GÖSTERMEYE DAYALI EDEBİ METİNLER
* Olayı bir topluluk önünde canlandırma esasına dayanan metinlerdir.
* Ortaoyunu,karagöz,komedi,dram... gibi türler bu bölüme girer.
TİYATRO
Hayattaki olayları konu edinen, sahnede oynanmak amacıyla yazılan edebi eserdir. Tiyatro göstermeye bağlı bir güzel sanat dalı olarak “dramatik sanatlar”
dan biridir.
* Roman ve hikaye soyut olduğu halde, tiyatro somuttur.
* Tiyatro metinlerindeki temel ifade biçimi “gösterme” ve “anlatma” dır
* Tiyatro eserleri, konularına göre dram, trajedi ve komedi gibi türlere ayrılır.
MODERN TÜRLER
A- TRAJEDİ:
Seyirciye, hayatın acıklı yönlerini göstermek, ahlak ve erdemi anlatmak için yazılmış manzum eserlerdir.
* Konusunu seçkin kimselerin hayatından ya da mitolojidenalır.
* Kahramanları tanrılar, tanrıçalar ve soylu kimselerdir.
* Kusursuz bir üslubu vardır. Kaba sözlere yer verilmez.
* Eser baştan sona kadar ağırbaşlı, ciddi bir hava içinde geçer.
* Çirkin olaylar, seyircinin gözü önünde gerçekleştirilmez, sahne arkasında gerçekleştirilir. Bu olaylar haberciler tarafından sahnede aktarılır.
* Üç birlik kuralına uyulur.( Yer, zaman, olay )
* Oyunda koroya yer verilir.
* Ünlü trajedi yazarları;
Eski Yunan; Aiskhylos, Eurupides, Sophokles.
Fransız; Corneille, Racine.
B- KOMEDİ:
İnsanların ve olayların gülünç yönlerini ortaya koymak, izleyenleri güldürmek ve düşündürmek amacıyla yazılmış tiyatro eseridir.
* Konusunu, yaşanılan hayattan ve günlük olaylardan alır.
* Kişiler halktan ve yüksek zümreden her çeşit insan olabilir.
* Her türlü söze şakaya yer verilir.
* Kişilerin her türlü davranışları sahnede gösterilir.
* Birbirini izleyen diyalog ve koro bölümlerinden oluşur.
* Manzum olarak yazılır.
* Üç birlik kuralına uyulur.
* Türün yazarları;
Yunan - Aristophanes,
Fransız - Moliere.
C- DRAM:
Hayatı olduğu gibi acıklı ve gülünç yönleriyle sahnede göstermek için yazılan tiyatro eseridir.
*Hayatı olduğu gibi yansıtır. Trajedi ve Komedi kaynaşmıştır.
*Konusunu günlük yaşamdan ve tarihten alır.
*Üçbirlik kuralına uyma zorunluluğu yoktur.
*Olaylar, çirkin dahi olsa sahnede gösterildiği gibi kişiler hangi sınıf ve halktan olursa olsun dramda yer alır.
GELENEKSEL TÜRK TİYATROSU TÜRLERİ
KARAGÖZ
Seyirlik halk oyunlarından olan Karagöz, bir gölge oyunudur. Oyunda Karagöz cahil halk tipini; Hacivat ise aydın tipini temsil eder. Geleneksel Türk Tiyatrosu ürünlerindendir.
Manda ve deve derisinden yapılan resimlerin, bir ışık yardımıyla sahnedeki perdeye yansıtılmasıyla oluşur. Bir gölge oyunudur. Bu nedenle bazıkaynaklarda “Hayal-i Zıl” şeklinde de adlandırılır.
Kahramanları Karagöz, Hacivat, eşraftan kimseler, Beberuhi, Tuzsuz Deli Bekir, satıcılardır.
Karagöz; okumamış, hazır cevap, söylenenleri ters anlayan ve buna göre cevaplar veren kaba bir adamdır. Hacivat ise aydın ve yarı aydın kişileri temsil eder. Karagöz oyununda bütün konuşmalar perdenin arkasındaki tek kişi tarafından yapılır.
Bu nedenle Karagöz oynatmak zor bir iştir. Karagöz oyununun oynatıldığı perdeye “hayal perdesi” denir. Oynatan kişi de hayali ya da hayalbaz olarak adlandırılır.
Karagöz oyunu dört bölümden oluşur:
1) Giriş: Sahneye göstermelik denen bir resim konulur.
2) Muhavere: Karagöz ve Hacivat’ın karşılıklı konuşmaları
3) Fasıl (Asıl oyun)
4) Bitiş: Oyunun sonunda hatalar için özür dilenen ve bir sonraki oyunun yerinin belirtildiği bölümdür.
Karagöz oyunundaki tipler ana hatlarıyla şöyle tasnif edilir:
a) Asıl Tipler: Karagöz, Hacivat
b) Şive taklitleri yapan tipler: Kastamonulu, Kayserili, Bolulu, Eğinli, Arap, Acem, Arnavut, Laz, Kürt, Rumelili, Muhacir, Ermeni, Yahudi, Rum, Frenk
c) Hasta Tipler: Beberuhi, Tiryaki, Kekeme, Altıkulaç, Sarhoş, Deli
d) Diğer Tipler: Çelebi, Köçek, Zenne
ORTAOYUNU
* Seyircilerle çevrilmiş bir alanda, yazılı bir metne bağlı kalmadan ve doğaçlama (tuluat) yoluyla oynanan bir oyundur.
* Pişekar ve Kavuklu oyunun temel kişileridir.
* Halkın ortak malıdır.
* Oyunların güldürme unsurları karşılıklı konuşmalardaki söz oyunları, hazır cevaplılık, yanlış anlamalar ve yöresel konuşmaların taklitleridir.
* Oyunda Karagöz ile Kavuklu’nun; Pişekâr ile Hacivat’ın bütün özellikleri aynıdır.
* Karagöz ile Ortaoyunun farkı ise, Karagöz’ün perdede, Orta Oyun’un meydanda oynanmasıdır. Yani Orta Oyunu canlı kişilerle oynanırken Karagöz’de tasvirlerin gölgesi oynatılır.
MEDDAH
* Geleneksel tiyatro içinde yer alan Meddah hikâyelerinde rol alan bütün kişileri, hikâyeyi anlatan ve meddah adıyla anılan tek kişi canlandırır.
* Hikâye anlatmak olan meddahlık bir taklit yapma sanatıdır.
* Perdesi, sahnesi, dekoru, kostümü bir sanatkârda toplanmış bir temaşadır.
* Meddah bir sandalyeye oturarak dinleyicilerine hikâyeler anlatır.
* Meddahın anlatışını, günlük yaşamdaki olaylar, masallar, destanlar, hikâyeler ve efsaneler oluşturur.
* Meddahın aksesuarını bir mendil ile bir sopa (baston) oluşturur.
* Genellikle güldürücü, ahlâkî ve edebi sonuç çıkarılacak hikâyelerine klişeleşmiş "râvıyân-ı ahbar ve nâkılân-ı âsar ve muhaddisân-ı ruzigâr şöyle rivayet ederler ki" şeklinde söz başı ile başlar, daha sonra kahramanları sayıp hikâyesini anlatır.
* Meddah hikâyenin kahramanlarını kendi yöresinin dili ve şiveleri ile konuşturan insandır.
KÖY SEYİRLİK OYUNLARI
* Köy seyirlik oyunları, adı üzerinde seyirlik oyunlardır.
* Tıpkı ortaoyunumuzda olduğu gibi bu oyunlar da genellikle köyün ortasında, köy meydanında oynanır.
* Seyirciler çepeçevre oyuncuları çevreler.
* Oyuncu-seyirci ayrılığı hem vardır hem yoktur.
* Oyuncuları oyuna seyirciler hep beraber hazırlar.
* Bir tas, bir şapka, bir baston, bir deve, bir sopa, bir tüfek olabilir.
* Sırası gelen oyuncu seyirci içinden çıkarak oyuna katılır, oyundaki görevi
bittikten sonra yeniden seyircilerin arasına karışır.
* Köy seyirlik oyunlarında da ortaoyununda ve meddahta olduğu gibi doğaçlamaya büyük önem verilir.
Geleneksel tiyatro türlerini modern tiyatro türlerinden ayıran özellikler:
* Geleneksel Türk tiyatrosunda yazılı bir metin yokken modern Türk tiyatrosunda yazılı metin vardır.
* Geleneksel Türk tiyatrosunda sahne ve dekor anlayışı yokken modern Türk tiyatrosunda sahne ve dekor kullanılmaktadır.
* Geleneksel Türk tiyatrosunda belirli tipler varken modern Türk tiyatrosunda çeşitli karakterler ve tipler birlikte yer almaktadır.
* Geleneksel Türk tiyatrosunda taklitler, şive bozuklukları ve yanlış anlamalar önemli bir yer tutarken modern Türk tiyatrosunda konuya göre bir dil kullanılmaktadır.
Öğretmen ve öğrencilere yönelik kitap özetleri, kitap sınavları, kitap soruları ve eğitici hikayeler
Ortaoyunu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ortaoyunu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
29 Mart 2020 Pazar
28 Mart 2020 Cumartesi
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Notları - Ananonim Türk Halk Edebiyatı, Atasözleri, Deyimler, Tekerlemeler, Bilmeceler, Fıkralar, Halk Hikâyeleri, Ortaoyunu, Meddah, Karagöz
ANONİM TÜRK HALK EDEBİYATI
Söyleyeni belli olmayan, halkın ortak malı sayılan ürünlerin oluşturduğu, sözlü geleneğe dayalı edebiyattır. Sözlü olduğu için, ürünler; halk arasında dilden dile geçtikçe zaman, kişi, yer unsurlarına bağlı olarak değişikliğe uğramıştır.
* Anlatım, sözlü edebiyat geleneklerine uygundur. Süsten uzak, açık, net, anlaşılır bir dil kullanılmıştır.
* Daha çok; aşk, hasret, yiğitlik, ölüm gibi tüm insanlığı ilgilendiren konular işlenmiştir.
ANONİM HALK EDEBİYATI DÜZYAZI ÜRÜNLERİ
- Atasözleri
- Deyimler
- Tekerlemeler
- Bilmeceler
- Fıkralar
- Halk Hikâyeleri
- Ortaoyunu
- Meddah
- Karagöz
ATASÖZLERİ
Atasözü geçmişten günümüze gelen, uzun deneyimlerden yararlanarak kısa ve özlü öğütler veren, toplum tarafından benimsenerek ortak olarak kullanılan kalıplaşmış sözlerdir. Türkçede "sav" ve "irsal-i mesel, darb-ı mesel" olarak da adlanılır. Atasözleri bir toplumun duygu, düşünce, inanç ve kültür yapısını yansıtır.
* Yüzyıllar süren tecrübeler sonunda ortaya çıkan özlü sözlerdir.
* Kelimeleri değiştirilemezler.
* Aynı konuda birbiriyle çelişen atasözleri olabilir.
Ayağını yorganına göre uzat.
Her kuşun eti yenmez.
İki cambaz bir ipte oynamaz.
İki dinle bir söyle
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır.
DEYİMLER
Deyim, dil biliminde, kavramları, durumları hoşa giden bir anlatımla ya da özel bir yapı veya söz dizimi içinde belirten ve çoğunlukla gerçek anlamlarından ayrı anlamlara gelen sözcüklerden oluşan kalıplaşmış sözcük topluluğu ya da cümledir. Günlük hayatta kullanılan kalıplaşmış kelime gruplarıdır.
İğne ile kuyu kazmak
Süt dökmüş kedi olmak
İpe un sermek
Gözden düşmek
Kulak misafiri olmak
Burnu havada olmak
Göze gelmek
TEKERLEMELER
Sözcüklerin ses benzerliğinden yararlanılarak oluşturulan yarı anlamlı, yarı anlamsız sözlerdir. Şiir biçiminde de oluşturulan tekerlemelerde ölçü, uyak, seci ve aliterasyondan yararlanılmıştır.
Az gitmiş, uz gitmiş. Dere, tepe düz gitmiş.
Altı ay, bir güz gitmiş...
Evvel zaman içinde
Kalbur saman içinde
Develer tellal iken
Pireler berber iken
Ben annemin babamın beşiğini
Tıngır mıngır sallar iken...
BİLMECELER
* Çoğunlukla cevabı içinde saklı bulunan ve düşünceyi geliştirmek amacıyla türetilen soru biçimlerine denir.
* Güzel vakit geçirmek amacıyla çıkarıldıkları düşünülmektedir.
* Manzum mensur şekilleri vardır.
FIKRALAR
Bir düşünceyi insanlara, mizah öğelerini kullanıp onların gülümsemelerini sağlayarak aktarmak amacıyla oluşturulmuş kısa anlatılardır. Bu ürünlerde, güldürmenin yanında yol göstericilik de söz konusudur. Edebiyatımızda en bilinen fıkralar; Nasrettin Hoca, Karadeniz, Bektaşi fıkralarıdır.
HALK HİKÂYELERİ
Hikâyeci âşıkların köy odalarında, düğün meclislerinde, kasaba ve kentlerin kahvehanelerinde saz eşliğinde anlattıkları hikâyelerdir. Bu hikâyeci âşıklar, okuryazar, az çok kültürlü kişilerdir. Genellikle sevgi ve kahramanlık konuları işlenir. Kişiler yaşamdakilere yakındır; olağanüstülükler sınırlıdır.
Oluşturuldukları çağdaki sosyal yapıyı yansıtır. Olayların düzyazı biçiminde anlatılması hem dinleyiciye hem anlatıcıya büyük kolaylık sağlar. Araya serpiştirilen şiirler ve Türküler, âşığa sazı ve sözüyle sanatını gösterme imkânı verir.
ORTA OYUNU
Halkın ortasında apaçık duran bir meydanda; metinsiz, suflörsüz, ezbersiz oynanan bir tiyatrodur.
*Anlatılan olaylar ustadan çırağa, kuşaktan kuşağa geçerek değişikliğe uğrar.
*Başkarakterler, oyunu açan, yürüten, kapayan; hem oyuncu, hem sahneye koyucu, hem de yazar gibi davranan, kenarı kürklü kaftan ve külah giyen, elinde şakşak taşıyan Pişekâr; Pişekârla birlikte oyunu yürüten; ikinci oyuncu ve başkomik, kavuk ve kaftan giyen Kavuklu’dur.
*Pişekâr cinasçılık, Kavuklu ise tekerlemecilik yapar.
*Çelebi, Zenne, Denyo, Arnavut, Acem, Arap, Yahudi gibi tipler kendilerini simgeleyen bir müzikle sahneye çıkar.
MEDDAH
Bir sözlü tiyatro ürünü olan meddahlık, kısaca, “tek adamlı tiyatro“dur. Meddah, tiyatronun bütün karakterlerini kendi kişiliğinde birleştiren bir aktördür. Bir hikâyeyi başından sonuna kadar, yüksekçe bir yerde, karakterleri şivelerine göre konuşturarak anlatır. Perdesi, sahnesi, dekoru, kostümü bulunmayan bu tiyatroda her şey, meddah denen kişinin zekâsına, bilgisine, söz söylemedeki hünerine bağlıdır.
KARAGÖZ
Taklide ve karşılıklı konuşmaya dayanan, iki boyutlu tasvirlerle bir perdede oynatılan gölge oyunudur, Başkarakterler Karagöz ve Hacivat’tır. Karagöz, okumamış bir insandır.
Hacivat’ın kullandığı yabancı sözcükleri anlamaz ya da anlamaz görünüp onlara yanlış anlamlar yükleyerek ortaya çeşitli nükteler çıkarırken bir taraftan da Türkçe dil kuralları ile yabancı sözcükler kullanan Hacivat ile alay eder. Hacivat, kişisel çıkarlarını her zaman ön planda tutar. Az buçuk okumuşluğundan dolayı yabancı sözcüklerle konuşmayı sever.
Perdeye gelen hemen herkesi tanır, onların işlerine aracılık eder. Zenne, Çelebi, Tuzsuz Deli Bekir, Beberuhi, Tiryakı, Acem, Laz, Matiz, Zeybek gibi diğer tipler oyuna ayrı bir renk katar.
Söyleyeni belli olmayan, halkın ortak malı sayılan ürünlerin oluşturduğu, sözlü geleneğe dayalı edebiyattır. Sözlü olduğu için, ürünler; halk arasında dilden dile geçtikçe zaman, kişi, yer unsurlarına bağlı olarak değişikliğe uğramıştır.
* Anlatım, sözlü edebiyat geleneklerine uygundur. Süsten uzak, açık, net, anlaşılır bir dil kullanılmıştır.
* Daha çok; aşk, hasret, yiğitlik, ölüm gibi tüm insanlığı ilgilendiren konular işlenmiştir.
ANONİM HALK EDEBİYATI DÜZYAZI ÜRÜNLERİ
- Atasözleri
- Deyimler
- Tekerlemeler
- Bilmeceler
- Fıkralar
- Halk Hikâyeleri
- Ortaoyunu
- Meddah
- Karagöz
ATASÖZLERİ
Atasözü geçmişten günümüze gelen, uzun deneyimlerden yararlanarak kısa ve özlü öğütler veren, toplum tarafından benimsenerek ortak olarak kullanılan kalıplaşmış sözlerdir. Türkçede "sav" ve "irsal-i mesel, darb-ı mesel" olarak da adlanılır. Atasözleri bir toplumun duygu, düşünce, inanç ve kültür yapısını yansıtır.
* Yüzyıllar süren tecrübeler sonunda ortaya çıkan özlü sözlerdir.
* Kelimeleri değiştirilemezler.
* Aynı konuda birbiriyle çelişen atasözleri olabilir.
Ayağını yorganına göre uzat.
Her kuşun eti yenmez.
İki cambaz bir ipte oynamaz.
İki dinle bir söyle
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır.
DEYİMLER
Deyim, dil biliminde, kavramları, durumları hoşa giden bir anlatımla ya da özel bir yapı veya söz dizimi içinde belirten ve çoğunlukla gerçek anlamlarından ayrı anlamlara gelen sözcüklerden oluşan kalıplaşmış sözcük topluluğu ya da cümledir. Günlük hayatta kullanılan kalıplaşmış kelime gruplarıdır.
İğne ile kuyu kazmak
Süt dökmüş kedi olmak
İpe un sermek
Gözden düşmek
Kulak misafiri olmak
Burnu havada olmak
Göze gelmek
TEKERLEMELER
Sözcüklerin ses benzerliğinden yararlanılarak oluşturulan yarı anlamlı, yarı anlamsız sözlerdir. Şiir biçiminde de oluşturulan tekerlemelerde ölçü, uyak, seci ve aliterasyondan yararlanılmıştır.
Az gitmiş, uz gitmiş. Dere, tepe düz gitmiş.
Altı ay, bir güz gitmiş...
Evvel zaman içinde
Kalbur saman içinde
Develer tellal iken
Pireler berber iken
Ben annemin babamın beşiğini
Tıngır mıngır sallar iken...
BİLMECELER
* Çoğunlukla cevabı içinde saklı bulunan ve düşünceyi geliştirmek amacıyla türetilen soru biçimlerine denir.
* Güzel vakit geçirmek amacıyla çıkarıldıkları düşünülmektedir.
* Manzum mensur şekilleri vardır.
FIKRALAR
Bir düşünceyi insanlara, mizah öğelerini kullanıp onların gülümsemelerini sağlayarak aktarmak amacıyla oluşturulmuş kısa anlatılardır. Bu ürünlerde, güldürmenin yanında yol göstericilik de söz konusudur. Edebiyatımızda en bilinen fıkralar; Nasrettin Hoca, Karadeniz, Bektaşi fıkralarıdır.
HALK HİKÂYELERİ
Hikâyeci âşıkların köy odalarında, düğün meclislerinde, kasaba ve kentlerin kahvehanelerinde saz eşliğinde anlattıkları hikâyelerdir. Bu hikâyeci âşıklar, okuryazar, az çok kültürlü kişilerdir. Genellikle sevgi ve kahramanlık konuları işlenir. Kişiler yaşamdakilere yakındır; olağanüstülükler sınırlıdır.
Oluşturuldukları çağdaki sosyal yapıyı yansıtır. Olayların düzyazı biçiminde anlatılması hem dinleyiciye hem anlatıcıya büyük kolaylık sağlar. Araya serpiştirilen şiirler ve Türküler, âşığa sazı ve sözüyle sanatını gösterme imkânı verir.
ORTA OYUNU
Halkın ortasında apaçık duran bir meydanda; metinsiz, suflörsüz, ezbersiz oynanan bir tiyatrodur.
*Anlatılan olaylar ustadan çırağa, kuşaktan kuşağa geçerek değişikliğe uğrar.
*Başkarakterler, oyunu açan, yürüten, kapayan; hem oyuncu, hem sahneye koyucu, hem de yazar gibi davranan, kenarı kürklü kaftan ve külah giyen, elinde şakşak taşıyan Pişekâr; Pişekârla birlikte oyunu yürüten; ikinci oyuncu ve başkomik, kavuk ve kaftan giyen Kavuklu’dur.
*Pişekâr cinasçılık, Kavuklu ise tekerlemecilik yapar.
*Çelebi, Zenne, Denyo, Arnavut, Acem, Arap, Yahudi gibi tipler kendilerini simgeleyen bir müzikle sahneye çıkar.
MEDDAH
Bir sözlü tiyatro ürünü olan meddahlık, kısaca, “tek adamlı tiyatro“dur. Meddah, tiyatronun bütün karakterlerini kendi kişiliğinde birleştiren bir aktördür. Bir hikâyeyi başından sonuna kadar, yüksekçe bir yerde, karakterleri şivelerine göre konuşturarak anlatır. Perdesi, sahnesi, dekoru, kostümü bulunmayan bu tiyatroda her şey, meddah denen kişinin zekâsına, bilgisine, söz söylemedeki hünerine bağlıdır.
KARAGÖZ
Taklide ve karşılıklı konuşmaya dayanan, iki boyutlu tasvirlerle bir perdede oynatılan gölge oyunudur, Başkarakterler Karagöz ve Hacivat’tır. Karagöz, okumamış bir insandır.
Hacivat’ın kullandığı yabancı sözcükleri anlamaz ya da anlamaz görünüp onlara yanlış anlamlar yükleyerek ortaya çeşitli nükteler çıkarırken bir taraftan da Türkçe dil kuralları ile yabancı sözcükler kullanan Hacivat ile alay eder. Hacivat, kişisel çıkarlarını her zaman ön planda tutar. Az buçuk okumuşluğundan dolayı yabancı sözcüklerle konuşmayı sever.
Perdeye gelen hemen herkesi tanır, onların işlerine aracılık eder. Zenne, Çelebi, Tuzsuz Deli Bekir, Beberuhi, Tiryakı, Acem, Laz, Matiz, Zeybek gibi diğer tipler oyuna ayrı bir renk katar.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Site İçi Linkler
- 9. Sınıf Ders Notları
- 10. Sınıf Ders Notları
- 11. Sınıf Ders Notları
- 12. Sınıf Ders Notları
- Kitap Özetleri
- Kitap Sınavları
- Eğitim ve Teknoloji
- İngilizce - Türkçe Hikayeler
- A. Hamdi Tanpınar
- Ahmet Ümit
- Amin Maalouf
- Binbir Gece Masalları
- Cengiz Aytmatov
- Cemil Meriç
- Dan Brown
- Dede Korkut
- Dostoyevsky
- Fakir Baykurt
- H.G. Wells
- Halide E. Adıvar
- İskender Pala
- Jules Verne
- Kemalettin Tuğcu
- Mevlana Celaleddin Rumi
- Ömer Seyfettin
- Peyami Safa
- Reşat Nuri Güntekin
- Sabahattin Ali
- Stefan Zweig
- Tolstoy
- Y. Kemal Beyatlı
- Yaşar Kemal
- Ziya Gökalp