Kitabın Adı: Petey
Kitabın Yazarı: Ben Mikaelsen
Kitabın Özeti:
Kadın heyecan ve merak içerisinde bebeğini kucağına aldığında bacakları ve kolları çarpık çurpuk, bakışları garip, ağzında dili yamuk yumuk garip bir bebek görür.
Kadının tüm heyecanı bir anda yerini korku ve endişeye bırakır. Çiftimiz iki yıl boyunca Petey ismini verdikleri bebeklerini doktorlara götürürler, fakat konulan teşhis spastik özürlüdür.
Kader Petey’e acımasız bir oyun oynar, zira doktorlar kendisine yanlış teşhis koymuşlardır aslında. O beyin felçli bir bebek olarak doğmuştur. Aslında her şeyi algılayabilen fakat konuşup hareketlerle tepki veremeyen birisidir. Anne ve babası toplumun rahatsız bakışlarından bunalınca istemeyerek de olsa bebeklerini Warm Spring Akıl Hastanesi’ne bırakırlar.
Hastanede Esteban isimli hastabakıcı Petey’le ilgilenirken onun spastik olmadığını, her şeyi algılayıp anladığını fark eder. Bu bilgisini başhemşireye söylediğinde sert bir tepkiyle karşılaşır ve hastaneden başka bir bahane öne sürülerek kovulur zavallı. Aslında asıl sebep gerçeği söylemesidir. Petey kaderine terk edilmiş bir vaziyette 12 yıl boyunca bu hastanenin çocuk bölümünde kaldıktan sonra yetişkinler bölümüne nakledilir. Burada genç Calvinle tanışır.
Calvin’le çok sıkı arkadaş olurlar. Birbirlerini çok iyi anlamaktadırlar. Seneler gelip geçse de hastane koğuşunda yaşama mahkum Petey’in yaşama sevincinden bir şey eksiltmez ve Petey periler kadar güzel, bir melek kadar iyi kalpli hasta bakıcıyla arkadaş olur. Hatta bunda çekinecek bir şey yok Petey ona âşık olur. Sonra melek kalpli hasta bakıcı da bir şekilde hastaneden ayrılmak zorunda kalır. Yerine gelen yaşlı hasta bakıcı kendisine alaka gösterir ve onunla da iyi arkadaş olur. Onun yaşlılıktan emekliye ayrılması sırdaşı Calvin’in de kısa müddet sonra başka bir kasabaya nakledilmesi ise kahramanımız için tam yıkım olur. Ailesi onu 2 yaşında terk etmiş, arkadaş olduğu tüm insanları ise istemeden tek tek kaybetmiştir. Artık bunalıma girmiştir, hiç kimseyle arkadaş olmak istememektedir.
Çok geçmeden Petey’de başka bir şehirde bulunan huzur evine nakledilir. Elli yaşını geçmiş olan Petey’i bu huzur evinde neyin beklediğini ise ancak Allah bilir…
Dostları istemeyerek de olsa onu birer birer terk eder. Petey de bir daha incinmemek için artık kimseyle arkadaşlık etmek istemez. Ta ki gönderildiği huzurevinde Trevor Ladd adındaki bir çocukla tanışana dek. Çok geçmeden ayrılmaz iki dost olan bu küçük çocuk ve yaşlı adamın birbirlerinden öğrenecekleri çok şey vardır.
Evet gerçek yaşamdan alınmış olan hikaye böyle sürprizlerle sürüp gidiyor.
Kitaptan birkaç söz...
"Mücevher, nasıl parlayacağını keşfeden bir kaya parçasıdır..."
“Öyle görünüyor ki insanlar dostlarını kaybedince var olma nedenlerini kaybediyor.”
“Hepimiz doğduğumuz andan itibaren ölüyoruz. Yaşamak, o yüzden bu kadar önemli.”