Kemal Bilbaşar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Mayıs 2019 Cumartesi

thumbnail

Yonca Kız (Kemal Bilbaşar) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişileri

Kitabın Adı : Yonca Kız

Kitabın Yazarı : Kemal Bilbaşar

Kitabın Konusu : 

Yonca Kız ve ailesi yaşadıkları yerden heyelan nedeniyle İzmir’e göçerler. İzmir'de Yonca Kız ve ailesinin başlarına gelenler anlatılmaktadır..

Kitabın Özeti :

Yonca Kız’ın yaşadığı kasabada çocuklar oyun oynamasını bilmezler fakat o bölgeye has işleri iyi yaparlardı. Evin erkekleri başka kentlere para kazanmak için giderlerken ev hanımları tezgahlarının başına geçip büyük gayretle çalışırlardı.

Yonca Kız’ın annesinin adı Gonca, babasının ise Mehmet idi.

Kasaba, bir peri bacası azmanının üzerine kurulmuş Orta Çağ kalesinin yanı başında yer alan küçük bir yerleşim yeridir. Buranın erkekleri kasabanın dışında çalışırken kadınları da tezgâh başında hah dokumaktadır. Bu kasabanın çocukları da âdeta halı dokumayı bilerek gelirler dünyaya. Sabahtan akşama kadar oyun oynamak yerine halılarla meşgul olmaktadırlar.

Yonca Kız, bir kış günü, bu kasabada küçük bir evde dünyaya gelmiştir. Babası Mehmet Torlak dört yapraklı yonca gibi bize uğur getirsin diye kızın adını Yonca koymuştur. Yonca Kız kırk günlük iken kasabaya hükümet adamları gelmiş ve kasabanın killi toprak üzerinde olduğu için zeminin kaydığını söylemişlerdir. O yüzden kasabada yaşayan herkese yakın bir yerde güzel binalar yapılacak ve halk orada yaşayacaktır. Bu habere tüm kasabalı gibi Mehmet Torlak ailesi de sevinir.

İnşaatlar başlar. Kasaba cıvıl cıvıl olmuştur. İlk kez o dönemde kasabanın erkeklerinin kasaba dışında çalışmasına gerek kalmamıştır. Fakat inşaat bittikten sonra kötü bir haber yayılır. Ancak 20 yılda 20 bin lira ödeyebilenler bu güzel evlere taşınabilecektir. Bu fakir kasabalı için büyük bir hayal kırıklığı olmuştur. Bir de müteahhit gidince kasaba eski fakir günlerine dönüvermiştir. Mehmet Torlak da çalışmak için şehre gider. Aradan uzun zaman geçer. Mehmet Torlak'tan haber yoktur. Yonca Kız babasını çok özlemekte ve ondan haber beklemektedir. Hiç ummadıkları bir gün Mehmet Torlak kasabaya çıkagelir. Hasretlerini giderdikten sonra Mehmet Torlak ailesine onları yabana götüreceği haberini verir. Teyzesinin oğlunu bulmuştur şehirde ve çok zengin olan bu yalçının yanma gideceklerdir. Hemen toparlanırlar ve büyük hayallerle İzmir'e doğru yola çıkarlar.

Yonca Kız, hayatında ilk kez gördüğü otobüs, elektrik gibi şeyler karşısında büyük bir korku yaşar. Onları ilk kez gördüğü için şaşkınlığa uğramıştır. Babası ona bu yeni şeyleri hevesli bir şekilde anlatmaktadır.

İzmir ise onları büyülemiştir. Dükkânlar, evler, arabalar, insanlar, kısacası koca şehir onları şaşkına çevirmiştir. Bu şehir köylerine hiç benzememektedir. Her şey başkadır burada.

Mehmet Torlak eşi ve kızı ile birlikte teyze oğlunun fabrikasına varır. Çalışanlar onlara çok aşağılayıcı tarzda bakmaktadır. Teyze oğlunun odası çok güzeldir. Fakat teyzesinin oğlu İbrahim Bey onlara bir 'hoş geldin' dahi demez. Çalışanları gibi o da bu aileye köylü oldukları için küçümseyen gözlerle bakmaktadır. Bu insanlara yeni giysiler almalarını ve temizlenmelerini emreder.

Mağazada Gonca, Mehmet Torlak ve Yonca Kıza yeni yeni elbiseler giydirirler. Sonra da büyük bir arabayla köşke doğru yola çıkarlar. Köşk beklediklerinden de güzel ve büyüktür. Sultan Bacı isimli şişman, zenci bir kadın onları karşılar. Onları mermerden, ayna gibi pırıl pırıl parlayan büyük bir salona alır. İbrahim Beyin annesi Ayşe onları çok iyi bir şekilde karşılar. Mehmet Torlak ve ailesi kendileri gibi konuşan bu kadını görünce çok sevinirler. Ayşe Hanım da yeğeni Mehmet Torlak ve ailesine hemen ısınır. Havalı, onlara yüksekten bakan genç bir kadının içeri girmesi ile neşeleri kaybolur. Kadın onlara çok küçümseyerek bakar ve neden geldiklerini sorar. Şehvar adındaki küçük kızı da kadın gibi onları istemediğini söyleyerek ağlamaya başlar. Kadın hışımla odayı terk eder. Onları istemediği her hâlinden bellidir. Daha sonra bu kadının İbrahim Beyin karısı olduğunu öğrenirler. Ayşe Hanım onları hizmetçilerin kaldığı bir odaya götürür. Sohbet etmeye başlarlar. Ayşe Hanım, kız kardeşi, Mehmet Torlak'ın annesi Melekten bahseder. Mehmet'in babasına kaçtığı için evlatlıktan reddetmiştir babası Melek'i. Bir süre sonra da kadıncağız ölür zaten.

Sabah yeni elbiselerini giyip çıkarlar. Yonca Kız İbrahim Beyin, Ayşe Hanım'ın elini öper; fakat hanımefendinin elini hiç öpmek istemez. Kadın zaten padişah ailesinden geldiği için eteğini öptürmeye alışkındır. Ayşe Hanım gelinin bu tavırlarından dolayı çok üzülür. Yonca Kız'ı onun şerrinden korumaya çalışır.

Mehmet Torlak ve ailesi en yakınlarının evinde böyle hizmetçi gibi muamele görmeye başlarlar. Mehmet Torlak yakındaki bir apartmanın kapıcılığını yaparken karısı Gonca da köşkün temizlik işleri ile uğraşmaktadır. Bu durum Mehmet Torlak'ın çok gücüne gitmektedir. Teyze oğlunun kapısında hizmetçi muamelesi görmüştür. Gonca ise kocasına belli etmemeye çalışmakla birlikte çok mutsuzdur. Yonca Kız'ın payına da evin huysuz çocuğu Şehvar'a arkadaşlık etmek düşmüştür. Oysa Şehvar tıpkı annesi gibi Yonca Kız'ı küçümsemekte, ona her türlü kötülüğü yapmaktadır. Yonca Kız, bu ortamda hiç büyüyüp serpilememektedir.

Bütün bu problemler bir gün bir kavgayı beraberinde getirir ve Mehmet Torlak ve ailesi köşkten ayrılır. Olaya en çok üzülen kişi Ayşe Hanım'dır. Ayşe Hanım onlara, gitmeden maddi destek olabileceğini, her sıkıntıda yardımını isteyebileceklerini ifade eder.
Mehmet Torlak'a aile evinde boş bir oda bulur hemşehrileri. Gonca Kıza da fabrikada iş bulurlar. Fakat Mehmet Torlak hâlâ iş bulamamıştır. Sonunda kötü bir şekilde ayrıldığı teyze oğlunun fabrikalarından birinde kapıcılık yapmaya mecbur kalır. Yonca Kız bu yeni hayatından daha memnundur. Annesi ve babası işe gittikten sonra komşuların çocuklarıyla ilgilenmektedir. Gonca Kız mahallenin en sevilen kişilerinden biri olmuştur. Her başı sıkışan ona koşmaktadır.

Aradan bir yaz, bir de güz geçer. Boğaziçi'nin üst yanında birtakım tarlalar keşfedilmiştir, herkes oraya gecekondu yapmaktadır. Mehmet Torlak ve ailesini bu haber çok sevindirir. Gerekli miktarı bulabilirlerse kendilerine ait bir evleri olacaktır.

Mehmet Torlak parayı ancak teyzesinin oğlundan temin edebileceğini düşünür ve İbrahim Beyin yanma gider, İbrahim Bey her zamankinin aksine borç parayı verir. O arada bir vesile ile İbrahim Bey teyze oğlunun kendisine de kalan mirasın üzerine konduğuna dair birtakım söylentiler duyar. Fakat böyle bir canilik yapacağına da inanmaz. Kafasında bu haber bir kuşku olarak kalır.

Fakat sevinçleri çok kısa sürer. Mehmet Torlak kendi gecekondusu için çevirdiği kısma başkalarının musallat olması üzerine öfkelenir. Bir kavga çıkar ve Mehmet Torlak böğründen yediği bir bıçakla ölür. Yonca Kız ve annesi Gonca yıkılır. Başlarına gelen felaketi atlatabilmeleri için en büyük yardımı Ayşe Hanım yapar. Onları kızkardeşi Hatice Hanıma gönderir.

Hatice Hanım zengin ve müşfik bir kadındır. Mehmet Torlak'ın da öz teyzesidir. Onlara çok yakın davranır. Kendi ailesi olarak görür. Yonca Kız'ın da bu teyzeye kanı çok kaynamıştır. Onun Bursa'daki büyük köşkünde çok mutlu yaşamaktadırlar. Hatice Kadın onu torunu yerine koymuştur. Onun yaşayamadığı, sahip olamadığı her şeyi temin etmeye, bu küçük kızı mutlu yaşatmaya çalışmaktadır. Ona çok tatlı bir köpek ve maymun hediye etmiştir.

Gonca Kız da hayatından çok memnundur. Hatice Hanım onu gelini olarak görmekte, ona kesinlikle hizmetçilik yaptırmamaktadır. Yonca Kız bu arada okula da gitmeye başlamıştır. Nüfus kâğıdının olmaması önce sıkıntı olmuştur. Ama Hatice Hanım hemen ona da kimlik çıkarmış, üstelik kendi nüfusuna geçirmiştir. Artık Yonca Kız, büyük bir mirasın tek varisidir. Hatice Hanım böylelikle yıllar önce Mehmet Torlak'a yapılan adaletsizliği yok etmek istemektedir. Bu arada Yonca'nın nüfusa geçirilme meselesi İbrahim Beyin evinde duyulmuş ve kıyamet kopmuştur. Ayşe Nine de kız kardeşinin yanma gelir.

Bu mutlu hayat sürüp giderken tatilde Hatice Nine dağda yer ayırtır. Farklı hava iklimi hepsine iyi gelecektir. Fakat dağdaki bu dinlenmeleri esnasında korkunç bir hadise olur. Yonca Kız'ı bir çingene kaçırır. Bütün aramalara rağmen bulunmayınca Hatice Nine ve diğerleri kızın öldüğünü düşünürler. Büyük bir hüzün yaşanır.
Artık çingenelerin yanında yaşayan Yonca Kız bir çingene gibi yaşaması ve konuşması konusunda baskı görmekte ve sürekli eziyet edilmektedir. Yeni adı da Asiye olmuştur.

Kırbaç korkusuyla kendisini kaçıran çingenenin her dediğini yapmaktadır. Nihayet bir gün kaçmayı başarır. Çocukları olmayan bir ailenin yanında kalır bir müddet. Daha sonra kendisini kaçıran Çingene Hasanla karşılaşınca bütün başından geçenleri polise anlatır. Polis onu Hatice Nine'sine ulaştırmaya söz verir.

Polis araştırmaların sonunda Çingene Hasanın İbrahim Beyin adamı olduğunu öğrenir ve Mehmet Torlak'ın da İbrahim Beyin emriyle öldürüldüğü sonucuna varır. Onlar tutuklanır. Yonca ve ailesi ise bundan sonra mutlu şekilde yaşarlar.

Kitabın Kahramanları, Kişileri :

Yonca Kız: Romanın başkahramanıdır. Dürüst, samimi, içten, çalışkan, iyiliksever bir kızdır.

Mehmet Torlak: Yoncanın babasıdır. Masum bir köylüdür.

Gonca: Yoncanın annesidir. Çok çalışkan ve sabırlı bir köylü kadındır.

Ayşe Nine: Mehmet Torlak'ın teyzesidir. Varlıklı olmasına rağmen kültürünü muhafaza eden, iyi niyetli bir kadındır.

Hatice Nine: Ayşe Ninenin kız kardeşidir. Çok şefkatli, sevgi dolu, iyi yürekli bir kadındır.

İbrahim Bey: Paraya ve zenginliğe her şeyden çok değer veren, temelde kötü bir insandır.

1 Mayıs 2019 Çarşamba

thumbnail

Yonca Kız (Kemal Bilbaşar) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı

1. Yonca Kız romanında anlatılan Kale Kasabasında küçük çocukların bile küçüklükten yapmaya alıştıkları yöre halkının da geçimini sağladığı iş nedir?

A. Tarımcılık
B. Hayvancılık
C. halı dokumacılığı
D. ressamlık

CEVAP: C

2. “Hikayesini anlatacağımız ……………….. , bu kasabada,kış sonu,her yer karla örtülü olduğu bir sıra dünyaya geldi.Kale’nin uçurumu üzerinde penceresinden ova görünen şu nohut oda,bakla sofa,taş yığını evde…”
Bu bölümde boş bırakılan yere aşağıdaki roman kahramanlarından hangisini koyarsak kendisinden bahsedilen kişiyi doğru tespit etmiş oluruz?


A. Mehmet Torlak
B. Münire Hanım
C. Yonca Kız
D. Ayşe

CEVAP: C

3. Yonca Kız romanında roman kahramanı Mehmet Torlak iş bulmak için hangi şehre göç etmek zorunda kaldı?

A. Adana
B. Konya
C. İstanbul
D. İzmir

CEVAP: D
4. Yonca Kızı’nın babası Mehmet Torlak niçin teyze oğlunun evini terk etti?

A. Teyzesinin işkencelerinde
B. Teyze oğlunun hanımının baskılarından
C. Teyze oğluyla kavga etmesinden
D. Yeni bir iş bulduğu için

CEVAP: B

5. Aşağıdaki kişilerden hangisi Yonca Kız romanında bahsedilen kişilerden değildir?

A. Urfat
B. Elif Gelin
C. Aysel
D. Cemil Bey

CEVAP: D

6. Aşağıdaki mekanlardan hangisi Yonca Kız eserinde geçmemektedir?

A. Kültürpark
B. Kızılçullu Deresi
C. Kordon
D. Zeyniler Köyü

CEVAP: D

7. Yonca Kız’ın babası öldükten sonra Yonca Kız ve annesi nereye kimin yanına gittiler?


A. Bursa’ya Hatice Hanım’ın yanına
B. Edirne’ye dayısının yanına
C. Konya’ya halasının yanına
D. İstanbul’a Elif Teyzesi’nin yanına

CEVAP: A

8. Yonca Kız romanında roman kahramanı Yonca Kız’ın devam ettiği ana okulunun ismi hangisidir?

A. Martı Ana okulu
B. Altın Yuva Ana okulu
C. 100.Yıl Ana okulu
D. Esentepe Ana okulu

CEVAP: B

9. “Okulda,”23 Nisan şenliklerine, geçide nasıl bir tabloyla katılalım?” yarışmasını ikiz melekler kazandılar. Günlerce öğretmenlerle veliler, bütün okul öğrencileri bir arada çalışarak onların tasarladıkları canlı tabloyu meydana getirdiler.”

Yukarıda verilen bölüm hangi eserden alınmıştır?


A. Dede Korkut Hikayeleri
B. Hep O Şarkı
C. Yonca Kız
D. Şeker Portakalı

CEVAP: C

10. Yonca Kız isimli kitabın yazarı aşağıdakilerden hangisidir?


A. Kemal BİLBAŞAR
B. Ömer SEYFETTİN
C. Muzaffer İzgü
D. Reşat Nuri GÜNTEKİN

CEVAP: A

Yonca Kız (Kemal Bilbaşar) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişileri için tıklayınız...

11 Nisan 2019 Perşembe

thumbnail

Cemo (Kemal Bilbaşar) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişiler


Kitabın Adı :
Cemo

Kitabın Yazarı : Kemal Bilbaşar

Kitap Hakkında Bilgi :

Bu eser, Kemal Bilbaşar'ın üçüncü romanı olan Cemo konusunu Doğu Anadolu bölgesindeki hayattan almaktadır. Yer yer destan havası hissedilen roman, bir kitle hikâyesini anlatmaktadır. Doğu Anadolu'daki ağalık sistemi, etnik gruplar, siyasi gelişmeler ve kadın erkek ilişkileri yerel bir üslupla ortaya konmuştur. Romanda halk dili romanın akıcılığını ve gerçekçiliğini artırması bakımından önemli bir yer tutar.

Kitabın Özeti :


Değirmenci Cano, bulunduğu yerin beyinin en iyi çalışanlarındandır. Bey, ona çok güvenmekte, özel işlerini ona yaptırmaktadır. Bey, bir başka beyin kızı Kevi'ye gönül vermiştir. Fakat Kevi'yi babası daha zengin bir başka beye satmıştır. Birkaç gün sonra Kevi gelin gidecektir. Cano'nun beyi bunu kabul edemez ve yardımcısı Cano'yu gelinin götürüleceği gün gelini kaçırıp kendisine getirmekle görevlendirir. Cano, günü gelince Kevi'yi kaçırır. Fakat dağda ona âşık olur. Kevi de ona karşılık verince üç sene Kevi'nin babası olan beyden ve Cano'nun beyinden kaçarak yaşamaya çalışırlar. Bu arada bir de kızları Cemo olur. Üç sene geçtikten sonra beyler peşlerini bırakır. Kendi dertlerine düşmüşlerdir. Sarı saçlı, mavi gözlü paşa (Atatürk) ağalık sistemine son vermiş, bu yüzden bey ve ağalar menfaatleri için yol aramaya başlamışlardır.

Cano, Şeyh Mahmut adındaki beyin yanına sığınır. Karısını onlara emanet eder. Karısı Kevi ikinci çocuğuna hamiledir. Cano'nun askere gitmesi gerekmektedir. Nitekim askere gider. Parlak bir askerlik sürecinden sonra Şeyh Mahmut'un yanına döner. Bir miktar parası da vardır artık. Hayaller kurar. Fakat evine geldiğinde kötü bir sürpriz onu beklemektedir. Karısı ikinci çocuklarını doğurmak için uzaklaşmış, ondan bir daha haber alınamamıştır. Öldüğü kesinleşmiştir. Cano âdeta yıkılır. Kızı Cemo'yıı alarak değirmene gider. Değirmenciliğe başlar. Tüm sevgisini ona verir. Onu iyi yetiştirmek için çırpınır. Cemo, çelik gibi kuvvetli, çok güzel bir kız hâline gelir. Etraftaki tüm zenginler onu istemektedir. Fakat Cano, kızının gönlünü yapacak kişiye kızını verecektir. Gözü parada değildir. Bu arada, Sorikoğlu da Cemo'ya musallat olur, onu almak ister. Kızını Sorikoğlu'na vermek istemez. Bir süre sonra Şeyh Mehmut'un şehirde avukat olan oğlu köyü başka bir ağaya satmaya karar verir. Sorikoğlu köye talip olur. Cano bunu hiç istememektedir. Sorikoğlu her kötülüğü yapacaktır çünkü.

Bir gün, Sorikoğlu, Cemo'yu kaçırmaya çalışır. Cemo direnir, Sorikoğlu kaçıramaz. Cano, kızına çok iyi dövüş öğretmiştir. Karar verir. Karlar yağmaya başladığında dövüşte başarılı olan kişiye kızını verecektir. Köyün delikanlıları o günü bekler.

Memo, ailesi Şeyh Sait tarafından öldürülmüş biridir. Dayısı onu yetiştirmiş ve çancılık sanatını öğretmiştir. Memo, bir gün şah kızı olan Senem'i görür. Aşık olur. Şahtan ister. Fakat bey olmadığı için şah onu kovar ve bir de tutuklattırır. Askere alınır. Diyarbakır'a askerliği çıkar. Senem'i göremeyeceği için çok üzgündür. Memo, önceleri Zaza olduğunu sanan bir komutandan sürekli dayak yer. Daha sonra bir başka komutan gelir ve ona çok yakınlık gösterir. Askerden döndüğünde Senem'in evlendiğini duyar, dünyası yıkılır. Yengesi sürekli onu evlendirmeye çalışır. Memo hiçbir kıza yüz vermez.

Memo, bir iş sırasında Cemo ile karşılaşır. Bu yabani kıza hayran kalır. Babasından ister. İlk defa Cemo da razı olunca Cano büyük bir mutlulukla kızını verir. Memo, karısını alarak dayısının evine götürür. Yengesi kendi istediği kızları almadığı için çok kızar ve evi terk eder. Cemo, bu yaşayışa çok zor alışır. Ev İşi hiç bilmemektedir. Köydeki kadınlarla da sürekli kavga eder. Bu arada Cano'nun başı sıkışmıştır. Onun kaldığı yerleri Sorikoğlu en sonunda satın almıştır. Köyün ağası olacaktır. Kızını vermediği için de Cano'ya eziyet edecektir. Cano, damadından yardım ister. Memo, köyde etrafına bir grup toplar. Komutanı sayesinde devlet onlara tapulu arsalar verir. Bu grupla oraya göç ederler. Arsaları birlikte işleyerek hiçbir ağaya vergi vermeyeceklerdir. Önce her şey yolunda gider. Fakat Sorikoğlu onlara yapmadığını bırakmaz.

Bir gün, Memo, karısı hamile olduğundan çan satmaya gider. Yolda ona Sorikoğlu pusu kurdurmuştur. Kurtulur; fakat herkes onun öldüğünü sanmaktadır. Bu arada eski sevdiği Senem'Ie karşılaşır. Onu kuma olarak alır ve onun oymağının beyi olur. Fakat aklı Cemo'dadır. Bir süre sonra köyüne geri döner. Köyde her şey darmadağın olmuş, devletin verdiği araziler Sorikoğlu tarafından yakılmıştır. Pek çok köylü öldürülmüştür. Herkes çok zor durumdadır. Sorikoğlu Cemo'yu da kaçırmak isterken onun hamile olduğunu öğrenmiş ve karnına vurmuştur. Cemo hastanededir. Memo hastaneye koşar. Fakat karısının çocuğunu kaybettiğini ve kaymakam vekiline götürüldüğünü öğrenir. Bu işin altında Sorikoğ-lu'nun olduğunu düşünür. Köye gider ve Sorikoğlu'nun kaymakam vekili ile evinde şölen hazırladığını, Cemo'yu da oynatacağını duyar. Sorikoğlu'nun evini basar ve Cemo'yu kurtarır. Ağayı (Sorikoğlu) da öldürür ve evi yakar. Sonra kayınpederi Cano, karısı Cemo ile bey olduğu Dersim'e doğru yola çıkarlar.

Kitabın Kahramanları, Kişileri :

Cemo: Doğu Anadolu'da yaşayan bir Zaza kızıdır. Annesi küçükken öldüğü için babası yetiştirmiştir. Yabani şartlar ve doğa içinde babasının verdiği eğitim onun çelik gibi kuvvetli ve cesur olmasını sağlamıştır. Aynı zamanda çok güzel bir kızdır.

Cano: Cemo'nun babasıdır. Şeyh Sait isyanını bastırmada etkin bir rol oynayan, cesur, kuvvetli, sözü geçen bir köylüdür.

Kevi: Bir bey kızıdır. Cano'nun karısı olur. İkinci çocuğunu dünyaya getirirken ölür.

Memo: Cemo'nun kocasıdır. Çaycılık yapan bir halk âşığıdır. Çok cesur, güçlü bir kişidir.

Sorikoğlu: Şeyh Sait'in yandaşlarından birinin oğludur. Kötü, ahlaksız, zengin ağaları temsil eder.

About