Çirkin Ördek Yavrusu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Ocak 2020 Perşembe

thumbnail

The Ugly Duckling - Çirkin Ördek Yavrusu - İngilizce Türkçe Hikaye

The Ugly Duckling
Çirkin Ördek Yavrusu

There is a country in faraway lands. It is lovely summer weather in the country. There is an old farmhouse on a sunny slope. A mother duck sits on her nest near the river. she waits for her eggs.

Uzak topraklarda bir ülke vardır. O üllkede güzel yaz havaları vardır. Güneşli bir yamaçta eski bir çiftlik evi vardır. Bir anne ördek nehrin yanındaki yuvasında oturur. O yumurtalarını bekler.

At last, one shell cracks and then another and then another. Many little ducks come out and they cry “Peep! Peep!”

Sonunda, bir kabuk çatlar daha sonra başka biri ve daha sonra başka biri. Birçok küçük ördek dışarı çıkarlar ve “Peep! Peep!” diyerek ağlarlar.

“Quack, quack!” says the mother duck and they all look at the large, green leaves.

“Quack, quack!” der anne ördek ve hepsi geniş, yeşil yapraklara bakarlar.


“The world is so big!” say the young ducks.

“Dünya çok büyük!” der genç ördekler.

“It is not the whole world,” says the mother. “Are you all out?” But then, she sees a big egg and sits on her nest again.

“O dünyanın tamamı değil,” der anne ördek. “Hepiniz dışarda mısınız?” ancak sonra, O (anne) büyük bir yumurta görür ve tekrar yuvasına oturur.

After a while, an old duck visits her and says, “I think this big egg is a turkey’s egg. Take my advice and leave the egg here.”

Bir süre sonra, yaşlı bir ördek onu ziyaret eder ve “Bence bu büyük yumurta bir hindi yumurtasıdır. Benm tavsiyeme uyun ve yumurtayı burada terke edin.” der.

“No!” says the mother duck and the old duck goes away.

“Hayır!” der anne ördek ve yaşlı ördek çekip gider.

At last, the large egg cracks and a duckling comes out. It cries, “Peep! Peep!” It is very large, different and ugly. The mother duck looks at it and says, “Yes, I think it is a turkey.”

Sonunda, büyük yumurta çatlar ve bir yavru ördek dışarı gelir. Ağlar, “Peep! Peep!” O çok büyüktür, farklıdır ve çirkindir. Anne ördek ona bakar ve “Evet, Bence o bir hindi.” der.

The next day, the sun shines brightly on the nest. The mother duck takes her children to the river. They jump in. The little ducks and the ugly duckling swim behind the mother duck.

Sonraki gün, güneş yuvanın üstünde parlar. Anne ördek çocuklarını nehre götürür. Onlar göle atlar. Küçük ördekler ve çirkin ördek yavrusu anne ördeğin arkasından yüzerler.

“He is not a turkey,” thinks the mother duck, “he uses his legs very well!” She says “Quack, quack! Come with me.” The little ducks go with their mother. They are very happy.

“O bir hindi değil,” diye düşünür anne ördek, “O bacaklarını çok iyi kullanıyor!” O (anne ördek), “Quack, quack! Benimle gel.” der. Küçük ördekler anneleriyle giderler. Onlar mutlular.

İngilizce Hikaye: The poor ugly duckling grows every day. The other ducklings laugh at him. “He is very big.” they say. His brothers beat and kick him and his mother says, “I don’t like this turkey!” The ugly duckling feels sad. One day, he runs away and sees some little birds. But they are afraid of him. Then, he flies away and comes on a large moor. There he meets some wild ducks. “They are afraid of me because I am very ugly,” he thinks.

Zavallı yavru ördek her gün büyür. Diğer yavru ördekler ona gülerler. “O çok büyük.” derler. Onun erkek kardeşleri onu iterler ve ona vururlar ve anne der ki, “Ben bu hindiyi sevmedim.” Çirkin ördek yavrusu üzülür. Bir gün, O kaçar ve bazı küçük kuşlar görür. Ancak onlar ondan korkarlar. Sonra, o uçar ve geniş bir bozkıra gelir. Orada bazı vahşi ördeklere rastlar. “Onlar benden korkar çünkü ben çok çirkinim” diye düşünür.

“What kind of a duck are you?” ask the wild ducks. They all come round him. The ugly duckling feels very sad and he doesn’t reply.

“Ne çeşit bir ördeksin sen?” diye sorarlar vahşi ördekler. Hepsi onun etrafına gelir. Çirkin ördek yavrusu çok üzülür ve cevap vermez.

“You are really very ugly,” say the wild ducks.

“Sen gerçekten çok çirkinsin” der vahşi ördekler.

The following day, some men come to the moor. They shoot the birds there. The poor duckling is frightened! He hides and lies very still.

Ertesi gün, bazı adamlar gelir bozkıra. Onlar orada kuşları vururlar. Zavallı yavru ördek korkar! O gizlenir ve hareketsiz yatar.

In the evening, a storm rises. The ugly duckling arrives at a poor little cottage. He is very tired. He can’t go on anymore. He slips under the door and finds a shelter for the night.

Akşam, bir fırtına çıkar. Çirkin ördek yavrusu kötü bir kır evine varır. O çok yorgundur. O hiçbir yere gidemez. O kapının altından kayar ve gece için bir barınak bulur.

An old woman, a cat, and a hen live in the cottage. In the morning, they see the duckling. The cat begins to purr and the hen begins to cluck.

Kır evinde yaşlı bir kadın, bir kedi ve bir tavuk yaşıyor. Sabah, onlar ördek yavrusunu görürler. Kedi mırlamaya ve tavuk gıdaklamaya başlar.

“What a prize!” says the old woman. “Now we can eat duck-eggs.”

“Ne güzel ödül!” der yaşlı kadın. “Şimdi ördek yumurtası yiyebiliriz.”


The old woman waits for the eggs for three days. But there aren’t any eggs. The duckling sits in the corner. He feels very bad. Suddenly, sunshine and fresh air come into the room. He thinks, “I want to go out and swim again.”

Yaşlı kadın üç gün boyunca yumurtalar için bekler. Ancak hiç yumurta yoktur. Yavru ördek köşeye oturur. O çok kötü hisseder. Aniden, güneş ışığı ve temiz hava gelir odaya. O, “Dışarı gitmek ve tekrar yüzmek istiyorum.” diye düşünür.

So the duckling leaves the cottage and finds a river. But nobody comes near him because he is very ugly.

Böylece ördek yavrusu kır evini terk eder ve bir nehir bulur. Ancak hiç kimse onun yanına gelmez çünkü o çok çirkindir.

Autumn comes, and the leaves turn red and gold. The clouds are low in the sky. One evening, he sees many beautiful birds in the sky. They are swans and they have beautiful wings. The swans fly to the warm countries.

Sonbahar gelir ve yapraklar kırmızı ve altın rengine döner. Bulutlar gökyüzünde alçalmıştır. Bir akşam, O bir çok güzel kuş görür gökyüzünde. Onlar kuğulardır ve çok güzel tüyleri vardır. Kuğular sıcak ülkelere uçarlar.

The ugly duckling hears their strange cry and he repeats it. Then, the swans fly away and the ugly duckling swims in the water. But the water is very cold. After a while, he can’t move his legs.

Çirkin ördek yavrusu onların yabancı çığlıklarını duyar ve onu tekrar eder. Sonra, kuğular uçup giderler ve çirkin ördek yavrusu suda yüzer. Ancak su çok soğuktur. Bir süre sonra, o bacaklarını hareket ettiremez.


A farmer finds him in the morning. He takes the duckling home. The ugly duckling stays at home for several days. The farmer’s children are afraid of him. They try to catch him. So the poor ugly duckling runs away. He is cold and hungry and sad. But one morning the sun shines upon him.

Bir çiftçi sabah onu bulur. O, yavru ördeği alır. Çirkin ördek yavrusu bir kaç gün evde kalır. Çiftçinin çocukları ondan korkarlar. Onlar, onu yakalamaya çalışırlar. Bu yüzden zavallı çirkin ördek yavrusu kaçar. O üşür ve acıkır ve üzülür. Ancak bir sabah güneş onun üzerine doğar.

Now his wings are strong. He flaps them and flies high into the sky. He flies to a large garden. He sees three beautiful swans there. The duckling remembers them.

Şimdi onun tüyleri güçlüdür. O, onları(kanatlarını) çırpar ve gökyüzüne uçarak yükselir. O, geniş bir bahçeye uçar. O, orada üç tane güzel kuğu görür. Yavru ördek onları hatırlar.


“I want to fly with them,” he says. “They can kill me because I am very ugly. But it is really not important…”

“Ben onlarla uçmak istiyorum” der. “Onlar beni öldürebilirler çünkü ben çok çirkinim. Ancak bu gerçekten önemli değil…”

Then he flies toward the beautiful swans. They see him and rush to meet him. “They will kill me!” thinks the poor duckling. He flies over a small river. Suddenly, he sees his image on the water. He is not a dark, gray, ugly bird. He is a beautiful swan! Now the other swans fly and swim around him. They touch his neck with their beaks for a welcome!

Sonra o, güzel kuğulara doğru uçar. Onlar onu görürler ve onunla tanışmak için acele ederler. “Onlar beni öldürecekler!” diye düşünür zavallı ördek yavrusu. O, küçük bir nehrin üstünden uçar. Aniden, suda kendi resmini(yansımasını) görür. O, koyu, gri ve çirkin bir kuş değildir. O, güzel bir kuğudur! Şimdi diğer kuğular uçarlar ve onun etrafında yüzerler. Onlar merhaba demek için gagaları ile onun boğazına dokunurlar!

Then, some little children come near the river. “See!” they cry and clap their hands. “There is a new swan, and he is very beautiful!” He feels ashamed and hides his head under his wings.

Sonra, bazı küçük çocuklar nehrin yanına gelirler. “Bak!” diye bağırırlar ve alkışlarlar. “Yeni bir kuğu var ve o çok güzel!” O, utanır ve başını kanatlarının altına saklar.

So don’t forget, a poor little ugly duckling can one day become a beautiful swan!

Bu yüzden unutma, zavallı çirkin bir ördek yavrusu, bir gün güzel bir kuğu olabilir!

14 Eylül 2019 Cumartesi

thumbnail

Çirkin Ördek Yavrusu Masalı - Grimm Kardeşler


Masalın Adı : Çirkin Ördek Yavrusu

Masalın Yazarı : Grimm Kardeşler

Çalıların içinde bir ördek kuluçkaya oturmuş yumurtalarını bekliyormuş. Uzun süredir tek başına oturmaktan sıkıldığı için yumurtaları çatlar çatlamaz sevinçle vaklayarak üzerlerinden kalkmış.

“Artık çiftliğe dönüp oradakilere yeni ailemi gösterebilirim!” diye düşünmüş.

Hepsi tam mı diye, cik cik öten yavrularını saymaya başlamış. “Yo, olamaz!” demiş yumurtalardan birinin henüz çatlamamış olduğunu görünce.

O sırada oradan geçen bir ördek, “Yuvanda hâlâ çatlamamış iri bir yumurta var,” demiş. “Bahse girerim bir hindi yumurtasıdır.”

“Hindi yumurtasıymış, höh! O benim yumurtam,” demiş anne ördek ters ters. İç çekerek yumurtanın üstüne oturmuş.

Bu son yumurta da çatlayınca içinden iri, çirkin bir ördek yavrusu çıkmış. Anne ördek bu yavruyu görünce onun çirkinliğinden biraz utanç duymuş.

“Neyse ki diğer yavrularım güzel,” diye düşünmüş ve artık daha fazla vakit kaybetmeden çiftliğe gitmek istediği için yavrularını peşine takarak suya girmiş.

“Çirkin olanı hiç olmazsa iyi yüzüyor,” demiş anne ördek kendi kendine. “Öyleyse hindi olamaz. Çünkü hindiler yüzemez. Belki büyüdükçe güzelleşir. Belki bir süre sonra da büyümesi durur.”

Ne yazık ki tam tersi olmuş. Çirkin Ördek giderek daha da büyümüş ve diğer ördeklerden daha da farklılaşmış. Çevresindeki hayvanlar onu hiç rahat bırakmıyor, onunla hep ‘Çirkin Ördek’ diyerek alay ediyormuş. Kardeşleri bile vak vak edip başının etini yiyor, “Seni bir kedi kapsa da senden kurtulsak,” diyorlarmış. Tavuklar onu kovalıyor, onlara yem veren kız da ayağıyla onu ittirerek yemlerin yanından uzaklaştırıyormuş.

Çirkin Ördek bütün bunlara daha fazla dayanamamış. Çitlerin üzerinden uçarak atlamış ve çiftliği iyice geride bırakıp yaban ördeklerinin yaşadığı yere gelene kadar hiç durmadan yürümüş. Fakat yaban ördekleri de onun çirkin olduğunu düşünmüşler ve onunla dostluk kurmak istememişler.

Çirkin Ördek yapayalnız ortada kalmış. Ağaç dallarıyla çitlerdeki küçük kuşlar bile onu görünce kaçışıyorlarmış. “Çirkin olduğum için kaçıyorlar,” demiş kendi kendine.

Tek başına oradan oraya dolaşmış durmuş. Bir ara, iki yaban kazıyla dost olmuş, fakat onlar da avcıları görünce uçup gitmişler. Bir seferinde de yaşlı bir kadın onu tutup evine götürmüş, ama kadının kedisiyle tavuğu, “Hem suyu seven, hem de yumurtlamayan kuş mu olur?” diyerek onunla alay edince dayanamayıp oradan da kaçmış.

Sonra mevsim değişmiş. Ağaç yaprakları sararıp solmaya başlamış. Bir akşam üzeri, güneş batarken bembeyaz tüylü, büyük ve güzel kuşlardan oluşan bir kuş sürüsü Çirkin Ördek’in tam önünden, çalıların arasından havalanmış. Uçarken dalgalanıyormuş gibi hareket eden çok zarif, uzun boyunlu kuşlarmış bunlar.

“Bekleyin beni!” diye seslenmiş Çirkin Ördek, ama kuşlar kocaman kanatlarını açar açmaz gökyüzünün derinliklerinde kaybolmuşlar. Çirkin Ördek sevincinden suyun içinde bir fırıldak gibi dönmeye başlamış, sonra hızını alamayıp suyun dibine dalıp çıkmış. Boğazından çıkan garip sesler onu bile korkutmuş. O beyaz tüylü kuşları bir türlü aklından çıkaramıyormuş. Ne cins kuşlarsa onlar, onları çok sevmiş.

Kış pek uzun ve sert geçmiş. Çirkin Ördek birkaç kez ölümden dönmüş. Bir seferinde buzun üstünde az kalsın donuyormuş. Neyse ki oradan geçmekte olan bir çiftçi onu görmüş de kurtarmış. Sonunda kış bitmiş bahar gelmiş ve Çirkin Ördek uçabildiğini keşfetmiş, öyle suyun üstünde değil çok daha yüksekte, gökyüzünde.

Bir gün kanatlarının gücünü denerken aşağıda, bir derede daha önce gördüğü o beyaz tüylü kuşlardan birçoğunun yüzdüğünü görmüş. Bir an bile düşünmeden, “Aşağı iniyorum,” diye kararını vermiş. “Çirkin de olsam onların yanlarına gideceğim.” Böylece dereye, suyun üzerine inmiş.

Kıyıda iki çocuk beyaz kuşlara ekmek kırıntısı atıyormuş. Çirkin Ördek’i görünce hemen annelerine, “Anne bak!” demişler. “Bir kuğu daha var orada! Bu kuğu diğerlerinden daha güzel hem de!”

Çirkin Ördek çocukların ne demek istediğini anlamamış. Beyaz kuşlar arkalarına dönüp ona bakınca utancından boynunu bükmüş. “İsterseniz siz de Çirkin Ördek diye alay edin. Umurumda değil artık!” demiş içinden.

Sonra, başını kaldırırken suda ilk kez kendini görmüş. Upuzun bir boynu, bembeyaz, harika tüyleri varmış.

“Merhaba!” demişler diğer kuğular. “Hoşgeldin.” Sonra hepsi suyun üstünde ona doğru süzülmüşler. Hiçbiri çiftlikteki kuşlar gibi ona alay ederek bakmıyorlarmış. Boyunlarını zarifçe eğerek, “Ne kadar güzelsin,” diyorlarmış sanki.

Çirkin Ördek, “Demek ben Çirkin Ördek değilmişim. Bir kuğuymuşum!” diyerek sevinçle çırpmaya başlamış kanatlarını.

About