Ernest HEMINGWAY etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ernest HEMINGWAY etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Temmuz 2019 Pazar

Yaşlı Adam ve Deniz (Ernest Hemingway) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Yaşlı adam nerede avlanıyordu?

A) Gulf Stream
B) Chicago
C) Cleveland
D) Cincinati

2. Yaşlı adam hangi sporu seviyor?

A) Futbol
B) Amerikan futbolu
C) Beyzbol
D) Yüzme

3. Kitabın yazarı kimdir? 

A) Jules Verne
B) Ernest Hemingway
C) Edmando de Amicis
D) John Steinbeck

4. Yaşlı adamın küçükken gittiği ve unutamadığı yer neresiydi?

A) Afrika
B) Avustralya
C) Amerika
D) Asya

5. Yaşlı adamın yakalamaya çalıştığı balığın türü neydi?

A) Yunus
B) Uçan balık
C) Kılıç balığı
D) Köpek balığı

6. Yaşlı Balıkçı Santiago’nun yanında çalışan Manolin adlı çocuğu, ailesinin alarak başka bir balıkçının yanına vermesinin asıl sebebi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Santiago’nun okyanusta avlanırken fazla açılıyor olması
B) Balıkçının eski teknesinin yeterince güvenli olmaması
C) Yaşlı balıkçının lanetlenmiş olduğunu düşünmeleri
D) Balıkçının psikolojik olarak yıprandığını düşünmeleri

7. Eserde aşağıda verilen balık türlerinden hangisine yer verilmemiştir?

A) Karides
B) Lüfer
C) Orkinos
D) Sardalya

8. Yaşlı Balıkçı Santiago avdan her dönüşünde kayığındaki takımları (eşyaları) kulübesine taşıyor. Bu davranışının sebebi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Takımların kırağıdan dolayı zarar görmemesi için
B) Takımların çoğunu kulübesinde de kullandığı için
C) Hırsızların takımları çalmasından korktuğu için.
D) Ustasının verdiği bir nasihattan çok etkilendiği için.

9. Eserin bütünü düşünüldüğünde aşağıdakilerden hangisinin söylenmesi doğru olmaz?

A) Okyanusta kaybolduğu sanılan balıkçıyı hem motorla hem de uçakla aramışlar; ancak bulamamışlardır.
B) O yörede yaşayan balıkçılar, sürü halinde giden bütün balık türlerine “orkinos” diyorlardı.
C) Yaşlı balıkçı avdayken, teknesinin hızını kasabadan aldığı eski bir cihazla ölçüyordu.
D) Yaşlı balıkçının okyanusta yakaladığı tiburon adlı balık yaklaşık beş buçuk metreydi.

10. Balıkçı Santiago’dan bir dönem “şampiyon” olarak bahsedilmesinin sebebi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Kürek çekme yarışında kazandığı birincilik
B) Beyzbol müsabakasındaki unutulmaz vuruşu
C) O güne kadarki en büyük balığı yakalamış olması
D) Bilek güreşinde elde ettiği galibiyet

11. Eserde ağır basan duygular aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?

A) Cesaret- hırs- sevgi- özlem
B) Ölüm korkusu-sevgi- hırs- sitem
C) Pişmanlık- cesaret- sevgi- sitem
D) Sitem- nefret- cesaret- endişe

12. İspanyollar denize duydukları sevgiyi ona ‘la mar’ diyerek ifade ederlerdi. Yaşlı balıkçı da denizi hep ’la mar’ olarak düşünürdü. Zaman zaman denize kötü şeyler söyleseler de ona hep ………………. gözüyle bakarlardı.
Yukarıdaki bölümde ‘la mar’ olarak belirtilen ve boş bırakılan yere gelmesi gereken sözcük aşağıdakilerden hangisidir?


A) Bereket
B) Kadın
C) Baba
D) Kutsal su

13. I- Kaplumbağaların beyaz yumurtalarını yerdi.
II- Bonito adı verilen balıkla beslenmeye çalışırdı.
III-Her gün bir bardak köpekbalığı yağı içerdi.
IV-Kürek çekerek güçlü kalmaya çalışırdı.
Yaşlı adam, eylül ve ekim aylarında gelecek olan büyük balıklara karşı güç kazanmak için yukarıda verilen uygulamalardan hangilerini düzenli olarak yapmaktadır?


A) I-II
B) I-IV
C) II-III
D) I- III

Cevap Anahtarı :

1-A     2-C     3-B      4-A     5-C
6-C     7-B     8-A      9-C    10-D
11-A   12-B   13-D

Yaşlı Adam ve Deniz (Ernest Hemingway) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili için tıklayınız...

19 Temmuz 2019 Cuma

Yaşlı Adam ve Deniz (Ernest Hemingway) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Yaşlı Adam ve Deniz

Kitabın Yazarı : Ernest Hemingway

Kitap Hakkında Bilgi :

Kitap yaşlı bir Kübalı balıkçının açık denizde Gulf Stream akıntısına kapılarak dev bir kılıçbalığıyla olan mücadelesini anlatır. Bu hikâyesiyle Hemingway, yenilgiye karşı cesareti, kayba karşı şahsi başarıyı kendine has üslubuyla anlatmaktadır.

Kitabın Özeti :


Santiago, kayığıyla balıkçılık yapan yaşlı bir adamdır. Seksen dört gündür bir tane dahi balık avlayamamıştır. Bu sebeple yıllardan beri yanında çalışan küçük Manolin bile, işi bırakarak bir başka balıkçının yanında çalışmaya başlar. Manolin vefalı biridir. Fırsatını buldukça Santiago’nun yanına gelerek ona yardım eder. Günlerdir balık tutamayan Santiago ile arkadaşları dalga geçmektedir. Santiago da ısrarla balık tutmaya çıkmaz, havanın açılmasını bekler. Hava açıldığında arkadaşlarına nasıl balık tutulduğunu gösterecektir. Havanın açılmasını beklediği günlerden birinde yine uyuyamaz. Kalkıp Manolin’i uyandırır. Güneş doğmak üzereyken Manolin’in yardımıyla kayığını denize indir. İhtiyar adam, günler sonra denize yalnız başına açılır. Hep aynı hızda durmadan kürek çeker.
Bir anda oltasının titrediğini fark ederek o yana bakar. 85 gün sonra bir de ne görsün beş kiloluk bir orkinos balığı oltanın ucundadır. Santiago tüm dikkatini olaya vererek orkinosu var gücüyle kayığa çekmeye çalışır. Santiago balığı kayığa çekemez balık onu çeker. “Keşke Manolin de yanımda olsaydı hem bana yardım eder hem de ne kadar büyük bir balık yakaladığımı görürdü.” diye söylenir. Balık hala oltanın ucunda direnmektedir. Bir ara gözü kayığına konan kuşa takılır, o sırada oltasını balık birden çeker.

Denize düşmekten son anda kurtulan ihtiyar balıkçı, kayıkta yere kapaklanarak düşer. Bu esnada sol elini olta keser ve sol elini hissetmemeye başlar. Dinlenip canlanması için sağ elini kullanır. Birden oltasının yavaşça yükseldiğini fark eder. Güneşte çok güzel parlayan bir balık görür. Balık kayıktan yarım metre daha uzundur. Ne kadar güzel bir balık olsa da onu öldürmeliyim diye düşünür. Öğleden sonra kayık yavaş yavaş ilerler. Balık bir kez daha su yüzüne çıkar, ama artık zıplamamaktadır. Zaman geçer akşam olur oltayı kolundan sökerek sandala bağlar. Karnını doyurmaya başlar ve sonrasında da biraz uzanır. Tam dalacakken eli hızla suratına çarpar. Olta boşalırken tüm gücüyle kalkar.

Denize açılalı üç gün olmasına rağmen o gösterişli balığı yakalayamaz. Balık iki saattir sandalın etrafında dönüp durmamktadır. Balık da balıkçı da gücünün sonuna doğru gelirken Santiago kendini cesaretlendirir, “Pes etmemeliyim, yenilmemeliyim.” Balığın yaklaştığı anda zıpkınını balığa saplayan yaşlı balıkçı bir süre sonra balığın suyun yüzünde hareketsizce yattığını görür. Onu kayığa çekmek için gücünü toparlamaya çalışır. Balığın baş tarafına giderek solungaçlarından ipi geçirir. Böylece balığı sandalın baş, orta ve kıç tarafına bağlamış olur. Balık en az yedi yüz kilo gelir. İstediği olan balıkçı yelkenlerini açarak yavaş yavaş denizde yol almaya başlar.

Yol alırken köpek balıkları kan kokusunu alarak balıkçıyı rahatsız ederler. Köpek balıkları yakaladığı balığın dörtte birini yerler. Yaşlı adam köpek balıklarıyla baş etmeye çalışır ama akşam çok fazla köpek balığının saldırısına maruz kalır. Köpek balıklarına sopasıyla vurur. Sonuncu köpek balığını da etkisiz hale getirir. Kayığında da yenecek bir şey kalmamış bir durumdadır.
Artık düşündüğü tek şey evine varabilmektir. Tüm ustalığını kullanarak saatler sonra limana yanaşır ve kayığını kıyıya bağlar. Evinin yolunu tutan yaşlı adam eve varınca hemen uyur. Sabah Manolin gelir, yaşlı adam hala uyumaktadır. Yaşlı adamı uyanıncaya dek bekler. Yaşlı adam uyanınca “Yendiler beni Manolin!” diyerek tekrardan uykuya dalar. Manolin yaşlı adamın ellerine bakar ve karar verir artık ne olursa olsun yaşlı balıkçının yanından ayrılmayacaktır. Çünkü Santiago usta bir balıkçıdır ve Manolin'in ondan öğreneceği çok şey vardır.

Yaşlı Adam ve Deniz (Ernest Hemingway) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı için tıklayınız...

14 Nisan 2019 Pazar

Çanlar Kimin İçin Çalıyor? (Ernest Hemingway) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı :
Çanlar Kimin İçin Çalıyor?

Kitabın Yazarı : Ernest Hemingway

Kitap Hakkında Bilgi :


İlk defa 1940 yılında yayımlanan, Ernest Hemingway'in en uzun eseri olan Çanlar Kimin İçin Çalıyor, Savaş edebiyatının örneklerinden biridir.

Kitapta, yazarın da savaş muhabiri olarak bulunduğu İspanya iç Savaşı'nın dramatik bir kesitini konu alır. Karakterlerin gözünden savaşın anlamsızlığını sorgular.

Kitabın Özeti :


Robert Jordan, Amerikalı bir İspanyolca profesörüdür. Patlayıcılar konusundaki uzmanlığı dolayısıyla bir köprüyü havaya uçurmakla görevlidir. Kılavuzu Anselmo ile dağdaki gerilla güçlerinden yardım istemeye gider. Çete reisi Pablo'nun mağarasında gördüğü Maria adlı kızdan çok etkilenir. Pablo'nun karısı Pilar, kocası karşı çıksa da köprünün uçurulmasına yardım edeceklerini söyler. Ertesi gün Robert, Pilar ve Maria önemli bir çetenin reisi olan El Sordo'yu görmek için bulunduğu tepeye giderler. Robert, yol boyunca onların hayat hikayelerini dinler. Maria'nın annesi ve babası kurşuna dizilmiştir.

Benzer bir şeyi Pablo'nun karşı taraftaki insanlara yapması psikolojisini bozmuştur. Bu onda savaşın dışında kalma düşüncesini doğurmuştur. Robert, El Sordo ile tanışır ve ondan yardım sözü alır. Bunun için birlikte plan yaparlar. Dönüşte Robert, Maria ile evleneceğine dair Pilar'a söz verir. Onlara kendi hayatından, yazacağı kitaptan söz eder.

Kampa dönerler. Robert ile Maria arasındaki aşk giderek kuvvetlenir. Birlikte gelecek günleri hayal ederler. Fakat Robert buradan sağ çıkacağından emin değildir. Bu arada Robert ile kavga eden Pablo bir sorun olmaya başlar. Karısı Pilar bile onun öldürülmesi gerektiğini düşünür. Nitekim Pablo gece dinamitlerin bir kısmını alarak oradan kaçar. Sabah olduğunda silah sesleri duyulur. Sordo'nun birlikleri saldırıya uğrar ve geri dönen Pablo, Sordo ve arkadaşlarının öldürüldükleri haberini getirir.

Robert, gelişmeleri haber vermek ve köprüye saldırıyı durdurmak için birliğine mektup yazar. Ancak mektup ulaşması gereken yere çok geç gider. Birimleri birbirinden kopuktur. Mağarada köprünün uçurulacağı saati belleyen Robert, vakit geldiğinde harekete geçer. Herkes planlandığı şe kilde yerini alır. Robert, dinamitleri köprünün altına yerleştirir ve bir kamyon yaklaşırken patlatır. Köp rüden kopan parçalardan biri Anselmo'yu öldürür. Kaçarken Robert'in bacağı kırılır ve Robert, Maria'ya kaçıp gitmesi için yalvarır. Onları uzaklaştırınca esir düşmeyi ya da kuşuna dizilmeyi istemediği için kendini öldürür.

30 Mart 2019 Cumartesi

Silahlara Veda (Ernest HEMINGWAY) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili, Kişiler


KİTABIN ADI : SİLAHLARA VEDA

KİTABIN YAZARI : ERNEST HEMINGWAY

KİTABIN KONUSU : 

Birinci Dünya Savaşında bulunan bir askerin başından geçen olaylar.

KİTABIN ÖZETİ :

Teğmen Frederic Henry , İtalyan sınırında, bir İtalyan ambulans birliğinde çalışan genç bir Amerikalıdır. Yeni bir saldırı başlamak üzeredir. Henry izinden karargaha döndüğünde arkadaşı teğmen Rinaldi, İngilizlerin orada yeni bir hastahane kurmak için birkaç İngiliz hemşire gönderdiklerini söyler. Sonra da Henry’ i Catherina Barkley adındaki hemşireyle tanıştırır.

Henry , işten vakit bulabildikçe, Catherine’i görmeye gitmektedir. Bu içtenlikli tavırlı İngiliz kızından hoşlanmakta ise de ona aşık değildir. Henry, cepheye gitmeden önce genç hemşire, kendisine bir madalyon verir.

Milano’da doktorun Henry’yi muayene etmesine fırsat kalmadan hemşireler, genç adamın içki içmesini yasak etmişlerdir ama genç adam bir kapıcıyı kandırarak gizlice içki aldırtıp yatağının altına saklar. Catherine Barkley de Milano’daki hastaneye gelmiştir.Henry ona aşık olduğunu hatırlar. Doktorlar, Henry’yi dizinden ameliyat etmeden önce, altı ay sırtüstü yatakta yatması gerektiğini söylerler. Henry, ameliyatı ertesi günü yapabileceğini söyleyen bir başka doktora muayene olmak ister, bu arada Catherine de işlerini bol bol Henry’nin yanında kalabilecek şekilde ayarlamaktadır.
Ameliyat’tan sonra Henry, Milano’da bir zaman daha kalır. Catherine de onun yanındadır. Lokantalara gidip yemek yerler, araba gezintileri yaparlar. Henry geceleri yalnızlıktan sıkılmakta, huzuru kaçmaktadır. Catherine sık sık odasına gelip geceyi onunla birlikte geçirmeye başlamıştır.

Yaz yerini sonbahara bırakmış, Henry’ nin yaraları iyileşmiştir. Ekim’de Henry hastahaneden çıkıp iyileşme devrini izinli olarak dışarıda geçirecektir. Catherine’le Henry , izni birlikte geçirmeyi tasarlamaktadırlar. Ama genç adam, hastahaneden çıkmadan yeniden yaraları açılır. Başhemşire Henry’ nin hastahaneden taburcu edilmemek için bile bile içki içip yaraların azmasına neden olduğunu ileri sürer. Henry cepheye gitmeden önce Catherine’ le birlikte geceyi bir otel odasında geçirirler.Genç kız ona hamile olduğunu söyler .

Henry cepheye döner, üç ambulansı hastahane malzemesiyle doldurup güneye, Po vadisine gitme emrini almıştır. Askerlerin morali çok bozuktur. Rinaldi , Henry ‘ nin dizinde yapılan ameliyatın başarılı olduğunu sürer. Henry’nin daha nikahlanmadan evli bir erkek gibi davranmaya başladığını söyler. Cephede , İtalyanlar Alman birliklerinin Avusturya birliklerini takviye ettiğini öğrenince Caporetto’ dan geri çekilmeye başlarlar. Bu, tarihin en korkunç geri çekilmelerinden biridir. Henry hastahane malzemesiyle yüklü ambulanslardan birini kullanmaktadır. Güneye doğru geri çekilirlerken ambulans yoldaki tıkanıklık yüzünden uzun zaman beklemek zorunda kalır. Henry, yolda iki İtalyan çavuşunu arabaya alır. Gece şiddetli yağan yağmur altında geri çekilme harekatı saatlerce devam eder.

Şafak sökerken Henry Udine’e daha çabuk varabilmek amacıyla kestirme yollardn birine sapar. Ambulans yolun çamurlarına saplanır. Çavuşlar arbadan inip yalnızca yollarına devam etmek isteseler de Henry onlara arabanın çamurdan çıkarılmasına yardım etmelerini söyler. Çavuşlar buna yanaşmazlar ve kaçarlar. Henry ateş edip bir tanesini yaralar. Öbürü tarlalara doğru kaçarak kurtulur. Henry’nin yanında yürüyen bir İtalyan ambulans şoförü, yaralı bir İtalyanı başının arkasından vurarak öldürür. Henry ve üç arkadaşı yürüyerek Udine’nin yolunu tutarlar. Udine karşıdan göründüğü sırada Henry’nin grubundaki askerlerden biri bir, İtalyan , kurşunuyla ölür. Öbürleri bir ahırda saklanıp ortalıktan el ayak çekildikten sonra tekrar yola koyulurlar. Udine’ nin içinden geçip Taglimento nehrine doğru uzanmakta olan askerlere yetişeceklerdir.
Artık İtayan ordusu tam bir keşmekeş içinde bulunmaktadırlar, Askerler silahlarını yere fırlatmakta, subaylar hırsla apoletlerini söküp atmaktadırlar. Taglimento nehrinin üzerinden geçen tahta köprünün öbür yanında bir askeri mahkeme kurulmuştur. Orduya ve rütbeye hakaret eden subaylar hemen muhakeme edilip kurşuna dizilmektedirler. Henry’ de bunların arasındadır, ama bir kolayını bulup nehre atlayarak kurtulur. Venedik ovasına yürüyerek geçer, sonra bir yük trenine atlayıp Milano’ya gelir. Yattığı hastahaneye uğrar, İngiliz hemşirelerin Stresa’ya gönderildiklerini öğrenir.

Caporetto‘dan geri çekildikleri sırada Henry, silahlara veda etmiştir. Milano’ da bir Amerikan arkadaşından sivil elbiseler satın alır. Trenle Stresa’ ya gider, orada izine çıkmış olan Catherine’ i bulur. Henry’ i kaldığı otelin barmeni , resmi makamların onu orduyu terk suçundan ertesi sabah tevkife hazırladıklarını haber verir. Onlara sandalını kiralamayı önerir. Bununla Catherine ve Henry İsviçre’ ye geçebilirdi. Henry , bütün gece kürek çeker. Sabahlayin elleri yara bere içindedir , öyleki ,kürek çekmek şöyle dursun , küreklere dokunmasına bile imkan yoktur. Henry’ nin karşı koymasına aldırmadan Catherine küreğe geçer. Sağsalim İsviçre’ varırlar, hemen tutuklanırlar. Henry , kürek çekmesini seven bir sporcu olduğunu ve kış sporları yapmak için İsviçre’ ye geldiklerini söyler. Henry’ le Catherina’ nin tamam oluşu, başlarının derde girmesini önler.

Sonbaharın geri kalan günlerinde ve kışın Montreux dolaylarında bir otelde kalırlar. Evlenme işini de konuşurlar, ama Catherine çocuğunu dünyaya getirmedikçe nikah memurunun karşısına çıkmak istemez.Kayak yaparlar , gezerler, gelecek için güzel şeyler düşlerler.
Catherine’ nin doğum yapacağı zaman yaklaşınca bir hastahaneye yakın yerde bulunmak amacıyla Lusanne’ ye giderler. İlkbaharda Montreux’ ye dönmeyi düşünürler. Hastahanede Catherine’ in sancıları çok fazla olduğu için doktor, onu bayıltmak zorunda kalmıştır. Saatlerce süren sancılardan sonra Catherine ölü bir çocuk dünyaya getirir. Hemşire, Henry’ i karnını doyurması için dışarıya göndermiştir. Tekrar hastahaneye döndüğü zaman Catherine’ in bir kanama geçirdiğini öğrenir. Odasına gidip Catherine’ ölünceye kadar onun yanında kalır.Henry’ nin yapacağı bir şey yoktur, konuşacak bir kimsesi, gidecek bir yeri de yoktur. Catherine ölmüştür artık. Hastahaneden çıkar ağır ağır oteline doğru yürür. Yağmur yağmaktadır.

KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ :

Teğmen Frederic HENRY : Birinci Dünya Savaşın da cesurca savaşan bir Amerikan askeri.

Teğmen Rinaldi :
Henry’ e her zaman destek çıkan kahraman bir asker ve iyi bir dost.

Catherine BARKLEY : Sevdiği kişi için her şeyi yapabilecek bir kız.

CAPORETTO : İtalyan birliklerinin Alman birlikleri saldırısı sonucu terk ettikleri yer.

UDINE : Savaş sırasında Henry’ nin ulaşmaya çalıştığı yer.

STRESA : Catherine’ nin işi gereği gönderildiği yer.

MONTREUX : Henry ile Catherine’ nin tatil yapmak için gittikleri yer .

LUSANNE : Catherine’ nin doğum yaptığı yer.

KİTABIN YAZARI HAKKINDA BİLGİ :

1899’ da doğdu. Babası sporla da uğraşan bir doktordu. Ernest’ in de kendisi gibi doktor olmasını istiyordu. Orta öğrenimini tamamladıktan sonra ‘ City Kansas Star ‘ gazetesinde iş buldu; iki ay sonra da bu işi bırakarak İtalya’ ya gitti. Birinci Dünya Savaşı na katıldı. Bu günlerin ürünü olarak da ‘ Silahlara Veda ‘ adlı romanını yazdı. 1919’ da ağır yaralandı. Amerika’ ya giderek Toronto Star gazetesinde yazmaya başladı; gazetesi tarafından muhabir olarak Ortadoğu’ ya gönderldi. Bir süre Paris’ te yaşadı.İspanya iç savaşının başladığı 1936 yılında da İspanya’ya gitti. Eserlerinde gezip gördüğü yerleri iyi bir gözlemin sonucu olarak vermesini bildi. Rmanlarının yanı sıra hikayeleriyle ün saldı.Amerikan hikayeciliğinde gerçekciliğin öncüsü oldu. İhtiyar Balıkçı adlı eseriyle Nobel Ödülü’ nü kazandı.

ESERLERİ : Çanlar Kimin İçin Çalıyor, Afrikan’ nın Yeşil Tepeleri, İhtiyar Adam ve Deniz, Ya Hep Ya Hiç, Güneş de Doğar, Paris Bir Şenliktir, Irmağın Ötesi.