— Ben bu muameleye layık değildim, sizlere çok teessüf ederim, diyerek dershaneyi terk ediyor. Meseleyi Müdür Besim beye bildiriyor ve istifasını veriyor. Derhal tahkikata geçildi. Fakat bu işin faili bir türlü bulunamıyordu. Bütün bir sınıf derslerden alıkonuldu. Hiçbir talebe itirafta bulunmuyordu. Faili bulamayan idareciler müşkül bir duruma düşmüşlerdi.
l925 yılının öğretmenler toplantısı öğretmenler odasında tam kadro ile toplanmıştır. Fakat Müdür ortada yoktu. 0 gün mutadın dışında öğretmenlere çay ile bisküvi ikram edildi. Çaylar içilirken odaya Müdür ile Lisenin inzibat meclisi azaları (disiplin kurulu) bulunan arkadaşlar girdiler. Müdür beşuş bir çehre ile müjde verir gibi:
— Muhterem hocamız Salih efendiye iğneyi koyan iğneci sınıfın tamamen ihracına karar verdik. Çünkü failini ele vermiyorlar… dedi. Mecliste soğuk bir hava esti. Hatta bir kısım öğretmenler, bir mua1lime yapılan bu hakaretten müteessir olduklarından, bu cezayı münasip gördüler. Hiçbir arkadaş lehde ve aleyhde bir şey konuşmuyordu. Derhal ben söz aldım. Öğretmenlerin en gençlerinden birisi idim. Fakat bu okuldan feyz almış, o sıralarda oturmuş, şimdi de ders veriyordum. Sarı siyahlı idim. Dedim ki:
İnzibat meclisinin bu korkunç kararını tasvib etmiyorum. Koskoca bir sınıf nasıl ihraç edilir. Bir katilin bile kanun karşısında bir avukatı vardır. Eğer delil bulunmuyorsa suçlu olan idaredir, bulması lazımdır. Bulamazsa bu talebelere ihraç cezası veremez. Hem de bütün bir sınıf, öyle bir sınıf ki lisemizin en değerlileri ile doludur. Düşünelim ki, yarın Salih hocadan ve bizlerden daha üstün hizmetler görecek şahsiyetler bu sınıftan yetişecektir.
Benim, bu cesurane sözlerime ne müdür ve ne de arkadaşlardan birisi cevap veremedi. Çaylar içilemedi öğretmenler toplantısı da dağıldı. İğneci sınıf ta tamamen ihraç edildi. O zamanlar ben gazetecilik de ediyordum. Bir iki talebeyi Cumhuriyet gazetesine götürdüm, lehlerinde yazı yazdırdım. Maarif Vekaleti (İğne) hadisesi ile alakadar oldu. Delil bulunamadığından bu talebeler Anadolu liselerine gönderildi. Bir yıl sonra da kadrom İstanbul Lisesinde kalmak üzere derslerimi Vefa Lisesinde vermekliğim kararlaştırıldı.
Salih Hocaya iğneyi koyanın başka sınıftan bir talebe olduğu anlaşıldı. Bu hadisenin sebebi anlaşılamadı. Çünkü Salih Hoca İlmiye sınıfının değerli şahsiyetlerinden birisi idi. Vakur ve bilgili idi.
1925 yılının 10.sınıfı, yani “iğneciler” arasından kimler çıkmadı ki? :
228 Sait Efendi : Arkadaşları arasındaki lakabıyla H2O, yani sulu Sait. Ünlü hikayeci Sait Faik Abasıyanık
697 Rahmi Efendi : Ünlü hekim, politikacı, şair ve akıl hastalıkları uzmanı Dr.Rahmi Duman
748 Saffet Efendi : Ünlü hukukçu Saffet Nezihi Bölükbaşı
725 Feridun Efendi : Ünlü gazeteci ve yazar Hikmet Feridun Es
Sabri Efendi : Türk politika ve diplomasi hayatının unutulmaz isimlerinden, eski Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil
Sıtkı Efendi : Demokrat parti döneminin ünlü bakanlarından Sıtkı Yırcalı
Ve daha niceleri…
Hepsi, o “iğneci sınıf”ın meşhur “iğneciler”i arasından çıktılar…
Hikmet Feridun ES’in şu sözü çok meşhurdur. “Biz 43 iğneci idik. Fakat sonradan o kadar çok kişi iğneci sınıftan olduğunu iftiharla iddia etti ki, hayret etmemek mümkün değil …”
Enver Behnan ŞAPOLYO
Cem ATABEYOĞLU
ielev İstanbul Erkek Lisesi Eğitim Vakfı internet sitesinden alınmıştır.
Bir sınıf öğrenci İstanbul'dan Bursa'ya sürülüyor ve öğretmeni tehdit eden, okulu basan öğrenci velileri yok. O zamanlar öğretmenin değeri ve itibarı....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder