Bağlaç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Mayıs 2020 Salı

thumbnail

10. Sınıf Dil ve Anlatım Ders Notları - III. Ünite Anlatım Türleri, 10- Düşsel (Fantastik) Anlatım 11- Gelecekten Söz Eden Anlatım, Bağlaç, Edat (İlgeç), Ünlem

 
10. DÜŞSEL (FANTASTİK) ANLATIM – EDAT (İLGEÇ)

Düşsel (Fantastik) Anlatım Özellikleri:

1- Konu; olağan üstü ve fantastik özelliklere sahip, hayal ürünüdür.
2- Zaman belirli ya da belirsizdir; olağanüstü özelliklere sahip olabilir.
3- Mekân, olağanüstü, düşsel öğelerden oluşmuş olabilir. Mekân günlük yaşamda karşılaşamayacağımız niteliktedir.
4- Kişiler çoğu zaman gerçekten uzak kişilerdir. Olağanüstü nitelikte olabilirler.
5- Düşsel anlatımda hayal, varsayım, abartma, kişileştirme gibi unsurlar çok kullanılır.
6- Daha çok di’ li veya miş’li geçmiş zaman kipi kullanılır.

Örnekler: Harry Potter, Yüzüklerin Efendisi, Gora, E.T, Yıldız Savaşları

Düşsel Anlatımla; Düşsel Olmayan Metinlerin Benzer Ve Farklı Yönleri:

Benzerlikleri:
Her iki anlatımda da yapıyı meydana getiren ögeler (kişi, zaman, mekan ve olay örgüsü) aynıdır.

Farklılıkları:
1. Düşsel anlatımda: D.A.da konu; olağanüstü ve fantastik özelliklere sahip, hayal ürünüdür.
Düşsel Olmayan Anlatımda: Konu yaşanmış ya da yaşanabilir olmalıdır. Günlük yaşama ait unsurlar konu olabilir.

2. Düşsel anlatımda: Tema hayali unsurlardan oluşur.
Düşsel Olmayan Anlatımda: Tema konuyla ilgili
olarak günlük yaşama ait, yaşanabilir özelliktedir.

3. Düşsel anlatımda: Zaman belirli ya da belirsizdir. Bazen zaman ötesi nitelikler taşır.
Düşsel Olmayan Anlatımda: Zaman belirli ya da belirsizdir. İçinde bulunduğumuz zamanın özelliklerine sahiptir.

4. Düşsel anlatımda: Mekân olağanüstü, düşsel ögelerden oluşmuş olabilir. Mekân günlük yaşamda karşılaşamayacağımız niteliktedir.
Düşsel Olmayan Anlatımda: Mekân, olağanüstü düşsel ögelerden uzak sıradan, günlük yaşamda karşılaşacağımız mekânlardır.

5. Düşsel anlatımda: Kişiler çoğu zaman gerçekten uzak kişilerdir. Olağanüstü nitelikte olabilirler.
Düşsel Olmayan Anlatımda: Kişiler gerçekte olabilecek, sıradan, günlük yaşamda karşılaşabileceğimiz kişilerdir.
Örnek metinler için bakınız Dil ve anlatım kitabında sayfa 176
(“Bitmeyecek Öykü”, “Ağrı Dağı”), 177 (Dünyalar Savaşı) adlı metinler.

Edat (İlgeç)

Kendi başına bir anlamı olmayan, diğer söz ve söz öbekleriyle kullanıldığında anlam kazanan sözcüklerdir.

Kimi edatlar cümlede tek başına kullanılıyor olsa bile, anlamlı olması ancak cümle içinde kullanılmasına bağlıdır.

"İçin, kadar, göre, doğru, sonra, dolayı, beri, gibi, yalnız, ile..." belli başlı edatlardır.

Edatlar, sözcük türü olarak bağlaçlara yakın olduğundan bazen onlarla karıştırılabilir.

Edat olarak cümlede değişik anlamlar verecek biçimde kullanılır. Daha çok kendinden önceki sözcüğe eklenerek "-le, -la" biçiminde görülür.

"Almanya'ya uçak ile gidecekmiş." cümlesinde araç bildirir.
"Yarın arkadaşlar ile balığa gideceğiz." cümlesinde birliktelik bildirir.
"Davranışının doğru olmadığını güzellikle anlat." cümlesinde durum bildirir.

Burada "ile"nin edat ve bağlaç oluşu arasındaki ayrımı da belirtelim. Cümlede "ile" sözünün olduğu yere "ve" sözünü koyduğumuzda anlam bozukluğu oluyorsa "ile" edat; olmuyorsa bağlaçtır.

"Ben öykü ile şiiri çok severim."
cümlesinde "ile" bağlaçtır. Çünkü bu cümlede "öykü-şiir" sözcüklerini birbirine bağlamıştır. Ayrıca bu cümle de "ile" yerine "ve" sözcüğü getirilebilir:

"Ben öykü ve şiiri çok severim." Ama;
"Ben yıllardır öykü ile uğraştım."
cümlesinde "ile" sözcüğü yerine "ve" getiremeyiz:
"Ben yıllardır öykü ve uğraşırım."
Görüldüğü gibi "ile" yerine "ve" getirilemiyor. Demekki bu cümlede "ile" edattır.

Bunların dışındaki edatları cümlelerle gösterelim.
"Buz gibi limonatayı içiverdi."
"Bu hediye etmek için mi aldın?"
"Aslında onun kadar çalışmadım."
"Sabaha doğru eve varabildi."
"Şimdiye dek hiçbir konuda başarılı olamadın."
"O günden sonra Ayhan ile hiç görüşmedim."
cümlelerindeki altı çizili sözcükler edattır.

11. GELECEKTEN SÖZ EDEN ANLATIM - BAĞLAÇ

Gelecekten söz eden anlatımın kullanıldığı metin türleri: roman, hikâye, tiyatro, şiir, deneme

Özellikleri:
1- Gelecekten söz eden metinler varsayım ile oluşmuştur.
2- Gelecekten söz eder.
3- Verilerden yola çıkılarak geleceğe ait tahmin yapılabilir.
4- Olandan çok olması istenilen anlatılır.
5- Gerçekleşmesi mümkün olmayan tasarı ve düşünceler (ÜTOPYA) anlatılır.
6- Genellikle gelecek zaman ifadesi kullanılır.

“Gelecekten söz eden anlatım” ile “Düşsel anlatım” arasındaki benzerlik ve farklılıklar: Gelecekten söz eden anlatımda ve düşsel anlatımda kişinin kendi hayal dünyasındakiler dile getirilir ve buna göre bir anlatım yolu seçilir. Düşsel anlatımda gerçeklikle ilgisi olmayan tamamen çağrışımlara dayalı olaylar, kişiler, zamanlar anlatılır ve bu yapı unsuruyla konu ve tema oluşturulur. Gelecekten söz eden anlatımda ise gerçeklerden yola çıkılarak tahmine dayalı bir anlatım yolu benimsenir. Yani gelecekten söz eden anlatım gerçeğe daha yakındır.

(Bakınız dil ve anlatım kitabı sayfa 183 “Ütopya” ve “İklim Değişikliği” başlıklı metinler.)

Bağlaç

Kendi başına bir anlamı olmayan, cümlede eş görevli söz ya da söz öbeklerini hatta cümleleri birbirine bağlayan sözcüklerdir.

Bağlaçlar edatlardan farklı olarak cümle içinde bağladıkları sözlerin görevlerinde herhangi bir değişme yapmazlar, cümleden çıkarıldıklarında anlamda değişme olsa bile bozulma olmaz.

Kimi bağlaçlar bağlayacakları sözcüklerin arasında kullanılır.
"Çiçekçiden karanfil ve gül aldım."

Kimi bağlaçlar cümleleri birbirine bağlar:
"Eve gidiyorum, ama yine geleceğim." cümlesinde "ama" bağlacı iki cümleyi birbirine bağlamıştır.

"Kitabı verdi, fakat geri almadı."
"Ankara'ya gitmedim, çünkü işim düşmedi."
"Pek dikkat çekmedi, oysa güzel bir filmdi."
"İki yıldır hiç görmedim, yalnız arada bir telefonlaşırız."
"Hem koşuyor hem bize lâf yetiştiriyordu."
"Ya işinizi güzelce yapın ya da bu işten vazgeçin."
"Üniversiteyi bitirdi, hatta öğretmenliğe bile başladı."

Bu bağlaçların dışında özelliği olan, yazımı yönünden eklerle karışan bağlaçlar da vardır. Bunların en önemlileri "de" ve "ki" bağlaçlarıdır.

Edatlarla ya da diğer sözcük türleriyle karışan bağlaçlar da vardır. Bunlar "yalnız, ancak, bir, tek" gibi edatlardır. Bu sözcükler kullanıldıkları cümlelerde "sadece" anlamını veriyorlarsa edat; "fakat" anlamını veriyorlarsa bağlaç görevindedirler.

"O kadından şikâyet eden yalnız sen değilsin."
"Benim sözümü bir sen dinlemezsin zaten."
"Bu odaya ancak beş kişi sığar."
"Tek bu olay değil, daha birçok sebep var beni kızdıran."
cümlelerinde altı çizili sözcükler "sadece" anlamına geldikleri için edat göreviyle kullanılmışlardır. Aynı sözcükleri değişik görevlerde de kullanabiliriz.

"Ben gelirim, yalnız yol parasını siz ödersiniz."
"Söylediklerine inanmıyorum, ancak benim yapabileceğim bir şey yok."
cümlelerinde altı çizili sözcükler "fakat" anlamına geldiklerinden bağlaç olarak kullanılmışlardır.

12. SÖYLEŞMEYE BAĞLI ANLATIM - ÜNLEM

Söyleşmeye Bağlı Anlatım Özellikleri
1- Jest ve mimikler anlatımın gücünü arttırır.
2- Sohbet, mülakat ve diyalog, monolog metinleri söyleşmeye bağlıdır.
3- Karşılıklı konuşmalar, bağlama ve konuşulan kişiye göre değişebilir.
4- Görme ve işitmeyle kurulan iletişim önemlidir.
5- Vurgu ve tonlama önemlidir.
6- Hikâye Roman Tiyatro, Mülakat, Röportaj, Monolog söyleşmeye bağlı anlatımın kullanıldığı metin türleridir.
7- Roman, hikâye ve tiyatrolardaki karşılıklı konuşmalara diyalog, iç konuşmalara ise monolog denir.
8- Tekrarlar söyleşmeye bağlı anlatımlarda ifadeyi kuvvetlendirir.
9- Söyleşmeye bağlı metinlerde anlatımın süresi sınırlandırılmalıdır.

Ünlem

Yalnız başına anlamı olmayan, cümle içinde, sevinme, korku, özlem, kızma gibi duyguları anlatan ya da seslenme bildiren sözcüklere ünlem denir.

Ünlemlerin cümledeki söyleyişe göre anlam kazanır.

"A, kim gelmiş?"
"Yazık, çocuk hasta olmuş!"
"Eyvah, çantam otobüste kaldı!"
"Tüh, yine yanlış yaptım!"
cümlelerindeki altı çizili kısımlar ünlemdir.

13. MİZAHİ ANLATIM

Özellikleri:
1- Okuyucuda uyandırılmak istenen etkiye göre düzenlenir.
2- Ses, taklit, hareket ve konuşma önemlidir.
3- Mizahi unsurlarda gerçekten sapma vardır.
4- Mizahi unsurları oluşturmada karşılaştırmalar, durumlar, hareketler, kelime ve kelime gruplarından yararlanılabilir.
5- Amaç okuyucuyu düşündürmek ve eğlendirmektir.
6- Roman, hikâye, tiyatro, şiir, deneme gibi türlerde kullanılır.
7- Mizahi anlatımlarda dil bir olayı anlatmak için kullanılır.

11 Nisan 2020 Cumartesi

thumbnail

9. Sınıf Dil ve Anlatım Ders Notları - IV. Ünite Deyim, İsim Tamlaması, Sıfat Tamlaması, Bağlaç, Edat, Fiilimsi


3. SÖZCÜK (KELİME) GRUPLARI

Bir varlığı, bir kavramı, bir niteliği veya bir durumu karşılamak üzere belli kurallar içerisinde yan yana gelen sözcükler topluluğuna sözcük grupları denir. Türkçede kullanılan sözcük grupları şunlardır:

a. Deyim:

Birden fazla sözcüğün birleşerek kendi anlamları dışında başka bir anlamda kullanılmalarına deyim denir. Ayakları karıncalanmak, küplere binmek, kulak misafiri olmak, göz koymak vb.

* Deyimler dilde kalıplaşmış sözlerdir. Bu nedenle deyimin sözcükleri değiştirilemez. Aynı anlamda dahi olsa bir sözcüğün yerine başka bir sözcük konmaz. Aynı zamanda sözcüklerin sırası da değiştirilemez.“Ayıkla pirincin taşını, tut kelin perçeminden” sözlerinde ‘pirincin taşını ayıkla ya da kelin perçeminden tut’ diyemeyiz.

* Deyimler bir durumu anlatmak için kullanılır. En ince benzetmelere, mecazlara ve ince hayallere yer verilir.

* Çoğu mecaz anlamlı sözler olmakla beraber gerçek anlamlı deyimler de vardır. Yükte hafif pahada ağır / İyi gün dostu

* Deyimlerin bir kısmı cümle şeklinde bir kısmı da sözcük grubu hâlindedir. Örnek: Yorgan gitti kavga bitti.
Şeytan görsün yüzünü.
Atı alan Üsküdar’ı geçti (Cümle)

b. İkileme (Tekrar Grubu):

İkileme anlatım gücünü artırmak, anlamı pekiştirmek, kavramı zenginleştirmek amacıyla aynı sözcüğün tekrar edilmesi veya yakın ya da zıt anlamlı olanının bir araya gelmesiyle oluşan gruplardır. İkilemeler farklı şekillerde oluşturulur:

1) Aynı kelimenin tekrarlanmasıyla yapılır: ağır ağır, güzel güzel, tatlı tatlı, konuşa konuşa, atlaya atlaya, koşa koşa, deste deste, soğuk soğuk,...

2) Zıt kelimelerin tekrarlanmasıyla yapılır: İyi kötü, aşağı yukarı, büyük küçük, alt üst, düşe kalka, bata çıka ...

3) Biri anlamlım diğeri anlamsız iki kelimenin tekrarlanmasıyla yapılır.
ev mev, kitap mitap, su mu, sıkı fıkı, tek tük, saçma sapan, ufak tefek ...

4) Her ikisi de anlamsız kelimenin tekrarlanmasıyla yapılır.
ıvır zıvır, çıtı pıtı, abuk sabuk, paldır küldür, apar topar, mırın kırın...

5) Yakın anlamlı kelimelerin tekrarlanmasıyla yapılır.
akıl fikir, ak Pak, mal mülk...

6) Eş anlamlı kelimelerin tekrarlanmasıyla yapılır.
bitmek tükenmek, sağ salim, doğru dürüst, ses seda, güçlü kuvvetli...

7) Yansımayla yapılır: tıkır tıkır, çatır çatır, horul horul, gümbür gümbür...

İkilemelerin Görevleri:

1) İkilemeler isim olarak kullanılabilir:
Çarşıdan öteberi aldık.
Bu ıvır zıvırı tavan arasına kaldırın.
Babadan bize mal mülk kalmadı.

2) İkilemeler sıfat olarak kullanılabilir.
Bebeğin kırmızı kırmızı yanakları vardı.
Üzerinde eski püskü bir ceket vardı.
Sınıfta pırıl pırıl simalar vardı.

3) İkilemeler zarf olarak kullanılabilir.
Bu konuyu enine boyuna düşündük.
Öğretmen konuyu yavaş yavaş anlattı.
Çamura bata çıka ilerliyorduk.

c. Tamlamalar:

Bir ismin ya da sıfatın başka bir isimle oluşturduğu gruba tamlama denir.Tamlamalar isim ve sıfat tamlaması olmak üzere önce ikiye; isim tamlamaları da kendi arasında dörde ayrılır.

1. İsim Tamlaması:
Bir ismin başka bir isimle oluşturduğu gruba isim tamlaması denir. Bir isim başka bir isimle araya bir ek alarak ya da ek almadan tamlama oluşturur. Tamlamada birinci sözcük tamlayan, ikinci sözcük tamlanandır. İsim tamlamaları dört türlüdür:

a. Belirtili isim tamlaması : Belirtili isim tamlamasında
tamlayan da tamlanan da ek alır. Bu tür tamlamada tamlayan -ın/in, tamlanan 3. kişi iyelik ekini (-ı, -i, -sı, -si) alır.
Ayşe’nin elbisesi, çocuğun gömleği, kapının kolu, okulun bahçesi vb.

b. Belirtisiz isim tamlaması : Bu tamlamada yalnız tamlanan ek alır, tamlayan ek almaz.
çam ağacı, tarla kuşu, utanma duygusu, Türk bayrağı, okul çantası, yemek masası vb.

c. Takısız isim tamlaması : Bu tamlamada tamlayan ve tamlanan ek almaz. Bu tür tamlamalarda tamlayan, tamlananın ya neye benzediğini ya da neden yapıldığını anlatır.
taş duvar, cam boru, tahta köprü, çelik masa, demir kapı, yün çorap vb.

Takısız tamlamada tamlayan tamlananın neden yapılığını gösterir;
tahta köprüde köprünün tahtadan;
“demir kapı”da, kapının demirden yapıldığı anlatılmaktadır.

Yufka yürek, kiraz dudak, elma yanak, taş yürek, sırma saç tamlamalarında tamlayan, tamlanan varlığın neye benzediğini mecazlı olarak ifade etmektedir.

d. Zincirleme isim tamlaması : Tamlayanı isim tamlaması olan tamlamalara zincirleme isim tamlaması denir. Bu tür tamlamalar birden çok sözcükten oluşur.
Bahçe duvarının önü, okul kapısının rengi, çantanın içindeki eşyalar, kitabın son sayfası vb.

İsim Tamlamalarıyla İlgili Özellikler:

1) Belirtili isim tamlamalarında tamlayan çoğul,tamlanan da belgisiz bir sözcük olursa tamlayan eki “-in” yerine “-den” eki kullanılabilir.
Aşağıdakilerden hangisi (Aşağıdakilerin hangisi)
Yolculardan biri (Yolcuların biri)

2) Belirtili isim tamlamalarında kimi zaman tamlayan ile tamlanan yer değiştirebilir.
Tadı yok sensiz geçen günlerin.

3) Belirtili ve zincirleme isim tamlamalarında tamlayan ile tamlanan arasına sözcükler girebilir.
Masanın ayağı: (Masanın kırık ayağı)
Evin borcu. (Evin bir türlü bitmek bilmeyen borcu)

4) Belirtili aisim tamlamalarında tamlayan,tamlanan ya da ikisi birden zamir olabilir.
Onun kızı (Tamlayan zamir)
Çocukların birçoğu (Tamlanan zamir)
Onların birçoğu (Tamlayan da tamlanan da zamir)

5) Tamlayanı zamir olan belirtili isim tamlamalarında tamlayan genellikle düşer.Bunlara “tamlayanı düşmüş isim tamlaması” denir.
Olayı bize babası anlatmıştı. (Onun babası)
Evimiz çok güzel oldu. (Bizim evimiz)
Paran var mı? (Senin paran)

6) Bir tamlayan, birden çok tamlanan için; bir tamlanan da birden çok tamlayan için ortak kullanılabilir.
Evin kapısı ve penceresi açık kalmıştı. (Tamlayan ortak)
Ahmet’in,Murat’ın ve Deniz’in velisi toplantıya katılmadı. (Tamlanan ortak)

2. Sıfat tamlaması: Bir sıfatın bir isimle oluşturduğu tamlamaya sıfat tamlaması denir. Tamlayan durumundaki sıfat tamlanan varlığın bir niteliğini, özelliğini belirtir ve ek almaz.
Güzel yazı, büyük bir iş, çalışkan çocuk, beş kişi, kırmızı kalem, yeşil saha, vb.

d.Bağlama Grubu (Bağlaçlar) :

Cümleleri veya aynı görevdeki sözcükleri birbirine bağlayarak aralarında anlam ilgisi kuran sözcüklere denir.
Ogün okula gelemedim çünkü çok hastaydım. (sebep)
Bu maçı kazanacağız hatta şampiyon olacağız. (Pekiştirme)
Mademki söz verdin, sözünü tutacaksın.
Bu mağazada elbiseler çok güzel üstelik çok ucuz.
Sanki dağları sen yarattın.
Meğer bütün evi o dağıtmış.
Eğer kardeşine uğrarsan selamımı söyle.
Çok geç kaldılar; yoksa kaza yaptılar.
Ders çalışmıyor; üstelik yaramazlık yapıyor.
Önce bunlardan yani çok iyi bildiğiniz sorulardan başlayın.
Bizde yahut sizde çalışabiliriz.
İster yazarsın ister yazmazsın.
Ne güzel ne çirkin sayılır.
Hem gülüyor hem konuşuyordu.
O filmi ben de seyrettim.
Sana değer veriyorum ki seninle konuşuyorum.

Uyarı: Biri bağlaç diğeri edat olan iki çeşit “ile” vardır. Bir cümlede “ile”nin yerine “ve”yi getirebiliyorsak bağlaç, getiremiyorsak edattır.
“Bazen yandık bazen menekşelerle söyleştik. (Edat)
“Kazaklarla ceketi unutma!. (Bağlaç)

Uyarı: “Ancak” , “Yalnız“:
* Ama, fakat anlamında kullanılıyorsa bağlaç,
* Bir tek,sadece anlamında kullanılıyorsa edat,
* Önündeki ismi niteliyorsa sıfat,
* Fiili niteliyorsa zarftır.
Geziye yalnız bizim sınıf katıldı. (edat)
Bu adam evde yalnız yaşıyor. (zarf)
Yalnız insanlar hayata karamsar bakarlar. (sıfat)
Onunla konuşurum yalnız fikrim yine de değişmez. (bağ)

e. Edat Grubu (İlgeçler) :

Tek başına bir anlam taşımayan , ancak kendinden önceki sözcükle birlikte kullanıldığında belirli bir anlamı olan sözcüklerdir. Edatlar çekim eki alırsa adlaşırlar. En çok kullanılan edatlar şunlardır:
Galatasaray bu maçı alacak gibi (tahmin)
Sen de onun gibi düşünüyorsun (karşılaştırma)
Yağmur yağdığı için pikniğe gidemedik. (n.s)
İşe girmek için ehliyet almış (a.s)
Köye dolmuşla gidebilirsin. (araç)
Adana, cennet kadar güzel bir yerdir. (benzerlik)
Denize karşı bir ev yaptırmış. (yön)
Bilim adamlarına göre dünya yok oluyor. (görüş)
Akşama geri vermek üzere bu kitabı alabilirsin. (koşul)
Akşama doğru misafir gelecek. (zaman)
Sabahtan beri dışarıyı izliyor. (zaman)

f. Ünlem Grubu (Ünlemler) :

Aniden ortay çıkan duyguların etkisiyle ağızdan bir çırpıda çıkan, bu duyguları daha etkili anlatmaya yarayan kelimelerdir veya sözlerdir. Bu kelimelerin yanında dilek, emir, tehdit gibi anlamlar taşıyan kelimeler, cümleler ve yansımalar da ünlem değeri kazanabilir.
Bu bakımdan ünlemler ikiye ayrılabilir:

1. Asıl Ünlemler :
Asıl görevi ünlem olan kelimelerdir. Başka görevlerde kullanılamazlar. Seslenme veya duygu anlatırlar.
Ey Türk Gençliği!
Hey! Biraz bakar mısın?
Ee, yeter artık!
Aa! Bu da ne?
Ah, ne yaptım!

2. Ünlem Değeri Kazanmış Kelime ve Sözler :
Anlamlı kelimelerin bazılarına vurgu ve tonlama yoluyla ünlem değeri kazandırılabilir. Bunlar da duygu ya da seslenme anlatır.
Komşular!
Babacığım!
Ne olur yardım et!

g. Unvan Grubu: 

Bir şahıs ismiyle, bir unvan veya akrabalık isminden meydana gelen kelime gruplarıdır.
Bayındır Han, Osman Gazi, Mehlika Sultan, Hasan Paşa, Ali Bey, Ahmet amca, Şinasi Efendi,Kemal Ağa, Nigâr Hanım...

h. Fiilimsi Grupları :

I.İsim Fiil Grubu :
İsim fiiller fiil soylu sözcüklerin sonuna –mak, -mek, -ış, -iş, -uş, -üş, -ma, -me ekleri getirilerek yapılır.
Bir gülüşün ömre bedel.
Seni bile özlemek istemiyorum bu akşam.
İçimde maziden kalma duygular var.

NOT 1 : İsim-fiil ekiyle türetilen bazı sözcükler, isim -fiil özelliğini yitirip kalıplaşarak kalıcı bir nesne ya da kavram adı olabilir.Artık bunlara isim-fiil eki olarak bakmamak gerekir.
*Kaymak, çakmak, dondurma, kavurma, dolma, gözleme,
bağış, geviş...

NOT 2: Fiilden fiil yapım eki olan –iş ile isim -fiil eki olan –iş’i birbiri ile karıştırmamak gerekir. Anlamsal olarak fiilden fiil yapım eki (işteşlik eki) bir işi karşılıklı ya da birlikte yapma anlamı verirken isim fiil eki böyle bir anlam vermez.
* Gülüşün çok güzel. (isim fiil eki)
* Onu öyle görünce gülüştüler. (işteşlik eki)

NOT 3: Fiilden fiil yapan olumsuzluk eki olan –ma, -me ile isim fiil eki olan –ma, -me birbiri ile karıştırılmamalıdır.
Fiilden fiil yapan –ma, -me fiile olumsuzluk anlamı katarken isim fiil eki olan –ma, -me fiile olumsuzluk anlamı katmaz.
* Artık sevmeyeceğim. (olumsuzluk eki)

* İnsanın mesleğini sevmesi gerekir. (isim–fiil eki) 

II.Sıfat Fiil Grubu : (Ortaçlar)
Fiil soylu sözcüklerin sonuna –an, -en, -ası, -esi, -mez, -maz, -ar, -er, -dık, -dik, -duk, -dük, -tık, -tik, -tuk, -tük, -ecek, -acak, -miş, -mış, -muş, -müş ekleri getirilmek suretiyle yapılır. Sıfat-fiil ekleri genellikle sıfat tamlaması kurar.
İşleyen demir pas tutmaz.
O öpülesi eller beni büyüttü.
Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç.
Senin bu yaptığın olur iş değil.
Benim doğduğum köyleri akşamları eşkıyalar basardı.
Tanıdık bir yüz çıkmadı karşımıza.
Görülecek günler var daha aldırma gönül.
Mayın tarlasına düşmüş bir deliyim.

NOT: Zaman ekleriyle sıfat fiil eklerini karıştırmamak gerekir. Zaman ekleri, şahıs ekinden önce fiile gelerek fiili yüklem yapar. Sıfat fiil ekleri ise genellikle fiilleri sıfat yapar ve üzerine isim çekim eklerini alabilir oysa zaman ekleri isim çekim eklerini alamazlar.
Hiç oturacak zamanım yok. (-acak sıfat fiil eki)
Oğlum, okuyacak ve büyük adam olacak. (zaman eki )
Okumuş insanlar daha kültürlü (s.f.e)
Annem de okumayı çok istemiş. (zaman eki)

III.Zarf Fiil Grubu : (Bağ Fiiller-Ulaçlar)
Fiil kök ve gövdelerinin üzerine –ınca, -dıkça, -dığında, -ken, -r... -mez, -alı, -erek, -madan, -meksizin, -a... -a, -ıp ekleri getirilerek oluşturulur. Zarf-fiil ekleri temel cümlenin zarf tümleci olurlar.
Ben gidince hüzünler bırakırım.
Ağladıkça dağlarımız yeşerecek göreceksin.
Öldüğünde henüz çok gençti.
Sen ağlarken ben nasıl gülerim.
Onu görür görmez tanıdım.
Yarim, sen gideli yedi yıl oldu.
Gülerek yanıma geldi.
Hiçbir şey söylemeden çekip gitti.
Sizin durmaksızın çalışmanız lazım.
Gide gide bir söğüde dayandık.
Gidip de gelmemek, gelip de görmemek var kaderde.

NOT 1: Bir cümlede kaç tane fiilimsi varsa o kadar da yan cümle var demektir.

NOT 2: Bir cümlede fiilimsi varsa o cümle girişik birleşik bir cümledir.

NOT 3: Bir cümledeki fiilimsi sayısıyla temel cümlenin yükleminin toplamı o cümledeki yargı sayısını verir.

ı. Sayı Grubu:

Basamak sistemine göre sıralanmış sayı isimleri topluluğudur. Sayılar sondan başa doğru büyür. Küçük sayı sonda bulunur.
On bir, doksan iki, yüz elli dört, yedi yüz elli iki bin...

About