Yahya Kemal BEYATLI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yahya Kemal BEYATLI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Nisan 2019 Çarşamba

Kendi Gök Kubbemiz (Yahya Kemal Beyatlı) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı: Kendi Gök Kubbemiz

Kitabın Yazarı: Yahya Kemal Beyatlı

Kitap Hakkında Bilgi:

Kendi Gök Kubbemiz, Yahya Kemal Beyatlı'nın üç bölümden oluşan şiir kitabı (1961, 1963, 1969). Beyatlı'nı yeni tarz şiirleri, 1921-1957 yılları arasında çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlanmış, kitap halinde toplanmamıştır.

Adını, "Süleymâniye'de Bayram Sabahı" şiirinin bir mısrasından (Kendi Gök Kubbemiz altında bu bayram saati) alan kitap, Yahya Kemal Enstitüsü'nce yayımlandı.

Üç bölüme ayrılmış olan kitabın "Kendi Gök Kubbemiz" bölümünde Türk tarihi ve kültürüyle ilgili şiirler, "Yol Düşüncesi" bölümünde rintlik, ölüm ihtiyarlık konularındaki şiirler, "Vuslat" bölümünde aşk şiirleri toplanmıştır.

Kitabın sonunda bitirilmemiş bir şiir yer alır. "Ok" şiiri dışındaki tüm şiirler (81 adet) aruz ölçüsüyle yazılmıştır.

Kendi Gök Kubbemiz, Türk şiir coğrafyasına hükmeden bir payitaht, geçmiş ile gelecek arasında kurulmuş sağlam bir köprü, duygu ve düşüncelerimizin de zengin bir arşividir. Yahya Kemal'in şiiri, bu kitapta bir uygarlık tasarımı olarak yer almıştır. Gelenek ve modernlik, Doğu ve Batı, bu tasarımın şiir dünyasında buluşurlar.

Yahya Kemal, Kendi Gök Kubbemiz'in altında yerli hayatın tam bir ansiklopedisini kurgulamıştır. Sözün manevi derinliği, bu eserin sayfalarında musikinin ses iklimine karışır ve mimari ile gündelik hayat, toplumsal varoluşa kişilik kazandırır.

Sonuçta anlatılan bizim hikayemiz, coğrafyadan vatana doğru uzanan tarihsel yolculuğumuzdur.

Titiz sözcük işçiliği, temelleri uygarlık toprağımıza atılmış biçim anlayışı ve önerdiği hayat felsefesi üzerinde yükselen bu poetik zirve, Türk şiiri adına dikilmiş görkemli anıtlardan birisi olarak çağdaş edebiyatımızda yerini almıştır.

Kendi Gök Kubbemiz, kendi kültür atlasımızdır.

Kitaptaki Şiirler:

1. Bölüm: Kendi Gök Kubbemiz
Süleymâniye'de Bayram Sabahı

Açık Deniz
Itrî
Bir Tepeden
Bir Başka Tepeden
Akıncı
Mohaç Türküsü
Siste Söyleniş
İstanbul Fethini Gören Üsküdar
Hayâl Şehir
Ziyâret
Atik-valde'den İnen Sokakta
Üsküdar'ın Dost Işıkları
Hayâl Beste
Eski Mûsıkî
O Rüzgâr
Mevsimler
Koca Mustâpaşa
Gece
Akşam Mûsıkîsi
İstinye
Eylül Sonu
Fenerbahçe
Maltepe
Bedri'ye Mısralar
Karnaval Ve Dönüş
İstanbul Ufukta'ydı
Mihriyâr
İstanbul'un O Yerleri
Ok
Kaybolan Şehir
1918

2. Bölüm: Yol Düşüncesi
Yol Düşüncesi
Sonbahar
Düşünce
Sessiz Gemi
Rindlerin Hayatı
Rindlerin Akşamı
Rindlerin Ölümü
Ufuklar
Deniz Türküsü
Uçuş
Gezinti
Moda'da Mayıs
Geçiş
Düşünüş
Duyuş Ve Düşünüş
O Taraf
Bir Dosta Mısrâlar
Bir Yıldız Aktı
Gurbet
Hüzün Ve Hâtıra
Gece Bestesi
Mâverâda Söyleniş
Mehlika Sultan

3. Bölüm: Vuslat
Vuslat
Telâki
Ses
Deniz
Erenköyü'nde Bahar
Bahçelerden Uzak
Geçmiş Yaz
Hatırlatan
Eski Mektup
Aşk Hikâyesi
Viranbağ
Güftesiz Beste
Nazar
Özleyen
Ric'at
Çin Kâsesi
Bergama Heykeltraşları
Endülüs'te Raks
Altor Şehrinde
Eski Pâris
Büyü Şiir
Sicilya Kızları
Cin'ler
Hayâli Söyleniş
Madrid'de Kahvehâne

Süleymâniye’de Bayram Sabahı


Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede
Bir mehâbetli sabah oldu Süleymâniye'de
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan.
Gecenin bitmeye yüz tuttuğu andan beridir,
Duyulan gökte kanat, yerde ayak sesleridir.
Bir geliş var!.. Ne mübârek, ne garîb âlem bu!..
Hava boydan boya binlerce hayâletle dolu...
Her ufuktan bu geliş eski seferlerdendir;
O seferlerle açılmış nice yerlerdendir.
Bu sükûnette karıştıkça karanlıkla ışık
Yürüyor, durmadan, insan ve hayâlet karışık;
Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya,
Giriyor, birbiri ardınca, ilâhî yapıya.
Tanrının mâbedi her bir tarafından doluyor,
Bu saatlerde Süleymâniye târih oluyor.

Ordu-milletlerin en çok döğüşen, en sarpı
Adamış sevdiği Allah'ına bir böyle yapı.
En güzel mâbedi olsun diye en son dînin
Budur öz şekli hayâl ettiği mîmârînin.
Görebilsin diye sonsuzluğu her yerden iyi,
Seçmiş İstanbul'un ufkunda bu kudsî tepeyi;
Taşımış harcını gâzîleri, serdârıyle,
Taşı yenmiş nice bin işçisi, mîmâriyle.
Hür ve engin vatanın hem gece, hem gündüzüne,
Uhrevî bir kapı açmış buradan gökyüzüne,
Taa ki geçsin ezelî rahmete ruh orduları..
Bir neferdir, bu zafer mâbedinin mîmârı.

Ulu mâbed! Seni ancak bu sabah anlıyorum;
Ben de bir vârisin olmakla bugün mağrûrum;
Bir zaman hendeseden âbide zannettimdi;
Kubben altında bu cumhûra bakarken şimdi,
Senelerden beri rüyâda görüp özlediğim
Cedlerin mağfiret iklîmine girmiş gibiyim.
Dili bir, gönlü bir, îmânî bir insan yığını
Görüyor varlığının bir yere toplandığını;
Büyük Allah'ı anarken bir ağızdan herkes
Nice bin dalgalı Tekbîr oluyor tek bir ses;
Yükselen bir nakaratın büyüyen velvelesi,
Nice tuğlarla karışmış nice bin at yelesi!

Gördüm ön safta oturmuş nefer esvaplı biri
Dinliyor vecd ile tekrar alınan Tekbîr'i
Ne kadar saf idi sîmâsı bu mü'min neferin!
Kimdi? Bânisi mi, mîmârı mı ulvî eserin?
Taa Malazgirt ovasından yürüyen Türkoğlu
Bu nefer miydi? Derin gözleri yaşlarla dolu,
Yüzü dünyâda yiğit yüzlerinin en güzeli,
Çok büyük bir iş görmekle yorulmuş belli;
Hem büyük yurdu kuran hem koruyan kudretimiz
Her zaman varlığımız, hem kanımız hem etimiz;
Vatanın hem yaşayan vârisi hem sâhibi o,
Görünür halka bu günlerde teselli gibi o,
Hem bu toprakta bugün, bizde kalan her yerde,
Hem de çoktan beri kaybettiğimiz yerlerde.

Karşı dağlarda tutuşmuş gibi gül bahçeleri,
Koyu bir kırmızılık gökten ayırmakta yeri.
Gökte top sesleri var, belli, derinden derine;
Belki yüzlerce şehir sesleniyor birbirine.
Çok yakından mı bu sesler, çok uzaklardan mı?
Üsküdar'dan mı? Hisar'dan mı? Kavaklar'dan mı?
Bursa'dan, Konya'dan, İzmir'den, uzaktan uzağa,
Çarpıyor birbiri ardınca o dağdan bu dağa;
Şimdi her merhaleden, taa Bâyezîd'den, Van'dan,
Aynı top sesleri birbir geliyor her yandan.
Ne kadar duygulu, engin ve mübârek bu seher!
Kadın erkek ve çocuk, gönlü dolanlar, yer yer,
Dinliyor hepsi büyük hâtırâlar rüzgârını,
Çaldıran topları ardınca Mohaç toplarını.

Gökte top sesleri, bir bir, nerelerden geliyor?
Mutlaka her biri bir başka zaferden geliyor:
Kosova'dan, Niğbolu'dan, Varna'dan, İstanbul'dan..
Anıyor her biri bir vak'ayı heybetle bu an;
Belgrad'dan mı? Budin, Eğri ve Uyvar'dan mı?
Son hudutlarda yücelmiş sıra dağlardan mı?

Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?
Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!..
Adalar'dan mı? Tunus'dan mı, Cezayir'den mi?
Hür ufuklarda donanmış iki yüz pâre gemi
Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor;
O mübârek gemiler hangi seherden geliyor?

Ulu mâbedde karıştım vatanın birliğine.
Çok şükür Allaha, gördüm, bu saatlerde yine
Yaşayanlarla beraber bulunan ervâhı.

Doludur gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı.

Yahya Kemal BEYATLI

Eğil Dağlar (Yahya Kemal BEYATLI) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişiler


Kitabın Adı: Eğil Dağlar Kitap

Kitabın Yazarı: Yahya Kemal Beyatlı

Kitap Yahya Kemal Beyatlı'nın ölümünden sonra 1966 yılında yayınlanmıştır. Eğil Dağlar, Yahya Kemal Beyatlı'nın Kurtuluş Savaşı sırasında kaleme aldığı yazılardan oluşur.

Kitabın Konusu:

Milli mücadeledeki kahramanlar için yazılmış bir kitaptır.

Kitabın Özeti:

Eğil Dağlar'daki yazılar gün gün İstiklâl Harbi'nin nabzını tutmaktadır. Bazen batılı devletlerin tutumu, bazen Yunanlıların ve Yunan ordusunun durumu, bazen Ankara hükûmeti, bazen kamuoyunun konuya bakışı bu yazılarda ele alınmaktadır.

Yahya Kemal'in İstiklâl Harbi yıllarında ne kadar isabetli düşüncelere sahip olduğunu gösteren bu yazıların, Millî Mücadele'nin lideri Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından kesilip saklandığı ve daha sonra Yahya Kemal'e gösterildiği artık bilinmektedir.

Kitap İstiklâl Harb'inin, günü gününe yazılmış , en yakın tarihidir. Kitap bölümlerden oluşmakta ve her bölümde ayrı bir anektot anlatılmaktadır.

Kitap yazıldığı yıllarda Milli Mücadele'nin inandırıcı bir desteği ve o yıllardaki Türk düşüncesinin bir zaferi olmuştur.

Kitapta daha çok Türk Askeri'nden ve İstiklâl Harbi kahramanı Mustafa Kemal Paşa anlatılmaktadır.

Eser 88 müstakil nesir ve on bin satırdan meydana gelmektedir.

Kitabın adı ise bir asker türküsü olan şu mısralardan gelmektedir;

Eğil dağlar eğil, üstünden aşam
Yeni tâlim çıkmış varam alışam.

Kitabın Ana Fikri :


Milletin yeniden var olmasını sağlayan İstiklâl Harbi kahramanları ve Atatürk'ün yaşadıkları kitabın ana fikrini oluşturmaktadır.

28 Mart 2019 Perşembe

Eğil Dağlar (Yahya Kemal BEYATLI) Kitap Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı


1) Yahya Kemal BEYATLI'nın “Eğil Dağlar” kitabının ismi nereden gelmektedir?


A) Bir halk hikayesinden
B) Bir halk türküsünden
C) Namık Kemal’in bir şiirinden
D) Bir atasözünden
E) Kendi şiirinden

2) “Eğil Dağlar” kitabında anlatılan Millî Mücadele yıllarında Yunanlılar hangi şehrimizin kendilerine ait olduğunu iddia etmişlerdir?

A) Ankara’nın
B) İstanbul’un
C) İzmir’in
D) Antalya’nın
E) Muğla’nın

3) Yahya Kemal BEYATLI 27 Mayıs 1921 tarihli yazısında ne sebeple Babıâli gazeteciliğini yererek gazetelerin “gaflet” içinde olduğunu söylemiştir?

A) Gazeteler Ankara hükümetine destek verdiği ve Mustafa Kemal’i övdüğü için
B) Kurtuluş Savaşı’ndan sonraki barış müzakerelerinde Ankara Hükümeti’ni destekledikleri için
C) Özellikle İstanbul’daki işgallerde yanlı haber yaptıkları için.
D) Barış müzakerelerinde gerçekleri yansıtmayıp, Avrupa basınının yanlı haberlerine itibar ettikleri için
E) Misak-ı Millî sınırlarını tanımayıp Millî mücadeleye destek olmadıkları için

4) Yahya Kemal “Yeni Türk Ruhu” başlıklı yazısında ve “Kurdun Dişisi ve Yavruları” yazısında Türk ordusunu,erkek kurda, Anadolu’yu ise dişi kurda benzetmiştir. Yazıdaki “Kurdun Ölümü” isimli hikâye Fransız edebiyatından hangi yazara aittir?


A) Paul Valery
B) Jean Jacques Rousseau
C) Montaigne
D) Alfred de Vigny
E) Baudelaire

5) “Ramazanla Beraber” başlıklı yazısında Yahya Kemal BEYATLI, İstanbul’daki hangi değişikliğin İstanbul’un tamamıyla bir Türk şehri olduğunu ispat ettiğini söylemektedir?

A) Camilerde okutulan Kuran-ı Kerim’in
B) İnsanların ramazan sebebiyle çarşılara çıkmasının
C) Ramazanda kurulan eğlence çadırlarının
D) Verilen iftar yemeklerinin
E) Geceleri minareler arasında kurulan mahya ve kandillerin

6) “Bu Muharebenin Askerleri” yazısında Yahya Kemal BEYATLI, neden savaşın sonunda askerlerin terhis edilmesini istemiyor?

A) Savaşın bittiğine inanmadığı için
B) Yeni bir savaştan korktuğu için
C) Askerler terhis olunca sıradan bir halk insanı olacakları, yaptıkları kahramanlıklar unutulacağı için
D) Askerlerin normal hayata uyum sağlayamayacağını düşündüğü için
E) Askerin sosyal hayata düzensizlik getireceğine inandığı için

7) Yahya Kemal BEYATLI, İstiklal Savaşı’nın kazanılmasından sonraki süreçlerle ilgili ne düşünmektedir?


A) Savaşta harap olmuş yapılar derhal tamir edilmelidir.
B) Savaşın bitişiyle birlikte barış görüşmeleri önem kazanmıştır.
C) Öncelikli olarak eğitime önem verilmelidir.
D) Sanat ve edebiyatla ilgili çalışmalar önem kazanmalıdır.
E) Savaş bittiğine göre hiçbir şeyin önemi kalmamıştır.

8) Yahya Kemal BEYATLI'nın “gelecek nesillerin ne nevi bir facia günü” olduğunu kavrayamayacaklarını düşündüğü, İstanbul’un İşgali hangi gündür?

A) 17 Nisan 1920
B) 30 Mart 1919
C) 16 Eylül 1920
D) 16 Mart 1920
E) 21 Nisan 1921

9) Yahya Kemal BEYATLI kitabında Namık Kemal’den en çok hangi özelliği sebebiyle bahsetmektedir?


A) Vatanperverliği ve “vatan” kavramını zihinlere sokması sebebiyle
B) Yeni Türk edebiyatının kuruluşunda bulunması sebebiyle
C) Şinasi ile arkadaşları sebebiyle
D) Hürriyet şiirinin yazarı olması sebebiyle
E) Savaşta gösterdiği kahramanlıklar sebebiyle

10) Eğil Dağlar kitabının ilk baskısı hangi yıl yapılmıştır?

A) 1912
B) 1922
C) 1936
D) 1905
E) 1966

CEVAP ANAHTARI:


1-B   2-C   3-D   4-D   5-E   6-C   7-B   8-C   9-A   10-E