Franz Kafka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Kasım 2020 Pazar

thumbnail

Kafka'nın Bebeği - Parkta Bebeğini Kaybeden Küçük Kız ve Franz Kafka'nın Yazdığı Mektuplar - Gerd Schneider



1923. Berlin'de bir park. Küçük bir kız çocuğu kaybolan bebeğinin arkasından ağlarken, parkta karşılaştığı siyah giyimli, ince yapılı, kibar bir adam onu avutmaya çalışır. Herhangi biri değildir bu adam, Franz Kafka'dır. Ağır hasta olan ünlü yazar küçük kızı çektiği üzüntüden kurtarmak için çok özel bir çözüm üretir. Her gün parka gelir, kendi yazdığı bir mektubu getirir ve bunu kaybolan bebeğin gönderdiğini söyler. Günlerce buluşur bu iki sıra dışı kişi ve aralarında tuhaf bir arkadaşlık gelişir. Bu özel mektupların yalnızca küçük kıza değil, Franz Kafka'ya da yardımı olacak, sayılı günleri kalan yazar kısa süreliğine de olsa hayata sarılacaktır; ancak günün birinde beklenmedik bir olay bu arkadaşlığın sürmesini zora sokar.

Büyük yazarın hayatının son haftalarını, gerçek bir olaydan yola çıkarak ve biyografik bilgilerle donatarak anlatan bu roman Kafka okuru için gerçek bir sürpriz.
(Tanıtım Bülteninden)

Hiç evlenmemiş ve çocuğu olmayan Franz Kafka günün birinde Berlin'de rutin yürüyüşlerini yaptığı parkta küçük bir kıza rastlamış. Kız ağlıyormuş. Çünkü oyuncak bebeğini kaybetmiş ve bu onu çok üzmüş. 

Kafka, bebeği onunla birlikte aramayı önermiş. Beraber uzun süre bebeği aramışlar ama başarısız olmuşlar. Aramanın sonunda ertesi gün aynı noktada buluşmak üzere sözleşmişler. Ağır hasta olan ünlü yazar küçük kızı çektiği üzüntüden kurtarmak için çok özel bir çözüm üretmiş.

Sonra Kafka vakit yitirmeden eve koşup bir mektup yazmaya başlamış. Bebek tekdüzelikten, hep aynı insanlarla yaşamaktan bıkmış, artık dünyayı gezmek, yeni arkadaşlar edinmek için seyahate çıktığını yazmış. 

Parkta küçük kızla tekrar buluştuklarında bebeği aralar ve yine bulamamışlar. Kafka mektubunu küçük kızın kendisine okumuş; “Lütfen benim için kederlenme, dünyayı görmek için uzun bir yolculuğa çıktım. Sana başımdan geçenleri anlatacağım.” diye de eklemiş mektubun sonuna. Bu birçok mektubun ilkiymiş. 

Kafka, küçük kızla her buluştuğunda kızın oyuncak bebeğinin hayali maceralarını özenle yazdığı mektuplardan ona okurmuş. Küçük kız da bu şekilde avunurmuş. Derken gün gelmiş, görüşmelerin artık sonu gelmiş. 

Kafka, son görüşmede küçük kıza bir oyuncak bebek getirmiş. Küçük kız, aslından oldukça farklı olan oyuncak bebeğe şaşkınlıkla bakakalmış. Bebeğe iliştirilmiş bir not küçük kızın şaşkınlığını gidermiş: “Yolculuğum beni çok değiştirdi.” 

Uzun yıllar sonra, artık bir yetişkin olmuş olan küçük kızımız, gözü gibi baktığı bebeğinin, gözünden kaçırdığı bir çatlağının içine sıkıştırılmış bir mektup bulmuş. Kısaca şöyle yazmaktadır : “Sevdiğin her şeyi er ya da geç kaybedeceksin, ama sonunda sevgi başka bir surette geri dönecek.” 

Kafka hakkında bu hikayeyi daha önce okudunuz mu bilmiyorum ama okuduysanız bile dahası var bu hikaye hakkında. Peki ya Kafka'nın son eserini bu küçük kızın yüzünü güldürmek için yazdığını söylesem. 

Oyuncak bebeğini kaybettiği için hıçkıra hıçkıra ağlayan bir küçük kızın yüzünü güldürmek, onu yeniden hayata bağlamak için bir eser yazar mıydınız? Franz Kafka yazmış. 

Gert Schneider’ın Kafka’nın Bebeği adlı romanında bunları daha ayrıntılı olarak bulabilirsiniz. 

"Hayatının son yıllarını Berlin’de geçiren büyük yazar Franz Kafka hergün yaptığı gibi parkta yürüyüşüne çıkmış. Tabi onca işine gücüne, onu hızla tüketen hastalığına rağmen Kafka'nın bu mektup yazma işine girmesi garibime gitmedi de değil hani. Son günlerini birlikte geçirdiği sevgilisi Dora Diamant “Sadece küçük bir kızı kandırmak için değil, eserlerini yazarkenki ciddiyetle, adeta yazınsal bir tutkuyla yazıyordu” diye anlatıyor bu durumu."  

Yani Kafka son büyük eserini, 1923’te, küçük bir kızın gözyaşlarını dindirmek için yazmış aslında. 

Dora Diamant’ın röportajlarında ve yazılarında anlattıklarına göre, Kafka aksatmadan her gün parka gidip kıza yeni mektuplar okuyor, bebeğin büyüyüp okula gitmesini, yeni insanlarla tanışmasını anlatıyormuş. Amacı küçük kızı, bebeğin hayatından tamamen çıkacağı âna hazırlamakmış. Sonuncu mektupta bebeği evlendirmiş, hatta ona gayet şenlikli bir düğün merasimi tasarlamış. 

Kafka'nın bu küçük kızla birkaç ay süren ve rivayet olabilir şüphesi hala bulunan hikayesi Gerd Scheneider tarafından "Kafka'nın Bebeği" adıyla romanlaştırıldı. Bu romanda Kafka'nın kayıp el yazmalarını, mektuplarını ve eserlerini gün ışığına çıkarmayı, hayatının gölgede kalmış noktalarını aydınlatmayı amaçlayan "Kafka Projesi" kapsamında yazıldı. 

Bilindiği üzere Kafka'nın eserlerinin çok azı elimizde. Eserlerinin bir kısmını kendisi yakmış, bir kısmı da ailesinden geri kalanların Nazi kamplarında öldürülmesinden dolayı ulaşılamamıştır. Şimdilerde Kafka uzmanları ve okurları, yazarın son aylarını birlikte geçirdiği sevgilisi Dora Diamant tarafından aktarılan bu hikayenin somut kanıtlarını, yani bebeğin ağzından küçük kıza yazılan mektupları bulmanın peşinde… 

O zamana dek, Gert Schneider’ın kısmen belgeleri tarayarak, kısmen de hayal gücünü kullanarak yazdığı romanı okuyun derim. Edebiyatın kimi zaman hayat kurtaracak kadar güçlü olabildiğini görmek için okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Tabi araştırdığınızda göreceksiniz ki bu hikayeyi ilk yazan Gert Schneider değilmiş. 

Evet, bu hikayeye Paul Auster "Brooklyn Çılgınlıkları" adlı romanında da yer vermiştir. Paul Auster bu olaya: “Küçük kız, yazı sayesinde sayesinde bebeğini özlemekten, aramaktan vazgeçmişti. Kafka, bebeğin yerine başka bir şey vermişti ona. Bir hikâyesi vardı artık. İnsan bir hayal âleminde, bir hikâyenin içinde yaşayabilecek kadar şanslıysa eğer, gerçek dünyanın acıları sona erer. Hikâye devam ettiği sürece gerçek yoktur.” diyerek yer vermiştir. 

Bu olayı aslında Kafka açısından da değerlendirmek gerekiyor ki bu arkadaşlık ve mektuplar sayesinde tekrar yazma tutkusuna sarılmıştır. Ölümün pençesinde olan bir yazar için hayatına daha bir şevkle bağlanmasını sağladığı görüşündeyim. Yani bu mektup yazma hem küçük kız hem de Kafka için hayatlarına devam etmeyi sağlayan yararlı bir olaydır. 

Sonuç olarak bu hikaye gerçek de olsa, sadece iyi niyetli bir rivayetten ibaret de deseler, gerçekten güzel. Bizde uyandırdığı duyguların gerçekliğini biliyoruz. 

Kitaptan alıntı; 

Yere düşen bir çocuk, ortamdakileri kahkaya boğmuşken Franz, alçak ama kararlı bir sesle “Ne kadar da ustalıkla düşüp ve ne kadar da ustalıkla ayağa kalktın sen öyle!” der. Sessizleşir herkes."

9 Ekim 2019 Çarşamba

thumbnail

Dönüşüm (Franz Kafka) Kitabın Özeti, konusu, Tahlili

Kitabın Adı : Dönüşüm

Kitabın Yazarı : Franz Kafka

Kitap Hakkında Bilgi :

İlk kez 1915'te "Die Weissen Blaetter" adlı aylık dergide yayımlanan Dönüşüm, Kafka'nın en uzun ve en tanınmış öyküsüdür ve yayımlanmasının üzerinden nerdeyse bir asır geçmesine rağmen hâlâ tüm dünyada en çok okunan kitaplar arasındadır.

17 Ekim 1912'de Felice Bauer'e gönderdiği mektupta Kafka Amerika romanı üzerinde çalıştığını, ilerleyemediğini görünce sıkıldığını ve yataktan kalkamaz hale geldiğini, bu nedenle bir öykü yazarak ara vermek istediğini yazar. Dönüşüm işte böyle ortaya çıkar.

Kumaş pazarlamacısı olan Gregor Samsa'nın uykusundan kocaman bir böceğe dönüşerek uyanmasıyla başlayan Dönüşüm, giderek gerçeklikle kurmacanın sınırlarını zorlayan müthiş bir anlatıma dönüşür.

Kitabın Özeti :

Hikâye, kitabın ana kahramanı olan Gregor Samsa’nın uyandığında kendisini dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulmasıyla başlar. İlk başta gördüklerinin gerçek olduğunu inanmak istemez ancak yatağından kalkmak isteyince buna inanmak zorunda kalır. O artık dev bir böcektir. Kalkmak istemektedir ama artık ona yardımcı olacak kuvvetli bacaklarının yerinde birbirinden bağımsız hareket ediyormuş gibi görünen onlarca bacakçık bulunmaktadır.

Gregor işini ve patronunu sevmeyen biridir. Çalışmak zorunda olmasının tek nedeni ailesinin borcudur. 5 yıldır çalışmaktadır ve borcun tamamını kapatması için 5-6 yıl daha çalışması gerekmektedir. Hastalık nedeniyle dahi tek gün bile işe gitmemezlik yapmamıştır.

Ancak o gün saatin alarmını duymadığından treni kaçırmış ve işe geç kalmıştır. Her sabah işe gitmek için bindiği tren saat altıda hareket etmektedir; bu yüzden en geç saat beşte uyanmak zorundadır. Ancak saate baktığında saatin hemen hemen yedi olduğunu görür.

İşe gitmediğini fark eden anne, baba ve kız kardeşi neler olduğunu anlamaya çalışsalar da kapı kilitli olduğundan Gregor’un odasına giremezler. Annesi oğlunun uyanamamış olduğunu sanır ve kapıya vurmaya başlar. Kilitli kapının arkasından oğlunu uyandırmaya çalışır. Gregor kalktığını söyleyerek annesini savuşturur ancak sesi çok garip çıkmaktadır. Annesi onun hasta olduğunu düşünmektedir. Gregor büyük uğraşlarla yatağından kalkar, yeni vücuduna alışması hiç de o kadar kolay olmayacaktır.

Gregor’un işe gitmediği haberini alan firma temsilcisi saat sekiz civarında kontrol için eve gelir, çok kızgındır. Gregor’un yaptığı bazı uygunsuz işler nedeniyle çekindiği için işe gitmediğini ima eder. Gregor’a birkaç soru sorar ancak Gregor artık konuşamamaktadır. Sesi hayvan sesi gibidir. Gregor anne babasını üzmemek için yataktan kalkar ve artık elleri olmadığından çenesini kullanarak kilidi açar. Gregor’un böcek halini gören annesi bayılır. Temsilci korkarak kaçar. Babası ise firma temsilcisinin kaçmasının Gregor’un işini kaybetmesine neden olacağını bildiğinden öfkelenir. Babası onu sopa darbeleriyle odasına geri sokar ve Gregor’u odasına kapatır.

Bu olayın ardından Gregor ile evde ilgilenen tek kişi kızkardeşi Grete’dir. Kendisine yiyecekler getirmekte ve odasını havalandırmaktadır. Ancak Gregor’u gördüğünde de tedirgin olmaktadır. Kız kardeşi Grete Gregor’a değişik yiyecekler getirir. Artık Gregor kokuşmuş yiyecekleri tercih etmektedir. Annesi onu görmeye bile cesaret edememektedir. 

Grete, Gregor’un duvarlara tırmanmaya başladığı dönemlerde daha rahat edebilmesi için odasını düzenlemeye karar verince annesini yardıma çağırır. Annesi Gregor’u görünce korkar ve bayılır. Babası eve gelince olanları öğrenir ve kızgınlıkla Gregor’a elmalar fırlatmaya başlar. Bu elmalardan biri Gregor’un sırtına saplanır. Ailesinden hiç kimse, Gregor’a çok acı veren bu elmayı yerinden çıkarmaz ve Gregor’u tedavi etmez. Elmanın neden olduğu yara gittikçe kötüleşir ve Gregor güçlükle hareket edebilmeye başlar. Kardeşi de artık kendisiyle ilgilenmemektedir. Eskiden odasını temizlerken artık odası pislik içinde olmasına rağmen içeriye girmez. Gregor rahatsızlığından ötürü bir süre sonra yemek de yiyememeye başlar. Babasından defalarca dayak yiyen Gregor’un vücudu oldukça zayıflamıştır.

Ailenin geçimini sağlayan Gregor’un böceğe dönüşmesinin ardından ailenin diğer bireylerinin tamamı çalışmak zorunda kalır ancak yine de maddi sıkıntılardan kurtulamazlar. Bu yüzden evin bir odası üç adama kiralanır. Adamların hiçbir şekilde pisliğe tahammülleri yoktur. Bu oda ile birlikte evdeki kullanılmayan eşyalar Gregor’un odasına yığılmaya başlanır. Bu yüzden Gregor artık odada dolaşamamaktadır. Bir gün kiracılar yemek yerken, Grete keman çalmaya başlar. Bunu duyan kiracılar kemanı yanlarında çalmasını isterler. Keman sesini Gregor da duyar ve uzun süredir duymadığı bu ses hoşuna gidince odasından çıkarak kiracıların bulunduğu oturma odasına gider. Kiracılar Gregor’u görünce sinirlenerek kira sözleşmesini feshedecekleri hatta tazminat davası açacakları tehdidinde bulunurlar.

Bu olay üzerine Grete de artık Gregor’dan kurtulmaları gerektiğini söyler. Gregor üzüntüyle odasına döner. Uzun süredir yemek yemediğinden ve sırtındaki elmanın açtığı yaradan dolayı çok güçsüzleşmiştir. Kimsenin kendisini sevmediğini anlayınca da yaşama arzusunu tamamen kaybeder ve o gün sabaha karşı ölür.

Aile meclisi toplanır ve Gregor'un artık insan olmadığını eski haliyle hiçbir alakasının bulunmadığını öne sürerek evden atmaya karar verirler. O arada hizmetçi Gregor'un hareketsiz kaldığını fark ederek aileye müjdeyi verir. "Bakın bakın gebermiş! Orada yatıyor işte, kuyruğu tamamen titretmiş!" diyerek ev ahalisini uyarır.

Kitabın sonunda ise ailenin üç üyesi anne, baba, kızları aylardan beri ilk kez evden birlikte çıkarlar ve tramvaya binip kent dışına gezmeye çıkarlar. Artık yeni bir hayata başlamaya karar verirler. Ölüsü için bir cenaze bile düzenlenmez. Gregor’dan kurtulan aile huzura kavuşur. Evi değiştirmek ve kızlarını evlendirmek gibi gelecekle ilgili planlar yapmaya başlamalarıyla da kitap sona erer.

About