Bitkilerle Sohbet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Mayıs 2020 Pazar

thumbnail

Bitkilerle Sohbet (Durdu Güneş) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Bitkilerle Sohbet

Kitabın Yazarı : Durdu Güneş

Kitap Hakkında Bilgi :

Siz hiç bir çiçekle bir ağaça sohbet ettiniz mi?

Onlara sevgi ile bakıp gönül gönüle konuştunuz mu?

Siz, bir bitkinin hal diliyle espri yapabileceğini düşündünüz mü?

Siz, bir bitkinin penceresinden insana bakabildiniz mi?

Siz, bir bitkinin insana ders anlattığına tanık oldunuz mu?

Bu kitabı okuduğunuzda bir daha asla bir bitkiye eskisi gibi bakmayacaksınız.

Bu kitap, mizahın, felsefenin ve bitkinin bir araya geldiği, alanında ilk özgün eserdir.
Kitabın Özeti :

Dünya hayatının cümle insanlık için gurbet olması Hakk’tan ayrılmayanları hüzne gark etmektedir. İşte bu hal, gurbette olmanın farkında olan Müslümana, asl’dan habersiz olmanın işareti olan gülmeyi ‘gaflette olma’ hali olarak ifade ettiği için, hiçbir zaman yakıştırılmamıştır. Bununla birlikte vakarı muhafaza ederek gülmek insanda var olan bir haldir. Yani gülme hali büsbütün yasaklanmamıştır.

Medeniyetimizde haddi aşmamak, alaya sebebiyet vermemek, karşıdakini hafife alıp küçük görmemek ve uydurma şeylere mahal vermemek kaydıyla mizaha ve şakaya izin verilmiştir.

Ali Yurtgezen Hocam ‘mizah’ mefhumunun genel itibariyle amacını ve hangi ölçülerle yapılması gerektiğini şu şekilde ifade buyurmuşlardır: ‘Ölçülerimize uygun mizahın sadece ve özellikle “güldürmek” gibi bir hedefi de yoktur. Her şeyde olduğu gibi bunda da ulvî bir fayda gözetilmelidir. Gergin bir ortamı yumuşatmak, muhatabı rahatlatmak, mesajı bir nükteyle daha tesirli vermek, söylenmesi gereken ama söylenmesinden çekinilen bir hakikati şakaya vurarak ifade etmek, zulme karşı bir direnişi canlı tutmak asıl gayedir.’

Ve devamında ise nasıl bir mizah olması gerektiği ile alakalı şöyle buyurmuşlardır: ‘Büyüklerimiz bu inceliği, bu hassas ölçüyü anlatmak üzere bizim gibi laf kalabalığına tevessül etmemiş; mizah, şaka, espri, nükte yerine “latife” diyerek meseleyi tek kelime ile çözmüştür. Arkasından da belki bu kavram kargaşası içinde latifenin de ölçüsünü kaçırabiliriz endişesiyle şu hükmü koymuşlardır: Latife latif gerek. Yani yaptığımız şaka, mizah, espri, ince ve derinlikli olmalı. Bir güzelliği ve hoşluğu yansıtmalı. Bayağılığın, kabalığın, hayâsızlığın, müstehcenliğin yakınından bile geçmemeli. Muhatabı kırıp incitmemeli, bilakis bir “lütuf” taşımalı ona. Ve mutlaka gönülden kopup gelmeli.’

Mizah genel itibariyle meşrep ve maharet meselesidir. Durdu Güneş; hikmet ve nükte yüklü, incelikli ve derinlikli ‘Bitkilerle Sohbet’ adlı eserinde nebatatı konuşturmuş, mizah ile alakalı ne kadar mahir olduğunu ve mizahın meşrebine uyumsuz olmadığını, medeniyetimizdeki mizah anlayışıyla örtüştüğünü eseriyle ortaya koymuştur.

Durdu Güneş, ‘Bitkilerle Sohbet’ adlı eserini yazma amacını eserinin önsözünde şöyle ifade etmiştir: ’Ben insanların bitkilere verdiği anlamlardan yola çıkarak onları konuşturmak ve düşünce dünyamıza küçük küçük pencereler açmak istiyorum. Böylelikle dünyamıza güzellik katan çiçekler, hayata huzur katan orman, soframızı süsleyen meyve ve sebzeler düşünce dünyamızda da konuşarak yeni roller alacaktır.’

Modern kentlerin betonarme yığınlarıyla yeşile savaş açması, her şeyin sahtesinin üretildiği bu dönemde, çiçeklerin dahi sahtesinin üretilmesi, insanlığın bitkilerle sohbetten mahrum kalmasına sebep olmaktadır. Hâlbuki bitkilerde de tabiattaki her şeyde olduğu gibi bir dil vardır ve yalnızca bu dili anlayabilenler o bitkilerle konuşabileceklerdir. Hakiki manada işitme melekesini kaybetmemiş olanlar bu varlıkların söylediklerini anlayacaklardır.

Yazar kitabın son sayfasında biz okurlar için de yer ayırmış ve bir bitkiyle de bizim sohbet etmemizi istemiştir. Acaba nebatatın dilini biliyor muyuz? Son sayfada bunu hepimiz kendimiz adına göreceğiz. Tabi konuşacak bir bitki bulabilirsek!

Bekir BÜYÜKKURT 

https://kitapsinavi.blogspot.com/2020/05/bir-agactan-on-ders-bitkilerle-sohbet.html

thumbnail

BİR AĞAÇTAN ON DERS - Bitkilerle Sohbet Kitabından


BİR AĞAÇTAN ON DERS

Bir adam, ağacın gölgesinde, bir felsefe kitabı okuyordu. Sorular adamın kafasını karıştırmıştı. Başını kaldırıp ağaca baktı.

-  Keşke ağaç olsaydım, hiç düşünmeden yaşasaydım dedi.

Birden ağaç dile geldi:

- ”Ben düşünmüyorum belki, ama düşünen insanlara o kadar çok ders verebilirim ki” dedi.

Adam heyecanla:

- ”Seni dinlemek isterim” dedi.

Ağaç konuşmaya başladı:

- ”At o felsefe kitabını elinden, şimdi bana bak ve beni dinle! Sana on tane hayat dersi vereceğim” dedi.

Adam heyecanlanarak:

- ”Tamam” dedi.

Ağaç:

- ”Dinle o zaman” dedi ve hayat derslerini sıralamaya başladı:

1. Ağaç yaş iken eğilir ya da doğrulur. Her şeyin bir zamanı vardır. Hayat, öğrenme sürecidir ama, zamanlaması çok önemlidir. Siz de bilirsiniz ki ;
“Yaşlı köpeğe yeni oyunlar öğretilmez.”
“Yaşlı kurda yol öğretilmez.”

2. Düşen ağaca balta vuran çok olur. Onun için, hayatta düşmemeye dikkat etmek gerek; güçlüyken gölgene sığınanlar, düşerken baltayı alıp sana koşarlar.

3. Bizi yok etmeye çalışan baltanın sapı bizdendir. Dış düşmandan korkmayın. İç düşman daha tehlikelidir. Sizin gibi görünüp, size hainlik edecek insanlara dikkat edin. Dişi kıran, pirince en çok benzeyen beyaz taştır.

4. “Ulu çamlar, fırtınalı diyarlarda yetişir” (Cemil Meriç). İnsanı geliştiren, mükemmelleştiren zorluklardır. Büyük adamlar, büyük engellerle karşılaşıp, onu aştıkları için büyük adam olurlar. Büyük devletler, büyük badireleri atlatarak büyük devlet olurlar. Uçurtma, rüzgâra karşı durduğu için yükselir. Engelleri, fırsat bilmelisiniz.

5. Bir ağacın kökü ne kadar derinse, boyu o kadar yükseğe çıkar. Kökleri zayıf olan, büyüklüğü taşıyamaz. Onun için kökünüze sahip çıkmalısınız. Kökünü unutan veya yok sayan bir ağaç, ayakta kalabilir mi? Bir ağaç, gücünü gövdesinden değil, kökünden alır. Sizin bir tarihiniz yoksa,nasıl geleceğiniz olabilir? Tarihinizi yok sayar veya unutursanız, geleceği nasıl inşa edeceksiniz?

6. Ağaç yapraklarıyla gürler. Bir insan da ailesiyle, sosyal çevresiyle güzel olur; onlarla tamamlanır. Onlarla varlığını hissettirir. Onun için, sosyal ilişkiler çok önemlidir.

7. Hiçbir ağaç, acaba bahar gelecek mi, çiçek açacak mıyım diye düşünmez. Kök, gövde ve dallar görevini sessizce ve sabırla yaparlar. Siz de, baharın gelmesini bekliyorsanız, görevinizi şamata yapmadan, sessizce, hakkıyla ve sabırla yapmalısınız.

8. Meyveli ağacı taşlarlar. Bilgili, becerikli, başarılı insanlara haset eden çok olur. Bir işe yaramayan, vasıfsız, silik insanları kimse umursamaz. Onun için, başarılı insanlar, atılacak taşlara mukavemet edemezlerse, başarılarını sürdüremezler.

9. Her ağaç, kendi toprağında büyür. Ağaç ancak, uygun toprağı bulması halinde, gelişmesini sürdürür. İnsan yetenekleri de öyledir; ağaç, tohumu gibidir. Uygun zemin bulursa gelişir, yoksa çürür gider.

10. Beşikten mezara kadar ağaca muhtaçsınız. Çocukken beşikte, ölünce tabutta bizimle berabersiniz. Bize, hep odun gözüyle bakmayın. Biraz da ibret gözüyle bakın. Sözü şöyle bitireyim, insanların kulağına küpe olsun.

“Her şey, bir ağacı sevmekle başlar. Bundan sonra, bir ağacın yanından geçerken durun ve şarkımızı dinleyin.”

Adam ağaca tekrar baktı, “Aslında odun olan, bu ağaç değil benmişim meğerse” diye geçirdi içinden.

Bitkilerle Sohbet isimli kitaptan alıntıdır.

http://elektrikelektronikegitimi.blogspot.com/2020/05/bitkilerle-sohbet-durdu-gunes-kitabnn.html

Bitkilerle Sohbet (Durdu Güneş) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili için tıklayınız...

About