9 Ocak 2020 Perşembe

Zübük (Aziz Nesin) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Zübük

Kitabın Yazarı : Aziz Nesin

Kitap Hakkında Bilgi :

Şimdi çok iyi anladım ki, Zübük bir tane değil, biz hepimiz birer zübüğüz.

Bizim hepimizin içinde zübüklük olmasa, bizler de birer zübük olmasak, aramızdan böyle zübükler büyüyemezdi. Hepimizde birer parça olan zübüklük birleşip işte başımıza böyle zübükler çıkıyor. Oysa zübüklük bizde, bizim içimizde. Onları biz, kendi zübüklüğümüzden yaratıyoruz. Sonra, kendi zübüklüklerimizin bir tek Zübük’te birleştiğini görünce ona kızıyoruz. (...)

Benim için şimdilik tek amaç, burdan kurtulmak. Ama gerçekten zübüklerden, kendi zübüklüğümüzden kurtulabilecek miyiz? İşte bu soruya cevap veremediğim için nereye gideceğimi, ne yapacağımı bilemiyorum. Yeni gideceğim yerden sana mektup yazar, önce kendi zübüklüğümden kurtulup kurtulamadığımı anlatırım.

Aziz Nesin’in Zübük adlı kitabı, bir toplum eleştirisidir. Bu eleştiri kara mizah şeklinde yapılmıştır. Zübükzade İbraam Efendi, adeta köyün belalısıdır. Köylüleri çeşitli vaatler verir, ama bu vaatleri bir türlü yerine getirmez. Zübükzade tarafından oyuna getirilen saf ve cahil köylüler yine de her defasında ona inanırlar.

Kitabın Özeti :

Zübükzade İbraam kasabada kurnazlığıyla ün salmıştır. Son günlerde Ankara’dan bir mektup almıştır. Söylediğine bakılırsa, hükümetten birkaç kişi kendisini ziyarete gelecektir. Evinde büyük hazırlık yapılmaktadır. Kasabalılar konukları merakla beklemektedir…

Alucalı muhtar Sabri Ağa, kalaycı Nuri Efendi’ye dert yanar. Komşu köy halkıyla yayla yüzünden birbirlerine düşmüşlerdir. Köylüler çaresiz kalınca, "bu düğümü ancak Zübük çözer" diyerek ona baş vurmuşlardır. Zübükzade açıkgöz, pişkin ve girgin bir adamdır. Ankara’ya, tanıdık milletvekillerine yazarak işlerini göreceğine söz vermiştir. Sabri Ağa her gelişinde ona para ve hediye getirmiştir. Aradan aylar geçmiş, işler düzelmemiştir. Köylülerin Zübükzade’ye kaptırdığı para binlerce lirayı bulmuştur…

Nuri ile Sabri dertleşirlerken, terzi Cemal çıkagelir. Onun da dertlidir. Kardeşi ortaokulu bitirince, liseye girmek istemiştir. Cemal onu bir parasız yatılı okula sokmayı düşünmüştür. Sonunda o da Zübük’ün tuzağına düşmüştür. Kumaşı kendisinden olmak üzere Zübük’e elbise dikmiş, cebine de para koymuştur. Gelgelelim, okullar açılmış, hala kardeşinin işi sonuçlanmamıştır…

Öte yandan, Nuri de Zübük’ten kazık yemiştir. Bu yüzden üç arkadaş üzgün ve öfkelidirler. Birlikte Zübükzade’nin kapısına dayanırlar. Amaçları paralarını kurtarmak, olmazsa zora baş vurmaktır. Fakat Zübük zeki ve hilekardır. Hemen durumu kavrar. Onları güleryüzle karşılar. Biraz beklemelerini, yandaki odada jandarma komutanıyla görüşmekte olduğunu söyler. Öteki odaya geçer. Konuşulanları dinleyen köylüler utanç ve pişmanlık duyarlar. Çünkü Zübük komutana kasaba halkına iyi davranmasını öğütlemektedir!

Ancak birkaç gün sonra işin içyüzü anlaşılır. Meğer komutan bir aydır izindeymiş, Zübük onun sesini taklit ederek köylüleri aldatmıştır. Böylece, aradan aylar geçer. Zübük gitgide ünlenir. Sık sık Vilayete giderek oradan kendi adresine şekerleme, çikolata kutuları postalar, bakanların, hatta başbakanın ağzından mektuplar yazar. Bunları bir punduna getirerek partili arkadaşlarına okur. Buna kanan köylüler başları sıkışınca Zübük’e gelirler. Durmadan ona para, yiyecek taşırlar, yardım dilerler.

O sırada vilayete yeni bir vali atanır. Vali sert ve disiplinli bir adamdır. Herkes ondan korkar. Köyü teftişe geldiği bir gün Zübük boynuna atılır. "Vay efendim!" diyerek yanaklarından öper. Senli benli konuşmaya başlar. Köylüler şaşırırlar, ama seslerini de çıkaramazlar. İşin tuhafı Vali de gitgide Zübük’e inanmaya, hatta ona iltifat etmeye başlar.

Buna benzer ilginç ve gülünç olaylarla zaman geçer. Zübük’ün gitgide ünü ve gücü artar. Bir ara Zübük’ün büyük konuklarından söz edilir. Ankara’dan bir milletvekili ile arkadaşları Zübük’ün evine gelirler. Kasabalı partililer elektrik direğine çıkarak evi gözetlerler. İçerde kadınlı erkekli bir topluluk içip eğlenmektedir. Hatta, birbirine el şakası yapmaktadır! Köylüler "Zübük bize boynuz taktırıyor!" diyerek şakalaşırlar.

Konuklar gittikten sonra kasabada hayat durgunlaşır. Artık seçim hazırlıkları başlamıştır. Kasabanın ileri gelenleri Zübük’ün belediye başkanı olmasını isterler. Yalvar yakar onu da buna razı ederler.

Zübük belediye başkanı seçilir. Bunun için dostlarına ziyafet çeker. Yemekte soyundan "dedem Abdülnazif Paşa" yahut "babam Zübükzade Kara Yusuf Paşa" diye söz eder. Herkes bunun asılsız olduğunu bilir, ama kimse sesini çıkarmaz. Sonrasında Zübük milletvekili seçilir. Kasabalılara baraj, cami ve köprü vaad eder. Ankara’ya gider. Fakat vaadlerinden hiç biri gerçekleşmez. Ayrıca, orada birtakım potlar kırdığı için başbakanı kızdırır. Üstelik, sonraki seçimlerde de kazanamaz.

Memleketine döner. İlkin sessiz, içine kapanık bir hayat sürer. Ardından yine ortaya çıkar. İlgileri üzerine çeker, iktidar partililer kadar muhaliflerin de aradığı bir adam olur. Yeni gelen valiyle ilişki kurar, kasabayı vilayet yapmaya çalışacağına söz verir! Kasabalılar için bu, sevindirici bir vaaddir. Yine çoğu kişi ona inanmaktadır!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder