27 Aralık 2019 Cuma

Dere Tepe Ters (Italo Calvino) Kitabın Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Dere Tepe Ters

Kitabın Yazarı : Italo Calvino

Kitap Hakkında Bilgi :

Tepe Ters, 20. yüzyılın en önemli yazarlarından Italo Calvino'nun çocuklar için yazdığı son masallardan biri.

Savaştan dönen ve nerenin yer nerenin gök olduğunun birbirine karıştığı ormanda kaybolan Kral Clodoveo.
Kalbi hırsla, aklı ihanetle yanıp tutuşan Kraliçe Ferdibunda. Dünyayı değiştirmek isteyen masum Prenses Verbena ve iyi niyetli orman bekçisi Mirtillo.

Kim bilir, belki de bu hangisinin dal, hangisinin kök olduğu belirsiz labirent, doğaya yansıyan kötülüğün ta kendisidir... ve bu labirentten çıkmaya yalnızca masumiyet yardım edecektir.

“Ormanın böylesine geniş, böylesine içinden çıkılmaz olduğu kalmamış aklımda,” diye homurdandı Kral. O uzaklarda olduğu sırada, bitki örtüsünün aşırı derecede büyüdüğü, arapsaçına dönüp patikaları kapladığı söylenmişti.
Yaver Amalberto yerinden sıçradı: “İşte şehir orada!”
“Nerede?”
“Dalların arasından sarayın kubbesini gördüm sanki. Ama şimdi göremiyorum…”
“İyi saatte olsunlar geldi herhalde. Kuru dallardan başka bir şey göründüğü yok.”

Kitabın İtalyanca adı ‘Orman Kök Labirent’, saraya küsmüş bir ormanı, kökleri dallarına karışmış tepetaklak ağaçları ve ilerledikçe geriye yönlendiren bir labirenti işaret eder. Yani her şey ters, aynadaki akis, madalyonun diğer yüzüdür.

Kitabın Özeti :

Kral Clodoveo, şövalye yaveri Amalberto ve ordusuyla savaştan dönmektedir. Kral Clodoveo savaştan dönen ordusunun başında atını sürer, imparatorluğun başşehri Kökkafes’e doğru yol alır. Oysa kent bir türlü görünmez. İçine daldıkları ormanın sık ağaçları yolları kapamıştır. Kral'ın kendi şehrine ulaşmak için ormandan geçmesi gerekir. Ancak orman ülkesinden ayrıldığından beri daha da büyümüş ve geçilmez olmuştur. Kral bir türlü ormandan çıkamaz.

Diğer yandan “Kökkafes” şehrinde Kralın kızı Verbena da babasını beklemektedir. Ama hırslı ve gözü doymayan Kraliçe Ferdibunda, krala ihanet ediyor ve başkasını tahta çıkarmak için plan yapmaktadır. Ancak bu plan da şehrin çevresinde büyüyen ormanda kaybolmalarına yol açar. Kraliçe Feribunda şehri ele geçirme planları yapar. Şehrin içini kötülük, çevresini geçit vermez orman kaplamıştır.

“… Kraliçenin içine kasvet çökmeye başlamıştı bile. Tıpkı kendi ihanetinin yalan dolanı gibi etrafı karman çorman bir bitki örtüsünün kaplamaya başladığını görüyordu, sanki aklından geçirdikleri arapsaçı gibi şehri sarmaya başlamıştı.”

Kötülük, kökler ve dallar tarafından surların çevresine hapsedilmiş ve tabiatın muazzam labirenti karanlık yutan bir hapishaneye dönüşmüştü.

Kral ve kötü Kraliçe ile birlikte çok iyi kalpli bir prenses olan Prenses Verbena ise sadece babasına kavuşmayı arzu ediyor. Şehirden çıkıp babasını karşılamak ister.

“Ah kuş, seninle uçup bu kafesin dışına çıkabilseydim…” diye iç geçirdi Verbena.”

Prenses Verbena, şehirdeki dut ağacının etrafında döneyim derken, kendini dut ağacının köklerinin arasında kaybolmuş bulur. Yan tarafa geçeyim derken, ağacın altına, köklerin arasına girmiştir.

İyi niyetli orman bekçisi Mirtillo Prenses Verbena'ya âşıktır. Masaldaki bütün kişiler gibi o da ormanda kaybolur. Herkes ya birini ya da şehri aramaktadır. Ama orman da çok farklı ve ters bir ormandır. Toprağın üstünde yürüdüğünü zanneden köklerin arasındadır. Ağaçların dallarında olduğunu zanneden de yerdedir. Biri köklerin arasına giriyor ama havada duruyor. Diğeri dallara tırmanıyor ama kendini labirent gibi köklerle kaplı bir yerde buluyor.

Ormanda kaybolan bütün bu masal kahramanlarından ilk buluşan da en saf ve temiz kalpli olan Prenses Verbena ile Mirtillo oluyor. Bu ters dönmüş dünyadan kurtulmak ve diğerlerini de kurtarmak işini ise en saf kalpliler yapabilir.

“Ama başına ne geldiğini bilemediğinden, "Madem dalların üstünde olduğunu söylüyorsun, o halde nasıl oluyor da aşağıda duruyorsun?" demekle yetindi.
Verbena, Mirtillo'yu bir kuyuya düşmüş gibi görüyordu... Ama kuyunun dibinde gökyüzü vardı.

"Peki, sen aşağı inerken nasıl oldu da bu kadar yükseklere çıktın, halbuki ben tırmanıp durmuştum.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder