The Bottle Neck etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
The Bottle Neck etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Ocak 2020 Cuma

The Bottle Neck - Şişenin Boynu - İngilizce Türkçe Hikaye


The Bottle Neck

Şişenin Boynu

Down in a small street there is a small and a old house. It is in a very bad state. All the people are very poor there. But this old house is the poorest of them all. In front of the house there is a bird cage but it doesn't have any drinking glasses. It has only a neck of a bottle. They cut the bottle from the top and turn it upside down. And put a cork at the bottom. So it becomes a drinking fountain of the cage. An old maid puts some grass on the cage. And the little bird sings lovely songs. At that moment the bottle neck hears the lovely songs of the bird and says:

Küçük bir sokağın altında küçük ve eski bir ev vardır. Ev çok kötü bir konumdadır. Buradaki tüm insanlar çok fakirdirler. Ama bu eski ev onların hepsinin en fakiridir. Evin önünde bir kuş kafesi vardır, fakat kafeste su kabı yoktur. Sadece bir şişenin boynu vardır. Şişeyi üst tarafından kırarlar ve üst tarafını aşağıya çevirirler. Ve altına bir mantar tıkaç koyarlar. Bu şekilde şişe boynu, kafesin içecek çeşmesi olur. Yaşlı bir hizmetçi kafesin üstüne biraz ot koyar. Ve küçük kuş güzel şarkılar söyler. O anda şişe boynu kuşun güzel şarkılarını duyar ve der ki:


- Oh little bird you can sing well! Because you have a body.

- Oh küçük kuş, güzel şarkı söyleyebilirsin! Çünkü senin bir bedenin var.


The bottle neck says these words very slowly and inwardly. It can't speak like other people but it continues to speak inwardly and says:

Şişe boynu bu kelimeleri çok yavaşça ve içeriden(derinden, sessizce) söyler. O diğer insanlar gibi konuşamaz fakat içeriden konuşmaya devam eder ve der ki:

- Yes, little bird you sing very well. But if you lose your body and have only a neck like me you will not sing. I remember my old times. I had a body. I went on a picnic with my old family. They threw me to the fire and water. And now I am hanging outside of a bird cage.

- Evet, küçük kuş çok güzel şarkı söylüyorsun. Ancak sen bedenini kaybedersen ve benim gibi bir tek boğazın olursa şarkı söyleyemeyeceksin. Eski zamanlarımı hatırlarım. Bir bedenim vardı. Eski ailemle bir pikniğe gittim. Onlar beni ateşe ve suya attılar. Ve şimdi ben bir kuş kafesinin dışında asılı duruyorum.

The bottle neck remembers his birth; the fire and the cold. And the other bottles, like beer bottle and champagne bottle. The workers pack all of them. They fill the bottle with a first quality wine. The wine is really good and the bottle is so. They enjoy it very much. After packaging, a boy who works in a furrier buys the bottle. The boy also buys some cheese and sausages. The daughter of the furrier packs them herself. She is a young and pretty girl. She has brown eyes and a big smile. Her hands are soft and white. She is very beautiful.

Şişe boynu doğumunu hatırlar; ateş ve soğuk. Ve diğer şişeler bira şişesi ve şampanya şişesi gibi. İşçiler onların hepsini paketler. Onlar şişeyi birinci sınıf bir şarapla doldururlar. Şarap gerçekten iyidir ve şişe de öyle. Onu çok severler. Paketlemeden sonra, kürkçüde çalışan bir çocuk şişeyi satın alır. Çocuk ayrıca biraz peynir ve sosis satın alır. Kürkçünün kızı onları kendine paketler(alır). O genç ve güzel bir kızdır. Kahverengi gözleri ve kocaman bir gülüşü vardır. Elleri yumuşak ve beyazdır. O çok güzeldir. 

She and her friend, a young sailor, go to the forest. The bottle is with them, too. The young man and the beautiful girl talk about their future. The next day the young boy will sail as a mate on a long trip to other countries. They talk about it but the bottle can't hear them very well because it is in the basket. And when they take it out, the bottle thinks:

O ve genç bir denizci olan arkadaşı, ormana giderler. Şişe de onlarladır. Genç adam ve güzel kız gelecekleri hakkında konuşurlar. Ertesi gün genç çocuk diğer ülkelere uzun bir yolculuğa yelken açacak, bir eş(koca) olarak. Onlar bunun hakkında konuşurlar fakat şişe onları çok iyi duyamaz çünkü o sepetin içindedir. Ve Onlar onu çıkardıklarında, şişe şöyle düşünür:

- Something pleasant happened between them.

- Onların arasında güzel bir şey oldu.

Their eyes are shining and the furrier's daughter is laughing and her cheeks are red.

Onların gözleri parlıyor ve kürkçünün kızı gülüyor, O'nun yanakları kırmızı.

They take the bottle and the corkscrew. The bottle feels very excited. Because in a few minutes they will take out the cork. The bottle never forgets the sound of the cork with a 'kloop'. They fill the glasses with the wine and drink for health and happiness. And after that the young man kisses the pretty girl, his bride. And when they finish the wine the young man takes the bottle above his head and says:

Onlar şişeyi ve tirbuşonu (şarap şişesi mantarı açacağı) alırlar. Şişe, çok heyecanlı hisseder. Çünkü bir kaç dakika içinde mantarı dışarı çekecekler (kapağını açacaklar). Şişe, mantarın 'kloop' sesini asla unutmaz. Bardakları şarapla doldururlar ve sağlık ve mutluluk için içerler. Ve daha sonra genç adam güzel kızı, gelinini öper. Şarabı bitirdiklerinde genç adam şişeyi başının üzerine alır ve der ki:

- You shared my happiness today and you will not share it with anybody else.

- Sen bugün benim mutluluğumu paylaştın ve onu başka hiç kimseyle paylaşmayacaksın.

And then he throws the bottle into the air. The bottle goes near a lake. After a while two little boys come and take it. They bring it to their mother. Their mother prepares a basket for her older boy who will start a journey soon. She fills the bottle with brandy and gives it to her son, Peter Jensen. Peter brings it to the ship and the bottle comes across with the young man again.

Ve sonra şişeyi havaya atar. Şişe bir gölün yanına gider. Bir süre sonra iki küçük çocuk gelir ve onu alırlar. Onu annelerine götürürler. Anneleri, yakında bir yolculuğa başlayacak olan büyük oğlu için bir sepet hazırlar. Şişeyi brendiyle (bir içki) doldurur ve onu oğlu Peter Jensen'e verir. Peter onu gemiye getirir ve şişe genç adamla (denizci olan) tekrar karşılaşır.

The bottle doesn't contain wine anymore but there is something very special in it. And when Peter takes it out, everybody comes around him to drink some. Soon they drink the entire bottle and throw it to a corner.

Şişede hiç şarap yoktur ama içinde çok özel bir şey vardır. Ve Peter onu dışarı çıkardığında herkes biraz içmek için O'nun etrafına gelir. Çok geçmeden tüm şişeyi içerler ve onu bir köşeye atarlar.

After a long time, the weather turns very bad and a big storm comes. The ship can't survive and sinks. But before the ship sinks totally, The young man writes some words on a paper:

Uzun bir süre sonra, hava çok kötüye döner ve büyük bir fırtına başlar. Gemi dayanamaz(hayatta kalamaz) ve batar. Ama gemi tamamen batmadan önce, genç adam bir kağıda bir kaç kelime yazar.

"In the name of God, we will sink soon."

"Tanrının adıyla (Besmele gibi bir anlam), Biz yakında batacağız."


He signs the paper with his and his bride's names. And put it into a bottle. Our empty bottle... He doesn't know that it is the bottle from which he drunk wine with his bride. Then he throws it to far away. Soon the ship sinks, but the bottle floats. It goes north and south, east and west. It floats more than a year with the paper in it.

Kağıda kendi adını ve gelininin (sevgilisinin) ismini yazar. Ve onu bir şişenin içine koyar. Bizim boş şişemiz... Genç adam bu şişenin sevgilisiyle şarap içtiği şişe olduğunu bilmez. Daha sonra onu çok uzağa atar. Çok geçmeden gemi batar, ama şişe yüzmeye devam eder. O kuzeye ve güneye, doğuya ve batıya gider. İçindeki kağıt ile bir yıldan fazla yüzer (su üstünde sürüklenir).

And the long journey of the bottle ends near a foreign country. They take the bottle from the sea and bring it to their house. Now the bottle is in a cupboard. They read the paper several times but they don't understand anything. Every time, when a stranger come, they take the paper out and read it again. But nobody knows the laguage on the paper. The bottle stays there for 20 years. And when the householder rebuilds the house, decides to take the bottle from the cupboard and wash it deeply. After cleaning it, they put corn seeds in it. And they put it far from the moon and the sun light. But the bottle leaves this place and goes to its own country.

Şişenin uzun yolculuğu yabancı bir ülkede son bulur. Şişeyi denizden alırlar ve onu evlerine getirirler. Şişe şimdi bir dolaptadır. Onlar kağıdı bir çok kez okurlar fakat hiç bir şey anlamazlar. Her zaman, bir yabancı geldiğinde, kağıdı çıkarırlar ve onu tekrar okurlar. fakat hiç kimse kağıttaki dili bilmez. Şişe orada 20 yıl boyunca kalır. Ve ev sahibi evi yenilemek istediği zaman, şişeyi dolaptan çıkarıp onu iyice yıkamaya karar verir. Onu temizledikten sonra, içine mısır tohumları koyarlar. Ve onu ay ve güneş ışığından çok uzağa koyarlar. Ancak şişe bu yeri terk eder ve kendi ülkesine gider.

There, the people who get it, draw out the cork, empty it and put it in a cellar. The bottle lies in the cellar for years. Then some people come and take all the bottles out of the room. They put it in a lovely garden. There are some special lamps and lanterns in the garden. The bottle stands at the side walk. From that point it sees a couple walking through the path. It starts to think about the young man and his bride. The bottle passes the day with its memories. And at the end of the day, they bring the bottle to the wine merchant's market. There, they fill it with wine again. Then an aeronaut buys it and takes it into his balloon.

Orada, O'nu alan kişi, mantarı çeker, onu boşaltır ve bir kilere koyar. Şişe yıllar boyu kilerde yatar. Sonra bazı insanlar gelirler ve tüm şişeleri odanın dışına çıkarırlar. Onu güzel bir bahçeye koyarlar. Bahçede bir kaç özel lamba ve fener vardır. Şişe kaldırımda durur. Tam o noktadan, yolda yürüyen bir çift görür. Genç adamı ve sevgilisini düşünmeye başlar. Şişe gününü hatıralarıyla geçirir. Ve günün sonunda, şişeyi şarap tüccarının dükkanına getirirler. Orada, O'nu yine şarapla doldururlar. Sonra bir balon pilotu onu satın alır ve balonunun içine koyar.

In a crowded place, full of spectators the balloon starts to fly. In the balloon there are the bottle and a small rabbit. After a few minutes, the aeronaut lets the rabbit down in a parachute. Thousand of people watch the show. The old maid watches, too. She stands in front of her house where there is the cage but there isn't the drinking fountain yet.

Seyircilerle dolu kalabalık bir yerde balon uçmaya başlar. Balonda şişe ve küçük bir tavşan vardır. Birkaç dakika sonra pilot, tavşanı bir paraşütle aşağı bırakır. Binlerce insan gösteriyi izlerler. Yaşlı hizmetçi de izler. Kadın, evinin önünde durur, evde kuş kafesi vardır ama henüz su çeşmesi yoktur.

And in the balloon the aeronaut drinks the bottle and throws it down. The old maid sees the bottle flying in the air. And remembers the old times, when her lover throws the bottle over her head to the forest.

Balondaki balon pilotu şişeyi içer ve onu aşağıya atar. Yaşlı hizmetçi şişenin havada uçtuğunu görür. Ve sevgilisinin başının üzerinden ormana şişe attığı eski zamanları hatırlar.


The bottle flies in the air and falls upon a roof. There, it breaks into pieces. There are many small pieces but only the neck of the bottle is whole.

Şişe havada uçar ve bir çatının üzerine düşer. Orada, parçalarına ayrılır. Bir sürü küçük parça vardır ancak sadece şişenin boyun kısmı sağlamdır.

A man living near there notices the bottle neck and says:

Oranın yakınında yaşayan bir adam şişenin boynunu fark eder ve derki:

- Oh! This can be a bird's drinking fountain.

- Oh! Bu bir kuşun su çeşmesi olabilir.