Jules Verne etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Mart 2020 Perşembe

thumbnail

İnatçı Keraban - Jules Verne'nin Osmanlı Türk Topraklarında Geçen Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : İnatçı Keraban

Kitabın Yazarı : Jules Verne

Kitap Hakkında Bilgi :

Jules Verne bu kez Osmanlı topraklarında...

Bir Ramazan günü bir Hollandalı, uşağıyla birlikte İstanbul'a gelir. Burada, dostu tütün tüccarı Keraban Ağa ile buluşur, onun Üsküdar'daki konağına yemeğe gideceklerdir. Tam da o gün, Boğaz'dan karşıya geçiş için yeni bir vergi konur ama Keraban Ağa'nın bu vergiyi ödemeye hiç niyeti yoktur. On paralık vergiyi ödememekte kararlı olan Keraban Ağa'nın bu inadı, kendisine yüzlerce altına mal olacak zorlu ve ilginç bir Karadeniz yolculuğunu başlatır...

Jules Verne, İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu, Türkler ve Karadeniz'le ilgili düşüncelerini serpiştirdiği bu romanında "Osmanlıların en inatçısını" anlatıyor...

Kitabın Özeti :

1880 yılının 16 Ağustos’u İstanbul'luların oruç tuttuğu Ramazan ayı içindeki bir gündür. Hollanda vatandaşı bir tütün tüccarı olan Van Mitten ile uşağı Bruno, bu günde İstanbul’a gelir. Van Mitten ile uşağı Bruno İstanbul sokaklarının niçin bu kadar tenha olduğunu merak etmektedir. Halbuki herkes oruç tuttuğu için İstanbul sokaklarında çok nadir insanlar vardır.

Van Mitten ile Bruno, İstanbul'da dolaştıktan sonra bir şeyler yiyebilmek için İstanbul’un Tophane Meydanı’nda gezinmektedir. Hollandalı tüccar Osmanlı Türkçesini çok rahat konuşabilmektedir. Tüccar Jan Van Mitten ile uşağı Tophane Meydanı’nda gezinirken tesadüfen eski dostu İstanbullu tüccar Keraban Ağa ile karşılaşır. İstanbul’da Hollandalı bir dostu ile karşılaşmaktan çok memnun kalan Keraban Ağa, çok uzaklardan gelen bu misafirlerini iftar için evine davet eder.

Hep beraber Kereban Ağa'nın Üsküdar'daki konağında akşam yemeği yemek için yola çıkarlar. Keraban Ağa’nın evi Üsküdar’da bir tepenin ortasında, serviler altında, Boğaz’a ve İstanbul’a nazır çok güzel manzaralı bir evdir.

Keraban Ağa ve dostları Üsküdar’a geçmek için tam kayığa binecekleri sırada borazanlar ötmeye, trampetler çalınmaya başlar ve üniformalı bir adam elinde tuttuğu kâğıttan şu bildiriyi okur. “Zaptiye Reisi Müşir’in emriyle, bugünden itibaren, İstanbul’dan Üsküdar’a ya da Üsküdar’dan İstanbul’a gitmek için Boğaz’ı geçmek isteyen her şahıs ve her türlü yelkenli ve buharlı teknelerle kayıklar için on paralık bir vergi tesis olunmuştur. Vergiyi ödemeyi reddedenler, hapis ya da para cezasına çarptırılacaktır.”

Lakin Keraban Ağa bu işe çok sinirlenmiş, 10 paralık bu vergiyi ödememek için o müthiş inadı şimdi ortaya çıkmıştır. Olaya çok sinirlenen Keraban Ağa zaptiyelere bağırarak “Bu vergiyi vermemek için, Türkiye’den çıkıp Kırım'ı geçeceğim, Kafkasya'yı aşacak, Anadolu’ya ayak basacak ve Üsküdar’a ulaşacağım” der.

Bunun üzerine Keraban Ağa, Van Mitten ile uşağı Bruno'yu da yanına alarak Üsküdar’a varmak için Kırım ve Kafkasya üzerinden dolaşarak gitmeye karar verir. Atlı araba ile bir ay sürecek bir Karadeniz yolculuğu başlar. On para vergiyi vermeyi kabul etmeyen Keraban Ağa, Üsküdar’a geçmek için yüzlerce altın harcamaya ve aylar sürecek olan bir yolculuğa başlar.

Keraban Ağa, demiryolu gibi yeni ulaşım yollarına da karşıdır. Deniz tuttuğu içinde gemilere binmeyi reddetmektedir. Ağa’nın yeğeni Ahmet de banker Selim'in kızı Amasya ile evlenmek için Keraban Ağa’yı Odesa’da beklemekte, Saffar Ağa da bu güzel kızı kaçırmak için planlar yapmakta ve bir çete kurmaktadır.

Keraban Ağa, tehlikeler, kazalar, maceralarla dolu bir yolculuktan sonra misafirlerini de İstanbul, Trakya, Balkan kıyıları ile Anadolu ile Gürcistan, Rusya, Ukrayna’nın Karadeniz sahillerini gezdirip Üsküdar’daki evine getirmeyi başarmıştır.

Üsküdar'daki evine ulaşınca bir sorun daha ortaya çıkar. Ahmet ve Amasya'nın evleneceği nikâh dairesi Avrupa yakasındadır. Üstelik on paralık vergi hala yürürlüktedir. Kerban Ağa bu defa bütün Karadeniz kıyılarını dolaşmayı göze alamaz. Bu sorun şöyle çözülür. Kıyıdan Kız Kulesi'ne bir halat bağlanır, oradan da karşı kıyıya bir halat atılır. Dönemin ünlü bir cambazı bir el arabasıyla Keraban'ı karşıya geçirmiş, tüm sorunlar çözülmüş, Ahmet ve Amasya’nın da nikâhları kıyılmıştır.
thumbnail

Karpatlar Şatosu (Jules Verne) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Karpatlar Şatosu

Kitabın Yazarı : Jules Verne

Kitap Hakkında Bilgi :

Transilvanya'daki Werst Köyü'nde, terk edilmiş bir şatoda endişe verici olaylar yaşandığına dair söylentiler dolaşmaktadır. Kont Franz de Telek opera sanatçısı nişanlısı La Stilla'nın ölümünü unutabilmek için yolculuk etmektedir. Kont, Werst'e gelir. Şato'nun, La Stilla ölürken kendisini lanetleyen Rodolphe de Gortz'a ait olduğunu öğrenir. Telek uzun uğraşlar sonunda bu korkunç şatonun esrarını keşfeder. Ancak bu keşfin bedeli ağır olacaktır.

Jules Verne'in en sevilen romanlarından Karpatlar Şatosu, vampirlerin diyarı Karpatlar'da geçen bir serüveni anlatıyor. Batıl inançlar ile teknolojinin, iyi ile kötünün, yaşam ile ölümün karşı karşıya geldiği bu serüvende hazin bir aşk öyküsü de var. Kimilerine göre daha ondokuzuncu yüzyılda televizyonu haber veren, kimilerine göre Orpheus mitosunun bir yorumu olan Karpatlar Şatosu, Jules Verne'in şaşırtıcı düşgücüyle, fantastik öykücü kimliğini birleştirdiği bir roman.

Özgün adı ”Le Chateau des Carpathes“, İngilizcesi "The Carpathian Castle" olan ve Türkçeye "Karpatlar Şatosu" olarak tercüme edilen romanın ilk baskısı 1892 yılında yapılmıştır.

Kitabın Özeti :

Transilvanya'nın, Karpatlar'daki Hunedoara ilçesi Werst köyü yakınlarında uzun yıllardır terk edilmiş bir şato bulunmaktadır. Werst köylüleri bu şato hakkında pek çok söylenti yaymaktadır. Şato hakkında pek çok batıl inançlar bulunmaktadır. Köylüler bu şatonun Chort adını verdikleri bir şeytan tarafından işgal edildiğine inanmaktadırlar.

Bölgeye gelen bir ziyaretçi olan Kont Franz de Telek, köylülerin anlattığı bu öyküleri dinlemiş ve anlatılanların gerçek olup olmadığını çok merak etmiştir. Kont Franz de Telek bu söylentilerin aslını araştırmak üzere, şatonun sahibi Baron Rodolphe de Gortz'un yanına gider.

Kaleyi araştırması için oduncu Nic ve Doktor Patak görevlendirilir. Bölgeyi gezen herkes yıllar önce çok meşhur İtalyan güzeli Stilla'nın sevgisini kazanmak için bir yarışa ve rekabete girmişlerdir.

Kont Franz de Telek, ise İtalyan asıllı Stilla’nın yıllar önce ölmesi gerektiğini düşünmektedir. Fakat kendisi de Stilla'nın suretini görmüş hem de sesini duymuştur.

İşler bununla kalmamış, ortaya çıkan sonuçlar git gide Kont Franz de Telek’in ailesini ve yaşadığı bir trajedi ile bağlantılarını ortaya koymaya başlar.

En sonunda duyulan seslerin ve görüntülerin kaliteli bir fonograf kaydına eşlik eden hareketsiz bir görüntü olduğu ortaya çıkar.
thumbnail

Esrarlı Ada (Jules Verne) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Esrarlı Ada

Kitabın Yazarı : Jules Verne

Kitap Hakkında Bilgi :

Yolcuların bu kara parçasına inmekten başka şansları yoktu; burasının bir ada mı, yoksa anakara mı olduğunu bilmiyorlardı ama ne olursa olsun buraya inmenin bir yolunu bulmaları gerekiyordu. Ama neredeyse suya batmak üzereydiler. Bir mucize gibi balon birden son bir hamle yaptı, biraz yükseldi ve en sonunda kumlu sahile ulaştı. Yolcular birbirlerine yardım ederek karaya çıkabildi.


Esrarengiz Ada adlı roman Jules Verne’nin 1874 yılında yazmış olduğu bilimkurgu türündeki romanlarından biridir. Bu roman diğer romanlarının aksine konu bakımından çok da özgün değildir. Robinson Crouse’nin, Define Adası adlı eserinden kalın izler taşıyan bu romanda karşımıza Kaptan Nemo ve Nautilus da çıkmaktadır. Bu roman Amerikan iç savaşının sonlarında Kuzeyli General Ulysses Grant, güneydeki Richmond kentini kuşattığı günleri zaman olarak ele almıştır.

Kitabın Özeti :

8 Mart 1865, Pasifik Okyanusu’nda çıkan bir hortumun içinde top gibi garip bir balon gözükmektedir. Bu balonun içinde beş kişi vardır. Fırtınaya kapılan balondakiler denize düşmemek için ceplerindeki altın paralara varıncaya dek her şeyi denize atarak kurtulmaya çalışırlar. Yolcular en sonunda balonun sepetini de atmışlar balon bir yelken gibi rüzgârın da etkisiyle yükselmeye başlamıştır. Bir süre sonra kara görünür ancak balon tekrar irtifa kaybetmeye başlar. Balon denize yaklaşınca büyük bir dalga balona vurur ve balon yeniden havalanır ancak balonda artık dört kişi kalmıştır. Sürüklenen balon en sonunda yolcuları bir adaya çıkarmış ama balondaki beş kişiden biri olan Mühendis Smith ve onun köpeği Top ortadan kaybolmuştur.

1865 yılının şubat ayında Amerika’daki iç savaş devam etmektedir. Kuzeyli General Grant, Richmont kentini kuşatmıştır. Kuşatma altında kalan Richmond Valisi, Güneyli komutan General Lee'den yardım istemek için askeri bir balon hazırlatmış, Kuzeyli birkaç tutsak bu balona binerek kaçmak istemişlerdir. Balondaki yolcular da işte bu tutsaklardır. Bu iç savaştan kaçan insanlar yardım getirmek için bu balona binmişler, ancak balon hortuma kapılınca sürüklenerek bu ıssız adaya düşmüşlerdir.

Kucağında köpeği ile bir mühendis, onun özgür bıraktığı uşağı, deneyimli bir gazeteci, usta bir denizci ve gemicinin arkadaşı bir genç; 18 Mart 1865 gecesi esir oldukları kamptan gizlice havalanır. Yolculardan Yüzbaşı Cyrus Smith, mühendis ve bilim adamıdır. Yolculardan diğeri New York Herald gazetesinde muhabirlik yapan Gideon Spilet’tir. Cyrus Smith yanındaki zenci uşağının özgürlüğünü bağışlamış, ancak zenci uşak Nebukadnazar ise özgür kaldığı halde efendisinin yanından ayrılmamış eski bir köledir. Diğer bir yolcu ise denizci Pencroff’tur.

Yolcular nereye indiklerini düşünürlerken Pencroff indikleri bu yerin bir ada olduğunu anlamıştır. Yolcular inerken kaybettikleri mühendisi aramak için geç bir vakit olduğunu düşündüklerinden mühendisi ertesi sabah aramaya karar veririler. Ertesi gün Nebukadnazar efendisini bulmak için adayı armaya başlarken, Pencroff, Spilet ve Herbert de onunla gelir. Ancak tüm aramalarına rağmen mühendisi ve köpeğini bulamamışlardır.

Arama bittikten sonra Pencroff granit kayalardan oluşan mağara bulmuş ve burasını barınak olarak kullanmalarını önermiştir. Yolcular bu mağrayı barınak olarak kullanmaya ve orada kalmaya karar verirler. Ertesi sabah bir havlama sesi ile uyanırlar. Bu sesler mühendisin köpeği olan Top’un sesidir. Hemen sesin geldiği yöne doğru giderler ve orada Top ile birlikte mühendis Cyrus Smith’i bulurlar. Mühendis ve köpeği oldukça bitkin bir durumdadır.

Ertesi gün hep beraber adayı incelerler. Cyrus Smith uzun bir süre bu adada kalacaklarını onlara anlatmıştır. Kaçaklar bu adaya Lincoln adını verirler.
Adada yaşayabilmek için bıçak, fırın, körük, demir ve çelik baltalar yapmaya başlamışlardır.

Bir gece adada bir kurşun bulurlar ve bu adaya insanların uğradığını anlarlar. Bir gün deniz kenarında batan bir geminin enkazı olan bir sandık ve sandığın içinden çıkan silahlar, giyecekler, kitaplar, kâğıtlar, kimyasal maddeler hatta bir fotoğraf makinesi bulurlar.

Kaçaklar yiyecek bulmak için adayı dolaşmaya çıkıp barınaklarına döndüklerinde barınaklarında birilerinin olduğunu anlarlar. Ama bunlar maymunlardır. Maymunlardan bir tanesi kaçmayı başaramamıştır. Yolcular bu maymunu eğitmeye karar verirler.

Mühendis Smith bulundukların yerin enlemini ve boylamını ölçerek bulundukları yerin 153 derece doğu ve 37 derece güney paralelde olduğunu ancak atlasta bu ölçülerde bir yerin olmadığını bu ölçülere en yakın yerin atlaslarda yer alan Tabor Adası olduğunu anlamışlardır.

Yolcular büyük bir sandal yapmaya koyulurlar. Onları bu adadan kurtaracak tek yol zaten bir gemi yapmaktır. Uzun çabalardan sonra yaptıkları gemiye “Uğurlar Olsun” adını koymuşlardır. Bir gün denizde buldukları bir şişenin içinde “kazaya uğradım… Tabor Adası… 153 derece boylam… 37 derece güney enlemi” diye yazan bir not bulmuşlardır. Yolcular adada olduğunu düşündükleri bu kazazedeyi aramaya başlarlar.

Ertesi gün Pencroff, Herbert ve Spilet bütün adayı arayarak aradıkları o kazazedeyi bulurlar ve kazazedeyi kendi yerlerine getirirler. Adamın adın Ayrton’dur. Aryton’un hikâyesi şöyledir. İskoçyalı Lord Glenervan “Duncan” adlı buharlı gemiyle Avustralya önlerine gelmiştir. Gemide Fransız coğrafya bilgini, lordun karısı, İngiliz ordusundan bir yüzbaşı ve Kaptan Grant’ın çocukları olan bir genç kız ve çocuk vardır. Bu gemi Kaptan Grant’ı aramak için Avustralya’ya gelmiştir. Lord ve arkadaşları bir çiftliğe geldiklerinde Aryton o çiftlikte çalışır gibi yapan ama diğer haydut arkadaşları ile çiftliği yağmalamak için orada olan biridir. Aryton, Lord’a Kaptan Grant’ın tayfalarından biri olduğunu söyler. Gemiye alınır ama Aryton kısa bir süre sonra Lord’un gemisinde bir ayaklanma çıkarıp Duncan’ı ele geçirmek ister. Duncan’ın kaptanına lordun ağzından bir mektup yazdırır. Daha sonra gerçek kimliği anlaşılınca Melbourne’ye gelip mektubu Kaptan Austin’e verir. Ancak sonunda yakalanır ve Lord’a Kaptan Grant hakkında bütün bildiklerini anlatmak zorunda kalır. Bunun karşılığında da bu adaya bırakılmasını istemiş Lord’da sözünde durarak onu Tabor Adası’na bırakmıştır. Şans eseri Kaptan Grant ve iki denizciyle de bu adada karşılaşmıştır.
Günlerden bir gün bir korsan gemisi adaya çıkmak ister. Gemi adaya yaklaştığı sırada bir patlama olur ve korsanlarla gemileri batar. Geminin bir mayın sonucu battığını fark eden yüzbaşı adada kendilerine gizlice yardım eden birinin bulunduğunu söyler. Bu esrarengiz kişi ya da kişiler yaralanan Herbert’i de tedavi ederek hayatını kurtarmışlardır.

Bir sabah dağın zirvesinden beyaz dumanlar yükselir. Tam da bu sırada evcilleştirip Jub adını verdikleri maymun boynunda bir mesajla çıkagelir. Mesajda hemen çiftliğe gelin yazmaktadır. Çiftliğe geldiklerinde kimseyi bulamazlar ama onlara bırakılmış bir mesaj vardır. Yolcular bu mesajda yazanları izleyerek bir mağaraya kadar gelirler. Yolcular hep birlikte dev bir mağaraya girip mağaranın içindeki bir kayığa binip gitmeye başlamışlardır. Mühendis Smith onları anlamadıkları bir şekilde bir gemiye doğru yaklaştırmaktadır. Mağaranın bitiminde yolcular önlerine çıkan bu gemiye binerler.

Geminin içine giren Mühendis Smith:
-Kaptan Nemo! Bizi çağırmıştınız işte geldik.
-Demek adımı biliyorsun
-Sadece bu kadar da değil. Geminizin adı da Natilus.

Kaptan Nemo sinsi bir hastalığın pençesi altındadır. Kaptan Nemo öyküsünü anlatır ve sonra “Eee!..şimdi söyleyin bakalım benim hakkımda ne düşünüyorsunuz?” der ve ölür.

Dışarı çıktıktan sonra Smith yanardağın faaliyete geçeceğini söyler. Ertesi gün yanardağda büyük bir patlama olur. Tam patlama sırasında Ayrton Duncan gemisini görür. Duncan gemisi Kaptan Grant’ın oğlu Robert’ın yönetimindedir. Kaptan Robert, Kaptan Nemo’nun Tabor Adası’na bir mesaj bıraktığını Robert da bu mesaja görerek bu adaya geldiğini anlatır. Kaptan Robert bütün yolcuları alıp Amerika’ya getirir.

Amerika’ya gelen yolcular burada da birbirlerinden ayrılmazlar. Geniş bir çiftlik alarak burada çalışmaya başlarlar. Spilet de “Yeni Lincoln Postası”adıyla yeni bir gazete çıkarmaya başlamıştır.
thumbnail

Altın Volkanı (Jules Verne) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Altın Volkanı

Kitabın Yazarı : Jules Verne

Kitap Hakkında Bilgi :

Yolculuk serüvenlerinin en usta yazarlarından Jules Verne, Altın Volkanı'nda, biri maceracı ve hırslı, diğeri rahatına düşkün iki kuzenin başından geçen heyecan dolu olayları anlatıyor.

İki kuzen amcalarından miras kalan altın madenini görmeye Klondike'a gider. Burada altın çıkarmaya çalışırlarken, bir deprem sonucunda arazilerinin sular altında kalmasıyla planları altüst olur. Kışı geçirmek zorunda kaldıkları Dawson-City'de, ölmek üzere olan bir Fransız onlara kuzeydeki bir altın volkanının yerini açıklar. Oraya giderler ancak volkan faaliyete geçmek üzere olduğundan kratere inmek mümkün değildir. Kuzenler volkanı patlatıp, etrafa püskürecek altınları toplamak üzere planlar yaparken beklenmedik olaylarla karşılaşırlar...

Verne romanlarının karakteristik özellikleri bu kitapta kendisini baştan sona hissettiriyor: Bir amaç uğruna her şeyin göze alınması ve amansız bir mücadele...

Kitabın Özeti :

Biri maceracı ve hırslı, diğeri rahatına düşkün iki kuzen olan Summy Skim ve Ben Raddle amcalarından miras kalan altın madenini görmek için Alaska, Klondike'ye gitmeye karar verirler.

Temkinli, ağır başlı ve rahatına düşkün bir genç olan Summy, bir an evvel altın madenini satıp gereksiz işlerden ve yüklerden kurtulmayı planlamaktadır. Açıkgöz, kurnaz, mücadeleci ve maceraperest bir yapıda olan Ben Raddle ise önce Klondike’ye gidip madenin gerçek değerini öğrenmek ve olabilecek en yüksek değerde gelir elde etmek amacındadır.

Ben Raddle’yi tek başına göndermeye gönlü elvermeyen hatta biraz da çıkarı için riskli bulan Summy, Ben Raddle ile birlikte gitmek zorunda kalmıştır. Yolculuk Alaska’nın soğuk yüzü ile iyice zor hale gelmiş ama iki kuzen uzun bir yolculuktan sonra denilen yere gelmiştir.

İki kuzen miras kalan madeni ölçüp biçmek ve olan altınları çıkarmak için çalışmalara başlar. Summy bu işten hiç de hoşnut değildir. Zaten bu madenden altın çıkarmaya çalışırlarken bir deprem olmuş maden ve maden arazisi sular altında kalmıştır.

İki kuzen Dawson-City'de, kışı geçirmek zorunda kalmışlar ve çok soğuk geçen bu kış günlerinde ölmek üzere iken bir Fransız onları bulmuştur.

Üstellik bu Fransız onlara başka bir müjde verir. Kuzeyde bir altın volkanı vardır. Kuzenler oraya da giderler ancak volkan faaliyete geçmek üzere olduğundan kratere inmek mümkün değildir.

Kuzenler volkanı patlatıp, etrafa püskürecek altınları toplamak üzere planlar yapmaya başlar ama başlarına daha da ilginç şeyler gelecektir.

15 Eylül 2019 Pazar

thumbnail

Denizler Altında Yirmibin 20000 Fersah (Jules Verne) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1- Kitabın yazarı kimdir?

A) Mark Twain
B) Jules Verne
C) Jose Saramago
D) Jostein Gaarder

2- İnsanların canavar sandığı denizaltı neyle çalışıyordu?

A) Mazot
B) Benzin
C) Elektrik
D) Kömür

3- İnsanların canavar sandığı denizaltının adı nedir?

A) Papirus
B) Kakilus
C) Poseidon
D) Natilus

4- İnsanların canavar sandığı denizaltının kaptanının adı nedir?

A) Kaptan Nemo
B) Kaptan Memo
C) Kaptan Keko
D) Kaptan Neco

5- Denizaltıya gemiden düşen kaç kişi binmiştir?

A) İki
B) Üç
C) Dört
D) Beş

6- Denizaltının kaptanı deniz altına aldığı kişlere nasıl davranır?

A) Denizaltında özgür bırakır ama denizaltıdan dışarı bırakmaz
B) Bir kamaraya hapseder ve aç bırakır
C) Denzialtı makina dairesinde tutsak olarak çalıştırır
D) Denizaltının temizlik işlerini yaptırır

7- Denizaltının kaptanı nasıl biridir?

A) Acımasız, zalim
B) Korkak, pısırık
C) Bilgili, kültürlü
D) Çelimsiz, güçsüz

8- Yerliler denizaltıya çıkarken kaptan nasıl savunma yapar?

A) Denizaltıdan yerlilere ateş eder
B) Denizaltıyı suyun altına batırır
C) Tayfalar kılıçla saldırır
D) Geminin dışına elektrik verir

9- Denizaltına binenler aşağıdakilerden hangisine şahit olmamıştır?

A) Köpekbalıkları ile mücadele
B) Top büyüklüğünde inciler
C) Güney kutbunu gitmek
D) İki denizaltının çarpışması

10- Denizaltına binenler nasıl kaçarlar?

A) Denize atlayıp yüzerek
B) Kaptan ve tayfalarla savaşarak
C) Denizaltının kurtarma sandalına binerek
D) Deniz kuvvetleri tarafından kurtarılırlar

Cevap Anahtarı :

1-B      2-C      3-D      4-A      5-B
6-A      7-C      8-D      9-D     10-C

Denizler Altında Yirmibin Fersah (Jules Verne) Kitabının Özeti, Konusu, Tahliliiçin tıklayınız...

13 Eylül 2019 Cuma

thumbnail

Denizler Altında Yirmibin Fersah (Jules Verne) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili



Kitabın Adı : Denizler Altında Yirmibin Fersah

Kitabın Yazarı : Jules Verne

Kitap Hakkında Bilgi :

1886 yılıydı. Avrupa ve Amerika denizcilerin nedenini bir türlü bulamadıkları garip bir olay herkesin dikkatini çekmişti.

Bu olay; bir süreden beri, gemicilerin deniz üzerinde sık sık garip, "yaratık"a rastlamalarıydı. Bu, ince uzun, bazen etrafa gizemli pırıltılar saçan, balinadan da büyük ve çok hızlı hareket edebilen "yaratık"tı.

Kitabın Özeti :

1866'lı yıllarda batan gemiler çoğalmış gemiciler bu batan gemilerin bir deniz canavarı tarafından batırıldığını düşünerek korkmaya başlamışlardı. Yaratık geceleri fosforlu ışıklar saçıyordu. İnsanlar bu canavarın bir an önce yakalanmasını istiyordu.

Amerika Bilim Heyeti bu varlığın ne olduğunu merak etmeye başladı. Abraham Lincoln adındaki bir gemi hazırladılar. Bilinmeyen bir deniz hayvanı olduğunu düşündükleri bu canavarı bulmak ve mümkün olursa ortadan kaldırmak üzere hazırlıklarını tamamladılar. Geminin kaptanı canavarı bulana 2.000 dolar vereceğini saylemişti. Fransız bilim adamı olan Aronnax ve uşağı Conseil'de bu gemiye binerek bu deniz yaratığını bulmak için yola çıkar.

Abraham Lincoln gemisi bu deniz canavarıyla Japonya yakınlarında karşılaşır. Abraham Lincoln gemisi esrarengiz deniz canavarını takip etmeye başlar. Aronnax canavarın çok büyük olduğunu hesapladı. En sonunda usta mızrakçı Ned Land mızrağını bu canavara doğru savurur. Mızrak canavar zannettikleri bu varlığa batmaz ve geri savrulur.

Canavar büyük bir su kütlesini geminin üzerine püskürtür. Geminin üzerinde olan Ned Land, Piere Aronnax ve uşağı Conseil bu sarsıntı sonrasında gemiden düşer. Kendilerini bu acaip canavarın üzerinde bulmuşlardır. Canavarın üzerine düşen Aronnax bu canavarın metalden yapıldığını anlayınca bu canavarın bir hayvan olmadığını fark eder.

Aronnax, bunun bir deniz yaratığı değil de insan yapısı bir gemi olduğunu anlamıştır. Geminin içine alınan kazazedeler Kaptan Nemo ve gemideki diğer kişilerle tanışır. Çeşitli dilleri konuşarak iletişime geçmeye çalışırlar. İnsanlardan kendini soyutlayıp o tarihe kadar kimsenin yapmadığı bir denizaltı yapan Kaptan Nemo yanlarına gelir. Kaptan Nemo zengin, kültürlü bir bilim adamıdır. Gemideki mürettebat da Kaptan Nemo gibi özgür iradeleri ile bu gemiye binmiş olan aydın ve kültürlü insanlardır. İçinde bulundukları denizaltının adı Natilus'dur. Natilus sodyumdan elde edilen elektrik ile çalışmaktadır.

Kaptan Nemo, sırlarının açığa çıkacağı endişesi ile Aronnax ve arkadaşlarını serbest bırakamayacağını ancak denizaltında özgür olduklarını söylerek, Onları okyanusun derinliklerini araştırmaya davet eder.

Kaptan Nemo, Aronnax’a sırrını saklamak adına onları gemide alıkoymak zorunda kaldığını açıklar. Bu durum Ned Land’ın hiç hoşuna gitmese de yapabileceği hiçbir şey yoktur

Zaman geçtikçe Kaptan Nemo’nun denizler hakkındaki bilgisinden etkilenmeye başlayan Aronnax, Nemo ile birlikte çeşitli serüvenlere atılır. Natilus ve içindekiler köpekbalıklarıyla mücadele etmek, deniz volkanının patlamasına şahit olmak, bir top büyüklüğündeki inciler görmek gibi pek çok macera yaşarlar. Atlantis’e gelene kadar kadar pek çok şey gören Aronnax büyük bir şaşkınlığa kapılmıştır.

Natilus bir sıkıntıdan dolayı kıyıya yanaşır. Kıyıda bulunan yerliler Natilus'a tırmanmaya başlarlar. Nerdeyse içeri girmek üzere olmalarına rağmen Kaptan Nemo'da bir panik görülmez. Kısa bir süre sonra yerliler Natilus'un üzerinden düşerler. Kaptan Nemo Natilus'un dış yüzeyine elektrik vermiştir.

Kaptan Nemo ile birlikte Güney Kutbu’nu keşfetmeleri onu çok sevindirmiştir. Fakat gemi Güney kutbunda bir aysberge çarpıp sıkışır. Gemi buzullar arasından çok zor da olsa çıkmayı başarır.

Sicilya yakınlarında bir gemi Nautilus’a saldırır. Kaptan Nemo bu gemiyi batırmak zorunda kalır. Bu durum, Aronnax ve Ned Land’ın hoşuna gitmese de Nemo yapabileceği başka bir şey olmadığını söyler. Kaptan bu olay sonrası içine kapnarak onlarla görüşmeyi de bir müddet keser.

Ned Land gemiden sıkılmış, profesörle birlikte kaçma planları yapıyordu. Bu arada yedi tane mürekkep balığı Natilus’a saldırır. Her biri ikişer ton ağırlığındaki bu dev canavarlar, bir Fransız gemiciyi alarak uzaklaşır. Kaptan Nemo gözyaşlarını tutaz.

Natilus’a bir İngiliz gemisi saldırır ve Natilus onu batırmak için atağa geçerek gemiyi batırır. İnsanlar teker teker denizin dibine batarlarken Kaptan Nemo dayanamayıp hıçkıra hıçkıra ağlar. Ned Land bu olaydan sonra her ne pahasına olursa olsun gemiden ayrılıp vatanına dönmeye karar verir.

Natilus Baltık denizi civarındayken su yüzeyine çıkar. Ned Land da planını uygulamaya koymuştu. O sırada Conseil, Mr. Arronnax ve Ned Land filikada vidaları söküyorlardı.

Bu arada Natilus hızla devasa bir girdaba doğru ilerlemekteydi. Denizaltının kurtarma sandalının vidalarını söken bu üç arkadaş sarsıntının etkisiyle bayılmışlardı. Aronnax, uyandıklarında Lofoten adasında bir kulübede olduğunu fark etmişti.

Natilus’un akıbeti ise belli değildi. Profesörün tahminine göre Natilus oradan kurtulmuş; denizlerde intikam peşindeydi.

3 Eylül 2019 Salı

thumbnail

Dünyanın Merkezine Yolculuk (Jules Verne) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Dünyanın Merkezine Yolculuk

Kitabın Yazarı : Jules Verne

Kitap Hakkında Bilgi :

Almanya'nın Hamburg kentinin eski mahallesinde küçük bir ev; masanın üzerinde çözülmeyi bekleyen şifreli bir yazı duruyor. Genç Axel'in amcası jeolog ve maden bilimci Profesör Otto Liedenbrock, az önce bu şifreli pusulayı el yazması eski bir kitabı karıştırırken bulmuştu. Bu küçücük kâğıda şifrelenen not, Profesör Liedenbrock için, dünyanın merkezine doğru yolculuğun sır perdesinin aralanması anlamına geliyordu. Amcasının manevi kızı Grauben'e âşık olan Axel'in, sonuç vermeyeceğini bile bile, "magmaya doğru yolculuk bizi eritmez mi" yolundaki itirazına bilime âşık Profesörün yanıtı, "Riski göze almayanlar, başarılara imza atamazlar" olacaktı. Artık yapacak bir şey yoktu; 24 Mayıs 1863 Pazar günü trenle Danimarka'ya doğru başlayan yolculuk, onları İzlanda'nın başkenti Reykjavik'e götürecek ve burada anlaştıkları rehber Hans ile dünyanın merkezine gidebilmek için Sneffell Dağı'nın kraterlerindeki yolu bulmaya koyulacaklardı. Bu yolculukta onları inanılması güç sürprizler bekliyordu. Ve bir bekleyen daha vardı: Axel'i çok seven Grauben...

Edebiyatta bilimkurgunun öncülerinden, Jules Verne'nin (1828-1905) en ünlü romanlarından olan Dünyanın Merkezine Yolculuk, ilk kez 1864 yılında basıldı. Daha hava taşıtı ve pratik denizaltılar bile bulunmadan yıllarca önce, denizlerin altı, gökyüzü ve uzaya ilişkin konularda romanlara imza atan Jules Verne'in yapıtları 150'ye yakın dile çevrildi.

Kitabın Özeti :

Axel Lindenbrock Hamburg’un eski bir mahallesindeki küçük bir evde yaşayan çekingen yapılı bir gençtir. Axel, amcasıyla yaşamaktadır. Amcası Liedenbrock, üniversitede hocalık yapan bir profesördür. Profesör Liedenbrock jeolog ve madenbilim konularında uzman aynı zamanda asla pes etmeyen çok meraklı, bir bilim adamıdır. Axel Lindenbrock’da bu evde amcası ile çalışmalar yapmaktadır.

Profesör Liedenbrock‘un hayatı kitaplar arasında geçmektedir. Profesör aynı zamanda meraklı, pes etmeyen araştırmacı bir bilim adamıdır. Yeğeni Axel, amcasının vaftiz kızı olan Estonyalı Grauben, hizmetçisi Marta ile birlikte yaşamaktadır. Genç ve çekingen bir delikanlı olan Axel, amcasının vaftiz kızı Grauben'e aşık olmuştur. Grauben de Axel’e karşılık vermektedir. Axel, amcasına Grauben'e aşık olduğunu ve evlenmek istediklerini söylemeye çalışmakta, uygun anı kollamaktadır.

Sabırsız ve öfkeli bir adam olan Profesör Liedenbrock bir gün runik alfabe ile yazılmış eski bir kitap bulmuştur. Profesör Liedenbrock bu kitabı okurken kitabın her satırının şifreli olduğunu fark eder. Profesör Liedenbrock kitabın gizemini çözmeye ve kitaptaki şifreleri anlamaya uğraşır. Bir süre sonra Axel ile amcası hem kitabın gizemini hem de şifreleri çözerler.

Bu kitabı 16. Yüzyılda yaşamış olan İzlandalı bir bilim adamı Arne Saknussenum yazmıştır. Arne Saknussenum dünyanın merkezine inen tek insandır. Arne Saknussemm, İzlanda'daki sönmüş bir yanardağ olan Sneffels yanardağının kraterinden Dünya'nın merkezine indiğini yazmaktadır.

Kitaptaki şifrenin ise çözümü şu şekildedir. “Temmuz gelmeden önce, üstüne Scortoris’ in gölgesi düşen Sneffels Yokul’ un kraterinden aşağıya in. Sen ey cesur yolcu, o zaman dünyanın merkezine inmiş olacaksın. Ben bu yolculuğu yaptım.“

Profesör Lindenbrock, büyük bir heyecana kapılarak İzlanda'daki sönmüş bir yanardağ olan Sneffels‘e gitmek için çeşitli aletler ile pusula ve balta gibi eşyalar temin eder. Axel, sevgilisi Grauben’dan ayrılacağı için çok üzgündür ama amcasına da karşı gelebilecek durumda da değildir. Bu yüzden ile Grauben ile evlenme planını yanardağa yapacakları gezinin dönüşüne ertelemek zorunda kalır.

Axel ve Profesör İzlanda’ya gitmek için gemiye binerler. Yanlarına ise sakin ve soğukkanlı bir adam olan Hans Bjölk’ü rehber olarak almışlardır. En sonunda İzlanda'daki sönmüş bir yanardağ olan Sneffels‘e kadar gelirler. Hep birlikte yanardağın sönmüş kraterinin zirvesinden derinliklere doğru yolculuğa başlarlar. Fakat bu yolculuk hiç de umdukları gitmemekte başlarına çok çeşitli maceralar gelmektedir. Mağaralarda tahmin ettiklerinden daha uzun süre kalmışlar ve suları da tükenmiştir. Susuzluktan ölmek üzereler iken yerin dibinden gelen kaynar suları bulurlar.

Kimi zaman akıntılar ile kimi zaman yürüyerek yola devam ederlerken Axel, mağaralarda kaybolur. Üç gün sonra Axel’i yaralı olarak bulmuşlardır. Yolculuk boyunca milyonlarca yıl öncesinde yaşamış canlılar da görmüşlerdir. Mağaranın sonu bir denize açılmıştır. Hans bir sal yapıp, bir battaniyeyi de yelken yapar ve yer altı denizinde yolculuğa çıkarlar.

Bu denizde rüzgârlar, fırtınalar, balinalar, köpek balıkları ile mücadele ederler. En sonunda bir adaya çıkarlar. Kıyıya ulaştıklarında bu kıyının denize açılmak için yola çıktıkları yer olduğunu görürler. Yani dönüp dolaşıp aynı yere gelmişledir. Profesör bir şifre bulmuş kayalıklardan oluşan bir yolun olduğunu anlamıştır. Kayalığın içini dinamitle patlatırlar ve kayanın içinden fışkıran bir şelale ortaya çıkar.

Axel, Hans ve profesör bu fışkıran sulara kapılarak saatlerce giderler. Bir süre sonra su kaynamaya başlamıştır. Su kaynadıkça lavlar püskürür ve bir yanardağın içine düştüklerini anlarlar. Ölümleri çok yakındır. Eğer lavlar onları bir an önce dışarı püskürtmezse yanarak öleceklerdir. Bir süre sonra lavlar püskürür ve üçü birden kendilerini dünyada bulur.

En sonunda bir başka yanardağ olan Stromboli'den çıktıklarını anlarlar. Sonra da Hamburg'a dönerler. Bir süre sonra da Axel ile Grauben evlenirler.

8 Ağustos 2019 Perşembe

thumbnail

15 Yaşında Bir Kaptan (Jules Verne) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : 15 Yaşında Bir Kaptan

Kitabın Yazarı : Jules Verne

Kitap Hakkında Bilgi :

Fransız asıllı yazar Jules Verne’nin 1878 yılında yayımlanan bir romanıdır.

Asıl işi borsa uzmanlığı olan Jules Verne, romancılığa atıldıktan sonra macera, bilim ve bilim kurgu romanları ile dünya çapında önemli bir romancı olmuştur. Bu roman türlerinde Dünya edebiyatının en tanınmış isimlerinden birisi olmayı başarmıştır.

Kitabın Özeti :

Kitapta olaylar 1873 senesi, Yeni Zelanda açıklarında başlamaktadır. Dick Sand genç bir denizcidir. Kaptan Hull'un Pilgrim adlı balina avı yaptığı gemisine miço olarak girmiştir. Pilgrim adındaki balina avı ve ticaret yapan bu geminin sahibi de W. Weldon’dur.

Son av sezonu kötü geçmiş iyi bir av çıkmamıştır. Balina avı gemisi Pilgrim, Amerika'ya doğru dönüş yoluna başlamıştır. Gemide, geminin sahibi Bay Weldon’un eşi Bayan Weldon, oğlu Jack, ailenin dadısı ve Benedict de vardır. Bay Weldon’un gemisinde ayrıca 5 tayfa, bir aşçı ve bir de miço vardır. Aşçının adı Negora'dır. Geminin miçosu olan Dick, henüz 15 yaşında çok akıllı bir delikanlıdır.

Pilgrim adlı bu ticaret gemisi içindeki yolcularla denizde ilelerken bir gemi enkazına rast gelirler. Enkaz halindeki gemide hiç kimse yoktur. Gemide tasmasında WS işareti olan bir köpek bulurlar.

Gemidekiler dönüş yolunda hiç beklenmedikleri bir olay yaşamışlardır. Gemideki denizciler kocaman bir kambur balina ile karşı karşıya kalırlar. Avdan elleri boş dönen gemi ve mürettebatı için bu bulunmaz bir fırsattır. Kaptan Hull, deneyimli adamlarını toparlayıp ve acemi denizci Dick Sand'i gemide bırakarak balinayı avlamaya çıkarlar. Fakat bu kambur balinayı avlamak çok zor bir iştir. Nitekim kaptan ve deneyimli tayfaların hepsi bu kambur balinayı avlamak isterlerken ölürler.

Kaptanın ölmesi üzerine gemiyi idare edebilecek tek kişi olan Dick, henüz on beş yaşında iken bu geminin kaptanı olur. Genç kaptan Dick Sand’in görevi, yolcularını sağ salim evlerine ulaştırmak olmuştur. Fakat gemide, kötü niyetli biri vardır, aşçı Negoro. Negoro, haydutlar ve köle tüccarları için çalışan biridir. Negoro, genç kaptan Dick Sand’in acemiliğini fırsat bilir. Geminin rotasını değiştirerek gemiyi ve içindekileri Afrika'nın kıyılarına yönlendirir. Denizde fırtına çıkınca Negero’nun da marifetiyle gemi karaya oturur.

Geminin karaya vurduğu yerde Harris ile tanışırlar. Harris, köle tüccarları ile ilişkisi olan kötü bir adamdır. Gemidekileri kandırarak onları köle tüccarlarına satar.

Hercule adlı bir adam gelerek onları köle tüccarlarından kurtarır. Bu arada Negora ile Harris'in arkadaş olduğu da anlaşılır.

Buldukları bir kayıkla ilerlerken bir eve girerler. Bu evin içindeki bir mektup bulurlar. Denizde enkazını buldukları ve içinden köpek çıkan o gemi ile ilgili sır bu mektup ile ortaya çıkmıştır. Negora'nın Samuel Watson'un klavuzu olduğu ve onu soyduğu böylece ortaya çıkar.

Bunun üzerine Dick Sand, kendilerine her türlü oyun oynayan kötü Haris’i öldürmek zorunda kalır. Negora'yı ise köpek Dingo öldürür, bu sırada ağır yaralanan köpek Dingo’da çok geçmeden ölür.

Harris ve Negora’dan kurtulan maceracılar en sonunda başlarına gelen bu olaylardan kurtulurlar ve bunu bir parti vererek kutlarlar.

3 Ağustos 2019 Cumartesi

thumbnail

Dünyanın Ucundaki Fener (Jules Verne) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Dünyanın Ucundaki Fener

Kitabın Yazarı :
Jules Verne

Kitap Hakkında Bilgi :


Dünyanın Ucundaki Fener, Jules Verne'in (1828-1905) ölümünden sonra yayınlanan İngilizce adı “The Light at the Edge of the World“ olan bir macera romanıdır.

Dünyanın Ucundaki Fener adlı romanı macera türünde olmakla beraber bilimkurgu bir eser niteliği taşımaz. Jules Verne’nin ölümüne yakın günlerinde bitirdiği bu romanı, okuru bilgilendirmek amacını da ikinci plana atmış, bilim konulu da olamamış ama macera, heyecan ve gizemli tarafı canlı kalmış bir romanı olmaktadır.

Arjantin hükümeti, gemi kazalarını önlemek için bir fener inşa eder. Bu koyda azgın dalgalar ve korkunç kayalıklar yüzünden çok sık kaza olmaktadır. Hükümete ait bir savaş gemisi üç bekçiyi fenere görevli olarak getirmiştir. Bu koyda bulunan adacıkların ve kayaların kimsesiz olduğu sanılmaktadır.

Bir korsan gemisi kayalara çarpıp parçalanır. Kurtulmak için gördükleri tek şey bu fenerin ışığıdır. Bekçilerin sessiz geçen günleri adaya saklanan haydutların saldırısıyla kâbus dolu bir serüvene dönüşür.

Kitabın Özeti :

Azgın dalgalar ve korkunç kayalıkların yol açtığı gemi kazalarını önlemek için Arjantin hükümeti, Horn Burnu bölgesindeki Devletler Adası'nın Elgor Koyu'na bir fener inşa eder.

Bir Arjantin savaş gemisi bu kayalıklara ve adaya üç bekçi bırakıp gider. Bu üç bekçinin adı Vasquez, Felipe ve Moriz’dir. Hükümet bu adada hiç kimsenin olmadığını sanmaktadır. Ancak bu buruna çok yakın olan bir adada kaza yapmış korsanlar da bulunmaktadır.

Bu korsanların adı ise Kongre Çetesi’dir. Bu korsanların başındaki kişinin adı Kongre, yardımcısının adı ise Carcante’ dir. Kongre ve Carcante’ den başka bir düzine korsan daha bu adada yaşamaktadır. Bu çete Devletler Adasında bir mağara bulmuşlar ve bu mağarada yaşamaktadırlar. Kongre Çetesi bu mağaradan ülkelerine dönmek için fırsat aramaktadırlar. Gemileri ve sandalları kayalıklarda parçalanmıştır. Bu yüzden bu adaya sığınmak zorunda kalmışlar ve kaçmak için çıkacak fırsatı kollamaktadırlar. Adada kalmaya mahkûm olan bu korsanlar ele geçirmek için bir gemi gelmesini beklemektedirler.

Sonunda bir gün bir yelkenli gemi adanın kıyısına gelmiş ve kuma yapışıp kalmıştır. Bu yelkenliyi ele geçiren korsan çetesi yelkenliyi kumdan çıkarmak için birkaç gün gayret ederler ve en sonunda yelkenliyi kumdan çıkarırlar. Bu yelkenli Masue adındaki bir Şili yelkenli gemisidir.

Yelkenliyi kumdan çıkarmayı başaran korsanlar yelkenliye binerek yola koyulurlar. Fakat karşılarına Vasquez, Felipe ve Moriz’in bulunduğu Horn Burnundaki bu fener çıkar. Felipe ve Moriz aşağıda beklerken karaya çıkan haydutlar Moriz’in başını bir balta ile parçalarlar ve Felipe’yi de kurşunlarla öldürürler.

Bunun üzerine Vasquez silahını ve erzaklarını alıp kaçar. Bu sırada Horn Burnu’na giren bir gemi görülür. Haydutlar bu gemiye de saldır ve gemiyi batırırlar. Haydutların batırdığı bu gemiden John Davis adındaki kaptanları kurtulur. Kongre Çetesi haydutları da yelkenliye binip başka yöne giderler. Haydutların batırdığı geminin kaptanı kaçmaktan bitkin düşmüş olan Vasquez’i bulmuştur. Susuz kalmış olan Vasquez susuzluktan ölmek üzeredir. Bu sırada Vasquez çok bitkindir ve “Su su” diye bitkin bir şekilde bağırmaktadır.

Adada yalnız kalan Vasquez ve John Davis, kurtulmak için bir bekleyiş içindedir. Haydutlar da kayalıklarda beklemektedirler. Fener yanmadığı için kayalara çarparak batacak gemileri kollamaktadırlar.

Nihayet Santa–fe adlı gemi Vasquez ve John Davis'i almak için adaya yaklaşmaktadır. Haydutların da tuzak kurup bu gemiyi beklediklerini bilmektedirler.

Vasquez ve John Davis, acele ile fenere koşarlar, kapıyı kapatıp feneri yakarlar. Onları gören haydutlar Vasquez ve John Davis’in feneri yakmalarını önleyememişlerdir. Gemi yaklaşır, Vasquez ve John Davis, kendilerini almaya gelen Santa–fe’ye binip kurtulurlar.

20 Haziran 2019 Perşembe

thumbnail

Kaptan Grant'ın Çocukları (Jules Verne) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili



Kitabın Adı : Kaptan Grant'ın Çocukları

Kitabın Yazarı : Jules Verne

Kitabın Özeti :

Cesur ve fedakâr Lord Glenarvan, sevgili eşi Lady Glenarvan ve dostlarıyla birlikte, Duncan adlı yatını denemek için denize açılırlar. Bu yürekli insanlar, denizde buldukları bir şişenin hayatlarına yeni bir yön vereceğinden habersizdirler. Şişeden çıkan belge sayesinde, ünlü İskoç denizci Kaptan Grant'la iki arkadaşının, batan gemilerinden sağ olarak kurtulduklarını ve başlarının tehlikede olduğunu öğrenirler. İngiliz Hükümeti bu konuda bir girişimde bulunmaya yanaşmamaktadır. Kaptan Grant'ın yapayalnız kalmış iki çocuğunu da tanıdıktan sonra, bu merhametli insanların önünde tek seçenek vardır. Kaptan Grant'ın izini sürmek ve onu bulmak.

Sağlam bir yat olan Duncan, bu yolculukları için biçilmiş kaftandır. Yanlışlıkla gemilerine binen Paganel adındaki Fransız coğrafya bilgini yolculuklarında onlara çok yardımcı olacaktır.

Güney Amerika kıyıları ve Arjantin pampalarında türlü tehlikelere göğüs gererler.

Jules Verne bu romanda coğrafi bilgilere de yer vermiştir. Yanlışlıkla gemilerine binen Paganel adındaki Fransız coğrafya bilgini yolculuklarında onlara çok yardımcı olacaktır. Jules Verne, Paganel'in ağzından Avustralya, Yeni Zelanda ve Güney Amerika hakkında coğrafi bilgiler verir.

1865 şubat ayında Amerikan iç savaşı devam ederken Kuzeyli General Grant, Richmont kentini kurtarmak isterken bir çok adamı ve subayı ile düşmana esir düşer.

Bunlardan beş tanesi esaretten kurtulmak için bir balona biner. 8 Mart 1865 yılında Pasifik Okyanusunda çıkan hortum içinde beş kişi olan bu balonu kapıp götürmüştür. Yolculardan biri olan Yüzbaşı Cyrus Smith, bir mühendis ve bilim adamıdır. Diğeri New York Herald gazetesinde muhabirlik yapan Gideon Spilet’tir. Diğer yolcu Cyrus Smith ile yanındaki zenci uşağı Nebukadnazar’dır. Cyrus Smith bu uşağını özgür bırakmış ama zenci uşak ondan ayrılmamıştır. Diğer bir yolcu ise denizci Pencroff’tur.

Balon denize yakındır. Yolcular ceplerindeki altın paralar dâhil balonda ne varsa denize atmışlardır. En onunda balonun sepetini de atarlar Bunun neticesinde balon yelkenli gibi sürüklenip yolcuları bir adaya kadar götürür.

Fakat beş kişiden Mühendis Smith köpeği ile kaybolmuş bu adaya dört kişi inmişlerdir. Denizci Pencroff bir adaya indiklerini anlar. Pencroff onlara bir mağara bulur. Dört kazazede bu mağaraya yerleşirler. Ertesi gün mühendis Smith’i ve köpeğini aramaya karar verirler. Ertesi gün Nebukadnazar efendisini çok arar ama kimseyi bulamaz.

Pencroff, granit kayalardan oluşan bir mağara keşfetmiştir. Yolcular bu mağarayı barınak olarak kullanmaya başlar. Ertesi gün yolcular havlama sesiyle uyanmışlar Cyrus Smith köpeği Top ile gelip onarı bulmuştur.

Keşif sonrasında Cyrus Simith uzun bir süre bu adada kalmak zorunda olacaklarını söyler. Bu adaya Lincon ismini verirler. Uzun bir süre bu adada kalmak zorunda olacaklarından adada buldukları nesnelerden kendileri için eşyalar yapmaya başlarlar. İlk yaptıkları şeylerden birisi de bir barınak yapmaktır. Bir gün yiyecek toplamaya çıkıp döndüklerinde barınaklarında birilerinin olduğunu görüp heyecanlanırlar. Fakat bunlar maymundur ve maymunların bir tanesi dışında hepsi onları görünce kaçar. Kaçamayan maymunu evcilleştirmeye karar verirler.

Mühendis Smith bulundukların yerin enlemini ve boylamını ölçerek 153 derece doğu ve 37 derece güney paraleli üzerinde olduklarını tespit eder. Ancak haritada bu ölçülerde en yakın yer Tabor Adası gözükmektedir. Uzun bir süre ve çabalar sonrasında bir de gemi yaparlar geminin adını da “Uğurlar Olsun” koyarlar.

Bu gemi ile Pencroff, Herbert ve Spilet Tabor adasına gidip o adada bir denizci bulurlar. Duncan gemisinin aradığı Kaptan Grant ve iki adamının izi de bu adada ortaya çıkmıştır.

Bir gün adadaki yanardağ hareketlenir. Mühendis Simith yanardağın patlayacağını haber verir. Mühendis Simith, teller yardımı ile bir telgraf yapmış diğer arkadaşlarına çabuk çiftliğe gelin yanardağ patlayacak diye uyarmıştır. Yolcular çiftlikte buluşmuş uzun bir mağaraya sığınmışlardır. Ertesi gün yanardağ patlar patlama esnasında da Duncan gemisini görürler.

Duncan gemisine kaptanlık yapan Kaptan Grant’ın oğlu Robert Kaptan Nemo’dan bir ileti almış ve kazazedeleri kurtarmak için bu adaya gelmiştir.

Duncan gemisi kazazedeleri kurtarıp Amerika’ya getirir. Yolcular orada bir çiftlik alıp çiftliğe yerleşirler ve hiç ayrılmazlar. Spilet de bir “ Yeni Lncoln Postası “ adında bir gazete çıkarmaya başlar.

Kaptan Grant'ın Çocukları Başka Bir Özeti :

Kaptan Grant'ın Çocukları, bolca macera ve genel kültür bilgisi içeren bir kitaptır. Gerek anlatımı gerek konusu ile sadece çocuklara değil yetişkinlere de hitap etmektedir.

Bay Glenarvan ve Dostları

Bay Glenarvan, eşi Bayan Helena ve kuzeni Binbaşı Mac Nabbs ile birlikte Duncan isimli yatıyla Glasgow'a dönmektedir. Onları takip eden bir çekiç balığının yakalanmasıyla hayvanın bağırsaklarından çıkarılan şişe uzun bir maceranın sebebi olur. Şişenin içinden çıkan üç dilde yazılmış ve epey yıpranmış notlardan çıkarılabilecek en önemli mesaj ise batan bir geminin kaptanı ve iki tayfasının yardım çağrısında bulunduğudur.

Malkolm Şatosu

Bay Glenarvan ile eşi bu çağrıya kayıtsız kalamazlar ve gazetelere ilan verip hemen işe koyulurlar. Batan geminin kaptanı olan Kaptan Grant'ın çocukları gazetedeki ilanı görerek Bay Glenarvan'ın şatosuna gelirler. Bay Glenarvan bu iş için kimseden yardım göremese de eşinin desteği ve kendi imkanlarıyla hazırlıkları tamamlar ve bir törenle yola çıkarlar.

Serüven Başlıyor

Yolculuğa Kaptan Grant'ın çocukları ve bineceği gemiyi şaşıran ünlü coğrafyacı bilim insanı Paganel de katılır.

Paganel

Şili'ye ulaştıklarında Bay Glenarvan ve Paganel karaya çıkıp biraz araştırırlar. Ama hiçbir bilgi edinemezler. Bunun üzerine hem denizden hem de karadan aramaları gerektiğine karar verirler.

Denizden ve Karadan Yolculuk

Hanımlar gemide kalır, beyler ise tayfadan birkaç kişiyle birlikte karaya çıkarlar. Kara yolculuğu rehber ve katırlarla sürdürülür. Fakat karşılarına katırlarla aşamayacakları bir duvar çıkınca rehber katırlarını da alarak gruptan ayrılır. Bay Glenarvan ve arkadaşları duvarı aşınca bir kulübe bulurlar.

Deprem

Geceyi kulübede geçirirlerken, karşılarına çıkan büyük duvarın oluşmasına sebep olan ve bölgede sıkça görülen şiddetli depremlerden olur. Kaptan Grant'ın oğlu Robert bu depremler yüzünden kaybolur ve bir yerli sayesinde bulunur.

Talkav

Bu kötü olay sayesinde aradıkları rehberi bulmuş olurlar ve ondan öğrendikleri bilgilerle bir hedef belirleyip yola birlikte devam ederler.

Fransız Kalesi

Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir kaleye ulaşırlar. Paganel ile kalenin komutanı birbirlerini tanımaktadır. Komutan sayesinde aradıklarını burada bulamayacaklarını anlayıp Duncan'a dönmeye karar verirler.

Sular Yükseliyor

Duncan'a dönmek için epey yol almaları gerekir ve bu yol da sıkıntılarla dolu olarak geçer. Paganel sürekli notlar üzerinde düşünür.

Avustralya

Sonunda yeni bir çağrışımla farklı bir hedef belirler. Binbir zorlukla okyanus kıyısına ulaşırlar ve Duncan'ı görürler.

Duncan

Yerli rehberleri olan Talkav'ın silahıyla işaret verirler. Gemidekiler işarete karşılık verip bir sandal gönderirler. Talkav'la vedalaşıp gemideki yaşamlarına dönerler.

"Denize Yağ Dökelim"

Yolculuklarına, bölgede bolca bulunan foklardan avlayıp yağ stoklayarak devam ederler. Hava bozulur ve çok tehlikeli bir hal alır. Kaptan John Mangles yağların denize dökülmesini ister. Böylece dalgalar diner ve kurtulup yola devam ederler.

Ayrton

Bir süre sonra ıssız bir kumsala çıkarlar ve bir çiftlik görürler. Çiftlik sahibi onları çok güzel bir şekilde ağırlar. Kaptan Grant hakkında bilgi almak için çiftlik sahibiyle konuşmaları üzerine uşaklardan biri olan Ayrton'un Kaptan Grant'ın tayfasından olduğunu öğrenirler. Ayrton'un da kendilerine katılması için çiftlik sahibinden izin alırlar. Öncekinden daha kalabalık bir grubun yolculuğa karadan devam etmesine, Duncan'ın onarılmasından sonra ise iki grubun yeniden bir araya gelmesine karar verirler.

Şüpheli Olaylar

Ayrton ile birlikte çıktıkları yolculuk çeşitli sıkıntılarla devam eder.

Ben Joyce

Bir süre sonra bir tren kazasına şahit olurlar. Kısa süre sonra bunun bir kaza değil cinayet olduğunu öğrenirler. Bu olay biraz tedirginlik yaşamalarına sebep olsa da bir otelde konaklayıp yeniden yola devam ederler.

Hain Bir Adam

Yol boyunca çeşitli sıkıntılar yaşarlar, garip bir şekilde atlar ve hanımların arabasını çeken öküzler ölür. Sonunda Ayrton adlı adamın tren kazasına sebep olan suçluların başı olduğu ortaya çıkar.

Mulrady Vuruluyor

Bu gerçeğin ortaya çıkması durumu epey kötüleştirir. Haydutların amacı Duncan'ı ele geçirmektir. Bunun için de her fırsatı değerlendirirler. Ama Bay Glenarvan ve arkadaşları her şeye rağmen çabalamaya devam ederler.

Maoriler

Kıyıya ulaştıklarında Duncan'dan haber almaya çalışırlar ama tüm çabaları boşa çıkar. Sonunda Kaptan Grant'ı bulma ümidini yitirerek Avrupa'ya dönmeye karar verirler. Bunun için bir gemiye binip yeniden yola çıkarlar. Ama hem gemi kötü durumdadır hem de kaptanı ve mürettebatı çok ilgisizdir. Bu durum geminin Yeni Zelanda'da karaya oturmasına sebep olur. Gece olunca kaptan ve mürettebat gemideki tek kayıkla gizlice kaçarlar.

Yeni Zelanda

Bay Glenarvan ve arkadaşları büyük zorluklarla karaya çıkarlar. Auckland'a ulaşmak için uzun süre yürümeye başlarlar.

Uzun Yürüyüş

Uzun yürüyüşün verdiği yorgunlukla nehre yakın bir yere kamp kurarak uykuya dalarlar. Sabah uyandıklarında kendilerini Maoriler'in arasında bir kayıkta bulurlar.

Kai-Kumu

Bay Glenarvan yerlilerin reisine kendilerine ne yapacaklarını sorar. Reis Kai-Kumu ise eğer İngilizler kabul ederse kendileriyle onların eline düşen Maorileri değiş tokuş yapacağını yoksa hepsini öldüreceğini söyler.

Tabu

Ertesi gün Kai-Kumu, Bay Glenarvan ile konuşur. Bu sırada Bay Glenarvan, Kara-Tete'yi öldürür. Tutsaklar yeniden kulübeye kapatılırlar ama Robert ve Paganel aralarında yoktur. Üç gün sonra cenaze töreni olacağı sırada İngilizler'in elindeki Tohonga'nın öldürüldüğü haberi gelir. Bunun üzerine Kai-Kumu yarın hepsinin öleceğini söyler.

Maorilerden Kaçış

Gece kulübenin duvarından tıkırtılar gelince tutsaklar meraklanırlar. Bunun nedenini öğrenmek için onlar da kazmaya başlarlar. Sonunda karşılarına Robert çıkar, kargaşada kaçıp saklandığını sonra da boş bir kulübeden ip ile bıçak bulduğunu anlatır. İp sayesinde hepsi kulübeden çıkarak dağlara doğru kaçarlar. Gün doğunca Maoriler tutsakların kaçtığını anlayıp peşlerine düşerler. Kara-Tete'nin mezarına kadar onları yakalamaya çalışırlar. Ama Kara-Tete'nin mezarı onların daha fazla ilerlemelerini engeller. Bay Glenarvan ve arkadaşları ise mezara giderler. Paganel'i de orada bulurlar. Maoiler'in mezara bıraktıkları eşyalar sayesinde kaçarlar. Uzun süre sonra Büyük Okyanus kıyısındaki bir köye varırlar. Ufukta bir gemi görürler, bu gemi Duncan'dır.

Kurtuluş

Bay Glenarvan ve arkadaşları Duncan'a çıkarlar. Kaptan Tom Austin'den ve gemide tutuklu olan Ayrton'dan her şeyi öğrenirler.

Kaptan Grant

Ayrton'dan öğrendikleri karşılığında onu ıssız bir adaya bırakacaklarına söz verdikleri için uygun bir ada ararlar. Buldukları ada onlara istediklerinden çok daha fazlasını sunar. Kaptan Grant ve tayfasını o adada bulurlar. Ayrton'u adaya bırakıp dönüş yoluna çıkarlar.

Eve Dönüş

Başlarına gelen her şeye rağmen İskoçya'ya döndüklerinde hepsi çok mutlu bir şekilde hayatlarına devam ederler.

16 Haziran 2019 Pazar

thumbnail

80 Günde Devr-i Alem (Jules Verne) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1) Aşağıdakilerden hangisi yazarımızın yazdığı kitaplardan değildir?

A) Balonla Beş Hafta
B) Dünyadan Ay’a
C) Denizde Hayat
D) Denizler Altında Yirmi Bin Fersah

2) Kitapta geçen “ücra” kelimesinin anlamı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yer
B) Nokta
C) Kıyı
D) Uç

3) Kahramanımız uşağını neden işten çıkarmıştır?

A) Dakik olmadığı için
B) İşleri düzensiz yaptığı için
C) Tıraş suyu soğuk olduğu için
D) Hava gazını açık unuttuğu için

4) Aşağıdakilerden hangisi Paspartu’nun yaptığı işlerden değildir?

A) Şarkıcılık
B) Cambazlık
C) Uşaklık
D) Jimnastik

5) Paspartu’nun İngiltere’de çalışmak istemesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

A) Çok para vermeleri
B) İşlerin rahat olması
C) Sakin insanlar olmaları
D) Hiçbiri

6) Kahramanımızın tiryakisi olduğu oyun aşağıdakilerden hangisidir?

A) Kist
B) Vist
C )Mist
D) Nist

7) Kahramanımız bahis için ne kadar para vaat ediyor?

A) Dört bin İngiliz Sterlini
B) Yirmi bin İngiliz Sterlini
C) Otuz bin İngiliz Sterlini
D) Kırk bin İngiliz Sterlini

8) Dünya turunu hangi tarihler arasında yapacağını ifade ediyor?

A) 2 Temmuz 21 Eylül
B) 2 Ağustos 21 Ekim
C) 2 Eylül 21 Kasım
D) 2 Ekim 21 Aralık

9) Aşağıdakilerden hangisi kahramanımızın bahse girdiği kişilerden biri değildir?


A) Stuart
B) Fallentin
C) Sullivan
D)Samuel

10) Yolculuğa çıktıklarında ilk bilet aldıkları yer aşağıdakilerden hangisidir?

A) Londra
B) Madrid
C) Paris
D) Atina

11) Paspartu yolculuğa çıkarken aşağıdakilerden hangisini açık unutmuştur?

A) Işıkları
B) Sokak kapısını
C) Tüp gazını
D) Hiçbiri

12) Nerden nereye yolculuk yaparken tren hattı bitiyor?

A) Allahabat-Bombay
B) Süveyş-Aden
C) Hindistan- Allahabat
D) Bombay-Kalküta

13) Fille yolculuk yaparken yanlarında olan kişi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Samuel
B) Auda
C) Fix
D) Sir Francis

14) ”Cartanic”gemisine hangi olay nedeniyle yetişemiyorlar?

A) Fix’in Paspartu’yu sarhoş etmesi
B) Tren yolunun yarıda bitmesiyle
C) Fix’in yakalma emri çıkarmasıyla
D) Bayan Auda’yı kurtarma çalışmaları

15) Kahramanımız bu bahse aşağıdakilerden hangisi için girmiştir?

A) Bahis uğruna
B) Zenginlik uğruna
C) Namus ve şerefi uğruna
D) Şöhret uğruna

16) Kahramanımız yolculuk esnasında aşağıdakilerden hangisini kullanmamıştır?

A) Ticaret gemisi
B) Balon
C) Yat
D) Kızak

17) Kahramanımızın aslında yolculuğu erken bitirmesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sürekli kuzeye doğru yolculuk yapması
B) Sürekli güneye doğru yolculuk yapması
C) Sürekli doğuya doğru yolculuk yapması
D) Sürekli batıya doğru yolculuk yapması

18) Aşağıdakilerden hangisi kahramanımızın özelliklerinden biri değildir?

A) Titiz
B) Dağınık
C) Dakik
D) Düzenli

19) Dedektif kahramanımızı neyle suçlamaktadır?

A) Araba çalmak
B) İnsan öldürmek
C) Dolandırıcılık
D) Hırsızlık

20) Kahramanımız aşağıdaki şehirlerin hangisinde tutuklanmıştır?

A) Londra
B) Bombay
C) Kalküta
D) Liverpool

Cevap Anahtarı :


1-C     2-D    3-C     4-C     5-C
6-B     7-B    8-D     9-D    10-C
11-D  12-D  13-D   14-A   15-C
16-B  17-C  18-B    19-D   20-D

80 Günde Devr-i Alem (Jules Verne) Kitabının Özeti, Konusu ve Tahlili için tıklayınız...

7 Haziran 2019 Cuma

thumbnail

İki Yıl Okul Tatili (Jules Verne) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1- İki Yıl Okul Tatili kitabının yazarı kimdir?

A- Gülten Dayıoğlu
B- Jules Verne
C- Eloner H.Porter

2- İki Yıl Okul Tatili Kitabının kahramanlarının ortak özellikleri nedir?

A- Kadın olmaları
B- Çocuk olmaları
C- Yaşlı olmaları

3- Çocukların ıssız bir adaya düşmelerine neden olan olay nedir?

A- Korsanlar tarafından kaçırılmaları.
B- Ormanda yollarını kaybetmeleri.
C- Geminin, kaptan olmadan hareket edip, kıyıdan ayrılması.

4- Çocuklar ıssız adada ne kadar süre kalmışlardır?

A- İki yıl
B- İki ay
C- Bir yıl

5- Çocukların, Sloughi gemisine binme nedenleri nedir?

A- Tatil yapmak
B- Yeni kıtları keşfetmek
C- Uluslar arası bir projeye katılmak

6- Çocuklar mağarayı nasıl keşfettiler?

A- Zenci tayfa Moko onları mağaraya götürdü.
B- Bir yerli, onlara mağaranın yerini tarif etti.
C- Köpek Phann havlayarak onların mağarayı görmesini sağladı.

7- Çocuklar, kendilerinden önce mağarada yaşayan adamın ölmüş olduğunu nasıl anladılar?


A- Ormanda bir ağacın altında iskeletine rastladılar.
B- Mağaranın içinde kemiklerine rastladılar.
C- Adamın bıraktığı haritadan anladılar.

8- Çocuklar yaşadıkları adaya hangi adı verdiler?

A- Yolculuk ettikleri geminin adını
B- Yeni Zelenda’daki okullarının adını.
C- Gruptaki en küçük çocuğun adını.

9- Chairmen ülkesine sırasıyla hangi çocuklar başkan olmuştur?

A- Gordon ve Briant
B-Donifon ve Gross
C- Briant ve kardeşi Jackues

10- Çocukların adadaki günlük yaşamlarını sürdürecek işleri kim yapıyordu?

A- Anneleri ve babaları
B-Başkanları
C- İş bölümü yaparak kendileri

11- Adada süt ihtiyacı nasıl karşılanıyordu?

A- Yakındaki bir marketten satın alınarak.
B- Yakaladıkları hayvanları evcilleştirip sağarak
C- Gemideki yiyecek fıçılarını taşıyarak

12- Adada geceleri aydınlanmak için yakıt ihtiyacı nasıl karşılanıyordu?

A- Avladıkları fok balıklarının yağlarından.
B- Yel değirmeninden
C- Petrolden

13- Gordon’un bir yıllık başkanlık süresi dolduktan sonra adanın yeni başkanı kim oldu?

A- Zenci Moko
B- Donifan
C- Briant

14- Dört çocuk gruptan niçin ayrılmışlardır?

A- Bir Fransız olan Briant’ın başkan olması onları rahatsız ettiği için
B- Adadan kaçıp kurtulmak için.
C- Korsanların yanına gitmek için

15- Donifan’ın Briant’tan hoşlanmamasının nedeni ne olabilir?

A- Briant’ın sürekli Gordon’u aşağılaması
B- Gemiyi Briant’ın batırdığını düşünmesi
C- Briant’ın özelliklerini ve başarısını kıskanması

16- Çocuklar kıyıda baygın rastladıkları kadını ne yaptılar?

A- Yiyecek ve su verip yardım ettiler.
B- Kadından korkup hemen oradan uzaklaştılar.
C- Başları belaya girmesin diye kadını haydutlara teslim ettiler.

17- Donifan ve Briant birbirlerine ne söz verdiler?

A- Adayı paylaşma sözü
B- Bir daha asla kavga etmemek ve ömür boyu dost kalmak sözü
C- Birlikte yeni bir seyahate çıkma sözü.

18- Geminin halatını çözüp adaya sürüklenmelerine kim sebep oldu?

A-Donifan
B- Briant’ın kardeşi Jackues
C-Haydutlar

19- Briant ve Donifan yıllar önce ağaca hangi cümleyi yazmışlardır?

A- BİR DAHA ASLA!
B- SENEYE GÖRÜŞELİM!
C- YAŞASIN TATİL!

20- Kitabın sonunda yazar okuyucuya hangi mesajı vermiştir?

A- Derslerimize çok çalışmalı ve başarılı olmalıyız.
B- Hiçbir şey için kötülük yapmamalı, her zaman iyiliği tercih etmeliyiz.
C- Doğayı korumalıyız.

Cevap Anahtarı :

1-B     2-B     3-C     4-A     5-A
6-C     7-A     8-B     9-B     10-C
11-B   12-A   13-C  14-A    15-C
16-A   17-B   18-B  19-A    20-B

6 Haziran 2019 Perşembe

thumbnail

80 Günde Devr-i Alem (Jules Verne) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişiler


Kitabın Adı : 80 Günde Devr-i Alem

Kitabın Yazarı : Jules Verne

Kitabın Konusu :

Bay Phileas Fogg 1872 yılında, İngiltere'de yaşayan zengin bir adamdır. Bay Fogg dünyanın en nazik insanıdır. Gösterişide pek sevmez. Hakkında pek az şey biliniyordu. Her zamanki gibi biriç oynarken bir hırzıslık olayı masada konuşulmaya başlandı. Dedektif de olanları dinliyordu. Bir iddia üzerine Bay Fogg dünyayı 80 günde gezeceğini söylemişti. Yanına yardımcısınıda alır. Şüphe içindeki dedektifte onları takip edecektir. Bakalım hırsız herçekten onlar mıydı? Zamanında geri dönebilecekler mi?


Kitabın Özeti :


Phileas Fogg, kimsenin hakkında hiçbir şey bilmediği zengin ve kibar bir İngiliz beyefendisidir. Son derece düzenli bir hayat sürmesi, titiz ve dakik yaşayan biri olmasıyla ünlüdür. Bir gün, üyesi olduğu "Londra Kulübü"nde, gerçekleştirilmesi imkânsız gibi görünen bir konuda, servetinin yarısını ortaya koyarak iddiaya girer: Dünyanın çevresini 80 günde dolaşacaktır, hem de bunu, önceden bir plan program yapmadan gerçekleştirecektir. "Beyler, 21 Aralık günü beni burada bekleyin" demeyi de ihmal etmez.

Fogg, tek bir gecikme ya da tek bir aksilik sonucu her şeyini kaybetmesine neden olacak bu imkânsız yolculuğa yardımcısı Passeportaut eşliğinde koyulur.

Bu arada, bir dedektif Fix, bir banka soyguncusunun peşindedir. Banka soyguncusu, Bay Foog'a çok benzemektedir. Bu yüzden, dedektif Fogg ve yardımcısını adım adım izlemektedir. Hatta, "soyguncuyu buldum" diye merkezine haber verip, tutuklamak için izin ister. Çünkü yaptığı istihbarata göre, Fogg İngiltere'den çok acele çıkmıştır ve de yanında büyük miktarda da para taşımaktadır.

Üç kahramanımızın bindiği gemi Afrika'ya varmıştır. Afrika'dan 14 Ekim'de Aden'e, oradan 20 Ekim'de Hindistan'ın Bombay limanına varırlar. Dedektif Fix, Hindistan polisinden Fogg'un tutuklanmasmı ister. Hind polisi, İngiltere'den emir gelmeden bu işi yapamayacaklarını belirtip, reddeder.

Bombay'da, Fogg'un yardımcısı, treni beklerlerken, bir tapınağa ayakkabı ile girdiği için, ayakkabıları çıkartılarak tapınaktan sille tokat atılır. Bunu efendisine söylemez.

Trene binip, Hindistan'ın içlerine doğru yola koyulurlar. Ancak, tren hattı henüz tamamlanmadığı için, Tren belli bir yerde durur. Daha ileri gitmesi mümkün değildir. Araya araya bir fil bulup, satın alırlar. Ve yola koyulurlar. Hedef Kalküta'dır.

Yolda, fil duraklar. İnsan kokusu almıştır. Saklanırlar. Bir kafile, aralarında bir ceset ve kurban edecekleri bir genç kız den geçip gider. Sabaha kadar bekleyip kızı kurtarırlar. Artık dört kişi olmuşlardır. Kalküta'ya varırlar. Rehber ve fili geri gönderirler. Kız yanlarında kalır. Kızın adı Aouda'dır. Kız, hayretler içindeydi. Bir gün önce ölmüş olacaktı. Bugün ise yabancı insanlarla bir arada bulunuyordu.

Akşam, gemiye binirj gitmelerine beş saat varken, yanlarına yaklaşan bir polis onları müdüriyete davet etti. Durum anlaşılmıştı. Dedektif Fix, Fogg'u tutuklatamayınca, yardımcısının tapınağa, ayakkabı ile girmesi konusunu işleyerek, rahiplerin şikâyetçi olmasını sağlamış, böylelikle de polis olaya el koymuştu. İki bin pound ödeyerek kefaletle serbest kaldılar.

Hemen bir gemiye binip Hong Kong'a doğru yola düştüler. Dedektif Fix yine peşlerindeydi. Hong Kong'da kendilerini götürecek, gemiyi beklerlerken, Detektif Fix, Bay Fogg'un yardımcısıyla ahbaplığı ilerletir. Ona polis olduğunu açıklar. Yardımcı, efendisine geminin kalkış saatini bildiremesin diye de onu sarhoş edip, oyaladı. Bu esnada, bay Fogg Hong Kong çarşılarında alışveriş için gezmektedir.

Gece yatar. Sabah gemiyi kaçırdığını anlar. Fix yanma yaklaşır. Sevincini belli etmeden, onunla konuşur. Çünkü en yakın gemi bir haftadan önce gelmeyecektir.
Fogg bir kayık kiralar. Bilmeden, Fix'i de kendileri ile birlikte gitme teklifini, Fix mennuniyetle kabul eder. Küçük tekne ile yola çıkarlar.


Yardımcı ise, gemidedir. Gece uyanmış, koşa koşa kendisini gemiye atmıştır. Efendisinin olmadığını ancak, gemi hareket ettikten sonra anlayabilmiştir. Ama iş işten geçmiştir. Geminin vardığı yerde, Amerika'ya gitmek için gemi aramaya başlar. Parası olmadığı için, aşçılık yapmaya bile razıdır. Böyle dolaşırken, bir sirke uzun burunluların alınacağı ilanını görür. Müracaat eder ve karın tokluğuna çalışmaya razı olur.

Bir gün akşam, gösteriden sonra, seyirciler arasında oturan Efendisi Bay Fogg'u görünce hayretlere düşer. Yine bir araya gelirler. Albay Stamp Proctor isimli birisi ile kavga ettiler….

Hep birlikte, General Grand gemisi ile Amerika'ya doğru yola çıkarlar. 3 Aralık'ta San Fransisco'ya ulaşırlar. Tüm aksaklıklara rağmen, Fogg'un hedeflediği tarihte bir sapma olmamıştır.

Fakat, aksilikler de bitmemişti. Amerika'da kavga ettikleri Albay, peşlerindeydi. Nitekim trende Bay Fogg'la karşılaşırlar ve düello için trenin arkasına doğru yürürler. Tam bu esnada, Kızıl­derililer trene saldırır. Fogg'un yardımcısının cesareti sayesinde bu saldırı püskürtülür. Bu arada Albay yaralanmış, yardımcısı ise kaybolmuştur.

Fogg treni kaçırma pahasına gider ve yardımcısını bulur. Bu sefer temin ettikleri bir kızakla yollarına devam edip ve Omaha'ya vardılar.. Omaha'dan da trenle Şikago'ya kadar geldiler. 10 Aralık'ta ise New York'taydılar. Ancak, gidecekleri gemiyi kaçırmışlardı.

Ama, Bay Fogg'un durmaya niyeti yoktu. 8000 dolara bir gemi kiralar ve ertesi gün yolculuğa çıkarlar. Hiçbir limana yanaşıp yakıt ikmali yapmadıkları için, yolda geminin kömürü biter. Bay Fogg, bu sefer de gemiyi sahibinden 60 bin dolara satın alır. Ve gemi, üst tarafında ağaçtan yapılma ne varsa yakarak yoluna devam edip, İrlanda'ya kadar varır. Artık yol yaklaşmıştı. İrlan­da'dan önce bir trene, sonra da bir gemiye binerek Liverpool'a vardılar. Liverpool'da, dedektif Fİx Bay Fogg'a yanaşıp ismini sordu ve "İngiliz Kraliçesi adına sizi tutukluyorum" dedi.

Fogg'un canı çok sıkılmıştı. Saatini önüne koymuş, durmadan bakıyordu.
Birkaç saat geçmemişti ki, Fix içeri girerek, "Sizden özür diliyorum bayım, gerçek hırsız üç gün önce yoklanmış" dedi. Fogg ayağa kalktı ve Detektife esaslı bir yumruk atarak onun ayaklarını yerden kesti.

Hemen istasyona koştular. Tren yoktu. Bay Fogg özel bir tren tuttu. Dokuza on kala Londra'ya vardılar. Ancak, geç kalmış ve bahsi kaybetmişti.
Evine geldi ve odasına kapandı. Ertesi gün Aouda ile konuşmaya başladı.

"Seninle ilgili çok güzel düşüncelerim vardı. Ancak, şimdi her şeyini kaybetmiş birisiyim. Sana ancak, az bir para verebilirim."
Aouda, "hayatımı kurtardınız, sizden daha başka ne isteyebilirim. Hem ben sizi seviyorum " dedi.

Evlenmeye karar verdiler. Bir gün sonra, akşam evleneceklerdi.

Fogg'un beş arkadaşı, dakikaları sayıyorlar, Fogg'un artık gelemeyeceğini hesap ediyorlardı. Tam saatinde, Fogg içeri girdi ve "geldim" dedi.

Bu nasıl olmuştu. Gayet basit. Fogg ve arkadaşları bir gün erken gelmişlerdi. Ancak, Bay Fogg, bunun farkında değildi. Yardımcı ertesi gün kendisini az bir zaman kala ikaz etmese, yine farkında olmayacaktı.

Ve Bay Fogg artık tekrar zengin bir adamdır.

Kitaptaki Karakterler, Kişiler:

Phileas Fogg: Zengin kendine güvenen maceracı bir kişi.

Dedektif Fix:
Yanlışlıkla Phileas Fogg u hırsız zannetmiş ve onun peşinden dünya gezisine katılmıştır.

24 Nisan 2019 Çarşamba

thumbnail

Aya Yolculuk (Jules Verne) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Ay'a Yolculuk

Kitabın Yazarı : Jules Verne

Kitabın Konusu :

Ay'a Yolculuk, uzayın gizemine ilgi duyan insanın, bu sonsuzluğa yönelişinin coşkusunu anlatan ilk roman özelliğini taşımaktadır.

İnsanoğlunun Ay'ın yüzeyine ayak basmasından 104 yıl önce yazılan bu roman, edebiyatta bilimkurgu türünün öncüsü Jules Verne'in (1828-1905) en ünlü eserleri arasında yer almaktadır.

1865 yılında kaleme alınan romanda, Amerikan İç Savaşı sonrasında emekli askerlerin toplandığı "Silah Kulübü" üyelerinin, yeniden gündeme gelme ve silah çalışmalarını canlı tutma çabaları sonucu ortaya atılan, yaşama geçirilmesi güç, "düş" denilebilecek "Ay'a mermi gönderme" projesi ile başlayan olaylar anlatılıyor.

Kitabın Özeti :


Ay'a Yolculuk, yirmi sekiz bölümden oluşuyor. Büyük bir insan topluluğunun Ay'a gönderilecek olan bir mermi için yaptıkları hazırlıkları ve yaşadıkları heyecanı konu alıyor.

I. BÖLÜM

ABD'de İç Savaş zamanında kurulan Topçu Kulübü'nün üyeleri savaş sona erince yapacak bir şeyler ararlar. Bunun sonucunda kulüp başkanı tüm üyeleri önemli bir toplantı yapmak için bir araya toplar.

II. BÖLÜM

Başkan, üyelere Ay'ı fethetme fikrini sununca tüm üyeler bu fikri coşkuyla karşılarlar.
III. BÖLÜM

Topçu Kulübü'nün Ay'a mermi yollama fikrine diğer insanlar da büyük ilgi gösterir.

IV. BÖLÜM

Topçu Kulübü üyeleri öncelikle Cambridge Gözlemevi'ne başvurarak gerekli bilgileri edinirler.

V. BÖLÜM

Ellerindeki bilgileri değerlendirirler.

VI. BÖLÜM

Ay artık bütün toplumun ilgi odağı olur. Her yerde Ay ile ilgili bilgiler yer almaya başlar.

VII. BÖLÜM

Başkan küçük bir kurul oluşturur, bu kurul bir toplantı yaparak merminin hangi özelliklere sahip olması gerektiğine karar verir.

VIII. BÖLÜM

Kurul yeniden bir toplantı yaparak topun hangi özelliklere sahip olması gerektiğine karar verir.

IX. BÖLÜM

Kurul son bir toplantı yaparak barutun cinsine ve miktarına karar verir. Böylece geriye sadece uygulama kısmı kalır.

X. BÖLÜM

Topçu Kulübü'nün girişimi tek bir kişi dışında herkes tarafından desteklenmektedir. Bu kişi de kulübün başkanı Barbicane'yle sürekli rekabet halinde olan Yüzbaşı Nicholl'den başkası değildir.

XI. BÖLÜM

Topçu Kulübü üyeleri deneyin gerçekleştirileceği alanı seçmek için bir araya gelirler ve deney için en uygun yerin Florida olduğuna karar verirler.

XII. BÖLÜM

Bir yandan da deney için gerekli paranın sağlanması amacıyla bağış toplarlar.

XIII. BÖLÜM

Başkan gerekli anlaşmaları yaptıktan sonra birkaç kişiyle birlikte Florida'ya gider. Orada keşif yaparak en uygun yerin Taş Tepesi olduğuna karar verirler.

XIV. BÖLÜM

Kısa süre içinde Taş Tepesi'nde çalışmalar başlar ve bazı aksilikler çıksa da planlanan zamandan önce kazma işlerini tamamlarlar.

XV. BÖLÜM

Çalışmalar hızla devam eder ve döküm işi de sona erer.

XVI. BÖLÜM

Tüm bunlar olurken insanlar merakla Florida'ya akın eder, böylece Topçu Kulübü gerekli parayı toplamaya devam eder.

XVII. BÖLÜM

Beklenen güne çok az bir zaman kala başkan Barbicane'nin eline bir telgraf ulaşır. Bu telgraf Michel Ardan isimli birinin merminin içinde Ay'a gideceğini, bunun için merminin konik yapılmasını istediğini belirtmektedir.

XVIII. BÖLÜM

Michel Ardan isimli Fransız, bu talebiyle tüm ilgiyi üzerinde toplar. Kısa süre sonra da Florida'ya ulaşarak Barbicane ile görüşür.

XIX. BÖLÜM

Michel Ardan oradaki kalabalığa heyecan verici bir konuşma yapar ve büyük bir destek görür.

XX. BÖLÜM

Ama ona karşı çıkan biri vardır, bu kişi sadece ona değil bu deneye yani aslında Barbicane'ye karşı çıkmaktadır. Sonunda bu kişi Barbicane ile konuşur. Barbicane onun Yüzbaşı Nicholl olduğunu anlayınca ona ertesi gün ormanda buluşup düello yapmayı teklif eder.

XXI. BÖLÜM

J. T. Maston, Barbicane ile Nicholl'ün yapacakları düello sonucunda deneyin yarım kalacağını bildiği için Michel Ardan ile birlikte onları bulmaya çıkar. Önce Nicholl'ü sonra ise Barbicane'yi bulurlar. Michel Ardan onların arasındaki rekabeti sonlandırmak için kendisiyle birlikte Ay'a gelmelerini teklif eder. İkisi de bu teklifi kabul eder.

XXII. BÖLÜM

Bu olayın ardından bir gün mermi atışı denemesi yaparlar.

XXIII. BÖLÜM

Ay'a gidecek olan mermi hazırlanınca Taş Tepesi'ne getirirler. Diğer hazırlıkları da tamamlarlar. J. T. Maston sekiz gün boyunca merminin içinde kalır, böylece kurulan hava sisteminin de sorunsuz olduğu kanısına varırlar.

XXIV. BÖLÜM

Bir yandan da hazırlanan dev teleskobu büyük zorluklarla Kayalık Dağları'na çıkarırlar.

XXV. BÖLÜM

Türlü zorluklarla barutları Taş Tepesi'ne çıkarırlar ve topa yerleştirirler. Merminin içindeki tüm hazırlıkları da tamamlayarak mermiyi de yerleştirirler.

XXVI. BÖLÜM

Nihayet herkesin heyecanla beklediği vakit gelir. Üç yolcu mermiye yerleşir. Son hazırlıkları tamamlarlar, herkes son saniyeleri sayar ve görevli Murchison düğmeye basar. Daha önce duyulmamış bir ses ve görülmemiş bir görüntü ortaya çıkar.
XXVII. BÖLÜM

Merminin fırlatılması büyük bir çevrede çeşitli ve şiddetli zararlara sebep olur. Hava değişir, mermiyi gözlemlemek imkansız olur.

XXVIII. BÖLÜM

Nihayet uzun bir bekleyişten sonra merminin hedefine ulaşamadığını, ayın çekimine kapılarak sürekli ayın etrafında döndüğünü görürler. Bu haber tüm dünyaya yayılır. Herkes merminin içindeki üç kişi için üzülür. J. T. Maston ise arkadaşlarına güvenerek onlardan haber alacağı günü bekler.

Günler geçtikçe yolculuklarının hedefine yaklaşıyorlardı. Ancak yönlerini bir gök taşının çarpmasıyla değiştirmek zorunda kaldılar. Dünyaya doğru dönüp bir denize zorunlu iniş yaptılar. Bir gemi tarafından bulunup denizden çıkartıldılar.

27 Mart 2019 Çarşamba

thumbnail

Aya Yolculuk (Jules Verne) Kitap Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı


1) Jules Verne’in “Aya Yolculuk” romanında geçen Gun Club’un amacı nedir?

A) Amerika’ya tarım ilaçları üreten firma
B) Amerika’ya savaş silahları üretmek amacıyla kurulan dernek
C) Amerikan turizm şirketi
D) Matematik kulübü
E) Amerikan hava yolları şirketi

2) Romanda geçen Gun Club, Birleşik Devletleri’nin hangi eyaletinde kurulmuştur?
A) Newyork
B) Arizona
C) New Jersey
D) Minnesota
E) Maryland

3) Romanda geçen Gun Club’e alınacaklarda aranan ve “sine qua non” şeklinde yazılan Latince sözün anlamı nedir?
A) Aşırı dikkat zarar vermez.
B) İyi ayıran iyi öğrenir.
C) Barış istiyorsan savaşa hazır olmalısın.
D) Olmazsa olmaz.
E) Öğretirken öğreniyoruz.

4) Romanda, Birleşik Devletler’de “köleliğin kaldırılmasının en ateşli savunucusu” olarak geçen gazete aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tribune
B) Newyork Daily News
C) Times
D) USA Todey
E) Wall Street Journal

5) Romanda geçen Gun Club’ün başkanı kimdir?
A) Jules Verne
B) Tom Hardy
C) Michel Ardan
D) J. T. Maston
E) Impey Barbicane
6) Romanda Gun Club’a yardım etmeyi kabul eden gözlemevi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Cambridge Gözlemevi
B) Greenwich Gözlemevi
C) Arizona Gözlemevi
D) Missisippi Gözlemevi
E) Nevada Gözlemevi

7) Romanda Ay’a gönderilecek güllenin kaplanacağı madde nedir?
A) Gümüş
B) Altın
C) Bakır
D) Demir
E) Alüminyum

8) 
Romanda aşağıdaki hangi iki eyalet uzaya fırlatılacak merminin lokasyonu için aday olmuştur?
A) Michigan / Alaska
B) Ohio / Florida
C) Texas / Alaska
D) Texas / Florida
E) Michigan / Florida

9) Romanda sıkça kullanılan ve ” savaş nedeni” anlamına gelen Latince söz aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ave a tque vale
B) Casus belli
C) Pelvis umbra sumus
D) Sed lex, dura lex
E) Past tenebras lux

10) Romandaki anlatıma göre Amerikalılar Ay’ı ne olarak adlandırmaktadır?
A) Luna
B) Evrenin Merkezi
C) Gecelerin Yıldızı
D) Gecelerin Güneşi
E) Sabah Yıldızı

11) Romanda Ay’a fırlatılacak mermi için oluşturulan bütçeye katkı sağlamayı reddeden ülke aşağıdakilerden hangisidir?
A) İsveç
B) Avusturya
C) Almanya
D) Norveç
E) İngiltere

12) Romanda Ay’a fırlatılacak mermi için oluşturulan bütçeye İngiltere’nin destek sağlamayı reddetmesinin nedeni nedir?
A) Bu sırada iç savaş içinde olmaları
B) “Ulusların iç işlerine karışmama ilkesi” ne ters düşeceğini düşünmeleri
C) Projeyi desteklememeleri
D) Başarabileceklerini düşünmemeleri
E) Atışın İngiltere’den yapılmayacak olması

13) Romanda Ay’a fırlatılacak gülle aşağıdaki fabrikalardan hangisinde yapılmıştır?
A) Goldspring
B) Belvidere
C) Boeing Everett
D) Tesla
E) Aalsmeer

14) Romanda J. T. Maston’un Ay’a fırlatılacak gülleyi zamanında başaramayacaklarını düşünmesinin sebebi nedir?
A) Döküm işleminin başarısız geçmiş olması
B) Döküm işi tamamlanan topun kurumasının gereğinden uzun sürmesi
C) Eksik malzemelerin olması
D) İşçilerin ağır çalışması
E) Bütçenin yetersiz kalması

15) Romanının kahramanlarından Michel Ardan’ın Amerika’ya geldiği geminin adı nedir?
A) Parisian
B) Siyah İnci
C) Atlanta
D) Atlantis
E) Poseidon

16) Romanının kahramanlarından Michel Ardan’ın Amerika’ya gelmesinin sebebi nedir?
A) Gerekli olan parçaları gemi ile Fransa’dan getirmiş olması
B) Çalışmalara yardım etmekle görevlendirilmiş olması
C) Fransa’dan mesaj getirmiş olması
D) Çalışmaları denetlemek istemesi
E) Mermi ile Ay’a gitmek istemesi

17) Romanda Başkan Barbicane, açık hava toplantısında Kaptan Nicholl’ ü neden düelloya davet ediyor?
A) Kaptanı sinirlendirmek için
B) Birbirlerini sevmedikleri için
C) Toplantıda huzuru bozduğu için
D) Kendisiyle dalga geçtiği için
E) Kendisine hakaret ettiği için

18) Romanda Gun Club, fırlatıştan sonra mermiyi takip etmek için hangi tür teleskopu seçiyor?

A) Yansıtmalı teleskop
B) Aynalı teleskop
C) Katadioptrik teleskop
D) Mercekli teleskop
E) Cassegrain türü teleskop

19) Romanda güllenin Ay’a fırlatılışının için hangi gün yapılmasına karar veriliyor?
A) 1 Ocak
B) 1 Aralık
C) 30 Ekim
D) 30 Aralık
E) 31 Aralık

20) Romanda güllenin Ay’a fırlatılışı için seçilen tarihin nedeni nedir?
A) Amerika’nın kurtuluş yıldönümüdür.
B) Başkan Barbicane’nin doğum günüdür.
C) Abraham Lincol’ün başkanlığa seçildiği gündür.
D) Gun Club Derneği’nin kuruluş yıldönümüdür.
E) O tarihte Ay, Dünya’ya normale göre daha yakındır.
21) Romanda Ay’a fırlatılan mermiye ne oluyor?
A) Rotasından saparak uzayda kayboluyor.
B) Ay’a ulaşıyor.
C) Kalkıştan saniyeler sonra parçalanıyor.
D) Ay’ın yörüngesine girip onun uydusu olmuştur.
E) Atmosferden geçemeden düşüyor.

22) Romanda aşağıdaki karakterlerden hangisi merminin Ay’ın yörüngesine girdiğini canlı olarak gören iki kişiden biridir?
A) J. M. Belfast
B) Impey Barbicane
C) Michel Ardan
D) Tom Hardy
E) Kaptan Nicholl

23) Romanda Başkan Barbicane’nin, Gun Club’a Ay’a bir mermi fırlatma fikrini sunmasının sebebi nedir?
A) Ay’ı parçalamak istemesi
B) Kulübün dağılmaya başladığını hissetmesi
C) Kulübün ismini tüm dünyanın duymasını istemesi
D) Kulübün çok çalışmayı sevdiğini bilmesi
E) Savaş sonrasında kulübün yeni bir uğraş aramaya girmesi

24) Romanda Başkan Barbicane’nin düşmanı olan Kaptan Nichool’ün, Ay’a bir mermi fırlatma fikrini duyduğundaki tepkisi ne olmuştur?A) Destek olmaya çalışmıştır.
B) Başaramayacaklarına dair bahse girmiştir.
C) Balkan ile dalga geçmiştir.
D) Kıskanmıştır.
E) Yardım edip edemeyeceğini sormuştur.

25) Romanda Başkan Barbicane, bildirisini yayınladığında kalabalığın tepkisi ne olmuştur?
A) Coşkuyla alkışlamış, destek vermişlerdir.
B) Fikri sevmemiş, toplantıyı terk etmişlerdir.
C) Başaramayacaklarını düşünmüşlerdir.
D) Şaşırmış, yorum dahi yapamamışlardır.
E) Fikre olumsuz yaklaşmış; ama konuşmayı dinlemeyi sürdürmüşlerdir.

CEVAP ANAHTARI:

  1-B       2-E      3-D      4-A      5-E      6-A      7-E       8-D      9-B    10-C
11-E     12-B    13-A    14-B    15-C    16-E    17-E    18-A    19-B    20-E
21-D    22-A    23-E    24-B    25-A

Aya Yolculuk (Jules Verne) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili için tıklayınız...

About