23 Kasım 2019 Cumartesi

Kırmızı Saçlı Kadın (Orhan Pamuk) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişileri


Kitabın Adı : Kırmızı Saçlı Kadın

Kitabın Yazarı : Orhan Pamuk

Kitap Hakkında Bilgi :

Kırmızı Saçlı Kadın, 2016 yılında YKY (Yapı Kredi Yayınları) tarafından yayımlanmıştır. Kitabın kapağında İngiliz sanatçı Dante Gabriel Rosetti’nin “Regina Cordium” adlı çalışması sergilenmektedir. Kitabın kapak tasarımı “Mehmet Ulusel”, tasarım uygulaması “Arzu Yaraş”, ve dizgisi “Akgül Yıldız” tarafından yapılmıştır.

Kitapta 1985 yılında geçen öykü, Cem isimli karakterin gözünden anlatılıyor. Kitap; Cem’in Kuyuculuk işi için gittiği kasabada ustasından gizli olarak bir çadır tiyatrosuna adını bile bilmediği “Kırmızı Saçlı Kadın”ı görmeye gitmesini, ona aşık olmasını, ilk aşkı olan “Kırmızı Saçlı Kadın”la olan münasebetini konu edinir.

Hikaye, Cem’in gençlik yıllarından orta yaş yıllarına kadar Cem’in gözünden anlatılmaktadır; ayrıca karakterlerin ağzından iki efsaneye (Kral Oidipus, Rüstem ve Sührab) de değinilip bir insanın hayatının eski eserlere nasıl dayanabileceğini göstermektedir. Dil açısından sade bir anlatım seçen Orhan Pamuk, son derece dikkat uyandıran bir roman sunmuştur.

Kitabın Özeti :

Cem 1980 yıllarının başında annesi ile İstanbul da yaşayan bir lise öğrencisidir. Babasını çok sevmesine rağmen aralarında hep bir uzaklık olan Cem annesi ile daha iyi anlaşmaktadır. Cem hep babasıyla konuşmak ve ondan bir şeyler öğrenmek isteyen ilgiye aç bir çocuktur. Cem’in babası eczacılık yapmaktadır. Siyasi bir geçmişi olduğu için eczaneye sık sık eski arkadaşları gelir. Cem, babasının bu arkadaşlarını sadece babasına yemek götürdüğü zamanlar görür. Cem’in babası bir gün ortadan kaybolur. Babasının daha önce de böyle ani kayboluşları olsa da bu sefer ki gidişinin farklı olduğunu annesinin hal ve hareketlerinden fark eder. Cem, babası gittikten sonra maddi olarak sıkıntı çekmeye başladığı için çalışmak zorunda kalır. Beşiktaş’taki bir kitapçıda çalışmaya başlayan Cem, işinden çok memnundur. Kitaplarla ilgilenmeyi oldukça sever. İleride yazar olmak gibi bir hayali vardır.

Maddi durumları daha kötüye gitmeye başlayınca annesi ile Adapazarı’nda oturan teyzesinin yanına taşınırlar. Eniştesi, Cem’e yazın çalışabilmesi için bir iş bulur. Tarlaya bekçilik yapacak olan Cem, çalıştığı sıralarda kuyu kazan Mahmut Usta ve çırakları ile tanışır. Cem’i seven Mahmut Usta, Adapazarı'ndaki işi bittikten sonra başka bir işe gideceğini Cem’e söyler ve çırak olarak gelmesini ister. Hem kuyu kazma işi ilgisini çektiği için hem de parası iyi olduğu için işi kabul eder ancak önce annesinden izin almalıdır. Annesinden izin alma işini Mahmut Usta halleder. Mahmut Usta, Cem’in annesine Cem’in kuyuya hiç girmeyeceğine dair söz verir.

Cem ve Mahmut Usta bir kamyonet ile İstanbul’un dışında kalan Öngören adlı kasabaya giderler. Kasabaya vardıklarında ilk iş olarak malzemeleri indirir ve gece kalacakları çadırı kurarlar. Ertesi gün işveren Hayri Bey ile tanışırlar. Hayri Bey bir iş adamıdır ve Öngören de bir tekstil fabrikası kurmak istemektedir. Bu nedenle önce fabrikayı kurmak istediği arazide su olup olmadığını öğrenmek ister. O dönemde sondaj makineleri daha ortaya çıkmadığından kuyucular kendileri 10-20 metrelik kuyular kazmaktadır. Eğer su bulurlarsa büyük bir kazanç sağlıyorlardı. Hayri Bey, Mahmut Usta’ya araziyi gezdirirken kuracağı dokuma fabrikasından bahseder. Hayri Bey, yanında getirdiği Ali adlı çalışanını Mahmut Usta’ya yardım etmesi için bırakır.

Mahmut Usta araziyi dolaştıktan sonra kuyuyu kazacağı yere karar verir. Hemen işe koyulurlar. Mahmut Usta kazma işini yaparken Cem ve Ali ise çıkan toprakları taşır. Gündüz çalışırlar akşamları ise kendi yaptıkları yemeği yerler. Çoğunlukla çekmeyen televizyondan bir şeyler izlemeye çalışırlar. Çalıştıkları araziye yakın olan Öngören kasabasına da uğrarlar. Cem ilk gittiği gün bir aile ile karşılaşır. Ancak Cem’in ilgisini çeken aile değil ailenin içindeki Kırmızı Saçlı Kadın’dır. Cem ilk görüşte bu kadına aşık olur. Daha sonraki akşamlarda Öngören’e Kırmızı Saçlı Kadın’ı görebilmek umudu ile gider ancak bunu uzun bir süre başaramaz.

Öngören’e gitmediği günlerde Mahmut Usta’nın anlattığı masalları dinleyen Cem, Mahmut Usta’yı babası gibi görür. Mahmut Usta ile Öngören’e gittikleri bir gün Kırmızı Saçlı Kadın ve ailesini görür. Nereye gittiğini Mahmut Usta’ya belli etmeden peşlerine takılır. Kırmızı Saçlı Kadın ve ailesini gittikleri meyhaneye kadar takip eder. Meyhanenin camından Kırmızı Saçlı Kadın’a bakarken Kırmızı Saçlı Kadın da ona bakar. Kırmızı Saçlı Kadın ve ailesi ile burada tanışır. Biraz konuştuktan sonra Cem, Kırmızı Saçlı Kadın ve yanındakilerin bir aile değil tiyatrocu bir grup olduğunu anlar.

Cem sonraki günlerde tiyatro çadırının etrafında dolaşmaya başlar. Kırmızı Saçlı Kadın’ı görebilmek umudu ile aynı meyhaneye gittiğinde Kırmızı Saçlı Kadın’ın kardeşi sandığı Turgay ile karşılaşır. Turgay’dan tiyatro çadırına girebilmek için izin ister. Turgay, bardağa doldurduğu rakıyı tek seferde içerse istediğini yapacağını söyler. Cem tereddüt etmeden istediğini yapar. Sözleştikleri gün Turgay meyhanede yoktur. Onun yerine başka biri Cem’i tiyatro çadırına sokar. Cem o akşam Kırmızı Saçlı Kadın’ın oyunculuğu karşısında büyülenir.

Daha önce çalıştığı kitapçıda okuduğu Kral Oidipus’u bu kez tiyatro olarak izler. Son oyunda da Rüstem ve Sührab’ı izlese de bu hikaye hakkında bir şey bilmeyen Cem, Kral Oidipus’u daha önce Mahmut Usta’ya anlatır. Mahmut Usta’nın hikayeyi hiç beğenmediğini düşünmüştür. Farkında olmadan babasını öldüren eski Yunan Kralı Oipidus ve bilmeden oğlunu öldüren Şehname’nin kahramanı Rüstem. Tiyatronun sonunda Cem ve Kırmızı Saçlı Kadın, beraber Öngören sokaklarında dolaşırlar. Birçok konudan bahsettikten sonra Kırmızı Saçlı Kadın’ın kaldıkları eve giderler. Kapı önünde konuşmaları devam eder. Bu konuşmalar sırasında Kırmızı Saçlı Kadın’ın Turgay ile evli olduğunu ve Turgay’ın İstanbul’a gittiğini öğrenir.

O gece Cem ve Kırmızı Saçlı Kadın birlikte olurlar. Cem daha fazla vakit kaybetmeden çalıştıkları araziye gitmek için yola koyulur. Ancak çadıra sabah saat dörtte gelebilir. Cem, Mahmut Usta’nın sorularını ufak yalanlar söyleyerek geçiştirir. Sabah erkenden kalkar ve Mahmut Usta’ya yardım etmeye başlar.

Mahmut Usta, uzun zamandır kazıyor olmasına rağmen suyu bulamamıştır. Günler geçerken on günlük iş bir ayı bulmuştu ve hala su çıkmamıştı. Hayri Bey işin uzamasına çok sinirlenir. Birkaç kez ikaz ettikten sonra Mahmut Usta’ya ödeme yapmayacağını ve yardım etmeyeceğini söyleyerek Ali’yi de alarak araziden gider.

İşler, Kırmızı Saçlı Kadın ile yaşadığı gecenin ardından uykusuz kalan Cem’e Ali’nin yokluğunda daha da zor gelir. Kırmızı Saçlı Kadın ile birlikte oldukları geceden sonraki gün Mahmut Usta’ya yardım etmekte zorlanır. Mahmut Usta’nın uyarılarına rağmen uykusuz ve yorgun olduğunu kabul etmez. Kuyunun dibinden çektiği kovayı elinden kaçırınca kova kuyunun içine, Mahmut Usta'nın üstüne düşer. Mahmut Usta’ya seslense de Mahmut Usta’dan cevap alamaz. Ne yapacağını bilemeyen Cem, yardım çağırmak için Öngören’e koşar. Kırmızı Saçlı Kadın’dan yardım istemek için evlerine gider ancak kapıyı başka biri açar. Kırmızı Saçlı Kadın ve diğerlerinin gittiğini söyler. Telaş içinde doğru düzgün düşünemeyen Cem araziye geri döner. Bir umut kuyuya yaklaşsa da değişen hiçbir şey olmamıştır. Eşyalarını toplayarak Öngören’deki ilk trene biner ve Öngören’den kaçar. Mahmut Usta'yı kurtaramayacağını anlayan Cem ise korkup şehri terketmiştir.

Cem eve döndükten sonra kimseye bir şey anlatmaz. Uzun bir süre polislerin gelip kendisini tutuklayacağını düşünerek geçirir. Vicdan azabından hiç kurtulamaz. Dershaneye yazılarak üniversite sınavına hazırlanır. Bu süreçte eski işi olan kitapçıda çalışır. Üniversitede jeoloji mühendisliğini seçer. Okuduğu üniversiteye eniştesinin akrabası olan Ayşe adında bir kız gelir. Eczacılık okuyan Ayşe’ye eniştesinin hatırına yardım eder. Zamanla iyi arkadaş olurlar ve bu arkadaşlık yerini ilişkiye bırakır. Üniversiteden sonra da evlenirler. Cem hayatını düzene sokmuş olsa da Öngören’de olanları, Mahmut Usta’yı ve Kırmızı Saçlı Kadın’ı unutamaz.

Cem ile Ayşe’nin çocukları olmayınca doktora başvururlar; Ancak hiçbir ilerleme kaydedemezler. Zamanla çocuk yapma fikrinden vazgeçerler. Cem, mühendis olarak çalışır. Üniversiteden bir arkadaşının ısrarı ile yurt dışındaki şirketlerde de işler yapar.

İlerleyen yıllarda Ayşe ile bir inşaat firması kurarlar. Bu firmanın adını “Sührab” koyarlar. Sührab kısa sürede büyür. Şirketi Ayşe yönetirken Cem de daha büyük bir firmada çalışır. Sührab kısa sürede büyüyünce işinden ayrılan Cem, Ayşe’ye yardım etmeye başlar. Sührab yatırım olarak birçok yerden arsa satın alır. Bu yerlerden biri de Öngören’dedir.

Enver adında biri tarafından Cem’e velayet davası açılır. Enver, Kırmızı Saçlı Kadın’ın oğludur. Yapılan testler sonucu Enver’in Cem’in babası olduğu anlaşılır. Cem bu mahkeme olaylarından Ayşe’ye bahsetmez ama Ayşe daha sonra bunu öğrenecektir.

Öngören’de iş yapmaya başlayan Sührab’ın sahibinin gençliğinde Öngören’de kuyucu çıraklığı yapmış olması Öngörenlilerin arsalar için daha çok para istemelerine sebep olur. Cem, bu olaylar için kendisi ile görüşen bir Öngörenliden Mahmut Usta hakkında bilgi alır. Mahmut Usta, kuyuda ölmemiştir. Sührab’ın Öngören’de daha iyi bir izlenim bırakabilmesi için Cem Öngören'de bir konuşma yapar. Bu konuşma sırasında ilk aşkı olan Kırmızı Saçlı Kadın’ı görür. Konuşma sonrası bir köşeye çekilerek uzun uzun sohbet ederler. Cem, Enver’i görmek istese de Enver, babasını görmek istemez.

Cem, etkinlik sonrası Mahmut Usta ile kazdıkları kuyuyu görmek ister. Geçen yıllarda Öngören çok büyüdüğü için yanına birini isteyince Kırmızı Saçlı Kadın bu iş için Serhat adında birini önerir. Serhat ve Cem sohbet ederek yürümeye başlar. Serhat, Cem’e sürekli iğneli laflar kullanır. Kuyuya vardıklarında Serhat, dokuma fabrikasına girilebilecek bir yer bulup geleceğini söyleyerek karanlıkta kaybolur. Yalnız kalan Cem karanlıkta biraz bekledikten sonra çalan telefonunu açar. Ayşe, Cem’e kızarak yanındaki kişinin Enver olabileceğini söyler. Telefonu kapattıktan sonra Serhat yolu göstermek üzere geri gelir. Fabrikadan içeri girer ve kuyunun yanına giderler. Konuşurken Ayşe’nin söylediklerini dikkate alan Cem, yanındakinin Enver olduğunu anlar. Baba oğul karşılıklı tartışırlar. Tartışmanın kızıştığı bir sırada Cem yanında getirdiği tabancasını çıkarınca birbirlerine girerler. Boğuşma sırasında ateş alan tabanca Cem’in gözüne denk gelir ve kuyuya düşer.

Gazeteler bu durumu oğlun miras için babasını öldürmesi olarak yazar. Silahın Cem’in üstüne kayıtlı olması ve durumun nefsi müdafaa olması Enver’in suçunu hafifletir. Cezaevine gönderilen Enver annesinin ısrarı üzerine bu kitabı yazmaya karar verir.

Kitabın Kahramanları, Kişileri :

Cem : Romanın başkarakteridir. Gençliğinde yaptığı kuyucu çıraklığı romanda önemli yer tutar. Jeoloji mühendisi olması da bu yüzdendir. Kuyucu çıraklığı yapmadan önce yazar olma hayalleri kuran Cem, Akın isimli solcu bir babanın oğludur. Babasının solcu olması ve genç yaşta ailesini terk etmesi Cem’in kişiliğinde etkilidir. Cem, babasından bıraktığı boşluğu Mahmut Usta ile doldurmaya çalışır.

Kırmızı Saçlı Kadın : Gerçek adı Gülcihan’dır. Tiyatro sanatçısıdır. Romanda sürekli olarak Kırmızı Saçlı Kadın olarak bahsedilir. Cem’in ilk aşkı olan Kırmızı Saçlı Kadın romana da ismi verilen kişidir. Gençliğinde Cem’in babası Akın ile bir ilişkisi olsa da Cem’in babasının ailesine geri dönmesinden sonra solcu ekibin liderlerinden Turhan ile evlenir. Turhan’ın ölümünden sonra da Turhan’ın kardeşi Turgay ile evlendirilir. Turgay ile bir tiyatro ekibi kurarlar. Öngören’e geldiğinde Cem ile tanışır. Cem’in, babası Akın’a benzemesi ilgisini çeker. Cem ile Akın’ın baba-oğul olduklarını tiyatro çıkışı Cem ile konuşurken anlar. Cem ile birlikteliğinden hamile kalsa da çocuğun babasının kim olduğu hakkında uzun süre şüphe duyar.

Mahmut Usta : Deneyimli bir kuyucudur. Romanda Cem’in üzerindeki etkisi oldukça önemlidir. Çok belli etmese de Cem’i sever. Cem’i birçok yanlıştan korumaya çalışır. Cem için baskıcı, otoriter bir baba kimliğindedir. Cem, Mahmut Usta’yı öldü bilse de sadece yaralanmıştır. Mahmut Usta, Kırmızı Saçlı Kadın tarafından kurtarılır. Cem gittikten sonra suyu bulur ve bu kuyudan sonra işleri gittikçe açılır. Cem Öngören’e gelmeden 5-6 yıl önce vefat eder.

Enver : Cem ve Kırmızı Saçlı Kadın’ın oğludur. Muhasebe okuyan Enver, babası gibi yazar olma hevesindedir. Şiirleri birkaç dergide yayınlanmıştır. Hayatında büyük bir başarı gösteremez. Parasız olmaktan çokça şikayet eder.

Ayşe : Cem’in eşidir. Cem’in eniştesinin akrabası olan Ayşe, Cem ile de üniversitede bu vesile ile tanışır. Eczacılık okur. Cem’e her zaman destek olur.

Turgay : Kırmızı Saçlı Kadın’ın kocasıdır. Cem’in Kırmızı Saçlı Kadın ile tanışmasını kolaylaştırır. Abisinin karısı ile evlendiği için problemleri vardır. Enver ve Kırmızı Saçlı Kadın’a zor zamanlar geçirtir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder