iki kayanın arasında sıkışıp kaldığını görürler. Armstrong’un öldüğü gün evde bir ayak sesi duyulur. Blore peşinden koşar; ama dışarı çıkan kişinin sadece gölgesini görebilir. Eve döndüğü zaman ayı şeklindeki mermer saat Blore’un başına atılarak öldürülür. Artık adada Lombard ve Vera kalır. İkisi de dışarı çıkar, etrafı arar. Çıldırmaya az kala Vera tabancayla Lombard’ı öldürerek kendisi de odasında intihar eder. Vera suçluluk duyguları ve ortamın hipnotize etmesi sebebiyle intihar eder.

Fırtına dinince adaya ulaşan polis ve karşıda yaşayan halk olayı çözmeye çalışır. Karşıda yaşayan halk ve tekneyle misafirleri getiren kaptanlar, misafirlerin daha önceki misafirlere benzemediğini sıradan normal insanlar olduklarını söyler. Daha önceki misafirler çılgınca partilere katılan bireylerdir. Karşıdaki halk ise adadan yardımı çağrıştıran bir duman gördüklerini; fakat hem fırtına hem de adanın sahibinin ne olursa olsun adayla iletişime geçilmemesi gerektiği emrini verdiği için bir şey yapamadıklarını söyler.

30 Mart 2019 Cumartesi

Doğu Ekspresinde Cinayet (Agatha Christie) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


KİTABIN ADI : Doğu Ekspresinde Cinayet

KİTABIN YAZARI : Agatha Christie

KİTABIN ÖZETİ :

Cinayete kurban olan kişi, Bay Rachett adıyla anılmaktadır. Ve daha sonra gerçek adının Cassetti olduğu ortaya çıkacaktır. Kendisinin öldürüleceğinin farkına varmış ve korunması için aynı trende bulunan dedektif Poirot’a yirmibin dolar teklif etmiş, fakat Bay Poirot adamın tehlikeli biri olabileceğini dedektiflik içgüdüsünün de yardımıyla sezinleyerek kabul etmemiştir.

Cassetti’nin öldürülme sebebi, daha önce çocuk kaçırma olaylarına karışmış olmasıdır. En son ise Amerika’nın tanınmış ailelerinden Armstrong’ların kızını kaçırmış ve fidye istemiştir. Daha sonra ise de çocuğu öldürmüştür.

Cinayetin aydınlatılma işini Ekspresin müdürlerinden olan Bay Bouc, Poirat’a teklif eder. O da bunu kabul eder ve ipuçlarını o anda trende bulunan doktoru da yanlarına alarak, üçü araştırmaya başlarlar. Cinayeti ortaya çıkarabilecek dört ipucu bulunur.

Bunlar bir kondüktör elbisesi düğmesi, bir pipo temizleyici, üzerinde H harfi bulunan değerli bir mendil ve cinayetin saatini bulmalarına yardımcı olabilecek 01:15’i gösteren durmuş saat, doktor da yaptığı incelemeler sonucunda cinayetin 00:00 ile 02:00 arasında işlenmiş olduğunu ortaya koyar.

Şimdi bir de trende bulunan yolculara göz atalım: Albay Arbuthnot Hindistan’daki görevini bitirerek İngiltere’ye dönmekte, daha sonra aralarında bir ilişki anlaşılan Mary Debenham ise, 25 yaşlarında mürebbiyelik yapan biridir. Mac Queen Rachett’in sekreteri, Prenses Natalia Dragomiroff, yaşlı, soğukkanlı ve son derece çirkin olmasına rağmen güçlü bir kişiliğe sahiptir. Caroline Hubbard, hep kızından bahseden orta yaşlı geveze bir kadın, Masterman ise Rachett’ın uşağıdır. Michel yıllardan beri aynı hatta çalışan kondüktördür. Trende seyahat eden 13 yolcudan diğer altısının isimleri ise, Greta Ohlsson, Kont ve Kontes Andrenyi, Cyrus Hardman, Foscarelli, ve Hildegarde Schmidt’tir.

Delilleri incelemeye ve tanıkları dinlemeye başlayan üçlü, ipuçlarını yavaş yavaş çözerek sonuca ulaşmaya başlarlar. Bu süreçte İstanbul Calais vagonundaki yolcuları tek tek sorgular, cinayetin işlendiği gece koridorlarda gezen kırmızı kimonolu bir kadın saptanır. Cinayeti iki kişinin işlediği kanısına varırlar. Bunun sebebi cesedin üzerindeki bıçak yaralarının fasılalarla açıldığıdır. Tariflere göre cinayeti işleyen esmer, kısa boylu, zayıf ve ince kadın sesli biridir. Bu da cinayeti biri kadın biri erkek iki kişinin işlediği kanısını ortaya koyar.

Cesette on iki adet yara bulunmakta, vagondaki tek pipo içicisinin Albay Arbuthnot olduğu anlaşılır. Düğmelerin bulunduğu üniformayı ise sadece kondüktör giymektedir. Trende H harfiyle başlayan isme sahip biri de bulunmamakta, tüm kapıları kilitli olan trene dışarıdan yolcu binmediğine göre, katil vagonun içerisindedir. İçerideki on üç kişiden biridir ama hangisi?

Kitabın bundan sonraki bölümleri daha da ilginç ve sürükleyicidir. Hercule Poirot hemen her yolcunun bu cinayeti işleyebileceği ihtimaline karşın olanca titizliğiyle onları dinlemeye devam eder. Her birinin cinayeti nasıl ve ne amaçla yapabileceklerini kurgular; ancak hiçbirinin bu işi yapmamış olduklarına dair veriler de mevcuttur. Dışarıdan biri de vagona binmediğine göre bu cinayeti kim planlanmış ve yapmıştır?

Kitap oldukça ilginiç ve akla gelmeyecek bir biçimde sonlanır. Poirot ince zekası sayesinde cinayeti çözmüş, en son vagondaki tüm yolcuları yemek salonuna toplar ve cinayeti açıklar. İki ihtimal vardır, birincisini salondakilere anlattığında yolcular bunu fazla inandırıcı bulmaz. İkinci ihtimal ise doğru senaryodur. Fakat bu da yolculardan hiçbirinin işine gelmez.

Her zaman gerçekler doğru olanı ya da olması gerekeni ortaya koymamakta, veya bazı işler öyle olması gerektiği için olmuştur. Birinci ihtimalin tüm yolcular, dedektif, ekspresin müdürü ve doktor tarafından kabul edilmiş olmasının sebebi budur.