Dünyanın Ucundaki Fener etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dünyanın Ucundaki Fener etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Ağustos 2019 Cumartesi

Dünyanın Ucundaki Fener (Jules Verne) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Dünyanın Ucundaki Fener

Kitabın Yazarı :
Jules Verne

Kitap Hakkında Bilgi :


Dünyanın Ucundaki Fener, Jules Verne'in (1828-1905) ölümünden sonra yayınlanan İngilizce adı “The Light at the Edge of the World“ olan bir macera romanıdır.

Dünyanın Ucundaki Fener adlı romanı macera türünde olmakla beraber bilimkurgu bir eser niteliği taşımaz. Jules Verne’nin ölümüne yakın günlerinde bitirdiği bu romanı, okuru bilgilendirmek amacını da ikinci plana atmış, bilim konulu da olamamış ama macera, heyecan ve gizemli tarafı canlı kalmış bir romanı olmaktadır.

Arjantin hükümeti, gemi kazalarını önlemek için bir fener inşa eder. Bu koyda azgın dalgalar ve korkunç kayalıklar yüzünden çok sık kaza olmaktadır. Hükümete ait bir savaş gemisi üç bekçiyi fenere görevli olarak getirmiştir. Bu koyda bulunan adacıkların ve kayaların kimsesiz olduğu sanılmaktadır.

Bir korsan gemisi kayalara çarpıp parçalanır. Kurtulmak için gördükleri tek şey bu fenerin ışığıdır. Bekçilerin sessiz geçen günleri adaya saklanan haydutların saldırısıyla kâbus dolu bir serüvene dönüşür.

Kitabın Özeti :

Azgın dalgalar ve korkunç kayalıkların yol açtığı gemi kazalarını önlemek için Arjantin hükümeti, Horn Burnu bölgesindeki Devletler Adası'nın Elgor Koyu'na bir fener inşa eder.

Bir Arjantin savaş gemisi bu kayalıklara ve adaya üç bekçi bırakıp gider. Bu üç bekçinin adı Vasquez, Felipe ve Moriz’dir. Hükümet bu adada hiç kimsenin olmadığını sanmaktadır. Ancak bu buruna çok yakın olan bir adada kaza yapmış korsanlar da bulunmaktadır.

Bu korsanların adı ise Kongre Çetesi’dir. Bu korsanların başındaki kişinin adı Kongre, yardımcısının adı ise Carcante’ dir. Kongre ve Carcante’ den başka bir düzine korsan daha bu adada yaşamaktadır. Bu çete Devletler Adasında bir mağara bulmuşlar ve bu mağarada yaşamaktadırlar. Kongre Çetesi bu mağaradan ülkelerine dönmek için fırsat aramaktadırlar. Gemileri ve sandalları kayalıklarda parçalanmıştır. Bu yüzden bu adaya sığınmak zorunda kalmışlar ve kaçmak için çıkacak fırsatı kollamaktadırlar. Adada kalmaya mahkûm olan bu korsanlar ele geçirmek için bir gemi gelmesini beklemektedirler.

Sonunda bir gün bir yelkenli gemi adanın kıyısına gelmiş ve kuma yapışıp kalmıştır. Bu yelkenliyi ele geçiren korsan çetesi yelkenliyi kumdan çıkarmak için birkaç gün gayret ederler ve en sonunda yelkenliyi kumdan çıkarırlar. Bu yelkenli Masue adındaki bir Şili yelkenli gemisidir.

Yelkenliyi kumdan çıkarmayı başaran korsanlar yelkenliye binerek yola koyulurlar. Fakat karşılarına Vasquez, Felipe ve Moriz’in bulunduğu Horn Burnundaki bu fener çıkar. Felipe ve Moriz aşağıda beklerken karaya çıkan haydutlar Moriz’in başını bir balta ile parçalarlar ve Felipe’yi de kurşunlarla öldürürler.

Bunun üzerine Vasquez silahını ve erzaklarını alıp kaçar. Bu sırada Horn Burnu’na giren bir gemi görülür. Haydutlar bu gemiye de saldır ve gemiyi batırırlar. Haydutların batırdığı bu gemiden John Davis adındaki kaptanları kurtulur. Kongre Çetesi haydutları da yelkenliye binip başka yöne giderler. Haydutların batırdığı geminin kaptanı kaçmaktan bitkin düşmüş olan Vasquez’i bulmuştur. Susuz kalmış olan Vasquez susuzluktan ölmek üzeredir. Bu sırada Vasquez çok bitkindir ve “Su su” diye bitkin bir şekilde bağırmaktadır.

Adada yalnız kalan Vasquez ve John Davis, kurtulmak için bir bekleyiş içindedir. Haydutlar da kayalıklarda beklemektedirler. Fener yanmadığı için kayalara çarparak batacak gemileri kollamaktadırlar.

Nihayet Santa–fe adlı gemi Vasquez ve John Davis'i almak için adaya yaklaşmaktadır. Haydutların da tuzak kurup bu gemiyi beklediklerini bilmektedirler.

Vasquez ve John Davis, acele ile fenere koşarlar, kapıyı kapatıp feneri yakarlar. Onları gören haydutlar Vasquez ve John Davis’in feneri yakmalarını önleyememişlerdir. Gemi yaklaşır, Vasquez ve John Davis, kendilerini almaya gelen Santa–fe’ye binip kurtulurlar.