Zeka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Eylül 2019 Salı

thumbnail

Üstün Zekalı Çocuklar Nasıl Keşfedilir? Aile Üstün Zekalı Çocuğu Nasıl Tanır?


Üstün Zekalı Çocuğun Problemleri

Normal ve normalin altında bir zeka düzeyine sahip çocuklardan çok, üstün zekalıların yönlendirilmesi önemlidir. Üstün zekalı çocuk doğru ve yararlı bir alana kanalize edilmezse, toplumun (tabiri caizse) başına bela olur ki tarih bunun örnekleriyle doludur.

Çevremizde üstün zekalı olduğunu iddia eden veya çevre tarafından üstün zekalı olarak vasıflandırılan bireyler görmek mümkündür. Halbuki iddia ve zan, bilimin kabul ettiği kriterler değildir. Bilimin elinde başka değerlendirme vasıtaları vardır. Bunlara kısaca zeka testleri diyoruz. Zeka testleri ile bireyin zeka düzeyi hakkında fikir sahibi olmak mümkündür. “Fikir sahibi olmak” deyimini kullandık çünkü bu testler kesin sonuçlar vermez.

Bazen anne-baba, çocuğun zeka testi için kliniklere başvurmaktadır. Biz bunun kesin bir sonuç olamayacağını söylemek durumundayız. Çünkü bireyin akıl ve ruh sağlığını oluşturan melekeler sekiz tanedir. Aile ve okullar bu sekiz melekeden sadece biriyle, zekayla meşgul olmaktadır. Zekanın yanında yedi meleke ki biz bunlara psikomotor güçler diyoruz daha vardır. Bunlar: Muhake meş, hafıza, dikkat, idrak, oryantasyon, irade ve teessürdür. Bireyin psikososyal yönünü oluşturan sekiz meleke vardır ve zeka bunlardan sadece birisidir. Bireyin üstünlüğünü anlayabilmek için bu sekiz melekenin tek tek test edilmesi lazımdır ki henüz bilimsel gelişmeler buna hazır değildir.

Gerçekten üstün zekalı çocuklar karşımıza çoğu kere davranış kusuru göstererek çıkarlar. Anne-baba bize: “Bu çocuk ele avuca sığmıyor; bundan okulda öğretmenler, mahallede komşular şikayetçi; ne yapacağımızı şaşırdık” şikayetleriyle geliyorlar. Biriki test yapınca, bizde çocuğun üstün zekalı olabileceği kanaati uyanıyor. Çocuk, üstün zekasını yararlı bir alana kanalize edememiş, yanlış yollara sapmıştır. Davranış kusuru göstermiş, çevreyi ve kendisini kötü yönde etkilenmiştir.

Ailelere tavsiyemiz, sorun çıkaran, aileyi ve çevreyi taşkınlıklarıyla tedirgin eden veya aşırı sessiz, tepkisiz çocuklarını ilgili bir uzmana götürsünler. Psikiyatri kliniklerinde sorunlu çocuklar incelenirken, zeka testi yapılması alışılagelmiş bir uygulamadır. Genellikle bu testlerden sonra çocuk hakkında bir teşhise varılır.

Üstün zekalı çocukların eğitimleri, yönlendirilmeleri, terbiyeleri diğerlerinden farklıdır ve öyle olmalıdır. Nasıl geri zekalı bir çocuğu normal zekalı çocuklarla aynı sınıfta eğitmek mümkün değilse, üstün zekalı çocuğu, normal zekalılarla bir eğitmek de doğru değildir. Üstün zekalı çocuklar için ayrı okullar açılması, onlar için ayrı programlar yapılması şüphesiz son derece faydalı olacaktır. Geri zekalı bir çocuk nasıl anormal ise, üstün zekalı çocuk da anormaldir, yani normalin dışındadır. Normal sınırların dışındaki çocuklar için, gerek geri zekalı, gerekse üstün zekalı olsun, ayrı bir eğitim kurumu gereklidir.

Üstün zekalı çocuklar, bulundukları sosyal çevreden gerekli ilgiyi göremezlerse, bir süre sonra çevreye hınç duymaya başlarlar. Yaşları büyüdükçe bu intikam duygusu da büyür. Üstün zekalı çocuklar için aileöğret menuzman işbirliği şarttır. Anarşik olaylar üzerinde yapılan araştırmalar, bu tür eylemlere katılan bazı bireylerin ileri zeka seviyesinde olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu kişiler zamanında iyi bir alana yönlendirilmiş olsaydı, belki ülke için faydalı bir dahi elde edilebilecekti. Bu çocukların eğitimine çok önem vermek gereklidir.

Aile Üstün Zekalı Çocuğu Nasıl Tanıyacaktır?

1- Çocuk sorulan suallere ne derece sebep sonuç bağıntısı kurarak cevap vermektedir? Sorulara sebepsonuç ilişkisi yönünden yaklaşmak çok önemlidir. Eğer çocuk bu bağlantıyı kısa sürede kurup cevap verebiliyorsa, ona dikkat edilmelidir.

2- Çocuk az bir çalışmayla derslerinde başarılı olabiliyorsa yine dikkat edilmelidir.

3- Öğretmen dersi anlatırken: “Söylediklerimi kim tekrar edecek” dediğinde, çocuk eksiksiz tekrar edebiliyorsa üstün zekalı olabilir.

4- Problem çözümünde çok başarı olan çocuklar da üstün zekalı olabilir.

5- Bazı üstün zekalı çocuklar derslerde başarısız olabilirler. Bu, onların romantik, hassas tabiatlarından ötürüdür.

6- Zekanın belli bir gelişme yaşı vardır. Anne karnından onsekiz yaşına kadar, birşey çeşitli evrelerden geçer. Bazı çevrelerde son sınır onsekizden yirmialtıya kadar çıkabilir. Kızlar erkeklere göre hem bedensel açıdan, hem de psikososyal açıdan iki yıl daha önde seyreder. Üstün zekalılarda bu gelişmede aksaklıklar görülebilir. Öğrenci 6. sınıf matematiğinden ikmale kalırken, mesela 8. sınıfı üstün bir başarıyla geçebilir. Aile, çocuğunun bir dönemde gösterdiği başarısızlığı veya başarıyı ölçü almamalıdır. İleri dönemlerde durum tersine dönebilir. Unutulmaması gereken bir gerçek de şudur ki, üstün zekalı çocuklara rastlamak çok nadirdir. Onların da iyi değerlendirilmesi şarttır.

10 Ekim 2018 Çarşamba

thumbnail

Yapay zeka: Dost mu, Düşman mı? Faydaları ve Zararları Nelerdir? Esiri mi Olacağız, Efendisi mi?

Yapay Zekâ Çağı’na girmek üzereyiz.

Geleceğe o damga vuracak.

Bizim yerimize araştıran, düşünen, hatta karar veren robotlar yaşamımıza yön verecek.

Fena mı, ne güzel işte diyenler çok fazla!

Akıllı telefonlar sayesinde, okumayı, yazmayı, araştırmayı, konuşmayı unuttuk!

Yapay zekâ ile düşünmeyi de bırakırsak, insanoğlundan geriye ne kalacak?

Gelişen teknolojiler ve yapay zeka hakkında birbirine tezat iki görüş hakim…

Bir görüşe göre, yapay zeka insanlığı uçuracak.

Diğerine göre ise insanın sonunu getirecek.

Bu konuda son fikir beyan edenlerden biri de ABD’ye Başkan adayı olup Trump’a karşı kaybeden dışişleri eski bakanı Hillary Clinton.

“Yapay zeka bizim dostumuz değil, yaşadığımız dünyada ve yaşam biçimlerimizde dramatik ve çok hızlı değişimler yaratacak, bu da ağır sosyal travmalar yaratabilecek. Sürücüsüz araçlar dünya çapında milyonlarca insanı işsiz bırakacak. İnternet nesneleri sayesinde evimize, ofisimize, yatak odalarımıza kadar girip, konuştuğumuz, yazdığımız, yaptığımız her şeyi kaydedecek ve bu yolla çok önemli mahremiyet problemleri doğacak.”

Dijital güvenlik firması Tripwire, internette pek çok önemli web sitesinin bir tür trojana dönüştüğünü ve ziyaretçilerin bilgisayarında bastığı her tuşu kaydetmeye başladığını belirtti.

Ve bu tamamen yasa dışı yapılıyor.

Güvenlik firmasının açıklamasına göre, web sitelerine yüklenen yeni kodlar, onları birer keylogger’a (tuş kaydedici) dönüştürmüş durumda. Tripwire firması, internette bu şekilde ziyaretçilerin bastığı tuşları kaydeden 480 siteyi tespit etmiş.

Üstelik bu keylogger’lar sitelere hacker’lar tarafından değil, ziyaretçilerinin ilgi alanlarını tespit edip onlara paraya dönüşecek reklamlar gösterip daha çok para kazanmak isteyen kurumlar tarafından bilinçli olarak yerleştiriliyormuş.

Normal bir keylogger yazılımı bigisayarlardaki antivirüs yazılımına takılıp engellenebilirken, tarayıcının içine yerleştirilen keylogger’lar ise kullanıcı tarayıcının çalışmasına izin verdiği için, otomatik olarak antivirüs yazılımından geçerek çalışmaya devam edebiliyormuş.

Bu yazılımlar kullanıcıların ilgi alanlarını tespit etmek için kullanılsa da, özel hayat gizliliğini ve iletişim mahremiyetlerini ortadan kaldırdığı için yasa dışı uygulamalar.

Ve elbette ki, istenirse kötü amaçlara da hizmet edebilir.

ABD’li fütürist ve teknoloji uzmanı Ray Kurzweil, insanlığın evrim sürecinde en büyük adımı atmak üzere olduğunu iddia ediyor. Kurzweil'e göre, 2030'da insanlar hafızalarını internete yüklemeye başlayacaklar. 2045’te ise insanlar yapay zekâ ile bütünleşecek.

Ona göre, insan zekası yapay zeka temelli makinelerle birleşerek kendi sınırlarını aşacak ve bugün sorun olarak gördüğümüz tüm bedensel aksaklıklar ve hastalıklar yakın gelecekte tarihe karışacak.

Zeka seviyesi insanın üzerinde olan makinelerin tasarlanmasıyla başlayacak bu dönemde singularity (tekillik), insanlık bakımından da dönüm noktası olacak. Kurzweil, 2045 yılında insanlığın, ilk defa zekasını geride bırakarak yeni bir benlik seviyesine ulaşacağını söylüyor.

Ancak başta İngiliz fizikçi Stephen Hawking olmak üzere birçok bilim insanı tekillik düşüncesinin insanlığın sonu olacağı kanısında. Bu görüşe göre, gelişen teknolojiler sadece insanların işlerini ellerinden alıp robotlara devrederek dünya üzerinde amaçsız milyarlarca insan orduları yaratmakla kalmayacak. Aynı zamanda insanlık tarihinin en karanlık dönemini de başlatacak.

2030’dan itibaren yapay zeka temelli teknolojilerin ekonomiden güvenliğe, eğitimden eğlenceye kadar pek çok alanda kontrolü ele alması bekleniyor.

Kimi bilim adamları ise sorgusuz, tartışmasız ve kontrolsuz ilerleyişin bu şekilde devam etmesi halinde, insanlığın kısa bir süre içerisinde yapay zekanın ev hayvanları haline gelebileceğini ileri sürüyor…
İstanbul’da, dünyanın en saygın kurumlarından biri olarak bilinen, İsviçre’deki Le Rosey okullarının öncülüğünde bir yapay zekâ sempozyumu gerçekleşti ve önümüzdeki on yıl içerisinde eğitimin olmazsa olmazlarından biri haline gelecek olan robot öğretmenlerin artıları eksileri konuşuldu, tartışıldı...

Le Rosey’in patronu Phillippe Gudin.

1880’de kurulan ve yıllık öğrenim ücreti yaklaşık bir milyon lirayı bulan Le Rosey çok uzun süredir yapay zekâyla donatılmış robot öğretmenler üzerinde çalışıyorlar...

Gudin, yapay zekâdan değil, insanlardan korkulması gerektiğini özellikle vurguluyor.

Sonuçta, yapay zekânın da bir insan ürünü olduğunu ve ne yüklenirse, ne görev verilirse, onunla sınırlı kalacağını söylüyor.

Köle mi, efendi mi?

- Eğitimin öncelikli görevi, insanlık değerlerimizi ve sosyal sorumluluklarımızı öğrencilere aktarmaktır. Öğretmen robotlara da bu duyarlılık kazandırılacaktır.

- Bizde “Para, çok iyi bir köle ama çok kötü bir patron” diye bir atasözü var. Robotlar da öyle. Onları efendi yaparsanız olmaz!

- 80’li yıllarda, dünyaca ünlü ressam bir velimiz vardı, o zaman çok gençtim, elini omuzuma koyup, “Rosey’de yapacağınız en kötü şey, çocukları içki ya da uyuşturucuya alıştırmak değil, okula bilgisayarı sokup, onun esiri olmanız” dedi. Şimdi aynı uyarıyı yapay zekâ konusunda siz yapıyorsunuz!..

- Bizim öğrencilerimiz sürekli olarak sokağı, çevreyi temizliyor, sizde böyle bir alışkanlık yok. Müzelere, festivallere, maçlara gidiyor. Dersler kadar, okul dışı etkinliklere de zaman ayırıyorlar. Robot öğretmenler geldiğinde, sırtlarındaki akademik yükü azaltacağı için bu işlere ayıracak daha çok zamanları olacak.

- Robotlardan korkuyoruz da, gözünü kırpmadan katliam gerçekleştiren Amerikan askerleri onlardan daha mı az tehlikeli!

- Yapay zekâ sayesinde farklı kültürden insanlarla rahatlıkla konuşabileceksiniz, yine aynı şekilde, görmeyen ve duymayan iki insan ortak proje yürütebilecek.

- Yapmamız gereken, çocuklarımızın yaratıcı, hayal gücü yüksek, sosyal olarak insanlarla rahat iletişim kurabilmelerini sağlamak. Robot öğretmenler bunu engeller mi? Onlara böyle bir görev vermezseniz, bunu başaramazlar!

Özetin özeti: Teknolojinin esiri mi olacağız yoksa efendisi mi, sanki asıl tartışılması gereken bu!..

7 Ekim 2018 Pazar

thumbnail

İngiliz Astronot Uzaya Gitmeden Önce Çözmek Zorunda Oldukları Bazı Zeka Sorularını Açıkladı

Astronotların uzaya gitmeden önce çözmek zorunda oldukları zorlu sorular belli oldu. Uzayda 6 ay geçiren İngiliz astronot Tim Peake bu sorulardan bazılarını açıkladı.

Astronot olmak isteyenlere bu sorular soruluyor (Zeka testi)

Soru - 1 :

V'nin değeri nedir?

a) 2 volt

b) 4 volt

c) 4.5 volt

d) 6 volt



Soru - 2 : 

Hayvanat bahçesindeki bir bekçinin yedi aslana 78 gün yetecek yiyeceği vardır. 
Yemek 21 aslan için ne kadar süre yeter?

a) 26 gün

b) 30 gün

c) 28 gün

d) 27 gün


Soru - 3 : 


Soru - 4 :


Soru - 5 :


Soru - 6 :


Soru - 7 :


Soru - 8 :

Bir çizgi, tüm yüzeylerden eşit olacak şekilde bir 3D şeklin ortasından geçse bu hangisi olurdu?



CEVAPLAR

Cevap - 1 :   b ) 4 volt

Cevap - 2 :   a ) 26 gün

Cevap - 3 :    d şıkkı

Cevap - 4 :   c şıkkı

Cevap - 5 :   c şıkkı

Cevap - 6 :   c şıkkı

Cevap - 7 :   b şıkkı

Cevap - 8 :   b şıkkı

20 Kasım 2017 Pazartesi

thumbnail

Zeki öğrenciler neden başarısız olur?


Veliler ve öğretmenler genelde soruyor:

‘Oğlum çok zeki ama çalışmıyor.’

‘Sınıfımda çok zeki bir öğrenci var, ama bir türlü motive edemiyorum.’

Onları motive etmek için ilk olarak ‘zeki ama başarısız’ olan öğrencilerin genel özelliklerini bilmek gerekiyor.

ÖZELLİKLERİ

* Bu tür öğrenciler, kendilerinin zeki olarak göründüğünü bilir.

* İşlerini genelde son dakikada yapar.

* Zeki olarak kabul gördükleri için çalışmadan yaparım, imajı verir.

* Çalışmalarını sık sık erteler ve çok endişe duymaz.

* Anne/baba endişelenir ama onlar rahattır.

* ‘Ya işte sorunsuz dersleri geçiyorum ya yeter!’ der.

* Kendisinin başarılı olduğunu ifade eder. ‘Durumum bence gayet iyi’ der.

* Başarılarından birkaç örnek verir.

* Bahaneleri çoktur. Ödül ya da ceza onlara işlemez.

* Bazen heyecanla ödev yaparlar, ama heyecanları çabuk kaybolur.

* Anne-baba bazen çalışması için ikna eder. Söz verir ama sözünü çabuk unutur.

* Okul ve ders ile ilgili sorulara da üstü kapalı yanıt verir.

NEDEN BÖYLE?

Bu çocukların aileleri genelde eğitimli (ya da eğitim bilinci olan), mutlu, düzgün ve ilgilidir. Ama farkında olmadan bazı yanlışlar yapmaktadırlar.

Bana göre en büyük yanlış şudur:

Çocuklarının zekasını ön plana çıkartır ve onları zeki olarak etiketler. Çocuklar da zeka görünümlerini kaybetmemek için çalışıp başarısız olmaktansa hiç çalışmamayı tercih eder.

ÇALIŞMANIN ÖNEMİ

Bu aileler genelde orta sınıf ve üstüdür. Yani o konumlarına çalışarak gelmişlerdir. Bu bağlamda da çocuklarından aynısını beklerler.

Bu durumda çocukla ilişkileri genelde koşulludur. Koşullu ilişkinin olduğu yerde çocuklar olumsuzluk yaratarak, ailelerini test edebilir.

GELECEĞİ ERTELEMEK

Ailesinin okulla ilgili kendisinden beklentisi yüksek olduğu için daha fazla başarı, daha fazla beklenti ve koşul getirecektir. Çocuk bu sorumluluktan kaçar. Aslında geleceği ertelemektedirler.

DEMOKRATİK İLİŞKİLER

Yine bu aileler genelde eğitimli olduğu için çocukları ile demokratik ilişkiler kurar.
Çocuklar ile tartışsalar da yüzleşmezler. Katı kurallar koymazlar. Denetleme mekanizması kurmazlar. Bu da başarıyı engeller.

BAŞARININ TANIMI

Ender de olsa bu tür aileler çocuklarının toplum tarafından kabul gören alanlarda başarılı olmasını ister. Bu durumda da sevdiği alanda motivasyonu çok yüksek olan bu çocukların görüşlerini reddetmiş olur.

Aslında daha da tehlikeli olan bunu manipülasyon ile yapmalarıdır.
Bu da koşuldur ve çocukta tepki yaratır.

SORUMLULUK VERME

Bu tür aileler çocuklarının başarılı olmasını istediği için çocukları ile ilgilenir ve farkında olmadan çocuklarının sorunlarını sahiplenir.

Aslında sorun çocuğundur. Aile bunu göze almaz. Bu durumda da çocuk kendi sorunundan sorumlu hissetmez. Eyleme geçmez.

NE YAPILMALI?

Genelde aileler ‘Tamam güzel de ne yapacağız?’ diye soruyor.

En çok buna yanıt vermekte zorlanıyorum. Çünkü sorunu tespit etmek kolay ama çözüm zor.

Doktor kalp rahatsızlığını 1 saatte bulur ama sizin sorunu çözmeniz için yaşam tarzınızı değiştirmeniz, spor yapmanız ve beslenme alışkanlığınızı değiştirmeniz gerekir.

Bunun da çözümü böyle.

Birazcık ailenin kültürel yapısını ve çocuğunuzla ilişkinizi değiştirmeniz gerekiyor. Bu zor bir süreç ama mümkün.

İlk olarak unutmayın çocuğunuzun motivasyonu çok yüksek ama okulla ilgili olmayabilir. Ona koşul koymadan, sevdiği alana yönlendirin.

Bununla başlayın yeter.

Özgür BOLAT

10 Kasım 2017 Cuma

thumbnail

Çoklu Zeka Kuramı Nedir? Zeka Çeşitlerine Göre Öğrencilerin Özellikleri Nelerdir?


Zekâ:

Öğrenme, öğrenileni kullanma ve öğrenilenlerden yeni çözüm yolları üretebilme kapasitemizdir. Düşünüp akıl yürütebilme; sorgulayıp sonuç çıkarabilme becerisi de diyebiliriz.

Öğrenme dediğimizde, zekânın öğrenme becerisiyle de ilgili olduğunu söylemiş oluyoruz. Öyleyse, müzik konusunda çok iyi bir kulağa sahip ve hızlı öğrenme becerisi olan birinin matematik işlemlerini öğrenmekte zorluk çekmesini nasıl ifade edebiliriz? Bu durumda, örneği verilen kişi için “zeki” veya “zeki değil” diyebilir miyiz?

ÇOKLU ZEKÂ KURAMI NEDİR?

Çoklu zekâ kuramı: Harvard üniversitesi’nde bilimsel çalışmalar yapan Amerikan psikolog Howard Gardner tarafından öne sürülen bir yaklaşımdır. Bu yaklaşıma göre insan zekâsı 8 alt kategoriye ayrılmış ve 9. alt kategori üzerine de araştırmalar başlamıştır. Mevcut 8 alt kategori, insanın sahip olduğu zekâsını hangi alanlarda daha etkin kullanabildiğini gösteren –veya sınıflandıran- zekâ türlerinden oluşmaktadır. Gardner çoklu zekâ kuramına göre her insanın özel yetenek alanları ve zekâsını kendine özgü kullanma biçimi vardır.

Çoklu zekâ kuramı, zekânın tek olduğunu ama kendi içinde sınıflara ayrıldığını ifade eder. Bununla birlikte her zekâ çeşidinin dinamik olup geliştirilebilir olduğunu belirtir.

İnsan zekâsını 8 farklı boyutta inceleyerek 8 farklı sınıfa ayıran Howard GARDNER, bu boyutları aşağıdaki şekilde sınıflandırmıştır.

Çoklu Zekâ Türleri

1- Görsel - Uzamsal Zekâ
2- Bedebsel - Kinestetik Zekâ
3- Müziksel - Ritmik Zekâ
4- Sözel Zekâ
5- Kişisel - İçsel Zekâ
6- Sosyal Zekâ
7- Mantıksal - Matematiksel Zekâ
8- Doğasal Zekâ
9- Varoluşsal Zekâ (9.su olabileceğine inanılan zekâ türü)

Çoklu Zekada İlkeler

Öncelikle çoklu zekanın ilkelerini bilmekte fayda var:

- İnsanlardaki zekalar tanımlanabilir, geliştirilebilir, ölçülebilir.

- İnsan gelişimiyle ilgili bütün kuramlar ve bilimsel çalışmalar, çoklu zeka teorisini desteklemekte ve kabul etmektedirler.

- Bir zeka alanını ilgilendiren çalışmalarda diğer zeka alanlarından da faydalanılabilir.

- Şu anda bilinen ve tanımlaması yapılan zeka türlerinden farklı zekaların da olması mümkündür.

- Kişisel özellikler, çevre, inançlar ve yargılar, kültür gibi etkenler zekanın gelişimi üzerinde etkilidir.

- Zeka denilen durum her insanda farklı süreçlerde oluşur ve her zeka türü dinamiktir.

- Her birey kendine özgü özelliklere sahiptir ve zeka da kişiye özgü bir durumdur.

- Her insanda farklı türde zeka gelişimi vardır.

- Her zeka türü kendine özgü olarak değerlendirilmelidir. 

- Zekanın yapısı, dikkat, algı, hafıza, problem çözümü gibi birçok etken ışığında farklı süreçlerden meydana gelir.

1- GÖRSEL - UZAMSAL ZEKÂ NEDİR?

Uzamsal zekâ, görsellikle ilgili olan ve aslında görsel-uzamsal olarak adlandırılan bir zekâ türüdür. Buradaki görsellik, hem görmeyle, hem de zihin gözü denilen zihinde canlandırmayla ilgilidir. Zihinsel anlamda ilk gelişim alanlarından biridir çünkü insan doğduğu andan itibaren görmektedir.

Görülenleri hafızaya alma, anlatılanları ise zihinde canlandırma, boyutlandırma ve görsel tasarımlar kurgulama uzamsal-görsel zekâ becerileridir. Bazı insanlarda temel düzeyde olan görsel zekâ, sanatsal alanlarda kendini kanıtlamış kişilerde daha belirgin gözlemlenebilmektedir. Bu zeka türüne sahip kişiler ressam, fotoğrafçı, mühendis, mimar, tasarımcı, görsel sanatçı, rehber olabilir.

Bu zekası kuvvetli olan bir öğrenci;

1- Haritaları, çizelgeleri ve diyagramları yazılı materyallerden daha kolay okur.

2- Sanat içerikli etkinlikleri sever.

3- Arkadaşlarına oranla daha çok hayal kurar.

4- Yaşına göre yüksek düzeyde beceri gerektiren figürleri ve resimler çizer.

5- Filmleri, slaytları ve diğer görsel sunuları izlemeyi tercih eder.

6- Bulmaca çözmekten hoşlanır.

7- Renklere karşı çok duyarlıdır.

8- Resimli yayınlardan daha çok hoşlanır.

9- Elinde bulunan materyallere bir şeyler çizer.

10- Daha önce gittiği yerleri kolay hatırlar.

11- Yaşına göre ilginç üç boyutlu yapılar veya modeller oluşturur.

12-Okurken kelimelere oranla resimlerden daha çok öğrenir.

13-Varlıkların görsel imgelerini çok iyi çizer.


2- BEDENSEL - KİNESTETİK ZEKÂ NEDİR?

Kinestetik zekâ, beyin-beden koordinasyonuyla ilgili ve aslında bedensel-kinestetik olarak adlandırılan bir zekâ türüdür.

Kinestetik zekâsı gelişmiş olan kişiler jest ve mimiklerini adeta ustalıkla kullanırlar. Bu sayede, duygu ve düşüncelerini anlatma konusunda başarılıdırlar. Sadece günlük konuşma değil; sanatsal kompozisyonlar konusunda da iyidirler. Örnek: Kusursuz aktardığı koreografiyle mesaj veren bir dansçı.

Kinestetik-bedensel zekâsı ön planda olan kişilerin zihinsel ve bedensel uyumu hemen fark edilir. Düşündüklerini, harekete dökme konusunda iyi oldukları için bedenlerini oldukça sanatsal kullanırlar. Başarılı sporcularda bu örneği görebilmekteyiz.

Bedensel – kinestetik zekası kuvvetli olan bir öğrenci ;

1- Duygularını belirgin olarak vücut diliyle ifade eder.

2- El becerileri iyidir.

3- İnsanlara, canlı ve cansız varlıklara dokunmaktan hoşlanır.

4- Bir veya birden fazla sportif faaliyetlerde başarılıdır.

5- Bir yerde uzun süre kaldığında hareket etmeye, kımıldamaya ihtiyaç duyar.


3- MÜZİKSEL - RİTMİK ZEKÂ NEDİR?

Müziksel zekâ doğadaki seslere ve müziğe karşı duyarlılığın yüksek olmasıyla ilgili bir zekâ türüdür.

Müziksel zekâsı ön planda olan kişiler bazen hiç eğitim almadan bir enstrümanı çalabilir; notalarını bilmediği müzikleri sadece dinleme yoluyla öğrenip çalabilirler.

Bu zekası kuvvetli olan bir öğrenci ;

1- Şarkıların melodilerini çok iyi hatırlar.

2- Güzel şarkı söyleyebilme sesine ve yeteneğine sahiptir.

3- Bir şarkının makamını, notalarını, eslerini ayırdedebilir.

4- Öğrendiği şarkıları paylaşmak ister.

5- Herhangi bir müzik aletini çok iyi çalar ya da bunun eğitimini almak ister.

6- Konuşurken veya hareket ederken elleri ve ayakları ile ritim tutar.

7- Farkına varmadan kendi kendine mırıldanır.

8- Ders çalışırken farkında olmadan masaya vurarak ritim tutar.

9- Çevresindeki seslere duyarlıdır.

10-Bir şarkı duyduğunda farkında olmadan ona eşlik eder.

11- Müzik çalan bir ortamda daha verimli çalışır.


4- SÖZEL ZEKÂ NEDİR?

Sözel zekâ, dil becerileriyle ilgili olan ve aslında sözel-dilsel olarak adlandırılan bir zekâ türüdür. İnsanın, zihnindeki düşünceleri sözcüklerle ifade edebilme; sözcüklerle anlatılanları da zihninde anlamlandırabilme becerileriyle ilgilidir.

Sözel zekâsı iyi olan kişilerin olayları kompoze etme, hitap ve sözlü-yazılı sunum konusundaki yetenekleri belirgindir. Okullarda sözel zekâya hitap eden ve sözel zekâyı geliştirme etkisi olan derslere oldukça fazla odaklanılmıştır.

Yazarlar, hatipler, şairler, siyasetçiler, dil bilimciler ve benzer mesleklerde başarılı olmuş kişilerin sözel zekâsı ön plandadır.

Bu zekası kuvvetli olan bir öğrenci;

1- Diğer öğrencilerden daha iyi yazar.

2- Uzun hikayeler ve fıkralar anlatır.

3- İsimler, yerler ve tarihler ile ilgili iyi bir hafızaya sahiptir.

4- Sözcükleri anlamlarına uygun bir biçimde kullanır.

5- Yaşına göre iyi bir kelime haznesine sahiptir.

6- Başkalarıyla yüksek düzeyde sözel iletişime girer.

7- Tekerlemeleri, anlamsız ritimleri ve sözcük oyunlarını sever.

8- Okumayı sever.

9- Dinleme becerisi yüksektir; dinleyerek daha iyi öğrenir.

10- İyi bir hafızası vardır.


5- KİŞİSEL - İÇSEL ZEKÂ NEDİR?

İçsel zekâ, kişinin kendini iyi tanıma ve bunu faydaya dönüştürme becerisiyle ilgilidir. Bu zekâ türünü önemli kılan, beceri-hedef uyumudur. Yani, içsel zekâsı gelişmiş kişiler, neler yapabilecekleri konusunda neredeyse kusursuz bir öngörüye sahiptirler. Dolayısıyla, başladıkları işte başarılı sonuçlar elde etme olasılıkları yüksektir.

Kendi davranışlarını, sosyal etkileyiciler ile birleştirip yorumlama konusunda yetenekli kişiler içsel zekâsı gelişmiş kişilerdir. Daha çok yazar, sosyal hizmet uzmanı, iş adamı, ressam, sanatçı, heykeltıraş olabilirler.

İçsel zekaya sahip öğrencilerin bazı özellikleri şunlardır;

1. Bağımsızlık duygusu gelişmiştir.

2. Güçlü ve zayıf yönlerinin farkındadır.

3. Bireysel çalışırken daha başarılıdır.

4. Amaç ve hedeflerine ilişkin iyi bir anlayışa sahiptir.

5. Düşünce ve davranışları arasında tutarlılık vardır.

6. Kendisine her zaman güvenir.

7. Yaşadıklarında her zaman ders alır.


6- SOSYAL ZEKÂ NEDİR?

Sosyal zekâ, bireysel veya toplumsal davranışları iyi analiz etme, iyi iletişim kurma becerileriyle ilgilidir. Sosyal zekâsı gelişmiş olan kişiler, karşısındaki insanın duygularını anlama ve hatta yönetme konusunda başarılıdırlar.

Topluluklara hitap eden siyasetçi, eğitmen ve benzeri meslek gruplarında başarılı olan kişiler sosyal zekâsıyla ön plana çıkmaktadır.

Sosyal zekânın gelişmiş olması kişiye geniş bir çevre, sevilen kişi olma, kabul edilme gibi avantajlar sağlar.  Öğretmenlik, rehberlik, politika, danışmanlık, psikologluk, yönetim ve organizasyon uzmanlığı bu zeka türüne sahip bireylerin yapabileceği mesleklerdendir.

Sosyal zekası güçlü olan bir öğrencinin bazı özellikleri şunlardır.

1. Arkadaşlarıyla ya da akranlarıyla sosyalleşmeyi çok sever.

2. Grup içerisinde doğal bir lider görünümündedir.

3. Problemi olan arkadaşlarına her zaman yardım eder.

4. Dışarıda iken kendi başının çaresine bakabilir.

5. Başkaları ile birlikte ders çalışmayı veya oyun oynamayı çok sever.

6. En az iki veya üç yakın arkadaşı vardır ve onları sık sık arar.

7. Başkaları daima onunla birlikte olmak ister.

8. Başkalarına selam verir, onların hatırlarını sorar ve onları önemser.

9. Empati yeteneği çok iyi gelişmiştir.

10. Bir şeyi başkalarıyla işbirliği yaparak, onlarla paylaşarak ve öğreterek öğrenmeyi sever.


7- MANTIKSAL - MATEMATİKSEL ZEKÂ NEDİR?

Matematiksel zekâ, sayı ve sembolleri etkin kullanma, soyut kavramlar türetme ve mantık yürütebilme becerileriyle ilgilidir. Mantıksal-Matematiksel zekâ olarak da adlandırılır.

Matematiksel zekâsı ön planda olan kişiler analitik düşünebilme konusunda iyidirler. Parçaları bir araya getirip sonuç çıkarma, tümden gelim veya tüme varım konusunda başarılıdırlar.

Muhakeme yeteneği, matematiksel zekânın bir parçasıdır. Matematiksel zekâ kişinin neden-sonuç ilişkisi kurabilmesini ve sağlam sorgularla, sağlıklı sonuçlar elde etmesini sağlar. Okullarda matematiksel zekâya hitap eden dersler, tıpkı sözel zekâ dersleri gibi ağırlıklıdır.

Bu zeka türüne sahip insanlar matematikçi, mühendis, mimar, istatistikçi, ekonomist, bilim adamı, bilgisayar uzmanı gibi meslekler seçebilirler.

Mantıksal –matematiksel zekası kuvvetli bir öğrenci ;

1- Olayların oluşumu ve işleyişi hakkında çok soru sorar.

2- Soyut ve kavramsal düşünebilir.

3- Bilgiler arasında bağlantılar kurar.

4- Güçlü bir muhakemesi vardır.

5- Satranç oyunları oynamaktan zevk alır.

6- Matematiksel problemleri kafasında kolayca ve çabucak çözer.

7- Matematik dersini sever.

8- Matematiksel hesaplama oyunlarını ilginç bulur.

9- Mantıksal bulmacaları çözmeyi ve satranç veya dama gibi stratejikoyunları oynamayı sever.

10-Olayları ve nesneleri kategorilere ayırmayı veya onları hiyerarşik olarak düzenlemeyi sever.

11- Yüksek düzeyde bilişsel düşünme becerisi içeren deneylere katılmayı sever.

12-Yaşıtlarına kıyasla soyut düşünebilme ve sebep-sonuç ilişkisi kurabilme kabiliyetleri çok iyi gelişmiştir.


8- DOĞASAL ZEKÂ NEDİR?

Doğasal zekâ, doğayı büsbütün yorumlama becerisiyle ilgilidir. Doğa zekâsı olarak da isimlendirilir.

Doğasal zekâsı yüksek kişiler, doğayı ve doğadaki canlıları inceleyip çıkarımlar elde etme konusunda başarılıdırlar.

Hayvan ve doğa belgesi izleme konusunda istekli kişilerin doğasal zekâsının diğer insanlardan daha belirgin olması tesadüf değildir. Arkeoloji, dağcılık, izcilik, belgesel çekimi, botanik, jeoloji alanlarında aktiftirler. Bu zeka türüne sahip bireyler doğayla ilgili tüm meslekleri seçebilirler: Botanik, Dağcılık, Kimya, Biyoloji, Zooloji, Meteoroloji, Jeoloji, Arkeoloji, Tıp, Fotoğrafçılık, İzcilik gibi çok geniş bir alandaki mesleklerin tümü bu zeka türüne sahip kişilerin severek yapacakları işlerdir.

Doğasal zekaya sahip öğrencilerin bazı özellikleri şunlardır;

1. Doğa olaylarına çok meraklıdır.

2. Bitki yetiştirmeyi çok sever. Sınıftaki çiçeklerin bakımını üstlenir.

3. Doğa ve hayvanlarla ilgili konuları iliyle takip eder.

4. Mevsimleri ve iklim olaylarını yakından takip eder.

5. Doğa ve hayvanlar ilgili belgeselleri izler.

6. Çevreye karşı duyarlıdır.

7. Toprakla oynamayı sever.

Üzerinde çalışılan ve çoklu zekâ kuramına sonradan eklenen diğer zekâ türü; varoluşsal zekâ hakkında:


9- VAROLUŞSAL ZEKÂ NEDİR?

Varoluşsal zekâ, birçok kez mantık yürütmenin zor olduğu ve duyulup hissedilemeyen konularda etkin yorum yapabilme becerisiyle ilgilidir.

Varoluşsal zekâsını iyi kullanan kişiler, inanması güç olup öte yandan ihtiyaç derecesinde olan kavramların anlamlandırılması ve insan zekâsına uygun bir şekilde sunulması konusunda yeteneklidirler.

Din adamları, fizikçiler, kuantumcular, matematikçiler ve benzeri gibi en uç noktaları irdeleyen kişilerin varoluşsal zekâsı ön plandadır.

SONUÇ OLARAK:

Zekâ üzerinde yapılan araştırmaların daima ortak noktayı işaret etmesi tesadüf olamaz. İnsan beyni ve zekâ üzerine yapılan tüm bilimsel çalışmalar gösteriyor ki, zekâ geliştirilebilir bir potansiyeldir. Yine yapılan araştırmalar, zekâ gelişiminin büyük oranda çocuk yaşta gerçekleştiğini ifade ediyor.

Gardner’ın zekâ türlerini kategorize etmesi, tüm dünya genelinde okulların müfredatına adeta ışık tutuyor. Eğitmenler, çocukları zihinsel becerilerine göre gruplandırıp onlar için en uygun yönlendirmeleri yapmaya çalışıyorlar.

Sözel zekâsını daha etkin kullanan öğrencilerin sözel bölüm-mesleklere yönlendirilmesi; matematiksel zekâsını etkin kullanan öğrencilerin sayısal bölüm-mesleklere yönlendirilmesi elbette önemlidir. Bununla birlikte, diğer zekâ çeşitlerini de değerlendirip eğitim alanlarının genişletilmesi çok önemlidir.

17 Nisan 2017 Pazartesi

thumbnail

Bir İnsanın Zeki Olarak Tanımlanabilmesi İçin Gerekli 5 Özellik


İnsan vardır; 4 haneli rakamları birbirleriyle kafadan çarpabilir. Ne kağıt ne kalem. İnsan vardır; bir kat aşağıdaki bekleyen arkadaşının üstüne evin camından tutsun diye buzdolabını atabilir. Hangisinin daha zeki olduğu eylemlerinin sonuçlarıyla bağlantılıdır. 4 yaşındayken akıllı telefonu açıp annanesini arayabildiği için delicesine takdir gören çocuğumuzun hayattaki tek kişisel başarısının bu olmasını istemiyorsak, bu kadar erken davranmayalım. Zeki olmak bir süreçtir. Bu sürecin bazı adımlarına göz atalım.

1- ÇABUK UYUM GÖSTEREBİLME

İnsanlığın en büyük başarısı, durmadan değişen hayat şartlarına karşı çözümler üretebilmesi ve yaşamını devam ettirebilmesidir. Bütün bu uyum yeteneğinin yanında asıl zeka parıltısı nerede duracağını bilmesidir. En azından bilenlere ‘zeki insan’ demek daha doğru olacaktır.

2- FARKLILIKLARI ALGILAMA

Aynı anda birçok uyaran ile karşı karşıya kalsa bile insan beyni bütün bu karmaşayı ayıklar ve renk, ses, doku, tat ve koku olarak sınıflandırabilir. Bütün bu işlem için milyonlarca yıl öncesinden gelen zeka mirasını kullanır. Bazılarımız ise bu süreci herkesten çabuk tamamlayabilir.

3- GÜÇLÜ HAFIZA

İnsan gördüğü ya da duyduğu hiçbir şeyi unutmaz ama hepsini de hatırlayamaz. Mesele hafızamızın hangi olayları hatırlamak isteyeceği, hangilerini arka planda saklayacağıdır. Zeki insanlar, bilgiye değer verir, hafızalarını bu konuda eğitirler ve ileride ihtiyacı olabilecek bilgileri daha derli toplu saklamak konusunda uzmanlaşmışlardır.

4- İLETİŞİM BECERİSİ

Konuştuğu zaman diğer herkesin susup dinlediği insan, zeki insandır. Kelimeleri özenle seçer. Cümleleri birbiri ardına çok sağlam bir şekilde düğümler. Böylelikle aradan biri çekip alınamaz. Konu ile ilgili çok farklı detayları söyler ki merak uyandırsın. Hatasız bir gramer kullanmaya dikkat eder. Karşısındakinin sürekli bir hata arayacağını bilir.

5- ANLAMA YETENEĞİ


Olaylar arasında neden-sonuç ilişkisini iyi okuyabilmek gereklidir. Zeki insanlar için hayat bu ilişkinin sarmalları olarak ilerler. Adım atarken bir sonrakini nereye atacaklarını çok iyi bilirler. Net bir tabirle, yaş tahtaya basmazlar. O yüzden buzdolabını camdan aşağı bırakmazlar. Daha da doğrusu, buzdolabını aşağıda asla beklemezler.

26 Mart 2017 Pazar

thumbnail

Doğru Soru Sorabilmenin Önemini Anlatan Kısa Bir Hikaye


İki arkadaş hararetle tartışıyormuş: 
Tartıştıkları  konu, sigara içerken İncil okunup okunmayacağı imiş. Sonuç alamayınca Papa`ya sormaya karar vermişler. Papa`nın yanına gidip sırayla sorularını sormuşlar. Biri olumsuz cevap alırken diğeri, izin almayı başarmış.

İzin alamayanın sorduğu soru :


- Papa hazretleri, İncil okurken canım sigara içmek istiyor, içebilir miyim?


- Oğlum, İncil okunurken Tanrı ile ilgilenmen lazım. O sırada dikkatinin dağılmaması lazım. O yuzden İncil okurken sigara içilmez.

İzin alanın sorduğu soru ise :


- Papa hazretleri, sigara içerken canım İncil okumak istiyor ama sigara içiyorum diye İncil'i elime alamıyorum, sizce okuyabilir miyim? 


- Oğlum, her nerede ve ne koşulda olursan ol, İncil okuma isteği duyarsan okuyabilirsin.


Kıssadan hisse :

1) Esas olan, aldığın cevap değil, sorduğun sorudur.

2) Beceri; almak istediğin yanıtı alabileceğin soruyu sorabilmektir.

3) Doğru soruyu sorabilmek bir zeka göstergesidir.

2 Kasım 2016 Çarşamba

thumbnail

Satranç Oyunu İçin 70 Altın Öğüt




1- Yaptığınız her hamlenin bir amacı olsun.

2- Mantıklı olmak şartıyla merkez piyonlarını iki kare sür.

3- Rakibin oynadığı taşın gidebileceği yerlere iyi bak.

4- Merkezi piyonlar ile ele geçirmeye çalış.

5- Merkezi elde tutmak için savaş ve koru.

6- Açılışta mümkün olduğunca az piyon hamlesi yaparak gelişimini tamamla..

7- Farklı bir açılış denemediğin sürece açılışta sadece merkez piyonlarını oyna.

8- Rakibin bütün tehditlerine yanıt bul. Bunu yaparken kendi konumunu geliştir ve karşı tehdit yap.

9- Değiş tokuşlarda en azından verdiğin kadar al.

10- Gereksiz yere şah çekme. Anlamı varsa şah çek.

11- İnisiyatifi ele almaya çalış, zaten varsa koru.

12- Değiş tokuşlarda başka bir geçerli nedeni yoksa en değersiz taş ile almaya başla.

13- Kayıpları en aza indir. Taş kaybediyorsan mümkün olduğunca az kaybetmeye çalış.

14- Taş kaybediyorsan karşılığında olabildiğince çok taş almaya çalış.

15- Hata yaparsan oyundan kopma. Rakip avantaj elde ettikten sonra gevşeyip senin kurtulmana imkan verebilir.

16- Oyunu kaybetmek üzere değilsen sakın rakip görmez diye riskli hamle yapma.

17- Oyunu kaybetmek üzereysen getirisi fazla ise riskli oynayabilirsin.

18- Geçerli bir nedeni yoksa taşlarını feda etme.

19-Eğer rakibin taş fedasını kabul etmek veya etmemek konusunda kararsız kaldıysan taşı al.

20- Rakibin her hamlesinin amacını anlamaya çalışın.

21- Rakibin hamlesini anlayamadıysan bir amaç taşımadığını varsay.

22- Girişken ama amaçlı oyna.

23- Gereksiz değiş tokuştan kaçın.

24- Rakibin çifte tehditlerine dikkat et.

25- Çok sayıda taş ile hücum et, bir iki taşla hücum etme.

26- Dikkatsiz piyon hamleleri yama.

27- Rakibin stilini biliyorsan bundan yararlan.

28- Rakibin hamlelerini göz ardı etme.

29- Fillerinizi piyonlar ile önlerini kapamadan önce geliştirmeye çalışın.

30- Özellikle atları mümkün olduğunca çabuk merkeze konumlandırın.

31- Açık hatları kale ve vezir ile le geçirin.

32- Bir sakıncası yok ise erken rok atın.

33- Eğer açılış için gerekli değilse veziri erken oynamayın.

34- Avantajlı değiş tokuşlar ile gelişmeye çalışın.

35- Taşlarınızı amaçlı bir şekilde geliştirin, anlamsızca taşları ileri sürmeyin.

36- Açılışta bir nedeni yosa aynı taşı iki defa oynamayın.

37- Her dafasında farklı bir taş oynayarak gelişiminizi farklı taşlar ile tamamlayın.

38- Taşları geliştirirken tehditlerde oluşturmaya çalışın.

39- Anlamsız ve gereksiz tehditler ile hamle ve zaman kaybetmeyin.

40- Piyon hamlelerinden sonra önce atları, sonra filleri, daha sonra diğer taşları geliştirin.

41- Gelişim avantajınız varsa hucüm edin, rakibin taş geliştirmesine imkan tanımayın.

42- Taşlarınıza olabildiğince alan açmaya çalışın.

43- Rakibin rok atmasına engel olmaya çalışın.

44- Rakibin taşlarını açmaza alın.

45- Kendi taşlarınızın rakip tarafından açmaza alınmasına dikkat edin.

46- Rakip taşınızı açmaza aldıysa en kısa zamanda açmazdan çıkın.

47- Rok attıktan sonra mecbur kalmadıkça şahın önündeki piyonları oynamayın.

48- Rakip şaha hücum etmek için zayıf kareler tespit edin.

49- Rakibin sizin filinizle aynı renk karelerde hareket eden fili yoksa (karşıtsız fil) bu filinizle hücum geliştirin.

50- Hücum eden taşlarını diğer taşların ile detekle.

51- Oyun içinde çatal hamlelerini araştır ve kaçırma.

52- Oyun içinde şiş hamlelerini araştır ve kaçırma.

53- Rakibin çatal ve şiş hamlelerine gelmemek için dikkatli ol.

54- Hücumlarda rakip şaha çifte şah çekmeye çalış.

55- Aşırı güçlü durumdayken rakibin kalan taş hareketlerine, şahın hareketlerine dikkat et. Rakibin oynayacak yeri kalmadığı için oyun pat bitmesin. Mümkün olduğunca şah çek.

56- Oyunu analiz et. Açık oyun mu, kapalı oyun mu irdele.

57- Açık oyunlarda fillerini koru atları değiştir, kapalı oyunlarda atları koru filleri değiştir.

58- Fillerini etkin hale getirmek için piyonlarını diğer renge hareket ettir.

59- Kalelerini ve gerekirse vezirini arka arkaya getirerek batarya oluştur.

60- Sıkışık durumdaysan değiş tokuşlarla oyununu açmaya çalış.

61- Eğer taş gelişiminde rakibinden geri isen oyunu özellikle merkezi kapalı tut.

62- Taş olarak öndeysen karşılıklı değiş tokuşlar yap.

63- Rakip hücum yapıyorsa ve zor durumda kalıyorsan değiş tokuş yaparak kurtulmaya çalış.

64- Taş olarak geri isen değiş tokuşlardan kaçın.

65- Hücum yapıyorsan gereksiz değiş tokuş yapma.

66- Planını rakibe hissettirmeyecek hamleler yap. Asıl hamleni sona sakla.

67- Küçük avantajlar elde etmeye çalış. Tek bir avantaj oyunu kazandırmaya yetmeye bilir ama bir kaç avantaj oyunu kazanmanı sağlayabilir.

68- Yedinci yatayı ele geçirip rakibin şahını son kareye hapset.

69- Bir plan yap ve uygula, gerekmedikçe planına sadık kal.

70- Etkin olmayan sıkışık taşlarını rakibin etkin taşlarıyla değiş tokuş yap.

About