Saçlarında Soru İşaretleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Ekim 2022 Çarşamba

thumbnail

Gururlu Peri (Mehmet Seyda) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı: Gururlu Peri

Kitabın Yazarı: Mehmet Seyda

Kitap Hakkında Bilgi:

Anadolu'nun küçük bir ilçesinde sınıf öğretmenliği yapar Salim Öğretmen, çok sevilir sayılır; kendine has eğitimciliği dilden dile dolaşır. Salim Öğretmen havanın ayaza kestiği bir gece vakti evine dönerken bir dükkânın önünde büzülmüş duran küçük bir kıza rastlar. Gecenin bir vakti çengelli iğne, kibrit satmaya çalışan bu küçük kız pek bir bilmiş, pek bir uyanıktır; verdiği yanıtlarla Salim Öğretmen'i iyiden iyiye meraklandırır.Kimin nesidir, nereden gelmiştir, kimsesi yok mudur? Salim Öğretmen sorar da sorar ama doğru düzgün bir yanıt alamaz küçük kızın ağzından. O da kızı kolundan tuttuğu gibi ak saçlı, nur yüzlü anasına götürür. Valide hanım da hiç yadırgamadan bağrına basar onu. Ve kir pas içindeki bu kara kız bir güzel yıkanıp temizlenince ipek saçlı, boncuk gözlü bir peri kızına dönüşür; hassas kalbinde fırtınalar kopan, hüzünlü, gururlu bir periye… (Tanıtım Sayfasından)

Kitabın Konusu:

Kitap, bir öğretmenin soğuk bir gecede bulduğu küçük bir kız üzerinden insan sevgisini konu edinmiştir.

Kitabın Özeti:

Öğretmen Salim, Anadolu’nun küçük bir kasabasında annesiyle beraber yaşamaktadır. Salim, kasaba halkı tarafından çok sevilen ve sayılan bir öğretmendir. Öğretmenlikteki becerileri ve etkili öğretimi herkes tarafından bilinmekte ve takdir edilmektedir. 

Kasabanın kahvesinde, ilçenin ileri gelenleri sıradan sohbet etmektedirler. Tartışılan konulardan biri de insanlar için sevgi ve merhametin ne anlama geldiğidir. Sohbet uzayıp giderken Öğretmen Salim, kahveden ayrılarak evine doğru yol alır. Salim Öğretmen, havanın çok soğuk olduğu gece yolda yürürken küçük bir kız görür. Bu kız gecenin ilerleyen saatinde kibrit, çengelli iğne satmaya çalışmaktadır. Küçük kızla konuşmaya başlayan Salim, kızın verdiği cevaplar karşısında oldukça şaşırır. Kız kendisinden beklenmeyecek şekilde akıllıca konuşmaktadır. Salim kızın çok zeki ve akıllı olduğunu anlar. Kızın kim olduğunu, nereden geldiğini, ailesini soran Salim, bu konuda kızdan doyurucu bir cevap alamaz. Kız bu konuda pek bir şey konuşmaz.

Salim, gecenin soğuğunda dışarıda bir şeyler satmaya çalışan kızı annesinin yanına götürür. Öğretmen Salim, beraber yaşadığı annesine kıza sahip çıkması için tembihte bulunur. Annesi bu duruma hiç kızmaz ve kir pas içinde kalan kızı yıkar. Kız banyodan sonra bir periye dönüşür. Kız, annesinin de babasının da öldüğünü söyler. 

Adını da söylemeyen kıza Salim öğretmen, Peri adını verir. Salim, kızın ailesini araştırır. Sonunda kızın babasının öldüğünü, hasta bir annesinin olduğunu öğrenir. Kızın hasta annesine ilaç almak için bir şeyler satmaya çalıştığını öğrenir. 

Bir süre sonra Salim kızın annesini bulur. Annesi, kızına bakacak gücü olmadığını söyler. Öğretmen Salim, kıza bakabileceğini, sahip çıkacağını söyler. Ancak Peri oldukça gururlu olduğundan kimsenin yanında kalmak istemez ve kaçar gider. Uzun aramaların sonunda bulunarak geri getirilir.

Gururlu Peri, Öğretmen Salim'in öğrencileriyle de tanışarak dost olur. Oldukça sevecen biridir.

Bir gün Gururlu Peri, annesine ilaç götürürken birkaç kötü çocuk yolunu keser ve kendisini çamurun içine iteleyerek çantasını alıp kaçarlar. Gururlu Peri, annesine ilaç götüremediğine çok üzülür ve ilaç götüremediği için annesinin öleceğini sanır. Bundan dolayı kendini ilçenin yakınından akan nehre atar. Ancak çevreden koşan insanlar onu boğulmaktan kurtarırlar. Fakat Gururlu Peri, ağır bir şekilde hastalanır.

Gururlu Perinin hastalanması herkesi çok üzer. Bir yandan da onun kendini niçin nehre attığını araştırırlar. Sonunda gerçeği öğrenirler. Gururlu Periyi nehre atan çocuklar da yaptıkları işin kötülüğünü anlayarak büyük pişmanlık duyarlar.

Gurulu Peri iyileşerek herkesi mutlu eder. Ona kötülük yapan çocuklar ise jandarma komutanına gelerek pişman olduklarını söyleyip bir daha böyle kötü işler yapmayacaklarına dair söz verirler. 

4 Ekim 2019 Cuma

thumbnail

Saçlarında Soru İşaretleri (Sevim Ak) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Saçlarında Soru İşaretleri

Kitabın Yazarı : Sevim Ak

Kitap Hakkında Bilgi :

Romanda pek çok anlatıcı var. Önce Mert’in kaybolduğunu öğrenen televizyon muhabiri karşımıza çıkıyor. Sonra Mert’in abisi Atıl, babası Hayri, Şekerci Nedim, bir evsiz, bir müşteri, Mert’in annesi Saime söz alıyor. Romanın ikinci bölümünde ise Mert ve Suso olanları kendi bakış açılarından anlatıyor, giriştikleri macerayı aktarıyor.

Kitabın Özeti :

Şimdi 10 yaşında olan Mert, dört yaşındayken geçirdiği ateşli bir hastalık sonucu korku duygusunu kaybeder. Normalde onu korkutması gereken şeyler artık korkutmamaktadır. Bu onun özgürlük, keşfetme ve merak duygusunu güçlendirir. Her şeyi anlamak ister, bu yüzden sürekli soru sorar. Zaten saçlarının dalgası bile soru işaretidir. Korku duymayan çocuğunu korumak isteyen annesi, olması gerekenden daha korumacı davranmaktadır. Mert'tin korkusuzluğu sonrası annesine olanlar olur. Annesi korkusuz çocuğu Mert'i koruma içgüdüsüyle kantarın topuzunu kaçırıyor. Böylece Mert kuşatılmış, biçare bir hayat yaşamaya başlar.

Mert'in annesi Saime Mert’i eve kapatıvermiş. Mert'i pencerenin önünde kuşlarla ve kedilerle bakışarak yaşamaya mahkûm etmiş. Mert ancak kırk yılda bir ailece gidilen pikniklerde doğayla buluşabilmiş. O da ne buluşma! Ağaca çıkma, onu yapma, bunu yapma. Korkusuz diye yaşamayacak mı bu çocuk?

Annesi Saime yurtdışına çıkınca Mert biraz serbest kalıyor. Mert, 10 yaşında iken bir gün, ansızın ortadan kayboluyor. Mert'in babası Hayri sattığı ayakkabıların bile ne zaman nerede olduğundan haberdar olmak isteyecek ve bunun için ayakkabılara gizli bir çip takacak kadar kontrol düşkünüdür. Mert'in abisi Atıl gündelik şahsi sorunlarından ötesiyle kafa yormaya hiç niyeti olmayan bir ağabeydir. Babası ve ağabeyi Atıl, panik içindeler. Annesi gelmeden bulunması lazım Mert’in. Hikâyeyi, genç gazeteci anlatıcımızdan dinliyoruz. Mert’i merak edenlerden biri de o. Peşine düşüyor, araştırıyor, bulmaya çalışıyor. Hayri ve Atıl’la sık sık görüşüyor. Onların düşündüklerini doğrudan bize aktarıyor. Böylece herkesi kendi ağzından dinleyip anlıyoruz. Her birinin ağzından dinlediklerimizi bir araya getirince bu kaybolma hikayesinin ardındaki gizemi çözmek mümkün mü? Yoksa seneler önce bir fotoğrafçıda çırak olarak çalışırken Mert'in fotoğrafını çekmiş gazetecinin yaptığı gibi Mert'in bıraktığı şifreli defteri mi incelemek gerek? Bu sırrı çözmek kimin görevi? Kime daha çok yaraşır bu amaç? Kimin körelmiş ruhunu aydınlatır? Ona kan bağıyla bağlı ama gizli dünyasını dizlerinin dibindeyken bile hissedemeyen aile fertlerini mi işaret eder bu sorular, yoksa yıllar önce onun fotoğrafını çekerken gözlerindeki mavi-beyaz deniz dalgasını fark edip o dalgayı fotoğrafa yansıtabilmek için çocuğun saçında soru işaretini andıran bir lüle oluşturmak gerektiğini anlayacak kadar Mert'le ruh birlikteliği olan gazeteciyi mi?

Pişmanlıklar fayda etmiyor. Mert’in yokluğunu annesi Saime yurtdışından dönünce saklamak imkânsız hale geliyor. Nerede bu çocuk? Şifreli defterinde yazanlar işe yarar mı? Küçük öykülerinde anlattığı gibi çatılarda geziyor olabilir mi? Bizim genç gazeteci Saime’yle de konuşuyor, zamanla anlamaya başlıyor Saime ne yaptığını…Meraktan çatlarken Mert’in defterindeki öyküleri okuyup hayallere dalıyoruz. Çatılarda sekiyoruz, süpürgeyle her şeyi “hüüp” diye çekiyoruz, dev ayakkabılarımızda kedi yavruları besliyoruz.

Kitabın ikinci bölümünde Mert'in ve yol arkadaşı savaş mağduru Suso'nun ağzından dinlediklerimiz hikayenin açık uçlarının kurgusal bir çözümü mü yoksa sorgulayan, meraklı, özgür ruhlu Mert'e gıpta ederek kendi hapsolmuşluğunda ruhsal bir yolculuğa çıkan "Gölgem denetim şefim benim," diyen gazetecinin hem kendi özdenetim mekanizmasından hem de hayatın ona getirdiği sorumluluklarından kurtulmaya, özgürleşmeye öykünmesi mi? Tek başına başlayıp yaşı kadar, yani 10 kişilik bir grupla tamamladığı yolculuğunda geçmişlerini simgeleyen gölgelerinden kurtulan Mert ve onun gibi boğucu yaşamlarından kaçan yoldaşları mı, yoksa 'keşke'leriyle günlerini tüketen, çemberin dışına çıkma ihtimalini Mert'le hatırlayan gazeteci mi? Kuşatılmış hayatlarımız bir çocuğun büyülü kaçış hikayesinin 'büyülü gerçekliği'nde kurtuluş ışığını bulabilir mi dersiniz?

About