Kitabın Yazarı : Kemalettin Tuğcu
Kitabın Konusu :
Kitabın Konusu :
Lozan Barış Antlaşmasından sonra, Türkiye sınırları dışında kalan Türkler uğradıkları eziyetler neticesinde, kaçarak ana vatana sığınmak istemektedirler. Kaçarken yolları üzerinde rastladıkları bir yer altı şehri, oranın insanları ve Türkiye'ye ulaşma çabaları anlatılmaktadır.
Kitabın Özeti :
Sadık, Cemal ve Osman Baba vatanlarını işgal eden ve kendilerine zarar veren düşmanlarından kaçmaktadırlar. Arkalarında düşman kuvvetleri olduğundan çok zor bir yolculuk yapmaktadırlar. Saklanmak için türlü tehlikelere maruz kalmaktadırlar.
Açlıktan ve yorgunluktan bitkin düşerler. Yolda öldürdükleri hayvanları yiyerek yaşamaya çalışırlar. Kendilerine saldıran kurt sürüsünden bir kurtu öldürürler ve etini yerler.
Sadık, Cemal ve Osman Baba vatanlarını işgal eden ve kendilerine zarar veren düşmanlarından kaçmaktadırlar. Arkalarında düşman kuvvetleri olduğundan çok zor bir yolculuk yapmaktadırlar. Saklanmak için türlü tehlikelere maruz kalmaktadırlar.
Açlıktan ve yorgunluktan bitkin düşerler. Yolda öldürdükleri hayvanları yiyerek yaşamaya çalışırlar. Kendilerine saldıran kurt sürüsünden bir kurtu öldürürler ve etini yerler.
Osman Baba en yaşlıları olarak daha çok tecrübeye sahiptir. Osman Baba, ovayı aşmaları hâlinde düşmanın kendilerini yakalayamayacağını söyler. Uzakta bir tepe vardır. O tepeye vardıklarında düşman artık peşlerini bırakacaktır. Çünkü tepe, çıkılması çok zor bir yerdir.
Osman Baba, ülkesinden ayrılmadan önce, düşmanlardan korumak için Ali adlı oğluyla Nazlı adlı kızını da bu tepeyi aşıp başka bir yere gitmeleri için yolcu etmiştir. Bu sebeple geçtiği yollarda bir yandan da Ali ile Nazlının izlerini aramaktadır. Yırtıcı hayvanların onları yeme ihtimali Osman Baba'yı çok korkutur. Onlara bir şey olmaması için devamlı Allah'a dua eder, Kur'an-ı Kerim okur.
Osman Baba ve arkadaşları tepeye varınca tepenin aşağısında bulunan bir mağaraya girmek isterler. Havalanan bir kartalın pençesinde bir nesne vardır. Kartala doğru bir şeyler atarlar ve pençesindeki şey yere düşer. Gidip baktıklarında bunu bir insan kolu olduğunu görürler. Tepeden aşağıya doğru inmeye başlarlar. Aşağıya indiklerinde pek çok ceset ile karşılaşırlar. Büyük korkuya kapılırlar. Bu hâlde beklerken mağaranın içinden büyük bir taş kenara çekilir ve birkaç adam gelerek yeni bir ceset bırakır. Osman Baba, adamların ceseti bırakırken ettikleri dualardan onların Müslüman olduklarını anlar. Adamlar, cesedi bıraktıktan sonra giderler ve tekrar taşı yerine koyarlar.
Osman Baba ve arkadaşları ne olup bittiğini anlamak için bu adamların kim olduklarını ve taşın arkasında nasıl bir hayat olduğunu anlamak isterler. İçeriye nasıl gireceklerini araştırırlar. Çevrede gördükleri hayvanları takip ederler ve hayvanların da oraya doğru gittiğini görürler. Hayvanları takip ederek yer altında yaşayan bu insanların yanlarına ulaşabilecekleri kapıyı bulurlar.
Yer altına girdiklerinde yakalanırlar. Kendilerini tanıtarak ceza almaktan kurtulurlar. Yer altı şehrinin yöneticisi Selim dede dedikleri birisidir. Oğlu Kaya'da yardımcısıdır. Osman baba ve yanındakileri bir süre sorgulayıp karantinada beklettikten sonra yer altı şehrine alırlar.
Osman Baba ve arkadaşları yer altında gördükleri manzara karşısında daha da büyük bir şaşkınlık yaşarlar. Çünkü yer altında kocaman bir şehir vardır. Bu şehrin ileri gelenlerinden niçin burada yaşadıklarını öğrenirler. Anlatılanlara göre, bu şehirde yaşayan insanlar Müslüman Türk'türler. Düşman yurtlarını işgal edip birçok insanı öldürünce düşmanın kötülüğünden kurtulmak için böyle bir yola başvurmuşlardır. Kendilerine yer altında kocaman bir şehir kurmuşlardır. Üstten gelen küçük bir ışıkla idare etmeye çalışmaktadırlar. Ancak doğru dürüst güneş görmediklerinden ve beslenemediklerinden birçok hastalığa yakalanmışlardır. Yer altında yaşayan bu insanlar, kendilerinin yanına gelen insanları bir daha yeryüzüne göndermemektedirler. Çünkü yeryüzüne çıktıklarında düşman onların burada olduklarını haber alır ve onları öldürür.
Osman Baba yer altındaki şehirde öğretmenlik yapmaya başlar. Buradaki insanlar Osman Babayı çok severler. Yer altındaki hayat zordur. Çocukların ve insanların pek çoğu güneş görmediği ve havasızlıktan dolayı hastadır. Bir gün Osman Babaya gelerek şehirlerinde bir gencin dermansız bir hastalığa tutulduğunu ve bir türlü iyileşmediğini söylerler. Osman Babaya bu gence bakması ve dua etmesi için ricada bulunurlar.
Osman Baba gencin yanma gittiğinde onun kendi oğlu Ali olduğunu görür. Büyük bir mutluluk yaşar. Oğluna sarılır. Ali, babasını görünce iyileşir ve kız kardeşi Nazlının da burada olduğunu söyler. Osman Baba Nazlıyı da bulur. Ancak Nazlı'nın ve Ali'nin kendi çocuğu olduklarını söylemez.
Osman Baba ve arkadaşları da bu yer altındaki şehrin havasından dolayı hastalanmaya başlarlar. Bu sebeple bir an önce bu şehirden kurtulmanın yolunu ararlar. Sonunda Osman Baba ve arkadaşları Ali ile Nazlıyı da yanlarına alarak yer altındaki şehirden kaçarlar. Türkiye'ye varınca mutluluktan toprağı öperler.
Osman Baba ve arkadaşları yer altında gördükleri manzara karşısında daha da büyük bir şaşkınlık yaşarlar. Çünkü yer altında kocaman bir şehir vardır. Bu şehrin ileri gelenlerinden niçin burada yaşadıklarını öğrenirler. Anlatılanlara göre, bu şehirde yaşayan insanlar Müslüman Türk'türler. Düşman yurtlarını işgal edip birçok insanı öldürünce düşmanın kötülüğünden kurtulmak için böyle bir yola başvurmuşlardır. Kendilerine yer altında kocaman bir şehir kurmuşlardır. Üstten gelen küçük bir ışıkla idare etmeye çalışmaktadırlar. Ancak doğru dürüst güneş görmediklerinden ve beslenemediklerinden birçok hastalığa yakalanmışlardır. Yer altında yaşayan bu insanlar, kendilerinin yanına gelen insanları bir daha yeryüzüne göndermemektedirler. Çünkü yeryüzüne çıktıklarında düşman onların burada olduklarını haber alır ve onları öldürür.
Osman Baba yer altındaki şehirde öğretmenlik yapmaya başlar. Buradaki insanlar Osman Babayı çok severler. Yer altındaki hayat zordur. Çocukların ve insanların pek çoğu güneş görmediği ve havasızlıktan dolayı hastadır. Bir gün Osman Babaya gelerek şehirlerinde bir gencin dermansız bir hastalığa tutulduğunu ve bir türlü iyileşmediğini söylerler. Osman Babaya bu gence bakması ve dua etmesi için ricada bulunurlar.
Osman Baba gencin yanma gittiğinde onun kendi oğlu Ali olduğunu görür. Büyük bir mutluluk yaşar. Oğluna sarılır. Ali, babasını görünce iyileşir ve kız kardeşi Nazlının da burada olduğunu söyler. Osman Baba Nazlıyı da bulur. Ancak Nazlı'nın ve Ali'nin kendi çocuğu olduklarını söylemez.
Osman Baba ve arkadaşları da bu yer altındaki şehrin havasından dolayı hastalanmaya başlarlar. Bu sebeple bir an önce bu şehirden kurtulmanın yolunu ararlar. Sonunda Osman Baba ve arkadaşları Ali ile Nazlıyı da yanlarına alarak yer altındaki şehirden kaçarlar. Türkiye'ye varınca mutluluktan toprağı öperler.
Kitabın Kahramanları, Kişiler :
Osman Baba: Yaşlı ve tecrübeli biridir. Vatanını seven, kahraman, bilgili ve dindar bir insandır. Ahlaklı olması ve bilgisiyle herkesin üzerinde saygı uyandırmaktadır.
Osman Baba: Yaşlı ve tecrübeli biridir. Vatanını seven, kahraman, bilgili ve dindar bir insandır. Ahlaklı olması ve bilgisiyle herkesin üzerinde saygı uyandırmaktadır.
Sadık: Osman Babanın yol arkadaşıdır.
Celal: Osman Babanın yol arkadaşıdır.
Ali ve Nazlı: Osman Babanın çocuklarıdır.
Selim dede: Yer altı şehrinin yöneticisi. Beyaz sakallı.
Demir: Mühendis. Selim Dede’nin oğlu ve yardımcısı.
Kaya: Selim Dede’nin oğlu ve yardımcısı.
Selim dede: Yer altı şehrinin yöneticisi. Beyaz sakallı.
Demir: Mühendis. Selim Dede’nin oğlu ve yardımcısı.
Kaya: Selim Dede’nin oğlu ve yardımcısı.