(Do Androids Dream of Electric Sheep)
Kitabın Yazarı: Philip K. Dick
Kitap Hakkında Bilgi:
Çok uzak olmayan bir gelecekte, radyoaktif toz dünyanın her yerini kaplamış, ormanlar ve hayvanlar yok olmuş. İnsanlar çetin yaşam koşullarının hüküm sürdüğü koloni gezegenlerine göç etmiş, başta savaş makinesi olarak tasarlanan robotlar giderek gelişmiş ve insandan daha zeki, daha güçlü olmuşlar. İnsan ile androidi ayıran tek şey empati yetenekleri mi? Tüm bunların ortasında ödül avcımız Rick Deckard var. En çok istediği şeyse elektrikli koyunu yerine gerçek bir hayvan sahibi olmak. Ama bunun için Mars’tan kaçmış sekiz androidi emekliye ayırarak alacağı ödül parasına ihtiyacı var ve bu görev, ona insan ile makine arasındaki farkı sorgulatacak bir varoluş savaşına dönüşüyor. Gelmiş geçmiş en iyi bilimkurgu filmlerinden Blade Runner’ın uyarlandığı Blade Runner 2049’u da unutmadan, sayısız yazara, sayısız hikayeye esin kaynağı olmuş gerçek bir Siz ne kadar insansınız?(Tanıtım Bülteninden)
Kitabın Özeti:
Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi?’nin çizdiği geleceğin dünyası insanlık için pek de altın çağ sayılamaz. Üçüncü dünya savaşı sonrasında dünya sürekli bir radyoaktif serpinti altındadır. Dünyadaki çoğu bölge toz bulutuyla kaplanmıştır. Hayat şartları yaşanması zor hale gelmiştir. İnsanlar başka kolonilere yerleştirilir, yetersiz görülenlerde "özel" ismi takılarak dünyadaki yaşama bırakılır.Hayvan türlerinin çoğu yok olmuş, var olanlar da birer statü sembolü olarak insanlar tarafından çok yüksek paralar ödenerek beslenmektedir. Parası gerçek bir hayvan almaya yetmeyenler elektrikli bir tanesini tercih etmektedirler.
İnsanlardan ‘özel’ olmayanlar (yani radyoaktivite yüzünden zarar görmemiş, üremesinde sakınca bulunmayanlar) dünya dışındaki kolonilere göç etmeye teşvik edilmektedir. Gitmeyi kabul edenlere devlet özel hizmetlerinde bulunmak üzere bir android tahsis etmektedir. Bu androidleri üreten devasa şirketlerin başındaki bir avuç zengin insanın dışındakiler perişan bir hayat sürmektedir.
Androidler kolonilerde yaşamaktadır ve dünyaya gitmeleri yasaktır. Ancak bazı androidler dünyaya kaçarlar. İnsandan ayırt edilmesi neredeyse imkânsız olan androidler kaçtıkları zaman onları bulup emekli etmek (öldürmek) de polisin işidir. Romanımızın kahramanı Deckert böyle bir polistir. Aslında bu androidleri emekli etme işini Dave yapıyordur. Fakin Dave bir android tarafından yaralanınca bu iş Deckert'a kalır. Deckert evlidir ve evlerinin damında bir elektrikli koyun beslemektedir. Deckert'ın maddi durumu pek iyi değildir. Ancak yeni aldığı işi halledebilirse, yani bir grup asi androidi yakalayıp emekli edebilirse gerçek bir koyun almayı planlamaktadır. Androidler Dave tarafından tespit edilmiş ve Deckert'a liste verilmiştir. Zor olan tarafı ise bu androidlerin android olduğunu kanıtlamak ve onları emekli etmektir.
Çok garip bir dönemdir. Androidler inanılmaz bir biçimde topluma uyum sağlayarak çeşitli mesleklerde çalışmakta ve kendilerini de çok iyi saklayabilmektedir. Kimin android kimin insan olduğunun belli olmadığı, insanların duygudaşlık geliştirmek için birbirlerine ‘bağlanabildikleri’ bir sistemin olduğu bir dönem…
Mercerism denilen bir inanç sistemi insanların ruhsal dünyalarını ayakta tutmaktadır. Empati üzerine kurulu bu anlayışın bir pratiği, empati kutularını kullanarak o anda kutuyu kullanan herkesle yüzde yüz empati kurmaktır. Bir sevinç ya da üzüntü bu kutular sayesinde başkaları tarafından anında paylaşılabilmektedir.