Hande Birsay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Şubat 2020 Cumartesi

thumbnail

Emiyor mu? Mükemmel Annelik Beni Teğet Geçti (Hande Birsay) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Emiyor mu? Mükemmel Annelik Beni Teğet Geçti

Kitabın Yazarı : Hande Birsay

Kitap Hakkında Bilgi :

"Nasıl doğdu?"
“Normal doğurdun değil mi?”
“Niye ağlıyor?”
“Bu çocuk aç.”
"Kucağa alıştırmışsın."
"Ben hamileyken 2 kilo almıştım, emzirirken 32 kilo verdim."
“Sen daha dur, bunlar iyi günlerin.”
“Saçını kestir, erkek çocuk uzun saçlı olmaz.”

Ve hemen her yeni annenin duyduğu o meşhur soru: "Emiyor mu?"

Anneliğimin ilk zamanlarında kendimle ve kitaplardan okuyup da “Böyle bir anne olacağım” diye yemin ettiğim, ancak çok kısa sürede tarumar olan mükemmel annelik hayallerimle savaştığım yetmiyormuş gibi bir de yeni anne dedektörleriyle savaştım; bu topraklarda doğuran tüm analar gibi.

Sonra bunlardan rahatsız olmamaya, hatta kendi üzerimizde kurduğumuz ve farklı biçimlerde karşımıza çıkan tüm bu baskılarla eğlenmeye; başta kendime, tüm büyük konuştuklarıma, hepsine #hihieved demeye başladım.

Annelik deneyimimde hiçbir şey, herkesin her şeyi bildiği ve anlattığı gibi olmadı.

Mükemmel annelik beni teğet geçti.

İyi ki de geçti.

(Tanıtım Bülteninden)

"Artan sütle Alinazik yapıyorum dedim, tarifini sordular!"

"Sadece mükemmellik beklentisiyle değil, cinsiyetçilik baskısıyla da mücadele ediyoruz. “Göster amcalara pipini”ler biçim değiştirerek devam ediyor. Oyuncakçıda paketleme yaparken soruyorlar, “Kız mı erkek mi”, “Erkek ama lütfen pembe pakete sarın” diyorum. Kerem’in tencere tava, vileda, ütü gibi oyuncakları var. Çok da mutluyum böyle olmasından. O “paşa oğlum, prensim, aslanım’ zihniyetiyle de kanımın son damlasına kadar dalga geçmeye devam edeceğim."

"Sofra kültürünü kazandırmak için erken olduğunu düşünmeyin, yaşına uygun çatal ve kaşık vererek onu sofraya dahil edin. Nasıl uyum sağladığını görünce şaşıracaksınız."

(Güliz Arslan'la Hürriyet Pazar röportajından)

Kitabın Özeti :

Hande Birsay, Emiyor Mu? kitabında çocuğun olduğunda etrafta ki insanlardan gelecek her türlü müdahaleyi komik bir dille eleştirmiştir. Kısa yazılardan oluşan bu kitaptan bazı bölümler:

Önce biraz başlangıçtan bahsedelim;

Bu zamana kadar en iyi anne bedduası: "Allah sana, senin gibi çocuk versin"dir. Başlarda herkes gibi yazarımız da; 'inşallah daha ne isterim, ne güzel kendim gibi bana benzeyen çocuk' diyerek mutlu olur. Bu onun için bir iltifattır. Fakat planladığı ise tam olarak bu değildir. Aslında ona göre bu işe yıllardır hazırlıklıdır. Gözlemliyor, kınıyor; duyuyor, kınıyor; okuyarak öğreniyordur. Çünkü annelik okuyarak öğrenilecek bir şeydir. Daha çocuk yokken çocuk olduğu zaman yapıp yapmayacaklarının listesi kafasında hazırdır. Çünkü annelik planlayarak olur. Çocuk, anne bana yapma derse yapmayacak, ye derse yiyecek, uyu derse uyuyacaktır. Çocuğunu avmlere götürmeyecek, televizyon belli bir yaşa kadar olmayacaktır. Anne olmak demek kendini salmak demek değildir. Hamilelikte alınan 5-6 kilo doğurunca emzirmeyle verilir nasılsa. Bir gün anne olunca her şey değişir. Hamileliğini öğrendiğinde bebek iki aylık; doğduğunda ise yedi aylıktır. Doğum yaptığında öyle bahsedildiği gibi anneliğe hazır değildir. Hatta başta biraz korkar ve anlamaya çalışır. Hayal ettiğinin beş katı kilo alır. Kerem ise öyle her şeyi yememiştir. 'Eve sokmam, modası geçti' dediği tüm yelek, patikler bir bir eve girmiştir. Televizyon izlenmeyecek dediği halde tüm çizgi filmler ezberlenmiştir. Yapmam dediği ne varsa hepsini yapmıştır. Yeri gelir bir de cephede yeni anne detektörleriyle savaşır. İlk aşama, bekarlar için evlilik ne zamandır. İkinci aşama, evliler için çocuk ne zaman ve üçüncü aşama ise kardeş şarttır.

Porselen vazo değilsiniz sadece hamilesiniz;

Bizim gibi geleneksel memleketlerde hamile olmak demek; dokuz ay boyunca pamuklara sarınıp yatmak demektir. Aslında yemek yemek ne kadar doğalsa, hamile olmakta o kadar doğal bir şey. Kendimizi kasmaya hiç gerek yok. Yazarımız ise rahat bir hamilelik geçirmiş; rahat anne rahat bebek mottosunu benimsemiştir. Bu kitapta da kendi rahat hamileliği ile bizleri bunalıma sokmaya ve kendini daha iyi hissetmeyi amaçlamıştır. Çünkü mükemmel annelik bunu gerektirir.

Bebeğimi beklerken;

Hamileliğin en güzel yanı, yapılacaklar listesidir. Bebek odası hazırlamak dünyanın en eğlenceli işidir. Yazarımız, bebek odasında pastel tonları seçmiş ki; bebeği daha huzurlu uykuya dalsın ve onun için dinlendirici olsun. İç mimarı ise tam da hayal ettiği odayı yapmıştır. Bazen bakarken yorulduğu bebek odaları görüp, unutmak için birkaç saniye gözlerini kapatması gerekmektedir. Çünkü o odalar hayvanat bahçesi mi bebek odası mı? belli değildir.

Kitaplardaki gibi çocuk büyütmek;

Hamile arkadaşları "Hangi kitapları alalım?" diye sorduğunda; cevabı hepsini alın oluyormuş. Çünkü kendisinin de okumadığı kitap kalmamış. Üstelik çokta yardımcı olmuş.

Kerem bebekken saat başı uyandırmış, bazen de uyuyan çocuğu uyandırmak istememiş. Ağladığında ona ihtiyacı olduğu için kucağına almış, bazen de alışır diye almamış. İnatlaşma anlarında başta göz hizasına inerek sabırla anlatmaya çalışmış, sonra da ilgilenmemiş ki sussun. Anaokuluna vermiş, almış, sonra tekrar vermiş. Disiplinler ve ekoller üstü bu füzyon eğitim sistemleri ile Kerem'i kurup kurup döndürüyorlarmış.

Çocukla kuaför keyfi;

Anne babaların en zorlandığı şeylerden biri kuaför. Yazarımız ise, yine keyifli bir ortak zamanı zorluğa dönüştürenin anne babalar olduğunu düşünmektedir. Çocukların saçlarını kestirmemesini ise kesinlikle anlamamaktadır. Geçen gün kuaför de bir çocuk görmüş. Çocuk ağlayarak eve gitmek istiyormuş. Annesinin rüşvet vermesi ise hiçbir şekilde ise yaramamış. Sonra da annenin rüşvet vermesinden tutun da çocuğun saçına kadar kınamış. Sonuçta herkes anne olacak diye bir şey yok.

Telefon mu pırasa mı?;

Çocuğun telefonla ilişkisi anne babanın elindedir tabi ki. Uzmanlara göre; iki yaş öncesinde çocuğun telefon, televizyon ve tabletten uzak durması gerekmektedir. Kerem'in yanında ellerine hiç telefon almazlarmış. Kerem yemek yemiyor diye eline telefonu asla vermiyorlarmış. Onun yerine pırasa teklif ediyorlarmış ki, ilgisi başka yere kaysın.

Erkeklerin özel gün merakı;

Erkeklerin organizasyonlardan kaçtığını, söylendiğini, evde oturmak istediklerini ve her organizasyonu fikir aşamasından itibaren tek başına planlayan kadınlar varmış. Bunlara oldukça şaşırarak üzülmektedir. Onlarda her özel gün coşkusu ortaktır. Her zaman, daima.

Her şey eskisi gibi;

Çocuk yapma konusuna gelince ilk akla gelen şey; eskisi gibi gezip gezemeyeceğimizdir. Yazarımız, her şey de olduğu gibi bu konuda da hayatlarından taviz vermemiştir. Çocuktan sonra da bekar veya evli arkadaşları ile konserler, gezmeler planlayıp uygulamıştır. Çocuğunu kucağına almak isteyene ise hemen öyle vermemiştir. Uzunca bir süre düşünüp sonra vermektedir. Çünkü çocukları büyüdü, kucakları boş diye hemen verecek değillerdir. Biraz oynamalarını izler, bir beş saat sonra geri alırlar.

Kapatırken;

Geleneksel ve dijital medyada, sosyal medyanın hızla yükselişi ile annelik hakkında bilenden bilmeyenine, uzmanından uzman olmayanına kadar herkesin bir bilgisi, fikri vardır. Anneliği anlattıkları gibi sanıyoruz, ona göre yaşamaya çalışıyor ve başaramayınca üzülüyoruz. Yazdıkları ile aslında anneliğin, bu yazdıkları gibi olmadığını, sadece yaşayarak olduğu gibi öğrenilmesi gerektiğini anlatmaya çalıştı. Mükemmel anne olmak değil aslında, iyisiyle kötüsüyle çocuğunu iyi bir birey olarak büyütmektir.

Kapanışta Hande Birsay'ın dediği gibi annelik yazılarak öğrenilecek bir şey değildir. Herkesin anneliği birbiriyle aynı olacak diye bir şey yoktur.

About