Kitabın Adı : Yurdumu Özledim
Kitabın Yazarı : Gülten Dayıoğlu
Kitabın Konusu :
Atıl ve ailesinin köyden Almanya’ya para kazanmak için gidişi ve sonrasında duyulan özlem anlatılmaktadır.
Kitabın Özeti :
Atıl 9 yaşında bir çocuktur. Annesi ve babası köyde yeterince para kazanamadığı için Almanya’ya çalışmaya giderler. Atıl köyde ninesi ve kardeşi Ayşen ile yaşıyordu. Atıl köy okulunda 3. sınıfta okumaktadır.
Atıl sınıfa geç geldiği bir gün arkadaşlarına anne ve babasıyla Almanya’ya gideceğini söylüyor. Atıl Almanya’ya gideceği için çok mutludur. Arkadaşlarına bu durumu ballandıra ballandıra anlatıyor ama arkadaşları artık dinlemekten bunalıyor.
Almanya yolculuğu babasının kiraladığı kaptı kaçtı araçla başlıyor. Ancak köyden şehre yolculukları, tipi, eşkiyalar ve kurtlar nedeniyle çok zor geçiyor. Trene binip şehre ulaşmaları da günlerini alıyor. Köyde gezmeye, oynamaya rahat hareket etmeye alışan Atıl'ın canı çok sıkılıyor. İlk defa uçağa bindiği için çok heyecanlanıyor ve Almanya’ya ulaşıyorlar.
Almanya’da Atıl’ı sıkıcı, bunaltıcı bir hayat bekliyor. Anne ve babası işe gidince evde kalıyor ve yemekleri pişiriyor. Bir gün ocakta yemeği unutup başka bir çocukla oyuna dalıyor ve evde yangın çıkıyor. Yangın çıktığı için ev sahibi Atıl ve ailesini evden atıyor. Ancak Atıl o çocukla iyi bir dostluk kuruyor.
Anne ve babasıyla bir hafta sonu yeni kıyafetler ve oyuncaklar almaya gidiyorlar. Orada gördüğü silahı ailesi almayınca daha sonra tek başına silahı almaya gidiyor ve kayboluyor. Çok korkan Atıl’ı polisler bulup ailesine teslim ediyor. Oysa babasının ona habersiz aldığı silahı görünce çok şaşırıyor.
Kitabın Özeti :
Atıl 9 yaşında bir çocuktur. Annesi ve babası köyde yeterince para kazanamadığı için Almanya’ya çalışmaya giderler. Atıl köyde ninesi ve kardeşi Ayşen ile yaşıyordu. Atıl köy okulunda 3. sınıfta okumaktadır.
Atıl sınıfa geç geldiği bir gün arkadaşlarına anne ve babasıyla Almanya’ya gideceğini söylüyor. Atıl Almanya’ya gideceği için çok mutludur. Arkadaşlarına bu durumu ballandıra ballandıra anlatıyor ama arkadaşları artık dinlemekten bunalıyor.
Almanya yolculuğu babasının kiraladığı kaptı kaçtı araçla başlıyor. Ancak köyden şehre yolculukları, tipi, eşkiyalar ve kurtlar nedeniyle çok zor geçiyor. Trene binip şehre ulaşmaları da günlerini alıyor. Köyde gezmeye, oynamaya rahat hareket etmeye alışan Atıl'ın canı çok sıkılıyor. İlk defa uçağa bindiği için çok heyecanlanıyor ve Almanya’ya ulaşıyorlar.
Almanya’da Atıl’ı sıkıcı, bunaltıcı bir hayat bekliyor. Anne ve babası işe gidince evde kalıyor ve yemekleri pişiriyor. Bir gün ocakta yemeği unutup başka bir çocukla oyuna dalıyor ve evde yangın çıkıyor. Yangın çıktığı için ev sahibi Atıl ve ailesini evden atıyor. Ancak Atıl o çocukla iyi bir dostluk kuruyor.
Anne ve babasıyla bir hafta sonu yeni kıyafetler ve oyuncaklar almaya gidiyorlar. Orada gördüğü silahı ailesi almayınca daha sonra tek başına silahı almaya gidiyor ve kayboluyor. Çok korkan Atıl’ı polisler bulup ailesine teslim ediyor. Oysa babasının ona habersiz aldığı silahı görünce çok şaşırıyor.
Atıl parkta kedisini kaçıran bir kıza yardım ediyor ama kızın abisi ve arkadaşları, Atıl’ı çok fena dövüyorlar. Atıl bu arada eline geçen gazeteleri bile okuyamıyor. Okumayı unuttuğunu fark ediyor. Babası her gün gazete alıp okumasını sağlıyor.
Atıl okula başlıyor ve çok fazla arkadaşı olmuyor çünkü okulda Türkleri hiç sevmiyorlardı. Okulda da başarısı köydeki kadar iyi olmadığı için Atıl içten içe her şeyin özlemini duymaya başlıyor.
Babasının sürekli; tembel, haylaz, bir iş beceremedin, olmadık işler açtın başımıza diye azarlamalarına en sonunda dayanamayan Atıl şu cevabı veriyor:
“Bu güne dek başıma gelen abuk subuk işler ilgisizlik ve görgüsüzlükten oldu. Köyde doğup büyüdüm yoksa tembelliğimden değil. Burada boynu bükük para için yaşamaktansa köyüme dönüp gönlümce yaşamak istiyorum… diye haykırıyor.
İçten içe aynı duyguları paylaşıp da söyleyemeyen anne babası da hıçkırıklarla Atıl’a sarılıyorlar. Türkiye’ye köylerine gönüllerince yaşamaya dönmek için karar veriyorlar.
Atıl okula başlıyor ve çok fazla arkadaşı olmuyor çünkü okulda Türkleri hiç sevmiyorlardı. Okulda da başarısı köydeki kadar iyi olmadığı için Atıl içten içe her şeyin özlemini duymaya başlıyor.
Babasının sürekli; tembel, haylaz, bir iş beceremedin, olmadık işler açtın başımıza diye azarlamalarına en sonunda dayanamayan Atıl şu cevabı veriyor:
“Bu güne dek başıma gelen abuk subuk işler ilgisizlik ve görgüsüzlükten oldu. Köyde doğup büyüdüm yoksa tembelliğimden değil. Burada boynu bükük para için yaşamaktansa köyüme dönüp gönlümce yaşamak istiyorum… diye haykırıyor.
İçten içe aynı duyguları paylaşıp da söyleyemeyen anne babası da hıçkırıklarla Atıl’a sarılıyorlar. Türkiye’ye köylerine gönüllerince yaşamaya dönmek için karar veriyorlar.