1922 yılında ortaokulu bitiren Honda, gazetede bir iş ilanı gördü. Tokyo’daki bir oto tamir atölyesine ait olan bu ilan nedeniyle Honda Tokyo’ya gitti ve işe alınarak burada çalışmaya başladı. Atölyedeki en genç çalışan olan Honda, bu atölyede üretilen yarış otomobillerinin tasarımını da yakından izleme fırsatı buldu.
1923 yılında deprem nedeniyle meydana gelen bir yangında, atölyedeki üç aracın yanmasını önleyen Honda patronunun gözüne girdi ve Curtiss adlı yarış aracının bakımında görev almaya başladı.
Honda’nın çalıştığı Art Shokai adlı bu atölye Tokyo’da gittikçe popüler olmaya ve yeni şubeler açmaya başladı. Bu şubelerin birinin başına ise 21 yaşındaki Soichiro Honda getirildi. 1923 yılındaki depremden ders çıkaran Honda, kırılmaya ve yanmaya karşı dayanıklı yedek parçalar üretmeye başladı. Tahtadan yapılan jantları, metal jantlarla değiştirdi ve hatta bunun patentini dahi aldı. Atölye çok iyi kazanç elde etmesine rağmen Soichiro Honda kazandığı tüm parayı yine ürün geliştirmeye yatırıyordu ve Art Shokai’nin sahipleri bu durumu desteklemiyorlardı.
Savaş ve İflas DönemiHastanedeyken Soichiro kötü haberler aldı, zira onun ürettiği 30.000 piston yayları Toyota tarafından incelendi ve sadece 3 tanesi kalite testinden geçebildi. Buna ek olarak Soichiro gittiği meslek okulundan da atıldı.
Bu kadar kötü haberi pek çok kişi kaldıramazdı. Ancak iyileştikten sonra Soichiro Honda, kendi şirketini kurdu. Bu şirketin adı da Tokai Seiki idi. Bu kez ürettiği piston yayları sorunsuzdu ve üretim iyi bir ivme kazanmıştı.
2. Dünya Savaşı esnasında şirket Toyota’nın piston yayı ihtiyacını neredeyse yarısını karşılar hale gelmişti. Ayrıca uçak gemileri ve uçaklar için de yedek parça üretiyordu Honda. Ancak 1945’te 2. Dünya savaşında Japonya’nın yenilmesi ve Tokai Seiki’nin ABD uçakları tarafından bombalanmasıyla işler bir anda renk değiştirdi. Honda ülkenin kötü bir döneme girdiğini düşünerek büyük zarar gören kendi fabrikasını restore etmedi. 450.000 Yen karşılığında Toyota’ya sattı. Yaklaşık bir yıl boyunca evde kalan Soichiro Honda, bu sürede kendini viski üretimine ve viski içmeye verdi.
Honda'nın Kuruluşu1946 yılında gelindiğinde Honda bir kez daha kendi işini kurdu: Honda Teknoloji Araştırma Enstitüsü…
Bu süreçte moped üretimine ağırlık verildi. Askerlerin kullandığı telsizin donanımını alıp bisiklete yerleştiren ve mazot olarak göknar ağacı yağı kullanan Honda bu mopedlerden 1500 tane satmayı başardı. 1947’ye gelindiğinde Honda’nın kendi üretimi olan çift pistonlu motor üretildi. Şirket iki yıl boyunca Enstitü adı aldıktan sonra ismi Honda Motor Company olarak değiştirildi.
1949 yılında Dream adlı çift pistonlu motosikletin üretimine başlandı. 2 yıl sonra da 4 pistonlu motorlar üretildi. 1958 yılında Super Cub adlı motosiklet ile ABD pazarına açıldı. Honda bu süreçte Japonya’nın en büyük motosiklet üreticisiydi zaten. Dünya genelinde 200’den fazla motosiklet firmasını geride bırakmıştı bile.
Hızlı bir şekilde büyüyen şirketin yeni yönetim anlayışlarına ihtiyacı vardı. Honda yönetiminde yapılan yenilikler ise devrim niteliğindeydi. Departmanlar net bir şekilde belirlendi. Ancak Honda Araştırma Merkezi ise otonom bir yapıya sahipti ve yönetim piramidinden ayrı bir yerde duruyordu. Tasarım mühendislerinin terfi alması, boşalan pozisyonlara göre değil, kişisel başarıya göre gerçekleşiyordu. Şirket içinde hiyerarşiye karşı olan Soichiro bu konuda şöyle diyor:
“Genelde insanlar baskı altında olmadıkları zaman daha sıkı ve daha iyi çalışırlar. İnsanlar baskı altında değilken daha inovatif olurlar. Honda olarak biz de şirket içindeki parlak insanları ortaya çıkarmak üzere bir sistem kurguladık. Öyle ki bu parlak kişiler, zamanla başkanlık koltuğuna bile oturabilirler.”
Bu arada Soichiro şirketi hissedarlara açmadı. Yani şirketin yönetiminde yatırımcılar değil, başarılı mühendisler ve yöneticiler yer aldı. Bu da şirketin geleceğine dair olumlu sinyaller vermesi nedeniyle olumlu etki yaptı ve gereken banka kredileri kolayca alındı.
Şirketin yönetim alanındaki prensipleri 1956 yılında “Şirket Prensibi” adı altında şu şekilde belirtildi:
Yeni pazarların yaratılması
Tüm çalışanların yönetime katılması
Üretimin globalleşirilmesi
Tüm sorunların inovatif bir şekilde çözüme kavuşturulması
Motosiklet Dünyasının 1 NumarasıHonda’nın ürettiği motosikletler tüm dünyada büyük ilgi görmeye başladı. Şirket 1961’de ayda 100.000, 1968’de ise ayda 1 milyon motosiklet üretme kapasitesine erişti. 1985 civarında dünyadaki motosiklet üretiminin %60’ı Honda’nın elindeydi.
Motosiklet alanında zirveye oturan Honda daha sonra otomobil üretmeye karar verdi. Soichiro Honda çocukluğunda otomobillerden etkilendiğini, hatta bir gün kendi otomobilini üreteceğine inandığını ifade ediyor biyografisinde.
Otomobil Üretimine Geçildi1962 yılında ilk otomobilini üreten Honda, Japon yetkililerin otomotiv dünyasına girmemesi konusundaki tavsiyelerine kulak asmadı. Yetkililer Japon pazarının otomobil üreticilerine doyduğunu, yeni bir otomobil şirketinin piyasada kendisine yer bulamayacağını söylüyorlardı. Ancak 1970’lere gelindiğinde Soichiro Honda’nın otomobil işine girmekle ne kadar doğru bir iş yapmış olduğu anlaşıldı.
O zamana kadar araçların egzozlarında belli başlı sorunlar vardı ve diğer otomobil üreticileri bu soruna tam bir çözüm bulamamıştı. Ancak Honda, katalik dönüştürücü üreterek egzoz gazı sorununu kökten çözmüş oldu. Bununla birlikte Honda’nın ürettiği motorlar çevreye daha az zararlı gaz salıyordu. 1975’te piyasaya sunulan Honda Civic bu teknolojiyi taşıyan ilk otomobil oldu. Bugün bile Honda Civic kendi sınıfının en güvenilen araçlarından biri olmaya devam ediyor.
Amerikalı işçilerin yüksek teknolojili Japon araçlarını monte edemeyeceği yönündeki önyargıya aldırış etmeyen Soichiro Honda, 70’lerin ortasında ABD’nin Ohio eyaletinde bir fabrika kurdu. Honda Accord, 80’li yıllarda ABD’de satış rekorları kırdı. Bu araba nedeniyle Amerikan otomotiv sektöründe ilk kez yatırım yapan bir Japon girişimci olarak Soichiro Honda’nın özel bir yeri vardır.
80’lerin başında Honda Japonya’nın en büyük 3. otomobil üreticisi, 80’lerin sonunda ise dünyanın en büyük 3. otomobil üreticisi haline geldi.
Honda, piyasaki yerini sağlamlaştırdıkça özellikle Japonya’da üvey evlat muamelesi gördü. Zira Japonya’daki petrol krizi nedeniyle üreticiler fiyatlar artırıp üretim maliyetleri kısmak gibi bir strateji içindeydiler. Ancak Soichiro Honda buna karşı çıkıyordu. Öyle ki bu dönemde fiyatları düşürüp üretim kapasitesini iki katına çıkardı. Sonuç olarak Nissan ve Toyota’nın satışları %40 düşerken Honda’nın satışları %76 arttı.
Tüm hayatı boyunca klasik görüşleri yıkmakla geçen Honda, çoğu zaman profesyonel danışmanlarla çalışmayı reddetti. Zira o eğitimin de bir tür dogma olduğuna ve inovatif düşünmeye engel olduğuna inanıyordu. Daima kendi prensipleri doğrultusunda hareket eden Soichiro Honda şöyle diyor:
“Geri dönüp baktığımda pek çok hata yaptığımı görüyorum. Ama başarılarımdan dolayı da gururluyum. Peşpeşe hatalar yapmış olmama rağmen aynı hatayı ikinci kez tekrarlamadım.”
Honda Şirketi ve Soichiro Honda140 farklı ülkede varlık gösteren Honda, bisiklet, otomobil, tekne motoru, mini traktör, tarım aletleri ve farklı türde motor üreten devasa bir şirket.
Şirket 1956 yılında 3 Zevk felsefesini benimseyerek kuruldu.