Kitabın Yazarı: Handan Derya
Kitap Hakkında Bilgi:
Tuğrul, şimdiye kadar annesinin ve babasının memleketi olan Çanakkale'yi tanıma fırsatı bulamamıştı. Hep doğup büyüdüğü Brüksel'de geçiriyordu yaz tatillerini. Doğrusu bundan da hiç şikayetçi değildi. Kamp başkanı olmak, çok sevdiği Rose Marie ile her gün birlikte olmak onun için vazgeçilmezdi. Ancak bu kez her şey farklı olacaktı. Memleket duygusunun ve tarih bilincinin ne olduğunu o güne kadar bilmeyen Tuğrul, o yaz yeni arkadaşlar edinerek ve yeni heyecanlar tadarak unutamayacağı bir tatil geçirecekti.
Kitabın Konusu:
Kitap ailesi ile yurtdışında yaşayan Tuğrul’un, yaz tatilinde memleketine gelmesi ve yaşadığı macera dolu olayları konu edinmiştir.
Kitabın Özeti:
Tuğrul, anne ve babasıyla birlikte Belçika’da yaşamaktadır. Belçika’ya taşındıktan yaklaşık altı yıl sonra karayoluyla memleketleri Çanakkale’ye giderler. Tuğrul ilk başlarda köyde çok sıkılır.
Kitabın Özeti:
Tuğrul, anne ve babasıyla birlikte Belçika’da yaşamaktadır. Belçika’ya taşındıktan yaklaşık altı yıl sonra karayoluyla memleketleri Çanakkale’ye giderler. Tuğrul ilk başlarda köyde çok sıkılır.
Tuğrul köyde tarlaya gittiği günlerden birinde toprakta demirden yuvarlak bir cisim bulur. Komşunun küçük kızı Neslihan, Tuğrul’a o demir misketlerden tarlalarında çok fazla olduğunu söyler.
Tuğrul’un dedesi bu misketlerin aslında bir mermi olduğunu söyler. Çanakkale Savaşı sırasında bu topraklara çok fazla sayıda mermi düştüğünü söyler. Hala bu mermilerin toprakta bulunduğunu anlatır. Tuğrul'un dedesi gömleğinin cebindeki kutudan iki demir misket mermisi daha çıkarır ve torununa verir. Onları iyi saklamasını, onlara baktıkça savaşı değil, barışı hatırlamasını söyler.
Tuğrul ailesiyle beraber Troya tarihi alanını gezerken, Zafer adlı bir çocukla tanışırak arkadaş olur. Zafer, Tuğrul’u kazı alanına gitmeyi teklif eder. Kazı alana gizlice girerler ve şans eseri yarım bir tas içinde tarihi eser niteliğinde eski paralar bulurlar.
Neslihan’ın abisi Serdar, bir şekilde Tuğrul ve Zafer'den şüphelenip onları takip eder. Çocukların sakladıkları yerden tarihi paraları ve tası alıp kaçar. Serdar tarihi eser kaçakçısı olan Rüstem ile görüşür.
Tuğrul ve Zafer sakladıkları yerde paraları bulamayınca Serdar’dan şüphelenirler. Gizlice Serdar'ı takip ederler. Köyden ilçeye giden Serdar, bir evde Rüstem’le görüşürken Rüstem Tuğrul ve Zafer'i fark eder. Serdar’ı atlatıp çocukları kaçırır.
Tuğrul ve Zafer'i bulamayan aileleri onları merak eder. Neslihan’dan ilçeye giden bir araca bindiklerini öğrenirler. Bu sırada Serdar da çocuklar için endişe eder ve jandarmaya haber verir. Jandarma uzun bir kovalama sonunda Rüstem’i yakalar. Tuğrul ve Zafer durumu komutana anlatırlar. Komutan paraları çocuklara verir ve onları müzeye gönderir. Çocuklar buldukları tarihi eserleri müzeye teslim ederler ve bunun karşılığında para ödülü kazanırlar. Para ödülü ile Zafer’e bilgisayar alırlar.
Tuğrul’un ailesi tatilin kalan kısmını Belçika’da geçirmeye karar verirler. Böylece Tuğrul’u başka bir maceradan korumak istemektedirler. Ertesi gün yola çıkarlar. Başlarda Türkiye’ye gelmek istemeyen Tuğrul, artık farklı duygu ve düşünceler içindedir. Vatan sevgisinin tadına varmış ve tarih bilinci edinmiştir. Cebindeki demir misketleri çıkarıp dedesinin “vatanın kalbini dinliyorum” sözünü hatırlar. Artık Tuğrul da vatanın kalbinin sesini duymaktadır.