Aleksandr Sergeyeviç Puşkin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Aleksandr Sergeyeviç Puşkin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Aralık 2019 Pazar

Maça Kızı (Aleksandr Sergeyeviç Puşkin) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Maça Kızı

Kitabın Yazarı : Aleksandr Sergeyeviç Puşkin

Kitap Hakkında Bilgi :

1799'da Moskova'da doğan Aleksandr Sergeyeviç Puşkin, çarlık yönetiminin zulümlerine karşı yazdığı şiirlerle ünlendi. Daha sonra yazdığı eserlerle Rus edebiyatının kurucusu olarak kabul edildi. ebedi kültüründe Rus halk sanatı epeyce yer tutar. Şiirde lirik, romantik Batı şairlerinni yolunu izleyen Puşkin, öykü ve romanda Gerçekçilik akımına yönelmiştir. Edebi konularını gündelik hayat oluşturur. 1833'te yazdığı Maça Kızı, Puşkin'in yazınsal yaratıcılıktaki ustalığını gösteren öykülerinden biridir. Maça Kızı'nı merak ve coşkuyla okuyacaksınız.

Kitabın Özeti :

Tomski arkadaşlarıyla sürekli bir araya gelip kumar oynamayı seven biridir. Onlar kumar oynarlarken bir de sabaha kadar oynanan oyunları seyredip hiç de oyun oynamayan Herman adında bir arkadaşları vardır. Bu çocuk kaybetme riskini göze alamadığı için kumar oynamaz. Bu da arkadaşlarının tuhafına gider. Arkadaşlarından Narumov mühendistir. Tomski ise zengin ve yaşı ilerlemiş biridir. Buna rağmen sosyete hayatından kopamamıştır. Oldukça huysuz bir kadın olan büyükannesinin yanında yaşamaktadır.

Tomski yine bir gün arkadaşlarıyla kumar oynarken büyükannesinin daha önce gençliğinde kumar oynadığını ve bir gün oldukça yüksek meblağda bir parayı kumarda kaybettiğini söyler. Bu kadının bir prensin yardımıyla bir numara öğrenmiş olduğunu ve bu numara sayesinde tüm zararını karşıladığını söyler. Daha sonra çok kumar oynamakla ünlü bir adamın yüksek meblağda para kaybetmesi sonucu bu yaşlı kadının ona acıyıp bu numarayı öğretmesi sonucu adamı kurtardığını söyler. Bunun üzerine Herman bu meseleye takar ve bu numarayı öğrenmeye karar verir.

Yaşlı kadının evinde ona en yakın bulunan Lizaveta İvanovna adında genç bir kız vardır. Herman sürekli bu evin olduğu sokağa gelir. Bu kız gözüne çarpar. Artık her gün oraya gelmektedir. En sonunda günün birinde kıza bir mektup yazar. Kız ise ona yanıt vermek istemez. Ancak bundan sonra Herman her gün mektup yazmaya başlar. Kız buna daha fazla dayanamaz, yumuşar ve ona cevap verir.

Günün birinde kadının baloya gideceğini, o sırada evde kimsenin kalmayacağını kendi odasına gelip kendisini bekleyebileceğini söyler. Adam planlanan saatte gelir. Ama kızın odasında değil yaşlı kadının odasında saklanır. Yaşlı kadın geldiğinde karşısına çıkar ve sırrı söylemesini ister. Kadın bir şey söylemeyince Herman onu korkutmak için silah çeker. Bunun üzerine kadın korkudan ölür. Sonra Herman kızın yanına giderek herşeyi anlatır. Kız hayal kırıklığına uğramıştır. Çünkü Herman sırrı öğrenmek için onun duygularını kullanmıştır.

Buna rağmen ona yardım eder ve evden çıkmasını sağlar. Aradan birkaç gün geçtikten sonra Herman bir rüya görür. Rüyasında yaşlı kadınla konuşur. Yaşlı kadın 3 sayıdan oluşan kağıtları söyler. Bunlar üçlü, yedili ve bey dir. Bunun üzerine adam tüm parasını kumara yatırır. İlk gün üçlüden epey para kazanır. İkinci gün yediliden parasını ikiye katlar. Üçüncü gün bey gelmesi gereken kağıt maça kız gelir ve Herman elindeki her şeyi kaybeder.

Bunu üzerine Herman delirir ve hastaneye yatırılır. Sürekli olarak bu sayıları tekrarlamaktadır. Kız kahyanın oğluyla evlenip mutlu bir hayat sürer. Tomski ise prenses Volina'yla evlenmiştir.

Dubrovski (Aleksandr Sergeyeviç Puşkin) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Dubrovski

Kitabın Yazarı : Aleksandr Sergeyeviç Puşkin

Kitap Hakkında Bilgi :

Rus edebiyatının kurucularından ve en büyük isimlerinden biri olarak görülen Aleksandr Puşkin, 1837 yılında bir düello sonucu vakitsiz ölünce, yapıtları yarıda kalmıştı: Haksızlık karşısında isyan eden ama aşk karşısında boyun eğen romantik kahramanıyla Dubrovski de son döneminde yazdığı, ölümünden sonra basılan bu yapıtlardan biriydi. Puşkin, Çarlık Rusyası'ndaki büyük çiftlik sahiplerinin kaprisli ve hırslı ilişkilerini, toprağa bağlı köylülerin birer mal gibi alınıp satılabildiği koşullarını ve malikâne sahiplerini tedirgin eden köylü ayaklanmalarını ele alır. Ayaklanmanın önderliğini, soylu ve subay olmasına rağmen adalet için insanlarıyla birlikte Robin Hood'vari bir "zenginden alıp yoksula verme" düzeneği kuran Dubrovski'ye vermesiyle yazar, dönemine göre ilerici yanını da göstermiştir.

"Çetenin lideri zekâsı, cesareti ve soyluluğuyla ün yaptı. Onunla ilgili mucizeler anlatılıyordu; Dubrovski adı bütün dillerdeydi, herkes cesur canilere öncülük edenin ondan başkası olamayacağına inanıyordu."

Kitabın Özeti :

Krila Petroviç köyün birine sahip oldukça varlıklı, itibar sahibi bir derebeyidir. Kendisi o kadar sert ve acımasızdır ki onu tanıyanlar ismini duyduğunda bile ürperirler. Kendisi duldur ve 17’li yaşlarında Mariya Kilorovna adında bir kızıyla şatosunda yaşar.

Kendisi her ne kadar sert biri olsa da komşu köylerden birinde çiftlik sahibi bir dostu vardır. Zengin olsa da bu dostu kendisine nazaran yoksul ve daha aşağı tabakadan biridir. Krila Petroviç, Andrey Gavroliç Dubrovski adındaki bu dostuna karşı naziktir. Dubrovski aynen derebey gibi dul biridir ve uzak şehirlerde asker olan bir çocuğu vardır.

Bu iki arkadaş sürekli birbirlerini ziyaret ederler. Ama tabiki de derebey konuşma ve tavırlarında ona karşı üstün bir durumdadır. Derebey öyle biridir ki evinde ayı besler ve sırf eğlenmek için adamlarını ayıyla bir yere kapatır. Kocaman yüzlerce sayıda köpek bulunan bir hangarı vardır. Ayrıca ava gitmeyi çok sevmektedir.

Günün birinde Petroviç ve Dubrovski köpek deposuna girerler. Petroviç köpekleri beğenip beğenmediğini söyleyince Dubrovski köpeklerini canından daha iyi beslendiğini söyler. Bunu duyan kölelerden biri bazı soyluların bu yerde yaşasa daha iyi besleneceğini söyler. Kendisine yapılan bu açık hakaretten sonra Dubrovski evine gider.

Sonraki gün Petroviç kendisiyle ava gelmesini haber vermek için adam gönderir ama Dubrovski gitmediği gibi bir de kendisine hakaret eden kölenin kendisinden özür dilemesi gerektiğini yoksa gelmeyeceğini söyler. Bunu duyan Petroviç buna çok sinirlenir. Ve araları bozulmaya başlar. Artık birbirlerinin evine gitmezler. Dahası Petroviç onun çiftliğine göz koyar. Yasal yollardan onun çiflik ve topraklarını almasının mümkün değildir. Gücü ve nüfüzuyla polis şefi ve yargıcıda korkutarak tüm toprakları kendi üstüne alır. Bu kararının yanında Dubrovskiyi tazminata da çarptırır.

Bunun haberini alan Dubrovski ne yapacağını bilemez, hastalanır ve yatağa düşer. Hanesindeki canlar ise bu haksızlığı görürler ve acımasız Petroviçin buyruğuna girmeyi de istemediklerinden ondan bir şeyler yapmasını isterler. Adamın oğlu Vlademir Dubrovskiye haber verirler. Vlademir gelir ve durumun çaresizliğini görür. Bu arada Petroviç yapılanladan vicdan azabı duyar ve barışmak için oraya gelir ama bu sırada baba ölmüştür. Oğul çok hüzünlüdür. Bu yüzden de Petroviç'i oradan kovar.

Bunun üzerine Petroviç hemen oraya polis ve adam gönderir. Çiftliğin kölelerle beraber Petroviç'e teslim edilmesini söyler. Ancak ne köleler ne de oğul Dubrovski buna yanaşır. Bunun üzerine köleler adamları orda öldürmek isterler. Ama efendi Dubrovski buna izin vermez. Adamları eve kapatır. Tüm çiftliği ateşe verir. Herkesi serbest bırakıp gitmelerini ister ancak köleler buna yanaşmazlar.

O günden sonra yollarda haydutların sürekli yol kestiği para çaldığı özellikle de derebey mallarına baskın yapıldığı haberleri gelir. Ancak bu haydut grubu Petroviç'in mallarına karışmaz. Bu haydut grubunun başındaki kişi Dubrovski'dir ve yanındakiler de köleleridir. Bu arada Petroviç kızı için Moskova'dan özel öğretmen istetir. Dubrovski buraya gelmekte olan öğretmeni bulur ona yüksek meblağda para öder ve onun kılığında Petroviç'in evine gider.

Kıza müzik dersleri vermeye başlayan Dubrovski ona yakınlaşmaya başlar. Petroviç kendisini acımasız eğlencelerine alet edip kendisi bunlardan sıyrılmayı başardığı için de ayrıca kızın gözüne girer. Ve kız ona aşık olur. Bu arada yakınlarda bir köye Prens Vereyski adında oldukça zengin biri gelir. Petroviç'i ziyaret eder, kzını görür ve kendisine ilgi duyar.

Petroviç evde bir şölen düzenler ve oraya zamanında Dubrovski çiftliğini devir kararı veren ve buna tanıklık eden adam da gelir. Bu adam kimseye güvenmediği için tüm parasını kendinde saklar. Bu durumdan yararlanmak isteyen Dubrovski adamın tüm parasını alır ve gerçek kimliğini açıklar. Dubrovski, Mariya'yla konuşur ve gerçek kimliğini ona açıklar. Kve kendisinin önceden bu adamları öldürmeyi planladığını ama kendisine olan aşkın bunu durdurduğunu söyler. Kız ise önceden beri zaten ona aşıktır.

Bu arada babası da kızı prensle zorla evlendirmeye çalışır. Prens ellili yaşlarında çok yaşlı görünümde biridir. Kız bu adama varmaktansa Dubrovki'yle beraber olmayı tercih edeceğini söyler. Kız evlendirmemesi için babasını ikna etmeye çalışırken bir ara Dubrovski'den bahseder. Petroviç ikisinin arasında ilişki şüphesiyle kızı kilitler. Ta ki düğün gününe kadar.

Kilitli kalan kız bir türlü Dubrovski'ye ulaşamaz. Dubrovski önceden kıza verdiği yüzüğün belitilen yere bırakılması durumunda kendisi kurtarmaya geleceğini söyler. Yüzüğü almaya gönderdiği çocuğun da yakalanmasıyla kızdan haber alamaz. Kız kilisede zorla evlendirilir. Kilise dönüşü Dubrovski'nin adamları etraflarını kuşatıp kızı almak istese de kız son ana kadar kendisini beklediğini ama artık evlendiğini ve bundan geri dönğülemeyeceğini o yüzden de kendilerini bıraklamaları gerektiğini söyler.

Saldırıda yaralana Dubrovski saklandıkları yere gider. YAma yüzüğü almaya gelen çocuğu takip eden Petroviç'in adamları onların yerini tespit eder. Bir alay asker kendilerine saldırır. Askerlerden kurtulmayı başaran adamlar efendilerinin tavsiyesiyle bir daha haydutluk yapmaz. Her biri zaten kazanmış oldukları zenginlikleriyle başka yerlere gidip hayatlarını yaşar. Dubrovski'den bir daha da haber alınamaz.

18 Ekim 2019 Cuma

Yüzbaşının Kızı (Aleksandr Sergeyeviç Puşkin) Kitabın Özeti, Konusu, Tahlili

Kitabın Adı : Yüzbaşının Kızı

Kitabın Yazarı : Aleksandr Sergeyeviç Puşkin

Kitap Hakkında Bilgi :

18. Yüzyıl Rusya’sında, rejimin çalkantılı ve belirsiz olduğu bir dönemde orduya katılan genç asilzade Pyotr Andreyiç Grinyov ile taşralı Maşa arasındaki aşkın geri planında, söz konusu yıllara damgasını vuran “Pugaçov Ayaklanması” yer almaktadır. Yüzbaşının Kızı, geleneğin erken döneminde Puşkin’in tarihsel romana kattığı ikna edicilik ilkelerinin kaleme alındığı Rus Edebiyatının başyapıtları arasında ilk sırada yer almaktadır.

Aleksandr S. Puşkin'in bu romanı Rus ve Dünya Edebiyatı üzerinde büyük bir etki yaratmıştır. Dünya klasiklerinin arasında sürükleyici ve okuyucuyu içerisine çeken tarihsel AŞK romanıdır...

Eserde anlatılan olaylar Rusya'da, 1700'lü yıllarda Çariçe döneminde geçmektedir. Akıcı bir dille kaleme alınan eserde, Rus ordusunda görev yapan subayların yetişme tarzını, kişinin ekmeğini yediği devletine, canı pahasına da olsa, nankörlük etmemesi gerektiği, aşkın insana verdiği cesareti görmekteyiz.

Kitabın Özeti :

Rus ordusundan kıdemli binbaşı rütbesinde emekli olan Andrey Petroviç Grinyov, Avdotya Vasilyevna ile evlidir. Simbirsk'in köyünde oturan varlıklı bir ailedir. Doğan çocuklarının sekizi, daha bebekken ölürler. Doğacak dokuzuncu çocuklarını, daha kız veya erkek olacağı belli olmadan, aile dostlarından bir binbaşının yardımıyla Semenovski Alayına çavuş olarak yazdırırlar. Çocuk eğer kız doğacak olursa, çavuşun öldüğü bildirilecek ve iş de böylece kapatılacaktır.

Çocuklarının erkek olması Grinyov ailesini sevindirir. Adını Pyotr Andreyiç koyarlar. Savelyiç adlı yaşlı hizmetkâr lala olarak görevlendirilir. İleriki yaşına doğru eğitimi için Monsieur Beaupre adında bir Fransız öğretmen tutulur. Pyotr Andreyiç, bir süre öğretmeninden Fransızca, Almanca ve diğer bilimlerle ilgili dersler alır, kılıç kullanmayı öğrenir.

On yedi yaşına gelince, babası onun iyi bir subay olarak yetişmesi için, doğmadan önce çavuş olarak yazdırdığı muhafız birliğine göndermez. Daha uzakta ve zaman zaman çatışmalara giren Orenburg'taki bir eski dostunun birliğine gönderir. Oğluna, dostuna verilmek üzere bir mektup verir. Hizmetinde bulunması ve koruması için lalası Savelyiç'i de yanına katar.

Pyotr Andreyiç ile Savelyiç önce Simbirsk'e varırlar. Burada, gerekli malzemeleri almak için bir gün konaklarlar. Savelyiç malzeme alımıyla uğraşırken handa yalnız kalan Pyotr Andreyiç, İvan İvanoviç Zurin adında bir subayla tanışır. Bu subay içkiye ve kumara düşkündür. Pyotr Andreyiç, ondan bilardo oynamasını öğrenir. Zurin'le parasına bilardo oynar ve yüz ruble kaybeder. Kasadarı Savelyiç'e bu parayı ödettirir. Ertesi günü bir at arabasıyla yola düşerler.

Yolda hava bozmaya başlar. Arabacı, hana geri dönmeyi teklif etse de kabul ettiremez. Bir süre sonra tipi bastırır, her taraf karla kaplanır. Ne yol, ne iz bellidir. Hiç değilse sığınacak bir ev ya da bir yol izi görme umuduyla dört bir yana bakınırken bir karartı göze çarpar. Arabacıya gördüğü karartıya doğru gitmesini emreder. Karartı da kendilerine doğru gelmekte olduğundan kavuşmaları uzun sürmez. Bu bir yolcudur. Konuşmalarından yolcunun bu çevreyi iyi bildiği anlaşılır. Kılavuzluk etmesi için arabaya alınır ve yola devam edilir. Bir hana ulaşırlar. Orada fırtınanın geçmesini beklerler. Kendilerine kılavuzluk ettiği için yolcuya handa şarap ısmarlar. Ertesi günü hancıya hesabı ödeyip ayrılırken kılavuza elli kapik bahşiş vermesini söyler Savelyiç'e. Bir çapulçuya bu kadar para vermenin anlamsız olduğuna inan Savelyiç'i razı edemez. Pyotr Andreyiç, kılavuzun hizmetini karşılıksız bırakmak istemez. Tavşan kürklü gocuğunu, hizmetkârın itirazlarına rağmen, ona verir. Bu sırada arabacı da yola çıkmak için hazırlıklarını tamamlamıştır, hemen yola çıkarlar.

Orenburg'a varınca, doğru Andrey Karloviç adlı generale çıkar. Babasının yazdığı mektubu ona verir. General mektubu okur ve mektupta yazılanların yerine getirileceğini söyler. Ertesi gün atanma emriyle birlikte, subay alayına katılması için onu Belegorski kalesindeki Yüzbaşı Mironov'un komutasındaki birliğe gönderir. Generale göre, Mironov, iyi dürüst bir subaydır. Orada Pyotr Andreyiç gerekli eğitimi alacak ve disipline alışacaktır.

Belegorski, Kırgız bozkırlarının sınırında ıssız bir kaledir. Orenburg'dan "kırk verst" ötededir. Surlar, kuleler ve toprak bir tabya görmeyi umarken karşılarına kütüklerden yapılma bir çitle çevrili küçük bir köy çıkar. Kalenin girişinde dökme demirden, eski bir top durmaktadır. Dar, eğri büğrü sokaklardan, üzeri samanla örtülü basık kulübelerin arasından geçerek Yüzbaşının konutuna varırlar. Onları Yüzbaşının karısı Vasilisa Yegorovna karşılar. Ona, bu kaleye atandığını, Yüzbaşıyı görmeye geldiğini bildirir. Yüzbaşı İvan Kuzmiç, Papaz Gerasim'e misafirliğe gitmiştir. Yüzbaşının karısı, Çavuş Maksimiç'i çağırtır. Gelince ona Pyotr Andreyiç'in kalacağı eve götürmesini emreder. Burası tahta perdeyle ikiye ayrılmış, oldukça temiz bir odadır. Savelyiç, eşyalarını hemen yerleştirir.

Ertesi sabah tam giyinmek üzereyken kısa boylu, esmer, genç bir subay içeri girer. Fransızca olarak, insan yüzü görmeyi özlediği için geldiğini söyler. Bu subay, düello nedeniyle muhafız birliğinden çıkarılan Şvabrin'dir. Bu sırada kapıya gelen asker, Vasilisa Yegorovna'nın kendisini yemeğe çağırdığını bildirir. Şvabrin de kendisiyle birlikte gelir. Yaşlı, uzun boylu, dinç bir adam olan Yüzbaşıyı, başında takke, sırtında bej renkli, pamuklu bir gecelik entariyle safta toplanmış yirmi kadar askeri eğitirken görürler. Yüzbaşı, yanlarına yaklaşıp dostça birkaç söz söyleyip eğitim yaptırmaya döner. Yüzbaşının evine gelirler, hizmetçi kız Palaşka sofrayı kurmaktadır. Tam bu sırada Yüzbaşının on sekiz yaşlarında, toparlak yüzlü, pembe yanaklı, açık kumral saçlı kızı Marya İvanovna içeri girer. Şvabrin, Yüzbaşının kızının tam bir aptal olduğunu kendisine söylediği için ilk görüşte ondan pek hoşlanmaz. Sofrada, Yüzbaşının karısı, annesinin, babasının sağ olup olmadığını, nerede oturduklarını, ekonomik durumlarının nasıl olduğunu sorar. Pyotr Andreyiç'in zengin bir aileden geldiğini öğrenen Yüzbaşının karısı, derin bir iç çeker. Burada kıt kanaat geçinmeye razı olduğunu; ancak evlenme yaşına gelmiş kızlarına çeyiz olarak verecekleri hiçbir şeylerinin olmamasının kendilerini üzdüğünü, karşılarına çıkacak iyi bir adamla kızlarını hemen evlendirmek istediklerini söyler.

Aradan birkaç hafta geçer. Pyotr Andreyiç, Marya'yı sevmeye başlar. Edebiyatla da uğraştığı için, ona aşk şiirleri yazar. Yazdığı birkaç şiiri arkadaşı Şvabrin'e gösterir. Şvabrin, okuduğu şiirleri acımasızca eleştirir. Bu eleştiri, şiirlerin kötülüğünden değil, Marya'ya kendisinin de âşık olmasındandır. Hatta, Marya, onun iki ay önceki evlenme teklifini reddetmiştir. Şvabrin'in, Marya ile ilgili atıp tutmaları Pyotr Andreyiç'i çok kızdırır. Şvabrin'i alçak ve şerefsiz olmakla suçlar. Şvabrin, Pyotr Andreyiç'i düelloya davet eder. O da kabul eder. Pyotr Andreyiç, kavganın şahitliği için Üsteğmen İvan İgnatyiç'ten yardım ister. Fakat daha sonra Şvabrin'in de isteğiyle tanık olmadan kavga etmeye karar verirler. Samanlığın yakınında tam kavgaya tutuşacakken İgnatyiç tarafından yakalanırlar. Askerlerin de yardımıyla ikisi de Yüzbaşıya götürülür. Kalede barışın bozulmaması konusunda öğütler veren Yüzbaşı, kavgacıların birbirlerine sarılarak barışmalarını sağlar. Kavganın nedeninin de Marya için yazılmış şiirler olduğunu herkes öğrenir.

Yüzbaşının evinden ayrılan Şvabrin ve Pyotr Andreyiç'in hırsları geçmemiştir. Ertesi gün ırmak kıyısında kozlarını paylaşmak üzere sözleşip ayrılırlar. Her ikisi de sözünü tutar ve kararlaştırılan saatte ırmağın kıyısına gelir. Kılıçlarını çekerek kavgaya başlarlar. Bir süre birbirlerine zarar veremeden kavga sürer. Şvabrin'in gerilemeye başladığını sezen Pyotr Andreyiç, tekrar saldırıya geçer, hasmını ırmağın ucuna kadar sıkıştırır. Bu sırada keçi yolundan aşağı doğru koşarak gelen Savelyiç'in kendisine seslendiğini işitir. Kısa bir dalgınlık anında Şvabrin'den aldığı kılıç darbesiyle göğsünden yaralanır, yere düşer ve bayılır.

Ayıldığında kendini Yüzbaşının evinde bulur. Marya ile Savelyiç yanındadır. Beş gün boyunca komada yatmıştır. Kendini iyi hissetmeye başlayınca Marya'ya evlilik teklifinde bulunur. Marya ise henüz tehlikeyi atlatmadığını ve kendisini korumasını söyler. Kalede doktor olmadığı için Pyotr Andreyiç'in tedavisiyle alay berberi ilgilenmektedir. Ertesi gün Marya'ya evlilik teklifini tekrarlar. Marya da Pyotr Andreyiç'e karşı ilgisiz değildir. Pyotr Andreyiç'in anne ve babasının bu evlilik için onayını almak isterler. Pyotr Andreyiç, babasına bir mektup yazar. Gelen cevap umdukları gibi değildir. Pyotr Andreyiç'in babası hem evliliğe karşı çıkmakta hem de gereksiz yere kavga ederek yaralanmasına neden olmasına kızmaktadır. Hatta Yüzbaşının, kalesinde bu olaylara sebebiyet vermesine içerler ve oğlunu bir başka birliğe tayin ettireceğini yazar.

Bu sıralarda Çariçeye karşı isyan edenler kalabalık bir grup olmuşlardır. Pugaçev adlı bir Kazak'ın etrafında toplanan isyancılar, bazı kalelere saldırarak başarı kazanmışlar ve oralardaki askerleri de saflarına katmışlar, katılmayanları ise idam etmişlerdir.

Yüzbaşı Mironov, Generalden aldığı emri tebliğ etmek için kaledeki bütün subaylarını toplar. Kendini III. Petro olarak tanıtan isyancı Kazak Pugaçev'in kaleye saldırması durumunda öldürülmesi ve bunun için hazırlıklara başlanılması emredilmiştir.

Kalede Kazaklar dışında yüz otuz asker vardır. Bir süredir terk edilen nöbet ve devriye sistemi tekrar başlatılır. Eldeki top temizlenir, kullanılır duruma getirilir. Kaleye saldırı olacağı her ne kadar gizli tutulmaya çalışılsada kısa bir süre sonra herkesin haberi olur. Kaledekilerin telaşı bir kat daha artar.

Pugaçev, kaleye girmeye hazırlanmaktadır. Yüzbaşıya, Pugaçev'den bir mesaj gelir. Kaledeki Kazakları ve askerleri çetesine çağırmakta ve komutanlara da karşı koymamalarını öğütlemektedir. Yüzbaşı savaştan çok korkan kızı Marya'yı, karısı ile güvende olacakları başka bir kaleye göndermeyi düşünür. Karısı başka yere gitmeye razı olmaz. Marya'yı da göndermeye zaman kalmaz. Çünkü, Pugaçev yolları kesmiş, kaleye girişi ve çıkışı kontrol altına almıştır. Yüzbaşı önce savunmaya geçer. İsyancılar, atlardan inip saldırıya geçince Yüzbaşı da kale kapısını açtırıp isyancıların üzerine saldırıya geçer. Umdukları gibi olmaz. İsyancılar kısa süre içinde Yüzbaşıyı ve diğerlerini yakalarlar ve etkisiz hâle getirirler. Pugaçev, komutanın evine yerleşir. Meydana darağacını kurdurur. Kendisine katılmayan Yüzbaşı ile Üsteğmeni hemen astırır. Sıra Pyotr Andreyiç'e gelir. Bu arada Kazak kaftanı ile Şvabrin gelip Pugaçev'in kulağına bir şeyler fısıldar. Pyotr Andreyiç'in yüzüne bile bakmadan adamlarına onu asmalarını emreder. Tam ilmeği boynuna geçirdikleri bir sırada bir haykırış yükselir. Bu Savelyiç'in sesidir. Pugaçev'e yalvarmakta, onu asmamasını istemektedir. Pugaçev, yaşlı hizmetkârı tanır. Pyotr Andreyiç'in, tipide kendini arabasına alan; kendine handa şarap ısmarlayan ve tavşan kürklü gocuğunu veren kişi olduğunu anlar. Adamlarına işaret ederek serbest bıraktırır. Yüzbaşının karısı bu sırada olay yerine gelir. Kocasını darağacında görünce "Katiller!" diye bağırır. Pugaçev, adamlarına kadının susturulmasını emreder. Kadının başına bir Kazak, kılıcıyla bir darbe indirir; kadın yere düşer ve can verir.

Ölümden kurtulan Pyotr Andreyiç, Yüzbaşının kızını merak eder. Onun başına bir kötülük gelmesinden korkar. Marya'yı, Papazın karısı korumaya alır ve onu yegeni olarak isyancılara tanıtır. Bu duruma Şvabrin de ses çıkarmaz. Çünkü o karışıklıkta Marya'nın başına bir kötülük gelmesini istemez.

Pugaçev, Pyotr Andreyiç'e kendisine katıldığı takdirde yüksek rütbeler vereceğini vadeder. Pyotr Andreyiç, bu teklife yanaşmaz. Bunun üzerine onun kaleden hizmetkârıyla birlikte çıkışına izin verir.

Pyotr Andreyiç, Orenburg'a gider. Kale komutanı generale olanı biteni anlatır. İsyancıların gücü hakkında bilgiler verir. General subaylarını toplayıp durum değerlendirmesi yapar. Pyotr Andreyiç, Belegorsk kalesindeki isyancılara karşı taarruz yapılmasını savunursa da hiçbir subay buna yanaşmaz. Savunmada kalmayı tercih ederler.

Aradan birkaç gün geçtikten sonra geldiği kaledeki Çavuş Maksimiç, Marya'dan bir mektup getirir. Mektuba göre, Pugaçev, kalenin yönetimini Şvabrin'e bırakmış Orenburg yakınlarında kaleye saldırı hazırlıklarına girişmiştir. Şvabrin, Marya'yı Papaz Gerasim'in evinden alıp kendi evine götürmüş ve orada bir odaya hapsetmiştir. Karısı olması için baskı yapmaktadır. Marya, Pyotr Andreyiç'ten gelip kendisini kurtarmasını istemektedir.

Pyotr Andreyiç, General'e gider. Ondan, Belegorsk kalesini isyancılardan temizlemek için bir bölük askerle, elli Kazak vermesini ister. Yüzbaşının kızının yazdığı mektuptan da söz eder ona. Fakat General'i yine razı edemez. Umutsuzluğa kapılan Pyotr Andreyiç, sevdiği kızı Şvabrin'e kaptırmaktansa ölümü göze alır. Atına binip kale kapısından dışarı çıkar. Peşine Savelyiç de takılır. Bir süre sonra Berda köyü yakınlarında Pugaçev'in adamlarına yakalanırlar. Pugaçev'in huzuruna çıkarılırlar. Pugaçev'e sevdiği kızın Belogorsk kalesinde olduğunu ve kale komutanı olarak bıraktığı Şvabrin'in kızı hapsettiğini, evlenmeye zorladığını halka zulmettiğini anlatır. Pugaçev, kalenin yönetimini bıraktığı şahsın halka zulmetmesine çok kızar. Birlikte kaleye giderler. Marya'yı hapsedildiği odadan çıkarırlar. Pugaçev, halka verdiği eziyetten dolayı Şvabrin'e kızar. Papazı çağırmasını, Marya ile Pyotr Andreyiç'i evlendireceğini söyleyince, Şvabrin, Marya'nın Yüzbaşının kızı olduğunu itiraf eder. Kendisine bunun daha önce söylenmemesinden dolayı Pugaçev'in kızgınlığı daha da artar. Pyotr Andreyiç de Şvabrin'in söylediklerini doğrular. Bunu, Marya'nın hayatına zarar verileceğinden korktuğu için söylemediğini itiraf eder.

Pugaçev, Pyotr Andreyiç'in kendisine yaptığı iyilikleri hatırlar ve bir kez daha canını bağışlar. Marya ile birlikte diledikleri yere gitmelerine izin verir. Üstelik yolda adamları tarafından engellenmemesi için bir izin kağıdı da düzenler. Pugaçev'e göre iyilik ya tam yapılmalı ya da hiç yapılmamalıdır.

Pyotr Andreyiç, Marya ve Savelyiç bir yaylı arabasıyla yola koyulurlar. Amacı Marya'yı memleketine götürmek ve onunla evlenmektir. Bir süre sonra Pugaçev'in egemenliğindeki bir kalenin yakınındaki menzile gelirler. Menzildeki görevliye ellerindeki izin kağıdını gösterince hemen arabanın atları değiştirilir ve tekrar yola koyulurlar. Hava kararmaya başlarken küçük bir kente yaklaşırlar. Devriyeler önlerini keser. Arabacı arabada Çarın bacanağının olduğunu söyleyince, muhafızlar küfürler savurarak hemen etraflarını sarar. Komutanlarına götürürler. Orada karşılarına handa bilardo oynayıp yüz ruble kaybettiği Zurin çıkar. Durumu ona anlatır. Zurin, isyancılara karşı kendisiyle birlikte savaşmasını teklif eder. Marya'yı Savelyiç ile babasına gönderir. Kendisi orada kalır.

Pyotr Andreyiç ve Zurin isyancılara karşı başarılar kazanırlar. Bir süre sonra Pugaçev de yakalanır. Pugaçev işini soruşturan komisyon, Pyotr Andreyiç'in yakalanıp kendilerine gönderilmesi için Zurin'e emir göndermiştir. Zurin, görevini yapar. Pyotr Andreyiç'i Kazan'a gönderir. Askerî mahkeme kurulmuştur. Mahkeme başkanı bir generaldir. Pyotr Andreyiç'in adını sanını sorduktan sonra, Andreyiç Petroviç Grinyov'un oğlu olup olmadığını bir defa daha sorar. Öyle saygıdeğer bir babanın, isyancılarla iş birliği yapan bir oğlunun olmasına çok şaşırır. Pyotr Andreyiç, Pugaçev'in hizmetine girmediğini ve ondan herhangi bir görev almadığını söylese de mahkemeyi ikna edemez. Yüzbaşının kızının, mahkeme kapılarında sürünmemesi için bu konuda kendisine tanıklık etmesini de istemez. Babasının iyi bir subay olması nedeniyle idam edilme yerine, Sibirya'nın ücra bir bölgesinde ömür boyu oturmaya mahkûm edilir.

Bu karar, Pyotr Andreyiç'in babasını kahreder. Oğlunun, bir isyancının hizmetinde bulunmasını onuruna yediremez. Bu durum Marya'yı da derinden sarsmıştır. Mahkemede Pyotr Andreyiç'in kendisiyle ilgili bazı şeyleri açıklamamış olmasına inanmaktadır. Çok iyi bakıldığı bu evden müsaade isteyerek Savelyiç'le birlikte Petersburg'a gider. Çariçenin o sırada Tsarskoye Selo'da olduğunu öğrenir. Kendisi de orada konaklamaya karar verir. Menzil bekçisinin eşiyle tanışır. Saray sobacısının yeğeni olan bu kadın, Marya'ya Çariçe'nin uyandığı saati, gezindiği yerleri, hizmeti için yanında bulunanları anlatır. Ertesi gün Marya, erkenden kalkar ve bahçeye çıkar. Orada kırk yaşlarında, Çariçe'nin sarayında görevli bir bayanla tanışır. Ona başından geçenleri anlatır ve ondan Çariçeye yazdığı mektubu götürmesi için yardım ister. Mektubu okuyan Çariçe, Marya'yı huzuruna davet eder; onu çok iyi karşılar. Ona, Pyotr Andreyiç'in suçsuz olduğuna inandığını, evlenmeleri için yardım edeceğini söyler. Kayın babasına vermesi için bir mektup da verir. Mektubunda Pyotr Andreyiç'in suçsuzluğunu bildirmekte ve Yüzbaşı Mironov'un kızının da zekâsını, ahlâkını övmektedir.

Pyotr Andreyiç, özel bir emirle sürgünden kurtulur ve Simbirsk'e döner. Marya ile evlenir, bolluk içinde mutlu bir hayat yaşarlar.