Savant Sendromu
Savant sendromu çoğu insan tarafından bilinmeyen bir sendromdur. Bazı insanların bazı olaylardan veya durumlardan sonra, sonradan üstün zekâlı hale gelmesi olarak tanımlayabiliriz. Ancak bu üstün zekâları belli bir alana yönelik olur. Genelde daha önceden hiç tecrübe etmedikleri ve bilmedikleri bir alanda kendilerini üstün yetenekli olarak bulabilirler. Gelişimsel ve zihinsel yetersizliklerin yanı sıra çoğu insanda hiç rastlanmayan sıra dışı zihinsel becerileri olan kişilerde çoğunlukla savant sendromu görülmektedir. Genel zekâ seviyesi aslında normalin altında olan bu kişiler, belli alanlarda inanılmaz bir bilgi düzeyine sahip olurlar. Genel vakalara bakıldığında yarısının otizm bozukluklarından, kalan yarısının da bazı gelişimsel bozukluklardan, zekâ geriliklerinden veya sinir sistemi ile ilgili bazı hastalık ve yaralanmalardan kaynaklandığı sonucuna varılır. Erkeklerde kadınlara göre görülme olasılığı 6 kat daha fazladır.
Savant sendromu olan kişilerin hangi alanlarda yeteneklerinin ortaya çıktığını belirtecek olursak beş alanın mevcut olduğunu belirtebilir. Müzik becerileri, sanat becerileri, takvim hesaplama becerileri, matematik becerileri ile mekanik ve mekânsal beceriler bu alanları oluşturmaktadır. Savantlar da özelliklerine göre üçe ayrılarak incelenebilirler. Becerileri olan savantlar, yetenekli savantlar ve olağanüstü savantlar olarak kendi aralarında üç farklı sınıfa ayrılabilirler. Savant sendromunun nasıl oluştuğuna dair birçok araştırma yapılmaktadır. Ancak bunun ile ilgili kesin bir sonuca ulaşılamamıştır. Yeteneklerinin sonradan kaybolması ise çok istisnai bir durumdur.
Savant Sendromu ve Otizm
Savantlığın otizm spektrum bozukluğu olan bireylerde yaygın görüldüğünden bahsetmiştik. Araştırmalara göre otizmli bireylerin %10’u savanttır. Savant bireylerde yapılan araştırmalara göre %50’sinin aynı zamanda otizm spektrum bozukluğuna sahip olduğu belirlenmiştir. Bu araştırmaya göre otizm ile savantın ufak bir noktadan birbiri ile bağlantılı olduğu söylenebilir. Ancak biri diğerini getiriyor gibi bir yargı kullanmak doğru olmayacaktır.
Otizmin ilk olarak incelenmeye başladığı zamanlarda bazı otizmli çocukların üstün yetenekler gösteren davranışlar sergiledikleri gözlemlenmiştir. Müzik, hafıza, matematik, sanat gibi konularda üstün bir yetenek gösteren bu bireyler savant olarak adlandırılmıştır. Savant bireyler arasında en çok görülen özellik ise mükemmel bir belleğe sahip olmalarıdır.Otizmli bireylerle birlikte yapılan çalışmalarda ulaşılan sonuçlar, otizmli bireylerde görülen savant yetisinin daha çok sanat üzerine olduğunu göstermektedir. Otizmin genel ve en çok bilinen özelliklerinden biri sürekli kendini tekrarlayan davranışların yapılmasıdır. Savant olan otizmli bireylerde kişilerin isimleri, doğum günleri gibi akıllarında tuttukları takvimsel bilgileri sürekli tekrarlama eğiliminde olabilirler. Savantların ve otizmi olan bireylerin sözel alanda yaşadıkları belli bir sıkıntıları vardır. Bu da zekâ testi uygulamalarında bariz bir şekilde onların sonuçlarını etkilemektedir. Zekâ testlerinde de değerlendirilen alan oldukça dar bir alan olduğu için zekâ geriliği yaşadıkları düşünülmektedir.
Bilinen Savant Sendromu Olan Kişiler
Düşünün ki, kafanızı kazayla bir yere çarptınız ve birkaç gün kendinize gelemediniz. Uyandığınızda ise her şeyi farklı görmeye başlıyorsunuz. Birden hiç çalamadığınız müzik aletlerini çalmaya, resim yapmaya ya da çözülemez matematik sorularını çözmeye başlıyorsunuz.
Bu bir şehir efsanesi değil, gerçek ve aslında bir hastalık.
On dokuzuncu yüzyıl kadar geç bir tarihte “savant” sözcüğünün anlamı günümüzde kullanılan biçiminden çok farklıydı. Bilgili bir insan için söylenecek en yüksek övücü sıfattı.
1927 tarihli The Natural History ofa Savant adlı kitabın yazarı Charles Richet’ın dediği gibi bir savant çeşitli alanlarda ustalaşmış, soyut fikirler edinmiş, “enerjisini gerçekleri bulmaya vakfetmiş” olan kişiydi.
Ne var ki, son yüzyılda sözcüğün anlamı değişti. 1887 yılında adını taşıyan kromozom bozukluğuyla tanınan John Langdon Down, “idiot savant” sözcüğünü ilk kez kullanmıştı. Pek kibar bulunmayan “idiot” sözcüğü zamanla tanımın dışında kaldı.
Günlük yaşamda belleklerimizin köreldiği, eğitimli bellek fikrinden tümüyle uzaklaştığımız dünyada “savant” tanımı zihinsel ve sanatsal başarı belirtisi olmaktan çıkıp bir tuhaflık durumu, bir sendrom olarak kullanılmaya başlandı.
Savant sendromu, gelişimsel ya da zihinsel yetersizliklerin yanında çoğu insanda bulunmayan sıra dışı zihinsel becerileri olan kişileri tanımlamakta artık. Bu durum doğuştan ve doğum sırasında olabilir veya bebeklik, çocukluk veya yetişkinlik dönemlerinden daha sonra beyin zedelenmesi ile ortaya çıkabilir.
Hiç kimse dağlar kadar rastgele rakam yığınlarını ve bir bakışta bir şiiri ezberleyecek ya da zihniyle fotoğraf çekecek bir yetenekle dünyaya gelmiyor. Yine de literatürü araştırırken inanılmaz bellekleriyle kuralları yıkan birkaç savant karşınıza çıkıyor. Bu bireylerin en dikkati çeken yönü “fark etmeden anımsamak” adı verilen olağanüstü belleklerinin hemen hemen her zaman ciddi bir özürle birlikte bulunması.
Kim Peek
Tom Cruise ve Dustin Hoffman’ın oynadığı ‘Yağmur Adam – Rain Man ’ filmine esin kaynağı olan Kim Peek, otizmli bir savantdı. Kim Peek o kadar yetenekliydi ki, aynı anda iki sayfayı (her gözü bir sayfa) okuyabiliyor ve anında hafızasına alabiliyordu. Ancak bu adam gündelik işlerini yerine getirebilmek için babasına bağlı yaşıyordu. 2009’da 54 yaşında ölen Kim Peek’in hafızasında 9 binden fazla kitap bulunuyordu. İnsan beyninin sırlarını anlamaya çalışana NASA ölümünün ardından beynini incelemeye aldı.
Tom Cruise ve Dustin Hoffman’ın oynadığı ‘Yağmur Adam – Rain Man ’ filmine esin kaynağı olan Kim Peek, otizmli bir savantdı. Kim Peek o kadar yetenekliydi ki, aynı anda iki sayfayı (her gözü bir sayfa) okuyabiliyor ve anında hafızasına alabiliyordu. Ancak bu adam gündelik işlerini yerine getirebilmek için babasına bağlı yaşıyordu. 2009’da 54 yaşında ölen Kim Peek’in hafızasında 9 binden fazla kitap bulunuyordu. İnsan beyninin sırlarını anlamaya çalışana NASA ölümünün ardından beynini incelemeye aldı.
Daniel Tammet
Daniel karmaşık çarpma ve bölme işlemlerini hiç çaba harcamadan kafasından yapabiliyor. On bine kadar herhangi bir sayının asal olup olmadığını derhal size söyleyebiliyor. Yıldırım hızıyla yaptığı matematik işlemlerinin yanı sıra on yabancı dil konuşuyor ve yeni bir dili bir hafta içinde öğrenebiliyor. Ayrıca Manti adını verdiği, kendine özgü bir dil bile geliştirmiş durumda.
Çocukluğunda geçirdiği ve temporal lop epilepsisi olarak teşhis edilen birkaç havaleden sonra bu yeteneği kazanan Daniel Savant sendromlu yaşayan 100 dahi listesinde bulunuyor. Kendisinin bir konuşmasına göz atmak isterseniz:
Savant sendromunu açıklamak için bir kuram geliştirmenin zorluklarından biri farklı bireylerde farklı biçimlerde ortaya çıkmasıdır. Yine de aralarında Kim’in de bulunduğu tüm savantlarda görülen bir nöroanatomik anomali vardır: Beynin sol yarıküresi hasarlanmıştır. İlginç olan yönü ise savantların görsel ve uzamsal abartılı yeteneklerinin neredeyse tümüyle beynin sağ tarafına bağlı olması ve beynin sol tarafına bağlı olan dilsel yetenekler konusunda daima sıkıntı çekmeleri. Savantlar arasında konuşma bozuklukları yaygın olduğundan Daniel gibi geveze, rahat konuşan biri olağandışı kabul edilir.
Derek Amato
En ilginç savant örneklerinden biri de Derek Amato. Kendisi satış eğitmenliği yapan normal bir insanken hayatı 2006’ da tam 39 yaşındayken, kafasını şiddetlice havuzun kenarına çarpmasıyla değişti. iyileştikten sonra daha evvel müzikle ilgisi olmamasına rağmen piyanoyu yılların sanatçısı gibi çalmaya başladı.
Aslında bu biçimde tek örnek Amato değil. Örneğin, Newyork’ ta bir ortopedi cerrahı olan Tony Cicoria yıldırım çarpması sonucu yaralanmasının hemen ardından klasik piyanoyu kendi kendine çalmayı öğrenmişti. Alonzo Clemens ise, üç yaşında fena şekilde düştüğünden kalıcı bilişsel hasara uğramış fakat bu nedenle mükemmel hayvan heykelleri yapmaya başlamıştı.
Buğra Çankır
Buğra Çankır, 24 yaşında bir otizmli. İletişim konusunda doğuştan gelen güçlükleri var. 10 yaşındayken üstün yetenekli müziksel özellikleri olduğu anlaşıldı. ‘Perfect Pitch’ ya da ‘Mutlak Kulak’ olarak adlandırılan ve doğadaki tüm sesleri herhangi bir referansa ihtiyaç duymadan nota olarak tanımlayabilme diye açıklanan bu yeteneği, 2004 yılında Kaliforniya Üniversitesi San Francisco Genetik Araştırma Merkezi’nin testiyle belgelendi.
Ardından, matematik, müzik veya görsel alanda yetenekli olan ve genelde otizmli çocuklarda görülen ‘savant sendromu’ ile ilgili araştırmalar yapan Wisconsin Medical Society tarafından 2007 yılında bu özelliği nedeniyle dünyadaki savantlar arasında gösterilerek, literatüre geçti.
Buğra Çankır, 24 yaşında bir otizmli. İletişim konusunda doğuştan gelen güçlükleri var. 10 yaşındayken üstün yetenekli müziksel özellikleri olduğu anlaşıldı. ‘Perfect Pitch’ ya da ‘Mutlak Kulak’ olarak adlandırılan ve doğadaki tüm sesleri herhangi bir referansa ihtiyaç duymadan nota olarak tanımlayabilme diye açıklanan bu yeteneği, 2004 yılında Kaliforniya Üniversitesi San Francisco Genetik Araştırma Merkezi’nin testiyle belgelendi.
Ardından, matematik, müzik veya görsel alanda yetenekli olan ve genelde otizmli çocuklarda görülen ‘savant sendromu’ ile ilgili araştırmalar yapan Wisconsin Medical Society tarafından 2007 yılında bu özelliği nedeniyle dünyadaki savantlar arasında gösterilerek, literatüre geçti.
George Widener
Widener, takvimlere, nüfus bilgilerine, istatistiklere tutkun bir sanatçı savant. Rakamlarla oynamak onun için müzik dinlemek gibi bir şey, onun beyni kâğıt üzerindeki sayıları, desenleri ya da ifadeleri bizlerden farklı görüyor. George aynı zamanda harika bir ressam. İnce detayları çok iyi algılayıp, onları bir teknik resim misali kağıda dökebiliyor. O dünyayı aslında geometrik şekiller üzerinden algılıyor bir bakıma. George’un çizimleri bir fotograf makinesi gibi tüm detayları taşıyor.
Widener, takvimlere, nüfus bilgilerine, istatistiklere tutkun bir sanatçı savant. Rakamlarla oynamak onun için müzik dinlemek gibi bir şey, onun beyni kâğıt üzerindeki sayıları, desenleri ya da ifadeleri bizlerden farklı görüyor. George aynı zamanda harika bir ressam. İnce detayları çok iyi algılayıp, onları bir teknik resim misali kağıda dökebiliyor. O dünyayı aslında geometrik şekiller üzerinden algılıyor bir bakıma. George’un çizimleri bir fotograf makinesi gibi tüm detayları taşıyor.
Stephen Wiltshire
Otistik olan Wiltshire, 8 yaşından beri bina resimleri çiziyor. Herhangi bir şehrin tüm binalarını çizebilmesi için helikopter ile şehrin üzerinde 20 dakika dolaşması yeterli.
Tommy McHugh
1949 doğumlu İngiliz Tommy McHugh, sıradan bir hayat sürerken başına gelen bir olay sonrası sanat dehasına dönüşen bir başka savant. Geçirdiği beyin kanamasının ardından hayata tekrar dönen Tommy nekahat süresinin devamında sürekli çılgınlar gibi yazmaya ve sürrealist resimler çizmeye başladıve bu çalışmalarını 2012’de kanser nedeniyle ölünceye kadar sürdürür.
1949 doğumlu İngiliz Tommy McHugh, sıradan bir hayat sürerken başına gelen bir olay sonrası sanat dehasına dönüşen bir başka savant. Geçirdiği beyin kanamasının ardından hayata tekrar dönen Tommy nekahat süresinin devamında sürekli çılgınlar gibi yazmaya ve sürrealist resimler çizmeye başladıve bu çalışmalarını 2012’de kanser nedeniyle ölünceye kadar sürdürür.
Leslie Lemke
Müziğin harika çocuğu Leslie Lemke hem görme hem de zeka özürlü ve on beş yaşına kadar yürüyememiş ama en karmaşık parçaları bir kez · dinledikten sonra çalabiliyor.
Müziğin harika çocuğu Leslie Lemke hem görme hem de zeka özürlü ve on beş yaşına kadar yürüyememiş ama en karmaşık parçaları bir kez · dinledikten sonra çalabiliyor.
Flo ve Kay Lyman
Tek yumurta ikizi otistik savantlar geçmişte ya da gelecekte herhangi bir tarih verdiğinizde hangi güne denk geldiğini anında söyleyebilir. Aynı zamanda deha düzeyinde bir otobiyografik hafızaya sahipler ve söylediğiniz herhangi bir tarihte ne giydiklerini, havanın nasıl olduğunu, o gün neler yaptıklarını ve ne yediklerini sayabiliyorlar.
Konu ile ilgili daha fazla bilgi edinmek isterseniz National Geograhic – Dehanın Sırları/ Şans Eseri Deha adlı belgesele de göz atabilirsiniz.
Tek yumurta ikizi otistik savantlar geçmişte ya da gelecekte herhangi bir tarih verdiğinizde hangi güne denk geldiğini anında söyleyebilir. Aynı zamanda deha düzeyinde bir otobiyografik hafızaya sahipler ve söylediğiniz herhangi bir tarihte ne giydiklerini, havanın nasıl olduğunu, o gün neler yaptıklarını ve ne yediklerini sayabiliyorlar.
Konu ile ilgili daha fazla bilgi edinmek isterseniz National Geograhic – Dehanın Sırları/ Şans Eseri Deha adlı belgesele de göz atabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder