Yakup Kadri Karaosmanoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Ocak 2020 Çarşamba

thumbnail

Hep O Şarkı (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Hep O Şarkı

Kitabın Yazarı : Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Kitap Hakkında Bilgi :

Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun romanları arasında ayrı bir yere sahip olan 'Hep O Şarkı', sıradan bir aşk hikayesi gibi görünmekle birlikte olayların geliştiği ortam içinde romancının daha önce yazdığı eserlerden izler, belirtiler taşır. Kiralık Konak'ta dile getirilen konak yaşamındaki çöküşün değişik bir dille anlatıldığı 'Hep O Şarkı'da dönemin toplumsal değişimleri sözkonusu edilirken; basit, sıradan öykülerin ardındaki insanların psikolojisi ustalıkla anlatılır. 'Hep O Şarkı' bu yanıyla Yakup Kadri'nin en usta romanlarından biri olarak nitelendirilmektedir. Yakup Kadri'nin 1956 yılında yayımladığı en son romandır.

Artık yaşlı ve dul bir kadın olan Münire bütün hayatı boyunca âşık olduğu ve hayatı boyunca da kavuşamadığı Cemil Bey ile aralarındaki aşkı aktarmaktadır. Münire, 50 yaşını geçmiş, hayatının geride kalan kısmını özleyerek yaşayan, dul bir kadındır. “Hep O Şarkı“ bu nedenle pişmanlıkları anlatan acıklı bir aşk romanı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kitabın Özeti :

Münire ve Cemil Bey’in yalıları yan yana sahil kenarında bulunmaktadır. Münire küçüklüğünden beri Cemil Bey’e hissettiği aşktan dolayı sık sık yalıya gidip geliyordu. Bu ziyaretlerde Münire, kendinin bile anlam veremediği bir heyecana kapılırdı. Saçının, başını düzeltir, onun dikkatini çekmek için elinden geleni yapardı. Bir gün Hakkı Paşaların yalısında sünnet düğünü olur. Orada kendisinin hiç beklemediği bir şey olur. Cemil Bey, Münire’nin gözlerinin içine bakarak “hep o şarkıyı” söylemeye başlar. Bu olaydan sonra Cemil Bey’in ailesi Münire’yi istemeye giderler. Münire'nin babası, Cemil Bey gibi hovarda birine kızını vermek istemez.

Bu olaydan sonra Münire, hemen hemen her gün gitmekte olduğu Hakkı Paşaların yalısına gidemez ve kendi iç dünyasına kapanır. Cemil Bey’i görebilme şansını sadece saz eğlencelerinde yakalar. Bunun dışında Cemil Bey’le camdan cama pencere muhabbetleri yaparlar. Bu arada da Münire’ye birçok görücü gelmektedir. Daha sonra Münire hiç tanımadığı Nafi Mollaların konağına gelin olarak gider. Onun için hiç tanımadığı bir adamla evlendirilmek, onun deyimiyle ölmekten de beterdir. Artık Cemil Bey’i de göremeyeceği için çok üzgündür. Evlendikten iki yıl sonra kaynanasının arkadaşı olan Zeyrekli Fatma Hanım’ın eve gelmesiyle her şey değişmeye başlar. Cemil Bey ile görüşmesini, ilk başlarda hiç hoşlanmadığı Fatma Hanım planlamış ve sağlamıştır.

Bu görüşme birbirlerini sadece karşıdan görmekle sınırlıydı. Daha sonraları Cemil Bey’le aralarındaki mektuplaşama bir süre daha devam eder. Zeyrekli Fatma Hanım’ın evinde ilk kez yüz yüze görüşme imkanı bulurlar. İlk kez bir evde yalnız kalmanın tadını çıkarırlar. Bu sırada da Münire kocasından ayrılmayı planlamakta ve bu durumu babasına nasıl söyleyeceğini düşünmektedir. Onları üzmekten korkmaktadır.

Münire kocasıyla evlendiğinden beri onunla arkadaş gibidir. Bir süre sonra Münire kocasının kendisini aldattığını öğrenir ve bu duruma üzüleceği yerde sevinir. Çünkü bu sebep, ailesine boşanmak için söyleyebileceği geçerli bir sebeptir. Münire, Cemil Bey ile kavuşacağı için mutludur ve bugünle ilgili hayaller kurmaktadır. İlerleyen günlerde Münire, Cenan’dan bir haber alır ve sevinci daha da büyür. Evde çalışan Habeşli hizmetli kız Rüknettin Bey’den hamiledir. Münire bu haberi aldıktan sonra derhal ailesinin yanına gider.

Durumu ilk olarak dadısına anlatır ve dadısı bu duruma çok üzülür, bir o kadar da şaşırır ve olduğu yere yığılır kalır. Annesine de durumu anlatır. Annesi Münire’yi geri göndermez. Babasına da olup biteni anlatır ve babası Münire’yi haklı bulur. Ancak boşanma davası açmasını bir süre erteletir. Nihayet Münire, kendi evine, kedi odasına, eşyalarına, anılarına ve en önemlisi de Cemil Bey’e daha yakın olma saadetine kavuşur. Ama bir türlü burada da görüşme imkanı bulamazlar. Daha sonra Münire, Çamlıca’daki halasının yanında daha rahat görüşebileceklerini söyleyerek, halasının yanına gider. Halasını uzun bir süreden beri görmemesine rağmen halası her şeyden haberdardır. Halası, Münire’nin Cemil Bey ile görüşmesi için her şeyi yapar. Münire her zamanki gibi heyecanlıdır. Ancak halası etraftaki komşuların görüp, ortalığın daha da karışmasını önlemek için, Münire’den Cemil Bey’in denizden kayıkla gelmesini rica etmiştir.

Cemil Bey’in yalıya ilk gelişinden sonra Münire ile Cemil Bey her gün bu yalıda buluşurlar. Bir gün Cemil Bey suratı asık gelir. Münire bu durum karşısında endişelenir. Ona ne sorduysa cevabını alamaz. Cemil Bey sadece bir şeyin olduğunu, ancak erkenden gitmesi gerektiğini, eğer gelmezse durumu mektupla ileteceğini söyler. Bunun üzerine Münire bütün gece uyuyamaz. Ertesi sabah camın kenarında oturup, bütün gün Cemil Bey’i bekler. Birkaç gün sonra Cemil Bey’den bir mektup geldir. Mektupta Cemil Bey’in babası Hakkı Paşanın, Padişahın gazabına uğradığı ve ailesiyle birlikte Sivas’a sürüldüğü yazmaktadır.

Münire için hayat o anda durur. Ağlamaktan bitap düşmüştür. İlerleyen günleri hep camdan denize bakıp, onun gelmesini beklemekle geçirir. Onun gelmeyeceğine gerçekten inanmaya başlamıştır. Sivas’a gidip onun yanına yerleşmeyi bile aklından geçirir. Daha sonra konuyu halasına açar. Halasından onların Sivas’tan Van’a geçtiği haberini alınca daha çok üzülür.

Bu arada halasının kızı Hasibe’nin durumu da iyice ağılaşmıştır. Hastaneye kaldırılan Hasibe eve geldikten sonra, iyice ağırlaşır ve ölür. Bu olaydan sonra, halası iyice hayata küser ve eski halinden eser kalmaz.

İlerleyen günlerde Moskof Muharebesi olur. Memleketin altı üstüne gelir. Bu durum Münire’nin ailesini de olumsuz etkiler. Geçim sıkıntıları da başlamıştır. Daha sonra Münire sırayla, babasını, annesini ve çok sevdiği dadısını kaybeder. Bu olaylardan sonra Münire de hayattan iyice kopmaya başlar. Halasının yanına taşınır, halasıyla birlikte yaşamaya başlar. İkisi de hayattan ellerini kollarını çekerler. Bütün gün roman okumaktan, kanaviçe işlemekten başka bir şey yapmazlar.

Daha sonra halası Münire’nin bu içine kapanıklılığını gidermeye ve onun dertlerine ortak olmaya başlar. Bir gün telaşla Münire’nin yanına gelerek çok önemli bir haber verecekmiş gibi yaklaşıp, Eşref Paşaların onları saz alemine davet ettiklerini söyler. Davet haremlik-selamlık düzenlenmiştir. Bahçede erkekler, evin bir bölümünde ise kadınlar bulunmaktadır. Halası Pakize Hanım’a teker teker davetlilerin kim olduğunu sormaktadır. En son halası birini gösterir ve Pakize Hanım duraklar, daha sonra da kulağına yaklaşarak bir şeyler fısıldar. O anda birden Münire ile Cemil Bey’in şarkısı söylenmeye başlar. Münire bu şarkıyı söyleyenin Cemil Bey olduğundan emindir. Ayağa kalkar ve cama yaklaşır ancak daha varamadan olduğu yere yığılıp kalır. Uyandığında da bir odadadır. Pakize Hanım da yanındadır ve birden büyük bir utanç duyar. Pakize Hanım, Münire’ye her şeyden haberdar olduğunu söyler.

Ertesi gün Münire hiç konuşmaz. Birkaç gün sonra da Cemil Bey, Münire’nin halasının Çamlıca’daki yalısına gelir. Ancak Cemil Bey’in bu gelişi Münire için değildir. Fakat Münire kendisi için geldiğini sanarak, umutlanır. Cemil Bey’in uzun yıllardan sonra değişip değişmediğini merak etmektedir ve halasıyla konuşmalarını kapıdan dinlemeye başlar. Kapıyı aralayıp baktığında Cemil Bey’in çok değiştiğini, çöktüğünü, saçlarının beyazladığını, eski yakışıklılığından hiçbir şey kalmadığını görür. Bu arada Cemil Bey birden kapıya bakar ve Münire’yi görür. Halası da bozuntuya vermemek için Münire’yi yanlarına çağırır. Ancak, Cemil Bey Münire’yi hiç tanımıyormuş gibi davranır. Cemil Bey, ailesinden, çocuklarından ve çevresinden gördüğü kötülüklerden, ortada kaldığından ve sığınacak bir yeri olmadığından bahsetmektedir.

Hiç parası kalmamıştır ve Eşref Paşaların kendilerini affetmelerini istemektedir. Daha sonra Cemil Bey ve halası mektuplaşmaya başlar. Eşref Bey, Cemil Bey’i affetmiş ve yardım etmiş olacak ki Cemil Bey halasına uzunca bir teşekkür mektubu yazar.

Münire, Cemil Bey’in haremini de çok merak ediyordu. Eşini ve çocuklarını… Halasından bu konuda bilgiler almaya çalışıyor ve Cemil Bey’den gelen mektupları kendisine okumasını istiyordu.

Sonunda Cemil Bey’in haremini gören bir tanıdık, hanımının, sade, pek silik bir taşralı olduğunu, iyi bir ana, iyi bir zevce ve iyi bir ev kadını olduğunu söyler. Ancak hiçbir yere çıkmak istememesinin Cemil Bey’i çok üzdüğünü söyler. Bunun üzerine Münire, Cemil Bey’in hanımıyla aralarında hiçbir farkın olmadığını görür. Bütün umutları tükenir.

Hep O Şarkı (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı için tıklayınız...
thumbnail

Hep O Şarkı (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı



1- Pakize'nin bulunduğu taraça ile taflan kümelerinin arasındaki çimenlikten meçhul bir şahsın yavaş yavaş kendisine doğru ilerlediğini hissediyor bu kişi kimdir?

a-) Mehmet Bey
b-) Pertev Bey
c-) Cemil Bey
d-) Naif Molla Bey

2- Başlangıç bölümünde Münire Hanımın aşık olduğu kişi kimdir?

a-) Hakkı Paşa
b-) Rıfat Bey
c-) Cemil Bey
d-) Naif Molla Bey

3- Münire bir gece hayal ile gerçeği karıştırarak Cemil benim bir taneciğim diye haykırdı, gözlerini açtığında hüngür hüngür ağlayarak başucunda ona doğru eğilmiş birini gördüğü kişiden utandı. O kişi kimdir?

a-) Babası
b-) Annesi
c-) Dadısı
d-) Halası

4- Münire, Cemil beyi görmek için Sıdıka ile göndermiş olduğu mektubunda bir işaret tayin etmişti. Bu işaret nedir?

a-) Pencereyi açarak yüzmeye gittiğini söylüyor
b-) Pencerenin kenarına küçük bir mendil koyardı
c-) Sıdıkayı görerek haberdar ederdi
d-) Kayığa binerek işaret ederdi

5- Münire istemediği halde kiminle evlendirilmiştir?

a-) Ruknettin Bey
b-) Molla Bey
c-) Vecihi Bey
d-) Ahmet Mithat Efendi

6- Ruknettin Bey (Küçük Molla Bey) evliliğinin bir süre sonunda ilk evlendiği sıralardaki gibi Münir'e ile ilgilenmiyordu. Bazı geceler odadan çıkıp gidiyordu. Bir gün odadan çıkıp gittiğinde Münire takip eder, Ruknettin Bey nereye gitmiştir?

a-) Başka bir odaya
b-) Yemek yemek için kilere
c-) İkisi Çerkez, biri Habeşli üç genç kızın yattığı odaya
d-) Bahçeye

7- Cemil Beyden Münir'e ile mektup getiren, Münir'e den Cemil Beye mektup götüren ve sonra ikisini buluşturan kadın kimdir?

a-) Cenan Hanım
b-) Zeyrekli Fatma Hanım
c-) Şehnaz Kalfa
d-) Arkadaşı

8- Münire Cemil Beyle buluşabilmek için kimin evine gitti?

a-)Halasının yanına gitti, yalıda buluştu
b-) Cenan Hanımın yanına gitti ve Anadolu yakasında buluştu
c-) Zeyrek Fatma'yla gitti, Sarıyer'de buluştu
d-) Şehnaz kalfa ile gitti, evinde buluştu

9- Cemil Bey, kendisini isteyen bir sultanı kabul etmediği için cemil beyin babasını hünkar bir yere vali olarak gönderilmiştir.Cemil Beyin babası Hakkı Paşa nereye vali olarak gönderilmiştir?

a-) Muş
b-) Malatya
c-) Sivas
d-) Erzurum

10- Hikayenin sonunda cemil beyle Münire’nin durumu ne oldu?

a-) Cemil Bey ile Münire evlendi
b-) Cemil Bey öldü evlenemediler
c-) Münir'e öldü ve evlenemediler
d-) Cemil Bey İstanbul'a dönmeden önce Anadolu'da evlenmişti

Cevap Anahtarı :

1-B    2-C      3-C      4-B      5-A
6-C    7-B      8-A      9-C     10-D

7 Ekim 2019 Pazartesi

thumbnail

Panorama (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişileri


Kitabın Adı : Panorama

Kitabın Yazarı : Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Kitabın Özeti :

Türkiye’nin üzerine bir gölge düşmüş, karanlık kasvetli bir hava çökmüştür. Tüm herkes bunun farkındadır. Bir felaket hissi vardır. Bu arada 2. Dünya Savaşı dedikoduları çıkmıştır.

Türkiye’de her fikirden ve karakterden insan vardır.

Servet Bey, Banka İdare Meclis reisidir. Kızı Sevim, oğlu Nedim ve karısı ile beraber oldukça ileri bir standartlarda bir yaşam sürmektedir.

Halil Remzi Bey, Neşet Sabit gibi bir mebustur. Halil Remzi İnkîlap taraftarı, Atatürk’ü bizzat tanıyan dürüst bir politikacıdır. Meclisin donuklaşmasını ve havadaki değişimleri anlayamaz. İnklâp hareketleri 10 yaşındadır.

İnkılâp taraftarlarından başka, ona karşı olanlar da mevcuttur. Tahincizade Hacı Emin Efendi bunlardanbir tanesidir. Fes yasakalandıktansonra evinden hiç dışarı çıkmamıştır.

İnkılâp hareketleri, bir modernleşme olayı olarak ele alınmasına rağmen bu modernleşmeyi yalnız yüzeysel bir şekilde uygulayan insanlar da vardır. “Lüküs Vali” lâkaplı Vali İhsan Turan Bey Ankara’ya gelen mebuslara şatafatlı bir karşılama töreni yapar ve aşırı ilgisi mebusları da sıkar. Bu mebuslardan biri olan Halil Ramiz’e oradaki gençler belediyenin iyi çalışmadığını söyleyerek şikayet ederler. Halil Ramiz ve Neşet Sabit salında tam olarak karışmamalarına rağmen seçimlere şahitlik ederler. Halil Ramiz kurulan tuzağın farkında değildir. Bu sırada Halil Ramiz, kasabasına iki köy arasındaki bir mera olayı için gönderilir. Bu olay Yanyalı Fazlı Bey olayı olarak da bilinir. Atikler Köyü’nün elinden meraları alınmaya çalışılır.

İstanbul’da iki sokak çocuğu; Pertev ve Ziver beraber düşüp kalkıyorlardır. Birgün Ziver bir çakı çalar, yakalanıp karakola götürülürler. Karakoldaki komiser Hamdi Bey onları bir gün karakolda tutar. Hamdi Bey de üç kere evlenmiş, üç karısı da ölmüş ve dadısıyla yaşayan bir insandır.

Servet Bey’in kızı Sevim plajdan eve dönerken bindiği taksinin şöförü tarafından tecavüze uğrar.

Dürüst bir memur olan Osman Nuri Bey, karısı Seniye Hanım, hukukta okuyan ama daha sonra gazetecilik yapacak olan oğlu Fuat Bey ve kızı Semra ile birlikte zor bir hayat yaşar. Osman Nuri Bey kirli işleri bilmediği ve çok namuslu olduğu için yükselemiyor, işten atılıyor, evi elinden alınıyor ve en sonunda vapurdan atlayarak intihar ediyor.

Diyarbakır’da görev yapan felsefe hocası Ahmet Nazmi ile İzmir’de Dış Ticaret Ofisi Müdürü Cahit Halit iki yakın dostturlar ve sürekli mektuplaşırlar. Bunlar fikir ve tartışma mektuplarıdır. Bu mektuplarda; inkılâp olayını, halkın durumunu, yöntemlerin yanlışlığını, Lâiklik, Devletçilik ilkelerinin anlamlarını, Kemalizm’in temelini, asıl anlamını ve bunun gibi birçok kavramı ve olayı tartışırlar.

Halil Ramiz Ankara’ya döner. Gazetelerin bomboş olmasını, meclisin durgun havasını eleştirir. Partiye gittiğinde Genel Sekreter O’nu çağırır ve bir belediye seçimine karışmakla suçlar. Halil Ramiz kendini temize çıkaramaz.

Servet Bey’in kızının başına gelenler dedikodu konusu olmuştur.

Müteahhit Sırrı Bey heryerdeki resmi ve özel yapı müteahhitliğine burnunu sokup altından kalkamayacağı ihalelere girmiştir. Ona bazı işlerde yardımcı olan Mühendis Ragıp Bey ile konuşurlar.

Halil Ramiz gözden düşmüştür. Eski arkadaşları onu görmezlikden gelir. Neşet Sabit bir bakanlık kapabilmek için herşeyi yapabilecek durumdadır ve arkadaşının suçsuz olduğunu bildiği halde sesini çıkarmaz. Halil Ramiz parti divanı toplantısı yapılmasını ve kendini temize çıkarmayı ister. Ama “Söz hürriyeti hakkının kullanılması da birtakım bürokratik kayıtlara ve şartlara tabidir” bunu da bilir.

İnkılâp aleytarı Hacı Emin Efendi oğulları Nuri ve Tahir Beyler ile beraber yaşamaktadır. Kurban Bayramı gelmiştir ve kurban kesimini bizzat Hacı Emin Efendi yapar. Hacı Emin Efendi evden dışarı çıkmadığı için evdeki karısına, gelinlerine ve beslemeleri Fatma’ya türlü huysuzluklar yapar.

Doktor Namık Ahmet, Halil Ramiz’in karıştığı ileri sürülen belediye seçmilerinde seçilen ama olaylar yüzünden kötü duruma düşen ve başkanlığı reddedilen doktordur. Yanında Gertrude adında Alman bir bayan hemşire çalışmaktadır. Namık Ahmet ço sıkıntılı ve gergindir. Bu sıkıntılar iş yaşamına yansımaktadır. Namık Ahmet hakkında türlü dedikodular çıkarılır.

İntihar eden Osman Bey’in oğlu Fuat Bey gittikçe ailesinden uzaklaşır. Zor şartlar onu da zorlar. Devletten iş aramayıp asın dünyasına girer. Fuat’ın evinin arkasındaki alanda bir kız çocuğu ile Pertev ve Ziver kavga ederler, Fuat onları ayırır.

Komiser Hamdi Bey yeniden evlenir. Bu dördüncü evliliğidir.

Müteahhit Sırrı Bey, Servet Bey ve ailesine yemek verir. Ragıp Bey de oradadır. Servet Bey son anda gelmekten vazgeçer, karısı ve çocuklarını yollar. Ragıp Bey gittikçe Sevim’e daha çok ilgi gösterir.

Cahit Halit ve Ahmet Nazmi mektuplaşmaya devam ederler. Fikirlerin müdaafası keyfiyetinin ancak şahısların müdaafası şartına bağlanıp kalmasını, yurtdışında yüksek eğitimler görüp gelen genç beyinlerin yurda geldiklerinde hizmet verecekleri alanlarda kendilerine yer bulamamalarını eleştirirler.

Muavim Niyazi Bey otuz yıllık memurluk hayatını çileyle, haksızlıkla, ezilmelerle geçirmiştir. Bir kooperatife yıllardır biriktirdiği parayı yatırır. Kooperatif Servet Bey’indir ve fos çıkar. Sırrı Bey iflas eder, bankaya çok fazla borcu vardır, Servet Bey onu korumaz, alacaklıları ve banka onu sıkıştırmaya başlar.
Servet Bey’in karısı, oğlu, kızı ve Ragıp dört aydır yurtdışındadırlar.

Emeti Nine’nin oğulları ve kocası savaşta şehit düşmüşlerdir. Gelini iki çocuğunu bırakarak kaçmıştır. Çocuklar büyüyünce ninelerine bakarlar. Köylerinde bir mera davası vardır. Atikler Köyü ile Kozaklar köyü arasındaki bu mera davasına Atikler Köyü adına Avukat Kenan Bey bakar. Dava kaybedilir, Kenan Bey ortadan kaybolur. Kozak Çiftliği’nin sahibi Yanyalı Fazlı Bey’dir.

Halil Ramiz’le Doktor Namık Ahmet bir araya gelirler. İkisinin ortak özelliği iftiraya uğramalarıdır. Neşet Sabit’in gerçek karakterinin farkına varırlar.
Hamdi Bey’in ruhsal sorunları vardır. Son karısı bunu ve diğer üç karısını gıdıklayarak öldürdüğünü farkeder.

Fuat Bey, Yol Gazetesi’nde çevirmen olarak çalışmaya başlar. Orda çalışan Sırp çevirmeni ile Fuat Bey arasında Türkiye’nin durumu ile ilgili konuşmalar başlar. Fuat Bey bu konuşmalardan sonra eve giderken peşine birinin takıldığını farkeder. Karşısına Pertev’in çıkmasını ister çünkü onla samimiyetleri ilerlemiştir.

Artık, İstanbul liselerinden birinde felsefe hocası olan Ahmet Nazmi ile Cahit Halit mektuplara devam ederler.

Kitabın Kahramanları, Kişileri :

Servet Bey: Banka İdare Meclis Reisi’dir.
Halil Ramiz Bey: Mebus, inkılâp taraftarı bir kişiliğe sahip.
Tahincizde Hacı Emin Efendi: İnkılâp karşıtı bir kişiliğe sahip, fes yasaklandıktan sonra evden dışarı çıkmaz.
Vali İhsan Turan Bey: Lüküs vali lakaplı Ankara’dan gelen vali.
Avukat Kenan Bey: Meraları elinden alınmak istenen Atikler Köyü’nün avukatı.
Pertev ve Ziver: İki sokak çocuğu, beraber düşüp kalkıyorlar.
Komiser Hamdi Bey: Üç karısı da ölmüş, dadısıyla yaşıyor.
Sevim: Servet Bey’in kızı, plajdan dönerken taksi şöförü tarafından tecavüze uğruyor.
Osman Nuri Bey: Dürüst, namuslu, kirli işler yapmayan bir memur.
Fuat Bey: Osman Nuri Bey’in oğlu, hukuk okuyor, babası intihar ettikten sonra sorunlar yaşıyor.
Ahmet Nazmi: Felsefe hocası.

10 Nisan 2019 Çarşamba

thumbnail

Yaban (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) Kitabın Özeti, Konusu, Tahlili


Kitanın Adı : Yaban

Kitabın Yazarı : Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Kitap Hakkında Bilgi : 

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Türk edebiyatında aydın-halk arasındaki uçurumu açık bir şekilde ele almıştır.

Roman Kurtuluş Savaşı döneminde, Eskişehir'in sınırları içinde Porsuk Çayı'na yakın bir köyde yaşayan ahaliyle buraya sonradan gelmiş İstanbullu bir subayı anlatır.

Roman anı/günlük biçiminde kaleme alınmıştır. Olaylar Kurtuluş Savaşı yıllarında geçmektedir. 'Yaban" edebiyatımızın tezli romanlarından biridir. Kitap 1932 yılında yazılmıştır.

Kitabın Özeti : 

I. Dünya Savaşı'na yedek subay olarak katılan Ahmet Celâl, bu savaşta tek kolunu kaybederek geri döner.

İstanbul, İngilizler tarafından işgal edilince emireri Mehmet Ali'nin davetine uyarak, onun Porsuk çayı kıyısındaki köyüne gider. Ama aklı sürmekte olan savaştadır. Köyde, her gün gazete getirterek gelişmeleri izler. Fırsat buldukça da köylülere gelişmelerin önemini anlatır.

Köy halkı, yoksulluklarının ve cahilliklerinin asıl sebebi olan Salih Ağa'ya bağlıdır. O, ne derse ona inanırlar. Salih Ağa'nın etkisiyle kimse Ahmet Celal'e yanaşmaz. Köylü onu "yaban" olarak niteler. Bu duruma üzülen genç subay bunalıma düşer, iyice bunaldığı bir gün gezmeye, hava almaya çıkar; Emine ile karşılaşır, ona ilgi duyar. Ne var ki Emine, Mehmet Ali'nin kardeşi İsmail'in karışıdır. Aradan günler geçer. Köy Yunanlar tarafından işgal edilir. Yunanlar köyü yakıp yıkarlar, köylülere işkence ederler. Köylülerin çoğu köy meydanında topluca öldürülür.

Ahmet Celal, Emine ile birlikte bu ölüm çemberinden kaçıp kurtulmak ister. Arkalarından ateş edilir, ikisi de yaralanır. Güçlükle köyün mezarlığına ulaşırlar. Sabaha kadar orada beklerler. Ertesi gün yola çıkacaklardır. Fakat Emine yarası ağır olduğundan yürüyecek durumda değildir. Ahmet Celâl, elindeki anı defterini Emine'nin eline tutuşturur, bilinmeyen bir yöne doğru gider.

Sakarya Savaşı'ndan sonra o bölgeden düşman ordularının çekilmesi üzerine, düşman zulmünü araştırmak için köye gelen araştırma kurulu yıkıntılar, kömürleşmiş insan kemikleri arasında bir defter bulur, kenarları yanık, ortası yırtık bu defter Ahmet Celâl'in anılarını yazdığı ve son anda Emine'ye teslim ettiği defterdir.

30 Mart 2019 Cumartesi

thumbnail

Ankara (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) Kitabının Özeti, Kkonusu, Tahlili, Kişiler


Kitabın Adı : ANKARA

Kitabın Yazarı : Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU

Kitabın Konusu :

Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU’nun Ankara romanı ütopik bir romandır. Bu romanda yazarın özlediği, özlemini çektiği geleceğin Ankara’sı dolayısı ile Türkiye’sidir.
Kitabın Özeti : 

Cumhuriyet inkılabı ile birlikte Anadolu’nun yeniden dirilişi yeniden yapılanması gerekmektedir. Bu yeni yapı üzerine acil bir şekilde bina inşaa edilmelidir. Bunu yapacak olanlar ise dönemin idealist vatansever insanları olacaktır. Ankara romanında ise bunu gerçekleştirecek idealist insanların verdiği mücadele anlatılmaktadır. Bu idealist insanlar inkılap hareketini özümsemiş, milli şuura sahip karakterlerdir. Bu insanlar hayat serüveni içerisinde karmaşık yollardan geçerek romanın son bölümünde bir araya gelirler. Kendi hayatlarını geleceğin çağdaş, modern, öz benliği ile çelişmeyen maddi ve manevi varlığını kaybetmeyen, değerleri ile övünen yeni Türk toplumu mücade içinde geçer.

Ankara romanı üç bölümden oluşmaktadır.;
Birinci bölüm : Sakarya savaşı öncesi ( 1922’ye kadar ).
İkinci bölüm : Cumhuriyetin ilanını izleyen yıllar ( 1926’ya kadar ).
Üçüncü bölüm : Cumhuriyet sonrasının 14 ve 20. Yılları (1937-1943’e kadar ).

Bu üç bölümdeki olaylar yazarın her bölümde ayrı bir kişilik olarak karşımıza çıkardığı Selma Hanım’ın çevresinde geçer. Selma Hanım’ın arayışı Ankara’nın arayışıdır. Yazgısı Ankara’nın yazgısıdır. Yaşamı da Ankara’nın yaşamıdır. Selma Hanım’ın ilişki kurduğu erkekler ise birer simgedirler.

Birinci bölüm: Kurtuluş Zaferi ile sonuçlanan, savaş yıllarındaki Ankara’yı kısa hatlarla açıklamaktadır. Romanın kahramanı olan Selma Hanım hayatını bu üç bölümde üç ayrı erkekle geçiriyor. Milli mücadele yıllarında bir banka şefinin karısıdır. Kocası Nazif’le Ankara’nın yabancısıdır. İstanbul'lu hanım için Ankara’da hayat tek düze ve sıkıcıdır, yoksulluklarla doludur. Boş zamanlarında Hatice Hanım ve Halime Hanım ile sohbet eder. Bu sohbetlerinde gündelik Ankara hayatını tüm çıplaklığı ile gözler önüne serer. Daha sonraları Nazif Bey’in vekil arkadaşı Murat Beyle tanışırlar. Bu sırada binbaşı Hakkı Beyle de tanışırlar. Bu dönemlerde Hakkı Bey’in milli mücadele ruhu ve azmi kendisini fazlasıyla etkiler. Bütün ümitlerin zafer’e bağlandığı, başka hiçbir şeyin ehemmiyetli olmadığı bu devirde, herkesin mütevazı bir hayatı vardır. Yalnız kocası Nazif Bey’in milli davaya bir erkekten beklediği heyecan ve alaka ile bağlanmadığını gören Selma Hanım yavaş yavaş kocası Nazif Bey’den kopmaya başlar. Erkân-ı Harp Binbaşı’sının fikir ve hareketlerine yakınlık duyar. Birinci bölüm Selma Hanım’ın binbaşının cazibesine kendisini kaptırdığı bir zamanda sonuçlanır.

İkinci bölümde Selma Hanım Nazif Bey’den boşanmıştır. Bu bölüm zaferden sonraki Ankara’dır. Selma Hanım eski binbaşı emekli Miralay Hakkı Bey’in karısıdır. Ancak koşullar değişmiş değişen koşullar Cumhuriyet öncesinin kişilerini de değiştirmiştir. Hakkı Bey ordudan, Murat Bey vekillikten ayrılmışlardır. Vurguncu harp zengini şirket meclisi idarelerinde dolaşan, ecnebi gruplarla komisyon işleri yapmaya çalışan Hakkı Bey’in yeni yüzüyle karşılaşırız. Hakkı Bey milli idealleri bir tarafa bırakmış, maddi refah içerisinde sadece kendi hesabına çalışan birisine dönüşmüştür. Bu zümreye göre artık halkçılık diye bir dava kalmamıştır. Bu bölümde halk ile bu zümre arasında nasıl doldurulmaz bir uçurum açıldığını, inkılabı böyle anlayanları, hep kendi lehlerine çekenlerin eleştirisi yer alır. Selma Hanım yeni kocasından da uzaklaşır. Bu sırada muharrir olan Neşet Sabit genç kadını görmek için onların bazı alemlerine iştirak eder. Selma Hanım bu hayatın acılarını onunla paylaşır. Binbaşı Hakkı Bey’den boşanır. Bundan sonraki hayatında toplumsal hizmetlerin en değerlisi olan öğretmenlik görevine atılır.

Son bölüm yazarın hayalindeki Ankara’dır. Yazarın bu hayali Cumhuriyet’in Onuncu Yıl Dönümü Bayramıyla başlar. Gazi Mustafa Kemal’in Türk milletine hitabesi, bir devir başlangıcının, bir yeni sabahın ilk işareti gibi olmuştur. Ankara’nın çehresi değişmiştir. Bundan sonra egoist bir zümrenin zevkine ve menfaatine karşı şiddetli matbuat hücumu başlamıştır. Halk evleri, Toplumsal Mükellefiyet Teşkilatı yeni hayatın odakları olmuştur. Selma Hanım Neşet Sabit’le evlenmiş, bu iki insan yeni hayatın imar ve inşasında elele vererek büyük bir aşkla çalışıyor, yeni değerleri halk yığınlarına götürürler. Harf İnkılabı, Tarih Cemiyeti, Yüksek İktisat Enstitüsü, Halk Evleri gibi daha bir çok alanda büyük atılımlar, büyük yenilikler gerçekleşir. Selma Hanım ve Neşet Sabit fırsat buldukça Anadolu’nun muhtelif yerlerine seyahat eder, bu seyahatlerinde gördükleri yerlerin yeni çehresiyle karşılaşırlar. Anadolu toprağı, suyu, kırı, bayırı, dağı, taşıyla eşsiz güzelliğiyle cennetten bir parça gibi tasavvur ederler, bundan doyumsuz bir haz alırlar. Hele Pınarbaşı’nda düzenledikleri eğlencelerde halk ezgileri ve türküleri çalınır söylenir, sabaha kadar hoşça vakit geçirirler. Roman yazarın bu tasavvuruyla son bulur.

Kitabın Ana Fikri :

Yeni kurulan bir devletin buhranlı dönemlerinde insanların kendi menfaatlerinden çok devletini ve milletini düşünmesi gerekir.Bu zor dönemin atlatılmasında her ferdin yürek yüreğe, el ele çalışması; engelleri, ne kadar güç olsa da, beraberce aşması gerekmektedir. 

Kitaptaki Olayların ve Şahısların Değerlendirmesi :

Selma Hanım :
İyi bir öğrenim görmüş, haksızlıklara boyun eğmeyen, vatansever, vatan sevgisi uğrunda oradan oraya koşan; hep bir şeylet arayan, aradığını bulamayan; azimli ve hoş görülü, halden anlar, olgun bir kişidir.

Nazif Bey : İyi bir öğrenim görmüş banka şefidir. Sessiz, sedasız, vatanından çok canını seven kişidir.

Binbaşı Hakkı Bey :
Milli mücadele yıllarında atılgan ve yiğit bir askerdir. Milli mücadele bitince tavır ve hareketlerinde değişmeler olur. Milli mücadele vurguncusudur, sömürücüdür, vurdumduymaz biridir.

Neşet Sabit Bey : İyi bir öğrenim görmüş, genç bir yazardır. Milli mücadelenin yanında yer almış, gönülden desteklemiş, inkılabın yanında canla başla çalışan; sorumluluğunu bilir, azimli, hoşgörülü, halden anlayan bir kişidir.

Murat Bey : Kendisi Anadolu’nun bağrında yetişmiş, milli mücadelenin yanında yer almış, tutucu, kendi çıkarını herşeyin üstünde tutan bir insandır. Milli mücadele vurguncusudur. Milli mücadele sonunda zengin olmuş, harvurup harman savuran bir kişidir. Ailesi ile Avrupa’ya kaçmıştır.

Ömer Efendi ve Ailesi : Kültür düzeyleri düşük insanlardır.Kendilerinin ayıp saydıkları şeyleri başkaları yaparsa ayıp sayarlar. Kendileri yaparsa olağan karşılarlar. Tutucudurlar. İş hayatında başarılıdırlar.

Yıldız Hanım : Tiyatro sanatçısıdır.

Şeyh Emin : Dini bir kişidir.

Kitabın Yazarı Hakkında Bilgi :

27 Mart 1889'da Kahire'de doğdu. İlköğrenimine ailesiyle birlikte gittiği Manisa'da başladı. 1903'te İzmir İdadisi'ne girdi. Babasının ölümünden sonra annesiyle yine Mısır'a döndü, öğrenimini İskenderiye'deki bir Fransız okulunda tamamladı. 1908'de başladığı İstanbul Hukuk Mektebi'ni bitirmedi. 1909'da arkadaşı Şehabettin Süleyman aracılığıyla Fecr-i Âti topluluğuna katıldı. 1916'da tedavi olmak için gittiği İsviçre'de üç yıl kadar kaldı. Mütareke yıllarında İkdam gazetesindeki yazılarıyla Kurtuluş Savaşı'nı destekledi. 1921'de Ankara'ya çağrıldı ve bazı görevler verildi.

1923'te Mardin, 1931'de Manisa milletvekili oldu. Bir yandan da gazeteciliğini ve roman yazarlığını sürdürdü. Kadro Dergisi 1932'de Vedat Nedim Tör, Şevket Süreyya Aydemir, Burhan Asaf Belge ve İsmail Hüsrev Tökin ile birlikte Kadro dergisinin kurucuları arasında yer aldı. Savunduğu bazı görüşler aşırı bulunduğu için Kadro dergisinin 1934'te yayımına son vermek zorunda kalmasından sonra Tiran elçiliğine atandı. Daha sonra 1935'te Prag, 1939'da La Haye, 1942'de Bern, 1949'da Tahran ve 1951'de yine Bern elçiliklerine getirildi. 27 Mayıs 1960'tan sonra Kurucu Meclis üyeliğine seçildi. Siyasal hayatının son görevi 1961-1965 arasındaki Manisa milletvekilliği oldu. 13 Aralık 1974'te Ankara'da öldü.

ESERLERİ 

Roman: Kiralık Konak, Nur Baba, Hüküm Gecesi, Sodom ve Gomore, Yaban, Ankara, Bir Sürgün, Panaroma, 2 cilt, Hep O Şarkı. Hikaye Bir Serencam, Rahmet, Milli Savaş 

Hikâyeleri. Anı: Zoraki Diplomat, Anamın Kitabı, Vatan Yolunda, Politikada 45 Yıl,

27 Mart 2019 Çarşamba

thumbnail

Kiralık Konak (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) Kitap Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Romanın sonunda ölen roman kahramanı kimdir ve bu ölüm anına şahit olan kişi aşağıdaki seçeneklerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?
A) Hakkı Celis - Hüsnü Bey
B) Hakkı Celis - Azmi Bey
C) Cemil Bey - Hakkı Celis
D) Hakkı Celis - Faik Bey
E) Hüsnü Bey - Azmi Bey

2. Naim Efendi’nin yalnız kaldığı zamanlarda onun sık sık ziyaretine gelen, onu yalnız bırakmayan, ona sürekli destek olan kardeşinin adı nedir?

A) Neyyire
B) Belkıs 
C) Selma Hanım 
D) Nuriye 
E) Seniha

3. Hekimler Seniha’ ya farklı yere gitmesinin, biraz kırlarda gezip, denizlerde eğlenmesini tavsiye ettiklerinde Seniha, Madam Kronski ile nereye gitmiştir?


A) Büyükada 
B) Marmara Adası 
C) Kınalı Ada 
D) Heybeli Ada 
E) Avşa Adası

4. Naim Efendi’nin torunları kimdir?

A) Seniha-Cemil 
B) Cemil-Neyyire 
C) Hakkı Celis- Faik 
D) Belkıs-Hakkı Celis 
E) Seniha-Hakkı Celis

5. Romanda şiir yazan ve yazdığı şiirleri bulunduğu ortamlarda okumaktan çekinmeyen kişi kimdir?

A) Naim 
B) Cemil 
C) Faik Bey 
D) Kasım Paşa 
E) Hakkı Celis

6. Hakkı Celis kitabın sonunda nereye gitmektedir?

A) Eve 
B) Seniha ile evlenip dış ülkeye 
C) Dış ülkeye 
D) Savaşa 
E) Mezarlığa

7. Naim Bey konağı satmamak için nasıl bir bahane bulmuştur?

A) “Ev yıkılmak üzere” demiştir.
B) “Burada büyüdüm, burada yaşlandım” demiştir.
C) “Ev eski” demiştir.
D) “Alıcı çıkmaz” demiştir.
E) “Askerler boş evleri işgal ediyorlar” demiştir.

8 . "Kiralık Konak" adlı roman için aşağıdakilerden hangisi uygun bir ifade değildir?

A) Batı etkisinde gelişen Türk toplumunun toplumsal dönüşümlerinin romanıdır.
B) Üç kuşağın çatışmaları görülür.
C) Geleneksel değerlerin, kurumların durumları yüceltilir.
D) Geleneksel büyük aile yapısının dağılışı görülür.
E) Yakup Kadri Karaosmanoğlu tarafından yazılmıştır.

9. "Kiralık Konak" adlı romandaki karakterlerden biri olan "Seniha"nın özelliği aşağıdaki seçeneklerden hangisinde yoktur?

A) Naim Efendinin torunudur.
B) Okuduğu kitaplar sonucu, eski ahlâk değerlerine harfi harfine uyan birisidir.
C) Sürekli değişen, hayal dünyasında gezinen birisidir.
D) Servet Beyin kızıdır.
E) Kendini batılı olmaya hazırlayan şımarık bir tiptir.

10. Yakup Kadri Karaosmanoğlu “Kiralık Konak” romanında üç kuşağı bir arada anlatmak ister. Bu üç kuşağın temsilcileri aşağıdakilerden hangisidir?

A) Servet Bey - Naim Efendi - Hakkı Çeliş
B) Hakkı Celis – Sekine Hanım - Cemil
C) Naim Efendi- Servet Bey - Faik
D) Naim Efendi- Servet Bey - Seniha
E) Naim Efendi- Sekine Hanım - Servet Bey

CEVAP ANAHTARI : 

1-A,     2-C,    3-A,    4-A,    5-E,    6-D,    7-E,    8-C,    9-B,    10-D


Başka Test Soruları

1. "Kiralık Konak" adlı roman için aşağıdakilerden hangisi uygun bir ifade değildir?
A) Batı etkisinde gelişen Türk toplumunun toplumsal dönüşümlerinin romanıdır.
B) Üç kuşağın çatışmaları görülür.
C) Geleneksel değerlerin, kurumların durumları yüceltilir.
D) Geleneksel büyük aile yapısının dağılışı görülür.
E) Yakup Kadri Karaosmanoğlu tarafından yazılmıştır

2. "Kiralık Konak" adlı romandaki karakterlerden biri olan "Seniha"nın özelliği aşağıdaki seçeneklerden hangisinde yoktur?
A) Naim Efendinin torunudur.
B) Okuduğu kitaplar sonucu, eski ahlâk değerlerine harfi harfine uyan birisidir.
C) Sürekli değişen, hayal dünyasında gezinen birisidir.
D) Servet Beyin kızıdır.
E) Kendini batılı olmaya hazırlayan şımarık bir tiptir.

3. "Kiralık Konak" adlı romanda İstanbul'da oluşan redingot dönemi için aşağıdakilerden hangisisöylenemez?
A) Yarı uşak, yarı kapıkulu, ikiyüzlü, adi bir nesil türer.
B) Bu neslin en yüksek, kibar insanlarında bile bir saray hademesi hali vardır.
C) Bu neslin elinde İstanbul'da konak hayatı birdenbire aşk hayatına dönüşür.
D) Bu nesil her şeyini eski geleneklere göre yapar.
E) Binalar, eşyalar, elbiseler gibi ahlâk da terbiye de rokokolaşır.

4. "Kiralık Konak" adlı romandaki Naim Efendinin babasından kalan evleri, hanları satmasının nedeni ne olabilir?
A) Zenginliklerine zenginlik katmak
B) Naim Efendi istediği için
C) Artık servetini dağıtma kararı verdiği için
D) Naim Efendi hastalandığı için
E) Servet Bey çalışmadığı; ama konaktaki debdebeli yaşam sürdüğü için

5. Aşağıda belirtilen durumlardan hangisi "Kiralık Konak" adlı romanında yer almaz?
A) Servet Beyin kaynatasına duyduğu ilginin artması ve konakta onunla birlikte yaşamayı sürdürmesi
B) Seniha'nın kimseye haber vermeden Avrupa ya kaçması
C) Hakkı Celis'in askere alınması
D) Naim Efendinin Seniha’nın-sessizce kaçışına içerlemesi ve üzüntüden hasta olması
E) Kumarda büyük bir para kaybeden Faik Beyin Seniha'dan para istemesi ve zengin bir kadınla evlilik hayalleri kurması

6. “Kiralık Konak” adlı romanda Naim Efendiyle damadına imzasız mektuplar gelmesinin nedeni ne olabilir?
A) Seniha'nın iyi durumlarını bildirmek için
B) Seniha ile Faik'in oldukça serbest yaşam biçiminin olduğunu bildirmek için
C) Büyükada'nın güzelliklerini anlatmak için
D) Naim Efendinin hal ve hatırını sormak için
E) Büyükada'da oturan Neibe Hanımın durumunu bildirmek için.

7. Yakup Kadri Karaosmanoğlu “Kiralık Konak” romanında üç kuşağı bir arada anlatmak ister. Bu üç kuşağın temsilcileri aşağıdakilerden hangisidir?
A) Servet Bey - Naim Efendi - Hakkı Celis
B) Hakkı Celis – Sekine Hanım - Cemil
C) Naim EfendL- Servet Bey - Faik
D) Naim Efendi- Servet Bey - Seniha
E) Naim Efendi- Sekine Hanım - Servet Bey

8. “Avrupa’ya gitmeden önce………. günleri Seniha’nın çay günleridir. Avrupa’nın bütün kibar kadınları gibi o günleri giyinir,kuşanır ve tam saat beşte konağın büyük salonunda kendisinde nadir görülen bir hanımefendi vakarıyla ziyaretçilerini beklerdi.
Yukarıdaki boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Cumartesi
B) Pazar
C) Pazartesi
D) Salı
E) çarşamba

9.Aşağıdakilerden hangisi Kiralık Konak’taki Naim Efendi’nin Kız Kardeşidir?
A) Şekibe Hanım
B) Seniha Hanım
C) Neyyire Hanım
D) Selma Hanım
E) Belkıs Hanım

10.Aşağıdakilerden hangisi Kiralık Konak adlı romanın kahramanlarından Faik Bey’in Seniha’ya aldığı hediyelerden biridir?
A) Üzerinde tarihler,sözler yazılmış ipekten bir beyaz kuşak
B) Fındık cesametinde küçücük bir altın kutu
C) Üstü işlemeli,mini mini ipekli bir kese
D) Hiyeroglif işaretlerle oymalı bir madalyon
E) Sapı fildişinden küçük parmak uzunluğunda bir hançer

11.Aşağıdakilerden hangisi Kiralık Konak adlı romanın şahıslarından biri değildir?

A) Naim Efendi
B) Faiz Bey
C) Sekine Hanım
D) Cemil
E) Servet Bey


12. Kiralık Konak adlı romanın kahramanlarından Seniha ile Faik Bey’in buluştukları müşterek ev nerededir?
A) Cihangir
B) Pangaltı
C) Taksim
D) Kanlıca
E) Çemberlitaş

13. “ Genç kız, gittikçe iltihaplanan bir ruh ile kendi kendine: ‘Zengin kocası var,zengin kocası var.Mebusan karısı.Asıl mesele bunda’ diyordu.Niçin kendisinin de zengin bir kocası yoktu?Bu ihtimal aklına gelir gelmez genç kızın yüreği sızladı ve …………………’ı daha ziyade kıskanmaya başladı.Vücudu ne kadar hamhalat,tavırları ne kadar adi,giyinişi ne kadar kabaydı.
Yukarıdaki boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Nuriye Hanım
B) Ferdiye Hanım
C) Neyyire Hanım
D) Sekine Hanım
E) Belkıs Hanım

14.Aşağıdakilerden hangisi Kiralık Konak’taki roman kahramanı Seniha’nın Avrupa’ya kaçtıktan sonra gittiği şehirlerden biri olduğu söylenemez?
A) Viyana
B) Paris
C) Trieste
D) Brüksel
E) Berlin

15. Kiralık Konak romanı kaç bölümden oluşmaktadır?

A) 13
B)14
C) 15
D) 16
E) 17

CEVAPLAR:
  1-C        2-B       3-D      4-E        5-A      6-B     7-D     8-C      9-D      10-A
11-B     12-C     13-E     14-D     15-D

Başka Test Soruları ve Cevapları

1) Naim Efendilerin Kanlıca’ya taşınmamalarına Servet Bey’in çocukları neden sevindi?
A) Kanlıca’daki yalının küçük olması
B) Avrupa’da alıştıkları hayattan vazgeçememeleri
C) Boğaziçi’nin bu köşesi, asri eğlencelerin hiç birisine müsait olmaması
D) Kanlıca’da çok gürültülü ve laubali bir hayatın yaşanması
E) Servet Bey’in Bebek’te daha geniş bir yalı alması

2) Naim Efendinin torunudur?
A) Faik
B) Hakkı Celis
C) Neyyire
D) Belkıs
E) Cemil

3) Seniha’nın çay günü hangi gündür?
A) Cumartesi
B) Çarşamba
C) Cuma
D) Pazartesi
E) Salı

4) Seniha’nın mürebbiyesi kimdir?
A) Avrupalı Matmazel Kandida
B) Lehistanlı Matmazel Kronski
C) Viyanalı Madam Kraft
D) Fransız Madam Ursula
E) Lehistanlı Madam Kronski

5) Hakkı Celis’ in ilgi alanı nedir?

A) Şiir
B) Tiyatro
C) Kumar
D) Gece eğlenceleri
E) Avrupa seyahatleri

6) Faik Bey’in evlenme hayali kurduğu kadında aradığı özellikler nelerdir?

A) 18 yaşını aşmamış toy genç kız
B) Avrupa’da iyi eğitim almış, yabancı uyruklu
C) Tatlı dilli, güler yüzlü, iyi aile kızı
D) Fakir, kendisine muhtaç zavallı bir genç kız
E) Otuz yaş üzeri, seçkin ve zengin dul

7) Hekimlerin tavsiye etmesi üzerine Seniha hava değişimi için nereye gitmiştir?
A) Kanlıcadaki yalıya
B) Büyükada’ya
C) Hayalini kurduğu Avrupa seyahatine
D) Viyana’ya
E) Bursa’ya halasının yanına

8) Seniha’nın gözleri ne renktir?
A) Zeytin karası
B) Bal sarısı
C) Gök mavisi
D) Yeşil
E) Kahverengi

9) Servet Bey, kızı Seniha ile Faik Bey’in adada sevişmelerinden bahseden mektuplara nasıl tepki vermiştir?
A) Seniha’nın Faik Bey ile derhal evlenmesi kararı almıştır.
B) Faik Bey’ in konağa girmesini yasaklamıştır.
C) Mektuplar imzasız olduğu için okumamış, ciddiye almamıştır.
D) Faik Bey’ i babasına şikâyet etmiştir.
E) Faik Bey’ in Avrupa’ ya sürgüne gitmesini sağlamıştır.

10) Naim Efendinin odasında pederinin resmedildiği tabloda pederinin parmağındaki yüzük nasıldı?
A) Gayet iri yakut taşlı, Naim Efendinin parmağındaki yüzüğün aynısı
B) Gayet iri zümrüt taşlı, Naim Efendinin parmağındaki yüzüğün aynısı
C) İri iri elmas taşlardan oluşan Abdulhamit Han Hazretleri dönemini yansıtan nadide bir yüzük
D) Eşi Nezihe hanıma sadakatini belirten gümüş alyans
E) Osmanlı tuğrasını bulunduran dede yadigarı pirinç yüzük

11) Naim Efendinin kahyasının adı nedir?
A) Hasan Efendi
B) Servet Efendi
C) Kasım Efendi
D) Ragıp Efendi
E) Ramazan Efendi

12) Faik Bey’ in üç yüz elli liralık kumar borcu için Senihaya kaç sayfalık mektup yazmıştır?
A) Sekiz büyük sayfa
B) Yarısına kadar yazılmış iki ayrı sayfa
C) Önlü arkalı bir sayfa
D) İkisi tam dolu bir de yarım sayfa
E) Sadece üç, beş cümleden oluşan yarım sayfa kaplayan bir kâğıt parçası

13 ) Seniha, Faik Bey’ in üç yüz elli liralık kumar borcu için talep ettiği yardım karşılığında ne yaptı?
A) Ne ilk ne son diyerek kayıtsız kaldı.
B) Cemil’e alacaklılarla konuşup borcu erteletmesi gerektiğini söyledi.
C) Büyükbabasından istedi.
D) Seniha, kardeşi Cemil’in önerisiyle kendine ait elmasları vermeyi kabul etti.
E) Faik Bey’in babası Kasım Paşa’dan yardım istediler.

14) Naim Bey, evde vuku bulan Seniha ve Faik Bey ilişkisine dair her şeye vakıf olunca ne tepki verdi?
A) “Bu işin böyle sonuçlanacağı belliydi.” deyip odasına çekilmiştir.
B) “Allah canımı alsaydı da, bu günü görmeseydim; bu felaketi işitmeseydim.” demiştir.
C) Servet Bey ve kızı Sekine Hanım’a derhal çeyiz alışverişine başlamaları gerektiğini söylemiştir.
D) Daha yaşı küçük önce Cemil’ in evlenmesi gerektiğini hatırlatmıştır.
E) “O çulsuz kumarbaza verilecek kız yok bu konakta.” demiştir.

15) Naim Bey, Seniha ve Faik Bey’ in durumundan Faik Bey’ in babası Kasım Paşa’ya bahsedince Kasım Paşa nasıl tepki vermiştir?
A) “Asıl kararı verecek olan Faik’ tir. Kendisine sormalıyız.” demiştir.
B) “Siz ne emrederseniz derhal yerine getirilecektir.” demiştir.
C) Oğlunun Seniha’ yı bir kardeş gibi gördüğünü söylemiş ve durumu kabullenmemiştir.
D) Faik için Belkıs hanımla bir izdivaç düşündüğünü belirtmişti
E) Tamamen Seniha’ yı suçlamış ve Seniha gibi şımarık, edep yoksunu bir kızı gelin olarak ailesine layık görmediğini söylemiştir.

16) Seniha’ nın evi terk edip Avrupa’ya gidişinde ona kim yardım ve eşlik etmiştir ve nereye gitmişlerdir?
A) Madam Kronski ile Bürüksel’e
B) Madam Kronski ile Trieste’ ye
C) Madam Kraft ile İngiltere’ye
D) Faik Bey ile Viyana’ ya
E) Madam Kraft ile Trieste’ ye

17) Seniha Avrupa’ dan ilk telgrafı kime çekmiştir ve ne yazmıştır?

A) Büyükbabasına çekmiş ve gitmeden önce söylediği kırıcı sözler için özür dilemiştir.
B) Babasına çekmiş ve para istemiştir.
C) Kardeşine çekmiş yanına çağırmıştır.
D) Belkıs Hanıma çekip kendisinin de Avrupa’da olduğunun havasını atmıştır.
E) Faik Bey’e çekmiş, Triestede olduğunu, yarın Viyana’ya geçip on beş gün orada kalacağını ve adresini bildireceğini yazmıştır.

18) Seniha’ya para yollayabilmek için Naim Bey parayı nasıl bulmuştur?

A) Kızı Sekine Hanımın elmaslarını satarak
B) Hanın kiracılarından iki senelik avans alarak
C) Faik Bey’e daha önce verdiği borç parayı isteyerek ödedi.
D) Servet Bey’ in Kadıköy’deki arsasını satarak ödedi.
E) Maaş senetlerini yüzde otuz faizle sarrafa kırdırarak ödedi.

19) Seniha Avrupa’dan kiminle dönmüştü?

A) Faik Bey ile
B) Belkıs Hanımla
C) Madam Kraft ile
D) Tek başına
E) Nedim Bey ile

20) Servet Bey konaktan ayrılarak hangi semtte nasıl bir eve taşınmıştır?

A) Tarabya’da bakımlı, geniş denize nazır yalıya
B) Sarıyer’de tarihi konağa
C) Cihangir’de lüks yeni apartman dairesine
D) Kanlıca’ da bakımlı, mütevazi bir yalıya
E) Şişli’de yeni usul, elektrikli, banyolu apartman dairesine

21) Seniha’ nın Avrupa’dan döndüğünü Hakkı Celis, kimden öğrendi?
A) Neyyire ve Nuriye Hanımdan
B) Faik Bey’ den
C) Cemil’ den
D) Servet Bey’den
E) Belkıs Hanım’dan

22) Hakkı Celis, askerlik vazifesi için hangi şehre gitti?

A) Sakarya
B) Bursa
C) Çanakkale
D) Sivas
E) Ankara

23) Seniha’nın Şişli’ deki odasının halı ve mobilyaları hangi renk ve tonlardadır?
A) Petrol mavisi halı ve bir ton açığı mobilyalar
B) Yağ yeşili halı ve ceviz rengi mobilyalar
C) Vişne çürüğü halı ve beyaz mobilya
D) Kırmızı halı ve bir ton koyu mobilyalar
E) Beyaz halı ve ceviz rengi mobilyalar

24) Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun “Kiralık Konak” romanının kahramanlarından Seniha’ nın kiminle ve ne zaman evleneceği konuşuluyordu?
A) Faik Bey ile cumartesi günü
B) Hakkı Celis ile pazar günü
C) (…) Mebusu Necip Bey ile çarşamba günü
D) Hüsnü Bey ile Cuma günü
E) Azmi Bey ile Çarşamba günü

25) Hakkı Celis’ in ölüm nedeni nedir?
A) Seniha’ya olan karşılıksız aşkından intihar etmiştir.
B) Faik Bey ile Seniha için tartıştıkları sırada başına aldığı darbe neden olmuştur.
C) Neyyire ve Nuriye Hanımların çayına kattığı zehir neden olmuştur.
D) Seniha’ ya olan aşkından yemeden içmeden kesilip zafiyet geçirmiştir.
E) Çanakkale, Anafartalar’da şehit olmuştur.

CEVAP ANAHTARI:
  1-C    2-E         3-D       4-E      5-A     6-E      7-B      8-D      9-C     10-A
11-D    12-A    13-D    14-B    15-A   16-E    17-E    18-B    19-E     20-E
21-A    22-C     23-D    24-C    25-E
thumbnail

Kiralık Konak (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili, Kişiler


KİTABIN ADI: KİRALIK KONAK

KİTABIN YAZARI: YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU

KİTABIN KONUSU:

Kitapta nesiller arasındaki çatışma yansıtılmıştır. Nesiller arasındaki uçurumdan ve hızlı değişimin getirdiği ahlak buhranı anlatılmıştır.

KİTABIN ÖZETİ:

Naim Efandi çok zengin, zengin olduğu kadarda hesaplı bir kişiydi. Babasından kalma bir serveti vardı. Büyük bir itina ile idare ediyor ve koruyordu. II. Abdülhamit döneminde devletin yüksek mevkilerinde bulundu. Bir çok defalar valiliklerde dolaştı.

Bütün çocukluğu, bütün gençliği İstanbul ‘un en kalabalık konağında geçen Naim Efendi eğlenceli toplantıları, dostlar arasındaki sohbetleri, misafirlere ziyafetleri çok severdi. Fakat öyle bir zaman yaşadı ki bunların hepsi yasaktı. Naim Efendi yeni sazdan, yeni şarkılardan zevk almak bir tarafa, son senelerde yazılan ve konuşulan Türkçe’yi bile anlamıyordu.

Bundan beş sene öncesine kadar karısı Nefise Hanımefendi yanı başında idi, rahatı ve huzuru iyi durumdaydı. Zira, bu ihtiyar kadın ölünce evin içinde yalnız kaldı. O öldükten sonra yerine kızı Sekine hanım geçti; fakat Sekine Hanımı hiçbir yönüyle annesine benzemiyordu.

Naim Efendinin damadı Düyunu Umumiye Müfettişlerinden Servet Bey, Naim Efendinin saflığından yararlanarak konak içerisinde işleri istediği gibi yürütüyordu. Servet Beyin oğlu Cemil henüz yirmi yaşında olmasına rağmen Beyoğlu’ndaki büyük lokantaların, gazinoların, barların sadık dostu idi. Bu yaşında birçok zevkleri vardı. Biraderinin küçük sırlarını bilen Seniha ise son çıkan moda gazetelerinin resimlerine benzerdi. Körpe, ince ve çolak vücudu, ipek böcekleri gibi daima biçim değiştirme, değişim içerisindeydi.

Pazartesi günleri Seniha’nın çay günleridir. Avrupa’nın bütün kibar kadınları gibi o günleri güzel giyinir, kuşanır ve tam beşte konağın salonunda az görülen bir hanımefendi gibi ziyaretçilerini beklerdi. Seniha salonun bir köşesinde iki genç kızla halasının torunu Hakkı Celis’in kendisine okuduğu şiirleri dinler gözüküyordu. Bu genç kendisinden iki ay küçük olmasına rağmen ve birçok şiiri bazı dergilerde çıkmasına rağmen ona parmakları mürekkep lekeli ve pantolonunun dizleri çıkmış zavallı bir okul çocuğu gibi görünmekten kurtulamıyordu.

Saat beşte Faik Bey konağı ziyarete geldi. Faik Bey Cemil’in yakın arkadaşları arasındaydı. Kumral, zayıf, uzun saçları iyi taranmış bir gençti. Küçük yaşından beri Avrupa’nın önemli şehirlerinde dolaşmış, oturmuş olduğu için hareketlerinde hiç sahte görülmeyen bir zerafet vardı. Faik Bey ile Seniha arasındaki ilişkinin bir arkadaşlık derecesinden fazla olması genç kızın bütün arkadaşları bilirdi. Fakat, buna da hafif bir flört manasını verirlerdi. 

Günden güne aralarındaki sevgi çoğalmaya başladı. Faik Bey için Seniha’yı sevmek birdenbire vazgeçilmeyen birşey oluverdi. O şimdi kumara ne kadar düşkünse, Seniha’yı da o kadar arıyordu. Seniha’ya kendini o kadar bağlı hissediyordu. Dört günlük bir ayrılıktan sonra sabah Faik Bey konağa geldi. Herkes uykudaydı. Saçları karma karışık, yüzü sapsarıydı. Suratında üç günlük bir sakal, toz renginde bir kir tabakası vardı. Seniha “Ne var? Ne oldu?” demek isteyen gözlerle Faik Bey’ e baktı. Faik Bey sessiz bir şekilde hiçbir şey söylemiyordu. 

Seniha daha sonra kardeşi Cemil’ den Faik Bey’ in kumarda Üç yüz elli lira kaybettiğini ve paraya ihtiyacı olduğunu öğrendi. Cemil parayı Seniha’nın büyükbabasından istemesini söyledi. Seniha’nın bunun olmayacağını söylemesi üzerine Cemil Seniha’nın elmaslarını rehin koymasını istedi. Seniha dolabını açtı içinden bir çekmece çıkardı. Çekmecenin içinden birkaç tane mahfaza aldı ve birer birer Cemil’e uzattı ve hayatında ilk defa ağır ve ciddi bir şekilde düşündü, kaldı. 

Hayat bir an içinde, ona çıplak ve en kaba haliyle görünmüştü. Bu dünyada güzellik bir hayal, asalet ve zerafet, insanın üstünde hafif bir cilaydı. Güzel bir yüze iskelet ifadesi vermek için iki gecelik bir uykusuzluk, bir sevgiyi bir alışverişe çevirmek için birkaç paket iskambil kağıdı, zarif bir adamı bir dilenciye döndürmek için üç yüz elli liralık bir borç yeterliydi. Seniha kalbinin bu bir günlük hesaplaşmasından epeyce değişmiş çıktı.

Konağı kiraya verip kardeşi Selma Hanımefendi’nin yanına taşınma fikri ortaya çıktığından beri Naim Efendi’ nin rahatı, huzuru kaçtı. Selma Hanımefendi kararında o kadar katıydı ki hiçbir şekilde bunun önüne geçmek mümkün değildi. Naim Efendi; “Burada doğmuşum, burada yaşamışım, ihtiyarlamışım! Nasıl bırakır giderim?” diyordu. Selma Hanım; “Burada, fareler, örümcekler ortasında yapayalnız öleceğine, benim yanımda benim gözüm önünde ölürsün.” diyordu.

Konak, Naim Efendiyle beraber, hergün biraz daha yıkılıp gidiyordu. Zili bozulan sokak kapısı ağır bir tokmakla vuruluyor ve bir çok gıcırtılarla sarsılak açılıyordu.

KİTABIN ANAFİKRİ:

Bazı şeyleri kazanmak ve korumak epeyce zaman alır ama onları kaybetmek çok kolaydır.

KİTAPTAKİ ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:

Naim Efendi: Çok zengin ve zengin olduğu kadar da hesaplı bir kişidir. Çok önemli yerlerde çalışmış ve çok önemli bir kariyere sahip olmuştur. Ama devamlı bir değişim içerisinde olan bir ülkede eskiden kelme bir şahsiyet olduğu için bazı konulara uzak kalmıştır hatta gençlerin konuştuğu Türkçe’nin çoğunu anlamamaktadır. Eğlenceyi seven, neşeli bir insandır.

Seniha Hanım: Körpe, ince, çevik, ipekböceği gibi sürekli bir değişim halindedir. İlk başlarda cıvıl cıvıl bir kız olmasına rağmen zamanla çok değişir. Kimseyle görüşmez, kimseye bir şey söylemez olur.

Faik Bey: Aileyi uçuruma sürükeyen kişidir. Zevklerine göre yaşayan ve insanların umrunda olmadığı varlıklı bir ailenin oğludur.

Hakkı Celis: Senihayı sevmiştir fakat karşılık bulamayınca içine kapanmıştır. Kimseye sır vermeyen birisidir. İnsanlardan kaçmaya çalışmaktadır, yalnız kalmak ister.

KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER:

Bir töre romanıdır. Üç neslin çatışması anlatılmıştır. Olay kapalı ve dar bir çevrede geçtiği için nesiller arasındaki uçurum, hızlı değişimin geyirdiği ahlak buhranı usta bir biçimde sergilenmiştir. Kitap akıcı ve sürükleyicidir.

KİTABIN YAZARI HAKKINDA BİLGİ:

Kahire’de doğdu. Manisa’nın karaosmanoğulları ailesindendir. Öğrenimini bir Fransız oklulunda tamamladı. II.Meşrutiyetin ilanından sonra İstanbul’a geldi. Fecri Ati topluluğuna katıldı. Çeşitli gazete ve dergilerde yazmaya başladı. Üsküdar Lisesinde felsefa dersleri okuttu. Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu’ya geçerek Batı Cephesi’nde bulundu. Deneme, makale, anı, oyun türlerinde eserler veren Yakup Kadri, daha çok romanlarıyla tanındı. Romanlarının konusu tarihsel ve olaylar olmuştur.

YAZARIN ESERLERİ :

Roman: Kiralık Konak, Nur Baba, Hüküm Gecesi, Sodom ve Gomore, Yaban, Ankara, Bir Sürgün, Panaroma, 2 cilt, Hep O Şarkı. Hikaye Bir Serencam, Rahmet, Milli Savaş Hikâyeleri.

Anı: Zoraki Diplomat, Anamın Kitabı, Vatan Yolunda, Politikada 45 Yıl.

Kiralık Konak (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) Kitap Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı için tıklayınız...
thumbnail

Sodom ve Gomore (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) Kitap Özeti, Konusu, Tahlili


KİTABIN ADI =
SODOM VE GOMORE

KİTABIN YAZARI = YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU

KİTABIN KONUSU:

İstanbul’un işgali ve İsatanbul halkının işgale karşı tutumu kitapta anlatılıyor.

KİTABIN ÖZETİ:

Birinci Dünya Savaşı henüz sona ermiştir. Osmanlı İmparatorluğu da bu felaketten payını almış ve ülkenin heryeri kargaşa içindedir. 1921’lerin İstanbul’u,İngilizler şehri şigal etmiş ve saray buna sesiz kalmıştır. İstanbul, Anadolu’dan kopuk ayrı bir dünya gibidir. Tıpkı Sodom ve Gomore gibi. Tanrının naletlediği şehirlerden ikisidir. İstanbul kızları İngiliz subaylarıyla beraber olmaktan gayet mutludurlar. Leyla’da bunlardan biridir. Bu nazik kızlarımız Kuvayi Milliyetçileri yabani dağ insanı olarak görmekte, hatta tiksinmektedirler. Leyla’ya aşık olan Necdet ise bağımsızlıktan umudunu kesmiş, olaylara sadece seyirci kalmıştır. Sevdiği kızın işgalci subaylarla olan yakınlığını görür fakat görmezden gelir, hatta o da bu subayların çevresinde oluşan yüksek sosyeteye katılır. Oysa Necdet’in arkadaşı Cemil bir şeyler yapmak gerektiğini düşünür ve Kuvayi Milliyecilere katılır ve sonunda şehit olur. Fakat o değeri bilinmez insanlardandır, vatan o ve onun gibilerinin kanlarıyla hayat bulmuştur. Vatanın ayakları aslında bağımsızlık savaşında ayaklarını yitiren gazilerimizindir. Onlar her bir uzuvunu kaybederken vatan yeniden el ayak sahibi olmuştur.

İstanbul’un bu şaşalı hayatı çok kısa sürer. Ezilmiş Anadolu insanının özlediği gün gelir. Bir gece Kuvayi Milliyeciler karanlığın içine akın eden ışık hüzmeleri gibi akın ederler şehre.

Leyla, o eski hayatlarının mahvettiği için bu büyük savaşçıları nefretle karşılar. Necdet ise artık bu İngilizler tarafından kullanılmış vatanperverlik duygusundan yoksun kızdan soğumuştur.

Leyla dudaklarını Necdet’in dudaklarına uzatır. Necdet onu kucaklar ve bir köşeye bırakır. Dudaklarında bir kimyevi maddenin “rujun” yavan tadıyla bağımsız İstanbul’a katılır. Ve bu aşkın bittiği yerde roman da son bulur.

KİTABIN ANA FİKRİ:

Çöküşün getirdiği bir çürümenin romanıdır. Savaş gi,bi zor anlarda insanlar maskelerini çıkartıp kendilerini gösterirler. “Dost kara günde belli olur”

KİTAPTA OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:

Necdet, karamsar sorunlar arasında sıkışıp kalmış kendine öz güveni olmayan biridir. Yolu biliyor fakat yolda yürümeye cesareti yok. Küçük kırılganlıkları ve vazgeçemediği rahatlığı onu yurt savunması gibi bir şereften yoksun bırakıyor.

Leyla, bakımlı, ince yapılı, dikkati çeken güzel bir İstanbul kızıdır. Fakat ailesi gibi vatan duygularından yoksun, sosyeteyi seven, hovarda bir kızdır. Hayatı yalancı bir cennetten farksız yaşamak istiyordu. Fakat kağıttan yapılmış saraylar çok çabuk bozulurdu ve o asıl kaybeden oldu.

Cemil, yurtsever biri vatanın köle oluşuna katlanamayacak derecede onurlu, güçlü, iri yapılı bir Türktür. Biz bugün bağısızlığımızı o ve onun gibilere borçluyuz.

KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ:

27 Mart 1889’da Kahire’de doğdu. İbrahim Paşa’nın ölümü üzerine Manisa’ya geldi. 1913’te ilk hikaye kitabını çıkarır: “Bir Serencan.” Vedat Nedim Tör, Burhan Asaf Belge, İsmail Hüsrev Tökin ve Şevket Süreyya Aydemir’le birlikte “Kadro” dergisini çıkarır. 13 Aralık 1974’te Ankara’da öldü. 

Eserleri : Rahmet(1923), Milli Savaş Hikayeleri(1947), Kiralık Konak(1922), Nur Baba, Sodom ve Gomore(1928), Hüküm Gecesi, Yaban(1932), Ankara, Bir Sürgün, Erenlerin Bağından(1922), Okun Ucunda, Zoraki Diplomat(1955), Anamın Kitabı, Vatan Yolunda, Politikada 45 yıl(1968), Nirvana(1909), Veda, Sağnak(1929) ve Mağara(1934).

Sodom ve Gomore Kitap Sınavı Soruları için tıklayınız...

1 Kasım 2016 Salı

thumbnail

Sodom ve Gomore Kitap Yazılı Test Sınavı Soruları


1) Nejdet neden bir İngiliz’e selam bile vermek istemez?
A. Leyla’nın İngilizlere olan hayranlığından dolayı
B. İngiliz düşmanı olduğu için
C. C.G.S.R İngiliz olması
D. İngilizlerin ona zarar vermeye kalkışması
E. İngilizlerin Nejdet’i sevmemesi

2) Major Will ‘in davetine Nermin neden davet edilmemiştir?
A. Major Will Nermini unutmuştur
B. Leyla Nermin’in gelmesini istememiştir
C. Nejdet Nermin ‘in gelmesini istememiştir
D. Major Will Nermini sevmediği için
E. Coptain Jakson Read Nermin’in gelmesini istemiştir.

3) ‘’……………………. için Türk olmak rezaletlerin en büyüğü ve lekelerin en kirlisiydi ‘’ boşluğa aşağıdakilerden hangisi gelmektedir?
A. Sami Bey           B. Nejdet      
C. Madam Jimson  D. Azize        
E. Nermin

4) Captoin Gerald J.Read’ın eski sevgilisi kimdir?
A. Tuba              B. Leyla
C. Nejdet           D. Azize
E. Madam Jimson

5) 1. Realizm akımından etkilenmiştir.
    2. Yazar Fransız Edebiyatını örnek almıştır
    3. Kitapta dini konular işlenmiştir.
    4.Toplumun sapık düşüncelerini ele almıştır
Yukarıdaki yargılardan hangisi doğrudur ?
A. Yalnız 1           B. 1 ve 2
C. Yalnız 3           D. 1,2 ve 4
E. 1,2,3 ve 4

6) Şehnaz Sultan kimdir?
A. Atıf Beyin metresi
B.Hizmetçidir Major Will
C. Saraydaki kız, Captoin Read
D. Nerminin kız kardeşi
E. Leylanın annesi

7) Nermin ‘in kiminle arası bozulmuştur?
A. Atıf Bey – Azize Hanım 
B. Makbule Hanım – Sami bey
C. Madam Jimson – Major Will
D. Leyla – Nejdet Bey
E. Captoin J. Read – Major Will

8) Leyla Nehdeti kim ile aldatmıştır?
A- Atıf Bey
B- C.J. Read
C-Sami Bey
D- Major Will
E- Miss Funny Moore

9) Kitabun sonunda Leyla ile Nejdet’e ne oluyor?
A- Nejdet , leyladan soğuyor ve ayrılıyor
B- Nejdet Nerminle evleniyor
C- Leyla intihar ediyor
D- Nejdet İstanbul ‘a gidiyor
E- Sami Bey geberiyor

10) Sodom ve Gomore nedir?
A. Şehir isimleri     B. Kitap ismi
C. Yazar ismi         D. Savaş ismi
E.Kahraman adı

11) Madam Jimson Leyla’yı rezil edeceği zaman ona yardım eden kimdir?
A- Doktor Captoin Marlow
B- Doltor Major Will
C- Doktor Bacchonek
D- Doktor Jean Prode
E- Doktor le Racheiprre

12) Dorian Grayle benzetilen kimdir?
A. Leyla                 B. Azize Hanım
C. Major Will        D. Nejdet
E. Capton G.J. Read

13) Madam Jimsong kocası öldükten sonra kimle ilişkisi olmuştur?
A. Clonel de Rochepierre        B. Necdet
C. Nermin          D. Doktor Cemil Kamil
E. Akif Bey

14) Kitabın ana fikri nedir?
A- İstanbul’daki ahlaki çöküş
B- İngiliz ailesinden olma merakı
C- Leylanın İngiliz tutkusu
D- İstanbul'daki ahlaki mükemmellik
E- Fakir ama gururlu gençlik

15) Necdet , Leyla’dan neden nefret etmektedir?
A- Necdet başkasını sevmektedir
B- Necdet Leylanın babasını sevmemektedir
C- Leylanın İngiliz zabıtleri ile olan münasebetsiz ilişkilerinden ötürü
D- Leylanın annesinin Necdeti istemesi ve Leyla’nın da susması

16) Necdet ile Captoin Gerald Zackson Read bir davetle neden kavga etmiştir?
A- Captoin Necdete laf ettiği için
B- Leylanın Captoin ile yakınlaştıklarını gördüğü için
C- Captoin necdete vurduğu için
D- Necdet kaptana vurduğu için
E- Captoin Necdetin annesine terbiyesizlik yaptığı için

17) Kitaptaki Türk karakterler genel olarak neye özenmektedir?
A- Edebiyata             B- Türk Gelenek ve göreneklerine
C- Okur yazarlığa     D- Alafrongalığa
E-Doğu gelenek ve göreneklerine

18) Captoin Marlow ‘un hoşlandığı sultanın adı nedir?
A- İsmet Paşa           B- Fikret Paşa
C- Ahmet Paşa         D- Naim Paşa
E-Mehmet Rauf Paşa

19) Kitabın sonunda Cemil’e ne olmuştur ?
A- Cemil hasta olmuştur
B- Cemil hayatına devam etmektedir
C- Cemil şehit düşmüştür
D- Cemil birine aşık olmuştur
E- Cemil vereme yakalanmıştır

20) Necdet Leyla ile evlenirse kim gibi olacağını düşünür?
A. Sami Bey                    B. Mösyo Jimson
C.Captoin H.Jackson Read
D. Captaın Morlow         E. Atıf Bey

21) Şehnaz Sultan kiminle yaşamıştır?
A - Mösyö Jimson          B- Captain G.Jakson Read
C- Atıf Bey                    D- Captan Marlow
E - Doktor cemil

22) Aşağıdakilerden hangisi veya hangileri doğrudur?
1. Sodom ve Gomore de işgal altındaki İstanbul anlatılır
2. Roman işgal kuvvetleriyle memleketin yerlileri arasında geçer
3. Sami bey işi nedeniyle yabancılarla haşır neşir olan biridir
4. Kitabın sonunda Leyla ile Necdet evlenir.
A. Yalnız 1        B. Yalnız 2
C. 1,2,4             D. 2,3 ve 4
E. 1,2 ve 3

23) Romanda adı geçen Sami Bey ‘in Leyla ile ne gibi ilişkisi vardır?
A- Sami Bey Leyla’nın nişanlısıdır  
B- Sami Bey Leyla’nın babasıdır
C- Leyla’nın hoşlandığı ingiliz subaydır
D- Leyla’nın dayısıdır
E- Leyla’nın sevdiğidir

24) Aşağıdakilerden hangisi Madam Jimson hakkında yanlıştır?
A- Captoin Read’ın ilk göz ağrısıdır
B- Ela gözlü levent kadındır
C- Durmadan küstah bi şekilde güler
D- Major Will ile aralarında bir şey geçer
E – Madam Jimsonun kocası ölmüştür
                                             
25) Romanda anlatılan konu hangi kavimde gerçekleşen olaya benzetilmiştir?
A- Ad kavmi         B- Lut kavmi
C- Fil ashabı         D- Ress Kavmi
E- Firavun ve Ordusu

Sodom ve Gomore (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) Kitap Özeti, Konusu, Tahlili için tıklayınız...

About