18 Ekim 2019 Cuma

Afacalar Çetesi (İpek Ongun) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Afacalar Çetesi

Kitabın Yazarı : İpek Ongun

Kitap Hakkında Bilgi :

Asena, Sinan, Defne, Zeynep, Berk, Tolga, Argun ve sevgili köpekleri Ahbap.

Onlar Gökkuşağı Savaşçıları! Amaçları okullarına bir kütüphane kazandırmak. Okulun bahçesindeki küçük, gizemli ev bu iş için biçilmiş kaftan. Ancak... Harap evde olup bitenlerden ve kendilerini bekleyen tehlikelerden habersizler.

Kitapta birbirlerini candan seven, birbirleri için hiçbir şeyi yapmaktan kaçınmayan, her zaman iyi şeyler yapmak isteyen, haşarı, heyecanlı bir grup ortaokul öğrencisi, çocuk çetesi ve onların birlikte yaşadığı olaylar anlatılmaktadır.

Kitabın Özeti :

Rehberlik dersi öğretmeni Onur öğretmen öğrencilerinden okullarının 100. Yılı ile ilgili bir şeyler düşünmelerini ister. Bunun üzerine Asena ve arkadaşları Asena’nın evinde toplanıp nasıl bir şey yapılacağını düşünmeye başlarlar.

Defne yapılacak şeyin hem yararlı hem de güzel olmasını ister ve kütüphanenin en iyi fikir olacağını düşünür. Okullarında kütüphane yoktur. Bu fikir savaşçılar tarafından çok beğenilir ve bu fikirlerini Onur öğretmene anlatırlar. Onur öğretmen bu fikri çok beğenir ama yapılması düşünülen kütüphane gerçekten çok masraflı ve zor bir iştir. Bu yüzden müdür beyi ikna etmek gerçekten zor olacaktır.

Defne’nin aklına okulun arkasındaki küçük metruk ev gelir. Bunu öretmenine söyler. Savaşçılar öğretmenleriyle okulun arkasındaki o eve giderler. Onları okulun bahçıvanı Hasan Efendi karşılar. Fakat bu karşılaşmadan hiç memnun olmamış gibidir. Onur öğretmen o metruk evi çok beğenir. Tam istedikleri gibi bir yer olduğunu düşünür. Ama bahçıvanın orayı onlara göstermek istemeyişine de bir anlam verememiştir.

Onur öğretmen öğretmenler toplantısında bu fikri ortaya atar. Öğretmenler de bu fikri beğenir. Ama müdür yardımcısı o binanın çok eski olduğunu orada her an bir kaza olabileceğini söyleyerek bu fikri onaylamaz. Bunu öğrenen Gökkuşağı Savaşçıları özelliklede Defne çok üzülür. Çünkü fikri bulan da evi gösteren de odur. Bir anlam veremedikleri bu olaya inanmak istemezler.

Aradan birkaç gün geçtikten sonra savaşçılardan biri olan Zeynep o evi tekrar görmeye karar verir. Eve yaklaşınca iki kişinin birlikte konuştuğunu görür ve gizlice onları dinler. Konuşanlardan biri Hasan Efendi’dir. Ama diğerini tanıyamaz. Bu olayı hemen savaşçılara anlatır. Savaşçılar da bu olayı incelemeye karar verirler. Berk ve Asena birkaç gün sonra gizlice eve girerler. Fakat evde çok önemli bir şey yoktur. Bir çalışma masası ve büyük bir şömine vardır. Berk şöminenin içine girer ve orda gördüğü halkayı kendine doğru çeker. O anda gizli bir geçit açılıverir. Berk şaşırmıştır. Tam geçide girerken Asena ıslık çalarak bahçıvanın geldiğini haber verir. O da geçidi kapadıktan sonra hemen evden çıkar. Koşarak okula giderler.

Bu önemli olayı savaşçılarla paylaşmaları gerekiyordur. Bu olaydan sonra hemen toplantı çağrısı yapılır. Aynı akşam Asena’nın evinde durumu tartışırlar. Metruk eve bir kez daha girmeye karar verirler. Bahçıvanın orda olmadığı bir gün gizlice eve girerler. Gizli geçidi açıp sonuna kadar giderler. Tünelin sonunda merdivenlerden inince gizli bir iskele görürler. Çok şaşırarak oradan ayrılırlar. O esnada evin içinde ki masayı kurcalarken gizli bir köşesinde bir defter bulurlar. Defteri de alıp oradan ayrılılar.

Artık okulda bazı kötü işlerin döndüğünü anlamışlardır. Böylece Hasan Efendi’yi takibe almaya karar verirler. Savaşçılardan biri müdür yardımcısının okuldan çok hızlı çıktığını görüp onu takip etmeye karar verir. Onu pek tekin olmayan bir semtteki lunaparka girerken görür. Kışın ortasında orada ne işi vardır diye düşünüp içeri girer. Onu biriyle konuşurken görür. Bu durumu arkadaşlarına anlatır. Sonunda bu işin çok tehlikeli bir olay olduğuna ikna olurlar. Hasan Efendi’yle müdür yardımcısını suçlayacak kuvvetli delilleri olmadığını görürler. Onun için Asena o metruk evi bir gece gözlemeye arkadaşlarıyla birlikte karar verir.

Kararlaştırdıkları gece dedesine arkadaşı Sinan'da kalacağını söyler ve o eve gider. Güzel bir yere gizlenir. Gecenin ilerleyen saatlerinde denizden bir motor sesi duyulur. Saklandığı yerden çıkıp denizin kenarındaki ağacın üstüne çıkar. Konuşmalardan Hasan Efendi’nin de orda olduğunu ve kaçakçı olduklarını anlamıştır. Ertesi gün arkadaşlarına duyduklarını anlatır. Onlar da korkmuşlardır. Artık kendilerinin yapabileceği bir şey kalmamıştır. Durumu birilerine anlatmaları gerekiyordur. Bunu idareye anlatamazlar. Çünkü birkaç öğrencinin lafına mı güveneceklerdir yoksa müdür yardımcısına mı?

Herkes ne yapabileceklerini düşünürken Asena’nın aklına Süha ağabeyi gelir. Süha ordu istihbarat biriminde çalışmaktadır. Hemen Süha ağabeyini yemeğe davet eder. O da Asena'yı kıramayarak yemeğe gelir. Asena ona yaşadıkları bütün her şeyi birer birer anlatır ve defteri gösterir. Süha ağabeyi bu işle ilgileneceğini söyler ve ona bir daha o eve gitmemelerini söyler.

Asena ve Berk aldıkları defteri yerine koymak isterler. Çünkü onların durumu fark edip kaçmalarını istemezler. Bu yüzden bir öğlen arasında o eve giderler. Çevre çok sessizdir. Asena eve girer tam defteri bırakıyordur ki arkasında Hasan Efendi’yi görür. Hasan Efendi, Asena’yı yakalar bağlar. O esnada Berk’in ıslığı duyulur. Hasan Efendi, Asena’ya ona gitmesini yoksa ikisini de öldüreceğini söyler. Asena, Berk’e açık kapıdan kafasını uzatarak gitmesini ister ve hemen geleceğini söyler. Berk gökkuşağı işaretini yapar Asena ise karşılık vermez. Bu kuraldır işarete karşılık verilir. Yine de sırtını döner ve okula gider.

Asena’nın dönmediğini görünce gerçekten çok telaşlanır. Sinan’la birlikte Asena’nın evine giderler. Dedesine durumu baştan sona anlatırlar. Dedesi Süha’yı telefonla arar. Süha hemen eve gelir ve çocukları dinler. Çocukları evlerine gönderir. Bu arada o evde Asena zor anlar yaşıyordur. Hasan efendinin kaçakçılıkla ilgili bir çok şeyi açık açık konuşmasından dolayı oların son işi olduğunu ve durumunun hiç parlak olmadığını anlar. Okulun çıkış zilinden sonra eve doğru birinin yaklaştığını görürler. İçeri girdikten sonra müdür yardımcısını karşısında görünce küçük dilini yutacaktır. Akşamın ilerleyen saatlerine kadar beklerler. Motor getirdiği malları almak için gizli geçitten inip aşağı inerler. Çocuğun başına Ahmet’i bırakmışlardır. Dışarıdan köpek sesleri geliyordur.

Ahmet köpeği kovalamak için kapıya çıkar ve Süha ağabeyin yumruğuyla bayılır. Süha içeri girer ve Asena’yı iplerden kurtarır. O arada gizli geçitten yukarıya çıkan müdür yardımcısı ve Hasan Efendi silahını onlara doğrulturlar. Süha ağabey yapacakları bir şey olmadığını kaçamayacaklarını kararlı bir sesle söyler. Herkesin yolu açmasını söyler ve Asena’yı tutarak kapıya doğru yürürler. Dışarıya çıktıkları anda Ahbap, Hasan Efendi’nin üstüne atlar ve o anda silah patlar. Süha ağabeyde müdür yardımcısını yakalar ve kelepçeler. Kimsenin canı yanmadan bu olayı sonuçlandırmışlardır. Sadece Ahbap’ın tırnağını bir kurşun sıyırıp geçmiştir. Suçlular adalete teslim edilmiştir. Süha ağabeyle Asena eve giderler. Ailesi de Asena’yı sağ salim görünce çok sevinirler.

İlerleyen günlerde her şey açıklığa kavuşmuştur hatta müdür bey müdür yardımcısından şüphelenip onunla ilgili araştırma yapmıştır. Böyle birinin olmadığını sahte belgelerle atandığını öğrenmiştir. Hemen bu durumu ilgili makamlara da bildirir.

Müdür bey Gökkuşağı savaşçılarını çağırıp onlara çok teşekkür eder. Ama gördükleri bu olayları kimseye bildirmeden çözmeye çalışmalarına çok kızar ve azarlar. Ama yinede yaptıkları işlerin ne kadar zor olduğunu tekrar söyler. Okula bir kütüphane yaptırma fikrini ortaya atmalarından sonraki gelişmeler gerçekten çok ilgi çekicidir.

Süha ağabeyin Asena’ya anlattığına göre sigara ve içki kaçakçılığı yapıyorlardır. Bunun için okuldan daha iyi bir yer olamaz. Bu kaçakçıları yakalattıkları için Gökkuşağı savaşçılarına bir ödül verilecektir. Onur öğretmen Asena ve arkadaşlarını rehberlik sınıfına çağırır. A sınıfının bütün öğrencileri teneffüs arasında rehberlik sınıfındadır. Onur öğretmen kütüphane fikrini öğretmenler toplantısında kabul ettirir. "Ailenize konuyla ilgili bilgi verilecek ve yardım istenecek, bunu da bayrak töreninde müdür bey söyleyecek"der. Çocukların hepsi sevinç içindedir.

Bayrak töreninde müdür bey 100. Yıl için düzenlenen fikirler yarışmasında Orta 2A sınıfının fikrinin kabul edildiğini söyler ve 2A sınıfını tebrik eder. 2A sınıfının öğrencileri ise kazandıkları ödülü kütüphane yapımı için hediye edeceklerini söyler.

Şimdi Gökkuşağı savaşçıları kütüphane fikrini kabul ettirmişlerdir ve zorlu bir mücadeleden sonra tekrar eski hayatlarına döneceklerdir. Bu da onları üzüyordur. Ama Gökkuşağı savaşçıları her zaman olacaktır. Kim bilir yine böyle heyecanlı olaylar yaşayabilecekler ve her zaman birlikte olacaklardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder