Rasim Özdenören etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Eylül 2019 Pazar

thumbnail

Kafa Karıştıran Kelimeler (Rasim Özdenören ) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Kafa Karıştıran Kelimeler

Kitabın Yazarı : Rasim Özdenören

Kitap Hakkında Bilgi :

Bu kitapta Rasim Özdenören, demokrasi, diyalektik, rasyonalizm, pozitivizm, hümanizm, bilim, kültür, gelenek ve özgürlük gibi kimi kavramların bir Müslüman tarafından nasıl kavranması gerektiğine dair öneriler getirmenin ötesinde, ele alınmayan diğer önemli kavramların irdelenmesine ilişkin bir usûl de sunuyor.

Kitabın Özeti :

Kafa Karıştıran Kelimeler, Meb’in öğretmenlere okuması için tavsiye ettiği bir kitaptır. Kitap, batı kültüründen dilimize geçmiş kimi kavramların (yazara göre kafa karıştıran) ne demek olduğunu ve bu kelimelere “müslümanca” bakışın ne olması gerektiği üstünde durmuş. Neden böyle bir çalışma yaptığını ise şöyle açıklamış :

Batı’nın kelimeleri ancak batı kültüründe anlaşılabilir ve bu kelimelerin bizim kültürümüzdeki kaşılığı farklıdır. Bu yüzden bu kelimeleri gördüğümüzde bir müslüman olarak nasıl yorumlamamız gerekiyor onu bilelim. Çünkü biz Batı ile hesaplaşmamış bir milletiz ve onun kavramları yerine kendi kavramlarımızı veya bakış açımızı koymalıyız.

İlk bölümde, demagoji, entelektüalizm, diyalektik, pozitivizm ve hümanizma kavramlarını ele alarak bu kavramlara müslümanca nasıl yaklaşılması gerektiğini anlatmış. Bunu yaparken de İslam’da bu kelimelerin yeri tartışmasına girmiş. Misal olarak İslam’ın akılcı ve pozitivist olmadığını, Yunus Emre’nin “Çıktım erik dalına, Anda yedim üzümü.” dizeleriyle açıklamış. Yine Kafa Karıştıran Kelimeler ‘in birinci bölümünde insanın ne olduğunu hümanizma kavramı üzerinden irdelerken Camus’un anlamsızlık felsefesine karşı insanı, “emaneti yüklenen” olarak tanımlamıştır. Yani rabbini bilme görevini üstlenmiş varlık olarak.

İkinci bölümde ise yazar Kafa Karıştıran Kelimeler‘de, bilim eleştirisine yer vermiş. Bilimin aslında bir genel kabul olduğu ve değişebileceği fikirlerini ele almış. Paradigma kavramını kullanmamış fakat batı bilimi derken hakim paradigmayı kastetmiş olmalı. Bilimin mutlak değişmez tek doğru olduğu kabulünün yanlış olduğu üzerinde durmuş. Daha sonra ilim ve irfan kelimelerini ele alarak irfanın, bilim üstü bir önceden kavrama becerisi olduğunu söylemiş. Çünkü irfan sahibi insan olayların derinine bakar ve asıl nedeni görmeye çalışır. Evrim teorisinin yanlış olduğunu anlamak irfan sahibi biri için kolaydır yazara göre.

İrfan kavramının karşılığı muallak kalmış kitapta. Deha, Özbiliş ya da istidat gibi bir anlamda kullanılmış anladığım kadarıyla. Zor bir kavram. Maarifi ve arifi anlamak irfanı anlamakla ilgili. Yüksek lisans yaparken bir hocamız irfanı şöyle özetlemişti. Eklemeden geçmek istemedim. İlim yere çöp atmanın yanlış olduğunu bilmek ise, irfan yere o çöpü atmamaktır.

Diğer bölümlerde de kavramları irdeleyerek devam etmiş yazar. O sırada da bazı islami izahatlar yapmış. Kitapta ele alınan kelimeler bir kavram olduğundan böyle kısa açıklanmaları onları çok yüzeysel bırakmış. Kitapta az az her şeyden bahsedilmiş. Bir deneme olmuş adeta. Kavram işi ise daha derin bir iştir. Diyalektik kavramını anlamak için belki Harakleitos, Hegel, Marx’ ı bilmek gerekir. Böyle birkaç sayfa ile geçiştirilemez. Kitapta yazdığı gibi kelime değil, kavramdır söylenenler ve her bir kavram ciddi incelemeler gerektirir.

Ciddi meselelere ciddi eğilmek gerekir. Şu da var ki felsefeye veya tarihe dair bir bilgi veriliyorsa kaynak olmalıdır. Kaynak olmadan yazılmış bir söz üzerinden yorum yapıldığı zaman bu iş felsefe olmaktan çıkar. Sohbet olur. Ama bu kavramlar sohbetin konusu değildir. Uzmanlık gerektirir. Felsefe veya felsefe tarihi okumaları yapmak daha yerinde olacaktır. Bir kavrama veya olaya karşı müslüman bir bakış da olamaz bana göre. Müslüman olmanın şartı bellidir. Gerisi yorumdur. Bir müslümanın çıkarımları veya kavrayışı, müslüman bakışı temsil etmez, edemez. Dünyada ne kadar müslüman varsa o kadar müslüman bakış vardır.

21 Temmuz 2019 Pazar

thumbnail

Gül Yetiştiren Adam (Rasim Özdenören) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Gül Yetiştiren Adam

Kitabın Yazarı : Rasim Özdenören

Kitap Hakkında Bilgi :

Anadolu'nun bir taşra kentinden Yeni Dünya'nın metropollerine kadar uzanan bir coğrafyada kaynaşan insanımız... Modernleşmiş olanlarla kişiliklerini koruma çabasıyla bunun dışında kalanlar... Her iki kesitte yaşayan insanların kendi kendileriyle gerek çevreleriyle olan çatışmalarından doğan dram... Eksik kalmış aşklar, eksik bırakılmış eylemler... Bu kitabı okurken Batı kültürünün baskısı ile çaresiz bırakılmış insanımızın bocalayışını, gizli protestolarını ve gizli kabullenişlerini göreceksiniz...

Kitabın Özeti :

Gül yetiştiren adam, kurtuluş Savaşı yıllarında mücadele etmiş, arkadaşlarının şehadetine tanıklık etmiş, savaş sonrasında ise kendisi ve arkadaşları neyin uğrunda savaş verdiyse onun tam tersi istikametinde gelişen bir dünyanın oluşuna tanıklık etmiştir. Ancak bu yeni dünyaya karşı kendi çapında sessiz bir protesto geliştirmiş ve evinden dışarı çıkmadan kendisini ibadete ve gül yetiştirmeye vermiştir. Mütevazı evinin bahçesinde kokusu eşsiz güller yetiştirmekte ve bunları evine uğrayan torunları ve diğer isteyenlere vermektedir. Halk onun bu sessiz protestosuna karşı saygı duymuş ve zamanla hakkında değişik hikâyeler uydurulan ve akıllı deli diye anılan kimselerden olmuştur.

Tam 50 yıl boyunca evinden dışarı çıkmaksızın yalnız ibadetle meşgul olup gül yetiştiren adam, bir gün torunun oğluyla birlikte sabah namazını camide kılmak üzere ilk kez dışarı çıkar. Evinde geçirdiği 50 yıllık protestosunun ardından yeni dünyaya bu ilk çıkışında her şeyin tam da istenilenin aksine değişmiş olduğunu fark eder.

Yanından hızla geçip giden taksiye öfkelenirken zamanında mevcut olan derenin artık olmadığını görür. Yüksek katlı binalar, renkli ışıklarla süslenmiş vitrinlerde kıyafetlerin sergilenişi her şey ona yabancı ve bozulmuş gelmektedir. Camiye gittiklerinde hayal kırıklığı daha da artar. Caminin namaz için gelenlerle dolu olacağını düşünmüştür. Anacak cami beklediği gibi kalabalık değildir.

Arkadaşları boşu boşuna can vermişçesine fötr şapka takan birinin olduğunu görür. İçinde biriken sitemini saklayarak diğer insanların kıyafetlerini ve onların nasıl da değişmiş olduklarını gözlemlemeye devam eder. Derken içeri cübbesi ve sarığıyla giren imamı görür ve onun bu giyiminden ötürü adeta bir kahraman olduğunu düşünür. Ancak namaz bittiğinde imamın cübbe ve sarığını çıkararak cemaate benzer bir kıyafet giydiğini görünce dayanamaz ve herkesin duyacağı şekilde içinde biriken suskunluğunu bozar.

Cemaatin meraklı bakışları arasında onları İslam’a çağırır. Kimse tarafından tanınmayan bu yaşlı adam, Gül Yetiştiren Adam, cemaati derinden etkileyen sözler söyler. İmanın gizli, İslam’ın ise aşikar olması gerektiğini, dışı kafire benzeyen insanın içinin de kafire benzemeye başlayacağını söyleyerek onları uyarır. Cemaat dağılırken fötr şapkalı adamın şapkasını elinde buruşturduğu ve onu atacak bir çöp aradığı görülür.

Hikâyenin diğer kısmında ise yeni dünyanın modern yaşantısının temsilcileri anlatılmaktadır. Sitare, Zelda, Tansel ve diğerlerinden oluşan bu grupta çarpık ilişkiler yer almaktadır.

Bir bankada çalışmaktayken babası yaşında bir adam olan Çarli ile evlenen Sitare, savurgan biçimde para harcamaktadır. Kumar oynamakta, herkesçe bilinen bir sevda oyunun içindedir. Kocası hastanede yatmaktayken bile arkadaşlarıyla birlikte tatile çıkıp bu eğlencelerine devam etmekte olan bir kadındır.

İsmi verilmemekle birlikte Sitare’yi sevmekte olan yazar bir gencin gözüyle anlatılan bu diğer yaşamda hayatin tüm doğal renkleri insan elinin değmesiyle değişip insanların oluşturduğu sahte bir renge bürünmüştür. Konuşmalar arasına sıkıştırılmış yabancı sözcüklerle, giyim kuşamdaki açıklığıyla, değişmiş şehir adabı ve yüksek katli binalarıyla insanların kalabalık gruplarda kendini unuttuğu bir dünyadır içinde yasadıkları. Herkes eskiye dair ne varsa unutmuş ve yeni dünyanın yaşam biçimine ayak uydurmuştur.

Ahlaki düzeni tümden değişmiş olan dünyanın kahramanlarından Sitare, kocasını hastaneye yatırıp arkadaşlarıyla eğlence için gittikleri otelde tuhaf davranışlar sergilemeye başlar. Sitare, arkadaşlarınca pervasız, kocasını aldatan ve gamsız biri olarak görünmektedir. Arkadaşlarıyla birlikte sohbet ettikleri bir akşam oldukça ümitsiz bir biçimde arkadaşlarının hakkındaki düşüncelerinin doğru olmadığını, sanılanın aksine kocasını aldatmadığını söyler. Aynı gece intihar eder.

Gül Yetiştiren Adam (Rasim Özdenören) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı için tıklayınız...

20 Temmuz 2019 Cumartesi

thumbnail

Gül Yetiştiren Adam (Rasim Özdenören) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Romanın başında kahramanımızı bir gece yarısı ziyarete gelenler kaç kişiydi ve sürekli gitmesi gerektiğini söyleyen kimdi?

A) 5 kişi - Sitare
B) 4 kişi - Sitare
C) 3 kişi - Çarli
D) 4 kişi - Çarli
E) 5 kişi - Yeni evli çift

2. “Ulu Cami‟nin saçaklı minaresi göğü bir çınar kökü gibi sarıp kucaklamış, kuşlar uzun gagalarıyla  ............. bunlar saçağın altına yuva kurmuşlar.”
Romanda geçen bu ifadede boş bırakılan yere aĢağıdakilerden hangisi getirilmelidir?


A) Kırlangıçtır
B) Leylektir
C) Güvercindir
D) Kumrudur
E) Serçedir

3. Kahramanımız protesto olsun diye ne yapıyor ve kaç yıldır bu protestoyu sürdürüyor?

A) Evden dışarı çıkmıyor - 40 yıldır
B) Kitap okuyor - 20 yıldır
C) Gazetede köşe yazısı yazıyor - 25 yıldır
D) Öğüt veren bir kitap yazıyor - 30 yıldır
E) Bahçe ile uğraşıyor - 35 yıldır

4. Çarli hastanede tedavi görürken Sitare ne yapıyor?

A) Arkadaşlarını geziye gönderip kendisi Çarli’nin yanında kalıyor.
B) Arkadaşları da Sitare ile hastanede kalıyor.
C) Arkadaşlarını geziye gönderip kahramanımız ve Sitare kalıyor.
D) Arkadaşlarından birini hastanede bırakıp arkadaşları ile geziye gidiyor.
E) Sitare tüm arkadaşlarını toplayıp geziye gidiyor.

5. Gezi için gittikleri yerde eğlence seçenekleri arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Konser
B) Sirk
C) Revü
D) Kumar
E) Hayvanat bahçesi

6. “Açlık savaş bir aradaydı ve dövüşmüşlerdi Kuran için, Halife için ve .......... kenti terk etmek zorunda bıraktıkları zaman kurtulduklarını sanmışlardı.” Savaş yıllarını anlatan bu cümlede boş bırakılan yerde bahsi geçen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Fransız’ı
B) İngiliz’i
C) Rus’u
D) Yunan’ı
E) Alman'ı

7. Kahramanımıza aşureyi getiren kimdi?

A) Torunu
B) Torununun karısı
C) Torununun oğlu
D) Oğlu
E) Oğlunun karısı

8. “Peygamberimiz bana üç şey sevdirildi diye buyurmuşlardı.” Kahramanımızın dile getirdiği ve Peygamberimizin sevdiği bu üç şeyden ikisi aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir?

A) Güzel ses - namaz
B) Kuran - namaz
C) Güzel koku - Kuran
D) Güller – namaz
E) Güzel koku - namaz

9. Aşağıdakilerden hangisi “Fakat hiçbir değişiklik şehrin tabiatına müdahale edemedi.” ifadesindeki değişmeyen şeylerden biri değildir? 

A) Yazın bağlara çıkmaya
B) Sinemaya rağmen Belediye Şehir Tiyatrosu’nun uzun ömürlü olmasına
C) Fırıncılara rağmen yufka ekmeklere
D) Şapkacıya rağmen şalvar giyilmesine
E) Kiremit çatılara rağmen toprak damlarda tarhana kurutulmasına

10. Aşağıdakilerden hangisi gül yetiştiren üç beş adam için söylenenlerden değildir?

A) Harpte kulağının dibinde bomba patladıktan sonra böyle olmuş.
B) Zararsız delilerdi, işte bu.
C) Vaktiyle bir kıza aşıkmış, istemiş, vermemişler. Kara sevda!
D) Vaktiyle işleri iyi gitmemiş, iflas edince inzivaya çekilmiş.
E) Karısı öldükten sonra bu hallere düştü zavallı.

11. Aşağıdakilerden hangisinde “O gece yani Çarli'ye kriz gelmeden bir gün önce Erol gelmişti.” diye başlayan bölümde Erol‟a kendi yatağını verip kahramanımızın dışardaki kanepede yattığı gece niçin korktuğu doğru belirtilmiştir?


A) Buzdolabının düzenli aralıklarla çalışmasından doğan madeni sesten
B) Bitişik komşuları olan karı kocanın gürültüyle kavga etmesinden
C) Kapının tokmağını tutan ölü annesinin elinden
D) Birlikte hareket eden birçok motosikletlinin ve motosikletlerinin gürültüsünden
E) Yaz gecelerine özgü o çıtırtı ve böcek seslerinden

12. Kahramanımız aşağıdaki hangi örnekle ilgili detaylı açıklama lar yaptıktan sonra “Şehrin ahlakı değişmişti.” ifadesini kullanmıştır?

A) Yatsı namazından sonra sokaklarda dolaşmak ayıptı.
B) Büyükler konuşurken konuşmak ayıptı.
C) Büyüklerin önünden yürümek ayıptı.
D) Kadınlarla bir arada bulunmak ayıptı.
E) Esnafın müşteriye ilgisiz veya kötü davranması ayıptı.
13. Gül yetiştiren adama romanın sonunda ne olduğunu nasıl öğreniyoruz?

A) Öldüğünü - torununun düşüncelerinden
B) Hastalandığını - hastanede Çarli’nin yanındaki yatakta olmasından
C) Hayata uyum sağladığını - torunuyla evden çıkıp namaza gitmesinden
D) Yeniliklere ayak uyduramadığını - tekrar eve kapanmasından
E) Tutuklandığını - kahramanımızın okuduğu gazete haberinden

14. Aşağıda verilen bilgilerden hangisi kahramanımızın roman sonundaki durumunu ifade etmektedir? 

A) Sitare ile evlenmiştir.
B) Sitare intihar edince hayata küsmüştür.
C) Tansel ile evlilik hazırlığındadır.
D) Sitare ile evlenebilmek için Çarli’nin ölümünü beklemektedir.
E) Herkesten uzaklaşıp yeni bir hayat kurmaya çalışmaktadır.

15. “Gül Yetiştiren Adam” romanının yazarı kimdir?

A) Orhan Pamuk
B) Rasim Özdenören
C) Peyami Safa
D) İskender Pala
E) Yakup Kadri Karaosmanoğlu

16. Aşağıdakilerden hangisi “Gül Yetiştiren Adam” romanının içeriğiyle ilgili değildir?

A) Batı kültürünün baskısı ile çaresiz kalmış insanımızın bocalayışı, gizli protestoları ve gizli kabullenişleri
B) Anadolu’nun bir taşra kentinden metropollerine kadar uzanan bir coğrafyada kaynaşan insanımız
C) Modernleşmiş olanlarla kişiliklerini koruma çabasıyla bunun dışında kalanlar
D) Eksik kalmış aşklar, eksik bırakılmış eylemler
E) Yıllarca süren bir başkaldırı ve sonunda elde edilen zafer

17. - Aya bakmayın çocuklar diye uyarır onları, iyi değildir.
- İyi değil mi?
- Öyle derler, aya bakmak iyi değildir.
- İyi olan nedir peki?
- ...
Kitaptan alınan bu bölümde son soruya verilen cevap aĢağıdakilerden hangisidir, iyi olan nedir?


A) Başını eğip yere bakmak
B) Ellerini açıp dua etmek
C) Hemen başını çevirip hızlıca yürümek
D) Sabahları gözünü açar açmaz yeşile bakmak
E) Yaşlı insanların sözlerine önem vermek

18. Yazdığım yeri bir kez daha okuyorum. Çok kısa olmuş. İmza yerindeki Kardeşin kelimesinin üstünü çiziyorum. Bir uçakla geldik buraya. Büyük bir uçurumun üstünden geçtik. Jet tam on beş dakikada geçiyor uçurumun üstünden. Gözlerimin önünde iki avuç içi peydahlanıyor, kadın elleri. Nasıl bir sezgiyle, hemen tanıyorum bu ellerin sahiplerini. ... diye sesleniyorum hayretle.
Kitaptan alınan bu bölümde kahramanın ellerinden tanıdığı bayan kimdir?


A) Sitare
B) Zelda
C) Marya
D) Marti (Martha)
E) Sofya

19. Aşağıdakilerden hangisinin Sitare'nin ruh hali ve karakteri üzerinde daha etkili olduğu söylenebilir?


A) Sakat doğan kızının ölmesi
B) Çarli’nin hasta olması
C) Zelda yaşadığı çekişme
D) Çarli’nin hanımı ve çocuklarının onu tehdit etmesi
E) Yavuz’un Zelda’nın yeğenine ilgi duyması

20. Aşağıdakilerden hangisi Gül Yetiştiren Adam'ın kendini eve kapatarak gül yetişmeyle uğraşmasının asıl nedeni olarak gösterilebilir?

A) Savaş sırasında Garip Mevlüt’ün hazin bir şekilde ölümü
B) Peygamber Efendimizin güzel kokuyu ve gülü sevmesi
C) Etrafında bir efsane oluşturarak insanların ona saygı görmek istemesi
D) Kendini ibadete ve zikre adamak istemesi
E) Uğruna savaştığı ideallerle savaş sonrası yaşananların çelişmesi

21. Bu adamlar hakkında çeşit çeşit hikâyeler uydururlardı. Söz gelimi, birisi için: “Karısı öldükten sonra bu hallere düştü zavallı” diyor. Bir başkası için: “Harpte kulağının dibinde bomba patladıktan sonra böyle olmuş.” diyorlardı. Fakat uzun uzadıya durulmazdı bunların üzerinde konuşulup geçilirdi. Bu hikâyelere zaman zaman ilaveler yapıldığı da olurdu. Aşk yüzünden böyle evlerine kapanıp kaldıkları da söyleniyordu. “Vaktiyle bir kıza aşıkmış, istemiş vermemişler. Karasevda.” ...aslında kimsenin içtenlikle önemsediği yoktu onları. Saygı denmeyecek bir saygı duyuyorlardı....
Hikâyeden alınan bu bölüme göre “Gül Yetiştiren Adam” gibi insanları halk nasıl insanlar olarak görüyor?


A) Çekinilmesi gereken adamlar olarak
B) Tımarhaneye kapatılması gereken delililer olarak
C) Saygıda kusur edilmemesi gereken insanlar olarak
D) Zararsız deliler olarak
E) Ermiş kerametleri olan insanlar olarak

22. Akşama doğru bir kez daha hastaneye uğruyorum tek bir kelime söylüyor doktor. ... Kafama takılıyor bu kelime. Tıpkı Sitare gibi. .... diye tekrarlayarak eve dönüyorum. Hastanede yatan Çarli için doktorların söylediği ve kahramanın kafasına takılan bu hastalık neydi?

A) Hemipleji
B) Enfarktüs
C) Emboli
D) Myokard
E) Tromboli

23. Zelda, doktorla evlenmeden önce ne iş yapıyordu?

A) Sitare’yle aynı bankada çalışıyordu.
B) Çarli’nin fabrikasında muhasebe işlerine bakıyordu.
C) Evli olduğu doktorun sekreterliğini yapıyordu.
D) Kanada’da bir iş adamının yardımcılığını yapıyordu.
E) Sitare’nin ev işlerine bakıyordu.

24. Hastane kayıt işlemleri sırasında yaşananları göz önünde bulundurursak Çarli'nin milliyeti aşağıdakilerden hangisidir?

A) İtalyan
B) Fransız
C) İngiliz
D) Türk
E) Arap

25. Kahramanımızın adını öğrenip köpeğine vermek isteyen Marya, oraya yerleşip kimlere ne öğretmeyi planlıyor?

A) Fransızlara - yoga
B) Amerikalılara - göbek dansı
C) İngilizlere - ebru
D) Türklere - poker
E) Ruslara - dans

Cevap Anahtarı :

1-D     2-B     3-A     4-E     5-E
6-A     7-C     8-E     9-B     10-D
11-C   12-A   13-E   14-C   15-B
16-E   17-D   18-C   19-E   20-E
21-D   22-A   23-E   24-D   25-B

Gül Yetiştiren Adam (Rasim Özdenören) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili için tıklayınız...

About