Yavuz Bahadıroğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Ocak 2024 Salı

thumbnail

Karıncalar Savaşı (Yavuz Bahadıroğlu) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi


Kitabın Adı: Karıncalar Savaşı
Kitabın Yazarı: Yavuz Bahadıroğlu

Kitap Hakkında Bilgi:

Kızıl karıncalar etrafa dehşet saçıyordu. Uzun ayak dedi ki: "Onlardan korkmayınız! Hazırlanın kapışacağız!"

Alev Karınca Kabilesi ile Kızıl Karınca Kabilesi yıllarca barış içinde yaşadı. Ancak herkeste mevcut olan üstün olma hırsı bir gün bu kabilelerin de arasını açtı. Kızıl Karıncalar'ın Kralı çok zalimdi. Önüne gelen canlıları acımadan öldürüyordu. Alev Karınca Kabilesi karıncalarını da sebep yokken öldürdü. Artık bu haksızlıklara dayanamayan Alev Karınca Kabilesi Reisi savaşa hazırdı. Ortaya çıkan iktidar savaşını kim kazanacak? Barışı hâkim kılmak isteyen karıncalar başarılı olacak mı? Karıncalar dünyasında sevgi, barış ve dayanışma yeniden hâkim olacak mı? Çıkan savaşı barışla sonuçlandırmak isteyen Alev Karıncalar'ın çetin mücadelesi bu kitapta...

Kitabın Konusu:

Kitap, vatan kavramını işlemiş ve iki karınca kabilesinin savaşını anlatmıştır. Karşı karşıya gelen taraflardan biri vatan sevgisi ile, diğeri zalim bir yöneticinin zoru ile savaşır. 

Kitabın Özeti:

Alev Karıncalar Kabilesi’ne, Kızıl Karıncalar Kabilesi tarafından saldırılar gerçekleştirilir. Bu saldırılarda, yardımsever ve barışçı olarak bilinen Alev Karıncalarından ölenler olur. Durum kabile meclisinde görüşülür. Hazırlıklar tamamlandıktan sonra savaş kararı alınır. 

Küçük karınca Karael, Alev Karıncalar Kabilesi’nin bir üyesidir. Küçük karınca Karael ve arkadaşı Parlakgöz savaşa katılmak için ailelerinden izin ister. Küçük karıncaların aileleri bu isteğe karşı çıkmaz. Vatanı korumak için bu cesareti gösterdikleri için çok mutlu olup onları cesaretlendirirler. 

Kızıl Karıncalar’ın ani bir baskını ile savaş başlar. Karael ve Parlakgöz savaş alanının gerisinde sağlık görevlilerine yardım etmektedir. Kendilerinden daha büyük olan yaralı karıncaları sedyeye koyup taşımakta zorlanırlar. Kızıl Karınca lideri tarafından çocuğu zarar gören bir çekirgeden yardım isterler. Çekirgelerin yardımıyla yaralı karıcalar hızlı bir şekilde sağlık merkezine taşınırlar. 

Karael, sağlık merkezinde çalışırken kendi Alev Karınca vatandaşlarının vatan uğruna nasıl hayatlarından vazgeçtiklerini ve vatanı çok sevdiklerine şahit olur. Bir sabah gelen seslerle uyanan Karael, ne olduğunu anlamadan Kızıl Karıncaların arasında kalır.  Karael esir alınır. Kendisine nezaret eden Kerim adlı Kızıl Karınca ile gider. 

Kızıl Karınca Kerim, yolda yavaş gitmesinin nedeni olarak savaştan kurtulmak ifade eder. Kerim, Karael’e savaşı Alev Karıncaların kazanacağını düşündüğünü söyler. Çünkü Alev Karıncaların inanarak savaştığını, kendilerinin ise reislerinden korktukları için savaştıklarını söyler. Kerim ve Karael, Alev Karınca esirlerini kurtarmak için bir plan yaparlar. 

Esir kurtarma planını gerçekleştiremeden Kerim tutuklanır. O günden sonra Karael sadece kendi milletini kurtarmayı değil aynı zamanda Kızıl Karıncaları da zalim liderlerinden kurtarmayı hedefler. Kendisine yardım eden Kızıl Karıncalar ve destek olmaya gelen Alev Karıncalar birlik olurlar ve Kızıl Karıncaların zalim liderini öldürürler. Kızıl Karınca adı ortadan kalkar ve eskisi gibi Sarı Karınca adını alırlar. İki karınca kabilesi dostça geçinmeye başlarlar. 

24 Ekim 2020 Cumartesi

thumbnail

Kim Demiş Fedakarlık Zor Diye? (Yavuz Bahadıroğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı



1. Eserimiz hangi bölümle başlar ve hangi bölümle biter? 

A) Teknolojik Aile- Kaçakçılar 
B) Hırsız- Kaçakçılar 
C) Teknolojik Aile- Kırmızı Defter 
D) Miras- Kaçakçılar 

2. Ece’nin annesi cep telefonuyla tanışmadan önce neler örmekteymiş? 

A) Atkı – yelek- eldiven 
B) Çorap – kazak- eldiven 
C) Kazak – atkı-bere 
D) Yelek- bere- çorap 

3. Ece’nin annesi cep telefonunu hangi amaçla kullanmaz? 

A) Mesajlaşmak için 
B) Fotoğraf ve video çekip paylaşmak için 
C) Konuşmak için 
D) İnternetten yemek tarifleri bakmak için 

4. Ece’nin beş yaşındaki kardeşine oyun konsolu alınmasının sebebi nedir? 

A) Hiç arkadaşı olmadığı için 
B) Bilgisayar oyunlarını çok sevdiği için 
C) Canı çok sıkıldığı için 
D) Sessiz durması için 

5. Ece’nin babası eskiden işten gelince ne yaparmış? 

A) Koltuğa uzanıp gazete, dergi, kitap okurmuş 
B) Dev televizyon ekranında dizi ve maçlar izliyormuş 
C) Yorgunluktan konuşacak hali bile olmuyormuş 
D) Koltuğa uzanınca uyuyup kalıyormuş 

6. Ece yatsı namazından sonra nasıl dua ediyormuş? 

A) Allah’ım, annemi kıyafet merakından, babamı para düşüncesinden, kardeşimi de bilgisayar oyunlarından kurtar 
B) Allah’ım, babamı cep telefonundan, annemi televizyondan, kardeşimi de bilgisayar oyunlarından kurtar 
C) Allah’ım, annemi cep telefonundan, babamı televizyondan, kardeşimi de bilgisayar oyunlarından kurtar 
D) Allah’ım, babamı kıyafet merakından, annemi para düşüncesinden, kardeşimi de bilgisayar oyunlarından kurtar 

7. Misafirler, büyüyünce ne olacağını sorduğunda Ece nasıl bir cevap vermişti? 

A) Polis olacağını çünkü kötü adamları yakalamayı çok istediğini söyledi 
B) Katil olacağını çünkü kötü adamların daha çok sevildiğini söyledi 
C) Katil olacağını çünkü kötü adamların hiç sevilmediğini söyledi 
D) Haydut olacağını çünkü onların daha çok saygı gördüğünü söyledi 

8. Hangisi “Hırsız” adlı bölümdeki Haluk ‘un özelliklerinden değildir? 

A) On dört yaşında olup uzun boylu ve zayıftır. 
B) Yalnız kalmaktan hiç ama hiç hoşlanmaz. 
C) Okumayı çok sever. 
D) Korku nedir bilmez. 

9. Süleyman, Canan ve Vildan hangi bölümün kahramanlarıdır? 

A) Miras 
B) Teknolojik Aile 
C) Kırmızı Defter 
D) Hayalim Nerede 

10. Hangileri Süleyman’ın babasına ait olan torbadan çıkanlardan değildir? 

A) Üç kutu ilaç ve bir defter 
B) Birkaç mendil ile bir tarak 
C) İki kalem ile kulaklık 
D) İki kitap ve bir silgi 

11. Aydın’ın babası niçin ormanlarda bekçilik yapıyormuş? 

A) Kötü yürekli insanlar ormanı ateşe veriyor, tomruk ve fidan çalıyordu. 
B) Kötü yürekli insanlar ormana çöp atıyor, ağaçları kesiyordu. 
C) Kötü yürekli insanlar fidanları kırıyor, ağaçları satıyordu. 
D) Kötü yürekli insanlar tomruk ve fidanlara dokunmuyor ama ağaçları kesiyordu. 

12. Aydın’ın babası sayesinde yakalatılan kötü adam kaç yıl cezaya çarptırılmış? 

A) 5 yıl 
B) 4 yıl 
C) 3 yıl 
D) 2 yıl 

13. Kötü adamlar Aydın’ı yakaladıktan sonra ne yapmıştır? 

A) Aydın’ın ellerini ve ayaklarını iplerle bağladılar. Sonra çalı çırpı toplayıp ormanı tutuşturdular. 
B) Aydın’ı sarmaşıklarla ağaca bağladılar. Sonra bantla ağzını kapattılar. 
C) Aydın’ı kalın bir iple ağaca bağladılar. Sonra ağaçları kesmeye başladılar. 
D) Aydın’ı sarmaşıklarla ağaca bağladılar. Sonra çalı çırpı toplayıp ormanı tutuşturdular. 

14. Jandarmaya haber veren Aydın bağlandığı yerden nasıl kurtuldu? 

A) Yanındaki bıçağıyla gizlice bağları kesti. 
B) Son bir çabayla çırpındı ve bağları gevşetti. 
C) Son anda yetişen ekipler onu çözdü. 
D) Kendini zorladı ve sonunda bağları koparmayı başardı. 

15. Aydın, ormandaki yangından kurtulmak için ne yapmıştır? 

A) Kendini suya atıp ıslak mendili ağzına, burnuna bağlamıştır. 
B) Kendini suya atıp hızla karşı tarafa yüzmüştür. 
C) Islak mendili ağzına, burnuna bağlayıp yardım beklemiştir. 
D) Yangının ulaşamayacağı kayalık bir alana tırmanmıştır. 

16. Hangisi Nermin’in haftalarca istediği bebeğin özelliklerinden değildir? 

A) Karnına dokununca kahkahalarla gülüyor. 
B) Kaşığıyla mama verince yiyor. 
C) Ayaklarını gıdıklayınca gülüyor. 
D) Ellerine dokununca seninle gezmek istiyor. 

17. Emrah’ın babası, işleri düzelince ilk olarak ne yapmıştır? 

A) Büyük sitelerden birindeki villaya taşınmıştır. 
B) Son model bir araba almıştır. 
C) Yepyeni eşyalar satın almıştır. 
D) Modern insanlar gibi pahalı kıyafetler almıştır. 

18. Emrah’ın babası niçin araba almıştır? 

A) İş yerine daha erken gidebilmek için 
B) Modern insanların arasına girdikleri için 
C) Oğlunu okuluna bırakabilmek için 
D) Hanımını iş yerine bırakabilmek için 

19. “Anne” adlı bölümdeki Ayşe Hanım’ın eşi nasıl şehit olmuştur? 

A) Hırsızları kovalarken araba kazası yaparak 
B) Bir katili yakalamak için peşinden giderken 
C) Haydutların tuzakladığı bir mayına basarak 
D) Bir hırsızlık olayında çatışmaya girerek 

20. Emrah’ın babası akşamları eve gelince ne yaparmış? 

A) Koltuğa uzanıp kitap ve dergi okurmuş 
B) Televizyonun karşısına geçip dizi izlermiş 
C) Yeni çıkan teknolojik araçları takip edermiş 
D) İnternetin başına geçip yabancı kelimeler ezberlermiş

Cevap Anahtarı :

1 A        2 C        3 B        4 D        5 A 
6 C        7 B        8 B        9 C        10 D 
11 A      12 B      13 D      14 B      15 A 
16 C      17 A      18 B      19 D      20 D

13 Ekim 2020 Salı

thumbnail

Çevre Bize Emanet (Yavuz Bahadıroğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Furkan, amcasının kurduğu tuzağa yakalanan atmacayı kurtardıktan sonra hangi mesleği seçmeyi düşünür? 

A) Mühendis 
B) Öğretmen 
C) Avukat 
D) Veteriner 

2. Furkan, amcasının tuzağına yakalanan atmacayı kurtarır ve bakımını yapar. Furkan’ın atmacaya verdiği isim aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Garip 
B) Mıstık 
C) Boncuk 
D) Biber 

3. Furkan tuzaktan kurtardığı atmacaya nerede bakmaya başlamış? 

A) Bodrumda 
B) Çatıda 
C) Balkonda 
D) Odasında 

4. Osmancık, kimlerle aynı evde yaşarmış? 

A) Amcası ve yeğenleriyle 
B) Teyzesi ve halasıyla 
C) Annesi, babası, ninesi ve dedesiyle 
D) Dayısı ve yengesiyle 

5. Osmancık, çobanlık yaptığı sırada çalıların arasından bir inleme sesi duyar ve merak edip sesin kaynağını gördüğünde inleyenin bir kurt olduğunu görür. Kurdun inleme sebebi aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir? 

A) Kapana yakalandığı için 
B) Yavrusunu kaybettiği için 
C) Üşüdüğü için 
D) Hava karardığı için 

“………….. dağda yaşar, kimseyle pek görüşmez, konuşmazdı. Köy merkezine de fazla inmezdi. Herkes bir tek dostu bile olmadığını düşünürdü.” 
6. Yukarıdaki parçada boş bırakılan yere aşağıdaki isimlerden hangisi getirilmelidir? 

A) Garip Amca 
B) Bekçi Dayı 
C) Tonton Dede 
D) Dağlı Baba 

“Kadirlerin bahçesi …………….. olduğu için ağaçsız, çiçeksiz ve bitkisizdi. Kel bir kafa gibiydi tıpkı. Aydınların bahçesi ise tam tersiydi.” 
7. Yukarıdaki parçada boş bırakılan yere aşağıdaki kelimelerden hangisi getirilmelidir? 

A) Güzel 
B) Sevimli 
C) Bakımlı 
D) Bakımsız 

8. Aydın’ın babası ne iş yapıyordu? 

A) Mahallede bekçi olarak çalışıyordu 
B) Tapu dairesinde memur olarak çalışıyordu 
C) Bir şirkette şoför olarak çalışıyordu 
D) Sebze ve meyve satışı ile uğraşıyordu 

9. Fırat Nehri’nin kenarındaki köyün boşaltılmak istenmesinin sebebi nedir? 

A) Köyün çok sıcak olması 
B) Köyün çok soğuk olması 
C) Fırat’ın üzerine bir baraj yapılması 
D) Köye çok kar yağması 

10. Zehra’nın bir sabah kalktığında gözlerine inanamaması ve çok sevinçli olmasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Karın yağmasıyla etrafın bembeyaz olması 
B) Karşısında arkadaşını görmesi 
C) O günün bayram olması 
D) Yeni elbiselerine kavuşması 

11. Zehra’nın babası kızını severken ona nasıl seslenir? 

A) Akıl küpüm 
B) Uzun saçlım 
C) Tatlı kızım 
D) Minik yavrum 

12. Bahadır’ın köpeğinin adı aşağıdakilerin hangisidir? 

A) Karabaş 
B) Toro 
C) Yumak 
D) Maviş 

13. Kedisine mektup yazan çocuk kimdir? 

A) Bahadır 
B) Abdullah 
C) Furkan 
D) Sevgi 

14. Elif’in ninesi kızınca torununa nasıl seslenirdi? 

A) Pıtırcık 
B) Tomurcuk 
C) Kıvırcık 
D) Kuzucuk 

15. Elif’in sınıfındaki en iyi arkadaşının adı nedir? 

A) Güler 
B) Nagihan 
C) Zeynep 
D) Suna

Cevap Anahtarı :

1 D       2 A      3 B      4 C       5 A 
6 D       7 D      8 B      9 C     10 A 
11 A    12 B    13 D    14 C    15 A

29 Kasım 2019 Cuma

thumbnail

Tarihimizden Yaşanmış Öyküler (Yavuz Bahadıroğlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Tarihimizden Yaşanmış Öyküler

Kitabın Yazarı : Yavuz Bahadıroğlu

Kitap Hakkında Bilgi :

Tarihimiz şanlı zaferlerle doludur. Biz tarihimizle övünürüz. Çünkü tarihimiz gerçekten övünülecek bir tarihtir. Bu kitapta, tarihin şanlı sayfalarından seçilmiş örnekler bulacaksınız. Tarihimizden yaşanmış öyküleri zevkle okuyacak ve gerçekten şeref dolu bir tarihe sahip olduğumuzu anlayacaksınız. Tarih ibrettir. Tarih ölçüdür. Tarih yalnızca bilgi değil, geleceğin de aynasıdır. Tarihi iyi bilen, geleceğinden emin olur.

Kitabın Özeti :

Romen Diyojen ve Alparslan

Bizans imparatoru Romen Diyojen ve Alparslan 1071 yılı Ağustos ayının 25. Cuma günü Malazgirt Ovası’nda savaş yaptı. Alparslan'ın kumandasındaki Müslümanların ordusu Bizans ordusunun dörtte biri kadar olmasına rağmen Müslümanlar savaşı kazandı. Diyojen savaşı kazansaymış Alparslan'ı atının kuyruğuna bağlayacakmış ya da bir kafes yaptırıp içinde gezdirecekmiş. Ama Alparslan onu serbest bırakıyor.

Kim Hayırlıysa O Kazansın

Selçuklu Sultanı Alparslan, suikast sonucu şehit olunca yerine oğlu Melikşah geçmiş. Alparslan'ın olduğu gibi onun da veziri Nizam-ül Mülk’tür. Melikşah İstanbul’u fethetmeyi çok istemektedir. Ancak kardeşi Tutuş’un ona isyan edeceğini öğrenir. Vaktiyle Kutalmış Bey de Alparslan'a isyan etmiş. Daha sonra oğlu Süleyman'a ölüm döşeğindeyken bundan pişman olduğunu anlatmış. Süleyman, Alparslan'ın ordusuna katılmış. Nizam-ül Mülk Tutuş Bey’e bir mektup yazmış ama ne yaptılarsa onu savaştan vazgeçirememişler. Nizam-ül Mülk savaşı Melikşah’ın kazanması için dua etmiş. Melikşah ise kim daha hayırlı olacaksa, dine kim daha çok hizmet edecekse onun kazanması için dua etmiş. Savaşı Melikşah kazanmış. Melikşah döneminde Selçuklular en parlak dönemlerini yaşamışlar.

Başı Dumanlı Dağlar

Alparslan 1072 yılında suikast sonucu şehit edilmiş. Yerine oğlu Melikşah 17 yaşındayken tahta geçmiş. 37 yaşında ölmüş. Melikşah; ayaklanmaları bastırmış, Karahanlılarla Gaznelileri Selçuklulara bağlamış, Kutalmış oğlu Süleyman Bey’i Anadolu fethini tamamlamaya memur etmiş, Abbasi halifesini himayesi altına almış, Fatimileri Suriye ve Filistin’den çıkarmış, Hicaz’ı Şiilerden kurtarıp hutbenin eskiden olduğu gibi Abbasi halifesi adına okunmasını sağlamış. Melikşah bir gün devletin ileri gelenlerini toplamış. Devlet bütçesi yapmalarını istemiş. Yoksullara, dervişlere, ilim tahsil edenlere, sanatkârlara hiç para ayrılmadığını görmüş. Bütçeden onlar için 300 bin altın ayrılmasını istemiş. Zamanın Savaş Bakanı buna itiraz etmiş. Çünkü 300 bin altın ordunun bütçesine denkmiş. Melikşah fetihlerinde en büyük payın bunlara ait olduğunu söylemiş. Nizam-ül Mülk, Melikşah’ın bu düşüncesine hayran kalmış. Onu başı dumanlı dağlara benzetmiş.

Damarlarımdaki Kan

Çaka Bey küçük yaşta Bizans'a esir düşmüş. 1081 yılında imparator olan I. Aleksi Komnen ile birlikte büyümüş. Bizans sarayında Çaka Bey’e “Tatiki” derlermiş. Bir gün imparator, Çaka Bey’e “Türklerle savaşır mısın?” diye sormuş. O da kendi kanını taşıyan insanlarla savaşmayacağını söylemiş. Daha sonra saraydan kaçmış. İzmir’i fethetmiş. Bir donanma kurup denize açılmış. Bir suikast neticesinde öldürülmüş.

İznik Meydan Savaşı

Hızla Müslümanlaşan Anadolu toprakları Hristiyanları rahatsız etmeye başlamıştı. Hristiyanlar Papa’nın önderliğinde her devletin yardımıyla büyük bir ordu kurdular. Bu orduya Haçlı Ordusu” dediler. Bu ordunun başında Fransız papazı Pierre Leymit vardı. Geçtikleri yerleri yakıp yıkıyor, talan ediyorlardı. 16 Mayıs 1097 tarihinde İznik'te korkunç bir meydan savaşı oldu. Savaşı Kılıç Aslan komutasındaki Selçuklular kazandı.

Cengiz Han’ın Hocaları

Moğollar’ın hükümdarı olan Cengiz Han dünyanın en zalim hükümdarıdır. 1220 yılında ordusuyla Buhara önlerine gelmiştir. Buhara şehrinin ileri gelenleri toplanmışlar. Savaşacaklar mı, teslim mi olacaklar diye tartışmışlar. Sonunda çıkan karara göre Cengiz'e bir heyet gönderilecekmiş. Dine, cana ve namusa dokunmamak şartıyla teslim olunacağı söylenecekmiş. Ayrıca Cengiz Han’ın yanında Cafer Hoca, İmam Hacip gibi Müslüman hocalar da varmış. Bu ileri gelenler o hocalara da biraz güvenip Cengiz’i engelleyebileceklerini düşünmüşler. Heyet Cengiz’in huzuruna çıkmış. Karluk Hükümdarı Arslan Han, Almalık Hükümdarı Sugna Tekin Cafer Hoca ve İmam Hacip varmış. Bunları görünce heyet cesaretlenmiş. Ama Cengiz hiç taviz vermemiş. Şartsız olarak şehrin kapılarını açmalarını istemiş. Çoğunluk Cengiz Han’ın yanındaki Müslümanlara güvenerek şehrin on iki kapısını birden açmışlar. Cengiz ve ordusu Buhara’ya girerek şehri talan etmiş. İnsanlar da Cengiz’in yanındaki Müslümanlara güvendikleri için pişman olmuşlar. Onlar da vaktiyle İslam dinini korumak, Cengiz’i Müslüman yapmak için onun yanına gelmişler ama Cengiz onları sindirmiş.

Bir Başa Bir Göz Yeter

Orhan Bey bir gün kumandanlarından Ali Bey’i huzuruna çağırmış. Ondan Hereke Kalesi’ni almasını istemiş. Ali Bey seçme yüz askerle kaleyi fethetmiş. Ancak gözüne gelen bir ok, bir gözünü kaybetmesine neden olmuş. O ise bunu dert etmeyerek iki gözle mağlup olarak geriye bakmaktansa tek gözle ileri bakmayı tercih edeceğini söylemiş.

Ya Rab, Beni Şehit Eyle

Sırp Kralı Lazar Greldiyanovic bir Haçlı Ordusu oluşturmuş. Osmanlıları Balkanlardan atmak istiyorlarmış. Osmanlı Padişahı Murat Hüdavendigâr veziri Çandarlı Ali Paşa’yı çağırarak Bulgarlarla Haçlıların buluşmasının engellenmesini istemiş. Bulgar Kralı Sisman yenilip aman dilemiş. Haçlılarla Kosava’da yapılan savaş kazanılmış. Haçlılar 100 bin, Müslümanlar ise 40 binden az imişler. Savaşın ertesi gününde 16 Haziran 1389’da bir Sırp asilzadesi olan Miloş Kaliloviç’i yaralı bir şekilde bulmuşlar. Padişahın yanına getirmişler. El etek öpmek bahanesiyle Sultan Murat’ı hançerle öldürmüş. Yerine Yıldırım Beyazıt geçmiş. Bu zaferle Osmanlı’nın sınırları Tuna nehrine kadar genişlemiş. Sırbistan Osmanlı egemenliği altına girmiş. Bulgaristan fethedilmiş.

Evranos Bey

Evranos Bey hacdan dönünce Sultan Murat ona yanına istediği kadar asker alıp sınır boylarını taramasını, düşman hakkında bilgi toplamasını istemiş. Evranos Bey istenilen bilgileri toplamış. Saldırı zamanını tespit etmek için toplantı yapmışlar. Düşman, Müslümanların yorgun oldukları için saldırmayacaklarını düşünüyormuş. Ama Osmanlı Şafakla beraber saldırıya geçip savaşı beş saatte kazanmış.

Sultan Murat’ı Ağlatan Şehit

II. Kosava Savaşı’nda yakışıklı olduğu için “Civan Mustafa” denilen bir asker vardı. Çok iyi savaşırdı. Üzerine gelen bütün düşmanları öldürdü. Savaş kazanıldığında altı yerinden yaralanmıştı. Kahramanlıklarını fark eden padişahın huzuruna yaralarından dolayı çıkamadı. Padişah onun yanına geldi ama Civan Mustafa az önce şehit olmuştu. Sultan Murat onun için ağladı.

Molla Güranî'nin Kızılcık Sopası

II. Murat oğlu Mehmet'i (Fatih Sultan Mehmet) Manisa'da eğitim almaya gönderdi. Yanında da Molla Güranî'yi onu eğitmesi için gönderdi. Giderken Molla Güranî'ye derslerde tembellik ederse kullanması için bir kızılcık sopası verdi. Mehmet, padişah çocuğu olmanın güveniyle hocasının bunu kendisine karşı kullanamayacağını düşündü ama tembellik edince sopanın tadını tattı.

Burçtaki İlk Bayrak

İstanbul'un fethedildiği günden bir gece önce Fatih Sultan Mehmet Allah'a dua etmiş. Dışarıdan "Amin" diye ses duymuş. Kim olduğuna bakınca bunun Ulubatlı Hasan olduğunu görmüş. Ulubatlı Hasan, padişaha ön saflarda olmak istediğini söylemiş. Padişah da ona izin vermiş. Ulubatlı Hasan 40 arkadaşıyla birlikte ön saflarda savaşarak surlara çıkmayı başarmış. Elindeki bayrağı surlara dikmiş. Oklarla yaralandığı için şehit olmuş.

Yavuz Selim'in Ölümü

Yavuz'un sırtında bir sivilce çıkmış. O da bu sivilceyi sıktırmış. Sonra sivilce çıbana dönüşmüş. 18 Temmuz 1520 günü orduyla beraber Edirne'ye sefere gitmeye karar vermiş. Yolda rahatsızlanmış. Doktorlar muayene edince şirpençe denen hastalığa tutulduğunu yakında ölebileceğini söylemişler. O gece Yavuz fenalaşmış. Bir ara kendine gelip yanındaki Hasan Can'dan Yasin Suresini okumasını istemiş. Hasan Can sureyi okurken 22 Eylül 1520'de son nefesini vermiş.

Barbaros'un Şanlı Donanması

Kanuni, bir gün Venedik donanması ve onun komutanı Andrea Doria'nın namının silinmesini istedi. Bu amaçla Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin komutasında bir donanma denize açıldı. İki donanma 27 Eylül Cuma günü Preveze'de karşı karşıya geldi. Müslümanların ordusu sayısal olarak düşmandan daha az olmasına rağmen savaşı kazandı.

Cerbe Deniz Savaşı

Turgut Reis bir gün Haçlı Donanması'nın Trablus'a yaklaştığı haberini aldı. Kanuni'ye haber gönderdi. Kanuni de Piyale Paşa'ya donanmayla oraya gitmesini emretti. Donanma Jan dö la Cerda komutasındaki Haçlı Donanması'nı Cerbe açıklarında yakaladı. Bu savaş Preveze'den sonraki en büyük deniz savaşı oldu. Gün sonunda savaş kazanıldı.

Kanuni Sultan Süleyman Malta Adası'nın fethedilmesini ister. Turgut Reis en önde savaşır. Kale kuşatması sırasında başından yaralanır. Bir süre savaşmaya devam etse de daha sonra çadıra taşınır. Kalenin fethinin müjdelendiği sırada şehit olur.

Zigetvar Önlerinde

Bir gün ordugâhın kurulduğu yere yaralı bir atlı gelir. Zigetvat muhafızı Kont Nikola Zerrini'nin Tırhala Sancak Beyi ve oğlunu öldürdüğünü söyler ve ölür. Ardından Kanuni Sultan Süleyman'ın emriyle Zigetvar Kalesi kuşatılır. Bu sıralarda Kanuni hastalanıp yatağa düşer. Kale uzun süre fethedilemeyince kendi de savaşa katılmak ister. Ama gücü yetmez. Zigetvar'ın fethinden birkaç gün önce vefat eder.

Derviş Paşa

Safevîler, Mustafa Paşa komutasındaki orduya saldırınca Mustafa Paşa Diyarbakır Beylerbeyi Derviş Paşa'dan yardım ister. Derviş Paşa beraberindeki 400 kişiyle düşmanla savaşır. Çok ağır yaralanmasına rağmen savaş meydanından çekilmek istemez. En sonunda kansızlıktan bayılır. Onu çadıra götürürler. Akşam zafer haberini alınca ruhunu teslim eder.

Şehit Osman Paşa

Avusturya Prensi Mensfeld orduyla beraber Estergon Kalesi'ni kuşatmıştı. Osman Paşa ve Mehmet Paşa bir plan yaptılar. Bu plana göre Osman Paşa önden saldıracak Mehmet Paşa da arkadan dolaşıp düşmanı çembere alacaktı. Osman Paşa üzerine düşeni yaptı ama Mehmet Paşa biraz ukalalıktan biraz da bilgisizlikten verilen görevi yapamadı. Osman Paşa ve ordusu zor durumda kaldı. Durumu toparlasalar da Osman Paşa şehit oldu.

Yanıkkale Yanıyor

Almanya, Avusturya ve Macaristan kuvvetleri Yanıkkale'yi kuşatmışlar. Sayıca fazla olmalarına rağmen saldırmaya cesaret edememişler. Bir miktar askeri Osmanlı askeri gibi giydirip "Erzak getirdik." bahanesiyle getirdikleri içinde barut olan erzak arabalarını kale kapısında patlatmışlar. Saldırıya uykuda yakalanan askerler ve Mahmut Paşa kılıçları alıp savaşmaya başlamışlar. Ancak Mahmut Paşa şehit olmuş. Şehit olurken Mehmet Kethüda'ya kaleyi düşmana sağlam vermemelerini söylemiş. Mehmet Kethüda son kalan 300 askerle düşmana direnmiş. Ancak yapabileceği pek bir şey yokmuş. Mahmut Paşa'nın sözünü tutarak barut deposuna dalıp depoyu patlatmış. Yanıkkale artık cayır cayır yanan bir yıkıntıymış.

Estergon Kalesi Su Başı Durak

Estergon kalesi Kanuni döneminde fethedilmişti. Daha sonra Avusturyalılar kaleyi ele geçirdi. I. Ahmet kaleyi geri istedi. Avusturya vermeyince Sadrazam Lala Paşa komutasında bir ordu gönderildi. Estergon Kalesi Ciğerdelen Kalesi'nden ve Aziz Thomas Kilisesi'nden yardım aldığı için ilk önce oaraları fethetmeyi düşündüler. Ciğerdelen Kalesi fethedildi. Anca Aziz Thomas Kilisesi'nin kuşatması uzun sürüyordu. Saldırıların şiddetlendiği sırada ihtiyar biri arkasındaki küçük bir birlikle savaş katılıp koca ordunun yapamadığı yapıp fethi gerçekleştirmişti. Meğerse küçük birliğin başındaki ihtiyar Sadrazam Lala Mehmet Paşa'dan başkası değilmiş. Sıra Estergon Kalesi'ne gelmiş. Lala Mustafa Paşa'nın da yer aldığı saldırılarda Estergon Kalesi de fethedilmiş. Laha Mehmet Paşa'nın cuma namazını Estergon'da kılma duası kabul olmuş.

Ak Sakallı Kahraman

Estergon Kalesi'nin kuşatılmasından önce Aziz Thomas Kilisesi'nin de alınması gerekiyordu. Kaleye yapılan saldırılarda ak sakallı bir ihtiyarın çokça yararı oldu. Kim olduğunu kimse öğrenemedi. Sonra Budin Beylerbeyi Mehmet Paşa, o ak sakallı ihtiyarın Lala Mehmet Paşa olduğunu anladı.

Kelle Koltuğunda

Bağdat seferine gidecek askerler için ilanlar yapılmıştı. Yaşı küçük olanlar orduya alınmayacaktı. Ancak Genç Osman yaşı küçük olmasına rağmen gizlice orduya katıldı. Sadrazam Hüsrev Paşa onun küçük olduğunu görünce huzuruna davet etti. Hüsrev Paşa ona yaşı küçük olmasına rağmen neden orduya katıldığını sordu. Bıyığında tarak durmayanların orduya giremeyeceğini söyledi. Genç Osman da bıyığında tarak durduğunu söyleyerek tarağı aldı ve dudağına sapladı. Buna şaşıran Hüsrev Paşa ve yanındakiler Genç Osman'ı tebrik etti. Genç Osman ertesi gün savaşta ön saflardaydı. Sancaktarın vurulduğunu görünce sancağı alıp kalenin burcuna dikti ve burada şehit oldu.

Deli Hüseyin Paşa

IV. Murat çok kuvvetli bir padişahmış. Bir gün İran Şahı hediye olarak bir yay göndermiş. Bu yayı kurup çözmesi çok zormuş. IV. Murat vezirlerinden yayı kurup çözmelerini istemiş ama hiçbiri başaramamış. Yeniçeri ağasına bunu kurabilecek bir asker bulması talimatını vermiş. Ama yeniçerilerin arasından da yayı kurabilen biri çıkmamış. Yeniçeri ağası yayı bir kenara koymuş. Deli Hüseyin isimli kuvvetli bir delikanlı yayı görmüş. Eline alıp kurmuş. Ayak sesleri duyunca yayı kurulu vaziyette bırakıp oradan uzaklaşmış. Yeniçeri ağası dönünce yayın kurulu olduğunu görmüş. Bunu Deli Hüseyin'in yaptığını öğrenmiş. Onu sultanın huzuruna çıkarmış. Deli Hüseyin elçinin önünde de yayı kurup çözmüş. Son defa kurarken yay kırılmış. Deli Hüseyin bu olay üzerine yeniçeri ocağına alınmış. Deli Hüseyin Paşa diye ünlenmiş.

Silistre Aslanları

Rusya on bin askerle Silistre'yi kuşatmış ama ele geçirememiştir. Bir süre sonra elli bin askerle bir daha kuşatırlar. Komutanları Kont Diyebiç'tir. Kale komutanı ise Sert Mehmet Paşa'dır. Askerlerin barutu tükenir. Halk teslim olmak ister. Ama Sert Mehmet Paşa ısrarla teslim olmayı reddederek askerleriyle birlikte kale dışına çıkıp düşman askerleriyle göğüs göğüse çarpışırlar. Düşmanı kaleye sokmazlar.

Silistre ikinci defa Ruslar tarafından kuşatılınca Rus Komutanı General Karakovski, Sert Mehmet Paşa'dan teslim olmasını ister. Komutan bunu reddeder. Askerleriyle beraber kaleden çıkarak Rusların üzerine saldırır. Bu saldırılar kalede hiç asker kalmayıncaya kadar devam eder.

Erzurum Çığ gibiydi

Ahmet Muhtar paşa komutasındaki ordu Ruslara karşı Kars'ı kuşatmadan kurtarmış. Rus komutan teslim olmalarını istemiş. Asker aç, susuz ve silahsız olmasına rağmen direnmeye gayretlidir. Bir gece Türk askeri kılığına giren Ruslar, Aziziye Tabyası'nda askerlerimizi şehit etmişler. Ahmet Muhtar Paşa Erzurum halkına haber gönderip onlardan yardım istemiş. Erzurum halkı da Aziziye Tabyası'na doğru sel olup akmış. Aziziye Tabyası'nı düşman işgalinden kurtarmış.

Allah'ın Vurduğuna Vurmayız

1910'lu yıllarda Ruslar İstanbul'da alikıran baş kesen olmuşlar. Bu yıllarda Tahsin Bey, Beyoğlu'ndan Büyükdere'ye telefon hattı çektirmiş. Telefon direklerinden birkaçı Rus sefirinin önüne rastlamış. Rus sefiri direkleri kaldırmaları için tehditler savurmuş. Tahsin Bey çağrılıp Rus sefiriyle görüşmesi istenir. Tahsin Bey sefarete gider. Ama sefir onunla değil ancak Sadramazam'la görüşebileceğini söyler. Bir zaman sonra Rusya'da komünist ihtilali olunca Beyaz Ruslar ülkelerini terk ederler. Bazıları Osmanlı'ya sığınır. Tahsin Bey oğluna Fransızca öğretmek için bir Rus aradığı sırada onu sefaretten kovan sefiri görür. Perişan durumdadır. Evine götürüp yedirir, giydirir. Cebine para koyar. Ona, onun kendisine davrandığı gibi davranmaz.

Çanakkale İçinde Vurdular Beni

Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı'na girince düşman gemileri Çanakkale'den geçerek başkent İstanbul'u işgal etmeyi planlamışlardı. Düşman gemileri ilk saldırısını 15 Şubat günü 12 gemiyle yaptı. Ama bunda da bundan sonraki saldırılarda da başarılı olamadılar. Çanakkale Mustahkem Mevki Komutanı Miralay Cevdet Bey, Nazmi Kaptan'ı çağırtarak Nusret mayın gemisiyle bir bölgeye mayın döşemesini istedi. Nazmi Kaptan ve Yüzbaşı Hakkı Bey, verilen görevi bir gece vakti yaptılar. 18 Mart 1915'te düşman ateşine ateşle karşılık verildi. Çoğu düşman gemisi yara aldı ve düşman donanması yenilgiyi kabul etti. Ertesi gün Cevat Bey cephede gezerken Topçu Mehmet'i gördü. Mehmet attığını vuran bir askerdi. Ama gözlerinden yaralanmıştı. Artık göremeyecekti. Düşmanın kaçtığını gördüğünü için artık gözlerinin görmemesinin pek önemi olmadığını söyledi.

Düşman devletler Çanakkale Boğazı'na gelmişlerdi. Askerlerimiz bütün imkansızlıklara rağmen mücadelesini sürdürdü. 18 Mart günü düşman donanmasına karşı büyük bir zafer kazanıldı. Askerler büyük kahramanlıklar gösterdi. Çanakkale'den geçilemeyeceğini anlayınca geri çekilip Gelibolu Yarımadası'na saldırdılar. Karaya asker çıkardılar. Ama sonuçta yine kaybettiler. İngilizler 205 bin, Fransızlar 47 bin askerlerini kaybettiler. Biz ise 253 bin şehit verdik.

Zafer Sofrasına Düşen Top Mermisi

Dardanos Tabyası'nın batarya komutanı Yüzbaşı Hasan Bey ile Üsteğmen Mevsuf Bey büyük kahramanlıklar göstermişler. Yanlarındaki askerlerin çoğu şehit olmuş. Sadece dört askerleri kalmış. Çanakkale Savaşı kazanılmış düşman geri çekilmektedir. Yüzbaşı Hasan Bey bunun şerefine günlerdir bir şey yemeyen askerlerine güzel bir sofra kurdurmuştur. Tam sofraya oturdukları sırada geri çekilen düşman gemilerinden birinin ateşlediği top sofranın tam ortasına isabet etmiştir. Dardanos Tabyası'nda geriye kalan iki subayla dört asker de böylece şehit olurlar.

Bir Destandır Çanakkale

Çanakkale Savaşı için Mustafa adında bir çocuk da askere alınmıştır. Komutanından onu cepheye göndermesi için sürekli izin ister. Mustafa fakir biridir. Bu yüzden evlenememiştir. Ama eğer şehit olursa cennette ona huri verileceğini bilmektedir. Mustafa'nın ısrarlarına dayanamayan komutan, sonunda onu cepheye gönderir. Akşam olup da komutan şehitlerin arasında gezerken Mustafa'nın da şehit olduğunu görür. Biraz kızgınlıkla ona huriyi alıp almadığı sorar. Mustafa'nın dudaklarında bir gülümseme belirir ve elini kaldırıp iki işareti yapar. Komutan buna çok şaşırır. Kendisi de şehit olmak için dua eder.

İzmir Ağlıyor

15 Mayıs 1919 günü Yunanlılar İzmir'i işgal etmeye başlamışlardı. İzmir'e giren Yunanlılara ilk kurşunu gazeteci Hasan Tahsin atmış ve önde yürüyen yunanlı bayraktarı vurmuştu. Yunanlı askerler bunun üzerine Hasan Tahsin'i bir köşede sıkıştırmışlar ve şehit etmişlerdi. Sonra Yunanlılar Askerlik Dairesi Başkanı Albay Süleyman Fehmi bey'den ve Yarbay Şükrü Bey'den "Yaşasın Venizelos" diye bağırmalarını istediler. Onlar "Kahrolsun Venizelos" diye bağırınca şehit edildiler. İzmir halkının kurtuluş mücadelesi 9 Eylül 1922 tarihine kadar devam etti. Sonunda İzmir düşman işgalinden kurtuldu.

Küçük Kahraman

Mustafa annesi ve babası olmayan bir çocuktur. Yunanlılar İzmir'i işgal edince köylüler de köylerini terk etmişlerdi. Mustafa kimsesi olmadığı için onlarla gitmemişti. Bir süre sonra Yunanlılarla savaşmaktan dönen bir grup Türk askeri Mustafa'nın köyüne geldi. Mustafa'nın durumunu öğrenip üzüldüler ama vatanseverliğine de hayran oldular. Arkalarından gelen Yunan askeri olup olmadığını öğrenmek için Mustafa'dan yardım istediler. Bunun için Mustafa bir ağaca çıktı. Etrafta düşmanlar olduğunu söylerken o düşmanlar tarafından vurulup şehit oldu.

Deli Yusuf

Deli Yusuf denilen 12 yaşında bir çocuk vardı. Çok cesurdu. Yunanlılar köylerini işgal etmişlerdi. Yusuf da Yunanlıların cephanesini havaya uçurmaya karar verdi.Bunun için İlyas dededen yardım istedi. İlyas dede ona bir el bombası verdi ve ona nasıl kullanılacağını öğretti. Bir süre cephaneliğin orada çorap satarak askerlerle samimi oldu. Sonra bir gün cephaneliğe yaklaşıp el bombasını demir parmaklıklardan içeri attı. Cephanelik büyük bit gürültüyle patladı. Deli Yusuf çoktan oradan kaçmıştı.

Durak Çavuş

Yunanlılar Kurtuluş Savaşı'nı kaybedip de geri çekilirken köylere zarar veriyorlar, insanlara çeşitli işkenceler yaparak öldürüyorlardı. Bunları gören Durak Çavuş çok kızdı. Yakaladığı bir Yunan askerine bunun hesabını sormak istedi. Yolda ilerlerken bir Yunan askeri gördü. Gizlice yaklaşıp üstüne atıldı. Gürültüyü duyan diğer birlikler sesin geldiği yöne doğru top atışı yaptı. Durak Çavuş ve Yunan askeri yaralanıp kendinden geçti. Sabah olunca Durak Çavuş kendine geldi. Toparlanıp kalktı. Yunan askeri yaralıydı. Ondan köylülerin intikamını almak istediyse de merhametinden olayı bunu yapamadı. Yunan askerine suyundan verdi. Sırtına alarak yakın bir köye kadar götürdü ama artık Yunan askeri ölmüştü.

Uyan Şahin Uyan

Şahin, Fransızlar Antep'i işgal edince birkaç arkadaşıyla dağlara çıkıp düşmana karşı direnmeye başladı. Bir köprünün başında durarak oradan Fransız ordusunun geçmesine izin vermedi. Bütün bir orduya 30 kişiyle karşı koydular ve sonunda kahramanca şehit oldular.

Tarihimizden Yaşanmış Öyküler (Yavuz Bahadıroğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı için tıklayınız...

29 Ağustos 2019 Perşembe

thumbnail

Tarihimizden Yaşanmış Öyküler (Yavuz Bahadıroğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Yıldırım Bayezit’e Bulgaristan’ı işgal ettiği için kim elçi gönderip onu korkutmak istemiştir?

A) Sigismunt
B) Timur
C) Cengiz
D) Evranos Bey

2. Yıldırım Bayezit Haçlılara karşı hangi savaşı yapmıştır?

A) Malazgirt
B) Kosova
C) Niğbolu
D) Ankara

3. Bursa surlarına ilk sancağı henüz yirmi yaşına bile varmamış bir genç dikmiştir. Bu gencin adı nedir?

A) Ulubatlı Hasan
B) Durak
C) Orhan Bey
D) Osman Bey

4. Gözüne gelen bir ok nedeniyle bir gözünü kaybeden kimdir?

A) Osman Bey
B) Orhan Bey
C) Evranos Bey
D) Ali Bey

5. Osman Bey öldükten sonra nereye gömülmek istemiştir?

A) Söğüt
B) Bursa
C) İznik
D) İstanbul

6. Yanındaki Müslüman hocalarla birlikte Buhara’yı işgale gelen komutan kimdir?

A) Cengiz
B) Timur
C) Sigismund
D) Alparslan

7. Aşağıdaki padişahlardan hangisi Haçlı Ordusu’na karşı savaşmamıştır?

A) Sultan Murat
B) Yıldırım Bayezit
C) Kılıç Aslan
D) Osman Bey

8. Aşağıdakilerden hangisi Bizans’a esir düşmüştür?

A) Yıldırım Bayezit
B) Sultan Murat
C) Çaka Bey
D) Kılıç Aslan

9. Hristiyanlar Papa’nın önderliğinde büyük bir ordu kurdular. Bu ordunun adı nedir?

A) Hristiyan Ordusu
B) Haçlı Ordusu
C) Büyük Ordu
D) Suikast Ordusu

10. Romen Diyojen ve Alparslan komutasındaki orduların yaptığı savaşın adı nedir?

A) İznik Meydan Savaşı
B) Kosova Savaşı
C) Niğbolu Savaşı
D) Malazgirt Savaşı

11. Aşağıdakilerden hangisi Osman Gazi'nin vasiyetidir?

A) Bursa'yı fethetmek ve Bursa'da Gümüşlü Kümbet'e gömülmek
B) Bursa'ya çeşme yaptırmak
C) Bursa'ya en büyük camiyi yaptırmak
D) Adını Bursa'daki bir okula vermek

12. Nene Hatun kimdir?

A) Padişahın ninesi
B) Savaşta Alp Arslan'a yardım eden kadın
C) Cengiz Han'ın annesi
D) Savaşa varıyla yoğuyla katılan yaşlı kadın

13. Aşağıdakilerden hangisi Osman Bey'in Orhan Bey'e verdiği öğütlerden biri değildir?

A) Cimrilik yapma.
B) Şehit çocuklarını koru.
C) Bilmediğini bilenden sor.
D) Yaşadığın yeri temiz tut.

14. Meşhur denizcimiz Turgut Reis'e Avrupalılar ne demekteydi?

A) Dragon
B) Dragut
C) Dramon
D) Darugut

Cevap Anahtarı :

1-A      2-C     3-B     4-A      5-B
6-A      7-D     8-C     9-B     10-D
11-A   12-D   13-D   14-B

Tarihimizden Yaşanmış Öyküler (Yavuz Bahadıroğlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili için tıklayınız...

24 Ağustos 2019 Cumartesi

thumbnail

Malazgirt'te Bir Cuma Sabahı (Yavuz Bahadıroğlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Malazgirt'te Bir Cuma Sabahı

Kitabın Yazarı : Yavuz Bahadıroğlu

Kitabın Özeti :

Abdurrahman Bey Putperest Türk Boylarından olan Uzlarla savaşa gitmiştir. Uzlarla 10 yıl savaşmış ve 5 yıl esirlik hayatı yaşamıştır. 15 yıl sonra köyüne dönmek için yola çıkmış ve en sonunda köyüne ulaşmıştır. Köye vardığında namaz vaktini kaçırmamak için camiye girer. Namaz bittikten sonra imam onu tanımadığı için ona kim olduğunu sorar. O da kim olduğunu söyler.

Abdurrahman Bey daha sonra karısı ve çocuğunu sorar. İmam, Uzluların geldiğini, köyü yağmaladıklarını, karısı Esme’yi öldürdüklerini ve oğlu Tekin’i götürdüklerini söyler. Abdurrahman Bey, Uzlulara karşı kinlenmiştir fakat imam kini şahsi düşmanları için değil Allah düşmanları için kullanmasını tavsiye eder. Abdurrahman Bey imamı dinlemeyip yola koyulur.

Bir Türk köyündeki yaşlı adam birkaç gence tarih ve savaş dersleri vermektedir. Tarih dersini bitirdikten sonra öğrencileri ile kılıç dersi yapmaktadırlar. O sırada karşıdan atlılar gelmektedir. Yaşlı adam atlıların Selçuk akıncıları olmadığını, Peçeneklilerden olduğunu söyler. Peçenekliler Türk soyundandır fakat İslam dinini seçmemişlerdir. Peçeneklilerin başı olan Burkut köyü yağmalamak için geldiklerini ve çekilmelerini söyler. Yaşlı adam ise cana dokunmaması için onunla konuşur. Konuşma Allah birliği konuludur. Fakat Burkut onların Arap Milletinin dinine geçtiklerini söyler ve başta ihtiyar olmak üzere köyün büyük bir kısmını katleder. Orada yaşlı adamın kızını da görür.

Abdurrahman Bey uğradığı köylerden gönüllüler toplayıp Uz ve Peçenek haydutlarına karşı topluluk oluşturmuştur. Yolda Peçeneklileri görürler. Peçenekliler bir atlıyı kovalamaktadırlar. Atlı Abdurrahman Bey’in grubuna sığınır. Abdurrahman Bey niçin peşinde olduklarını sorar. Atlı da onlar gibi katil olmak istemediğini bu yüzden kaçtığını, bu işten iğrendiğini söyler. Abdurrahman Bey onun Müslüman olursa yanlarında kalabileceğini söyler. Ayrıca onu kaybettiği oğluna benzetir ve acı çeker. Daha sonra genç düşünmek ve kendi isteği ile dine girmeyi istediğini söyler ve ayrılır. Yaşlı adamın kızını düşünmektedir.

Bizans tarafı ise bambaşkadır. Değişik milletlerden binlerce insan bir aradadır. Kimisi zevk için kimisi para için kimisi ise sadece Müslümanlara karşı gelmek için. Romen Diyojen Bizans İmparatorudur. Bu kadar insanı göstererek gururlanıyor, övünüyor ve büyüklüğüne onları da inandırmaya çalışıyordur. Diyojen Kraliyet soyundan değildir ve sadece Kraliçe Evdoksiya ile evlendiği için Kral olmuştur. Bu yüzden Kraliyet soyundan gelenler ondan hoşlanmamakta, dışardan gelen sıradan bir kumandanın Kral olmasını istememektedir. Gece Prens Andronikos bir siyah pelerinli tarafından kaçırılır. Kaçıranın yüzünü gördüğünde dost mu düşman mı olduğunu anlayamaz. Çünkü burma bıyıkları vardır ve Bizans ordusunda da burma bıyıklı Türkler mevcuttur. Türk 3 gündür Bizans Karargahındadır ve gerekli tüm bilgileri öğrenmiştir. Prens’le konuşur ve onu serbest bırakır.

O Türk Abdurrahman Beydir. Yolda arkadaşlarını bulur. Arkadaşları onun için endişelenmiştir.

Mengüç ve arkadaşları Abdurrahman Bey ve arkadaşlarına saldıracaktır. Fakat Mengüç Abdurrahman Beyin onu kurtaran adam olduğunu fark eder ve arkadaşlarına engel olur. Evet Mengüç o haydutlardan kaçan gençtir.

Arkadaşları Bizans askeri olmak istemektedirler. Mengüç arkadaşlarından Bizanslıların adaletsiz olduğunu öğrenir. Niçin orduda olduklarını sorar. Arkadaşlarının cevabı ise derli toplu olmak istedikleri ve Selçukların ata dini terk edip Arap dinine geçtikleri için onlardan öç almak istemeleridir. Arkadaşları Mengüç’ü ikna eder ve Mengüç de Bizans ordusuna katılmaya karar verir. Orduya katılmak için para alınması Mengüç’ün orduyu beğenmemesine neden olur.

Romen Diyojen Alparslan’a elçi göndermiştir. Diyojen Alparslan’ın fethettiği bazı yerleri geri vermesini istemektedir.Fakat Alparslan hiddetle karşı çıkar ,eğer istiyorsa savaşarak alabileceğini, bunun Haçlı ve Hilal’in savaşı olduğunu söyler ve elçiyi gönderir. Elçi Kral’a ne diyeceğini düşünmektedir. En sonunda Alparslan’ı korkuttuğunu söylemeye karar verir. Alparslan’ın Ahlat’a gönderdiği Abdurrahman Bizans ordusunun son durumunu bildirmek için dönmüştür. Ordu düzensizdir. Farklı milletler aralarında kavga etmektedirler. Alparslan ordunun asker sayısının fazla olmasının yenmeleri için sorun teşkil etmeyeceğini,çünkü ordunun düzensiz olduğunu düşünmektedir. Elçi ise Diyojenin karşısına çıkmış,Alparslan’ı korkuttuğunu,ordunun çok güçsüz olduğunu,bir dilim ekmek için kavga ettiklerini söylemiştir. General Basillas ise itiraz edip Selçukların böyle bir şeyi yapmayacağını söylemiştir. Diyojen ise bunu bildiği halde elçiye inanmak isteyip elçiyi ödüllendirir.

Alparslan ordusu General Basillas’ın ordusuyla savaşmaktadır. Abdurrahman Bey de bu savaştadır. Bir askerle savaşmaktadır. Bu asker Mengüç’tür. Mengüç’ün bu sefer öldürmemeye niyeti yoktur. Fakat Abdurrahman Bey’in çok güçlü olduğunu gördüğü için geri çekilir. Ayrıca Basillas yakalanmıştır. Onu yakalayanın sıradan bir asker olması onu çok üzer. En azından yüksek rütbeli biri yakalasaydı diye düşünür. Fakat Abdurrahman Bey ona her askerin eşit olduğunu aktarır.

Mengüç arkadaşları ile Bizans ordusundan sıkılmıştır. Ordudaki karışıklıklar özellikle Mengüç’ü rahatsız etmektedir. Daha sonra ordudan kaçarlar ve bir hana gelirler. Mengüç hangi düşünce ile yaptığını bilmeden arkadaşlarına kazandığı her altını vereceğini fakat onların da Alparslan ordusuna yardım için Bizans’a içten düşmanlık edeceklerini söylemiştir.

Sabah uyandığında altın kesesini bulamaz. Arkadaşlarının çaldığından emindir fakat odalarını bilmiyordur. Yanlışlıkla hancı ve yardımcısının odasına girer ve onu görürler. Mengüç acele ile kaçar. Ve atlardan birini alır. Daha sonra bir köye gider. Herkes ölmüş veya yaralıdır. Bir çocuk görür. Çocuğun ablasını kaçırmışlardır. Mengüç onların peşine düşer ve en sonunda bulur. Bulduğunda kaçıranların arkadaşları olduğunu görür ve kızı kurtarır.

Alparslan ve ordusu zaferden zafere koşmaktadır. Büyük Zafer çok yakındadır. Mengüç Bizans kalesinde yangın çıkartmış, Bizans büyük zarara uğratmıştır. Mengüç Alparslan’ın ordusuna katılmıştır. Müslüman olmak için gerekenleri öğrenmiş ve Müslüman olmuştur.

Diyojen tamamen kibirli bir şekilde tahtındadır. Alparslan elçi göndermiş ve bu işi barış yoluyla,kan dökmeden bitirmeleri için teklifte bulunmuştur fakat Diyojen reddetmiştir. Alparslan ordusu savaşa artık hazırdır.

1071 yılının Cuma sabahında Alparslan ordusunun galip olması için Hilafet merkezi Bağdat’ta camiler doludur. Herkes bir ağızdan Allahu Ekber nidaları atmaktadır.

Malazgirt Meydanı. Aynı saatlerde beyaz bir atın yanında bembeyaz şekilde giyinmiş bir asker, Sultan Alparslan bulunmaktadır. Cuma kılınmış etrafında askerler Bizans askerlerini bekliyorlardır. Bizanslılarda hazırlıklarını yapmış, din ayinlerini bitirmiş tetikte beklemektedir.

Mengüç, Abdurrahman Bey’e oğlunun adını sorar. Tekin adını duyduğunda yabancı gelmemiştir.

Diyojen savaşın gidişatının kötü yönde olduğunu fark eder ve uşağı ile kılık değiştirir. Fakat sonu gelmiştir.

Savaşırken Mengüç yeni adıyla Tekin yaralanır. Abdurrahman Bey yaraya bakarken omzundaki izi görür. Tekinin yarası ağır değildir fakat o sırada kurtarılabilecek kadar küçük de değildir. Abdurrahman Bey, atla savaşırken yaptığı o oyunu nerden öğrendiğini sorar Tekin’e. O da küçükken babasının öğrettiğini söyler. Abdurrahman Bey oğlunu bulmuştur. Fakat Tekin oracıkta şehit olmuştur.

Sultan Alparslan’ın en yakını Savtekin de şehit olmuştur. Daha sonra onu gömmüş ve Abdurrahman Bey’in yanına gitmiştir. Oğlu olduğunu öğrendiğinde onu teselli etmiş ve Tekin’i Savtekin’in yanına gömmüştür.

2 Temmuz 2019 Salı

thumbnail

Küçük Kahraman (Yavuz Bahadıroğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı

 

1. Kendi yaşındaki çocuklarda nadir olan hisler taşıyan Memiş, vatan sevgisini çok küçük yaşlarda öğrenmişti. Dedesinin ................. Savaşı’na gittiğini ve bir daha geri dönmediğini hatırlıyordu. Dedesini oraya atan kuvvetin ............................ olduğunu tahmin ediyordu.
Yukarıdaki metinde boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdaki kelimelerden hangisi getirilmelidir?


A) Balkan - vatan sevgisi
B) Çanakkale - vatan sevgisi
C) Kurtuluş - kahramanlık
D) Çanakkale - kahramanlık

2. Aşağıdaki seçeneklerden hangisinde Memiş’in babasının adı ve mesleği doğru olarak verilmiştir?

A) Musa Efe – bakkal
B) Hamdi Ağa – köy korucusu
C) Hasan Emmi – çiftçi
D) Hamdi Ağa – imam

3. Memiş'in düşman askeri ile ilk karşılaşması köylerine gelen Yunan askerini görmesiyle başlar. Yaklaşık bir ay düşman askeriyle karşılaşmamak için şehre inmeyen Memiş’in düşman askeriyle karşılaşmak istememe nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

A) Düşman askerine yakalanmaktan korkması
B) Düşman askerleri arasında onu tanıyanların bulunması
C) Kendimi tutamam, bir şey yaparım diye korkması
D) Düşman askerlerine sevgi gösterisi yapanlara kızması

4. Hamdi Ağa’nın düşman askeri tarafından kırbaçlanmasına dayanamayarak öne atılan ilk kişi kimdir?

A) Musa Efe
B) Hasan Usta
C) Sait
D) Ali Dayı

5. Düşman askeriyle çarpışan ve dağlarda yaşayan efelerin erzak ihtiyacı nasıl karşılanmaktadır?


A) Dağda yetiştirdikleri meyve ve sebzelerden
B) Köylülerin verdiği yiyecekler ve düşman askerinden ele geçirilen erzak paketleriyle
C) Dağlarda büyüttükleri koyun ve keçilerle
D) Avcılık yaparak

6. Kör Musa Efe’nin Memiş’e taktığı isim aşağıdakilerden hangisidir?

A) Aslan Yürekli Memiş
B) Cesur Yürekli Memiş
C) Korkusuz Memiş
D) Yiğit Memiş

7. Musa Efe ve Memiş’in köye döndüklerinde herkesi bir arada bulacaklarını düşünerek gittikleri ilk yer neresidir?

A) Köy Camisi
B) Memiş’in evi
C) Köy meydanı
D) Köy kahvehanesi

8. Kitapta tanıtılan, yaşı doksanı geçmiş ve bir kolunu Arabistan çöllerinde bırakarak dönen hikaye kahramanı kimdir?

A) Hasan Emmi
B) Memiş
C) Ali Dayı
D) Musa Efe

9. Memiş’e inanan ve güvenen, O’nun yaşının küçük olduğuna bakmadan birlikte düşmanla savaşmak için dağa çıkmayı kabul eden kişi kimdir?

A) Hasan Emmi
B) Hamdi Ağa
C) Ali Dayı
D) Hasan Usta

10. İzmir’i işgal eden Yunanlıların silah deposu olarak kullandığı yer aşağıdakilerden hangisidir?

A) Hastane
B) Okul
C) Tahıl ambarı
D) Sağlık Ocağı

11. Düşmanın silah deposunu havaya uçurmayı kafasına koyan Memiş düşmanın şüphesini çekmemek ve onlara yaklaşabilmek için hangi yola başvuruyor?

A) Düşman askerine simit satıyor.
B) Düşman askerine komiklikler yapıyor.
C) Ayakkabı boyacılığı yapıyor.
D) Düşmana ayran satıyor.

12. Dinamitin içeri düştüğünü gösteren tok bir ses duyunca rahatladı. Bir kere daha etrafına baktıktan sonra .................................. arkadaşının bulunduğu yere doğru yürüdü. Acele etmiyordu. Dinamitin fitili hayli uzundu. Ali Dayı “Fitil yanıp dinamit patlayana kadar en azından ............geçer” demişti. Gitti, Said’in yanına durdu. ................ “tamam” işareti verdi.
Yukarıdaki parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdaki kelimelerden hangisi getirilmelidir?


A) Parmaklarının ucuna basarak - iki dakika - işaret parmağıyla
B) Islık çalarak - üç dakika - kaşlarıyla
C) Parmaklarının ucuna basarak - üç dakika - dudaklarıyla
D) Islık çalarak - iki dakika - gözleriyle

13. 26 Ağustos 1922 tarihinde yapılan ve düşmanın bel kemiğinin kırıldığı, düşmanın gemilerine binmeye bile fırsat bulamadan denize döküldüğü savaş hangisidir?

A) Sakarya Savaşı
B) Büyük Taarruz Savaşı
C) İzmir Savaşı
D) Çanakkale Savaşı

14. Köylüyü kırbaçlayan Yunan askerine taş isabet ettiren Memiş’i, köylü ele vermemiş ve adını her türlü baskıya rağmen Yunan askerine söylemek istememiştir.
Köylünün bu davranışının nedeni nedir?


A) Memiş’in babasından çekindikleri için
B) Acıdan Memiş’in adını unuttukları için
C) Memiş’in bu davranışını takdir ettikleri için
D) Olayı kimin yaptığından emin olamadıkları için

15. Küçük Kahramanlar kitabı bölümlere ayrılarak okuyucuya sunulmuştur.
Aşağıdakilerden hangisi bu bölümlerden değildir?


A) Suya Düşen Çocuk
B) Türkler Esir Olmaz
C) Canını Vatanına Değişme
D) Ölene Kadar Vuruşacağım

Cevap Anahtarı :

1-A     2-B     3-C     4-B     5-B
6-A     7-A     8-C     9-A     10-B
11-D  12-D   13-B   14-C    15-A

1 Temmuz 2019 Pazartesi

thumbnail

Ha Gayret Başaracaksın (Yavuz Bahadıroğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. “Büyük Sır” adlı hikâyede Faruk Öğretmenin okuldan ayrılacağını duyan öğrenciler öğretmenlerinin gitmesini engellemek için türlü yollar denediler.
Aşağıdakilerden hangisi yapılanlar arasında yoktur?


A) Milli Eğitim Müdürlüğüne e-posta atmak
B) Öğretmenleri için bir internet sitesi açmak
C) Okul Müdürünün yanına gitmek
D) Bakanlığı telefonla aramak

2. “Büyük Sır” adlı hikâyede Faruk öğretmen, dört yıldır birlikte olduğu öğrencilerinden niçin ayrılmak zorunda kalıyor?

A) Sağlık problemleri olduğu için
B) Ataması başka bir okula yapıldığı için
C) Okul yönetimi ile anlaşamadığı için
D) Okulu kapanacağı için

3. “İkimiz Bir Gemide” adlı hikâyede Ekrem ve Numan’ın ortak hayali aĢağıdakilerden hangisidir?

A) Yabancı dil öğrenip yurtdışına gitmek
B) Üniversite okuyup öğretmen olmak
C) Okulu bitirdikten sonra denizci olmak
D) Okulu bitirip işadamı olmak

4. “İkimiz Bir Gemide” adlı hikâyede Ekrem ve ailesi aniden mahalleden taşınır fakat aradaki mesafe Numan ile arkadaşlıklarını sürdürmelerine engel olmaz. Aradaki mesafeye rağmen Ekrem ve Numan iletişimlerini nasıl sağlarlar?

A) Mektuplaşırlar
B) İnternetten görüşürler
C) Telefonla görüşürler
D) Her ayın son günü buluşurlar

5. “İkimiz Bir Gemide” adlı hikâyede Numan bir sabah tayfaları kontrole çıkar ve kontrol esnasında Ekrem’le karşılaşır. Bu sırada Ekrem ne yapmaktadır?

A) Güvertede gazete okumaktadır
B) Tayfasına emir yağdırmaktadır
C) Ter içinde güverteyi boyamaktadır
D) Keyif içinde çayını yudumlamaktadır

6. “Mırmır Dede” adlı hikâyede Furkan’ın mezun olmak ve istediği liseyi kazanmak için mutlaka geçmesi gerektiği ders hangisidir?

A) Tarih
B) Matematik
C) Türkçe
D) Fen Bilimleri

7. “Mırmır Dede” adlı hikâyede Furkan, hasta olan kedisini iyileştirmek için ne yaptı?

A) Kedisini veterinere götürdü
B) Kedisini Mırmır Dede’ye götürdü
C) Kendi kendine iyileşmesini bekledi
D) Kedisine altı saat arayla süt verdi

8. Mırmır Dede dikkatle onu dinledi ve sonra da başka bir konudan bahseder gibi sordu:
- Hikâye sever misin?
- Çok.
- Peki okumayı mı, dinlemeyi mi?
- ............. 

“Mırmır Dede” adlı hikâyede geçen konuşmada Furkan soruya hangi cevabı vermiştir?

A) Okumayı
B) Dinlemeyi
C) Hem okumayı hem dinlemeyi
D) Hiçbirini

9. “İnsanın babası, uçsuz bucaksız denizlerde hiç durmadan yüzen gemilerin kaptanı olunca doğrusu havasına denecek olmuyordu. Uğur’un babası da tahmin edeceğiniz gibi bir kaptandı. Kendi demesine göre .......................... bir kaptandı.” 
“Okula Gitmek Lazım” adlı hikâyede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?

A) Ortaokul mezunu
B) Lise mezunu
C) Üniversite mezunu
D) Alaylı

10. “Okula Gitmek Lazım” adlı hikâyede Uğur’u denizci olmaktan vazgeçiren son olay nedir?

A) İstediği ücreti alamaması
B) Arkadaşlarının onunla dalga geçmesi
C) Geminin fırtınaya yakalanması
D) Ders notlarının düşmesi

11. “Okuma Sevdası” adlı hikâyede Hüseyin merakına yenik düşüp tekerlekli sandalyedeki adama orada ne aradığını soruyor. Soru karşısında adamdan aldığı cevap aşağıdakilerden hangisidir?

A) Çocuğumu arıyorum
B) Çocukluğumu arıyorum
C) Kardeşimi bekliyorum
D) Müdürü bekliyorum

12. Aşağıdakilerden hangisi “Okuma Sevdası” adlı hikâyeden çıkarılamaz?

A) İnsanın okul dışında da okumaya ihtiyacı vardır
B) Okul insanda okuma arzusu oluşturur
C) Okul okumayan hiçbir şey öğrenemez
D) Okumanın yaşı olmaz

13. “Sadık Dede’nin Gizli Hazinesi” adlı hikâyede Ali ve babası hafta sonu Sadık Dede’nin evine giderler. Ali burada bir an olsun gözünü ....................ayıramaz.
Yukarıda boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?


A) Kitaplardan
B) Avizelerden
C) Tablolardan
D) Oyuncuklardan

14. Aşağıdakilerden hangisi “Sadık Dede’nin Gizli Hazinesi” adlı hikâyedeki Sadık Dede’nin evinin özelliklerinden biri değildir?

A) İki katlı ve ahşaptır.
B) Cumbası biraz çarpılmış, panjurları kararmıştır.
C) Binayı saran tahtalar yer yer dökülmüştür.
D) Çatısı dört tarafa eğimli ve kiremitle örtülmüştür.

15. “Son Gün, Son Saat” adlı hikâyede Arif Öğretmen artık zamanını ne zamandır aklında olan kitabı yazmak için harcamak istiyordu. “.....................” olacaktı kitabının ismi. Otuz iki yılda tanıdığı her çocuk bu kitapla yaşayacak, onlardan ayrıldığını hiç hissetmeyecekti.
Yukarıdaki boşluğa aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?


A) Bir Öğretmenin Hatıra Defteri
B) Bir Delinin Anı Defteri
C) Öyle Bir Geçer Zaman Ki
D) Otuz İki Yıl ve Bir Öğretmen

Cevap Anahtarı :

1-D      2-B     3-C     4-A      5-C
6-A      7-B     8-C     9-D     10-C
11-B   12-C   13-A   14-D    15-A

16 Mayıs 2019 Perşembe

thumbnail

Var mı Arkadaşlık Gibisi (Yavuz Bahadıroğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Aşağıdakilerden hangisi “Kral Arkadaşım” adlı hikâyedeki kralın özelliklerinden birisi değildir? 


A) Psikolojik sorunları olan biridir.
B) Öfkeli, aksi ve huysuz biridir. 
C) Güleryüzlü, neşeli ve mutlu biridir. 
D) Mutsuz biridir. 

2. “Kral Arkadaşım” adlı hikâyede Kral’ın mutlu olmasını sağlayan şey nedir? 

A) Yepyeni, pırıl pırıl elbiseler almak. 
B) Kral olduğuna inanan birisini bulmak. 
C) Yeni ülkeler fethetmek 
D) Gezmek ve eğlenmek 

3. “Kral Arkadaşım” hikâyesinin başkahramanı Salih’in babasının mesleği nedir? 

A) Avukat 
B) Mühendis 
C) Dişçi
D) Psikiyatr 

4. Salih, “Kral Arkadaşım” dediği kişiyle nasıl tanıştı? 

A) Sokakta oyun oynarken. 
B) Hastaneye babasını ziyarete gittiğinde. 
C) Dedesini ziyaret etmek için köye gittiğinde. 
D) Bayramda şeker toplamaya çıktığında. 

5. Salih’in “Kral Arkadaşım” dediği kişi neden sık sık öfkelenirdi? 

A) Araçların korna seslerinden rahatsız oluyordu. 
B) Çocuklar gürültü yapıp başını ağrıtıyordu. 
C) Akrabalarından kimse onu ziyaret etmiyordu. 
D) Söylediği emirlere kimse aldırmıyordu. 

6. Salih, yaşlı adama neden “Kral Arkadaşım” diyor? 

A) Yaşlı adam gerçek bir kral olduğu için. 
B) Yaşlı adam onun en iyi arkadaşı olduğu için. 
C) Yaşlı adam kendisini bir kral zannettiğinden. 
D) Yaşına rağmen çok güçlü göründüğünden. 

7. Salih’in “Kral Arkadaşı” birkaç yıl sonra hangi işle uğraşmaya başladı? 

A) Doktor oldu. 
B) Başkomutan oldu. 
C) İş adamı oldu. 
D) Öğretmen oldu. 

8. “İki Küçük Balıkçı” adlı hikâyede Ergin zor durumda kalan ailesine nasıl yardımcı olmuştur? 

A) Ahmet’le beraber tuttukları balıkları satarak. 
B) Ahmet’le beraber kitap satarak. 
C) Derslerine çalışıp iyi bir öğrenci olarak. 
D) Ahmet’le beraber kıyafet satarak. 

9. “İki Küçük Balıkçı” adlı hikâyede Ahmet ve Ergin denizde yakalandıkları fırtınadan nasıl kurtulmuşlardır? 

A) Fırtına bitmiş ve kurtulmuşlardır. 
B) Kıyıya kadar zorlukla yüzmüşlerdir. 
C) Bir gemici tarafından kurtarılmışlardır. 
D) Bir sal bulup kıyıya çıkmışlardır. 

10. “İki Küçük Balıkçı” hikâyesinin başkahramanları “Ahmet ve Ergin” için söylenenlerden hangisi yanlıştır? 

A) İkisi çok iyi arkadaştır. 
B) İkisi de iyi birer komşudur. 
C) Aynı okula gitmektedirler. 
D) İkisi de çok zengin bir ailenin çocuklarıdır. 

11. Ergin’in babası neden yirmi gündür işe gitmiyordu? 

A) Çok hasta olduğundan. 
B) Denizde fırtına olduğu için. 
C) Kolunu kırdığı için. 
D) Kayıkları arızalandığından. 

12. “Mektup Arkadaşı” adlı hikâyede Mücahit kimin sayesinde Ercan’la mektup arkadaşı olmuştur? 

A) Ercan’ın doktoru sayesinde 
B) Ercan’ın hemşiresi sayesinde 
C) Ercan’ın babası sayesinde 
D) Ercan’ın kardeşi sayesinde 

13. Ercan’ın hastalığı neydi? 

A) Ağır bir kemik hastalığına yakalanmıştı. 
B) Çok ağır bir gribe yakalanmıştı. 
C) Kalbinde rahatsızlık vardı. 
D) Ciğerlerini üşütmüştü. 

14. Ercan’ın kendisine mektup yazan arkadaşı için “Bu çocuk, kompozisyon sınavından kesin yüz alır.” demesinin nedeni neydi? 

A) Yazısının çok güzel olması. 
B) Noktalama yanlışı yapmaması. 
C) Kâğıdı çok düzenli olması. 
D) Gördüğü yerleri çok güzel anlatması. 

15. Ercan’ın mektup arkadaşı Mücahit, yazdığı mektuplarda Ercan’a ne anlatıyordu? 

A) Türkiye’nin çeşitli bölgelerini, gezi yazısı şeklinde anlatıyor. 
B) Gezdiği ülkeleri anlatıyor. 
C) İnsanların yaşam biçimlerini hikâyeleştiriyor. 
D) Katıldığı eğlenceleri ve tanıştığı insanları anlatıyor. 

16. Ercan, Mücahit’le birlikte seyahate çıkma fikrinin yanlış olduğunu ne zaman anladı? 

A) Mücahit’in kötü kalpli biri olduğunu öğrendiğinde. 
B) Mücahit’in felçli bir çocuk olduğunu görünce. 
C) Mücahit’in çok fakir bir ailesi olduğunu öğrenince. 
D) Mücahit’in sürekli yalan söylediğini fark ettiğinde. 

17. “Amerikalı Arkadaş” adlı hikâyenin sonunda John’un yardımsever ve paylaşımcı biri olmasını sağlayan şey nedir? 

A) Arkadaşı Cem’in ona güzel bir ders vermesi 
B) John’un babasının onunla konuşması 
C) John’un okuldan atılması 
D) Öğretmenin John ile konuşması 

18. “Amerikalı Arkadaş” adlı hikâyede John, sınav öncesi silgisini kaybeden Cem’e nasıl davranmıştır? 

A) Silgisini bölüp yarısını Cem’e vermiştir. 
B) Cem’i öğretmene şikâyet etmiştir. 
C) Silgiyi çöpe atmıştır. 
D) Silgisini Cem’le paylaşmamıştır. 

19. Cem’in çocukluğu neden yabancı ülkelerde geçmişti? 

A) Annesi yurt dışında görevli olduğu için. 
B) Yeni ülkeler görmeyi çok sevdiği için. 
C) Yıllar önce yurt dışına yerleştikleri için. 
D) Babası Dışişleri Bakanlığında görevli olduğu için. 

20. Cem’in Amerikalı arkadaşı John, nasıl biriydi? 

A) Uzun boylu, esmer bir çocuktu. 
B) Şişman, kısa boylu ve sarışındı. 
C) Sevimli, çilleri olan sarışın bir çocuktu. 
D) Yüzünde kocaman beni olan, sarışın bir çocuktu. 

21. Cem’in anne babasına göre, John’un ilginç davranmasının sebebi nedir? 

A) Çok unutkan bir çocuk olmasındandır. 
B) Psikolojik sorunları olmasıdır. 
C) Kültür farkı olmasıdır. 
D) Kararsız bir yapıda olmasıdır. 

22. Mehmet, kardeşi Ayşe’ye :“Gökten şeker yağıyor.” derken aslında ne oluyordu? 

A) Kar yağıyordu. 
B) Birisi gökten pamuk atıyordu. 
C) Tatlı tatlı yağmur damlaları düşüyordu. 
D) Her tarafı sis kaplamıştı. 

23. Kızak yarışında neden kimse Mehmet’i geçemiyordu? 

A) Mehmet çok yetenekli olduğu için. 
B) En güzel ve en pahalı kızak onda olduğu için. 
C) Mehmet, daima yarışa erken başladığından. 
D) Mehmet, yarış sırasında hile yaptığından. 

24. Akif’in annesinin, Akif’e söylediği mükemmel öğüt neydi? 

A) Boş vaktini iyi değerlendir! 
B) İnsanlarla asla alay etme! 
C) İyi tanımadığın insanlarla arkadaşlık etme! 
D) Ne olursa olsun yalan söyleme! 

25. Mahmut, dedesinin bütün dedelerden kuvvetli olduğunu söylemekle neyi kastediyordu? 

A) En bilgili dede olduğunu. 
B) En güçlü dede olduğunu. 
C) Dedesinin çok çevik olduğunu. 
D) Dedesinin, gençken birçok başarısı olduğunu. 

26. Aşağıdakilerden hangisi “Dedeler ve Torunlar” adlı hikâyeden çıkarılabilir? 

A) İyiler her zaman kazanırlar. 
B) İyice dinleyip anlamadan söze karışmamalıyız. 
C) Yabancı insanlarla görüşmemeliyiz. 
D) Zamanımızı iyi kullanmalıyız. 

27. “Eski Düşman Yeni Dost” hikâyesinin sonunda Cüneyt’in aldığı büyük ders nedir? 

A) Kaba kuvvetin bilgiden üstün olduğu. 
B) Okumakla zengin olunamayacağı. 
C) Bilginin kaba kuvvetten üstün olduğu. 
D) En büyük kazancın ticarette olduğu. 

28. Kadriye teyze ve ailesi neden evlerinden çıkarılmış ve 56 numaraya sığınmıştı? 

A) Kiralarını ödeyemedikleri için. 
B) Evleri yıkıldığı için. 
C) Evlerinin asıl sahipleri geldiği için. 
D) Ev sahibiyle tartıştıkları için.

Cevap Anahtarı :

1) C       2) B       3) D       4) B       5) D 
6) C       7) C       8) A       9) C       10) D 
11) A    12) B    13) A     14) D      15) A 
16) B    17) A    18) D     19) D      20) C 
21) C    22) A    23) B     24) C       25) A 
26) B    27) C    28) A

15 Mayıs 2019 Çarşamba

thumbnail

Memleketim (Yavuz Bahadıroğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. ”Memleketim” hikayesinde bize verilmek istenen anafikir nedir?

A) Memleket havası almak gerekir.
B) Vatan her şeyden önemlidir.
C) Yurdumuzu korumalıyız.

2. “Memleketim” hikayesinin kahramanları aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir? 

A) Nesrin, Anne, Dede
B) Nesrin, Dede, Nine
C) Nesrin, Anne, Baba

3. “Arkadaşım Fatih” öyküsünde arkadaşları Fatih’le niçin dalga geçiyorlar? 

A) Öğretmeni ona kızdığı için
B) Şaçları kısa kesildiği için
C) Yoksul oldukları için

4. “Arkadaşım Fatih” öyküsünde Fatih niçin ağlıyor? 

A) Arkadaşları dalga geçtiği için
B) Annesi öldüğü için
C) Tatilde gezmeye gidemediği için

5.”Balıkçılar Kralı” hikâyesinde Osman hangi balığı tutarak balıkçılar kralı unvanı aldı? 

A) Hamsi
B) Orkinos
C) Palamut

6. ”Büyük Yangın” hikayesinde Hilmi Efendi’nin çıkardığı en büyük ders neydi? 

A) Para her işe yaramaz.
B) Evlat çok önemlidir.
C) Yangın çok kötü bir şeydir.

7. “Benekli Atın Ruhu” öyküsünde Yaşar’ a babası ne zaman güzel bir at hediye ediyor?

A) On yaşına bastığı gün
B) Okuldan birincilikle döndüğü gün
C) Karne günü

8. ”Hızlı Sami’nin Yıldırım’ı” hikâyesinden çıkarılacak ana fikir nedir? 

A) Büyüklerin sözü dinlenmelidir.
B) Hızlı araç kullanmamalıdır.
C) Kimsenin korkusuyla dalga geçilmemelidir.

9. “Kartopu” öyküsünde Ayhan’ın babası neden işten atılıyor?

A) Gözlerinden rahatsız olduğu için
B) İşe her zaman geç kaldığı için
C) Kulakları ağır işittiği için

10.”Sünnet Düğünü” hikayesinde sünnet olacak Ömer babasından ne istiyor? 

A) Çok güzel bir sünnetlik almasını
B) Sünnetine bütün arkadaşlarını çağırması için izin vermesini
C) Durumu iyi olmayan iki arkadaşını sünnet ettirmesini

11. “Benekli Atın Ruhu” öyküsünde Yaşar’ın atını öldükten sonra nereye gömüyorlar? 

A) Evin arkasındaki meyve bahçesine
B) Yaşar’ın bilmediği bir yere
C) Avlunun en görünür yerine

Cevap Anahtarı :

1-B      2-C      3-C      4-B      5-B
6-A      7-A      8-B      9-A      10-C     11-C

About