Çanakkale'nin Kahramanları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Eylül 2020 Cumartesi

thumbnail

Azman Dede ve Galatasaray Sultanisi (Lisesi) Öğrencileri - Çanakkale

 

Balıkesir'de son gömdüğümüz Çanakkale gazisi İvrindi'nin Mallıca köyünden 104 yaşındaki Azman Dede idi. 

Gençliğinde iki metreyi aşkın boyu ve dev görünümüyle insan azmanı sayılmış, herkes ona azman demeye başlamış, soyadı kanunu çıkınca da Azman soyadını almıştı. 

Esas ismi adeta unutulmuştu. Yıllar önce bir yerel araştırma sırasında Mallıca köyü kahvesinde kendisiyle görüştüm. Kulakları ağır işitiyordu. Köylülerden biri yardımcı oldu. Benim sorduklarımı kulağına bağıra bağıra söyledi. Onun sesine alışkın olduğundan anladı. Sorduklarını cevapladı. 

Söz Çanakkale'ye geldiğinde o koca ihtiyar sarsıla sarsıla, hıçkırıklar içinde ağlamaya başladı. Kendi zor duyduğu için kan çanağına dönen gözleriyle bize de duyurmak için bağıra bağıra anlatmaya başladı :

-"Bir hücum sırasında bölük erimişti. Yüzbaşı telefonla takviye istedi. Gece yarısı siperleri takviye için istediğimiz askerler geldi. Hepsi askere alınmış gencecik insanlardı. Ama içlerinde daha çocuk denecek yaşta üç-dört asker vardı ki hemen dikkatimizi çekti. Bölüğü düzene soktum. Yüzbaşı gelenlerle tek tek ilgileniyor, karanlıkta el yordamıyla üstlerini başlarını düzeltiyor, sabah yapılacak olan süngü hücumuna hazırlıyordu. Sıra o çocuklara geldiğinde, o cıvıl cıvıl şarkı söyleyerek gelen çocuklar birden çakı gibi oldular.

Yüzbaşı sordu; "Yavrum siz kimsiniz?" içlerinden biri; "Galatasaray Mektebi Sultanisi talebeleriyiz Vatan için ölmeye geldik!.." diye cevap verdi. 

Gönlüm akıverdi o çocuklara. Bu savaş için çok küçüktüler. Daha süngü tutmasını bile bilmiyorlardı. Onlarla ilgilendim. "Mermi böyle basılır. Tüfek şöyle tutulur. Süngü böyle takılır. Düşmana şöyle saldırılır!.." diye. Onları karşıma alıp bir bir gösterdim. Siperlerin arkasında ay ışığında sabaha kadar talim yaptık. Gün ışımadan biraz dinlensinler diye siperlere girdik.

Ortalık hafif aydınlanır gibi olunca hep yaptıkları gibi düşman gemileri gelip siperlerimizi bombalamaya başladılar. Yer gök top sesleriyle inliyordu. Her mermi düştüğünde minare gibi alevler yükseliyor bir gün önce ölenlerin kol, bacak, el, ayak gibi parçaları havaya kalkan toprakla siperlere düşüyordu. Mermiler üzerimizden ıslık çalarak geçiyordu. Siperler toz duman içinde kalmıştı. Bir ara yüzbaşı "Azman yandık!.." diye siperin köşesini işaret etti.

 O şarkı söyleyerek sipere gelen, sanki çiçek toplarmış gibi neşeli olan o çocuklar siperin bir köşesinde sanki bir yumak gibi birbirine sarılmış tir tir titriyorlardı. Çocuklar harbin gerçeği ile ilk defa karşılaşıyorlardı. 

Ürkmüşlerdi. 

Yüzbaşı yandık demekte haklıydı. Muharebede bir ürküntü panik meydana getirebilirdi. Tam onlara doğru yaklaşırken içlerinden biri avaz avaz bir marş söylemeye başladı!..

Annem beni yetiştirdi bu yerlere yolladı.
Al sancağı teslim etti Allah'a ısmarladı.
Boş oturma çalış dedi hizmet eyle vatana.
Sütüm sana helal olmaz saldırmazsan düşmana.

Baktım hemen biraz sonra ona bir arkadaşı daha katıldı. Biraz sonra biri daha... Marş bitiyor yeniden başlıyorlar. Bitiyor bir daha söylüyorlar. Avaz avaz!.. Gözleri çakmak çakmak... Hücum anı geldiğinde hepsi süngü takmış, tüfeklerine sımsıkı sarılmış, gözleri yuvalarından fırlamış, dişler kenetlenmiş bekliyorlardı .

O an geldi. Birden yüzbaşı "Hücum!.." diye bağırdı. Bütün bölük, bütün tabur, bütün alay cephenin her yerinden fırladık. 

İşte tam o anda, tam o anda, o çocuklar kurulmuş gibi siperlerden fırlayıverdiler. 

İşte o an. Tam o an bir makineli yavruları biçiverdi. 

Hepsi sipere geri düştüler. Kucağıma dökülüverdiler. Onların o gül gibi yüzleri gözümün önünden gitmiyor. Hiç gitmiyor!.. İşte ben ona ağlıyorum, o çocuklara ağlıyorum!.."

Azman dede ağlıyordu. 

Ben ağlıyordum. 

Kahvede kim varsa ağlıyordu.

Kahveci gözyaşları içinde bize çay getirdi.

Eğildi;

"Azman dede hep ağlar. Niye ağladığını bugün ilk defa anlattı." dedi.

Celal Bayar Üniversitesi Ögrenci Konseyi'nin hazırladığı "Çanakkale" adlı kitapçıktan alınmıştır.

16 Mayıs 2019 Perşembe

thumbnail

Dünyayı Sırtlayan Yiğitler - Çanakkale'nin Kahramanları (İsmail Bilgin) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Denizlerde 200 yıldır yenilmeyen donanma hangi ülkeye aittir? 


A) İngiltere 
B) Fransa 
C) Rusya 

2. Yüzbaşı Hilmi Efendi, bataryalar arasında nasıl bir yarış düzenledi? 

A) Top mermisini en çok getiren birinci olacaktı. 
B) İlk top mermisini ateşleyen birinci olacaktı. 
C) Altı top mermisini en kısa sürede topun ağzına getiren birinci olacaktı. 

3. Savaş gemilerinin yanında gezen küçük gemilerin görevi nedir? 

A) İlk saldırıyı yapmaktır. 
B) Mayın arama taraması yapmaktır. 
C) Etrafı gözetlemektir. 

4. Düşmanın “Bouvet” adlı gemisi nasıl battı? 

A) Kıyıya dökülen mayınlara çarptı. 
B) Top atışında hasar gördü. 
C) Karaya çarptı. 

5. Osmanlı donanmasının 29 Ekim 1914’te Rus limanlarını bombalaması neye sebep olmuştur? 

A) Savaşın sona ermesini sağlamıştır. 
B) Osmanlı Devleti’nin savaşa girmesini hızlandırmıştır. 
C) Rusların yenilmesini sağlamıştır. 

6. Aşağıdakilerden hangisi Seyit Onbaşı ve Cemal Çavuş’un ortak özelliğidir? 

A) Pehlivan olmaları 
B) İyi yüzücü olmaları 
C) Görme engelli olmaları 

7. Düşman gemileri arasında en uzun, en geniş ve en modern olanı hangisiydi? 

A) Lord Nelson 
B) Agamemnon 
C) Queen Elizabeth 

8. Seyit Onbaşı’nın tek başına kaldırdığı mermi ile hangi düşman gemisi batırılmıştır? 

A) Agamemnon 
B) Ocean 
C) Inflexible 

9. İngiliz ordularına kumandanlık eden amiralin adı nedir? 

A) Amiral de Robeck 
B) Amiral Charles 
C) Amiral Connor 

10. Yüzbaşı Hilmi Efendi “matafora” nın kırılması üzerine ne yapmıştır? 

A) Düşmana teslim olmuştur. 
B) Seyit Onbaşı’nın mermiyi kaldırmasını istemiştir. 
C) Matafora yı tamir etmiştir

Cevap Anahtarı :


1. A       2. C       3. B       4. A       5. B 
6. A       7. C       8. B       9. A       10. B

About