Johann Wolfgang von Goethe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Kasım 2019 Cumartesi

thumbnail

Genç Werther'in Acıları (Johann Wolfgang von Goethe) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişileri


Kitabın Adı : Genç Werther'in Acıları

Kitabın Yazarı : Johann Wolfgang von Goethe

Kitap Hakkında Bilgi :

Evrensel boyutlara ulaşmış ünüyle bugün dünya edebiyatının en büyük yazarlarından biri sayılan Goethe, henüz yirmi beş yaşındayken yazdığı Genç Werther'in Acıları'nda, kısa bir süre önce Charlotte adlı genç bir kadınla yaşadığı mutsuz ilişkiden yola çıkmıştır.

Edebiyat dünyasına, karşılıksız aşkıyla intihara sürüklenen romantik kahramanı armağan eden bu büyüleyici mektup-roman, şiirselliği ve yaşama tutkulu bakışıyla okuyucuları mıknatıs gibi kendine çekmiştir. Almanya'da bütün gençliği etkisi altına alan romanın, birçok intihara neden olduğu, Werther'in giydiği mavi frak, sarı yelek ve çizmelerin döneminde moda yarattığı, Napoléon'un bile kitabı sürekli yanında taşıdığı söylenir.

Son derece duyarlı ve tutkulu bir genç ressam olan Werther'in, düşsel dostu Wilhelm'e yazdığı mektuplardan oluşan Genç Werther'in Acıları, edebiyatta akılcılığın yerini alan duygusallığın bir başyapıtıdır.

Kitabın Özeti :

Werther yaşadığı şehri terk ederek sessiz sakin bir yer olan Wahlheim’e yerleşir. Burada yaşadıklarını ve hislerini en yakın arkadaşı olan Wilhelm’a mektup yazarak anlatır. Buraya gelmeden önce en yakın arkadaşı Wilhelm’ın kardeşi Leonore’a âşık olmuş Wilhelm’a düzeleceğine dair söz vererek yaşadığı yerden ayrılıp buraya gelmiştir. Werther keşfettiği bu yerden çok memnundur. İstediği gibi kafasını dinleyebilmekte ve istediği gibi resim yapabilmektedir. İlk mektubunda ruhsal sıkıntılar yaşayan Werther, doğayı ve yeni tanıştığı insanları arkadaşı Wilhelm’e anlatmaya başlar. İnsanlardan ve büyük şehirden kaçmak ona çok iyi gelmiştir.

İlk zamanlar eğitimli biri ile sohbetler eden Werther, bu genç ile hiç anlaşamaz. Daha sonra tanıştığı Prensin memurlarından adı romanda S.. olarak geçen 9 çocuklu bir adam ile tanışır. Bu adamı çok sever ve adamın onu evine davet etmesi üzerine muhakkak geleceğini söyler. Adam eşinin ölümünden sonra şehirden uzaklaşmak için Prensin av köşklerinden birine taşınarak 9 çocuğu ile birlikte yaşamaya başlamıştır. Werther, adamın en büyük kızı hakkında büyük övgüler duyar.

Resim yapmak için çıktığı bir gün hareketsiz oturan çocukları çizmeye başlar. Akşama doğru çocuklara bir kadın yaklaşır. Kadın çocukların annesidir. Eşinin miras davası için şehre gittiğini söyler. Werther, çocukların her birine para verir. Werther, kasabanın çocukları ile iyi geçinmek ve çocuklara kendini kabullendirmek için özellikle çaba sarf eder.

İlerleyen günlerde bir genç ile daha tanışır. Genç, dul bir kadının işlettiği handa çalışmaktadır. Werther, Wilhelm’e yazdığı mektupta genç adamın kadına hissettiği duyguların saflığını kelimeler ile anlatamayacağını söyler. Wahlheim’e iyice alışan Werther, bir baloya davet edilir. Baloya katılmak için yanına bir partner bulur. Kiraladığı araba ile partneri ve partnerinin teyzesi ile yola koyulur. Baloya varmadan önce partnerinin bir arkadaşını da almaya gideceklerdir. Araba ormanın içindeki eve doğru yola devam eder. Partnerinin teyzesi, almaya gittikleri kıza dikkat etmesi ve aşık olmaması konusunda Werther’i uyarır. Werther merakla bu uyarının sebebini sorduğunda kızın nişanlı olduğunu öğrenir.

Kızın evinin önüne geldiklerinde hizmetliler biraz beklemelerini rica eder. Werther kızı almak için eve girer. Evde küçük çocuklara bir ekmeği pay etmekte olan Charlotte S..’yi görür. Bu kız daha önce tanıştığı danışman S..’nin kendisinden övgü ile bahsedilen en büyük kızıdır. Werther, Charlotte’ye ilk gördüğü anda aşık olur. Partnerinin teyzesinin uyarısını çoktan unutur. Charlotte ile tanıştıktan sonra arabaya binerek yollarına devam ederler. Arabada sohbet devam eder. Balo yerine vardıklarında Chorlette’nin ve teyzenin kavalyeleri onları beklemektedir. Birkaç danstan sonra Werther, Charlotte’nin kavalyesinden izin alarak Charlotte ile dans etmeye başlar. Bütün gece Charlotte ile vakit geçiren Werther, Charlotte’yi evine bıraktığında tekrar görüşebilmek için Charlotte’nin onayını alır. Werther hergün vadinin öbür ucuna Charlotte’yu görmeye gitmeye başlamıştır. Charlotte bu aşkına kayıtsız değildir ama Albert adında biri ile nişanlıdır. Albert işi gereği uzaklarda olduğu için onun yokluğunda Werther ve Charlotte bir araya gelebilmekte ve güzel bir dostluk kurabilmektedir. Bu buluşmalar bir defa ile de kalmaz.

Charlotte S.’e herkez Lotte diye hitap eder. Werther ve Lotte balodan sonra hemen hemen her gün buluşur ve birlikte vakit geçirirler. Lotte’nin bir yere gitmesi ya da birini ziyaret etmesi gerektiğinde yanındaki refakatçisi her zaman Werther olur. Yaşlı kadını ziyaretlerinde, Kasabanın Papazı ve eşini ziyaret ettiklerinde ya da Lotte’nin akordu bozuk olan piyanosunun tamiri için Werther her zaman Lotte’nin yanındadır. Werther, Lotte’den ayrı kalamamaktadır. Her gün bir bahane ile Lotte’nin yaşadığı orman içindeki evine gider. Lotte’nin kardeşleri de Werther’i kabullenir ve Lotte’ye duydukları sevgiyi Werther’e de gösterirler.

Werther’in korku ile beklediği gün gelir ve Lotte’nin nişanlısı Albert kasaba’ya geri döner. Werther, Lotte ile olan dostluğunu Albert’in yanında da göstermek zorunda kalır. Ne zaman Lotte’yi ziyarete evine gitse Albert evin bahçesindeki çardakta oturmaktadır. Werther, Albert’i Lotte ile arasındaki tek engel olarak görse de Albert’e kızamaz ya da ondan nefret edemez. Çünkü Albert’in ne kadar iyi ve dürüst bir insan olduğunu istemese de kabullenmek zorundadır. Lotte ile ne kadar iyi bir dostluk kurduysa Albert ile de o kadar iyi bir dostluk kurar. Werter aşkını kalbine gömüp Lotte ile olan diyaloguna devam ederken ona dokunamamak ve aşkını dile getirememek yüzünden acılarla boğuşmaktadır. Albert çok harika bir insandır ve Lotte’yi çok sevmektedir. Werter, ikisiyle de görüşmeye devam ederken arkadaşı Wilhelm, Werther’i teselli edip bu aşkı bırakmasını ister. Werther, Albert’e karşı asla kötü düşünmez. Albert’te Werther’i sever ve dostluğunu kabul eder. Yine de Werther, “Acaba yalnız kaldıklarında Lotte’yi kıskançlık krizleri ile bunaltıyor mu?” diye aklından geçirmeden edemez. Werther Albert’ı çok iyi bir arkadaş olarak görmektedir. Werther bir aile dostu olarak yanlarında yer almaktadır.

Bir gün ormanın derinliklerine dolaşmaya karar veren Werther, Albert’ten duvarda asılı olan silahlarından birini ister. Albert’te içini doldurmayı göze alıyorsa ödünç almasında hiçbir sıkıntı olmadığını söyler. Werther silahı yanındaki yardımcısına doldurması için verir. Ancak yardımcı silah ile yanındaki kızlara şaka yaparken silah patlar ve kızlardan birinin başparmağına isabet ederek kızın parmağını kırar. Werther, o günden sonra o silahı hiç doldurmaz. Yine bir seferinde Werther boş silahı kafasına dayadığı bir gün Albert odaya girer. Werther’in bu hareketine sinirlenen Albert, insanın kendi canına kıyması kadar aciz bir durumun olmadığını söyler. Werther ise bu durumu bir cesaret göstergesi olduğu konusunda ısrarcıdır. Bu konu hakkında uzunca konuşurlar.

Albert ve Lotte’yi birlikte görmeye daha fazla dayanamayan Werther, Wahlheim’den gitme kararı alır. Albert ve Lotte’ye veda eden Werther, saraya dahil bir işe girer. Geleceği olan ve yükselme garantili bir iştir bu. Yeni taşındığı yerde Kont ile çok iyi anlaşırlar. Ancak sevmediği insanlar da oldukça fazladır. Froylayn B. adında bir kız ile tanışır. Kıza karşı olumlu sıcak duygular hisseder. Bu arada Lotte ve Albert’in evlendiği haberini alır. Aradan geçen zamanda çalıştığı yer Werther’e ağır bir yük gibi gelmeye başlar. Kont’un düzenlendiği bir baloya bizzat Kont’un davetlisi olarak katılır. Ancak davetteki hiç kimse Werther’in orada olmasını istememektedir.

Werther’de o kadar burjuva insanının arasında olmaktan memnun değildir. O saate kadar kalmasının tek sebebi Froylayn B..’dir. Kont, Werther’den, nazikçe balodan ayrılmasını ister. Kont da Werther’e söyledikleri için üzgündür. Werther, o gece baloda olanları Froylayn’dan öğrenir. Kaldığı şehre ve işine daha fazla dayanamayan Werther, istifasını verir. Veliaht Prens’in davetini kabul ederek onun sarayında vakit geçirmeye karar verir. Yol sırasında da doğduğu şehre uğrayarak çocukluk hatıraları arasında bir süre kaybolur. Prens ile de fazla dayanamayan Werther, huzuru ve aşkı bulduğu Wahlheim’e dönme kararı alır. Wahlheim’e döndüğünde ilk karşılaştığı kişiler, romanın başında resmini çizdiği çocuklar ve annesi olur. Çocukların en küçük olanının sefaletten öldüğünü, miras davası için şehir dışına çıkan babanın ise eli boş döndüğünü öğrenir. Ne yapacağını bilemeyen Werther, küçüğe hediyeler vererek oradan uzaklaşır.

Daha sonrada hancı kadına aşık olan adamı merak eder. Ancak kimse o genç adam hakkında konuşmak istemez. Genç adamı başka bir yerde gören Werther, genç adamdan olayların aslını öğrenmek ister. Genç adam tutkusuna yenik düşerek Hancı kadına aşkını itiraf eder ve kadın ile birlikte olmaya çalışır. Ancak kadın onu reddeder. O sırada da genç adamı hiç sevmeyen ve hancı kadının mirasında gözü olan küçük kardeşi bu olayı adamdan kurtulmak için fırsat bilir ve genç adama iftira atar. Adam kasabayı terk etmek zorunda kalır. Hancı kadın ise kendine yeni bir yardımcı bulur.

Albert ile Lotte ile arkadaşlığını devam ettiren Werther, bir gün şehir dışında bir gezintiye çıkar. Çayırda zihinsel engelli biri ve annesi ile tanışır. Ancak kadının anlattıklarının tamamını dinlemeden oradan ayrılır. Daha sonra o engelli adamın Lotte’nin babası ile çalışan biri olduğunu ve Lotte’ye olan aşkı yüzünden işten kovulduğunu öğrenir. Adam bütün bunların sonucu aklını yitirerek akıl hastanesine yatırılmıştır.

Hancı kadının eski yardımcısının yeni yardımcıyı öldürdüğünü duyduğunda hemen olay yerine giden Werther, yakalanan suçluyu savunmaya başlar. O adamı kendi yerine koymaktadır. Çünkü Lotte’ye olan aşkının kendisini Albert’i öldürmeye götürebileceğinin farkındadır. Werther sadece kendi hayatına son vermeye karar verir.

Albert ve Charlotte evlenince Werther bu aşktan vazgeçmesi gerektiğini düşünmeye başlamıştır. Ama ne yaparsa yapsın Charlotte’ya gittikçe daha büyük bir sevgiyle bağlanmaktan kendisini alamamaktadır. Werther bunun böyle olmayacağını düşünerek hergün acı çekmektense intihar etmeyi düşünmekte ama yapamamaktadır. Önce Lotte’ye aşkını açık açık itiraf eder. Ancak Lotte o kadar iyilik meleği timsali biridir ki Werther’e karşı boş olmasa da Albert’e ihanet etmeyi kabul edemez. Aşk ve dostluk arasındaki sınırı aşmaktan korkan Lotte, Werter’e bir daha görüşmemeleri gerektiğini söyler. Reddedilen Werther, Albert’ten tekrar aldığı silahı doldurarak intihar eder.

Werther ölmeden önce Charlotte’u ilk gördüğü gün giydiği giysileri giyer ve cebine Charlotte’nun elbisesinin kurdelesinin bir parçasını koyar. Arkadaşı Wilhelm’a da ölmeden önce bir mektup yazar. İntihar edeceği zaman uşağı esnafa olan borçlarını kapatmak için çarşıya gönderir. Werther, Lotte’ye bir mektup yazarak “ Alınyazısı bu, önüne geçilmez. Lotte! Elveda Lotte! Elveda” sözleriyle mektubuna ve yaşamına son verir.

Uşak eve geldiğinde Werther’in kanlar içindeki cesedini bulur. Haber vermek için Albert ve Charlotte’unyanına koşar. Werther’in intihar ettiğini duyan Charlotte bayılır. Werther’i vasiyet ettiği yere giysileriyle gömerler. Albert cenazede bulunamaz. Çünkü Charlotte’un hayatı tehlikede olduğu için onu yalnız bırakamamıştır...

Kitabın Kahramanları, Kişileri :


Werther : Okumuş, iyi bir eğitim almış varlıklı bir ailenin çocuğudur. Toplumun ikiyüzlülüğünden sıkılarak bir kasabaya yerleşir. Burada sadece resim yapar ve yanından hiç ayırmadığı Homer’i okur. Sessiz, sakin hayatı Lotte ile tanışanca tamamen değişir.

Wilhelm : Werther’in çocukluk arkadaşıdır. Olayları Werther’in Wilhelm’e yazdığı mektuplardan öğrenmekteyiz. Wilhelm hakkında çok fazla bilgi yoktur. Ancak aklı başında biri olarak Werther yol göstermeye ve akıl vermeye çalışır.

Lotte : Melek denecek kadar güzel ve iyilik timsali bir kızdır. Sekiz kardeşini annesi öldükten sonra anneleriymiş gibi büyütür. Werther’e karşı hisleri olsa da Albert ile evli olduğu için Albert’e ihanet etmek istemez.

Albert : Lotte’nin nişanlısıdır ve daha sonra kocası olur.

7 Haziran 2019 Cuma

thumbnail

100 Temel Eser Lise Kitap Sınavı Yarışması Soruları 62-81 ve Cevap Anahtarı 4


VADİDEKİ ZAMBAK (62-65.SORULAR) 

62- “Vadideki Zambak” adlı eser ile ilgili verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Roman, Felix’in, Kontes Natalie’ye yazdığı bir mektupla başlar.
B) Romanda anlatım birinci tekil kişi ağzından yapılmıştır.
C) Roman, Felix’in hayatını anlattığı uzun mektup silsilesi şeklinde yazılmıştır.
D) Romanın sonunda Natalie’nin Felix’e yazdığı mektup yer alır.
E) Romandaki olaylar 1809-1836 yılları arasında İngiltere’de geçmektedir.

63.“Vadideki Zambak” adlı romanın yazılış amacı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Kendinin bilge olduğunu ispat etmektir.
B) Savaşın acımasızlığını vurgulamaktır.
C) Hazinenin fakirlere dağıtılmasını sağlamaktır.
D) Toplumda yerleşmiş kuralların neler olduğunu ortaya çıkarmaktır.
E-) Başkasına yapılan kötülük karşılıksız kalmayacağını vurgulamaktır.

64. ‘Vadideki Zambak’ adlı eserin baş kahramanı aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Cihangir Şah
B) Cervantes
C) Felix de Vandessne
D) Turgenyev
E) Jarvis

65. ‘Vadideki Zambak’ adlı romandaki ‘Sevmediği,sert bir adamla evlidir. Felix’e âşık olduğu halde ahlakını hep muhafaza eder. Bu uğurda Felix’i kaybetmeyi dahi göze alır.’ Karaktere sahip kadının ismi nedir? 

A) Henriette de Mortsauf
B) Lorry
C) Madam Defarge
D) Luise
E) Madam Bovary

SEFİLLER (66.-70.SORULAR)

66. Madlen’in gerçek adı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Javert
B) Bay Tenardiye
C) Jan Valjan
D) Fauchelevent
E) Gavroş

67. Jan Valjan Cosette’yi (Kozet) Tenardiye’in elinden kurtardıktan sonra birlikte nerede yaşamaya başlamışlardır?

A) Fantine’nin evinde
B) Kendi evinde
C) Otelde
D) Kilisenin misafirhanesinde
E) Fauchelevent kaldığı bayanlar manastırının
arkasındaki kulübede

68. Jan Valjan’ın Myriel’e verdiği söz aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bir daha hırsızlık yapmama
B) Bir daha kasabaya uğramama
C) Çaldıklarını geri verme
D) İyi bir insan olma
E) Arkadaşlarına kötü söz söyleme 

69. Sefiller adlı romanda XI. Yüz yılın üç sorununun eşleştirilmiş şekli aşağıdakilerden hangisidir? 

1. Erkeğin     A. Açlık yüzünden kötü yola düşmesi
2. Kadının     B. Eğitimsizlik yüzünden cahil kalması
3. Çocuğun   C. Yoksulluk yüzünden alçalması 


A) 1-C 2-A 3-B
B) 1-A 2-B 3-C
C) 1-C 2-B 3-A
D) 1-B 2-A 3-C
E)1-A 2-C 3-B


70. Kitap hakkında aşağıdakilerden hangisi yanlıştır ? 

A) Yazar kitabı gerçek olaylardan esinlenerek yazmıştır.
B) Yazar kitapta kendi hayatını anlatmıştır.
C) Kitabın yazıldığı dönemde halkın bir kısmının refah seviyesi yüksek bir kısmının düşüktür.
D) Kitabıın yazıldıgı dönemlerde işlenen suçlara ağır cezalar verilmektedir.
E) Kitap dönemine ayna olmuştur.

FAUST (71.-73.SORULAR)

71.Bu eser yazarın neredeyse tüm yaşamı boyunca yazarak tamamlayabildiği bir başyapıttır. 18 yaşında eseri yazmaya başlayan yazar ölümünden kısa bir süre önce 83 yaşında ancak eseri tamamlayabilmiştir.
Yukarda bahsedilen yazar ve eserin adı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Goethe-Faust
B) Charles Dickens-Đki Şehrin Hikayesi
C) Victor Hugo-Sefiller
D) Goethe-Genç Werther’in Acıları
E) Turgenyev-Babalar ve Oğullar

72. Ünlü Alman yazar Goethe’nin eserinin konusu çok eski bir öyküden alınmıştır. Teması şeytanla bahse giren insanoğludur. Bahsedilen eser aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Genç Werther’in Acıları
B) Faust
C) Fırtına ve Coşku
D) Renk Teorisi
E) İnsanın Öyküsü

73. Oyun, gökyüzünde mukaddime ile başlar. İsrafil, Cebrail, Mikail ve Mefistofeles arasında bir diyalog geçer. Mefistofeles ile diğer melekler arasındaki farklılık bu konuşmayla ortaya çıkar. Konuşmalardan Mefistofeles’in ...................... olduğu anlaşılır. Konuşmaya Tanrı da katılır. Mefistofeles, Tanrı ile bir yarışa girer. Gökyüzü kapanır ve melekler dağılır.
Yukarıdaki noktalı yere aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygundur? 

A) İnsan
B) Azrail
C) Şeytan
D) Yazar
E) Werther

ROBİNSON CRUSOE (74-77.SORULAR)

74. Bir gemiyle ticaret yapmak için başka ülkelere giderken deniz kazasına uğrayarak bilmediği ıssız bir adada uzun yıllar kalmak ve yaşam mücadelesi vermek zorunda kalan bir adamın hikâyesini anlatan romanın adı ve yazarı hangi şıkta doğru olarak verilmiştir?

A) Adadaki Yıllarım-Robinson Crusoe
B) Captain Singleton-Charles Dickens
C) Deniz Yolculuğu-Jules Verne
D) Dünyanın Merkezine Seyahat –Jules Verne
E) Robinson Crusoe-Daniel Defoe

75. Bir gemiyle ticaret yapmak için başka ülkelere giderken deniz kazasına uğrayarak bilmediği ıssız bir adada uzun yıllar kalmak ve yaşam mücadelesi vermek zorunda kalan bir adamın hikayesinin anlatıldığı romanı başkahramanının ülkesi ve yaşadığı şehir hangi şıkta doğru olarak verilmiştir?

A) İngiltere-Londra
B) Portekiz-Lizbon
C) İngiltere-York
D) Fransa-Paris
E) Mısır-Kahire

76. Robinson Crusoe bir deniz kazası sonucu düştüğü adada kaç yıl kalmıştır? 

A) 18
B) 8
C) 7
D) 35
E) 28

77. Robinson’un adada evcilleştirdiği yabani hayvan nedir? 

A) Maymun
B) Keçi
C) Köpek
D) Kedi
E) Ceylan

SUÇ VE CEZA (78–81.SORULAR)

78. Dostoyevski’nin yazdığı romanların genel özelliklerine bakıldığında hangisi söylenemez?

A) Geçimini sağlamak için durmadan yazıyordu.
B) Eserlerinde güçlü psikolojik çözümlemeler vardır.
C) İnsan ruhunu kendi hayat tecrübelerini de katarak ustaca yansıtmıştır.
D) Sibirya’ya kürek mahkumluğuna gönderildiği yılları anlatmıştır.
E) Çocukluğundan beri rüyalarını dolduran yoksul,merhamete layık insanlardan bahseder.

79. Roman kahramanlarından Raskalnikov nerede yaşamaktadır? 

A) Pis ve köhne bir odada
B) Malikanede
C) Rusya’da kasabada
D) Lüks ve temiz odada
E) Nehir kenarında dairede

80. Raskalnikov’un en iyi arkadaşı olan Rozumih’in kişilik özelliği olarak hangisi söylenemez?

A) Çok zeki biriydi
B) Canı istediğinde çok içki içerdi
C) Hiçbir yenilgiye üzülmez, hiçbir şey onu ezemezdi.
D) Karamsar bir karaktere sahiptir
E) Soğuğa ve açlığa dayanabilirdi

81. Raskolnikov kaç ay ev kirasını ödeyemedi?

A) 3 ay
B) 4 ay
C) 5 ay
D) 6 ay
E) 7 ay

Cevap Anahtarı :

           62-E    63-D    64-C    65-A
66-C   67-E    68-D    69-A    70-B
71-A   72-B    73-C    74-E    75-C
76-E   77-B    78-D    79-A    80-C
81-B  

13 Nisan 2019 Cumartesi

thumbnail

Faust (Johann Wolfgang von Goethe) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişiler

Kitabın Adı : Faust

Kitabın Yazarı : Johann Wolfgang von Goethe

Kitap Hakkında Bilgi : 

1749-1832 yılları arasında yaşamış olan ünlü Alman ozanı, oyun yazarı Johann Wolfgang von Goethe'nin Faust adlı şiirsel oyunu dünya klasikleri arasında önemli bir yer tutar. Faust, Goethe'nin butün eserlerinin bir birleşimi olarak kabul edilir.

Yazar, bu romanı çok genç yaşta yazmış, daha sonra olgunlaştığı zaman yeniden ele alarak son şeklini vermiştir. Goethe'nin kendi iç dünyasından ve yaşamından izler taşıyan roman, aslında manzum biçimde bir tiyatrodur. İnsanı simgeleyen Faust'la şeytanın savaşı anlatmaktadır.

Kitabın Özeti :


Roman, 'Tiyatroda ön oyun' başlıklı bölümle başlamaktadır. Bu bölümde, tiyatro müdürü, ozan ve palyaço arasında diyaloglar vardır. Tiyatro müdürü, sahnelenecek bir oyun üzerinde ozan ve palyaço ile konuşur. Her oyunda onlara yardım ettikleri için mutludur. Fakat aralarında görüş ayrılıkları vardır. Tiyatro müdürü, sahnelenecek oyunun seyirciyi merak ettirecek olaylardan oluşması gerektiğine inanmaktadır. Ona göre tiyatro, halkın ruhunu doyurmalıdır. Ozanın ise kusursuz bir yapıtın, uzun yılların ve emeğin sonucunda olunabileceğini düşünmektedir. Seyircinin beklentisi yeterli değildir ona göre. Palyaço ise seyircinin sadece eğlenceyi istediğine inanır. Neticede, tiyatro müdürü bütün imkânları kullanarak iyi bir oyun düzenlemelerini istemektedir.

Oyun, gökyüzünde mukaddime ile başlar. İsrafil, Cebrail, Mikail ve Mefistofeles arasında bir diyolog geçer. Mefistofeles ile diğer melekler arasındaki farklılık bu konuşmayla ortaya çıkar. Konuşmalardan Mefistofeles'in şeytan olduğu anlaşılır. Konuşmaya Tanrı da katılır. Mefistofeles, Tanrı ile bir yarışa girer. Bir insanı yoldan çıkartacaktır şeytan. Gökyüzü kapanır ve melekler dağılır.

Yüksek tavanlı, dar, gotik tarzında bir odada Faust tek başına oturmaktadır. Pek çok ilme vâkıf olan Faust, kendisinin aslında bir şey bilmediğini düşünmektedir. Bu yüzden, artık öğrencilere bir şeyler anlatamayacağına inanmaktadır. Ayrıca eski huzurunu yitirmiştir. İlahî olana karşı şüphe içindedir. Bugünlerde bu boşluğu doldurmak için büyülerle ilgilenmektedir. Nosrtadamus'un el yazmasını açar. Doğayı nasıl kavrayabileceğini düşünür. Doğa ruhunun işaretini söyleyince gizemli bir ruh ortaya çıkar. Ruh onun kendisine benzemediğini söyler. Aralarındaki konuşmayı duyan Wagner içeri girer. Faust'un bir tirad okuduğunu sanır. Faust, Tanrı'yı, varlığın anlamını sorgulamaktadır. Paskalya kutlamalarının olduğu o gün, o, Hristiyanlıktan uzaklaşmış durumdadır.

Şehir kapısının önünde pek çok insan törenlerde eğlenmek için gelmiştir. Neşe içinde, eğlenmeyi hayal etmektedirler. Bu ilkbahar günlerinde Faust ve Wagner de bu kalabalığa katılır. Halk, babası ve kendisi halka büyük yardımları olmuş bu doktoru yanlarında görmekten dolayı çok mutludur. Oysa Faust onların iyi niyetleri karşısında çok üzgündür. Çünkü aslında bir doktor olan babası ona göre pek çok kişinin ölümüne neden olmuştur. Wagner'le bunları konuşurken garip bir köpeğin geldiğini görür.

Faust, fino köpeği ile çalışma odasına girer. İncil'i açan Faust, onu farklı anlamlandırmaya başlar. Şüpheler içinde kıvranmaktadır. Köpek, bir öğrenci kılığına bürünür. Faust, onun kötü bir ruh olduğunu anlar. Önce köpek, sonra öğrenci kılığına bürünen varlık, Tanrı ile bir insanı yoldan çıkarma anlaşması yapan Mefistofeles'tir. Mefistofeles, Faust'la konuşarak onu kandırmaya başlar. Mefistofeles onu haz ve eylemlere sürükleyebileceğini ve mutlu anlar yaşatabileceğini söyler. Bu süreç içinde hep yoldaşı olabilecektir. Ancak bir anlaşma yapmalıdır onunla. Faust, gözünü boyayarak onu kandırabilirse anlaşmayı kabul edeceğini söyler. Mefistofeles kanla yazılmış yazılı bir anlaşma da ister ondan.

Mefistofeles önce akıl ve bilimi bırakmasını ister ondan ve çalışma odasından birlikte ayrılmaya karar verirler. Faust hazırlanmak için gittiğinde odaya gelen bir öğrenciyi Mefistofeles kısa sürede kandırır ve şeytanhğıyla onu yoldan çıkarır. Faust ve Mefistofeles pelerinlerini açarlar ve uçarak bir meyhaneye giderler. Neşeli bir topluluk içine girerler. Mefistofeles oradaki insanların nefislerini kullanarak onlara en iyi içki ve şarap mahzenlerini gösterir. Gerçekte bir hayal olan bu görüntülere ellerini uzattıklarında görüntüler ateş olur; çünkü cehennemden gelmişlerdir.

Meyhaneden sonra Faust ve Mefistofeles, cadıların kazan kaynattıkları bir mutfağa giderler. Çok çirkin görüntüleri olan bir cadı ailesi ile karşılaşırlar. Faust 30 yıl önceki gibi kendini dinç hissetmek için bu kazanda kaynatılan iksiri içmek zorundadır. Faust orada bulunan büyülü bir aynada arzularını harekete geçiren bir kadın hayali görür. Faust, büyülü iksiri içer. İksiri içtikten sonra bütün kadınları çok güzel görmeye başlar. Mefistofeles, onu yoldan çıkarmaya başlamıştır.

Caddede gezen Faust yolda Margarete'i görür, onu çok güzel bulur ve yanına yaklaşır. Ona eşlik etmek ister. Ahlaklı bir kız olan Margarete buna müsaade etmez. Faust, Mefistofeles'e o kızı kendisine ayarlamasını söyler. Mefistofeles, bunun zaman alacağını; çünkü kızın dindar olduğunu söyler. Faust, tamamen arzularının esiri olmuştur.

Mefistofeles, Margarete'i baştan çıkarmak için çok pahalı bir mücevheri gösterişli bir kutu içinde dolabına koyar. Fakir bir kız olan Margarete hayretler içinde kalır. Mücevherleri kimin koyduğunu anlayamaz. Önce nefsine çok hoş gelir, takar. Sonra annesine verir. Dini bütün bir kadın olan annesi de mücevherleri kiliseye bağışlar. Bu arada Margarete, Faust'u unutamamaktadır. Onun çok yakışıklı olduğunu düşünmektedir.

Margarete'e yeni bir mücevher daha gelmiştir. Komşusu Marthe'nın yanına gider ve bu sefer mücevherleri vermek istemediğini anlatır. Onun evine gelip canı isteyince mücevherleri takacaktır. O da yavaş yavaş yoldan çıkmaktadır. Bu arada Mefistofeles, Marthe'nın evine gelir. Ona kocasının öldüğünü söyler. Şahit olarak da arkadaşı Faust'u getirecektir. Kadına sadece ölüm yalanını uydurmakla kalmaz, kocasının onu aldattığını da söyler.

Akşam, olunca Mefistofeles ve Faust güya şahitlik yapmak için Marthe'nın evine giderler. Faust, Margarete'i kandırır. Ona onu sevdiğini söyler. Bir süre sonra Margarete'e sahip olur. Fakat arzularını yenemeyen Faust, bütün insani değerlerini kaybetmediğinden vicdan azabı duyar. Margarete'in kirlendiğini ve bir de çocuk beklediğini ağabeyi öğrenir. Mefistofeles, Faust'la Margarete'in abisinin yan yana gelmesine sebep olur ve Faust'a zorla onu öldürtür.

Faust, şeytan yüzünden her çeşit kötülüğü yapmıştır. Kendini kötü hissetmektedir. Margarete'in hapiste olduğunu ve idam edileceğini öğrenir. Onu kurtarmak için Mefistofeles'le bulunduğu hücreye giderler. Margarete, yaşadığı olaylardan sonra yarı deli hâlinde, pişmanlık içinde kıvranmakta, günahlarının bağışlanması için Allah'a dua etmektedir. Faust'la gelmeyeceğini, günahlarının cezasını bu dünyada çekmek istediğini söyler. Melekler, Margarete'in yüce katta kurtulduğunu söylerler. Faust şeytanla birlikte oradan ayrılır.

Kitabın Kahramanları, Kişileri :

Faust: Hukuk, felsefe, tıp ve ilahiyatla ilgilenen, doktorasını yeni bitirmiş bir kişidir. Ancak düşüncelerinde ilahî olana karşı şüpheler vardır. Gençliğinde var olan huzur ve manevi rahatlığı artık kaybetmiştir. Çekingen mizaçlı, ama genelde iyi yürekli bir insandır.

Mefistofeles: Faust'u yoldan çıkarmak için her şeyi deneyen şeytandır. Ona çeşitli biçimlere girerek görünür. Kadın, içki, büyü gibi yöntemlerle insanları tanrıdan uzaklaştıran, ayağından sakat biridir.

Margarete: Çok duygulu, fakir bir ailenin kızdır. Dinine ve ahlaki kurallara fazlasıyla önem veren; ancak nefsine yenik düştüğü için cezalandırılan bir kızdır.

Wagner: Faust'un yakın arkadaşıdır. Saf, duygularıyla hareket eden bir insandır.

Marthe: Kocası yanında olmayan, kendi hâlinde yaşayan, arabulucu fakir bir kadındır. İhtirasları ile Margarete'i de yönlendirir.

About