Altıncı Koğuş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Kasım 2019 Çarşamba

thumbnail

Altıncı Koğuş (Anton Pavloviç Çehov) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Altıncı Koğuş

Kitabın Yazarı : Anton Pavloviç Çehov

Kitap Hakkında Bilgi :

Çehov bir taşra kasabasındaki akıl hastanesinde geçen bu novellasında, eğitimli bir hasta olan İvan Dmitriç ile Doktor Andrey Yefimıç arasındaki felsefi çatışmaya odaklanır. İvan Dmitriç maruz kaldıkları adaletsizliğe, içinde yaşamaya zorlandıkları berbat koşullara karşı çıkarken, Andrey Yefimıç bunları görmezden gelmekte ısrar eder ve durumu değiştirmek için kılını bile kıpırdatmaz. Doktor sonunda içine düştüğü “felsefi” yanılgının farkına vardığında ise artık iş işten geçmiştir. Altıncı Koğuş, Rusya’nın ve ülkenin sorunlarıyla ilgilenmek yerine onları uzaktan izlemeyi tercih eden elit Rus aydınının “deliliği”nin simgesidir adeta.

Altıncı Koğuş, Russkaya Mısl dergisinin 1892 kasım sayısında yayımlandığında büyük ilgi görmüştü. Hatta Lenin’in de yapıtı okuduktan sonra dehşete kapıldığı, “Kendimi Alıncı Koğuş’a kapatılmış gibi hissettim” dediği rivayet edilir.

Kitabın Özeti :

Kitapta küçük bir kasaba hastanesinin doktoru ve hastanenin altıncı koğuşunda kalan akıl hastaları anlatılmaktadır. İvan Dmitriç eğitimli ve bilgili bir adam olmasına rağmen bu küçük kasabadaki akıl hastahanesinin altıncı koğuşunda kalan hastalardan biridir. Üstelik bu akıl hastahanesi bir akıllıyı deli edebilecek kadar ruhsuz ve bunaltıcı bir yerdir.

‘’Hastane avlusunda dul avrat otlarının, ısırganların, yaban kenevirlerinin çevresini bir orman gibi sardığı küçük bir ek bina bulunur. Bu binanın çatısı paslanmış, bacası yarı yarıya yıkılmıştır… duvarların önü ve ocağın etrafı tepeleme hastane hırdavatlarıyla dolu. Döşekler eskimiş ve lime lime olmuş sabahlıklar, pantolonlar, mavi çizgili gömlekler, kimsenin işine yaramayan yıpranmış ayakkabılar…’’

Bu hastalar oraya kapatılmış ve orada unutulmuş beş kişiden oluşur. Bunlardan birisi de aşırı bir anksiyeteye sahip Gromov’dur. Gromov savaşmaktan ve devamlı bir korku halinde olmaktan hırpalanmış ruhunu tıpkı bir anadaki gibi yansıtan solgun ve mutsuz bir yüzü olan devletten, hukuktan ve toplumdan çok korkan bir adamdır.

Doktor Andrey Yefimıç Ragin ise bu hastanenin ahlaksız bir kurum olduğunu düşünen ama düzelmesi için de hiçbir şey yapmayan, İvan Dmitriç’in bilgili ve akıl hastası olmadığının da farkında olan biridir. Zaten İvan doktoru ile sık sık felsefi, siyasi ve toplumsal konular üzerinde sohbetler etmekte hatta zaman zaman da tartışmaktadırlar. İvan’ın tüm sorunu aslında sert ve aksi bir kişiliğe sahip olmasıdır. Bu nedenle insanlar onunla iletişim kurmaktan çekinmekte hatta ondan uzak durmaktadır. Fakat Doktor Andrey onunla konuşmaktan ve tartışmaktan zevk almakta o nedenle de İvan ile sık sık tartışmaya girmektedir.

İvan Dmitriç toplumun baskı gördüğünü ahalinin bu baskı ve otorite yüzünden ezildiğini idia etmektedir. Ona göre toplum adaletsizlik, kötülük ve haksızlık karşısında kayıtsız kalmaktadır. Hatta Doktor Andrey’in de öyle olduğunu ima etmektedir. Doktor ise bu düşüncelere karşı çıkmaktadır. Toplumun yeterince özgür olduğunu savunmakta, durumdan hoşnut olmasa bile değiştirmeye kalkışamayacak kadar korkak birisi olduğunu belli etmektedir. Doktorun kendisi de aslında bu akıl hastanesinin içindeki deli sayılanlardan birisine dönüşmüştür.

“İnsan niçin ebedî değildir? diye düşünür. Bütün bu dimağ merkezlerine, dimağın bu girinti çıkıntılarına ne lüzum var? Bütün bunların toprağa kaybolması ve eninde sonunda arzın kabuğu ile beraber soğuyarak, nihayet milyonlarca yıl, manasız ve hedefsiz bir surette dünya ile beraber güneşin etrafında devretmesi mukadder olduktan sonra görme, konuşma, hissetme, deha neye yarar?“

İvan ise doktorla yaptığı tartışmalardan çok da hoşlanmazr ama doktorunu da kırmaktan çekinmektedir.

İvan insanların birbirlerine karşı sistematik baskılar oluşturduklarını düşünmektedir. Sistemin akıllı adamları içeri tıkıp gerçek delileri sokaklara saldığını iddia etmektedir.

“Evet, hastayım. Ancak siz de biliyorsunuz ki onlarca, hatta yüzlerce deli özgürce dışarıda dolaşıyor, çünkü cehaletiniz yüzünden onları sağlıklı olanlardan ayırt edemiyorsunuz. Neden ben ve bu zavallı insanlar, dışarıda dolaşanların yerine burada günah keçisi gibi oturmak zorunda? Siz, sağlık memuru, idare amiri ve bütün hastane güruhunuz; ahlaki bakımdan hepimizden ölçülemeyecek derecede aşağı konuşmasının. Neden burada siz değil de biziz? Mantık bunun neresinde?”

Kitabın Yazarı Hakkında Bilgi :

Anton Pavloviç Çehov (1860-1904): Büyük Rus tiyatro yazarı ve modern öykünün en önemli ustalarından olan Çehov, Rus Gerçekçilik okulunun önde gelen temsilcisidir. Taganrog’da dünyaya geldi. Lisede Yunan ve Latin klasiklerini temel alan bir eğitim gördü. 1879’da Moskova’ya giderek tıp fakültesine yazıldı ve 1884’te doktor oldu. Alacakaranlıkta adlı öykü kitabıyla 1887’de Rus Akademisi tarafından verilen Puşkin Ödülü’nü kazandı. Yaklaşık bin sözcükten oluşan komik kısa öykü türünü başlı başına bir sanat haline getirdi. Ancak 1888’de yayımlanan Bozkır adlı yapıtıyla komik öykülere sırt çevirmiş oldu. Önemli oyunları arasında Ayı (1888), Evlenme Teklifi (1889), Martı (1896), Vanya Dayı (1899), Üç Kız Kardeş (1900) ve Vişne Bahçesi (1903) sayılabilir.

About