Öğretmen ve öğrencilere yönelik kitap özetleri, kitap sınavları, kitap soruları ve eğitici hikayeler
M. Necati Sepetçioğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
M. Necati Sepetçioğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
30 Kasım 2019 Cumartesi
Çatı (M. Necati Sepetçioğlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili
Kitabın Adı : Çatı
Kitabın Yazarı : M. Necati Sepetçioğlu
Kitap Hakkında Bilgi :
Çatı romanı Karacahisar'ın alınmasından Osman Beyin ölümüne kadar olan hadiseleri içine alır. Osman Bey Karacahisar'a yerleşilmesini söylemiştir. Fakat aşiret, göçebeliğe ve çadırda yaşamaya alışmıştır. Bir türlü evlerde yaşamaya alışamazlar. Aybüken Ebe aşiretin kadınlarını ikna etmeye çalışır.
Romanda göçebelikten yerleşikliğe geçişin bütün sıkıntıları anlatılmıştır. Türkmen'in toprağa alışma süreci, bu dönemin getirdiği sıkıntılar, problemler, Türkmen'in dedikodu merakı, Rumlarla münasebeti, Rumları taklit etmesi, Rum'un daha önce yaşadığı açlık gibi meseleler üzerinde uzun uzun durulmuş, derin, isabetli ve düşündürücü tahliller yapılmıştır.
Kitabın Özeti :
Osman Bey yerleşik hayatın getirdiği yeni problemlerle karşılaşır. Bunlardan birisiyeni bir köprü yapılması üzerine ortaya çıkar. Dursun Fakıh köprüden geçişi ücrete bağlar. Osman Bey önce çok kızar. Dursun Fakıh ise görüşlerini şöyle açıklar:
Yerleşik hayatın birtakım masrafları vardır. Bunlar beyin kesesinden karşılanamaz. Osman Bey artık aşiret reisi değildir. Yerleşik hayatın getirdiği bir diğer problem pazardaki baç meselesinde ortaya çıkar. Dursun Fakıh buna da bir çare bulur ve başta Osman Bey olmak üzere herkese kabul ettirir. Osman Bey, pazarı dolaşmış, bir problemle daha karşılaşmıştır. Bilecik'ten gelen Rum pazarcılar çok fakirdirler. Osman Bey onlardan pazar bacı alınmamasını uygun görür ve Dursun Fakıh'a bu konuda bir buyruk çıkarmasını söyler.
Romanda devrin problemleri, Osman Beyin ağzından da dile getirilmiştir. Osman Bey Şeyh Edebali ile konuşmaktadır. Yeni bir akın için yerleşmeyi beklemekte olduğunu söyler. Türkmen azlıktır. Şehir hayatına alışamamıştır. Civardaki aşiretler de Kayı'yaalışamamışlardır. Osman Bey Akça Koca'nın da Dursun Fakıh'a alışamadığını söyler. Kılıç kaleme henüz alışamamıştır. Eserde Akça Koca kılıcı, Dursun Fakıh da kalemitemsil etmektedir. Şeyh Edebali Osman Bey’den ikinci oğlu Alaaddin'i kendisine vermesini söyler. Onu kalem ehli olarak yetiştirecektir.
Akça Koca da Orhan'ı yetiştirmekte, ona cenk talimleri yaptırmaktadır. Uzun süren bir barış dönemine girilmiştir. Ertuğrul Bey’in silâh arkadaşı olan Akça Koca bu durumdan memnun değildir ve akınları özler. Eserde Dursun Fakıh, kalemden başka adaleti de temsil etmektedir.
Romanın sonunda Bursa kuşatılmıştır. Mal Hatun, Şeyh Edebali, Kumral Dede ölmüşlerdir. Osman Bey bir erkek torunu olduğunu öğrenir ve ölür.
Romanda, birliği ve düzeni bozmak isteyenler de her zaman aktif bir şekilde görülürler. Bunlardan en önemlisi Pir Cabbarın Alisi'dir. Meraga'dan gelmiştir. Bu mesele de Osman Bey’in ağzından dile getirilir.
Osman Bey Şeyh Edebali'ye son zamanlarda aşiretlere eskici adı altında birtakım adamların yerleştiklerini, Türkmen’e acayip laflar etmekte olduklarını anlatır ve bunların neyin nesi olduklarını sorar. Sonra bu sorunun cevabı romanın bir başka yerinde Bileyici Baba tarafından verilir. Bileyici Baba, aşireti kandıran adamların İran'dan geldiklerini, kendilerini "Ehl-i Hak"tan tanıttıklarını söyler. Pir Cabbarın Alisi ve onun gibiler Germiyanoğlu'nun topraklarına girmişler, eskici, demirci, debbağ, dülger gibi görünmüşler...
Ali ise Karası'ya geçmiş, Aclan Beyin oğlu Demirhan Bey’in yanına kapılanmıştır. Kumral Dede Bileyici Baba vasıtasıyla buna karşı bir tedbir alır. Bileyici Babaya güvenilen adamlarından yirmisini Bursa'ya, Karası'ya ve Germiyan'a göndermesini söyler. Bunlar eskici, debbağ, dülger olarak oralara yerleşeceklerdir. Bir kısmının da çerçi olup haber getirip götürmek üzere ayırmasını ister.
Romanda bir başka husus Rahman'ın yaşamakta olduğu sıkıntıdır. Rahman bir buhran geçirmektedir. Osman Bey onu Karacahisar'a subaşı yapar. Rahman bu işten hoşlanmaz. Bu işten ayrılıp Kumral Dede’nin konağına girer. Bu durum, onun savaşa alıştığı, savaşı ve akınları bir hayat tarzı olarak benimsediği, normal, yerleşik bir hayat düzenine alışamadığı şeklinde yorumlanabilir. Rahman, Akça Koca'nın bir başka türlüsüdür. Fakat Akça Koca gibi yalın bir karaktere sahip değildir.
Daha karmaşık, derin ve kompleks, biraz mistisizme yatkın bir kişiliği vardır.
Romanda "kara barut" meselesine de değinilir. Dalaman, kara barutu bir Çinliden öğrendiğini ve Çinliyi de öldürdüğünü belirtmektedir. Böylece barut meselesi, kötülük yapmak isteyenler vasıtasıyla konu edilir.
Romanda rüya motifi de ele alınmaktadır. Atros Tekfurunun kızı Aryetta Rahman'ı rüyasında görür ve kaleyi Türkmenlere teslim eder.
Darağacı (M. Necati Sepetçioğlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili
Kitabın Adı : Darağacı
Kitabın Yazarı : Mustafa Necati Sepetçioğlu
Kitap Hakkında Bilgi :
Mademki insanı anlatıyoruz, öyle ise Onun mutluluğu için yazacağız; bu da, çirkinde bile var olabilen güzelliği aramak uğruna nice bir ömrü harcamak demek olacaktır. San'at adamının çok zor olan görevi de zaten burada başlar. Hayat ile ömür arasındaki bağların oluşturduğu hem birbirinden ayrı hem içiçelemiş bir hürriyet bizim aradığımız mutluluğu meydana getirebilir mi?
Bu soru, bize, insanın dünü, bugünü, yarını ile birlikte ölüm sonrası dünyasını da bir arada düşünmek mecburiyetini yüklüyor. İyinin, doğrunun ve güzelin uğrunda umutlanmış bir ömür, hayatı ve sonrasını gözardı edemez. O vakit de Bütünlük ve Birlik söz konusu edilecektir.
Kitabın Özeti :
Mustafa Necati Sepetçioğlu'nun Dünkü Türkiye serisinin üçüncü grubu Yıldırım dairesidir. Sepetçioğlu bu seriyi, Yıldırım- Timur- Şeyh Bedreddin adıyla sunmaktadır. Burada Yıldırım Bâyezid, Timur ve Şeyh Bedreddin etrafındaki hadiseler anlatılmıştır. Yazar Şeyh Bedreddin'in ve Yıldırım'ın çocukluğundan başlar. Bu üçlünün ilk kitabı Bu Atlı Geçide Gider adını taşır. Serinin ikinci kitabı Geçitteki Ülke adını taşır. Dizinin son kitabı Darağacı romanıdır.
Roman Yıldırım Bayezid'in Boğazda bir hisar yaptırmasıyla başlar. Şeyh Bedrettin Sakız'dan ayrılır. Torlak Kemal, Börklüce Mustafa ve keşişin, kendisinden habersiz bir şeyler çevirdiklerini düşünmektedir.
Diğer taraftan yavaş yavaş Yıldırım Bayezid'le Timur'un aralan açılmakta, birbirleriyle savaşmaya doğru tahrik edilmektedirler. Timur Sivas'a girer ve yağma eder. Nihayet iki ordu Ankara Çubuk Ovası’nda karşılaşırlar. Anadolu birliklerinin dağılmaları ve Timur tarafına geçmeleri üzerine Yıldırım savaşı kaybeder ve Timur'a esir düşer.
Diğer taraftan bir problem daha ortaya çıkar. Her yerde ben kendi hâlinde bir Bedrettinem, diyen adamlar türemiştir. Bunlar aynı giyimde, aynı tavır ve görünüşte her yerde görünmektedirler. Anadolu'da beylik kavgası başlamıştır. Anadolu parça parçadır ve kıyasıya bir kardeş kavgası hüküm sürmektedir. Ümidi kalmayan Bâyezid intihar eder.
Şeyh Bedrettin, Musa Çelebi'nin kazaskeri olur. Devletin her kademesine Bedrettinli denilen adamlar tayin edilir. Mehmet Çelebi'nin Edirne'ye gelişi ve Musa Çelebi'nin yenilmesi üzerine Torlak Kemal'le Börklüce Mustafa Anadolu'ya kaçarlar. Orada halkı kışkırtmaya devam ederler. Torlak Kemal Manisa'da, Börklüce Mustafa Karaburun'da isyan çıkarırlar. Öldürülürler. Onların adamlarından olan Çeykel de Zağra'da öldürülür. Şeyh Bedrettîn yakalanır, yargılanır ve idam edilir.
Romanda beylikler döneminin bütün karışıklığı, kargaşası ve perişanlığı başarılı ve İsabetli tahlil ve yorumlarla verilmektedir. Anadolu'nun havası ayrıntılı olarak aktarılmıştır.
Bu romanda yazar, halk masal ve hikâyelerinde görülen ve kullanılan vakalardan ve tiplerden de faydalanmıştır. Minnet Beyin tanınmamak için kendini ve Sefil Ali'yi siyah renge boyaması, Sefil Ali'nin kılık değiştirerek saraya girmesi gibi...
Geçitteki Ülke (M. Necati Sepetçioğlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili
Kitabın Adı : Geçitteki Ülke
Kitabın Yazarı : M. Necati Sepetçioğlu
Kitap Hakkında Bilgi :
Mademki insanı anlatıyoruz, öyle ise Onun mutluluğu için yazacağız; bu da, çirkinde bile var olabilen güzelliği aramak uğruna nice bir ömrü harcamak demek olacaktır. San'at adamının çok zor olan görevi de zaten burada başlar. Hayat ile ömür arasındaki bağların oluşturduğu hem birbirinden ayrı hem içiçelemiş bir hürriyet bizim aradığımız mutluluğu meydana getirebilir mi?
Bu soru, bize, insanın dünü, bugünü, yarını ile birlikte ölüm sonrası dünyasını da bir arada düşünmek mecburiyetini yüklüyor. İyinin, doğrunun ve güzelin uğrunda umutlanmış bir ömür, hayatı ve sonrasını gözardı edemez. O vakit de Bütünlük ve Birlik söz konusu edilecektir.
Kitabın Özeti :
Mustafa Necati Sepetçioğlu'nun Dünkü Türkiye serisinin üçüncü grubu Yıldırım dairesidir. Sepetçioğlu bu seriyi, Yıldırım- Timur- Şeyh Bedreddin adıyla sunmaktadır. Burada Yıldırım Bâyezid, Timur ve Şeyh Bedreddin etrafındaki hadiseler anlatılmıştır. Yazar Şeyh Bedreddin'in ve Yıldırım'ın çocukluğundan başlar. Bu üçlünün ilk kitabı Bu Atlı Geçide Gider adını taşır. Serinin ikinci kitabı Geçitteki Ülke adını taşır.
Yıldırım Bâyezid Bursa'da padişahtır. Saray ve çevresi, zevk ve eğlenceye dalmıştır. İnsanlar fazla zenginlik peşinde koşar olmuşlardır. Somuncu Baba, Bursa'nın değiştiğini, artık eski Bursa olmadığını düşünmektedir. Gidişattan memnun değildir. Bursa'dan ayrılır. Konya'ya gelir. Orada Bedrettin'le ve Samet'le karşılaşır. Bir tarafta Yıldırım Bâyezid vardır. Diğer tarafta Timur istilâlar ve akınlar yaparak yayılmaktadır. Somuncu Baba düşünür ve üzülür.
Anadolu Beyleri kıyafet değiştirerek Yıldırım Bayezid'den kaçmış ve Timur'a sığınmışlardır. Samet de değişmiştir. Bütün bildiklerini Somuncu Babaya anlatır ve Osmanlı’nın casusu olmak istediğini söyler. Somuncu Baba çaresizdir. Bu arada Yıldırım, Bizans'ı kuşatır.
Roman, Niğbolu kuşatmasında Haçlı Ordusunun püskürtülmesi üzerine Yıldırım ve Doğan Beyin konuşmalarıyla sona erer.
Romanda çok ilgi çekici ruh tahlilleri yapılmıştır. Karakterlerin düşünceleri, geçirdikleri iç değişimler, yorumlar belki biraz polisiye ve kurgulu, fazla tesadüflere dayalı olarak, fakat sürükleyici, düğümlü ve gerilimli, çok yönlü ve kompleks bir şekilde verilmektedir.
Yazar gerilim dozunu hiç düşürmez. Seyyit Bereke'nin, Timur'un, Ecevit'in düşünceleri, kişilikleri, kişiliklerindeki değişmeler, içlerinde kopan fırtınalar çok canlı tahlil edilmiştir. Bütün şahsiyetler, tarihî birer tablo veya resim gibi tek veya iki boyutlu değil, çok boyutlu, derinlikli, tahlilî bir şekilde işlenmektedir.
Bu arada Yıldırım Bayezid'in içinde kopan ruh fırtınaları da verilmektedir. Yıldırım Bâyezid içindeki yangını susturamaz. İçinde kardeşi Yakup'la Demirci Boran Usta’nın ölümlerinin acısını taşımaktadır. Ya şarap, ya savaş onun derdini bir parça unutturmaktadır.
Bu Atlı Geçide Gider (M. Necati Sepetçioğlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili
Kitabın Adı : Bu Atlı Geçide Gider
Kitabın Yazarı : Mustafa Necati Sepetçioğlu
Kitap Hakkında Bilgi :
Mademki insanı anlatıyoruz, öyle ise Onun mutluluğu için yazacağız; bu da, çirkinde bile var olabilen güzelliği aramak uğruna nice bir ömrü harcamak demek olacaktır. San`at adamının çok zor olan görevi de zaten burada başlar. Hayat ile ömür arasındaki bağların oluşturduğu hem birbirinden ayrı hem içiçelemiş bir hürriyet bizim aradığımız mutluluğu meydana getirebilir mi? Bu soru, bize, insanın dünü, bugünü, yarını ile birlikte ölüm sonrası dünyasını da bir arada düşünmek mecburiyetini yüklüyor. İyinin, doğrunun ve güzelin uğrunda umutlanmış bir ömür, hayatı ve sonrasını gözardı edemez. O vakit de Bütünlük ve Birlik söz konusu edilecektir.
Kitabın Özeti :
Mustafa Necati Sepetçioğlu'nun Dünkü Türkiye serisinin üçüncü grubu Yıldırım dairesidir. Sepetçioğlu bu seriyi, Yıldırım- Timur- Şeyh Bedreddin adıyla sunmaktadır. Burada Yıldırım Bâyezid, Timur ve Şeyh Bedreddin etrafındaki hadiseler anlatılmıştır. Yazar Şeyh Bedreddin'in ve Yıldırım'ın çocukluğundan başlar. Bu üçlünün ilk kitabı Bu Atlı Geçide Gider adını taşır.
Murat Hüdavendigâr padişahtır. Romanın kahramanlarından Kara Mustafa, Bursa'da Somuncu Baba ile konuşmaktadır. Yanında beş çocuk vardır. Buyruk gereği bu çocuklan yerlerine teslim edecektir. Bu çocukların adlan Bedrettin, Doğan, Mustafa, Kemal ve Samet'tir. Bedrettin, Edirne'ye ailesine gönderilmek üzere oraya gidecek olan kervancıbaşına teslim edilecektir. Doğan bir şehit çocuğudur. Bir müddet Kumral Dede Konağında kalacaktır. Kemal, Mustafa ve Samet dil öğrenmek ve yetiştirilmek üzere Türkmen ailelerin yanlarına yerleştirilecektir.
Kara Mustafa, devşirme olan bu çocuklara bazı takma isimler vermiştir. Onları Börklüce Mustafa, Torlak Kemal diye çağırmaktadır. Samet'e de Ecevit demektedir. O sırada bir patlama sesi duyarlar. Biraz sonra bir atlının son hızla patlamanın olduğu yere, yani geçide doğru gittiğini görürler. Bu, Şehzade Bâyezid Beğ’dir. O da bu çocuklarla aynı yaşlardadır. Somuncu Baba, Demirci Boran Ustanın top döktüğünü, onu denemiş olabileceğini söyler. Somuncu Baba "çocuk denecek yaşta" olan Bayezid'in atını öyle doludizgin, geçide doğru sürmesini hoş karşılamamıştır.
Çocuklar yerlerine teslim edilirler. Yalnız Samet kaçmıştır. Onu bulamazlar. Roman, Kosova Meydan Muharebesi’nde Murat Beyin şehit olduğu güne kadar devam eder. Yıldırım Bâyezid padişah olmuştur.
Yıldırım, Doğan Bey’e Niğbolu Beyliği’ni verir. Romanın sonunda Yıldırım'ın dördüncü oğlunun doğduğu haberi gelir. Padişah onun adını Mehmet koyar.
Romanda Bedrettin'in yetişmesi, Timur'a; Mısır'a ve Sakız'a gitmesi, Börklüce Mustafa ile Torlak Kemal'in savaştan kaçmaları, birbirlerine rastlamaları, Timur'a gitmeleri, sonra Bedrettin'le karşılaşarak ve Sakızlı bir keşişin davetine uyarak Sakız'a gitmeleri heyecanlı bir şekilde anlatılmıştır. Bu sırada onların düşünceleri, Osmanlı veTürkmen'e olan nefretleri de ayrıntılı bir şekilde tahlil edilmiştir.
Ayrıca Timur'un kişiliği, özellikleri, İhtirası ve huzursuzluğu, kişiliğinde görülen değişmeler, okuma ve öğrenme merakı anlatılmıştır.
Üçler Yediler Kırklar (M. Necati Sepetçioğl) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili
Kitabın Adı : Üçler Yediler Kırklar
Kitabın Yazarı : M. Necati Sepetçioğlu
Kitap Hakkında Bilgi :
Sanat adamları ancak yeryüzünü güzelleştirebilmek uğrunda, çirkinde bile mevcut olan bütün güzellikleri insanların gönül gözünde yerleştirmek için çaba sarfetmek mecburiyetindedirler. Yeryüzünün güzelleşmesi dünki, bugünki, yarınki çabaların senteziyle olur.
Kitabın Özeti :
Üçler Yediler Kırklar romanında olaylar Osman Bey’in ölümüyle başlar. Orhan Bey Cendereli Kara Halil'i Bursa kadılığına tayin etmiştir. Roman, Orhan Beyin oğlu Süleyman Beyin salla Rumeli'ye geçişine kadar devam eder.
Yazar bu romanında, diğer romanlarında görülenden farklı bir teknik kullanmıştır. Roman boyunca şahıslar bir sal üzerinde Rumeli'ye doğru yol almaktadırlar. Vakalar, geriye dönüşler ve hatırlananlar şeklinde anlatılır. Vakanın büyük bölümü mahkeme zabıtları hâlinde düzenlenmiştir ve şu adları taşımaktadır: Gazi Fazıl’ın Anlattıkları, Ece Halil'in Anlattıkları, Hacı İlbeğ'in Anlattıkları, Zöhre'nin Anlattıkları, Sülemiş'in Anlattıkları, Kendigelen Kızın Anlattıkları, Yine Zöhre'nin Anlattıkları, Aşık Ana’nın anlattıkları...
Vakanın büyük bir bölümü, bu şahıslar ağzından anlatılmış, arada bir sala dönülmüştür. Bunlardan sonra "Cendereli Kara Halil Düşündü" başlığını taşıyan bir bölüm gelmektedir. Bu, düğümü çözüme götüren bölümdür. Burada kadı, hükmünü vermeden önce Orhan Bey’i dinlemeye ve ona bazı sorular sormaya karar verir. Orhan Beyin dinlenmesiyle mesele çözülür.
Bunlarla yetinmeyen yazar araya Birinci Protez, İkinci Protez, Üçüncü Protez, Dördüncü Protez adı ile dört bölüm ilâve etmiştir. Bu bölümlerde de, mahkemede dinlenen şahitlerin eksik bıraktıkları vaka anlatılmakta, meselelere açıklık getirilmektedir. Yazar, olaylar arasındaki sebep-sonuç bağlantılarını bu şekilde tamamlamıştır.
Bu romandaki vakalar daha çok Karesi Beyliği’nde geçmektedir. Romanda Karasi Beyi’nin sarayının üfürükçüler ve gözbağcılar tarafından istilâ edildiğinden bahsedilmektedir. Veli Baba, Pir Cabbar’ın Alisi oradadır. Burası fitne fesat yuvası olmuştur. Buna çare olarak Aclan Beyin küçük oğlu Dursun'u Orhan Bey’in yanına aldırmasını sağlarlar. Romanda ana tem, kötülerin yarattığı fitne ile mücadele edilmesidir.
Bu arada Osmanlıların Rumeli'ye geçişine yer verilmiştir. Ayrıca Karagöz'le Hacivat tiplemesi de kullanılmıştır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Site İçi Linkler
- 9. Sınıf Ders Notları
- 10. Sınıf Ders Notları
- 11. Sınıf Ders Notları
- 12. Sınıf Ders Notları
- Kitap Özetleri
- Kitap Sınavları
- Eğitim ve Teknoloji
- İngilizce - Türkçe Hikayeler
- A. Hamdi Tanpınar
- Ahmet Ümit
- Amin Maalouf
- Binbir Gece Masalları
- Cengiz Aytmatov
- Cemil Meriç
- Dan Brown
- Dede Korkut
- Dostoyevsky
- Fakir Baykurt
- H.G. Wells
- Halide E. Adıvar
- İskender Pala
- Jules Verne
- Kemalettin Tuğcu
- Mevlana Celaleddin Rumi
- Ömer Seyfettin
- Peyami Safa
- Reşat Nuri Güntekin
- Sabahattin Ali
- Stefan Zweig
- Tolstoy
- Y. Kemal Beyatlı
- Yaşar Kemal
- Ziya Gökalp