Kitabın Adı: Martıya Uçmayı Öğreten Kedi
Kitabın Yazarı: Luis Sepulveda
Kitabın Konusu:
Okyanusu aşmaya çalışırken, dökülen petrolden zehirlenen genç martı Kengah, son kalan gücüyle karaya ulaşmayı ve orada yumurtlamayı başarır. Kengah, ölmeden önce, içinde yavrusunun bulunduğu yumurtayı kedi Zorba'ya emanet eder ve ondan üç konuda söz ister. Zorba, yumurtayı yemeyecektir; yavru doğana kadar yumurtayı sıcak tutacak, ona gözkulak olacaktır; bir de, yavru doğunca ona uçmayı öğretecektir. Zorba, bu martının durumuna pek üzülür, hiç düşünmeden bu üç konuda martıya kesin söz verir. Oysa yavru martı Şanslı, yumurtadan çıktığında, Zorba işlerin pek de kolay yürümeyeceğini anlar. Bebeğe bakmak, onu öteki kedilerin pençesinden korumak bir yana, Zorba'yı annesi sanan küçük Şanslı'ya uçmayı öğretmek de ayrı bir derttir.
Martıya Uçmayı Öğreten Kedi, birbirinden çok farklı iki canlının bir arada yaşamasının, birbirini sevip saymasının öyküsüdür. Şili'li ünlü yazar Luis Sepulveda'nın bu kitabı, kısa sürede 12 dile çevrilip dünyada bir milyonun üzerinde satış yaptı. Bir kedi ile yavru bir martı arasındaki inanılmaz sevgi ve dostluğu, alabildiğine sıcak bir anlatımla sunmaktadır.
Kitabın Özeti:
Dostluk nerede ve ne zaman başlar? Belki de bir liman kedisi olarak verdiğiniz 3 adet söz, sizi bir martının annesi konumuna getirmeye zorladığında. Martıya Uçmayı Öğreten Kedi kitabının yazarı olan Luis Sepulveda Şilili bir yazardır. Gençliğinde sürgüne gönderilmiş ve o dönemde yazmaya başlamıştır.
Martıya Uçmayı Öğreten Kedi, çocuk kitabı olması neticesinde içinde küçük küçük tasvirler barındırıyor. Açıkçası bu da okumayı daha eğlenceli kılıyor. Harika gümüşi tüylere sahip olan martı Kengah’ın sürüsüyle birlikte uçar iken, yemek molası vermesiyle olaylar zinciri başlıyor. Denize girip çıkarak afiyetle yakaladıkları balıkları yiyen martıların üzerine birdenbire insanlar petrol atıklarını döker. Diğer martılar bunun farkına varıp kaçmayı başarmışken, Kengah olduğu gibi petrole bulanır. Bu onun için ölüm demektir. Ancak Kengah yumurtlamadan ölmek istemez. Zorla kedi Zorba’nın yaşadığı eve kadar uçmayı becerir. Sahibi üç aylığına tatile gitmiş olan Zorba’nın ise keyfi yerindedir. Balkona düşmüş olan zavallı martıyı gördüğünde ise ona yardım etmek ister ancak bunu nasıl yapacağını bilmiyordur.
Bu yüzden martıyı teskin edip, yardım almak için albay kediye gitmeye çalışır. Onu durduran martı, kediden yumurtasını koruyacağına, yemeyeceğine ve çıktıktan sonra da uçmayı öğreteceğine dair üç söz ister. Zorba hızlıca söz verip, albayın yanına gider. Albay da ne yapmaları gerektiğinden emin olamayınca hep beraber profesör kediye giderler. Profesör kedi ise bir hediyelik eşya dükkânında yaşıyordur. Birkaç ansiklopedi karıştırdıktan sonra Petrolu martının vücudundan çıkarmanın bir yolunu bulurlar. Ancak martı Kengah’ın yanına gittiklerinde çok geç kaldıklarını ve martı Kengah’ın yumurtladıktan sonra çoktan öldüğünü görürler.
O andan itibaren Zorba küçük yumurtayla baş başa kalır. Günlerce yumurtanın üzerine yatar. Profesör ve albayda sürekli ziyaretine gelirler. En sonunda sevimli yavru yumurtadan çıkar ve Zorba bir sözünü tutmuş olur. Yavruyu hep korur ancak yavru biraz daha büyüdüğünde işin en zor kısmı başlamıştır. Yavruya uçmayı öğretmek! Başlarda Zorba’ya anne diyen ve kendini kedi zanneden martı zamanla ucan martılar gibi uçmak ister. Ancak kendisinin martı olduğunu kabul etmez. Bir gün profesörün yaşadığı yerdeki maymun, martıya sert bir dille bu kedilerin onu yemek için beslediklerini söyler.
Kedilerin Şanslı ismini taktıkları bu yavru, üzüntülü bir şekilde yemeğini yemediğinde Zorba yanına gider. Şanslı annesi bildiği kediye maymunla olan konuşmasını anlatır. Uzunca konuşan ikili birçok şeyi açıklığa kavuşturur. Ve sonunda küçük Şanslı uçmak istediğine karar verir. Albay, Profesör, Zorba ve sekreter birlik olurlar ve Şanslı’ya uçmayı öğretmek için ellerinden geleni yaparlar. Ancak her denemede Şanslı yerden biraz yükselip, yere düşüyordur.
En sonunda kediler en kadim kuralı çiğneyip, bir insandan yardım istemeye karar verirler ve Zorba mahallelerinde yaşayan şairden yardım ister. Şair onlara gece buluşmayı teklif eder. Yağmurun yağdığı o gece buluşurlar ve bir çatıya çıkarlar. Gökyüzünü ilk defa öyle gören Şanslı kendini rüzgâra bırakarak uçar.
Kitabın Özeti:
Dostluk nerede ve ne zaman başlar? Belki de bir liman kedisi olarak verdiğiniz 3 adet söz, sizi bir martının annesi konumuna getirmeye zorladığında. Martıya Uçmayı Öğreten Kedi kitabının yazarı olan Luis Sepulveda Şilili bir yazardır. Gençliğinde sürgüne gönderilmiş ve o dönemde yazmaya başlamıştır.
Martıya Uçmayı Öğreten Kedi, çocuk kitabı olması neticesinde içinde küçük küçük tasvirler barındırıyor. Açıkçası bu da okumayı daha eğlenceli kılıyor. Harika gümüşi tüylere sahip olan martı Kengah’ın sürüsüyle birlikte uçar iken, yemek molası vermesiyle olaylar zinciri başlıyor. Denize girip çıkarak afiyetle yakaladıkları balıkları yiyen martıların üzerine birdenbire insanlar petrol atıklarını döker. Diğer martılar bunun farkına varıp kaçmayı başarmışken, Kengah olduğu gibi petrole bulanır. Bu onun için ölüm demektir. Ancak Kengah yumurtlamadan ölmek istemez. Zorla kedi Zorba’nın yaşadığı eve kadar uçmayı becerir. Sahibi üç aylığına tatile gitmiş olan Zorba’nın ise keyfi yerindedir. Balkona düşmüş olan zavallı martıyı gördüğünde ise ona yardım etmek ister ancak bunu nasıl yapacağını bilmiyordur.
Bu yüzden martıyı teskin edip, yardım almak için albay kediye gitmeye çalışır. Onu durduran martı, kediden yumurtasını koruyacağına, yemeyeceğine ve çıktıktan sonra da uçmayı öğreteceğine dair üç söz ister. Zorba hızlıca söz verip, albayın yanına gider. Albay da ne yapmaları gerektiğinden emin olamayınca hep beraber profesör kediye giderler. Profesör kedi ise bir hediyelik eşya dükkânında yaşıyordur. Birkaç ansiklopedi karıştırdıktan sonra Petrolu martının vücudundan çıkarmanın bir yolunu bulurlar. Ancak martı Kengah’ın yanına gittiklerinde çok geç kaldıklarını ve martı Kengah’ın yumurtladıktan sonra çoktan öldüğünü görürler.
O andan itibaren Zorba küçük yumurtayla baş başa kalır. Günlerce yumurtanın üzerine yatar. Profesör ve albayda sürekli ziyaretine gelirler. En sonunda sevimli yavru yumurtadan çıkar ve Zorba bir sözünü tutmuş olur. Yavruyu hep korur ancak yavru biraz daha büyüdüğünde işin en zor kısmı başlamıştır. Yavruya uçmayı öğretmek! Başlarda Zorba’ya anne diyen ve kendini kedi zanneden martı zamanla ucan martılar gibi uçmak ister. Ancak kendisinin martı olduğunu kabul etmez. Bir gün profesörün yaşadığı yerdeki maymun, martıya sert bir dille bu kedilerin onu yemek için beslediklerini söyler.
Kedilerin Şanslı ismini taktıkları bu yavru, üzüntülü bir şekilde yemeğini yemediğinde Zorba yanına gider. Şanslı annesi bildiği kediye maymunla olan konuşmasını anlatır. Uzunca konuşan ikili birçok şeyi açıklığa kavuşturur. Ve sonunda küçük Şanslı uçmak istediğine karar verir. Albay, Profesör, Zorba ve sekreter birlik olurlar ve Şanslı’ya uçmayı öğretmek için ellerinden geleni yaparlar. Ancak her denemede Şanslı yerden biraz yükselip, yere düşüyordur.
En sonunda kediler en kadim kuralı çiğneyip, bir insandan yardım istemeye karar verirler ve Zorba mahallelerinde yaşayan şairden yardım ister. Şair onlara gece buluşmayı teklif eder. Yağmurun yağdığı o gece buluşurlar ve bir çatıya çıkarlar. Gökyüzünü ilk defa öyle gören Şanslı kendini rüzgâra bırakarak uçar.