24 Mart 2019 Pazar

Hayvan Çiftliği (George Orwell) Kitabının Özeti, Anlatılmak İstenenler Ve Karakterlerin Karşılıkları

Kitabın Adı: Hayvan Çiftliği

Kitabın Yazarı: Geoerge Orwell

Kitabın Özeti:

İngiltere’de bir çiftlikte hayvanlar, Bay Jones’un egemenliğinde yaşamaktadırlar. Yaşlı bir domuz olan Koca Reis, bir devrim planlar ve hayvanları birleşmeye çağırır. Kendisi devrim yapılmadan ölür ama konuştukları diğer hayvanlara devrimi aşılamıştır.Bay Jones (Çar) hayvanların yem saatlerini unutunca aniden isyan patlak verir. Umulmadık biçimde devrim yapılır. Çiftlik sahibi Bay Jones çiftlikten atılır. Çitfliğin en zekileri olarak bilinen domuzlar diğerlerine önder olur. Çiftliğin adı “Beylik Çiftlik” iken “HAYVAN ÇİFTLİĞİ” olarak değiştirilir. İki domuz Napolyon ve Snowball (kar topu) olaylarda başı çeker. Napolyon iri yarı, iyi konuşamayan, ancak otorite sahibi; Snowball ise etkili konuşan, parlak zekaya sahip biridir. İkisi , Koca Reis’in fikirlerinden “hayvanizm” adında bir öğreti ortaya koyarlar. Kamçıları, gemleri, burun halkalarını, zincirleri yok ederler ve aynı gün yedi emiri yazıp ahırın kapısına asarlar.

Yedi Emir:

· İki ayak üzerinde yürüyen herkesi düşman bileceksin.

· Dört ayak üstünde yürüyen ya da kanatları olan herkesi dost bileceksin.

· Hiçbir hayvan giysi giymeyecek.

· Hiçbir hayvan yatakta yatmayacak.

· Hiçbir hayvan içki etmeyecek.

· Hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldürmeyecek.

· Bütün hayvanlar eşittir.

Söz konusu çiftlik Rusya’yı temsil eder. Rus kraliyet ailesinin başı çar, yüzlerce yıllık monarşi geleneği ile sarhoş durumda gezinmektedir. Bu sırada Marks ve Lenin gibi komünistler fikirlerini yayarlar. Koca Reis, Marks, devrimden önce telkinler verir ancak devrim göremez. Rus Devrimi beklenmedik şekilde gerçekleşmiştir. Halkın ve ordunun komünizm gibi bir talebi yoktur. Lenin, Stalin, Troçki gibi önderler halkı galeyana getirip sosyalist bir düzen kurmak ister. Başlarda başarılı olamazlar. Ancak 1. Dünya Savaşı çıkınca çar halkını gütmekte zorlanır. Aynen hikayedeki Jones gibi halkı zapt edemez. Halk, öykünün kahramanları gibi, beslenemediği için isyan eder. Gerçek hayatta da komünistler bir fırsatı değerlendirip başkenti kontrol altına almış ve komünizmden haberi olmayan insanlara bunu zorla götürmüşlerdir. “Yedi emir” bunu anlatıyor olabilir. Halk, eşitlik ve özgürlük adı altında diretmeler yaşayınca buna karşı çıkmıştı. Bu yüzden tam otokratik bir yönetim ve demir yumruk sağlandı. Her şey bürokrasi ve emirlerle işler hale gelmişti.

Beklenen devrim gerçekleşmiştir. Zamanla, Napoleon ve Snowball birbirini çekememeye başlayıp, ikisi de yeni düzenin tek adamı olmak istememektedir. Snowball çiftlikte elektrik üretimi için bir yeldeğirmeni yapılması gerektiğini söylediğinde Napolyon’un köpekleri tarafından çiftlikten sürülür. Ama buna rağmen yeldeğirmeni çalışmalarına başlanır. Napeleon değirmen fikrini kendisininmiş gibi tanıtır. Devrimin amaçlarından hızla uzaklaşılmaktadır; başlarda vaadedilen çalışma saatlerinin azalacağı yiyeceklerin artacağı söylenmiş ama çalışma saatleri artmış, verilen yiyecekler azalmıştır. Bu arada domuzlar da hızla şişmanlamaktadırlar. Hatta yatakta yatmakta, içki içmektedirler. Hayvanların eşitliği domuzlarca uygulanmaz ve domuzlar ilkeleri kendilerine göre değiştirirler.

Snowball (kar topu), Troçki ve Lenin’den ögeler içerir. Bu önderler komünizmin masum taraflarını sembolize eder. Aslında toplum tasarımları onlara aittir ama Napolyon (Stalin) gibi fırsatçılar (Napolyon Bonapart da devrimin gücüyle diktatör olmuştu) zorla yönetime gelirler. Stalin zorbalığın üzücü bir örneğidir. Her ne kadar eşitlikçi ve adaletçi gösterilmeye çalışılsa da, tarihin en büyük zalimlerinden biridir. Olaya kendi açımızdan bir örnek vermek gerekirse: tarihte Türkleri en çok katletmiş kişidir. Zamanın Türki halkları yok edilmiş, milyonlarcası öldürülmüştür. Bunların hepsi eşitlik ve kardeşlik adı altında yapılmıştır. Diğer tüm Sovyet halklarına karşı girişilen çabalar bu romandaki Napolyon adlı domuzun temsiliyle canlanır.

Büyük domuz, aldığı bir kararla, tavukların yumurtalarının çiftlik dışında satılacağını, tavukların kuluçkaya yatmalarını yasakladığını ilan ediyor, buna karşı çıkan tavukları, yetiştirdiği köpeklere öldürtüyor. Buna da bir kılıf bulunuyor ve kurallar iktidara göre değiştiriliyor.Büyük domuz, çiftlik içerisindeki hayvanlar arasında: “liderimiz” ,”Hayvanlar babası” , “Koyunlar hâmisi” , “Yavru hayvanların dostu” gibi üstün sıfatlarla anılıyor ve her türlü güzellikler ona atfedilmeye başlanıyor. Bir gün çiftliğe saldırı olur. Yabancı hayvanlar çiftliği işgal edip büyük gayretlerle yapılan yel değirmenini yıkıyorlar. Uzun mücadeleler sonucunda düşman püskürtülür ama ülke harap haldedir. Yine de Büyük domuzun yüce liderliğiyle kazanılmış gibi gösterilir. Hemen sonrasında duvardaki ilkeler değiştirilir ve bazı kurallar getirilir. Bunlar hayvanlar arası eşitliğe aykırı ve domuzları yüceltici tedbirlerdir. Hayvanlar, “Bütün hayvanlar eşittir” ilkesini hatırlayıp, “bu nasıl eşitlik” diye kendi kendilerine söylenmeye başlar. Hemen, ilkelerin yazılı olduğu duvarın yanına giderler. Boya kutusu, kırık bir merdiven ve duvarda yazı: “Bütün hayvanlar eşittir, fakat Bazı hayvanlar ötekilerden daha fazla eşittir.”

Komünizm, sosyalizmin sonraki aşaması olarak toplumun refah bir şeklini tasarlamaktaydı. Marks, Lenin bu fikre uygun olarak kapitalist ögeleri elemeyi savunmuşlardı. Stalin ise farklı bir yol denedi. Hitler ile müttefik olarak Avrupa’yı bölüştü. (Daha sonra kitapta anlatıldığı gibi, Hitler Rusya’nın yarısını işgal etti.) Ayrıca savaş esnasında ve sonrasında proleteryanın emeğini kapitallere peşkeş çekti. Kendini övmeyenleri düşman bildi. Tüm dünyada işçilerin duygularını sömürerek adalet ve eşitlik adı altında iktidar mücadelesine girişti. Bunu tenkit eden ve Lenin’in yolundan giden Troçki’yi de sürgünde öldürttü. Onun idaresinde Sovyetler güçte zirvesini yaşarken çöküşünü kesinleştirmiştir. Onunla beraber “bazıları daha eşit” olmuştur. 90’larda Sovyetler yıkıldığında altından çirkin bir kapitalizmin çıkması ve eski Sovyet ülkelerinin eşitsizlikle savaşması da bundandır.

KARAKTERLER VE GERÇEKTEKİ KARŞILIKLARI


Koca reis/old major : Karl Marks
Animalism/hayvanizm : Sosyalizm
Kartopu/Snowball : Leon Troçki
Napoleon : Josef Stalin- Komünist lider
Mr. jones : Çar İkinci Nicholas
Boksör/boxer : Rus işçi sınıfı
İhbarcı/squealer : propoganda
Köpekler/dogs : KGB
Mmollie : küçük burjuva
Mr. frederick : Adolf Hitler
Mr. pilkington: İngiltere-ABD- Churchill- Roosvelt
Moses : Din
Balbadem diyarı/sugarcandy mountain : cennet
Hayvanlar Çiftliği'nde Kim Kimdir, Ne Nedir?

· Napoleon

Çiftliğin büyük lideri ve hayvanlar içinde en kudretlisi. Muhteşem bir domuzdur ve çiftlikteki tüm hayvanlar ona kulak verir. Denetime son derece düşkün bir domuzdur. Kendisine sigara ve içki tüketimi izni verip, yatakta uyuması ve insan giysileri giyebilme ayrıcalığı sağlar; böylece diğer hayvanlara eşitsiz muamele de yapmış olur. Diğer hayvanlar genellikle onun günah keçisi olurlar. Napoelon, Hayvan Çiftliği’nin sembolizmi içerisinde 'Yoldaş Stalin'i temsil eder.

· Snowball

O da bir domuzdur, ancak çiftlikteki geçmişi o kadar da eskiye dayanmaz. Hayvanlar için kahramanca mücadele eder ancak köpekler tarafından çiftlikten sürülür. Hem retoriği hem de yaratıcılığı daha gelişkindir onun. Troçki’yi simgeler.

· Squealer

O bir domuz. Mükemmel bir konuşmacı ve tüm hayvanlar onu dinler. Ne zaman kurallardan biri değiştirilecek olsa, bunun her şeyin daha iyi olması için gerekli olduğunu söylerdi. Squealer’ın cırtlak bir sesi vardı ve hayvanlara her zaman yalan söylerdi, çünkü Napolyon ona böyle yapması gerektiğini anlatmıştı. Kimi yorumculara göre Squealer, Sovyetlerdeki parti yanlısı Pravda gazetesini simgeler.

· Boxer

'En zekilerden sayılamayacak' türden bir at. Çok sıkı çalışırdı. Düsturu 'daha çok çalışacağım'dı; ve öyle de yaptı. Napolyon ne dediyse inandı. Boksör derdi ki: 'Napolyon haklı'. Çiftlikte çok saygı gören bir hayvandı çünkü herkesten çok çalışırdı. Çin’deki Boxer Ayaklanması’nı simgeler. Tıpkı Clover gibi, Boxer da Sovyetler’deki vasıf işçileri ya da Proleterya’ya karşılık gelir.

· Clover

Dişi bir at. Clover asla yakınmaz. Boksör için endişelenir ve onun hastalanacak kadar çok çalışmasını önlemeye çalışır.

· Yaşlı Benjamin

Nadiren konuşan yaşlı ve inatçı bir eşek. Çiftlikte olup bitenlerle çok ilgilendiği söylenemez. Benjamin uzun ömrünün tüm ayrıntılarını hatırlar ve işlerin bundan çok daha iyi ya da çok daha kötü olamayacağını bilir. Benjamin, yaşlı kuşağı, her yeniliğin karşısında olanları temsil eder. Her türlü yeniliğin geçici olduğunun farkındadır. Eninde sonunda eski sorunlar yeniden peydah olacaktır. 'Boşunalık tezi'nin somutlaşmış halidir de denebilir.

· Moses

Bir karga. Hayvanlara, öldüklerinde gidecekleri ve hayal ürünü bir yer olan Şeker Kaplı Dağlar’dan bahsedip durur. Bir ajan ve çok akıllı bir konuşmacı aynı zamanda. Hayvanlar ondan nefret eder çünkü hiç çalışmaz ve sadece öykü anlatır. Hayvanlardan bazıları ona inanır ve domuzların, diğer hayvanların ona kanmaması için çok uğraşması gerekmiştir. Moses, kiliseyi ya da daha geniş anlamda dini temsil eder.

· Mollie

Çiftliğin ana karakterlerinden biri. Önemi, yeni çiftlik düzenine muhalif olmasından kaynaklanmakta. Muhalifliği politik olmasından ileri gelmez: Derdi daha iyi bir hayat yaşayabilmek, şeker yiyebilmek vs. Orta-sınıf ideolojisine sahip beyaz yakalı işçileri temsil eder. Eskisi gibi şekerini alamayacaktır, çünkü artık işçiler arasında eşitlik vardır.

· Muriel

Clover için kuralları okuyan, bilgili bir keçi. Kendi adlarına karar alabilecek kadar eğitilmiş olan ve bu yüzden yöneticilere eleştiri yöneltebilecek düzeyde olan işçi kesimlerini simgeler. Ne yazık ki, Muriel karizmatik değildir ve Napoleon’la diğer domuzlara karşı çıkacak kadar da inançlı değildir.

· Jones

Çiftliğin sahibi; en azından başlangıçta! Çok fazla içki ve sigara içer. O kadar çok içer ki, hayvanlara bakmayı unutur. Köpekleri yaşlandığında, boyunlarına bir ip bağlayıp onları göle atar. Bay Jones’un Çarlık dönemini, hatta Çar II. Nikola’yı temsil ettiği söylenir.

· Fredericks

Hitler figürünün romandaki ve filmdeki karşılığı

· Domuzlar

Napoleon’u destekleyen bu grup, açıktır ki, parti örgütünü ve bürokrat sınıfı temsil eder. Kısacası Stalin’in yakın çevresini onlar meydana getirir. Onlar, diğer hayvanlardan farklı olarak, lüks ve bolluk içinde yaşarlar; kısacası denetlenmesine yardım ettikleri toplumun tüm nimetlerinden onlar faydalanır.

· Köpekler

KGB'yi (Sovyet Gizli Servisi) ve Satlin’in korumalarını simgelerler. Her türlü kovuşturma ve uzaklaştırma işinde onlar kullanılır. Pek konuşmazlar, ama etkilidirler. Napoleon onları kurnazca kullanır: Snowball (yani Troçki), değirmen konusunda yeni görüşünü aktaramadan sabahın köründe apar topar 'gizli' köpekler tarafından götürülür. Orwell bir yerde köpeklerin Napoleon’a, tıpkı önceki sahipleri Mr. Jones’a yaptıkları gibi sürtündüklerini ve kuyruklarını salladıklarını yazar.

· Sıçanlar ve Tavşanlar

Vahşi hayvanlar olarak da anılan bu hayvanlar, Menşevik hareketi simgelerler. Daha hemen kitabın başında, diğer hayvanlar, sıçan ve tavşanların 'yoldaş' olup olamayacaklarını oylarlar.

· Güvercinler

Güvercinler de propagandayı temsil eder: ama Rusya’daki değil, diğer ülkelere yapılan propagandayı.

· Bay Jones’un Çiftliği

Kısaca Kremlin’i simgelediği söylenir.

· Değirmen

Rus Endüstrisini temsil ettiği iddia ediliyor.

· Foxwood Çiftliği

İngiltere’yi simgeler

· Pichfield Ciftliği

Almanya’nın romandaki karşılığı

· Değirmenin yıkılışları

Beşer yıllık kalkınma planlarının başarısızlığa uğraması.