Öğretmen ve öğrencilere yönelik kitap özetleri, kitap sınavları, kitap soruları ve eğitici hikayeler
Vakıf ve İmparatorluk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Vakıf ve İmparatorluk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
17 Kasım 2019 Pazar
Vakıf ve İmparatorluk 2. Kitap (Isaac Asimov) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili
Kitabın Adı : Vakıf ve İmparatorluk
Kitabın Yazarı : Isaac Asimov
Kitap Hakkında Bilgi :
Isaac Asimov’un Vakıf serisinin yayımlanan ikinci kitabı “Vakıf ve İmparatorluk”tur. Birinci kitapta yazar okura psikotarihin ne olduğunu, İmparatorluk’u, Hari Seldon’un imparatorluğun çöküşünü öngörmesini ve bu çöküşün ardından sürecek 30 bin yıllık karanlık çağı sadece bin yıla indirmek için kurulan Vakıf’ı anlatmıştı. Yine birinci kitabın sonunda galaksinin diğer ucunda ikinci bir vakfın varlığını öğrenmiştik.
Asimov, serinin ikinci kitabında ise “General” ve “Katır” başlıklı iki bölümle, her biri arasında 100 yıllık bir süre olan iki olaydan bahsediyor. Birincisinde galaksinin bir köşesinde büyüyen bir güç haline gelen Vakıf, çöküş sürecinde olmasına rağmen hemen hatırı sayılır güç olan İmparatorluk ile karşı karşıya gelecektir.
Kitabın Özeti :
“Muazzam bir imparatorluktu bu… adına Samanyolu denilen görkemli ikili sarmalın bir kolundan diğerine dek, milyonlarca gezegeni kapsayarak uzanıyordu. Çöküşü de hem heybetliydi hem de uzun… çünkü çok yüksek bir doruktan düşecekti.”
Bir zamanlar İmparatorluk’un bir parçası olan ve sınır bölgesindeki Vakıf, artık çevresindeki gezegenleri kontrolü altına alan, geniş ticaret ağı ve güçlü nükleer teknolojiye sahip bir yönetimdir. Ancak buna rağmen İmparatorluk yine de Vakıf için halen büyük bir tehdit oluşturmaktadır.
Buna rağmen Vakıf’ın İmparatorluk’u yeneceğine kesin olarak inanan kişiler de vardı. Çünkü 200 yıl önce Hari Seldon her şeyi psikotarihin matematiksel hesapları ile öngörmüş, hesaplamış ve önlemlerini baştan almıştı.
“Barr omuz silkti. “İster şimdi saldırın, ister hiç; ister tek gemiyle saldırın, ister İmparatorluk’un tüm gücüyle; ister açıkça savaş ilan edin, ister kalleşçe vurun. Özgür iradenizi sonuna kadar işletip dilediğinizi yapın. Yine de kaybedeceksiniz.”
“İmparatorlukta rüşvetin yolunu yordamını bilmiyorsun. Seni temin ederim ki bu da bir sanattır.”
İmparatorluk yıllardır çöküş sürecinde olmasına, isyanlara, imparatorların birbiri ardına devrilmesine rağmen halen eski ihtişamını koruduğu yerler de vardı. Bunun başında da başkent Trantor gelir. 40 milyar nüfusu olan şehri doyurmak için 20 tarım gezegeni her gün yüzlerce uzay aracı ile sevkiyat yapar. Ayrıca şehrin yapılaşmamış tek bir karesi bile yoktur. Bütün şehir, demirle örülmüş kubbenin altındadır. Trantor’un her tasviri ayrı bir ihtişam duygusu uyandırır okurda.
“İmparatorluk’un başkenti Trantor gezegeni on bin yıldızlık açık bir kümenin ortasında, çevresindeki cılız karanlığı ışığıyla parça parça ederek, yörüngesinde dönmekteydi. Ama burası gezegenden öte bir yerdi; yirmi milyon güneş sistemine sahip bir imparatorluğun nabzıydı. Tek işlevi vardı: yönetmek; tek amacı: devlet; ve tek üretimi: yasalar. Gezegenin tamamı bir büyük çarpıklıktan ibaretti. Üzerinde insanlardan, evcil hayvanlardan ve asalaklarından başka canlı yaşamıyordu. İmparatorluk Sarayı’nın yüz kilometrekarelik arazisinin dışında ne bir ot, ne de bir milim çıplak toprak bulunabilirdi. Saray arazisinin ötesinde, bütün bir dünyanın su rezervini sağlayan muazzam yeraltı sarnıçları dışında, bir damla bile tatlı suya rastlanmazdı.”
Kitabın ikinci bölümündeki olaylar ise Seldon’dan 300 yıl sonra yaşanıyor. Vakıf’ın karşısında artık onu tehdit edecek bir güç kalmamıştır. İmparatorluk son günlerini yaşar ve sadece birkaç gezegene sıkışmıştır. Seldon’un planı ise olağan seyrinde gidiyordur. Peki, Seldon’un planı neydi?
“Seldon’ın planının özü eski imparatorluktan daha iyi bir dünya yaratmaktı. Üç yüzyıl önce, Seldon Vakıf’ın temellerini yeni attığında, İmparatorluk dağılmaktaydı… ve eğer tarih doğruyu söylüyorsa, dağılmasına yol açan üç hastalık atalet, baskı ve evrenin tüm ürünlerinin haksızca dağıtımıydı.”
Aslında Seldon galaksiyi içine düşeceği bir karanlık çağdan kurtarıp, daha iyi olsa da başka bir imparatorluğun eline bırakmayı planlanıştı. Neden başka bir yönetim şekli değil de bir imparatorluk? Neden ayrı ayrı ve bağımsız devletler, krallıklar ve gezegenler değil de imparatorluk? Çünkü Seldon bununla “galaksinin sonunda barışa ve düzene kavuşacağını” düşünüyordu.
Tabii galaksiyi barışa ve düzene kavuşturacak da Seldon’un kurduğu Vakıf olacaktı. Ancak 300 yıl içinde Vakıf’ın kendisi yozlaşmaya başlamıştı. Baskıcı ve kaynakların eşit paylaşımı yapılmayan bir vakıf yönetimi vardır. Bir de artık babadan oğula geçen yöneticiler ortaya çıkmıştır.
“Son krizin üzerinden neredeyse yüz yıl geçti ve bu süre zarfında İmparatorluk’taki her günah başını Vakıf’ta da gösterdi. Atalet! Yönetici sınıfımızın bildiği tek şey var: Aman değişmeyelim! Baskı! Bir tek kural tanırlar: Kaba kuvvet! Eşitsiz paylaşım! Bir tek şiarları vardır: Senin malın benim malım, benim malım yine benim malım!”
Vakıf giderek yozlaşmış. Karanlık çağın süresini kısaltacak, yeni ve daha güçlü bir imparatorluk kurması beklenen Vakıf, 300 yıl içinde artık kendisi çökmenin eşiğin gelmiştir. Bir dönem Vakıf’ı kurtaran tüccarlar ise şimdi kaçmış saklanıyorlardır. Kahraman ilan edilenler köle olarak ölmüş. Adalet yoktur, baskı artmıştır.
Tam bu noktada Seldon’un da planlarında olmayan, psikotarihle öngörmesi imkânsız olan bir dizi olaylar ile her şey yolundan çıkar.
Gizemli kişinin adı: Katır. Öyle bir kişi ki her yeri fethediyor ancak kimse hakkında bir şey bilmiyor. İşte bu kişi Seldon’un Vakıf planlarını tamamen altüst edecektir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Site İçi Linkler
- 9. Sınıf Ders Notları
- 10. Sınıf Ders Notları
- 11. Sınıf Ders Notları
- 12. Sınıf Ders Notları
- Kitap Özetleri
- Kitap Sınavları
- Eğitim ve Teknoloji
- İngilizce - Türkçe Hikayeler
- A. Hamdi Tanpınar
- Ahmet Ümit
- Amin Maalouf
- Binbir Gece Masalları
- Cengiz Aytmatov
- Cemil Meriç
- Dan Brown
- Dede Korkut
- Dostoyevsky
- Fakir Baykurt
- H.G. Wells
- Halide E. Adıvar
- İskender Pala
- Jules Verne
- Kemalettin Tuğcu
- Mevlana Celaleddin Rumi
- Ömer Seyfettin
- Peyami Safa
- Reşat Nuri Güntekin
- Sabahattin Ali
- Stefan Zweig
- Tolstoy
- Y. Kemal Beyatlı
- Yaşar Kemal
- Ziya Gökalp