Victor Hugo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Kasım 2019 Çarşamba

thumbnail

Bir İdam Mahkumunun Son Günü (Victor Hugo) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Bir İdam Mahkumunun Son Günü

Kitabın Yazarı : Victor Hugo

Kitap Hakkında Bilgi :

Konu Bir İdam Mahkumunun Son Günü ise “Bir kitap okudum ve hayatım değişti.” cümlesi, tüm mecazlardan sıyrılıp gerçek bir anlama bürünüyor. Ölümsüz yazar Victor Hugo’nun 1829 yılında kaleme aldığı roman, yazarın Paris’teki ünlü Greve Meydanı’nda gerçekleştirilen bir idama tanıklık etmesinden ilham alıyor.

Bir İdam Mahkumunun Son Günü, 19. yüzyıl Fransa’sını gerçekçi bir biçimde yansıtması bakımından tarihi ve toplumsal bir kaynak olarak değerlendiriliyor. Yazarın henüz 27 yaşındayken takma bir adla yayımladığı eser, döneminin siyasi ve sosyolojik yapısına bir eleştiri niteliği taşıyor.

Hayat ve Ölüm Arasında İnce Bir Okuma Deneyimi

Bir İdam Mahkumunun Son Günü, idamı bekleyen bir adamın dilinden yazılmış olmasıyla etkileyici bir anlatıma sahip. Romantizm akımının en güçlü temsilcisi olan Hugo, ölüm korkusu ve merhamet duygularını okuruna sarsıcı bir empati ile hissettiriyor. Eser, ölüme yaklaşan bir insanın ruh halindeki değişimleri başarılı bir şekilde ortaya koyması sayesinde aynı zamanda psikolojik bir roman olma özelliği de taşıyor.

İdamı “devrimlerin yok edemediği kaide” olarak nitelendiren Hugo, kitabının ön sözünde bu infaz yöntemi hakkındaki görüşlerini okuruna bir manifesto havasında sunuyor. Sonrasında ise romanının ön hazırlığını, kitabın konusuna dair konuşmaların yer aldığı bir tiyatro piyesiyle yapıyor. Yazar, bu kısımda topluma ve kitabına karşı eleştirilerini doğrudan halktan kişiler aracılığıyla yaparak farklı bir çalışma ortaya koyuyor.

Romanın son kısmında yazar, okurunu cinayet suçu ile tutuklanan ve mahkemede beş hafta sonra idam edileceğini öğrenen bir adamın satırlarıyla baş başa bırakıyor. Mahkum edilmeden önceki yaşamına oldukça yabancılaşan anlatıcı, okura daha çok içe dönük bir durum hikayesi anlatıyor. Romanda bu nedenle birbirinin yerini alan iki duygu ağır basıyor: Umut ve korku. Eserin ana fikrini besleyen bir diğer çarpıcı yönünü ise mahkumun son anda insanlar hakkındaki düşünceleri oluşturuyor.

Bir İdam Mahkûmunun Son Günü, dünya edebiyatının ölümsüzlerinden Victor Hugo'nun (1802-1885) yirmi altı yaşında yazdığı bir gençlik yapıtıdır. Victor Hugo'nun içerik olarak bu romandaki amacı çok yalın, çok açık: İdam cezasının hem trajik, hem de saçma yanını göstermek. Onun büyüklüğünde, onun dehasında bir yazar için böyle bir savı insani ve etik boyutlarıyla sergileyerek kanıtlamak hiç de güç değil. Ama bu romanın büyük önemi başka özelliklerinden kaynaklanıyor. Bu yapıt, birinci tekil kişi ben ile yazılan romanın ilk örneği. Daha önce böyle bir yöntem bilinmiyor. Demek ki bu özelliğiyle bir yol açıcı, bir öncü bu roman. Roman kahramanının da dediği gibi, bir tür zihinsel otopsi olan bu romanda, modern edebiyatın ilk iç monoloğu ile karşılaşıyoruz. Bir İdam Mahkûmunun Son Günü, bir yazınsal yenilik olan Samuel Beckett ve Georges Bataille'ı haber veriyor. Bu da romanın bir başka önemli özelliği. Bataille ve Beckett'i tanıdıktan sonra bu romanı daha iyi kavrıyoruz. İdam Mahkûmunun kendisine ironik bir gözle bir başkası olarak bakışı ise, Victor Hugo'nun Arthur Rimbaud'dan kırk yıl önce 'Ben Bir Başkasıdır' düşüncesini yaşamış olduğunu gösteriyor.

Kitabın Özeti :

Victor Hugo’nun idam cezasını eleştirdiği, idama mahkum edilmiş bir kimsenin yaşadığı psikolojik durumu günlük tarzında ele aldığı bir kitaptır. Önsözde "Bu kitap herhangi bir hakime yazılmıştır." yazmaktadır. Kitabın ön sözünde Victor Hugo idam cezasının insani bir tarafı olmadığını uzun uzadıya anlatmaktadır. Victor Hugo’ya göre idam bireysel bir olgu değildir. İdam öldürülen kişinin kendisiyle birlikte ailesini ve dolaylı olarak toplumun tümünü etkileyen bir olaydır.
Cinayet suçu ile yargılanan mahkûm, duruşmaya çıkarken kürek cezasına son derece adi bir ceza olarak yaklaşır. Mahkeme edildikten sonra idam cezası alır. Mahkeme, bu mahkûma beş hafta sonra idam kararı vermiştir. O anda kürek çekmek, mahkûm için son derece cazip bir ceza olarak görünmeye başlar. Ne yazık ki her şey için çok geçtir artık. Ölüm korkusu mahkûmu zehirli bir sarmaşık edasıyla sarmaya başlamıştır. İlk sıralarda halen affedileceği umudunu da taşımaktadır. Bu süre içinde bir af çıkabileceği veyahut ta idam cezasının hapis cezasına çevrilebileceği ihtimali içinde kendini oyalamaktadır.

Mahkûm idam kararı sonrasında tam beş hafta boyunca sürekli olarak ölümü düşünür. Daha ölüm gelmeden idam edilerek ölmek düşüncesi onu öldürmeye başlamıştır. Bir iç muhasebeye başlar. Mahkûm arkada bırakacağı şeyleri, yaşamın güzellikleri ve gençliğini düşünmeye başlar ve bunların kıymetini anlamaya başlar. Tüm ruhu daralmış, tüm ruhu iyice ölüm düşüncesine saplanmış, ölecek olmak korkusu benliğinin her noktasına işlemiştir. Yaşadığı her saniyede ölümü ile ilgili detayları kurgulamaktadır. Ölümünü bekleyen mahkûm ruhi olarak pek çok değişime uğramakta, hayata ve insanlığa karşı tüm duyguları da değişmektedir. Genç adam önce annesini düşünür sonra onun zaten yaşlı olduğunu söyleyip karısını düşünmeye başlar. Karısının hastalığından dolayı onun da kısa bir süre sonra öleceği yargısına varır. Sonra mahkûm, bebek yaştaki kız çocuğunu düşünmeye başlar. İşte orada “benim zavallı yavrucuğum! Onun ne suçu var ki” minvalindeki serzenişi idamın bireysel bir vaka olmadığını açık bir şekilde gözler önüne sermektedir.

Nihayet idam günü gelmiş, oluşan değişimlerden idam edileceği günün geldiğini o da anlamıştır. Gardiyanlar mahkûmu almak üzere hücresine gelirler. Korkudan titremeye başlayan mahkûm arkasında bıraktığı kızı eşi ve annesini düşünür. Adam en çok kızını düşünmekte ve onun için üzülmektedir. Çünkü kızını son kez görmesi için onu yanına getirmişler ve küçük kız babasını tanıyamayarak ona “Bilmiyor musunuz bayım? Babam öldü.” diye cevap vermiştir.

Mahkûm idam edileceği yere götürülmeden önce bir odada bekletilirken onun idamını izlemek için gelen kalabalığı görmüştür. “Ah! Sırtlan çığlıkları atan halk. Ondan kaçamayacağımı, kurtulmayacağımı, bağışlanmayacağımı kim biliyor? Beni bağışlamamaları olanaksız! Ah! Sefiller! Merdiveni çıkıyorlar galiba...”

Bu oda da idama götürtülmeden önce tutulan kişilerin duvarlara yazdığı yazıları dikkatle okur. Yazıları okudukça daha çok tedirgin olmuştur. Dışarıda toplanan halk ise idamı beklemekte kimleri bağırıp çağırıp ortalığı bir panayır yerine çevirmektedir. Pek çoğu idam sahnesini seyrederken alacağı zevki bir an önce duymak için sabırsızlık etmektedir. İnsanların bir idamı seyretmekten zevk alması ne kadar insanlık dışı bir şeydir.

“Bağlayın ellerini, çırpınmasın ölüme giderken! Saçlarını da tıraş edin, kesilen kafası güzel görünsün! Gömleğinin boynunu kesmeyi unutmayın, bıçak güzelce koparsın kafasını! Ha birde söyleyin dışarıdaki insanlara, az kaldı istedikleri vahşet gelmek üzere! Merhamet diyorum, doğadaki tüm canlılarda sınırsızca bulunan merhamet neden biz insanoğlunda yok”

“Merak ediyorum, giyotinle olmasa da insanların canını vahşice alan ve buna seyirci kalan milyonlar hala neden kana doymuyor?”

31 Temmuz 2019 Çarşamba

thumbnail

Notre Dame'ın Kamburu, Notre Dame de Paris (Victor Hugo) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1- Hemşire Gudule'nin yeni doğmuş çocuğunu kimler kaçırmıştır?

A- Askerler
B- Fransızlar
C- Gudule'nin eşinin yakınları
D- Almanlar
E- Çingeneler

2- Quasimodo'yu kim büyütüp yetiştirmiştir?

A- Rahip Claude Frollo
B- Hemşire Gudule
C- Yüzbaşı Phoebus
D- Pierre Gringoire
E- Çingeneler

3- Esmeralda'nın keçisinin adı nedir?

A- Pamuk
B- İnatçı
C- Djali
D- Frek
E- Trex

4- Esmeralda kimin kızıdır?

A- Rahip Claude Frollo
B- Hemşire Gudule
C- Yüzbaşı Phoebus
D- Pierre Gringoire
E- Çingene çete liderinin

5- Quasimodo, Greve meydanındaki teşhir direğine bağlanır ve kamçılanır. Quasimodo “su” diye inler. Quasimodo'ya kim su verir?

A- Rahip Claude Frollo
B- Hemşire Gudule
C- Yüzbaşı Phoebus
D- Pierre Gringoire
E- Esmeralda

6- Esmeralda'yı kaçırmaya çalışan iki kişinin elinden kim kurtarır?

A- Rahip Claude Frollo
B- Hemşire Gudule
C- Yüzbaşı Phoebus
D- Pierre Gringoire
E- Çingene çete lideri

7-  Fiziksel olarak çok çirkin, kambur biri olan Quasimodo'nun iç dünyası nasıldır?

A- Kızgın
B- Kaba
C- Duygusal
D- Kavgacı
E- Öfkeli

8- Rahip Claude Frollo nasıl ölmüştür?

A- Yaşlı olduğu için eceliyle ölmüştür
B- İdam edilmiştir
C- Klisede çıkan yangında ölmüştür
D- Quasimodo kiliseden aşağı atmıştır
E- Çingeneler öldürmüştür

9- Esmeralda ile annesi birbirlerini nasıl tanımışlardır?

A- Esmeralda'nın doğduğunda yanında olan patikten
B- Esmeralda'nın sırtında bulunan izden
C- Esmeralda'nın yanında taşıdığı kolyeden
D- Annesi Esmeralda'yı sesinden tanımıştır
E- İkisini de tanıyan yakınları söylemiştir

10- Quasimodo, Esmeralda'yı hangi durumda iken kurtarıp kilesye kaçırmıştır?

A- Esmeralda istemediği biri ile evlendirilirken
B- Esmeralda idam edilmeye götürülürken
C- Esmeralda'ya yolda çingeneler saldırdığında
D- Esmeralda'ya at arabası çarpmak üzereyken
E- Esmeralda'yı iki kişi kaçırmaya çalıştığında

Cevap Anahtarı :

1-E     2-A     3-C     4-B     5-E
6-C     7-C     8-D     9-A     10-B

Notre Dame'ın Kamburu, Notre Dame de Paris (Victor Hugo) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili için tıklayınız...

thumbnail

Notre Dame'ın Kamburu, Notre Dame de Paris (Victor Hugo) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Notre Dame'ın Kamburu / Notre Dame de Paris

Kitabın Yazarı : Victor Hugo

Kitap Hakkında Bilgi :

Victor Hugo'nun 1831 yılında yayınlanan ve Fransa’da krallık döneminin karanlık günlerini anlatan romanıdır. Okunması gereken evrenselleşmiş ve dünya klasiklerinin başyapıtlarındandır. Notre Dame'ın Kamburu, Victor Hugo'nun en parlak dönemlerinden birinde yayımlandı. Notre Dame de Paris adıyla yayınlanan roman kahramanlarından biri öylesine etkili oldu ki Notre Dame'ın Kamburu adıyla tanındı. Victor Hugo bu romanda insanların yaşamında kaderin yerini ve yoksulluğun insanı köreltmediğini göstermiştir. Eser 15. yüzyıl Paris’inin toplum ve insan arasındaki çatışmalarına, insanların kendileriyle olan iç çatışmalarına ayna tutmaktadır. Yazar bu çatışmaların sebeplerini inanç, fiziksel engeller, sınıf farklılıkları ve yetişme tarzına bağlı anlatmıştır. Çoğu dillerde çevirimleri yayınlanmış ve sevilmiş olan eserin ayrıca filmi ve animasyonu da yapılmıştır.

Kitabın Konusu :

Kitap; çirkin, kambur, engelli ve çok acayip bir yaratık olan kilise zangocu Quasimodo (çan çalma görevlisi) ile Fransa’nın ruhani ve dini lideri Claude Frollo’nun çingene kızı Esmeralda’ya olan aşklarını anlatmaktadır. Quasimodo ile papaz Frollo’nun ruhlarında oluşan ikilemeleri ve tepkileri romantik bir yaklaşımla ele almaktadır.

Paris'de yaşayan Quasimodo çok çirkin kambur ve ucube bir adamdır. Kilisenin papazı Claude Frollo, ona Notre Dame kilisesinin çan çalıcısı yaparak sahip çıkmıştır. Quasimodo kambur çok çirkin ama altın kalpli ve mutsuz bir adamdır. Claude Frollo onu kiliseye alarak hem dış dünyaya kapatmış, hem de hizmetçi gibi kullanmaktadır. Kasabaya gelen Çingene güzeli Esmeralda ile her şey değişir.

Kitabın Özeti :

Claude Frollo, Notre Damme katedralinin başpapazı ve rahibidir. Claude Frollo, aynı zamanda Paris adaletinin ve dini camiasının ruhani lideridir.

Claude Frollo katedralin önünde bir bebek bulur. Bu bebek hemşire Gudule'nin çingeneler tarafından beşiğinden kaçırılan bebeğinin yerine konan bir bebektir. Esmeralda’nın annesi Gudule hemşirenin gerçek adı Paquette la Chantefleurie’dir. Kendi bebeği yerine konulan ve anlatılamayacak derecede çirkin ve de kambur bir bebek olan Quasimodo'yu hemşire Gudule, Notre Dame Kilisesi’nin kapısına bırakır. Claude Frollo bebek çok çirkin bir bebek olduğundan ona Fransızca'da "eksik-tamamlanmamış" anlamına gelen Quasimodo ismini vermiştir. Quasimodo'nun insandan çok bir maymunu andıran uzun kolları, eğri ve girintili çıkıntılı burnu, kambur bir sırtı vardır. Ayrıca sol gözü, iri bir şişliğin altında kaybolmuş gibidir.
Bu ucube görünüşlü bebek rahip Claude Frollo'nun gözetiminde ve bakımı altında büyümüştür. Rahip Claude Frollo, ucube bir insan olan Quasimodo’nun manevi babasıdır. Quasimodo yaşı ilerledikçe iri omuzlu, iri kıyım, gözleri patlak sırtında kamburu ile çok daha çirkin bir insan halini alır. Claude Frollo ona katedralde zangoçluk görevini verir. Quasimodo çanın bulunduğu katedral kulesinde yaşamakta, kimseye görünmemek için de bu kuleden aşağı inmemektedir. Bir süre sonra zilin sesi nedeniyle sağır bir insan da olmuştur.

1482 yılı Krallar Günü ve Deliler Bayramının kutlanacağı gün kilisedeki dinsel bir oyunu izlemek üzere halk toplanmıştır. Oyun geç başlamış, kardinal de kiliseye gelmiştir. Oyun en çirkin yüzü seçme oyunudur. Yüzlerin göründüğü pencereye en son Notre Dame’ın çancısı Quasimodo çıkar. Bu, halkın gördüğü en çirkin ve en korkunç yüzdür. En çirkin yüz yarışmasını kazanan Quasimodo’ya papalık tacını giydiren halk onun eline papalık asasını da verip sedye üstünde Paris sokaklarını gezerler. Esmeralda adında çingene bir kız ise Greve meydanında dans etmekte herkes ise onu izlemektedir. Quasimodo’yu omuzlarında taşıyan insanlar da Greve meydanına gelir. En çirkinle en güzel iki insan bu meydanda karşılaşır. Rahip Frollo da oraya gelmiş, Quasimodo’ya kiliseye dönmesini emretmiştir.

Esmeralda Paris’e gelen bir Çingene ailesinin kızıdır. Çok güzel, şen şakrak, billur sesli neşeli, hareketli keçisi ile dolaşan alımlı bir genç kızdır. Bu kız küçükken çingeneler tarafından kaçırılmış ve yerine sakat bir çocuk olan Quasimodo bırakılmıştır.

Çirkin adam Quasimodo, âşık olduğu güzel Esmeralda’yı kaçırmayı planlar. Rahip Frollo ona yardım edeceğini söyler. Aslında rahibin başka bir planı vardır. Çünkü Esmeralda’yı o da sevmektedir. Paris’in karanlık sokaklarından birinde Quasimoda ve Rahip Frollo, Esmeralda’yı kaçırmaya çalışır.

Kilisede oynanacak olan dinsel oyunun yazarı Pierre Gringoire Esmeralda’nın peşine takılır. Kızın yanında Djali adında bir keçisi de vardır. Kız köşeyi döndükten sonra çığlık atar. Pierre Gringoire, iki erkeğin kızı kollarının arasına almış olduğunu görür. Bu erkeklerden biri Quasimodo’dur. Quasimodo, engellemeye çalışan Pierre Gringoire'yı bir tokatla yere düşürür. Quasimodo, Esmeralda’yı omuzlarına alıp gider. Okçu süvarilerinin komutanı Yüzbaşı Phoebus arkasından gelen askerlerle birlikte Quasimodo’yu yakalar ve Esmeralda’yı kurtarır.

Pierre Gringoire Quasimodo’nun tokadıyla düşüp bayıldığı yerde, kendine geldiğinde kendisini hırsızların arasında bulmuştur. Pierre Gringoire, ya hırsız olup onların arasına katılacak ya da asılacaktır. Hırsız olmayı kabul etmediği için asılacağı sırada kadınlardan biri ile evlenirse ipten kurtulacağı söylenir. Ortaya çıkan üç kadın Pierre Gringoire ile evlenmek istemez. Esmeralda Pierre Gringoire ile  evlenmeyi kabul ederek onun hayatını kurtarır. Esmeralda  Gringoire ile onun hayatını kurtarmak için evlenmiştir.

Ertesi gün Quasimodo mahkemeye götürülür. Quasimodo’nun kendisiyle dalga geçtiğini sanan yargıç ona Greve meydanındaki ibret direğine asılarak dayak atılması ve orada bir saat döndürülmesi cezasını verir. Quasimodo, Greve meydanındaki teşhir direğine bağlanır ve kamçılanır. Quasimodo “su” diye inler. Hiç kimse buna aldırmazken, hatta alay ederken Esmeralda yetişir. Quasimodo Esmeralda’nın intikam almak için kendisini dövmeye geldiğini zanneder; fakat Esmeralda Quasimodo’nun ağzına su verir. Quasimodo’nun tek gözünde biriken yaş yanaklarına süzülür ve suyu içer.

Esmeralda'nın kalbini ise soylu ve zengin bir ailenin kızıyla nişanlı olmasına rağmen çapkın ama yakışıklı bir subay olan Phoebus çalmıştır.

Bir hafata sonra, Esmeralda’yı Quasimodo’nun elinden kurtaran Yüzbaşı Phoebus ve nişanlısı Fleur-de-Lys ile Claude Frollo da Esmeralda’nın dansını izlemeye gelmişlerdir. Bu dansı kilise kulesindeki Quasimodo da izlemektedir. Phoebus, Esmeralda’yı eve çağırır. Evdekiler ile Yüzbaşının nişanlısı Esmeralda’nın kıyafeti ile alay eder. Phoebus Esmeralda’yı savunur. Esmeralda’nın keçisi Djali evin zeminine Phoebus yazar. Çünkü Esmeralda yüzbaşıyı sevmektedir ve bunu bunu keçisiyle paylaşmıştır. Keçinin yere Phoebus yazdığını gören Fleur-de-Lys sinirden bayılır ve Esmeralda evden kovulur.

Esmeralda ile yüzbaşı buluşmaya başlamıştır. Rahip Frollo ise onları izlemektedir. Frollo kıskançlığı ve karşılıksız aşkı yüzünden duyduğu kini sonucu Esmeralda ve Phoenus'u izlemektedir. Rahip, hangi kadınla buluşacağını görmek şartıyla Yüzbaşıya yüklü miktarda para verir. Birlikte Falourdel kadının evine giderler. Yüzbaşı parayı kadına verir. Kadının çekmeceye koyduğu parayı, çocuğu gizlice çekmeceden alır ve yerine kuru bir yaprak koyar.

Rahip, Esmeralda'nın bıçağıyla Phoenus’u öldürmüş ve suç Esmeralda'nın üzerine kalmıştır. Gringoire ortadan kaybolan karısı Esmeralda’yı ararken bir yüzbaşıyı öldüren bir kadının davası olduğunu duyar. Gringoire bu kadının Esmeralda olduğunu anlar.

Esmeralda ve keçi kılığındaki şeytanın suç ortaklığıyla Yüzbaşı Phoebus’u öldürmek suçundan yargılanmaktadır. Mahkeme üyeleri bu olayda büyü ve sihrin de olduğunu düşünürler. Bunu da hem keçiden hem de Falourdel kadının evinde yaşanan olayın ertesi günü çekmecede yüzbaşının verdiği para yerine çekmecede kuru bir yaprak bulmasından çıkarırlar. Esmeralda işkenceye dayanamayarak suçsuz olduğu halde suçu kabul eder. Esmeralda büyücülük, sihirbazlık, fahişelik ve Phoebus de Chateaupers’i öldürmek suçlarından idam cezasına çarptırılır.

İdam edileceği gün Rahip, Esmeralda’nın yanına gelir. Onu sevdiğini söyler. Kendisinin olmasını böylelikle idam edilmekten kurtaracağını teklif eder. Ancak sevdiği adamı öldüren rahibin aşkını Esmeralda kabul etmez. Yüzbaşı Phoebus ölmemiştir. İyileştiği gün Esmeralda’nın davası vardır. Ancak Yüzbaşı Phoebus Esmeralda’nın suçsuz olduğunu kanıtlamak için mahkemeye gitmez. Rahip Frollo, Tanrı’dan af dilemesi için Esmeralda’nın yanına geldiğinde kulağına “Beni istiyor musun? Seni şimdi bile kurtarabilirim.” der; ancak yine reddedilir.

Esmeralda asılacağı yere götürülürken çevresine bakar. Phoebus’u balkonda görür. “Phoebus” diye bağırır. Ancak yüzbaşı nişanlısıyla birlikte içeri girer. Olup bitenleri katedralin kapısından izleyen Quasimodo galerinin kolonlarından birine bağladığı ipi ayakları ve elleriyle kavrayıp tek eliyle Esmeralda’yı kaçırarak “korunak” diye bağırırarak kızı kiliseye götürür. O dönemlerde kutsal yerlerin dokunulmazlığı vardı.

Bir gece rahip Frollo iradesine hâkim olamayıp Esmeralda’nın kilisedeki odasına gider ve onu öpmeye başlar. Quasimo yetişince Esmeralda kurtulur. Birkaç gün sonra mahkeme Esmeralda’nın kiliseden alınarak idam edilmesi kararını alır. Bunun üzerine rahip, Pierre Gringoire’yi bularak Esmeralda’nın kurtarılması gerektiğini söyler. O gece, bütün serseriler, dilenciler, kötürümler silahlanarak Notre Dame kilisesine Esmeralda’yı kurtarmak için saldırır. Bu saldırıyı düzenleyenler arasında rahibin kardeşi Jehan da vardır. Quasimodo saldırganlara karşı direnip on iki tanesini öldürür. Ancak Jehan duvarı aşabilmiş ve Quasimodo’nun sol koluna okunu saplamıştır. Fakat yaralı Quasimodo Jean’ı da öldürür. Saldırganlar Quasiomodo’yu ele geçirecekleri sırada askerler kiliseye gelmiş ve serseri ordusuyla savaşmaya başlamıştır.

Fakat bu esnada Pierre Gringoire ile siyahlı bir adam kiliseye girer. Esmeralda’nın kaldığı odaya gidip, keçisiyle birlikte onu oradan çıkarırlar. Kilisenin arkasındaki nehirde önceden hazırlanmış bir sandala binerler. Kıyıya ulaştıktan sonra Pierre Gringoire keçiyle birlikte oradan kaçar. Esmeralda ise siyahlı adamla yalnız kalır. Bu adam rahip Frollo'dur. Esmeralda’ya dar ağacını gösterip, “ikimizden birini seç” der. Esmeralda son kez “hayır” der ve rahip onu oradaki Gudule Hemşire’nin hücresinin önüne götürüp kız sıkıca tutmasını ve devriyeleri çağıracağını söyler. Gudule Hemşire parmaklıklardan elini uzatarak Esmeralda’yı tutar ve rahip oradan uzaklaşır.

Esmeralda kadına yalvarır. “Ben size ne yaptım?” diye sorar. Gudule Hemşire minik patiği göstererek “tam 15 yıldır bu patiği öpüyorum” der. Esmeralda patiği görünce boynunda asılı olan ve onu anne ve babasına kavuşturacak olan torbayı açar, içinden patiğin diğer eşini çıkarır ve bir çığlık atar. Kadın “kızım” diye bağırarak hücredeki bir kaldırım taşını parmaklıklara atarak, onları kırar ve kızını hücreye çeker. Öper, sarılır, okşar.

Devriyeler yaklaşınca kızını karanlık bir köşeye yerleştirip, çingene kızın elini ısırdığını bu yüzden onu bıraktığını söyler. Devriyeler uzaklaşır. Devriyeler arasında Phoebus’un sesini duyan Esmeralda pencereye fırlayıp ona seslenmiş ama Phoebus atıyla uzaklaşmıştır. Ama devriyelerden biri hala oradadır. Hücreye tekrar giderler ve kızı oradan çıkarırlar. Gudule Hemşire kızına öyle bir yapışmıştır ki devriyeler kız ile anneyi birbirinden ayıramazlar. Askerler, Esmeralda’yı idam etmek üzere Gudule’nin elinden alır. Gudule, Esmeralda’yı kurtarmak için bütün gücüyle uğraşırken düşüp başını kaldırıma çarpar ve ölür.

Kilisenin her yerinde Esmeralda’yı arayan Quasimodo bir an rahip Frollo’yu görür. Kulelerin birinde, öylece bir yere bakıyordur. Rahibin bakışlarının odaklandığı yerde darağacındaki Esmeralda’nın cansız bedenini görür. Kilisenin anahtarının sadece rahipte olduğunu bilen Quasimodo babası sayılan rahibi kuleden aşağı iter. Rahip kaldırımlar üzerine cansız yere serilmiştir. Quasimodo bir dar ağacına, bir yere bakar ve “Sevmiş olduğum her şey!” der.
Ertesi gün rahibin cesedini yerde bulan adliye görevlileri onun intihar ettiğini düşünürler. Bu yüzden rahip kutsal toprağa gömülmez.

Esmeralda'nın cesedi Montfauucon mahzenine götürülür; Quasimodo ise Notre Dame’dan kaybolur.

Bu olaydan iki yıl sonra Montfauucon mahzenine giden görevliler tuhaf biçimde kucaklaşmış iki iskelet bulurlar. Bu iskeletlerden biri bir kadına aittir ve üzerinde hala beyaz bir kumaş parçası durmakta, boynunda ise bir kese sallanmaktadır. Bu iskelete sıkıca sarılan diğer iskelet ise bel kemiği yamuk, bir bacağı da diğerinden kısa bir iskelettir. Kollarıyla sıkıca sarıldığı iskeletten kamburun iskeletini ayırmak istediklerinde toz halinde dökülmüştür.

30 Mart 2019 Cumartesi

thumbnail

Sefiller (Victor Hugo) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


KİTABIN ADI : SEFİLLER

KİTABIN YAZARI : VICTOR HUGO

KİTABIN KONUSU: 

Bu romanda Jean Valjean adlı bir köylünün serüvenleri anlatılır. Valjean aç ailesini doyurmak için ekmek çaldığından bir kadırgada kürek çekmeye mahkum edilmiştir.

ESERİN ÖZETİ:

Birkaç kez kaçma girişiminde bulunduğundan mahkumiyet süresi 19 seneye çıkarılır. 1815’de serbest bırakılır. Valjean Güney Fransa’ya gider. Bir kürek mahkumu olduğundan kimse onu barındırmak istemez. Sonunda yaşlı ve çok iyi bir insan olan kasabanın piskoposu onu yanına alır ve ona çok iyi davranır. Valjean onun bu konuk severliğine piskoposun yemek takımlarını çalmakla karşılık verir. Polis kısa bir süre sonra Valjean’ı yakalar ve piskoposa getirir. Piskopos Valjean’ı hayrete düşürürcesine, yemek takımını Valjean’a hediye verdiğini söyler. Valjean’ın karşılaştığı bu durum onu derinden etkiler. Ondan sonra piskoposun güvenine layık olmaya mümkün olduğu kadar erdemli ve dürüst bir hayat sürmeye söz verir. 

Valjean yıllar sonra takma bir adla Kuzey Fransa’da mücevherat üreticisi olarak yaşamaya devam ediyordur. Üretimde bir iki basit gelişme gerçekleştiğinden şimdi varlıklı bir insandır. Kasaba halkının güvenini kazanmış ve hatta belediye başkanı bile seçilmiştir. Kasabanın müfettişi Javert, tam bir dedektiftir ve amirinin kişiliğinden şüphe eder. Onu tam yakalattıracağı sırada adının Valjean olduğu bir diğer insanın başka bir suçtan yakalandığını ve tekrar kadırgaya gönderileceği haberini alır. Çok mahçup duruma düşen polis müfettişi belediye başkanından özür diler, onun hakkında şüphelere düştüğünü anlatır. 

Valjean kendi adını taşıyan suçsuz bir insanın acı çekmesinden ötürü vicdan azabı duyar. Kahramanca bir hareketle mahkemeye gider, kendisini tanıtır ve kendi isteğiyle kürek mahkumluğuna döner. 

Birkaç yıl sonra tekrar kaçar ve kuzeye gider. Üretici olarak iş yaptığı yılların karşılığı olan parayı buraya gömmüştür. Para onu rahatça geçindirebilecek ve çevresinede yardım etmesine de imkan verecektir. İlk işi Cosetta adında bir kızı aramak olur. Kız bir zamanlar yanında çalışan Fantina’nın kızıdır. Fantina kızına bakmak için fahişelik yapmıştır. Fantina artık ölmüştür ve onu yetiştiren üvey anne ve babası ona kötü muamele etmektedir. Valjean onu evlatlık alır ve ona derin bir sevgiyle bakmaya başlar. Beraberce Parise giderler. Valjean bir rahibe manastırında bahçıvan olarak çalışmaya başlar ve Cosette da manastırın okuluna gider. 

Cosetta büyüyünce Parisli bir öğrenci olan marius Pontmercy adında bir genç onunla ilgilenir. Cosette ve Marius, Paris’in Luxenburg Gardens adındaki parkında tanışırlar ve Valjean’ın kendisini ve Cosette’yi gizli tutmasına rağmen gizliden gizliye mektuplaşırlar.
Olaylar, ülkedeki iç huzursuzluklar sırasında doruğa ulaşır. Sosyalistler 1832’de, Paris’te hanedanlığa karşı başarısız kalan bir baş kaldırma hareketine girişirler Marius ve arkadaşları bu isyanda yer alırlar ve sosyal adalete bağlılığından ötürü kim olduğunun meydana çıkmasına bile aldırış etmeyen Valjean da isyana katılır.

Sokak çatışmalarının ortasında eski düşman Javert ile karşılaşırlar. Onun bütün hayatı şimdi ellerindedir. Gerçi bir tek kurşun Javert’I ortadan kaldıracaksa da Valjean Jvert’ı serbest bırakır. Valjean’ın bu davranışı Javert’in, kesin meşruiyet ve hukuka dayanan ahlaki dünyasını alt üst eder. Hayatında ilk defa olarak bir mahkumun kanuna saygı duyan bir vatandaştan daha iyi bir insan olacağını düşünür ve kendini öldürür. 

Bu arada barikatlar ardına çekilen isyancılar çevrilir. Karşı tarafın kuvvetleri daha fazladır. Çarpışmalar sırasında Marius ağır yaralanır. Valjean Marius’u, sırtında taşıyarak yer altındaki lağım kanallarına götürür. Burası hoş bir yer olmasa da, çatışma alanından uzaktır. Kendisini tamamen kaybetmiş ve hemen hemen ölü olan Marius, büyükbabasının evine getirilir. Marius hayatını kimin kurtardığını bilmemektedir.
Valjean, Cosette ile Marius arasına girmemeye karar verir.

Cosette’nin Marius’u sevdiğini ve onunla evlenmek istediğini anlar. Cosette’ye büyük miktarda para verdikten sonra inzivaya çekilir. Marius önceleri bunu kabul eder fakat hayatını kurtaranın Valjean olduğunu öğrenince Cosette ile birlikte son bir defa görmek için ihtiyar adamın yatak ucuna giderler. Valjean ölüm yatağında, seneler önce, evliya gibi biri olan psikopozun inanılmaz bir jestle kendisine hediye ettiği ve böylece Valjean’ın ruhunu kazandığı gümüş şamdanlığı Cosette’ye hediye eder.

Sefiller (Victor Hugo) Kitap Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı için tıklayınız...

28 Mart 2019 Perşembe

thumbnail

Sefiller (Victor Hugo) Kitap Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı


1. “Önceleri insanları sevmeyen, kendisine yapılan iyiliklere kötülükle karşılık veren, hırsızlık yapmaktan çekinmeyen biriydi. Ancak bir papazın kendisine insanca davranması karşısında, adeta kişilik değiştirdi ve ruhunun derinliklerindeki insanca duyguları meydana getiren son derece dürüst, mert, iyiliksever, merhametli ve namuslu bir insan oldu.”

Yukarıda özellikleri verilen kahraman, Victor Hugo’nun “Sefiller” romanındaki hangi kahramandır?

a) Javert
b) Thenardier
c) Jean Valjean
d) Marius
e) Gavroche

2. Romanda “Kendisini çocuğuna adamış fedakâr bir anne” olan kahramanın adı nedir?

a) Eponine
b) Fantine
c) Cozette
d) Laetitia
e) Anne Parillaud

3. Romanda Fantine’in kızı Cozette’ in göz rengi aşağıdakilerden hangisidir?

a) Mavi
b) Ela
c) Yeşil
d) Kahverengi
e) Kara

4. Romanda “Son derece namuslu, görevini her şeyden üstün tutan, fakat çok katı, acımasız bir insan olan; fakat buna rağmen suçsuz bir insan cezalandırmaktansa, kendi hayatına son verecek kadar mert bir kişi.” şeklinde tanımlayabileceğimiz kahramanın adı nedir?

a) Gavroche
b) Monsieur Madeleine
c) Thenardier
d) Javert
e) Enjolras

5. Romanda Marius’un, Gavroche ile Cosette’e yolladığı mektuba Jean Valjean’ın el koyduğu caddenin adı nedir?
a) Şanzelize
b) Rivoli
c) Plumet
d) Etoile
e) André Malraux

6. Romanda Jean Valjean, ekmek çaldığı için kaç yıl süreyle kürek cezasına çarptırılır?

a) 5 yıl
b) 10 yıl
c) 15 yıl
d) 18 yıl
e) 19 yıl

7. Romanda Jean Valjean’ ı, dürüst bir insan olarak hayata yeni bir başlangıç yapma kararı verdiren, kişilik değişimine yol açan piskoposun yaşadığı kasabanın adı nedir?

a) Divri
b) Digni
c) Derne
d) Degni
e) Digne

8. Romanda mahkûm olarak Jean Valjean’ a verilen numara nedir?

a) 24106
b) 24601
c) 24016
d) 24166
e) 24611

9. Romanda, 19 sene süren kürek mahkûmiyetinden sonra şartlı olarak tahliye edilen Jean Valjean, şartlı olarak tahliye koşuluna aykırı hareket ettiği için adını ne olarak değiştirir?

a) Madeleine
b) André Malraux
c) Marius
d) Lamarque
e) Enjolras

10. Romanda, halk ayaklanmasına destek vermek üzerine sokaklara dökülen isyancıların asi liderinin adı nedir?

a) Gavroche
b) Enjolras
c) Marius
d) Lamarque
e) Thenardier


CEVAPLAR:

1-C   2-B   3-A   4-D   5-C   6-A   7-E   8-B   9-A   10B

Sefiller (Victor Hugo) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili için tıklayınız...

About