İbn Tufeyl etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Ağustos 2019 Perşembe

thumbnail

Hay Bin Yakzan (İbn Tufeyl - İbn Sina) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişileri


Kitabın Adı : Hay Bin Yakzan

Kitabın Yazarı : İbn Tufeyl - İbn Sina

Kitap Hakkında Bilgi :

Kitabın arka kapağı;

“9.yüzyılda Yunancadan Arapçaya çevrilen 'Salaman ve Absal' öyküsü, başta İbn Sina'nın 'Hay bin Yakzan'ı olmak üzere, birçok İslam düşünürünün yapıtlarına kaynaklık etti. Genellikle alegorik öyküler ya da öykümsü anlatılar olan bu yapıtlardan sadece biri, roman boyutlarına ulaştı ve bütün benzerlerini gölgede bıraktı: 12. yüzyılda Endülüslü İşraki düşünür İbn Tufeyl'in yazdığı 'Hay bin Yakzan' ya da 'Esrarü'l-Hikmeti'l-Meşrikiye'.

Bu ilk 'felsefi roman' ve ilk 'robinsonad', Tanpınar'ın deyişiyle 'Müslüman âleminin tek romanı',14. yüzyıldan başlayarak bellibaşlı Avrupa dillerine çevrildi; Defoe, Bacon, Spinoza ve More gibi pek çok düşünür ve sanatçı üzerinde etkili oldu. Doğu, özellikle Osmanlı ise İbn Tufeyl'e ve yapıtına ilgisiz kaldı: Üzerindeki 'Hay bin Yakzan' etkileri özel çalışmalara konu olan 'Robinson Crusoe' defalarca Türkçe'ye çevrildiği halde, 'Hay bin Yakzan, dilimize kazandırılmak için 1923 yılını, kitaplaşabilmek için de 1985 yılını bekleyecekti.

Bu kitapta; Hayadında bir ormanda dünyaya gözlerini açan, hiçbirşey bilmeyen ve annesini ceylan sanan bir çocuğun; aklıyla, kalbiyle, düşünerek, eleştirerek ve inceleyerek keşfederek düşünmesi, kendini yaratan bir yaratıcı olması gerektiği sonucuna varıp Allah’ı bulma serüveni anlatılmaktadır.

Kitabın Özeti :

1. Bölüm : Hay'ın Dünyaya Gelişi

Birinci Görüş : Hayy, Ekvator'un altında Hint Adaları’nın birinde anasız, babasız bir takım tabii şartların oldukça duyarlı yöntemler ve yollarla bir araya gelişiyle  topraktan mayalanarak sıcak, soğuk, ıslaklık ve kuruluğun birbirine karışmasıyla varolmuştur.

İkinci Görüş : Hayy'ın bir anne ve babadan dünyaya geliş hikayesine dayanır.

Hay Bin Yakzan ismi "Uyanığın Oğlu Diri” anlamına gelir.
2. Bölüm : Doğanın Kucağında / Anne Ceylan

Hay, annesini ceylan olarak görmektedir. Herşey yolunda gitmektedir. Ceylan da bu duruma alışmış onu yavrusu gibi koruyup kollamakta ve beslemektedir. Hay annesini ve diğer hayvanların taklidini yapar.

Hay zamanla büyür, diğer hayvanlardan, ceylanlardan farklı olduğunu görür. Onlarda var olan ama kendisinde var olmayan güçlü uzuvları vardır. Hay, bunu fark ettiğinde 7 yaşındadır. Hayvanların belli uzuvları tüy ve kıllar ile örtülü olduğu halde Hay’ın vücudu örtülü değildir. Hay bu durumdan utanç duymaktadır.

Hay, aklıyla keşfeder. (Burada aslında Hz.ibrahim’e benzetme vardır. O da etrafı putlarla ve sapkınlarla çevrili olduğu halde, aklıyla Allah’ın varlığını keşfetmiştir.) Kendine yapraklardan kıyafet ve kuyruk, sopadan savunma aracı üretir. Daha sonra fikir yürüterek ölmüş bir kartalın tüy ve kanatları ile kendini örter ve kuyruk yapar.

Ve birgün ceylan ölür. Hay onu yaşatmak için zihnini epey zorlar ve kalbi çalıştırabilse annesini yaşatabileceğini keşfeder ve onu tekrar hayata bağlayacak vücuttaki hangi organ olabileceğine dair keşfe çıkar. Ceylanın organlarını incelemeye başlar.

Hay bu sırada iki kargayı kavga ederken görür. Biri ölür, diğeri o öleni, çukar açarak içine gömer. Hay’da buna bakarak anne ceylanı da aynı şekilde gömer.(Biz burada Habil ile Kabil’i hatırlıyoruz. Kabil, Habilin ölümüne sebep olmuş ve ardından iki karga görmüş ve bunlara bakarak kardeşi Habili gömmüştür.)

Hay, adanın dört bir yanı su ile kaplı olduğu için dünyada başka bir yer olabileceğini düşünmüyordu.

Hay ormanda çıkan bir yangın sonucu ateşi keşfeder. Onun; yakıcı, aydınlatıcı, ısıtıcı ve yiyecekleri pişirici gücünü görür.

Ölü ve diri hayvan anotomilerini incelemektedir.Bu konu da ustalaşmıştır. Kendini geliştirmiş ve kendini vahşi doğaya karşı donanımlı hale getirmiştir.

3.Bölüm : Varlığın Özüne Doğru

Hay, hayvanları ve ruhlarını incelemeye başlar. Araştırmaları sonucunda bütün hayvanlarda bulunan ruhun gerçekte bir ve aynı olduğu görüşüne ulaşır. Türlerin ruh bakımından farklı görünmeleri aldatıcıydı.

Daha sonra bitkileri araştırır. Bitkilerle hayvanları karşılaştırır, benzerlik ve farklılıklar arar. Bu araştırma ve gözlemlerden sonra bitki ve hayvanların aralarında barındırdıkları ortak nitelikten kaynaklanan bir birlik bulunduğu sonucuna vardı. Söz konusu nitelik hayvanlarda yetkin bir dereceye ulaştığı halde , bitkilederde taşıdıkları kimi engeller nedeniyle eremiyordu. Gözünde bütün hayvan ve bitkiler tek bir varlık durumundaydı. Daha sonra nesneleri de inceledi. Cansız neseneleri de bitki ve hayvanları koyduğu kategoriye koydu.

Cisimlerin biçimleri, Hay’ın anlaşılır evrende ulaştığı ilk bilgidir. Akıl yürütme yoluyla kavradığı ilk şeylerden biri de yürekte bulunan hayvansal ruh’tur. Artık cisimlerin gerçekliğini kavrayabilmek için düşünmeye başlar. Cisimlik gözünde değerini yitirir.

Hay, her yaratılmış için bir yaratıcı bulunması gerektiği fikrine ulaşır. Düşündüğü bütün biçimlerde ulaştığı sonuçlar aynı oldu. Bu nedenle, daha önce biçimden kaynaklandığını sandığı eylem ve etkilerin gerçekte biçimden değil, biçimi bir araç gibi kullanan bir öznenin eseri olduğunu kavradı. Henüz duyulur dünyadan kopamadığı için, bağımsız özneyi de duyumlar yönünde aramaya koyuldu. Hay, bilgisinin bu aşamasına ulaştığında yaşı 28‘i bulmuştu.

4.Bölüm : Sıfırdan Sonsuza

Hay, gözlemleri sonucunda nesnenin ancak son derece yetkin, mükemmel, bağımsız öznene’nin eseri olduğu inancı daha bir pekişti. Bütün bu nitelikler o bağımsız özne’nin eseri olarak varoluyordu.

5.Bölüm : Yolun Sonu

Hay, bu bilgilere vardığında yaşı 35 olmuştu. Zamanla öyle bir aşamaya vardı ki, baktığı her nesneyi, bir sanat yapıtı gibi görüyor ve hemen yapıtı bırakıp yaratıcısına yöneliyordu. Bu nedenlede yaratıcıya olan özlemi artıyordu.

Bu bilgiye erişmesine neden olan aracı gücü öğrenme isteği duydu. Hay, özünün, duyularıyla algıladığı gövdesinden başka birşey olduğunu kavrayınca, cisim önemini birkez daha yitirdi. Acaba özü yok olacak, çözülecek ve bozulacak birşey miydi, yoksa kalıcı mıydı ? Ne ki, cisim olmayan varlığından cisimlere bağımlı olmayan ve bütün cisimsel niteliklerden az olan şey için bozuluş düşünülemezdi.

Müşahede etmeye başladı, düşünmeye devam etti. İnsanın diğer şeylere (hayvanlara, bitkilere, nesnelere) olan üstünlüğünü keşfetti. Allah’a itaat (zorunlu varlık) fikri uyandı ve kendine 3 amacı yönünde zorunlu eylemler yükümlü kıldı. Bu alanda çaba gösterdi, kurallar koydu. Daha az yiyecekti. Nesli tükenecek olan hayvanları tüketmeyecekti. Türünün devamını sağlayan, çekirdeği olan meyveleri yemeliydi. Bitki yemek zorunda kalınırsa kökleri koparmamalıydı. Az yemeli, kendi bedenini dış varlıklara karşı korumalı. Bitkilere de, hayvanlara da merhametliydi. Temizliğine önem veriyor, vücut ve elbise temizliğine dikkat ediyor, güzel kokular sürünüyordu. Gözlerini duyulur dünyaya yumup zorunlu varlığı düşünüyordu.

Hay, bir aşama daha atlar. Kendini artık dış dünyadan soyutlayabiliyordu ve manevi hazzı tadabiliyordu.

6.Bölüm : Gerçeğin İki Yüzü

Artık Hay 49 yaşındadır.

Hay’ın yaşadığı ada dışında bir ada daha vardır. Bu adada çok eskiden, inançsız bir toplum vardı. Sonunda en son din olan İslam dini gelir ve adanın Sultanı ile beraber herkes iman eder. Allah’a bağlıdırlar, ibedetlerini yaparlar.

Absal ile Salaman adanın en seçkin ve soylu gençleridir. Düşünür ve ibadet ederler. Salaman çok fazla Kur’an’ın derinlerine inmek ve konuşmak istemez, tartışma çıkmasından endişelenir. Absal ise Kur’an’ın iç sırlarına ve anlamlarına vakıf olmak ister ve sürekli bunun için çabalar. Absal artık halktan ayrı ve yalnız bunu yaparsa o zaman gerçekleri göreceğine inanır. Salaman ise halk ile mutludur. Bu konuda anlaşamaz ve ayrılırlar.

Absal, Hay’ın adasına gider ancak ondan habersizdir. Bir süre birbirlerinden habersiz yaşarlar. Sonra karşılaşırlar. İlk karşılaştıklarında Hay huşu içinde namaz kılmaktadır onun varlığını dahi hissetmez ancak ibadeti bitince farkına varır. İkisi birbirine şaşırsa ve güvenmesede zamanla alışır ve anlaşırlar. Absal, Hay’a konuşmayı öğretir. Geldiği halktan bahsedince beraber diğer adaya giderler. Ama halk gerçeği bilmek istemez, sıkılır ve kızar. En sonunda Absal ile Hay adalarına geri dönüp, beraber Allah’ı tefekkür ve müşahede ederek yaşarlar.

Hay : Aklı ile Allah’ı keşfeder ve iman eder.

Absal : Ona önceden sunulmuş olan İslam dinine iman eder.

Bu yönüyşe bu iki karekter eksik kısımlarını birbirlerini tanıdıktan sonra tamamlarlar.

About